![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...Edebi türler ![]() ![]() ![]() Önemli farklılıkları olmakla birlikte "küçük roman" şeklinde tanımlanabilir ![]() ![]() İlk hikâye kitabı, Emin Nihat'ın "Müsameretnâme"dir ![]() ![]() 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya hikâyeciliğinde iki hikâye biçimi hâkimdir ![]() (1) Maupassant Biçimi : Hikâyede asıl olan "olay" dır ![]() ![]() ![]() ![]() Çehov Biçimi: Hikâyede asıl olan "olay" değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Çehov, hikâye anlayışını şöyle anlatır: "Kaleme alınan konular, "sade" olmalı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (H ![]() ![]() ![]() Türk hikâyeleri, şu dört ana grupta değerlendirilir: (1) "Serim, düğüm, çözüm" bölümlerinin düzenli olduğu hikâyeler ![]() (2) İstanbul'da yaşayan insanların özel hayat ve özelliklerini veren hikâyeler ![]() ![]() (3) "Serim, düğüm, çözüm" bölümlerine önem vermeyen, olayın herhangi bir yerinden başlayan hikâyeler ![]() ![]() (4) Varoluş çizgisinde oluşturulmuş, aydın bunalımı ve çaresizliği anlatan soyut hikâyeler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu grupta hikâye yazan yazarlarımızın başında ise; Yusuf ATILGAN, Demirtaş CEYHUN, Ferit EDGÜ ve Erdal ÖZ gelmektedir ![]() Açıklama-2 İlk Çağ Anadolu’sunda masal, ve tarihi olayları anlatan eserlerle oluşmuştur ![]() ![]() ![]() Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebi kimlik kazandıran İtalyan yazar Boccacio’dur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizde, destanlar, halk hikâyeleri , ve masallarla eski bir temeli olan bu tür, XIV ![]() ![]() ![]() XIX ![]() ![]() ![]() TANIMI : Yaşanmış ya da yaşanabilecek şekilde tasarlanmış olayları kişilere bağlı olarak belli bir yer ve zaman içinde anlatan türe hikâye diyoruz ![]() HİKÂYENİN UNSURLARI 1) OLAY: Hikâyede üzerinde söz söylenen yaşantı ya da durumdur 2) KİŞİLER: Olayın oluşmasında etkili olan ya da olayı yaşayan insanlardır ![]() 3) YER: Olayın yaşandığı çevre veya mekândır ![]() 4) ZAMAN : Olayın yaşandığı dönem, an mevsim ya da gündür ![]() 5) DİL VE ANLATIM : Hikâyenin dili açık, akıcı ve günlük konuşma dilinden farklı olarak, etkili sözcük, deyim atasözü ve tamlamalarla zenginleştirilmiş güzel bir dil olmalıdır ![]() Anlatım ise: iki şekilde olur Hikâye kahramanlarından birinin ağzından yapılan anlatım “hikâyede birinci kişili anlatım” ; yazarın ağzından anlatılanlar “hikâyede üçüncü kişili anlatım” HİKÂYEDE PLÂN: Hikâyenin planı da diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç bölümden oluşur; ancak bu bölümlerin adları farklıdır ![]() 1)SERİM: Hikayenin giriş bölümüdür ![]() ![]() 2)DÜĞÜM : Hikayenin bütün yönleriyle anlatıldığı en geniş bölümdür ![]() 3)ÇÖZÜM : Hikayenin sonuç bölümü olup merakın bir sonuca bağlanarak giderildiği bölümdür Ancak bütün hikayelerde bu plân uygulanmaz , bazı öykülerde başlangıç ve sonuç bölümü yoktur ![]() ![]() HİKÂYE ÇEŞİTLERİ Hikâye, hayatın bütünü içinde fakat bir bölümü üzerine kurulmuş derinliği olan bir büyüteçtir ![]() ![]() ![]() 1) OLAY ( KLASİK VAK’A ) HİKÂYESİ : Bir olayı ele alarak, serim, düğüm, çözüm plânıyla anlatıp bir sonuca bağlayan öykülerdir ![]() ![]() Bu tarzın bizdeki en önemli temsilcileri: Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri Güntekin’dir ![]() ![]() 2) DURUM ( KESİT ) HİKÂYESİ: Bir olayı değil günlük yaşamın her hangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz Belli bir sonucu da yoktur ![]() ![]() ![]() Bu tarzın dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olduğu