Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel > Gebelik & Doğum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, doğum, geniş, hastalıkları, kadın

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #46
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelik için uygun sex

İstemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerden bazılarında altta yatan problem uygun zamanda ve yeterli sıklıkta ilişkinin olmaması, ya da uygulanan yanlış yöntemler gibi çok basit nedenler olabilir

Kadınların herhangi bir ayda gebe kalma olasılıkları %20-25 arasındadır Çiftler bilgi eksikliği nedeni ile yaptıkları bazı davranışlar yoluyla bu olasılığı azaltabilirler Kısır olduklarını düşünen bazı çiftlerde alınacak basit tedbirler ve uygulanacak çok kolay yöntemler ile hiçbir tedaviye gerek kalmadan gebelik elde edilebilir

Uygun zaman

Gebelik isteyen çiftler için cevaplandırılması gereken ilk soru en uygun zamanın ne olduğudur Düzenli adet gören kadınlarda yumurtlama genelde adet siklusunun 14 gününe denk gelir (adet kanamasının başladığı günden itibaren 14 gün) Ancak yumurtlama tarihinde sapmalar olabileceği, ve sperm ile yumurta hücresinin kadın vücudu içinde yaşama potansiyeli göz önüne alındığında 9 ile 15 günler arasında gün aşırı cinsel ilişki olması gebelik şansını yükseltir

İlişkinin her gün önerilmemesinin sebebi erkeğin sperm kalitesini düşürmemektir Her ilişkiden önce erkeğin en az 48 saat süreyle boşalmaması özellikle sperm sayısı düşük ya da sınırda olan erkekler için yararlıdır Alınabilecek başka bir önlem de ilişkinin sabah olmasıdır Boşalmanın olmadığı geceyi takip eden sabah erkeğin sperm düzeyleri en yüksek sayıdadır Ancak bu ilişkiler yaşanırken "bugün mutlaka ilişkide bulunmamız gerekir" şeklinde stres yaratmak gebelik açısından olumsuz etki gösterir Bu stresi gidermek için olayı kendi haline bırakmak veya egzersiz, yürüyüş gibi stres giderici faaliyetlerde bulunmak gereklidir Unutulmamalıdır ki üreme sistemini yöneten bütün hormonlar hem fiziksel hem de ruhsal strese karşı hassasdır

Uygun Şekil

Gebelik için uygun dönem saptandıktan sonra ikinci aşama cinsel birleşmenin şeklidir Pek çok pozisyon gebelik için uygun ortam yaratmaz Normal bir ilişki sonrası gebelik oluşabilmesi için spermlerin vajinaya uygun şekilde bırakılması ve vajinanın spermlerin rahim içine doğru ilerleyebilmesi için uygun pozisyonda durması gerekir Bu şartları sağlayan pozisyonlar erkeğin üstte olduğu, kadın ve erkeğin yana doğru dönük olduğu pozisyonlar ile kadının diz-dirsek pozisyonunda olduğu şekillerdir Erkeğin üstte olduğu durumda kadının kalçaları altına bir yastık yerleştirerek pelvisini yükseltmesi spermlerin doğru yönde ilerlemelerine yardımcı olur Diz-dirsek pozisyonu ise özellikle sperm sayısı düşük olan durumlarda ek fayda sağlar Oturur pozisyonda, kadının üstte olduğu veya ayakta olan cinsel ilişkiler gebelik elde etmek için uygun değildir

