Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ansiklopedik, bilgi, divani, hakkında, hümayun

Divan-İ Hümayun Hakkında Ansiklopedik Bilgi

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Divan-İ Hümayun Hakkında Ansiklopedik Bilgi




Divan-ı Hümayun hakkında ansiklopedik bilgi

Dîvân-ı Hümâyûn (Divan-ı Hümayun) Osmanlı İmparatorluğunda önemli devlet işlerinin görüşüldüğü ve karara bağlandığı yüksek merci Divan-ı Hümayun, bugünkü Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır

Tümünü okumak için linke tıklayınızBakanlar Kuruluna benzetilebilir (Bkz Bakanlar Kurulu, demokratik devletlerde Başbakan'ın başkanlık ettiği ve tüm bakanların biraraya gelip kararlar aldığı kuruldur

Tümünü okumak için linke tıklayınızMüslüman Türk Devletlerinde Divanlar)

Diğer Türk ve İslam devletlerinde olduğu gibi, Osmanlılarda da Divan-ı hümayun adı ile bütün mühim devlet işlerinin görüldüğü ve karara bağlandığı bir merci olmak üzere, büyük divan vardı Osmanlı Devletinin merkez teşkilatının üç büyük temel unsurundan biri de, Divan-ı hümayun ve kalemleridir Diğerleri Bab-ı asafi ve kalemleri ile Bab-ı defteri ve kalemlerinden meydana gelmektedir Divan-ı hümayunda, imparatorluğa ait siyasi, idari, askeri, örfi, şer’i, adli ve mali işler, şikayet ve davalar görüşülüp, ilgililer tarafından tetkik edildikten sonra, bir karara bağlanırdı Divan, hangi dil ve millete mensup olursa olsun, her sınıf halka, kadın erkek herkese açıktı Devletin idari, siyasi ve örfi işleri doğrudan doğruya; diğerleri, bir müracaat, bir itiraz veya bir lüzum üzerine tetkik edilirdi Memleketin herhangi bir yerinde haksızlığa uğrayan, zulüm gören veya mahalli kadılarca haklarında yanlış hüküm verildiğini iddia edenler, vakıf mütevellilerinin haksız muamelelerine uğrayanlar, idari veya askeri amirlerden şikayeti olan herkes ve diğer davacılar Divan-ı hümayuna bizzat başvururlardı Bütün davalar burada tarafsızlıkla görülürdü Ayrıca, harp ve Harp Alm Krieg (m), Fr Guerre (f), İng War, battle Barış yolu ile çözümlenemeyen hususların halledilmesi için devlet veya devletler topluluğunun diğer devlet veya devletler topluluğu ile topyekün çarpışması haliCemiyet halinde yaşıyan insanlar, tarih boyunca durumlarına göre birbiriyle harp yapmışlardır Tarih boyunca harplerin çoğu bulundukları çağdaki silahların niteliklerine ve ordularının miktarına göre korkunç neticeler meydana getirmiştir Bir

Tümünü okumak için linke tıklayınızsulh gibi kararlar divanca verildiği gibi, bütün mühim devlet işleri de burada müzakere edilir ve neticelendirilirdi

Tümünü okumak için linke tıklayınızDivanda bitmeyen veya padişaha arza muhtaç olmayan gerek resmi ve gerek hususi işler, Divan İslam devletlerinde idari, mali, askeri meselelerin ve her türlü davaların görüşülüp gerekli hükümlerin verildiği toplantı ve toplanılan yer Kelimenin tarih içinde ortaya çıkışı, hazret-i Ömer zamanına kadar uzanır Hazret-i Ömer zamanında Medine’de hükumet dairesi teşkil edilerek, maaş ve vazife defterleri tutulmuştur İsimlerin yazıldığı deftere toplanmış olmasından dolayı divan adı verilmiştir

Emevi Devletinde belli başlı dört divan vardı İdari işler bu divanlar vasıtasıyla

Tümünü okumak için linke tıklayınızpadişahın mutlak vekili olan Padişah: İslam devlet hükümdarlarına verilen en yaygın unvanlardan Bu unvan daha ziyade çok geniş topraklara sahip hükümdarlar için, Osmanlı Devleti'nde ise, hükümdarın örfî sıfatlarını ifade eden başlıca tabir olarak kullanılmıştır

Tümünü okumak için linke tıklayınızveziriazamın bkz Sadrazam

Tümünü okumak için linke tıklayınızİkindi Divanı'nda müzakere edilir ve karara bağlanırdı

Divan-ı hümayun, mutat toplantılarından başka, kapıkulu askerlerine ulufe dağıtımı için üç ayda bir fevkalade olarak toplanırdı Gelen yabancı elçiler de, bu vesile ile sadrazamla görüşürler ve daha sonra padişahın huzuruna çıkarlardı Buna, Galebe Divanı denirdi Padişahın, tebaasıyla ve bilhassa askeri sınıflarla vasıtasız olarak görüşmesi gayesiyle, tahtın,

