Romeo Ve Juliet- William Sheakespeare |
10-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Romeo Ve Juliet- William SheakespeareRomeo ve Juliet- William SHEAKESPEARE Romeo ile Juliet´, büyük İngiliz oyun yazarı Shakespeare´in (1564-1616) gençlik yıllarında, sanatının ilk döneminde yazdığı eserlerden biridir Oyunun içindeki bir söze dayanılarak, bunun 1591 yılında yazılmış olabileceği düşünülmektedir Konusu, İtalyan hikayecisi Bandello´nun (aşağı yukarı 1485-1553) bir hikayesinden alınmıştır Bandello gerçek bir olayı anlatmaktadır Capulet’ler ve Montague’ler birbirine düşman iki ailedir Aralarındaki kin ve nefret bitmek bilmez Şimdiye kadar bir sürü kan dökülmüştür Montague’lerin oğlu Romeo, Rosaline’e aşık olmuştur Ama Rosaline onun aşkına karşılık vermemektedir çünkü o bir rahibedir Bu duruma Romeo çok üzülmektedir ve acı çekmektedir Romeo’nun arkadaşı Benvolio onu unutmasını söyler ama Romeo hiç kimseyi, hiçbir şeyi dinlememektedir Delicesine âşıktır Capulet’ler akraba ve dostları için bir şölen düzenlerler Benvolio, Romeo’yu da bu şölene gitmek için zorlar ve ikna eder Şölende bir sürü, Rosaline’den güzel kızlar olacağını ve ondan daha iyilerini bulabileceğini söyler Ancak Romeo’nun umurunda bile değildir Sadece dalga geçip, eğlenmeye gidecektir Ama durum düşündüğü gibi olmayacaktır Şölene gittiklerinde Romeo, Juliet’i dans ederken görür ve ilk görüşte çok etkilenir ve ona âşık olur Aynı zamanda Juliet’te Romeo’ya aşık olur Ancak Romeo ve Juliet öğrenirler ki, aileleri birbirlerine düşmandır Ama onları hiçbir şey engelleyemez ve gizli gizli aşklarını yaşarlar Daha fazla gizliliğe dayanamazlar ve evlenmeye karar verirler Romeo gizlice rahiple konuşur Juliet’in dadısı da onlara yardım eder ve gizli bir nikâhla evlenirler Aileler arasındaki düşmanlığı bitirecek tek umutları bu evliliktir Capuletlerin yeğeni Tybalt, bir gün Romeo ve arkadaşı Mercutio ile karşılaşır Tybalt, Romeo’ya laf atmaya ve sataşmaya başlar ancak Romeo, Juliet’e olan aşkından dolayı tepki vermez ve alttan almaya çalışır Mercutio bu duruma anlam veremez ve Tybalt’a daha fazla dayanamayarak karşılık verir Mercutio ile Tybalt düelloya girerler Düelloda Tybalt, Mercutio’yu öldürür ve Romeo da bunu kabullenemez ve Tybalt’ı öldürür Sonunda Prens olayı duyar ve askerlerine Romeo’nun yakalanma emrini verir Capuletler, Juliet’i Paris ile evlendirmeyi planlamışlar ve bunu yavaş yavaş duyurmaya başlamışlardır Ancak Juliet, bu evliliği kesinlikle reddeder Romeo bir yandan askerlerden kaçmaya çalışmaktadır Romeo ve Juliet’in umutları tükenmiştir artık Bu arada Prens, Romeo’ya sürgün cezası verir Juliet, bilgi alabileceği tek kişi olan Rahip Lawrence’e gider ve giderken ailesine günah çıkartmaya gittiği yalanını söyler Rahip Lawrence, Juliet’e son bir kavuşma umudu olduğunu söyler Ona bir iksir verir ve bu iksir onu 2 gün ölü gibi gösterecektir Böylece Juliet istemediği bir evlilikten kurtulacaktır Rahip Romeo’ya da bunları anlatan bir mektup yazar ancak bu mektup ona zamanında ulaşamaz Romeo, Juliet ile Paris’in evleneceklerini duyunca Verona’ya geri döner ve olay yerinde Juliet’i ölü olarak yerde görünce çılgına döner Paris, Romeo’nun üstüne gider ve onu suçlar Romeo o anda Paris’i öldürür Ardından Juliet’in yanına yatarak zehrini içer ve kendini öldürür Rahip Lawrence Juliet’i uyandırır ve Juliet, yanı başında Romeo’yu ölü bir şekilde görünce Romeo’nun hançerini alır, göğsüne saplar ve o da kendini öldürür Olayların tek şahidi Rahip Lawrence, ailelere tüm olanları anlatır ve aileler arasındaki düşmanlık bundan sonra son bulur |
