10-21-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Zeynep Tunuslu Biyografisi Kısaca Hayatı
Zeynep Tunusluoğlu, derken 1980'de mezun olacağı Ankara Koleji imtihanını kazanır Babası İstanbul'a tayin edilirken o da Ankara'nın yolunu tutar ve yatılı olarak okuyacağı kolejde iddialı bir öğrenci tipi sergiler: "En iyi olabilmek için çalışırdım, yoksa birşey öğrenmek için değil " Nergis Kumbasar, Füsun Önal ve Reha Muhtar gibi bugünün tanınmış simaları arkadaşları arasında yer alan Tunusluoğlu, tıp veya güzel sanatlar okumak istemesine rağmen ilk tercihi olan Hacettepe İngiliz Filolojisi'ni kazanır: "Darbe senelerinin sonu idi Askerlerin gölgesi altında bir sene okula gittim Nefret ettim İntibak edemedim üniversiteye Askerin kontrolüne girdiğimiz senelerdi Onu hatırlıyorum "
Zeynep Tunusluoğlu'nun, babası muhtıracıların çok yakınında bulunmasına rağmen, evde konuşulmadığı ve kendisi de küçük olduğu için anılarında bu yıllardan hiçbir kayıt yoktur
— Neler hatırlıyorsunuz o yıllardan?
"Evde böyle şeyler konuşulmazdı "
— Daha sonraki yıllarda babanızın darbe yapanlarla beraber olduğunu fark ettiğinizde ne düşündünüz?
"Babam istediği anda tek başına birşeyler yapabilecek potansiyele sahipti Koskocaman bir hava üssünün komutanı idi Ama babam iktidarını öyle kullanacak biri, politik iktidara alet olacak bir adam değildi "
— Darbelere nasıl bakıyorsunuz?
"Beceriksiz politikacılar oldukça asker darbe yapacaktır Türkiye'yi demokratik bir ülke olarak da görmüyorum zaten "
— Zeynep Tunusluoğlu, babasının kızı olduğu için mi böyle söylüyor yoksa gerçekten inandığı için mi?
"Benim inancım sonuçta bu Ne yazık ki böyle Keşke asker darbe yapmak zorunda kalmasa Ama iyi yönetilmeyen bir ülkede kesin sonuç bu Benimle babam arasında bir bağlantı kurmaya çalışıyorsunuz Ben o zamanlar büyük olsa idim babamı teşvik ederdim darbe yapsın diye Onun yerinde olsa idim ben de darbe yapardım diyorum "
Tunusluoğlu, üniversite eğitimini yarıda bıraktıktan sonra Milano'ya gider Bir süre sonra Türkiye'ye döner ve çalışma hayatına atılır Tina adlı bir Yahudi hanımın yanında iş hayatına giren Zeynep Tunusluoğlu, altı ay sonra, bir moda fuarında Mudo'nun sahibi Mustafa Taviloğlu'nu görür: "Sizde çalışmak isterim diye teklifte bulundum " İki yıllık vitrin dekoratörlüğünün ardından bu sefer Mualla Özbek'in yanında çalışmaya başlar Bu arada da İstanbul Maslak'ta küçük bir yer kiralayarak kendi işini kurma yolunda ilk adımını atar Tunusluoğlu: "O kulübede o yaz bir koleksiyon yaptım Kertenkeleli tişörtler Param da yoktu Otobüse binip Vakko'ya gidip, saatlerce bekleyip, 'Bu tişörtlerimi görür müsünüz? dediğim oldu Sonuçta bir çok firmadan siparişler aldım Ve bir senenin sonunda orası dar gelmeye başladı " Yıl 1986'dır Tunusluoğlu, imzasını büyütmektedir Yerini de değiştirir ve Osmanbey'de bir mağaza açar Ardından Ankara ve İzmir'de mağazalar  Birden bire büyür ve 1996'ya kadar mağaza sayısı 30'lara kadar yükselir