İnsanlarda cinsel ilişkinin amacı büyük ölçüde haz almak olmasına rağmen biyolojik açıdan primer amacı soyun devamını sağlamak yani gebelik elde etmektir Bu amaç dışında birleşme doğada sadece insanda ve birkaç türde daha olmaktadır Gebelik elde etmek isteyen çiftler bu nedenle ilişki esnasında bazı etkinliklerden kaçınmalıdırlar Bunların başında oral seks gelir Tükrük içinde bulunan birtakım enzimler ve bakteriler spermlerin dölleme kabiliyetini azaltır, hatta spermlerin ölümüne neden olabilir benzer şekilde anal seks de sperm aktivitesi üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden bu tür ilişkilerden kaçınılmalıdır Yine benzer mekanizma ile ilişki esnasında kullanılabilen kayganlaştırıcılar da sakıncalıdır Özellikle petrol bazlı olan vazelin, masaj yağları gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalı, mutlaka kayganlaştırıcı kullanılması gerekiyor ise su bazlı olanlar tercih edilmelidir Gebelik arzulayan çiftlerin su altında veya içinde ilişkide bulunmaları vajen pH'ı bozulacağından sakıncalıdır Sıcak su da sperm sayısı ve hareketliliğini bozacağından önerilmez

İlişki sonrası

Eğer ilişki sonrası kadın hemen ayağa kalkarsa fazla miktarda meni dışarıya kaçacaktır Spermler rahim ağzına ulaşacak yeterli zaman bulamadıkları için bu durum gebelik elde edilmesi açısından önemlidir Gebe kalmak isteyen bir kadın ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp idrar yapmaya ya da yıkanmaya gitmemelidir İdeal olan kalçalarının altına bir yastık koyarak 20-30 dakika kadar yatmasıdır Erkek de meni kaçağını azaltmak için birkaç dakika kadar kendini geri çekmemelidir

Vajina dışarıdan kulanılan herhangi bir maddeye gereksinim duymadan kendi kendini temizleyebilen ve uygun ortamını yaratan bir organdır Adet kanaması ve ilişki sonrasında dahi vajina sağlıklı kalabilmek için kendi önlemini alır(Eğer ilişkiden sonra kötü bir koku duyuluyor ise bu enfeksiyonun belirtisi olabilir ve doktor kontrolü gerekir) Sadece gebelik isteyenlerde değil hiçbir kadında vajinal duş önerilmezİlşiki öncesi yapılan duş vajen pH'ını değiştireceğinden gebelik şansını olumsuz yönde etkiler Spermin yaşama şansı tehlikeye girer, ilişkiden hemen sonra yapılan duş ise spermleri ortamdan uzaklaştıracağından, şansı azaltır Ayrıca duş, bakterileri kadın üreme sistemi içinde yukarılara doğru zorlayarak enfeksiyon ve dolayısı ile infertilite şansını arttırır

Özet

Gebe kalmayı planladığızda 3 ay öncesinden korunmayı bırakın

Gebe kalmak için en uygun zamanda gün aşırı ilişkide bulunun

Gebelik için uygun dönemdeki ilk ilişkiden önce ve iki ilişki arasında erkeğin 48 saat boşalmamasının ideal olduğunu unutmayın

Sabah erken saatte ilişkide bulunun

Kayganlaştırıcı kullanmayın

Hiçbir zaman vajinal duş yapmayın

Vajinanın doğal duruşunu sağlayan gebelik için uygun pozisyonları tercih edin

Alternatif seks yöntemlerinden uzak durun

Su altında ilişkide bulunmayın






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #47
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Genital Herpes uçuk

Yaygın adı ile uçuk olarak bilinen lezyon, Herpes Simpleks Virus (HSV) adı verilen virüsün yol açtığı bir enfeksiyondur

Sadece 45 milyon kişi ABD'de bu hastalğa yakalanmıştır ve her yıl 500000 yeni vaka ortaya çıkmaktadır Bu tablonun dramatik olan yanı hastaların %80'i ya herhangi bir yakınma ortaya çıkmadığı ya da belirtileri yanlış yorumladığı için hasta olduğunun farkında değildir

HSV'nin 2 tipi vardır: HSV1 ve HSV2 HSV1 genelde dudak etrafındaki uçuk şeklinde lezyonlara neden olurken, HSV2 genelde genital organlarda enfeksiyon yaratmaktadır

