Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ali, kuyucaklı, sabahattin, yusuf

Kuyucaklı Yusuf -- Sabahattin Ali

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kuyucaklı Yusuf -- Sabahattin Ali




Kuyucaklı Yusuf -- Sabahattin Ali

1903 sonbaharında, bir gece eşkiyalar tarafindan basılan Kuyucak köyünü teftişe gelen kaymakam ve yardımcıları iki kişinin öldürüldüğü evde yalnız bir çocuk bulurlar Çocuğun adı Yusuf’tur ve ölenler onun anne ve babasıdır Kaymakam Yusuf’un soğuk kanlılığına hayran kalır ve onu evlat edinirYusuf, sessiz ve içine kapanık bir çocuktur Kaymakamın karısı olan Şahinde’nin yüzsüzce Yusuf’u aşağılaması bile onu etkilemez Yusuf’un kasabada ilgilendiği tek kişi kaymakamın kızı Muazzez dir

Kaymakam Salahattin Bey’in Edremit’e tayininden sonra Yusuf okula başlar; ama okumayı öğrendikten sonra okula olan ilgisini kaybeder ve okulu bırakır Seneler sonra Muazzez 13 yasındayken bir bayram günü, Yusuf, Muazzez ve arkadaşları Ali, bayram yerine giderler Ali ve Muazzez salıncakta sallanırken, kasabanın eşrafından Şakir Muazzez’e sarktığı için Yusuf Şakir’i döver Şakir bunun üzerine intikam yemini eder Babası Hilmi Bey’le işbirliği yapar ve Hilmi Bey, Salahattin Bey’e kumar oynatarak Salahattin Bey’i kendine borçlandırır Borcunu ödeyemeyen Salahattin Bey, Muazzez’i Şakir’e isteyen Hilmi Bey’e boyun eğmek zorunda kalır Ancak Yusuf’un arkadaşı Ali’nin borcu ödemesiyle evlilik planları iptal olur Yaptığı iyilikten dolayı Muazzez’in Ali ile evlendirilmesine karar verilir Bunun üstüne, Muazzez, Yusuf’a onu sevdiğini söyler Yusuf da aslında Muazzez’i seviyodur, ama ellerinden bir şey gelmez Ali’nin Muazzez ile evlenmesinden hoşnut olmayan Şakir, bir düğünde Ali’yi vurup öldürür; ama arkadaşı Hacı Ethem’in düzenlediği çeşitli dolapların sonucunda serbest kalır Bu sırada Yusuf Kübra adında, Şakir ile Hilmi Bey’in tecavüzüne uğramış bir kızla tanışır ve bu sayede hem Yusuf hem de Salahattin Bey, Hilmi Bey ve Şakir’in gerçek yüzünü görürler Şahinde, zenginler arasında bir yer edinme isteğiyle kızını gizlice Hilmi Bey’lere götürür, onu Şakir ile evlendirme niyetindedir Yusuf kesinlikle böyle bir evliliğe karşıdır Bir arabayla Muazzez’i çevredeki bir köye kaçırır ve orada evlenirler Salahattin Bey onları bulur ve Edremit’e dönmeye ikna eder Salahattin Bey, işsiz olan Yusuf’a kaymakamlıkta katiplik işi verir;ama Yusuf masabaşı işler için yaratılmış bir insan değildir Salahattin Bey’in ölümüyle ailenin düzeni bozulur Yeni kaymakam Yusuf’u Edremit’ten uzaklaştırmak için ona vergi toplama işi verir Yusuf ve Salahattin Bey olmadan Şahinde sonunda istediği gibi davranmya başlar Şehrin önde gelenlerinin katıldığı yemekler düzenler Muazzez bu yemeklerden ilk başlarda uzak dursa da bir süre sonra karşı koyamaz ve alkolün de etkisiyle kendini iyice bırakır Bu çöküşü gören Yusuf, Şahinde’yi uyarır; ancak Şahinde onu dinlemez Bir gece Yusuf böyle bir yemeği basar ve rastgele ateş eder karanlık odaya Muazzez dışında odadaki herkes olur Yusuf yaralanmış olan Muazzezi alıp kasabayı terk eder, ama Muazzez yolda ölür Yusuf onu bir ağacın altına gömer ve uzaklara gider