Tümünü okumak için linke tıklayınızBabüssaade denilen, sarayın üçüncü kapısı önünde kurulması suretiyle akdedilen olağanüstü toplantılara ise,

Tümünü okumak için linke tıklayınızAyak Divanı denirdi Ayak divanları, ekseriya ihtilal veya karışıklık zamanlarında olurdu Hükümdar, burada halkla veya askerle doğrudan doğruya temas eder, dertlerini dinlerdi Ayak Divanının, mühim ve acele işleri müzakeresi ve derhal bir karara varılması için, hükümdarın veya serdar-ı ekremin başkanlığında, saray dışında ve mesela sefer zamanlarında ordunun bulunduğu yerde toplandığı da olurdu Bu sırada müzakerelere, yalnız devlet adamları ve tecrübeli komutanlar katılırdı

Fatih devrine kadar, divana bizzat Osmanlı Devleti'nde acil ve öenmli durumlarda, padişahında katıldığı divan, toplantılarına verilen isim Padişah hariç, divanda bulunanlarin hepsinin ayakta durarak karar almalari sebebiyle bu tür toplantilara ayak divani denilmistir

Bu divanda üzerinde durulan is derhal bir karara baglanirdi Eger bu divanin padisahin bulun madigi bir yerde, mesela seferde toplanmasi gerekirse; o zaman sadrazam ve serdar-i ekrem dîvana baskanlik yapardi Saray daki ayak dîvanlarinda padisahin oturmasina

Tümünü okumak için linke tıklayınızpadişahlar başkanlık ederlerdi Daha sonra padişah adına veziriazamlar başkanlık etmişlerdir Padişah nerede bulunursa, divan orada toplanırdı Yalnız veziriazam seferde bulunurken, büyük divan onun başkanlığında toplanırdı Fatih zamanında da divan her gün toplanmakta olup, haftada dört gün padişahın huzaruna arza girilirdi Divan-ı hümayun toplantıları, 16 yüzyıldan sonra haftada dört güne inmiştir Tarihçi Osmanlı Padişahlarının sıralı listesi Bu bölümde Osmanlı sultanlarının biyografilerine erişebilirsiniz

Tümünü okumak için linke tıklayınızGelibolulu Mustafa Ali’nin yazdığına göre, Gelibolulu Mustafa Ali on altıncı yüzyılda yetişen Ünlü Osmanlı tarihçisi Adı, Mustafa bin Ahmed’dir 1541 senesi Nisan ayında Gelibolu’da doğdu Küçük yaşta tahsile başlayan ali Efendi yirmi yaşında medreseden mezun oldu

Mihr-ü Mah adlı eserini şehzade İkinci Selim’e takdim ederek divan katibliği vazifesine atandı Daha sonra Şam beylerbeyi Lala Mustafa Paşanın divan katipliğine tayin edildi Mustafa Paşanın Mısır beylerbeyi olması ile birlikte Mısır’a gitti Bir süre sonra Mustafa

Tümünü okumak için linke tıklayınızÜçüncü Murad zamanına kadar, haftada dört gün divan toplanır ve bu divan toplantılarından sonra dört defa da arza girilirken, dört defa arza girmek çok görüldüğünden, arz günleri, ikiye indirilmiştir

Toplantı, Cumartesi, Pazar, Pazartesi ve Salı günleri yapılırdı Bu dört günde, Divan-ı hümayun üyeleri, saraya gelip işlere bakarlardı Pazar ve Salı günleri müzakerelerden sonra veziriazam ile diğer vezirler, kazaskerler ve defterdarlar, Arz Odası'nda padişahın huzuruna kabul olunarak, divan işleri hakkında her biri ayrı ayrı izahat verirdi Divan heyetine, vezir rütbesinde olmadıkça, Sultan Üçüncü Murad, (1546 - 1595) 4 Temmuz 1546 günü Manisa'nın Bozdağ yaylasında dünyaya geldi Babası, Sultan İkinci Selim, annesi Afife Nur Banu Sultan'dır Annesi Venediklidir Sultan Üçüncü Murad orta boylu, değirmi yüzlü, kumral sakallı, ela gözlü ve beyaz tenli bir padişahtı Çok cömertti ve insanlara yardım etmeyi çok severdi

Tümünü okumak için linke tıklayınızYeniçeri Ağası katılamazdı Vezir olmayan Yeniçeri Ağası, arz günlerinde divan üyelerinden önce arza girip, Yeniçeri Ağası Osmanlı Devlet'inde Yeniçeri Ocağı'nın en yüksek rütbeli askeri, günümüzün Orgenarali idi Yeniçeri Ağası'nın Başkentin güvenliği, sarayın korunması ve esnafın denetlenmesi gibi görevleri vardı