Virus ilk defa enfeksiyon yarattıktan sonra sinir düğümlerinde sessiz olarak yıllarca bekleyebilmekte ve uygun ortam ve zamanda yeniden enfeksiyona neden olabilmektedir Bu nedenle HSV enfeksiyonları sinsi enfeksiyonlardır

Belirtiler

Herpes bulguları kişiden kişiye değişir İlk atakta genelde virüs ile tamastan sonra 2 gün 3 hafta arası bir sürelik kuluçka devresini takiben yanma, kaşıntı, bacaklarda ağrı, kalça ve genital bölgede ağrı, vajinal akıntı, karın boşluğunda dolgunluk hissi görülebilir Bu ilk bulgulardan birkaç gün sonra enfeksiyon alanında uçuk tarzı yaralar ortaya çıkar Bu yaralar vajinada ve rahim ağzında olabilir 3-4 gün içinde bu yaralar iz bırakmadan kaybolurlar Bu aşamadan sonra virus omurilik düzeyinde sinir köklerine giderek yerleşir ve burada inaktive halde beklemeye başlar Pekçok kişide de periyodik olarak re-enfeksiyona neden olur Bu reenfeksiyonlar esnasında virusler sinirler boyunca ilerleyerek genelde ilk enfeksiyonu yarattığı alanların yakınında yeni lezyonları yaparHer enfeksiyon atağı esnasında gözle görülebilen lezyonların bulunması şart değildir Çoğu zaman fark edilmeyen ataklar olur Bu dönemlerde vajinal salgılar ile virüs yayılımı olduğundan kadın cinsel partnerine hastalığı bulaştırabilir

Genital herpes lezyonunun

tipik görüntüsü

Tanı

Gözle görülebilen lezyonların varlığında tanıyı koymak kolaydır Ancak bunun HSV olduğunu göstermek için bazı laboratuvar tetkikleri gerekebilir Bunun en iyi yolu aktif enfeksiyon sırasında lezyonlardan alınacak materyalde viral kültür yapmaktır Ancak bu oldukça masraflı bir tekniktir Materyalde virus üretilememesi hastalık olmadığı anlamına da gelmez Kesin tanının çok zor olması nedeni ile pekçok vaka hatalı olarak teşhis ve tedavi edilmektedir Kanda yapılan immünolojik testler ile de HSV varlığı saptanabilir Ancak bu testler aktif enfeksiyonu göstermez Sadece kişinin hayatının herhangi bir döneminde enfeksiyon geçirip geçirmediğini ve bağışıklık sisteminin virüse karşı antikor geliştirip geliştirmediğini belirler Antikorlar bulunsa bile bunlar kişiyi yeni enfeksiyonlardan korumaz Kan testi ayrıca oral ve genital enfeksiyonların ayrımını da sağlayamaz Son zamanlarda HSV1 ve HSV2'yi ayrıdedebilen kan testleri geliştirilmiş olmakla beraber bunların yaygın kullanımı henüz daha mevcut değildir

Tedavi

Günümüzde Herpes tedavisi için değişik ilaçlar mevcuttur ancak bu ilaçlar kesin tedavi sağlayamamaktadırlar Viral bir enfeksiyon olduğu için antibiyotikler etkisiz olmaktadır İlaçlar sedece ilk atağın şiddetini azaltmakta ve süresini kısaltmakta , daha sonraki atakların ise sıklığını düşürmektedir HSV enfeksiyonu geçiren kişiler bazı birkaç basit kurala uyarak enfeksiyonun süresini ve bulaşıcılığı azaltabilirler Bu önlemlerden en basit fakat en önemli olanı enfekte alanı temiz ve kuru tutmaktır

Uçuk olan bölgeye dokunmamak ya da dokunduktan sonra hemen elleri yıkamak son derece önemlidir

Lezyonlar tamamen iyileşene kadar cinsel ilişkiden kaçınmak da önemli bir konudur

Tekrarlayan enfeksiyonlar travma, soğuk algınlığı, adet görme ya da stress gibi vücut direncini düşüren durumlarda ortaya çıkmaktadır