Romeo Ve Juliet- William Sheakespeare |
10-21-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Romeo Ve Juliet- William SheakespeareROMEO İLE JULIET 'Romeo ile Juliet', büyük İngiliz oyun yazarı Shakespeare'in (1564-1616) gençlik yıllarında, sanatının ilk döneminde yazdığı eserlerden biridir Oyunun içindeki bir söze dayanılarak, bunun 1591 yılında yazılmış olabileceği düşünülmektedir Konusu, İtalyan hikayecisi Bandello'nun (aşağı yukarı 1485-1553) bir hikayesinden alınmıştır Bandello gerçek bir olayı anlatmaktadır İtalya'da Verona'da Capulets ve Montagues aileleri yıllardır kan davasını sürdürmektedirler Bu ailelerde karşılıklı o kadar çok ölüm olmuştu ki Sonunda yönetici Prens Escalus yine bir çatışma çıkarsa ağır cezalar uygulayacağını iki aileye kesinlikle bildirir Montegu ailesinin genç oğlu Romeo, Roseline'neye çılgın gibi tutkundur fakat Roseline onu reddeder Romeo'nun en yakın arkadaşı ve aynı zamanda yeğeni olan Benvolio onu teselli etmek için Capulet'lerin düzenledikleri maskeli baloya gitmeye zorlar Orada Roseline'den çok daha güzel kızlar olduğunu, o kadar üzülmeye değmeyeceğini göstermek ister Romeo ve Benvolio baloya giderler Capulet ailesinin kızı Juliet'le Romeo birbirlerini görür görmez aşık olurlar Ve o günden sonra da gizli gizli buluşmaya başlarlar Juliet'in dadısı onların buluşmalarını sağlar Romeo her gece gizlice Juliet'in odasına balkondan girmektedir Evlenmeye karar verirler Bir rahip onları gizlice evlendirecektir Rahip iki aile arasındaki düşmanlığı bu evliliğin kaldıracağını kabul ederek onları evlendirmeyi kabul etmiştir Lady Capulet'in yeğeni Tybalt bir öğleden sonra sokakta Romeo ve onun arkadaşı Mercutio 'ye rastlar Tybalt Romeo'ya ağır hakaretlerde bulunur fakat Romeo Juliet'i düşünerek onu yanıtlamaz Arkadaşı Mercutio Romeo'ya yapılan korkaklık ve ağır hakaretleri kabul edemez ve Tybalt ile çatışır Romeo engel olamaz Tybalt ve Mercutio düelloya tutuşurlar, Mercutio ölür ve Romeo bunun üstüne Tybalt'la düello eder ve o da onu öldürür Olayı duyan Prens Romeo'nun yakalanmasını emreder Bu arada Juliet'in ailesi kızlarını Paris ile evlendirmek isterler Juliet bütün bu olanların acısını yaşarken evlilik teklifini defalarca reddeder Romeo prensin askerlerinden kaçar Prens onun hakkında sürgün cezası verir Büyük bir mutsuzluğa düşen Romeo'yu rahip umutlandırır Öğütler vererek onu gönderir Yine bu olaylardan sonra ailesinin Paris'le evlendirmek istemesi üzerine mutsuzluğa düşen Juliet'e rahip öğütler verecek ve Romeo'ya kavuşabilmesi için bir yol gösterecektir Rahip, Juliet'e bir iksir verir Bu iksiri içtiğinde herkes onu öldü zannedecektir Oysa o sadece bir gün süreyle uyuyacaktır Plana göre, uyandıktan sonra Romeo'nun yanına gidecektir Rahip sürgündeki Romeo'ya bir mektup yazar ve iksiri Juliet'e verir Mektup Romeo'nun eline ulaşmaz Fakat Juliet'in Paris'le evleneceği haberini alır ve yasağa rağmen geri döner Döndüğünde öldüğünü zanneder Juliet'in Biraz sonra Paris gelir İkisi de Juliet'in öldüğünü sanırlar Paris'in kışkırtmasıyla Romeo yine istemediği halde onu öldürür ve Juliet'in yanına yatarak kendini hançerle intihar eder Zaten Romeo Juliet'in yanında ölmeye gelmiştir O sırada Juliet yavaş yavaş uyanır ve Romeo'yu yanında görür Romeo'nun, kendisinin öldüğünü zannederek