için “Çehov Tarzı Hikâye” de denir ![]() Bizdeki en güçlü temsilcileri : Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra’dır 3) MODERN HİKÂYE : Diğer öykü çeşitlerinden farklı olarak, insanların her gün gördükleri fakat düşünemedikleri bazı durumların gerisindeki gerçekleri, hayaller ve bir takım olağanüstülüklerle gösteren hikâyelerdir ![]() Hikâyede bir tür olarak 1920’lerde ilk defa batıda görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi Fransız Kafka’dır Bizdeki ilk temsilcisi Haldun Taner’dir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...ROMAN Olmuş ya da olabilir nitelikteki olayları ve konuları ele alan edebî türlere Roman denir ![]() ![]() ![]() "Roman" kelimesi, Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan halk kitlelerinin konuştuğu halk Lâtincesine verilen addır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İyi bir roman ilgi çekici olmalı, herkesi ilgilendiren insancıl bir tema taşımalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Roman yazarı; romanda yarattığı kişilerini kendi kişiliği içinden görebilmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Okuyucu, romanı iş olsun diye okumaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk edebiyatında önceki yüzyıllarda roman türüne benzer edebî eserler mevcuttur ![]() (1) Halk Hikâyeleri (Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin gibi ![]() (2) Meddah Hikâyeleri (3) Dinî Hikâyeler (Hz ![]() (4) Destanî Hikâyeler (Dede Korkut Hikâyeleri, Battal Gazi Destanı gibi) Avrupaî tarzda ilk roman, Tanzimat döneminde yazılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Romanlarda, şu ögeler üzerinde önemle durulmalıdır: Konu, kişiler, çevre, zaman, ana düşünce ve anlatım tarzı (üslûp) ![]() Romanlardaki olaylar, bir plâna uygun olarak anlatılır ![]() Giriş (Serim): Roman olayının başı, burada verilir ![]() Gelişme (Düğüm): Roman olayının gelişip, açıldığı bölümdür ![]() Sonuç (Çözüm): Romandaki olayın açıklığa kavuştuğu, düğümün çözüldüğü bölümdür ![]() (H ![]() ![]() ![]() Romanlar, işlenilen konularına göre şu çeşitlere ayrılır: (1) Tarihî romanlar (2) Macera romanları (a) Polis romanları (Macera ve heyecan duygularını artıran romanlar) (b) Egzotik romanlar (Yabancı ülkelerin toplumsal özelliklerini, geleneklerini anlatan romanlar) (3) Köy romanları (4) Sosyal içerikli romanlar (5) Psikolojik tahlil romanları |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...TİYATRO Batılı tiyatro eserlerinin kaynağı Eski Yunan’dır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Dram", Yunanca "darama" sözünden gelmektedir ![]() ![]() ![]() 1) Keder 2) Neşe Bundan ötürü de tiyatro eserlerini ikiye ayırmak gerekir: 1) Trajik eserler 2) Komik eserler (H ![]() ![]() ![]() Batılı anlamda tiyatro çeşitleri şunlardır: 1) Trajedi: "Çok acıklı, yürekler acısı" anlamına gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Komedi: İnsanların, olayların gülünç yönlerini sunan, hem güldüren, hem eğlendiren ve hem de iğneleyen bir tür tiyatrodur ![]() 3) Dram: Trajedi ile komedi arasında bir tür sahne eseridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4) Müzikli Tiyatro: a) Opera: Sözlerinin tümü ya da çoğu "koro, solo, düet" biçiminde şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseridir ![]() ![]() b) Operet: Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar da bulunan müzikli tiyatrodur ![]() ![]() c) Opera Komik: Operetin, yüksek sınıf için yazılmış, besteli biçimidir ![]() ç) Vodvil: Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılara da yer verilen hafif komedidir ![]() ![]() d) Bale: Konusu; türlü dans ve davranışlarla anlatılan müzikli, sözsüz tiyatro türüdür ![]() ![]() ![]() ![]() Batılı anlamda tiyatro ilk defa Tanzimat döneminde görülmektedir ![]() ![]() ![]() Bu eserlerden önce ise çeviri ve uyarlama (adapte) tiyatro eserleri görülmektedir ![]() ![]() Batılı özellikte tiyatro ürünlerinin Türk edebiyatına girmesinden önceki yüzyıllarda geleneksel Türk tiyatrosu vardı ![]() GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU Geleneksel Türk tiyatrosu içinde orta oyunlarının önemli bir yeri bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() Kavuklu, bilimsel anlayıştan uzak, fakat ârif, halk adamını temsil etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Geleneksel Türk tiyatrosu, şu çeşitlere ayrılır: 1) Meddahlık: Bir kişinin tek başına hazırladığı oyun çeşididir ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Karagöz: Gölge oyunudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karagöz, Türklere özgü bir oyundur ![]() ![]() ![]() Bu oyun, Osmanlı Türkleri arasında uzun zaman yaşadı ![]() ![]() Karagöz'deki diğer önemli tipler de şunlardır: Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Yahudi, Ermeni, Rum doktor, Frenk, Arap, Acem, Arnavut, Trabzonlu, Rumelili vb ![]() 3) Orta Oyunu: Orta oyunu, açık bir meydanda oynanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...Masal Genellikle halkın yarattığı , ağızdan ağıza , kuşaktan kuşağa sürüp gelen ,çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikayelerine masal denir ![]() MASAL TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ: Masallar , meydana geldikleri zaman bir kişinin malıyken , yaygınlaştıkça, yöreden yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe halkın malı olur ![]() ![]() Masallarda genellikle iyilik-kötülük, doğruluk- haksızlık- adalet- zulüm , alçakgönüllülük – kibir… ![]() ![]() Masallarda yer ve zaman kavramları belirsizdir ![]() Anlatımda genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş zaman kipi ( -mişli geçmiş ) kullanılır ![]() Anlatım kısa ve yoğundur ![]() Masal kişileri her tabakadan seçilebilir ![]() ![]() Masalların bir kısmı hayvanlarla ilgilidir ![]() Masalların çoğu “ bir varmış, bir yokmuş …” ya da “ evvel zaman içinde , kalbur saman içinde …” gibi ifadelerle başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez ![]() Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır ![]() ![]() Günümüzde bellli bir kişinin ortaya koyduğu yapma masallarda yazılmaktadır ![]() Türk masalları üzerinde, bizde PERTEV NAİLİ BORATAV , EFLATUN CEM GÜNEY … gibi kişiler çalışmışlardır ![]() Masal türünün Hindistan’da doğduğu sanılmaktadır ![]() Masal Türünün Önemli Eserleri Binbir Gece Masalları (Doğu Masalı) Grimm Kardeşlerin Masalları( Alman Edebiyatı) Andersen Masalları ( Danımarka Edebiyatı) Perrault Masalları ( Fransız Ed ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...ANI (HATIRA) Bir kimsenin kendi hayatını, yaşadığı devrede şahidi olduğu ya da duyduğu olayları edebî değer taşıyan bir dille anlattığı yazılara anı (hatırat) denir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edebiyat sahasının en yaygın türlerinden biridir ![]() ![]() ![]() İçlerinde anı türünün özelliği bulunabilecek seyahatname, sefaretname, muhtıra, tezkire, menkabe, günlük, otobiyografi ve tarih türleri ile anı türünü karıştırmamak gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() Anıların, tarihî gerçeklerin