10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Karacaoglan Hakkinda Bilgi
karacaoglan hakkinda bilgi
Türk halk şairi Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır
1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur Bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17 yy'da yaşamıştır
Karacaoğlan Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir Anadolu halkının 17 yy'da çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri, şiirinde yer almaz

Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş başka saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatı'nın etkisinden uzak kalmıştır Güneydoğu Anadolu insanının o çağdaki günlük konuşma diliyle yazmıştır Kullandığı Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı azdır Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde kullanır Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur Bu da onun şiirine ayrı bir renk katar Bu sözcüklerin bir çoğunu halk dilinde yaşayan biçimiyle, söylenişlerini bozarak ya da anlamlarını değiştirerek kullanır
Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır Hece ölçüsünün 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır Bazı şiirlerinde ölçü uygunluğunu sağlamak için hece düşmelerine başvurduğu da görülür Mecaz ve mazmûnlara çokca başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdir
Göçebe yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan doğa, onun şirinin başlıca temalarından biridir Yaşadığı, gezip gördüğü yörelerin doğasını görkemli bir biçimde dile getirir Sevgili, şiirinde doğanın ayrılmaz bir parçasıdır Şiirlerinde yer yer sıla özlemi ve ölüm temasına da rastlanır Sevdiğinden, ilinden, obasından ayrı düşüşü özlemle dile getirir, yakınır Ölüm de, ayrılık ve yoksullukla eş tuttuğu bir derttir
İlk kez onun şiirinde sevgililerin adları söylenir: Elif, Anşa, Zeynep, Hürü, Döndü, Döne, Esma, Emine, Hatice  Karacaoğlan bunların kimine bir pınar başında su doldururken, kimine helkeleri omuzunda suya giderken, kimine de yayık yayıp halı dokurken görüp vurulmuştur Gönlü bir güzel ile eylenmez, bir kişiye bağlanmaz Uçarılık, onun duygu dünyasının şiirsel söyleyişine yansıyan en belirgin yanıdır Erotizm, şiirine sevmek ve sevişmek olgusuyla yansır Kanlı-canlı sevgili, cinsellik motifleriyle daha da belirginleşir, şiirinde etkileyici bir biçimde yer eder Onun sevgiye ve kadına bakış açısı, âşık şiirine yenilik getirir ve bu gelenek içinde etkileyici bir özellik taşır Tanrı kavramı ve din teması şiirinde önemlice bir yer tutmasa bile, bu konudaki yaklaşımıyla da kendi şiir geleneğine yine değişik bir bakış açısı getirmiş ve sonraki kuşaklar üzerinde etkileyici yönlendirici olmuştur
ŞOL DERGÂHTAN DÖNSÜN YÜZÜM
Şol dergâhtan dönsün yüzüm
Ölünce sevmezsem seni
Kan ağlasın iki gözüm
Ölünce sevmezsem seni
Muradıma ermeyeyim
Hak didârın görmeyeyim
Gonca gülün dermeyeyim
Ölünce sevmezsem seni
Olsun hey efendim olsun
Her kişi ettiğin bulsun
Gözlerim kanlı yaş döksün
Ölünce sevmezsem seni
Sırrım âleme faş olsun
Bağrında biten taş olsun
Gözlerim kanlı yaş olsun
Ölünce sevmezsem seni
Karac'olan olur mürde
Sen düşürdün beni derde
Muhtaç olayım nâmerde
Ölünce sevmezsem seni
KARACAOĞLAN
|
|
|