intihar ettiğini anlar ve o da Romeo'nun hançerini göğsüne Romeo'nun intiharına eşlik eder Ölümsüz aşklarına ölümle kavuşmayı yeğlemişlerdir Bu iki ölüm düşman ailelere büyük bir şok yaşatır Prens'in önerisiyle aileler arasındaki düşmanlık ortadan kaldırılmıştır Capulet ve Montague'ler ağır acılarıyla baş başa kalmışlardır "Aşkların aşkı Romeo ve Juliet, Romeo'nun gözünün önünden bir an bile ayırmak istemediği bir kadına çılgınlar gibi tutulmasıyla başlıyor Bu kadının adı Rosalind Romeo, Juliet'le karşılaştığında ise Rosalind'in ömrü bir anda üzerine tıklandığı anda yok olan bir internet sayfasınınkine eşdeğer oluyor Aşk böyledir demek istiyor Shakespeare Gelir, geçer Eğer çok ciddiye alınırsa da, öldürür" Benim düşmanım olan adındır yalnızca Sen sensin, Montague olmasan da Hem Montague nedir ki ? Ne eli bir erkeğin Ne ayağı, ne kolu Ne yüzü, ne de başka bir parçası N'olur başka bir ad bul kendine Adın ne değeri var ki Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte? Romeo'nun adı olmasaydı, Kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı ROMEO: Oradaki, şu tüm meyve ağaçlarının tepelerini yaldızlayan Kutsal ayın üzerine yemin ediyorum JULlET: Ayın üzerine yemin etme Her ay, yuvarlak dairesinde değişen vefasız ayın üzerine Yoksa senin aşkın da onun gibi değişken olabilir ROMEO: O halde neyin üzerine yemin edeyim? JULlET: Hiç yemin etme Ya da istiyorsan, o zarif benliğinin üzerine yemin et O, benim putperestliğimin tanrısı Ve o zaman sana inanırım Romeo and Juliet William Shakespeare seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; cok hizli giden de cok yavas giden gibi gec varir hedefe romeo-juliet yağmuru seviyorum diyorsun, yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun güneşi seviyorum diyorsun, güneş açınca gölgeye kaçıyorsun rüzgarı seviyorum diyorsun, rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun işte, bunun için korkuyorum; beni de sevdiğini söylüyorsun Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni, Değmez, bu yangın yeri avuç açmağa değmez, Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş, el emeği, göz nuru, Ötekiler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi kötüler kadı olmuş Yemene: Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama Ne tunç ne taş ne toprak ne de sonsuz denizler Acıklı fâniliğe karşı koyamazken, Nasıl bu kör öfkeyle güzellik cenge girer Çabasında en fazla bir çiçek gücü varken? Ah, nasıl göğüs gersin yazın tatlı rüzgârı Gaddar günler dört yandan üstüne yürüdükçe, Bozguna uğrattıkça yenilmez kayaları, Çelik kapılar bile zamanla çürüdükçe? Ne korkunç bir düşünce! Ah, nerde saklı dursun Çağların mücevherleri Çağların sandığından? Hangi zorlu el var ki bu koşuyu durdursun? Güzellik yağmasını kim esirgesin ondan? Yok hiçbiri Meğer ki mucize sürsün de Sevdiğim ışıldasın kara yazı üstünde III Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, El pençe divanım ben arzuna, buyruğuna; Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir, Sen istemezsen eğer hizmetlerim boşuna Haddim değildir küsmek sonu gelmez anlara Senin için, sultanım, saatleri gözlerken Ayrılık acısını düşünmem kara kara Sen bir kere kölene uğurlar olsun dersen Kıskanç kuşkularımda haddim değildir sormak İçli dışlı olduğun kimdir, nedir işlerin; Nasibin bir put gibi hiç düşünmeden durmak Saçtığın mutluluğa yanarak derin derin Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, Seni