açıklanması sırasında, önemli yardımları dokunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anı (Hatırat) ile günlük, en çok karıştırılan iki türdür ![]() ![]() Her ne sebeple kaleme alınırsa alınsın anı türünde dürüstlük, samimiyet ve sorumluluk duygusu ön plânda tutulmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Anılar, ya günü gününe tutulan notlar hâlinde ya da sonradan hatırlanmak suretiyle yazılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Batı edebiyatındaki ünlü anı yazarları ve eserleri şunlardır: Sain-Simon - "Hatıralar" Rousseau - "İtiraflar" Türk edebiyatındaki anı eserlerine örnekler ise şunlardır: Ziya Paşa - "Defter-i A'mâl" Muallim Naci - "Ömer'in Çocukluğu" Ahmet Rasim - "Falaka" ve "Muharrir, Şair, Edip" Halit Ziya UŞAKLIGİL - "Kırk Yıl" ve "Saray ve Ötesi" Hüseyin Cahit YALÇIN -"Edebî Hatıralar" Falih Rıfkı ATAY - "Çankaya" ve "Zeytindağı" Anılar, genellikle aşağıdaki nedenlerden dolayı yazılır: (1) Geçmişi bir kez daha yaşamak ve yazma alışkanlığı kazanmak ![]() (2) Anıları unutulmaktan kurtarmak ![]() (3) Yok olup gitmesini göze alamadığımız bir gerçeğe kalıcılık kazandırmak ![]() (4) Anıyı oluşturan olayı, durumu, yerleri, kişileri söz konusu edip, başkalarının bilgisine, yararına sunmak ![]() (5) Kamuoyu önünde aklanmaya çalışmak, pişmanlığı dile getirip içini boşaltmak, günah çıkarmak ![]() (6) Gelecek kuşaklara geçmişten sonuçlar çıkarıp sunmak ![]() (7) Gerektiği zaman bir eleştiride bulunmak ![]() (8) İnsanoğlunun; yaşantılarını, deneyimlerini başkalarıyla paylaşmak gereğini duymak ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...Günlük Günlük türünün ne olduğu üzerine kafa yormak, aslında biraz da edebiyatın ne olduğunu düşünmektir ![]() Bu konuda en genelleyici tanımı usta günlükçü, romancı André Gide yapmıştı: “Günlüğün anıdan tek farkı, günü gününe tutulmuş olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Günlük türünün kökeni üzerine Öteki edebiyat türlerinin kökeniyle karşılaştırıldığında, günlüklerin çıkış noktası, yanıtı daha belirsiz bir soru olarak karşımıza çıkıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edebiyat günlükleri Bir edebiyat günlüğü, yalnızca bir edebiyatçının elinden çıkmış günlük değil, edebiyat olaylarına, kişilerine ve sorunlarına yönelmiş günlüktür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günlüğün intihar yüzü Edebiyat günlükleri, geçen yüzyılda yaygınlaşırken bir özellik daha kazanmıştı: Yazarı hayattayken yayımlanmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Okuma günlükleri, eleştiri günlükleri, sanatçı günlükleri… Zaman içinde edebiyat günlüklerinin de alt kolları oluştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Batı edebiyatının, günlük türünün kökleşmesini iyi şair ve yazarlara borçlu olduğunu söylemek, herhalde yanlış olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk edebiyatında günlük… Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Yirmisekiz Çelebi Sefâretnamesi ya da Silahdâr Tarihigibi kimi eserlerde bazı olayların günlük biçiminde anlatılmasını saymazsak, edebiyatımıza Batı’daki anlamıyla günlük Tanzimat’tan sonra girmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Bey’in Seyahat Jurnali’nden sonra Batılı anlamıyla aslında ilk edebiyat günlüğü sayılabilecek Şair Nigar Hanım’ın günlüğü geliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...Makale Nedir ? Makale Nasıl Yazılır? Makale, belirli bir konuda, bir görüşü, bir düşünceyi savunmak ve kanıtlamak için yazılan yazı türüne denir ![]() ![]() ![]() Makale