Tümünü okumak için linke tıklayınızYeniçeri Ocağına dair söyleyeceğini söyler, sonra maiyetiyle beraber, ağa kapısına girerdi Yeniçeri, Hıristiyan çocuklarından devşirme yöntemi ile yetiştirilen askerdir I Murat'ın veziri Çandar Hayrettin Paşa'nın yardımıyla kurduğu bu sistem de, devlet kendi Hırıstiyan tebasından ve bazen eline düşen harp esirlerinden bazı çocuklara el koyuyordu Acemi Oğlanı denilen bu çocuklar, önce bir tür köylü ailesinin yanına veriliyordu

Tümünü okumak için linke tıklayınızDördüncü Mehmed’in padişahlığı ve Fazıl Ahmed Paşanın sadrazamlığı zamanında, evvela Avusturya ve sonra Leh seferleri dolayısıyla padişah Edirne’de bulunduğundan, divan müzakerelerini, yalnız arz günlerine inhisar ettirerek, haftada iki gün, yani Pazar ve Salı günleri toplanması kararlaştırılmıştı Padişah, 1677’de İstanbul’a gelince, yine aynı surette haftada iki gün olarak devamı emredilmişti Bu durumda devlet işleri, yavaş yavaş sadrazamların İkindi Divanı'na yükletilmiş oluyordu

Tümünü okumak için linke tıklayınızİkinci Ahmed’in saltanatının son senelerinde, haftada iki gün toplanan divanın azlığı ve iş sahiplerinin mağduriyeti göz önüne alınarak, bu hükümdarın emriyle, divan toplantıları yine haftada dört gün olmuştu

Divan toplantılarının, 18 yüzyıl başlarında, Üçüncü Ahmed Han zamanında, haftada ikiye ve sonra bire indiği görülmektedir Daha sonraki devirlerde divan toplantıları, büsbütün terk edilerek işlerin halli sadrazam divanına bırakılıp, padişahların iradeleri alınmak için, hükümdara telhisçi gönderilmek suretiyle, Paşa Kapısı'nda görülür olmuş ve divan akdi üç ayda bir, kapıkulu ocaklarına maaş verme ve yabancı elçi kabulü şekline dönüşmüştür

Divan-ı hümayunun Topkapı Sarayı'nda Topkapı Sarayı dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişi Topkapı Sarayıdır İstanbul'da Sarayburnu sırtlarında yaklaşık 400 yıl Osmanlı Devletinin idare merkezi olan saray Sultanahmed ile Haliç ve Boğaz sahilini kaplıyordu Asıl alanı 700000 m2 kadardı İnşasına Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) zamanında 1465 yılında başlandı Osmanlı teşrifatında ilk adı "Saray-ı Cedîd-i Âmire" olup, “Yeni saray” demekti Fatih, sarayın tek binadan değil, birçok köşk ve dairelerden meyd

Tümünü okumak için linke tıklayınızKubbealtı denilen binasını,

Tümünü okumak için linke tıklayınızKanuni Sultan Süleyman zamanında veziriazam Kanunî Sultan Süleyman Osmanlı Devleti'nin onuncu sultanı ve İslam halifelerinin yetmiş beşincisi Babası Yavuz Sultan Selim Han, annesi Aişe Hafsa Sultan olup, Kanûnî lakabıyla meşhur oldu Avrupalılar Büyük Türk ve Muhteşem Süleyman lakaplarını verdiler Sultan Süleyman Osmanlı hanedanı içinde en uzun süre tahtta kalan padişahtır

Tümünü okumak için linke tıklayınızDamad İbrahim Paşa yaptırmıştır Bundan evvel, sonradan Eski Divanhane denilen başka bir divan toplantısı yeri bulunmaktaydı Divan-ı Hümayun binası, ikinci yer veya alay meydanı denilen orta kapı ile Babüssaade arasındaki sahada sol kısımdadır Kubbealtı veya Divan-ı hümayun binası, esas itibariyle, üç kubbe altındadır Bu üç kubbeden birisi, divan üyelerinin toplandığı müzakere salonudur Burada, üyelerin oturacağı yerler bellidir Bu salonda veziriazam ile diğer vezirlerin oturdukları yerin üstünde, padişahların divan toplantılarını gizlice dinledikleri “Kasr-ı Adl” denilen kafes pencereli yer bulunmaktadır

Divan-ı hümayun, 18 yüzyıldan sonra önemini kaybetmesine rağmen, büsbütün ortadan kaldırılmayarak, imparatorluğun sonuna kadar muhafaza edilmiştir



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.