Riskler

Genital Herpes enfeksiyonu bazı riskleri de beraberinde getirirAncak uzun dönem hayat kalitesini etkileyebilecek etkileri yoktur Gebelik gibi genel vücut direncinin azaldığı durumda olan kişiler aktif enfeksiyon açısından dikkatli takip edilmelidirler Eğer Herpesin ilk atağı gebelik esnasında ortaya çıkarsa bu durumda virüs bebeğe geçebilir ve bu tür gebeliklerde erken doğum riski her zaman bulunur Neonatal herpes ile doğan (anne karnında iken virüs ile temas eden ve enfekte olan) bebeklerin %50'sinde nörolojik hasarlar ve ölüm meydana gelir Bebeklerde beyin iltihabı, göz problemleri, ciddi boyutta döküntüler ortaya çıkar ancak bu bebeklerin büyük bir kısmı antiviral ilaç tedavilerinden yarar görürler Bebeklerdeki risk büyük ölçüde annenin geçirdiği atağın ilk ya da tekrarlayan atak olmasına bağlıdır Aktif enfeksiyon varlığını araştırmak için yapılan viral kültürlerin sonucu uzun bir süre aldığı için genital herpesden şüphelenilen vakalarda doğum şekli olarak sezaryen tercih edilir Eğer aktif enfeksiyon yok ise sezaryen şart değildir






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #48
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Genital Siğil uçuk

Kondilom ya da condyloma accumunata adı verilen genital siğiller pek çok kadına sıkıntı veren tatsız lezyonlardır Tekrarlama eğiliminin olması çoğu zaman kadının moralini bozar Kondilomlar cinsel yolla bulaşan ve human papilloma virus (HPV) adı verilen bir virusun neden olduğu enfeksiyonlardır

Kondilomlar cinsel yolla bulaşan ve human papilloma virus (HPV) adı verilen bir virusun neden olduğu enfeksiyonlardır

HPV sadece genital siğillere neden olmaz Bu virusun 60'dan fazla değişik alt grubu vardır ve bu gruplardan bazılarının rahim ağzı kanserine neden olduğu bilinmektedir Bazı tipleri ise anus kanserine yol açabilmektedir Her HPV enfeksiyonu kondilom ya da kansere neden olmaz Aslında çoğu enfeksiyon belirti vermeden geçirilir Kişinin bağışıklık sistemi bu virüs ile başedebilir ve belirtiler ortaya çıkmadan hastalık etkisiz hale getirilir Ancak bu başarı HPV'nin tehlikesiz olduğu sonucunu çıkarmaz HPV enfeksiyonunun henüz bir tedavisi ya da aşısı olmadığından bu hastalığın tedavisinde en önemli faktör hastalığı bilmek ve

Bulaşma genital HPV hastalığı taşıyan bir bireyle girilen her türlü cinsel ilişki ile bulaşabilir Virüs, ilişki sırasında ciltte ortaya çıkan mikroskopik yırtıklar ve sıyrıklar vasıtası ile ciltten cilde temas yolu ile bulaşır Virüsün erkek menisi içinde de saptanması vücut sıvılarının teması yolu ile de bulaşabileceğini düşündürmektedir Virus ile tamas eden herkesde enfeksiyon bulguları ortaya çıkmaz ancak kondilom ortaya çıkan bireylerin %60-90'ının partnerinde de virüs olduğu saptanmıştır Virüs birkere vücuda girdikten sonra uzun yıllar sessiz kalabilir Cinsel yönden aktif olan herkeste görülebilir En çok birden fazla sayıda partneri olan, ya da partneri birden fazla kişi ile birlikte olmuş 15-30 yaş arası kişilerde görülür Gebelik esnasında çok hızlı bir seyir izler Nadiren anneden bebeğine geçebilir