yazarken aşağaıdaki kriterler önemlidir: -Anlatımda sade ve belirli bir formata uygun olursa daha iyi olur ![]() -Somut özellikler ön plandadır ![]() -Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlamak icap eder ![]() -Makele yazarken belirli bir konu yoktur ![]() ![]() -Gazetee dergi ve internette yayımlanır ![]() Ayrıca bilimsel standartlarda makale yazmak çok önemlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...FIKRA Fıkra : Belli bir amacı, savunulan bir düşünceyi ele alan ve bunu en kısa yoldan anlatan, mizah ve hiciv unsurlarını da içinde barındıran sözlü ya da yazılı hikâyelerdir ![]() Bu özlü hikâyeler tek başına olabildiği gibi, sözün gelişine uygun her hangi bir yazı içinde de düşünceyi daha çekici hâlde ifade etmek amacıyla kullanılır ![]() Bir yazarın günlük olaylara ya da ülke ve toplum sorunlarına ait her hangi bir konu üzerinde kişisel görüş ve düşüncelerini, akıcı bir dille anlatan düz yazılara Fıkra denir ![]() ![]() ![]() Fıkraların başlıca özellikleri; hareketli, ilgi çekici olması, savunulan bir düşünceyi içine almasından başka bir devrin, bir insanın, belli bir zamanın ya da sınıfın özelliklerini, siyasî, sosyal vb ![]() ![]() Türk edebiyatında fıkra, XIX ![]() ![]() ![]() ![]() Fıkralar: (1) Gazete fıkraları, (2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkraları, olmak üzere iki türlüdür ![]() (1) Gazete fıkraları: Genellikle, günlük gazetelerin belirli köşelerinde yayımlanan bu tür fıkralarda ortaya konan sorunlar kısa, yalın ve akıcı bir üslûpla anlatılır ![]() ![]() Basit, bazen sözü edilmeyen bir mekân, anlamlı bir düşünce, karakteri canlandıracak kısa ve hareketli bir konuşma, dikkati çeken bir olay, fıkralar için yeterli malzemedir ![]() ![]() Fıkra yazarken şu özelliklere dikkat etmek gerekir: (1) Konu; okuyucunun duygu, düşünce ve zekâsını okşayan günlük olaylardan (= aktüaliteden) seçilmelidir ![]() (2) Yazının plânı hazırlanmalıdır ![]() (3) Gerekiyorsa, başkalarına ait deyişler saptanmalıdır ![]() (4) Anlatımın açık, fakat ustalıklı olmasına dikkat edilmelidir ![]() (5) Yazı, gereksiz yere uzatılmamalı; elden geldiğince kısa tutulmalıdır ![]() (K ![]() ![]() (H ![]() ![]() ![]() (E ![]() ![]() Makale ile gazete fıkra yazıları arasındaki en önemli fark: Makale; daha uzun yazılır, kesin bir yargı ve kanıtlamaya gider ![]() ![]() Gazete ve dergilerin fıkra yazarları; günlük olayları, özel bir görüşle inceleyip eleştirerek ya ciddî ya da güldürücü bir dille, sohbet biçiminde okuyucularına düşüncelerini aktarırlar ![]() Gazete ve dergi fıkralarında plân: Fıkrada da tıpkı makaledeki gibi, (a) Giriş : Davayı ortaya koyma, (b) Gelişme: Konuyu açma ve çeşitli örneklerle açıklama, (c) Sonuç : Olumlu ya da olumsuz bir sonuca bağlama bölümleri yer alır ![]() ![]() Kısa, özlü, içinde derin anlamlar taşıyan bir fıkra yazabilmek ve bunu zevkle okutabilmek için yazarın, konuyu iyi kavrayıp ilginç noktaları gösterebilmesi, gereksiz sözlere yer vermemesi, duygu ve düşüncelerini inandırıcı, etkileyici ve akıcı bir dille anlatabilmesi gerekmektedir ![]() (2) Küçük hikâye niteliğindeki nükteli ve güldürü fıkralar: Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa ve Bektaşî fıkraları bu türdendir ![]() ![]() Fıkraların konularını, o çevrenin dikkatini çeken, iz bırakan sorunlar, olaylar, hareketler, sözler ve kişilik özellikleri oluşturur ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Türler... |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Türler...Edebi türler ![]() ![]() ![]() Bir insanın