|  | Çağatay Türkçesi Edebiyatı |  | 
|  10-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Çağatay Türkçesi EdebiyatıÇağatay Türkçesi Edebiyatı ÇAĞDAŞ TÜRKÇESİ EDEBİYATI Müşterek Orta-Asya Türkçesi'ni takip eden Kuzey-Doğu Türkçesi'nin meydana getirdiği edebiyat, geniş mânâda Çağatay Türk Edebiyatını meydana getirmektedir  Dîvân ü Lügâti t-Türk ve Kutadgu Bilig gibi büyük eserlerin ortaya çıkışından sonra Kaşgar Türkçesi, edebî kudretini göstermiş oluyordu Hakâniye diye anılan bu Türk şivesi, sadece bu eserlerle kalmamış, teşekkül eden yeni kültür merkezlerinde birçok eserler vücuda getirmiştir Gerçekte Kutadgu Bilig le başlayan bu devre, ortaya çıkan kültür merkezlerine göre üçe ayrılırsa da onları Müşterek Orta Asya Türkçesi eserleri olarak zikretmek gerekir  Dil bakımından bu bölgeler Kaşgar şîvesindeyseler de arada bazı ayrılıklar görülmektedir  Müşterek Orta Asya Türkçesi'nin doğu kolu olan Kaşgar veya Hâkâniye (Karahanlı) şivesi, gerçekte Doğu Türkçesi'ni meydana getirmiştir  Bu şîveyle yazılan eserlerin başında 12  asır mahsullerinden sayılan Edib Ahmed Yüknekî nin yazdığı Atabetü l-Hakâyık gelmektedir  Dilin gelişmesi ele alınınca, az da olsa Kutadgu Bilig den ayrıldığı görülen bu eser, daha çok bir nasihatnâmedir  Edib Ahmed Yüknekî ise devrinde itibarlı bir şâirdir  Eserinde, Kutadgu Bilig e nazaran daha fazla Arapça ve Farsça kelimelere yer vermiştir Asıl 12  yüzyıl Kaşgar Türkçesi edebiyatının en büyük temsilcisi Yesili Ahmed dir  Ahmed Yesevî (ölm  1166), ruhu okşayan çekici hikmetleriyle tanınmıştır Timur Han, bu büyük Türk tarikat şeyhi ve şâirinin türbesini yaptırmıştır Pekçok lakapla anılan Ahmed Yesevî gerçekte bir mektep kurmuş ve bu mektep, talebeleri tarafından devam ettirilmiştir  Hakîm Süleyman Ata (ölm  1186) önde gelen talebelerinden olup, Bakırgan da irşad faaliyetlerinde bulunmuştur  (Yesevî nin Dîvân-ı Hikmet adlı eseri, Kültür Bakanlığı tarafından neşredilmiştir  ) Miftâhü l-Adl adlı fıkıh kitabıysa bu dönemde ayrı bir önem taşımaktadır  On dördüncü yüzyıla kadar bu sahada görülen eserlerden Oğuz Kağan Destanı ve 14  yüzyılın başında Rabguzî nin yazdığı Kısasü l-Enbiyâ nın önemini belirtmek gerekir  Müşterek Orta Asya şîvesi sadece doğuda varlığını sürdürmemiştir  Bu şîvenin batı ağzı bilhassa Batı Türkistan da yeni ve canlı bir edebiyatın doğmasına sebep olmuştur  Harezm ve Sirderya (Seyhun) Irmağının güneyindeki yerler; Yedisu, Merv, Buhara gibi şehirler bölgenin kültür merkezi hâline gelmiştir  Burada Türklüğün Kaşgar, Kıpçak ve Oğuz şîveleri karışık olarak yaşadığından, yazılan eserlere de bu durum aksetmiştir  Bölgenin en önde gelen eseri Alioğlu Mahmud un yazdığı Nehcü l-Ferâdis tir  Eser daha çok hadisler ve açıklamalarıyla siyer-i Nebî cinsindendir  Fakat İslâmiyet'e âit geniş bilgileri ihtiva etmesi, her çeşit halk tabakası için yazıldığını göstermektedir Harezm şîvesi dalını en iyi şekilde