Konu ve Konular Arasindaki İlişki:

Romandaki bütün konular kent yaşamının getirdiği yozlaşma ve buna karsı Yusuf tarafından verilen mücadele ile ilgiliir Yusuf ile Şakir arasındaki sürtüşme yozlaşma ile iyilik arasındaki savaşı temsil ediyor Şahinde’nin gözünü kızını harcıyacak kadar hırs bürümesi, kent yasaminin basit bi kadini nasil bir canavara dönüştürebilceğini gösteriyor Salahattin Bey’in kendini içkiye ve kumara vermesi, Kübra ile annesinin başından geçenler, vs Bu konuların hepsi adeta yozlaşmışlığı vurgulamak için romanda işlenmiş ve hepsine karşı Yusuf’un aldığı bir tavır var Kent-doğa, yapay insan-doğal insan, yozlaşmışlık-masumiyet, ikilemleri kitap boyunca gelişen olaylarla birbirlerine baglanmışlar

Ana Olaylar ve Yan Olaylar:

Ana olay Şakir’in Muazzez’e sarkması ve sonra da onunla evlenmeye çalışması olarak kabul edilebilir Kübra’ya yapılan tecavüzün açığa çıkması, Salahattin Bey’in kumarla borçlandırılması ve Ali’nin olumu hep bu olaydan sonra yaşanır Muazzez ve Yusufun evliliğine giden yolu açan da bu olaylardır Bir başka ana olay Salahattin Bey’in ölümüdür Salahattin Bey etkisiz bir karakter gibi gözükse de, aslında aile içinde dengeyi sağlayanın o oldugu ölümünden sonra ortaya çıkar Şahinde’nin tamamen kontrolden çıkıp kendiyle birlikte kızını yozlaşmayı temsil eden insanların kucağına atması, Yusuf’un Muazzez’den iyice uzaklaşması, bu ölümden sonra gerçekleşir

Yapıttan Birtakım Örnekler:

Şakire ve onun yandaşlarına hiçbir kanun kuruluşunun dokunamaması ilgi çekici bir olay Adam öldürseler bile başlarına bir şey gelmiyor Bugünün sorunlarına büyük benzerlik taşıyan bır durum Osmanlı’nın son dönemlerinde ne derecede sosyal bir çöküş yaşadığınında açık bir örneği
Muazzez adeta bir eşya gibi kullanılıyor O zamanlar belki bir medeni kanun yoktu, ama eğitimli aileleri kızlarını böyle kullanmadıkları biliniyor Salahattin Bey gibi eğitimli bir insanın, borçları karşılığnda kızını vermesi bir türlü doğal gelmiyor

Kitapta doğa ve kasaba arasında keskin bir fark vardır “Salahattin Bey başının dönmeye başladığını fark etti Bu kadar geniş ve güzel bir tabiatın ortasında kendini şaşırmış gibiydi Fakat gözlerini tekrar etrafta dolaştırırken, aşağıda mor bir duman tabakasıyla örtülmeye başlayan kasabayı gördü ve irkildi” (s142) Bunun gibi betimlemeler üstüste bu farkı vurgulamaktadırYazarın bu denli keskin bir ayrıma gitmesi ilgiçtir

Yusuf okuyucuya kitabın başında Dede Korkut hikayelerindeki yiğitler gibi takdim edilmiş Yusuf: “Bir şey değil Doktor Bey, bir parmaktan ne çıkar?” (s10) Bir çocuğun anne ve babası öldürülüp parmağı kesildikten sonra böyle bir laf etmesi pek alışılagelmiş bir olay değildir Erişkin bir insan bile bu kadar soğuk kanlı olamaz Gerçekçi bir romanın böyle başlaması bir çelişki gibi gözükse de, ileride yaşanan olayların üstesinden ancak Yusuf gibi güçlü bir kişilik gelebilir

Yapıtta olmayan ilginç bir unsur olarak kasaba da hiç Rum olmaması gösterilebilinir Hikaye mübadeleden önce Ege bölgesinde geçiyor, ama karakter olarak sadece Türkler var