Müzik ve mimari akımlardan beslenerek isminden söz ettiren bir tasarımcı haline gelen Zeynep Tunusluoğlu, işte bu sırada 'çılgın modacı' etiketini de yer: "Madonna beni her zaman çok etkilemiştir Mozaik müzeleri ve Osmanlı tarihi çok etkileyici Otantik olan çizgilere her zaman yer verdim Bir şalvarı ceketle karıştırarak modern çizgiye getirebilmek  Bir mevlevi dervişinin dönüşü bile etkiliyor " 1995'te oğlu Kanat (1993 sonunda besteci Uzay Heparı ile evlendi Heparı, evlendikten altı ay sonra geçirdiği bir motosiklet kazasında hayatını kaybetti) doğduğu için meleklerden esinlenerek yaptığı 'melekli' ve 'tılsımlı' koleksiyonlarını, tasarladığı onca koleksiyon arasında unutamadıkları olarak öne çıkaran Tunusluoğlu, aşırı büyümeyi kaldıramadığı için toparlayamaz Ve 1996 senesinde tıkanır: "Dedim ki, ben en iyisi yine bakkal olayım Çünkü özgürlüğümü kaybediyorum Dükkanımı atölye haline getirdim " 1995'te oğlu Kanat için birinci yıl armağanı olarak bir de kitap yazan Tunusluoğlu, 1996'dan sonra da gazeteciliğe soyunur: "Bugüne kadar her işimi kendim teklif ettim Kimse bana iş teklif etmedi " Doğan Grubu'nda kısa süre de olsa çıkan Haber Extra adlı dergide bir sayfa hazırlamaya başlar Bir süre sonra Donna adlı kadın dergisinin başına getirilmek istenir Ancak Tunusluoğlu, kendi dergi projesini hazırlama fikrini geliştirir Aman dergisini çıkarır ortaya: "Altı ay bunu kim çıkaracak diye araştırdım Sonuçta Akşam grubu 'tamam' dedi İki ayda bir 164 sayfa olarak çıkıyor şimdi 164 tane elbise hazırlar gibi projelendirmek, zaman zaman fotoğraf çekmek, araştırma yapmak beni manevi olarak tatmin ediyor Öyle çokça iddiam yok Şuyum olsun, buyum olsun diye hırslarım da yok Hırsım kendimi daha fazla geliştirmek  En önemlisi sağlıklı ve huzurlu olabilmek " Uzun zamandır tasarım dünyasında gözükmeyen Zeynep Tunusluoğlu, 'kendisini hatırlatmak' için yakın zamanda 'minik' bir koleksiyonla yeniden karşımıza çıkacak: "Tekrar boyaların içine girmek bana iyi gelecek Tasarımcılık benim kimliğim zaten "
Kollektif hareket etmeyen, bu yüzden hiç bir yere de üye olmayan Tunusluoğlu için oğlunun doğumu dışında babasının vefatı da bir dönüm noktası olmuştur: "Babam ölünce bir ansiklopedi dağıldı ve kağıtları yere uçtu sanki " Ailesi dışında Mualla Özbek, Mustafa Taviloğlu ve Aykut Hamzagil'in kendisine verdiği destekleri unutamayan, doğu kökenli ve daha çok 'tramlı müziklerden' hoşlanan, Bilgi Üniversitesi'nde Nesrin Topkapı'dan oryantal dans kursları alan ve insanları incelemeye meraklı olan Tunusluoğlu, hayatın, faturaları ödemek için para kazanmak dışında başka bir anlamı daha olduğunun bilincindedir: "Dini fikirlerimi de size söylemek isterim Sonuçta bence gerçek içsel sevgi önemli Allah gibi büyük bir gücün var olduğuna inanmak istiyorum Allah'ın herkese aynı yeteneği verdiğine inanıyorum Sadece kendini ifade etme biçimindeki cesarettir, bizi farklı kılan "
|
|
|