aksettiren eserin edebî yönü ayrı bir değer taşımaktadır  Şeyh Şerif Hoca tarafından yazılan Muînü l-Mürîd de şîve itibariyle Nehcü l-Ferâdis e yakındır  Türkmenler arasında üstün tutulan eser, 14  yüzyıla âittir  Hazermî nin Muhabbetnâme si de aynı asrın eserleri arasına girmektedir  Zemahşerî nin Mukaddimetü l-Edeb i ise bu yüzyılda Dîvân ü Lügâti t-Türk ü hatırlatır mâhiyettedir Dil bakımından yine aynı şîveye dahil olan, fakat nerede yazıldığı belli olmayan eserler de mevcuttur  Bunların başında 12  yüzyılda Ali nin yazdığı Kıssa-i Yusuf gelmektedir  Eser, Kıpçak Türkçesi unsurlarını da taşımaktadır  Kutb un Hüsrev ü Şirin i Kıpçak Türkçesi unsurlarını ihtiva etmesi bakımından Kıssa-i Yûsuf a yakındır  Böyle olmakla birlikte Altınordu sahasında yazılan bu eser Oğuz-Kıpçak Türkçesi ürünüdür  Hüsrev ü Şirin, 1341 yılında Harezm bölgesinde Kutub mahlâsını kullanan bir Türk şâiri tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir  Eser ayrıca Nizâmî nin aynı isimdeki eserinin Türk Edebiyatındaki ilk tercümesidir  Yer yer Kur ân-ı kerîmden alınan sûrelerin bulunduğu eser, İran Edebiyatının tesiri altındadır  Bölgenin diğer bir eseri Revnaku l-İslâm dır  Eserde o devir Türklük hayatına bir hayli yer verilmiştir  Yalnız Şeyh Şeref in yazdığı bu eser, daha ziyade Türkmen ağzı ile yazılmış ve pek fazla rağbet görmüştür  On dördüncü asırda Kıpçak ili dil yadigârları da, edebî yönden zikre değer eserlerdir  Bunların başında Kırım veya Kefe de yazıldığı tahmin edilen Codex Cumanicus gelir  Eser, Lâtin harfleriyle yazılmıştır  İki kısımdan meydana gelen eserin İtalyan bölümünü lügat, Alman bölümünü ise çeşitli dinî metinler meydana getirmektedir  Eserin Kıpçak Türkçesi'ni öğrenmiş misyoner rahipler tarafından yazıldığı tahmin edilmektedir  Kuzeyde yazılan bu eserin yanında Kıpçak Türkçesi'yle güneyde, Mısır da bilhassa gramer ve lügatçiliği ilgilendiren bir hayli eser vücuda getirilmiştir  Fakat edebî yönden bunlardan ayrılan yegâne eser, 1391 yılında tamamlanan Seyf-i Serâyî nin Gülistan Tercümesi dir   Müşterek Orta Asya Türkçesi'nin bütün edebî faaliyetleri, Kuzey-Doğu Türkçesi dil yadigârları içinde yer aldığı için, geniş manâsıyla Çağatay Türk Edebiyatının birinci ve ikinci devresini meydana getirirler  Dar manâsıyla Çağatay Edebiyatı, Timur ve Timurlular devrinde meydana getirilen edebî mahsuller için kullanılmıştır  Timur ve şehzadelerinin sarayında, Türkçe konuşulurdu  Bu devre ait ilk eser, Ulu Tav'daki (Ulu Dağ) 1391 tarihli Timur Hanın Uygur harfleriyle yazdırdığı 11 satırlık bir kitâbedir  Timurlular devrinin ilk şâiri Mîr Haydar Harezmî dir  Timur Hanın torunlarından İskender Mirza nın (1409-1414) şâiri olan Mîr Haydar Harezmî, Mahzenü l-Esrâr mesnevîsini onun adına yazmıştır  Eserin mevzuunu Nizamî den almıştır  Tek nüshası Biritish Museum da bulunan eser, 1858 de Kazan da basılmıştır  Bu devrin güçlü şâirlerinden olan Yusuf