Sosyal Çevre,Yer, Zaman,Dönem,Kişiler:

Roman Kuyucakta başlar Kuyucak Aydın’ın Nazilli kazasına yakın bir köydür ve eşkiyaların basmasından anlaşılcağı kadarıyla, tecrit edilmiş bir yerdedir Romanın büyük bir kısmı bir şehir ortamı olan Edremit kasabasında devam eder Edremit’te sosyal çevre geniştir, ama insanların içten olmayışı yüzünden buradaki çevre Yusuf icin köyde olduğundan daha da küçüktür

1903 yılı sonbaharında başlayan romanın tam bitiş tarihi belli değildir,ancak sonu Birinci Dünya Savaşı dönemlerine denk gelmektedir Roman 2Meşrutiyet döneminide kapsar, ancak ne savaşın ne de yeni yönetim biçiminin kasaba yaşamı üzerinde etkisi vardir Roman boyunca tarihler açık bir şekilde belli edilmemiştir Bu da okuyuca bu olayların tarihten bağımsız olarak her zaman gerçeklestiği hissini verir
Romanın ana kişisi Yusuf’tur Yusuf mert, durust ve saf kalmış insanı temsil eder Köylü olması onun bu vasıflarinin kaynağıymış gibi gösterilir Yusuf’un bu örnek kişiliğine en yakın kişi Muazzez’dir ve Muazzez hikayenin sonlarına kadar kente karsı direnmeyi başarır Salahattin Bey’in kızı Muazzez’de aynen Yusuf gibi temizliği ve içtenliği temsil eder Kentlilerin içinde de iyi kalmiş insanların olabilceğini gösterir Kentte temiz olarak kalmış bir başka insan da Ali’dir Onun erken gelen ölümü kent düzenine ayak uydurmamasının cezasıdır

Hilmi Bey ve oğlu Şakir tecavüz eden, adam olduren, rüşvet veren, ahlaksız, kanun tanımaz karkaterlerdir İkisi romandaki en kötü kişiliklerdir ve kent yaşamını temsil ederler Hacı Ethem bu insanların sırtından geçinen ve onların pis işlerini gören bir insanıdır Güya Şakirin arkadaşıdır, ama aralarında çıkara dayanan bir ilişki vardır Salahattin Bey’in karısı Şahinde bu kötü insanların oluşturduğu şehirli grubunun üyesi olmak için can atan bir kadındır Yusuf’un köylülüğünü ilk geldiği günden itibaren aşağılar Şahinde görgüsüz, şirret, eğlence ve çıkar düşkünü bir kadındır Hırsı sayesinde Salahattin Bey’in ölümünden sonra bu gruba kendini katar Maalesef kendiyle birlikte Muazzez’i de sürükler

Salahattin Bey ise iyi ve kötülerin ortasında bir çizgidedir Fazla olaylara karışmayan, karısına karşı sesini çıkaramayan, fazla etkisini gösteremeyen bir karakterdir İçinde iyilik olsa da çevresindeki kötüler yüzünden bir türlü istediği yaşamı yaşıyamayan bir insandır
Kitaptaki kötü karakterler mutlak kötüler, iyi karakterler de mutlak iyiler İyi ile kastedilen insanlar saf,içten insanlar Kötüler ise iki yüzlü,ahlaksız insanlar Yusuf’un sevdiği her karakterin iyi olması da ilginç bir ayrıntı Okuyucu çoğu kez Yusuf’u bu yüzden Sabahattin Ali’nin kitap içindeki kuklası gibi görebilir

Yapıta ait Tanıtma ve Eleştiri Yazıları:

Naci, Fethi 50 Türk Romanı Kuyucaklı Yusuf:

“Şakir’in Muazzez’e gösterdiği bu ani ilgi, fabrikatör Hilmi Bey’in oğluna atılan bu yumruk, bu iki tekme Yusuf’un yazgısını çizmiştir artık Bundan sonra, kendisini bekleyen sona doğru, kaçınılmaz bir biçimde ağır ağır yaklaşır Tıpkı bir trajedya kahramanı gibi