Kuluçka dönemi

Kuluçka süresi belirli değildir Virüsle temasdan aylar ya da yıllar sonra bulgular ortaya çıkabilir Hastaların büyük kısmında 1-6 ay içinde belirti verir

Belirtileri

Genelde dış genital bölgede küçük siğiller ortaya çıkar Bunlar kişinin kendisi tarafından görülebilir ya da elle hissedilebilir Siğiller yumuşak, pembe-beyaz renkli, karnıbahar benzeri oluşumlardır Tek ya da grup halinde olabilirler Zaman zaman dışarı kabarık olmayıp düz olarak bulunurlar Nadiren vajina içinde,makat çevresinde ağız ve boğazda da görülebilirler Kondilomda ağrı olmaz, fakat arasıra kaşıntı ve yanma görülebilir

Tedavi olmadığı taktirde siğiller hiçbir değişikliğe uğramadan uzun bir süre kalabilir, acak bu davranışları oldukça nadirdir Genelde sürekli olarak büyüme ve yayılma eğilimleri vardır Kondilom ile birlikte başka bir vajinal enfeksiyon varsa bu büyüme daha hızlı olur Çoğunlukla vücudun nemli ve sıcak bölgelerine doğru yayılma gösterir Eğer vajina ve makat civarında anormal renk ve şekil değişiklikleri ile anormal kabarıklıklar görülürse, genital bölgede kaşıntı, yanma ve kanama varsa,partnerde kondilom var ise ya da daha önceden geçirmiş ise mutlaka bir jinekolojik muayeneden geçmek gerekir

Tipik bir kondilom lezyonu

Kondilomun tipik görünüşü

Tanı

Tanı muayene esnasında lezyonların görülmesi ile konur Bazen bazı solüsyonlar uygulanarak ciltteki renk değişikliklerinden siğil olup olmadığı anlaşılabilir Dıştan görünen herhangi bir lezyonun olmadığı durumlarda rahim ağzının büyüteç benzeri kolposkop adı verilen bir cihaz ile incelenmesi ile tanı konabilir Smear testi kondilomun tanı ve takibinde son derece önemlidir Hayatının herhangi bir döneminde kondilom geçiren kişiler yılda bir defa smear yaptırmalıdırlar Kondilom tanısı konan kişilerin partnerleri de mutlaka muayene olmalı ve gerekir ise tedavi edilmelidir Çünkü tedavi edilmemiş bir eş enfeksiyonun sürekli yeniden bulaşmasına neden olabilir

Tedavi

Kondilom ihmal edilmemesi gereken bir hastalıktırTedavide virüsü yok etmek mümkün değildir Tedavi sadece siğilleri ortadan kaldırır Pek çok vakada tek sefer tedavi yeterli olmamakta en az 2 seans gerekmektedir Tedavide tıbbi ve cerrahi yaklaşımların ikiside uygulanabilir Tıbbi tedavi olarak dıştan sürülen bazı ilaçlar kullanılabilir ancak bu uzun süreli ve zahmetli bir tedavidir Çoğu ilaç hasta tarafından değil hekim tarafından uygulanmalı ve direk lezyonun üstüne tatbik edilmelidir Normal dokuya temas ettiğinde pekçok ilaç tahribata neden olur Bu nedenle son derece dikkatli uygulama gerekir Bazı ilaçlar ise direk olarak lezyona hekim tarafından enjekte edilir

Cerrahi tedavide en çok uygulanan yöntem lezyonun yakılması ya da dondurulmasıdır Burada amaç lezyonun tahrip edilmesidir Dondurma işleminde (krioterapi, cryotherapy) sıvı nitrojen ya da karbondioksit kullanılır yakma işleminde ise laser ya da elektrokoter uygulanır Bazı büyük lezyonlar cerrahi olarak çıkarılmayı gerektirebilir Dondurma hariç diğer cerrahi işlemler için lokal ya da tercihan genel anestezi uygulanır