Emirî, Baysungur Mirza nın (ölm  1435) himayesinde bulunmuştur  Bu şâirin Dîvân ından başka Dehnâme si ve Çagır ve Bang münazarası vardır  Eserdeki nesirlere bakılırsa Yusuf Emirî nin kuvvetli bir nâsir olduğunu söylemek mümkündür  Herat ın sanat ve edebiyat muhitinde yaşayan bu şâirin Dîvân ı, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde bulunmaktadır  Çagır ve Bang eseriyle münazara türünün kuvvetli şâiri olduğunu ispat etmiştir   On beşinci asrın ilk yarısında Çağatay Edebiyatında, Atâyî görülür  Ahmed Yesevî nin kardeşi İsmâil Ata nın evlâdından olduğunu, Ali Şîr Nevâî haber vermektedir  Bu soydan olmasından dolayı, Atâyî mahlâsını kullanmış ve Yesevî tarîkatı şeyhlerinden, Mansur Ata, Zengi Ata, Süleyman Hakîm Ata gibi mutasavvıflara karşı büyük alâka duymuştur  Yine bu asrın şâirlerinden olan, Uluğ Bey devrinde kemalini bulan Sekkakî, Çağatay Edebiyatında mühim bir yer tutmaktadır  Timur Hanın ölümünü müteakip hükümdar olan Halil Sultan (1405-1410) adına bir kaside sunan Sekkâkî nin 1467 yılına varmadan öldüğü tahmin edilmektedir  Şâir Lutfî ye gelince 1366 yılında doğmuştur  Bu devrin büyük şâirlerindendir  Şöhreti ve Türkçe şiirleri Irak a kadar yayılmıştır  İskender Mirza adına Gül ü Nevrûz mesnevîsini yazmıştır  1465 yılında 99 yaşında Herat ta vefât etmiştir  Bir bakıma Ali Şîr Nevâî ye üstadlık etmiştir  Dîvân ı vardır  Timur Hanın torunu Mîranşah ın oğlu olan Seyyid Ahmed Mirza da bu asrın şâirlerindendir  Dîvân ının olduğu söylenirse de ele geçmemiştir  Sağlam tabiatlı ve temiz zihinli bir kimse olan Seyyid Ahmed Mirza nın gazelleri ve kaside şeklinde şiirleri oldukça meşhurdur  Perişan hâlinden bahseden ve Şahruh u medheden Taaşşuk-nâmesi nin nüshası, British Museum da bulunmaktadır  Bu yüzyılın bir diğer şâiri, Gedâî dir  Ebü l-Kâsım Bâbür ün saray şâirlerindendir  Ebü l-Kâsım Bâbür, kendisi de şâirdir  Yakînî ye gelince Ok ve Yay münazarası ile dikkati çeker  Yine münazara türü üzerine eser yazan şâirlerden birisi, hayatı hakkında bilgi bulunmayan Ahmedî dir  Ayrıca bu devrin mesnevî yazarlarından olan Durbig, Yûsuf ile Zelîha adlı eserini yazmıştır  On beşinci yüzyılda Klasik Çağatay Edebiyatı devrinin kökleştiği görülmektedir  Bu devir Çağatay Edebiyatının en yüksek devreye ulaştığı bir devirdir  Millî ruh ve şuurun ortaya çıkması, Türkçe'ye ehemmiyetin verilmesi bu devre rastlar  Ali Şîr Nevâî, Muhakemetü l-Lügâteyn i bu açıdan ele alarak yazar  Sultan Hüseyin Baykara da bu devrin şâiriydi  O da Türk dilini müdâfaa etmiş hatta bir de ferman çıkarmıştır  Hüseynî mahlâsı ile şiirler yazan Hüseyin Baykara nın Dîvân ı vardır  Ali Şîr Nevâî nin eserleri bir hayli fazladır  Bunların başında dört dîvânını içine alan Hazâinü l-Meânî adlı eseri gelmektedir  Ali Şîr Nevâî, yazdığı dîvânlara göre hayatı dörde ayırmış ve her biri için bir isim vermiştir  Dîvânları; Garâibü s-Sıgar, Nevâdirü ş-Şebâb, Bedâyiü l-Vasat, Fevâidü