herhangi bir konuda içini dökmek, paylaşmak amaçlı kesin hükümlere varmadan samimi bir üslupla yazdığı yazılara deneme denir ![]() Deneme tür ve üslup olarak pek çok türe yaklaşır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu türün en büyük ustası Montaigne kitabının önsözünde özetle şöyle demektedir: "Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım ![]() ![]() ![]() ![]() Deneme, Avrupa edebiyatında Fransız Montaigne ile başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Eskiden denemeye verilen "muhasebe" ismi, onun konusu hakkında bir ipucu vermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Denemeye özgü bir konu türü yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Denemenin belirleyici özellikleri nelerdir? • Makale gibi düşünsel plânla yazılır ![]() ![]() • Yazar anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir ![]() ![]() • Günübirlik yazılardır, en beğenileni bile birkaç gün sonra unutulur ![]() Serbest düşüncenin ifade alanı ve nesrin bir türü olarak deneme, yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği objelerle ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin herhangi bir plâna bağlı kalmayarak, deliller getirip kanıtlama yoluna gerek duymadan ve kesin hükümler vermeden, tamamen kişisel görüşüyle serbestçe yazıya döktüğü birkaç sayfayı geçmeyen kısa metinlere denir ![]() Deneme, derin düşünceden çok, kişinin kendi dışındaki nesnelerle herhangi bir konuda gerçek ya da hayalî olarak girdiği diyaloğun ürünüdür ![]() Deneme yazarı, olay, olgu, durum ve eşyalarda sıradan insanların eskilerin ifadesiyle ülfet ve ünsiyet perdesiyle göremediği, farkına varamadığı ayrıntıları, dikkat etmediği hususları, incelikleri, güzellikleri, harikaları, olağanın altında yatan olağanüstülükleri görebilen, hissedebilen, düşüncesiyle ve deneyimleriyle onları okuyucular için ilginç görülebilecek şekilde yazıya dökebilen insandır ![]() ![]() Deneme dilinde çeşitli bilim, felsefe ve sanat dallarına ait terimlere yer vermekten ziyade, halk çoğunluğunun ortak günlük konuşma dilinin düşünce diline dönüştürülmesi çabası hâkimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Felsefî metinlerde filozof, yazısında kendince sistemini kurduğu felsefî bir anlayışa, sistematik felsefî bir dünya görüşüne bağlı olarak düşüncelerini ortaya koyar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Klâsik Türk edebiyatındaki münşeât mecmualarındaki yazılar ve Kâtip Çelebi (16091657) gibi yazarlar bir tarafa bırakılırsa, modern anlamda deneme türü, Türk edebiyatında asıl olarak gazete ile birlikte ortaya çıkmaya başlamıştır ![]() ![]() ![]() Türk edebiyatında deneme türünde pek çok ürün verilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk edebiyatında ilk deneme kitapları arasında Ahmet Haşim’in Bize Göre (1928), Gurebahanei Laklakan (1928); Ahmet Rasim’in pek çok yazısı; Mahmut Sadık’ın Takvimden Yapraklar (1912); Refik Halit Karay’ın Bir Avuç Saçma (1939), Bir İçim Su (1931), İlk Adım (1941), Üç Nesil Üç Hayat (1943), Makyajlı Kadın (1943), Tanrıya Şikâyet (1944); Falih Rıfkı Atay’ın Eski Saat (1933), Niçin Kurtulmak (1953), Çile (1955), İnanç (1965), Pazar Konuşmaları (1966), Kurtuluş (1966), Bayrak (1970) gibi kitaplarını saymak mümkündür ![]() Türk edebiyatında deneme türü, genellikle şair, romancı ya da hikâyeci kimliği öne çıkan sanatçılar tarafından ortaya konan ürünlerden oluşmaktadır ![]() ![]() ![]() Aşağıdaki örnek, çağdaş bir deneme yazarımız olan Vedat Günyol’un bir denemesidir ![]() |
![]() |
![]() |
|