kötü göremez bir kötülük yapsan da Bakın ama, kızıl bir örtüye bürünmüş sabah, doğudaki yüksek tepenin çiğleri üstünde yürür) ��������� yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı başın döndü mü öbür yana döndür başını başkasının güçsüzlüğüyle iyileşir umutsuz keder gözlerine yeni bir zehir bul ki yok etsin ötekinin zehrini William Shakespeare Tıpkı Shakespeare?in Romeo ve Juliet?inde olduğu gibi ?Romeo: Senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı Juliet: Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı Romeo: Öyleyse ver bana günahımı geri? Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden: Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye, Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden Gönlüm bildirir senin orada yattığını Öyle bir hücredeki giremez billur gözler; Gözüm inkara kalkar gönlün anlattığını, Güzel yüzünün ona sığındığını söyler Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır Düşünceler kurulu:soruşturur hakçası Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası: Senin dış güzelliğin olur gözümün payı, Gönlüm kazanır aşkın gönlündeki dünyayı ������� Vurgunum gözlerine, o gözler acır bana: Bilirler, yüreğin hor görüp işkence eder; Seven yaslılar gibi kara çekmiş sırtına, Kıvranışımı özlü bir şefkatle süzerler Sabahleyin göklerde ışıyan güneş bile Yaraşamaz Doğunun soluk yanaklarına, Akşama yol gösteren gür yıldız, görkemiyle Böyle ışık saçmaz loş Batının yarısına: Yaşlı gözlerin daha çok yaraşır yüzüne Bana da bir pay ayır yüreğindeki yastan: Seni yas daha güzel gösterir ele güne; İşte acıma duygun sana biçilmiş kaftan "Güzel ancak karadır," diye yemin ederim, Senin renginden yoksun olan çirkindir derim ���������� Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna; Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna Senin için, sultanım, saatleri gözlerken Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere, Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler; Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım, Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da �������� Tanrı beni ilkbaşta sana kul yaptı, sonra Keyfine el koymayı kurmamı yasak etti Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara; Kölenim ya, boş vaktin olsun diye bekletti Ah, bırak katlanayım, el pençe divan: değer, Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna; Her mihnete sabreder, her azara baş eğer, İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana Sen nerde olursan ol, yetkin, güçlü, özgürsün; Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine: Canın neyi isterse varsın o keyif sürsün, Kendine suç işlersen kendin bağışla yine Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni, İyi kötü demeden, suçlamadan keyfini ����������� Sahiden uyuyor mu? Ahh! Kim vurmuş kumrumu? Ben geldim, civanım, yiğidim, kalk! Kalksana, konuşsana! Görmüyor musun? Yoksa Örttü mü, gözlerini kara toprak? Bu zambak dudaklara, Şu zeren yanaklara, Acımadın mı hiç kahpe felek? Aşıklar, aşk timsali, Gözü pırasa yeşili Piremuz bırakıp gitti beni! Hadi gel, tezcanlı ecel, Gel bana, geline gel, Batır mum sarısı ellerini, Batır benim de kanıma! Madem kıydın canına, kopardın onun bamtellerini Konuşma artık, ey dil, Sadık kılıç, naz etme, gel, Odlara yanmış bağrımı dağla! Bıçaklar kendini Geldim yolun sonuna, Uğurlar olsun bana! A dostlar, o dostlar, kalsın siz de sağlıcakla! |
|