Önlem

Genital siğil riskini azaltmanın en etkili yolu birden fazla sayıda partner ile birlikte olmamaktır Ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda prezervatif en etkili önlem yoludur Prezervatif siğillerin yanısıra cinsel yolla bulaşan AIDS'de dahil olmak üzere pekçok hastalığa karşı koruma sağlar Siğiller kondomun kapladığı alan dışında da bulunabildiğinden prezervatif zaman zaman etkisiz kalabilir






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #49
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Genital tüberküloz

Tüberküloz yani verem bir zamanların en tehlikeli ve en ölümcül hastalığıydı Günümüzde ise eskisi kadar yaygın olmasa bile hala daha özellikle ülkemizde yaygın olarak görülmekte olan bir hastalıktır

Ancak geliştirilen antibiyotik ve aşılar sayesinde hem önlenebilen hem de tedavi edilebilen bir hastalıktır Son 50 yılda tüberküloz tedavisindeki gelişmelere ve gelişmiş ülkelerde büyük ölçüde yok edilmiş olmasına karşın tüm dünyada bakıldığında önlenebilen ölüm sebepleri arasında 5 sıradadır

Dünya Sağlık teşkilatı 1990 yılında tüm dünyada 2910000 kişinin bu hastalık nedeni ile hayatını kaybettiğini açıklamıştır Çarpıcı olan bu ölüm vakalarının sadece 40000'inin gelişmiş ülkelerde meydana gelmesidir

Uzun süre belirti vermemesi nedeni ile ve ihmalkarlıklar sonucu ülkemizdeki tüberküloz görülme sıklığı tam olarak bilinmemekte, hastaların önemli bir kısmı saptanamamakta ve teşhis konulan hastalar yeterli düzeyde takip edilememektedir Tüberküloz en sık solunum yollarını tutmaktadır Bu hastaların %2-5 kadarında da genital tüberküloz saptanmaktadır

Genital tüberküloz primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır Son derece nadir olan primer genital tüberkülozda mikroorganizmanın ilk enfeksiyon yarattığı alan genital organlardır Vakaların %99'dan fazlası sekonder tüberkülozdur Burada vücudun başka bir yerinde (genelde akciğerler) bulunan enfeksiyon kan yolu ile genital organlara yayılır (dessendan enfeksiyon)

Dış genital organların tüberkülozu son derece nadirdir En sık endometrium ve adneksler (yumurtalıklar ve tüpler) tutulur

Klinik

Genital tüberküloz vakalarında tüberküloz için tipik olan yorgunluk, kilo kaybı, gece terlemeleri, gece yükselen ateş çok nadir görülür Genital tüberkülozlu hastalarda en sık başvuru sebebi infertilitedir Hastalarda %25-50 oranında pelvik ağrı ve %10-40 oranında anormal kanama görülür Endometriumda olan harabiyet nedeni ile zarlar birbirine yapışır (Asherman sendromu) ve bu durum hem infertiliteye hem de adet kanamasının azalmasına ya da olmamasına neden olur Tüpler sıklıkla iki taraflı tutulur ve histerosapingografide (rahim filmi) görünümü tipiktir

Tanı

Genital tüberkülozdan şüphelenilen vakalarda aile ve kişinin kendi öyküsü önemlidir Daha önceden tüberküloz tanısı alıp almadığı, ailesi ve yakın çevresinde bu hastalığa sahip kişi olup olmadığı araştırılmalı ve detaylı bir fizik muayene yapılmalıdır Tanıya yardımcı olması açısından akciğer grafisi çekilmeli ve PPD testi yapılmalıdır İnfertilite nedeni ile müracaat etmiş hastalarda HSG çekilmeli, gerekli vakalarda endometrium biopsisi yapılmalıdır

Tedavi

Genital tüberkülozun tedavisi tıbbidir Ancak gelişmiş olan infertilite vakalarında tedaviye yanıt çok iyi değildir Sebat eden vakalarda cerrahi tedavi de uygulanabilir Çocuk isteği olmayan kadınlarda rahim alınabilir Genital tüberküloz tedavisi güç ve yüzgüldürücü olmayan bir hastalıktır