G Wicham, trajedyadan söz ederken, “Eğer bir insan, kurulu bir doğa veya töre yasasını herhangi bir sebeple bozarsa, arkasından zorunlulukla bu karşı gelişin sonucu doğacaktır Sonuç, tanrıların isteğidir”der Dr W H Werkmeister de şöyle diyor: “Bütün değerlendirmelerden uzak bir dünyada hiçbir trajedi yer alamaz Ancak değerlendirmelerin işe karıştığı, ahlak sözleşmelerinin tehlikede olduğu daha yüksek bir yapılması gerekenle daha aşağı bir yapılması gereken arasında, soylu olanla bayağı olan arasında ayrılıkların bulunduğu bir yerde trajedi olabilir

1910’ların Anadolu kasabaları tragedyalar için en elverişli mekanlardır Kasaba eşrafı ve mütegallibesi öylesine ezici bir güce sahiptir ki bu güce herhangi bir karşı geliş, “doğa veya töre yasasını” bozmuşçasına, zorunlu olarak, buna karşı gelişin sonucunu doğurur Sonuç, eski Yunan’da tanrıların isteği ise, Anadolu kasabasında da eski Yunan Tanrılarının gücüne sahip eşrafın isteğidir
Roman “soylu olanla bayağı olan arasında ayrılıkların bulunduğu bir yerde”, “bayağı” ama güçlü olanın isteğine göre gelişir Kasabanın Tanrılarını kızdıran Yusuf yıkılır,yenilir, ezilir”(s180,181)

Moran, Berna Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış

2 Soylu Vahşi Olarak Kuyucaklı Yusuf: “Kuyucaklı Yusuf’un önemi yalnızca başarılı bir roman olmasından ileri gelmez, öncü bir yapıt olması da ona tarihsel açıdan bir önem kazandırır; çünkü bu yapıt daha önceki Türk romanından iki bakımdan ayrılır ve yeni bir yol açar Bir kere Sabahattin Ali’nin Türkiye sorunsalına bakışı farklıdır Tanzimat’tan 1950’lere kadarki Türk romanının ana sorunsalını Batılılaşma oluşturuyordu Yazarlarımız toplumsal yapının kendine yönelmiyor, mevcut düzeni sorgulamıyorlardı Toplumsal yapıyı, ezilen halk ya da köylü sınıfının durumunu ele alan romanlar gerçi 1950’lerden sonra görülür, ama bunların ilk örneği 1937’de yayımlanan “Kuyucaklı Yusuf”tur Ayrıca romana Anadolu’yu da bu sorunsalla birlikte getirmiş olması “Kuyucaklı Yusuf”u başka bir yönden daha öncü yapar() Sabahattin Ali’nin gördüğü çatışma toplumsal yapıdan kaynaklanır; bir yanda bürokrasi ve eşraf vardır bir yanda da ezilen halk” (s21,22)

“Oysa “Kuyucaklı Yusuf”taki gerçekçilik ile romantizm, birbirinden sanıldığı kadar bağımsız değildir, çünkü gerçekçi yönü oluşturan kasaba yaşamına ya da kasaba gerçeğine de romantizmden kaynaklanan bir dünya görüşünün açısından bakılmaktadır İkincisi, gerçek kasaba yaşamı Yusuf ile Muazzez’in romantik serüvenine bir fon teşkil etmez Romanın bu iki yönü birbirlerinin özelliklerini belirginleştiren karşıt değerlerin alanıdır Metnin derin yapısına doğru inecek olursak görürüz ki metin, birbirinin anlamını pekiştiren birtakım karşıtlıklarla örülmüştür: Şehir/doğa, yapay insan/doğal insan, yozlaşmışlık/masumiyet, şehvet/aşk Yusuf ile çevresi arasındaki uyumsuzluğu bu karşıtlıkların ışığında incelersek romanın gerçekçi ve romantik yönlerinin bir bütün oluşturduklarını görürüz” (s23)

Günyol, Vedat Dile Gelseler (Eleştiriler) Sabahattin Ali’nin Hikayeciliği ve Romancılığı:

“Sabahattin Ali’nin romanlarına gelince: Sayıca az ama, değerce ağır basan romanlar Kuyucaklı Yusuf olsun, İçimizdeki Şeytan olsun, en başarılı romanlarımız arasında yer alır Bu romanların birleştiği nokta şu: İkisi de hem çevrece hem ruhça katıksız yerli birer roman; ikisi de çevre, töre romanı Biri bir Anadolu kasabasını bütün ruhu ve yaşantısıyla veriyor

S Ali hikayelerinde her zaman veremediği içi romanlarında verebiliyor Kuyucaklı Yusuf’ta ruh incelemeleri yok ama, davranışlardan çevrenin, bir bakıma da kişilerin psikolojilerine girebiliyor Olaylar öylesine ustalıkla seçilmiş, ayrıntılar sanki üzerlerinde hiç işlenmemiş gibi öylesine tabii tertiplenmiş ki, insan pek farkına varmadan kendini çevrenin ortasında buluveriyor Romancı, işlediği ayrıntıları belli etmeden bütüne gerçeklik vermesini biliyor” (s35)

Diğer Yapıtlara Göre Durumu, Edebi Ekol:

Yazarın diğer yapıtlarında da benzer şekilde Anadolu insanı ve Anadolu insanının yaşamı işlenmiştir Verdiği eserler edebi ekol olarak realist bir çizgi izlemiştir ve Kuyucaklı Yusuf’ta bunların bir örneğidir

Dil ve Anlatım Özellikleri:

Romanda yalın bir dil kullanılmıştır Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan dilimizi sadeleştirme, edebiyatı herkese yayma egiliminden etkilenmiştir Ne cümleler nede kelimeler karışıktır Kelimeler olabildiğince basit, cümleler de genelde kisa ve kurallıdır

Romanda geçen konuşmalar basit bir dil içerir İnsanların gündelik konuşmalarını yansıtır Bu, romana gerçekçi bi hava katar

“E!Nasıl gidiyor işler?
“Hangi işler?”
“Dairedeki işler tabii!
“Dairede ne iş var?”(s 157)

Bu diyaloglar bize karkaterlerin kişilikleri hakkında da bilgi verir Salahattin Bey babacan sözler ederken, Şahinde mahalle karısı tabirine uygun sözlerlerle konuşur: “Sen bilirsin Fakat bu ahlaksız mahalle piçi(Yusuf’u kastederek) hep böyle kopuklukta devam ederse”(s17) Benzer şekilde Şakir de argo sözleri çok kullanır, bu da bize onun çakal takımından olduğunu söyler

Kitapta kuvvetli betimlemeler vardır: “Bu ağaç, minare ve kiremit kümesinin etrafını ayva ve diğer meyve ağaçlarından ve ova tarafinda bağlardan ibaret açık yeşil bir çember sarıyor; onun etrafinıda da siyah yapraklı zeytinlerin daima kıpırdayan halısı göz alabilidiğince uzanıyordu” (s37) Betimlemeler ortamı anlatmaktan öteye geçerek okuyucuya farklı bilgiler de verir Mesela bu betimlemede doğanın şehrin kötülüğünü bir çember içine aldığı ve yayılmasını engellediği yorumu çıkarılabilinir

Roman edebiyatımızda öncü bir eserdir Bu yüzden eksiklikleri vardır Bu eksikliklerin en başında Sabahattin Ali’nin romanın akışını keserek söze karışması gösterilebilinir “Söylediğimiz gibi” (s174), “bundan sonra anlatacağımız” (s222) gibi araya girişler romanın anlatımını zedemektedirler Benzer şekilde yazarın hislerininde anlatımla karıştığı anlar olur Yusuf bir tanrı gibi yüceltilirken Şakir bir zebani olarak tasvir edilir Okuyucu ister istemez yazarın belli kesimlere duyduğu sempati ve kinden nasibini alıyor Bu açıdan da anlatım nesnelligini yitiriyor