l-Kiber adını taşımaktadır  Dîvânlarından başka Mecâlisü n-Nefâis, Nesayimü l-Mahabbe, Muhakemetü l-Lügâteyn ve Hamse si vardır  Hamsesi; Hayretü l-Ebrâr, Ferhâd u Şîrîn, Leylâ vü Mecnun, Seba-i Seyyâre, Sedd-i İskenderî ve Lisânü t-Tayr adlı mesnevîlerinden meydana gelmektedir  Mîzânü l-Evzân ise edebî bilgileri ihtiva eden diğer bir eseridir  O, Mecâlisü n Nefâis adlı tezkeresiyle Türk Edebiyatında tezkere yazan ilk şâirdir  | 
|   | 
|  | 
|  | Çağatay Türkçesi Edebiyatı |  | 
|  10-21-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Çağatay Türkçesi EdebiyatıOn altıncı yüzyılda Çağatay Edebiyatının mümessili, Zahirüddîn Muhammed Bâbür Şah'tır (1483-1530)  O Çağatay Türkçesi'nin Nevâî den sonra gelen en mühim simâsı ve edîbidir  Eserlerinde kuvvetli bir Nevâî tesiri görülür  Dîvân ının yanında Aruz Risâlesi, Mübeyyen adını taşıyan ve Hanefî fıkhına âit olan bir mesnevîsi vardır  Hâce Ubeydullahı Ahrâr ın eserinden Türkçe manzum tercümeleri ihtivâ eden Risâle-i Vâlidiyye si varsa da, asıl onu şöhretli kılan devrinin en mühim seyahat ve hâtırat kitabı olan ve kendi ismini taşıyan Bâbürnâme sidir  Bâbür Şah bu eserinde 1494 yılından başlayarak 1529 a kadar geçen vakaları yıl yıl anlatmıştır  Onun için bu esere Vekâyi-i Bâbür de denmektedir  Eser, büyük Türk bilgini Reşit Rahmeti Arat tarafından neşredilmiştir   On yedinci yüzyılda Çağatay Türk Edebiyatı, artık yükseliş devrini tamamlamıştır  Ancak bu asrın zikre değer şahsiyeti Yadigar Hanın torunlarından olan Ebü l-Gazî Bahadır Han'dır  Bir Özbek hanı olan Bahadır Han (1603-1666) 1642 yılında Hive Hanlığı'nı elde ederek, 21 yıl saltanat sürmüştür  Eserlerini millî bir şuurla yazmış ve Türk lâfzına eserlerinin adında yer vermiştir  Belli başlı eserleri Şecere-i Terâkime ve Şecere-i Türkî adını taşır  Şecere-i Terâkime de, Oğuznâmeler karşılaştırılmış ve Türklerle ilgili Türkmen boyları arasındaki menkıbelere yer verilmiştir  Şecere-i Türk te ise, Bahadır Han, 15  yüzyılın ikinci yarısından başlayarak kendi asrına kadar gelen ve Harezm de iktidarı elinde tutan han âilelerinin şeceresini yazmıştır  Fakat ömrü vefa etmemiş ve son 16 yapraklık kısmını, oğlu Enûşe Han yazmıştır  Asrın Çağatay Türk Edebiyatında yer alan diğer bir siması şâir Allahyâr dır  Daha çok tekke mensupları arasında iltifat gören Allahyâr (ölm  1713) bir Nakşibendîdir  Türkçe'den başka Farsça ile de yazmıştır  Özbek Türkçesi ile yazdığı Sebâtü l-Âcizîn adlı manzumesi, en meşhurlarındandır  On sekizinci yüzyılda Özbek Türk Edebiyatı, eski asırlara nispetle sönmeye yüz tutmuştur  Olanlar halkın hafızasında kalmış ve meydana çıkan şifâhî edebiyat, nisyana karışmıştır  Bununla birlikte Halk Edebiyatı dalında Ferhâdnâme, Cümcüme Sultan Destanı ve Tahir ile Zühre gibi eserler, ortada bulunan eserlerdir  Ayrıca destanî bir eser olan Satuk Buğra Han Tezkiresi ni de burada zikretmek yerinde olur  | 
|   | 
|  | 
|  |