Birey ve Topluma Kazandırdıkları:
Roman bireye ve topluma ahlak dersi veriyor Sırf paranın peşinde koşarsak eninde sonunda yozlaşacağımızı vurguluyor Sabahattin Ali solcu bir insandi Bu yüzden iyiliği köylülükle kötülüğü kentlilikle temsil etmesi gayet doğal karşılanabilinir Roman insana bir köylü gibi saf ve iyi yürekli olmayı tembih ediyor Hırsın ve kötülüklerin bizi eninde sonunda çöküşe götüreceğini söylüyor
Ahlaki değerler dışında roman o günün sıradan Anadolu yaşamına bir pencere açıyor Bu sayede o gün ki aile yapısını, toplumsal yapıyı gözlemleyebiliyoruz

Roman Eleştirisi:

Kuyucaklı Yusuf’ un çarpıcı bir öyküsü var Ancak okuyucu öykünün hep bir adım önünde gidebiliyor; çünkü yazarın ahlaki değerlerini anladıktan sonra romandaki kişilerin başına ne geleceği tahmin edilebiliyor Örneğin kitabın sonlarında Muazzez dışında herkesin ölmesi bir süprizmidir? Hayır Yozlaşmış insnaların hepsi şehirde ölmüştür ve Muazzez direnerek temiz olan doğada hayatını yitirmiştir Kitabın sonunun böyle biteceğini Salahattin Bey’in ölümünden sonra sezmek çok kolaydır İkinci bir seçenek olarak Yusuf ölebilirdi, ama Yusuf insan üstü bir kişiliğe bürünmüş bir karakterdir kitapta ve onu oğlu gibi seven yazarın asla onu öldürmüyeceği bellidir

Roman bunun gibi önceden kısmen tahmin edilebilcek birçok olay içeriyor Mesela Ali’nin de bir şekilde hikayeden silineceği hissedilebiliniyor Bu yüzden bir süre sonra monotonlaşıyor ve sadece ahlak dersi veren bir romana dönüşüyor Özellikle bir insanın görüş açısından bakması da romanı bir süre sonra sınırlayan özelliklerden Yusuf’a göre iyi olan herşey mutlak iyi, gerı kalan her şey ise mutlak kötü olarak gösteriliyor Bu yüzden kitapta sürekli iyi-kötü, yozlaşmış-doğal çatışması var Olaylar sanki Yusuf’un içinde verdiği kavgayı okuyucuya anlatmak için gelişiyorlar Eğer başka bakış açıları da olsaydı o günki toplumu daha nesnel inceleyebilirdik

Dil ve anlatım olarak başarılı bir eser 1937 yılında yazıldığı düşünüldüğünde dilin böyle sade olmasının gerekliliği daha iyi anlaşılabilinir Anlatımda araya girmeler olsa da hikayenin anlatımı başarılı Araya girmeler büyük olasılıkla yazar kendini hikayeye kaptırdığı için olmuş Romanın genelinde Sabahattin Ali’nin bu heyecanını hissetmek mümkün Yazar Şahinde ve Şakir’i öyle bir anlatmış ki okuyucu böyle insanların yazarın hayatında gerçekten varolduğuna ve yazarın o insanları kitap vesilesiyle kötülediği hissine kapılıyor

Romanda ele alınan konu işlenmesi gereken bir konu Olaylar Osmanlı döneminde geçiyor olabilir; ama yazarın kendi yaşadığı zamanın toplumundan esinlendiği biliniyor Yazar sermaye gruplarının halkı hem maddi hem de manevi olarak sömürmesini ve devletin buna karışmaması, hatta desteklemesini eleştiriyor Bu eleştirilerin böyle bir hikayede gizlenmesinin nedeni yazarın düşünceleri yüzünden birçok kez tutuklanması olabilir O zamanlar yaşanan sorunları günümüzde de yaşıyoruz Hala aynı sorunlar aynı tip insanlar tartışılıyor bu yüzden kitap güncelliğini yitirmemiş

Kuyucaklı Yusuf önemli toplumsal sorunlara değinen ve bunların birey üzerindeki baskısını anlatan bir kitap Sağlam bir kurguyla ve güçlü betimlemelerle desteklenen bir roman Anlatımda küçük eksiklikleri olsa da edebiyatımızda klasikleşmiş bir eser Zevkle okunan ve okunması gereken bir kitap


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.