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #50
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelikte risk faktörleri

Anne adayının yaşı

İdeal gebelik yaşı 18-35 yaş arasıdır Bu yaş aralığı kadın fizyoloji ve anatomisinin gebeliği tolere edebilmesi açısından en uygun yaşlar olmakla beraber hem ülkemizde hem de dünya üzerinde bu yaş aralıklarının altında veya üstünde yer alan çok sayıda gebelik vardır Hem çok erken yaşta yaşanan gebelikler, hem de ileri yaşlarda yaşanan gebelikler bazı normal dışı durumların ortaya çıkma riskini artırırlar

Anne adayının gebelik öncesi kilosu

Gebeliğe özellikle "aşırı yüksek" bir kiloyla başlamak gebelikte çeşitli normal dışı durumların ortaya çıkmasına neden olabilir Öncelikle bu durumların sık görülmediğini ve dış görünüşe bakarak kilo hakkında karar vermenin yanlış olacağı bilinmelidir

Tıbben kilonun normal olup olmadığının değerlendirilmesi için vücut kitle indeksi (VKİ) hesaplanır ve VKİ'si 20'den düşük olanlar "zayıf", 30'dan yüksek olanlar "şişman" olarak değerlendirilir

Vücut kitle indeksinizi hesaplayarak gebelik öncesi ağırlığınızın normal olup olmadığını öğrenmek için tıklayın

Gebeliğe düşük VKİ değeri ile başlayan anne adaylarının normal beslendikleri ve normal kilo aldıkları sürece gebeliklerinde ve bebeklerinde normal dışı bir durumun ortaya çıkma riskinin arttığına dair bir bulgu yoktur Sorun, düşük kilolu olmanın beslenme bozukluğuna bağlı olduğu ve beslenme bozukluğunun gebelikte de devam ettiği durumlarda ortaya çıkabilir Ancak aşağıdaki çalışma bunun da çok olağan bir durum olmadığını göstermektedir:

İkinci Dünya savaşında Almanlar Hollanda'yı işgal ettiklerinde yöre halkını 6 aylık bir sürede açlığa (günlük 450 kcal'dan oluşan tek öğün yemek) mahkum etmişler ve bu dönemde gebe olan anne adaylarının gebeliklerinin ne şekilde sonuçlandığını incelemişlerdir

İnceleme sonuçları bu 6 aylık dönemde gebeliği devam eden anne adaylarından doğan bebeklerin ortalama olarak 250 gram daha düşük tartılı doğduklarını, ancak bebeklerde anomali riskinde artış olmadığını, yeni doğan ölümlerinde artış olmadığını, doğan bebeklerin yaşamlarını daha sonra normal olarak sürdürdüğünü göstermiştir Bu konuda yapılmış ve başka örneği olmayan bu çalışmadan elde edilen bilgilere göre beslenme bozukluğunun bebek üzerinde ciddi bir sorun yaratabilmesi için açlığın çok daha şiddetli olması gerektiği sonucuna varılabilir Bebek her durumda annesinin beslenme durumuna ve besin depolarına bakmadan ihtiyacı olanı almaktadır Ancak yine de bu konuda daha fazla sayıda bilgi elde edilene kadar gebelikte beslenmenin önemi unutulmamalı ve gebelikte ilgili konuda anlatılanlara uygun bir beslenme alışkanlığı titiz bir şekilde sürdürülmelidir

Anne adayının boyu

Eski tıp kitaplarında anne adayının boyunun 150 santimetreden düşük olması kesin bir sezaryen nedeni olarak gösterilmektedir Gerçekten de boyu "kısa" olan anne adaylarında baş-pelvis uygunsuzluğu (annenin "çatısının" bebeğin başının geçmesine izin vermemesi) nispeten daha sık görülür Ancak böyle katı bir kuralı benimsemek yerine her anne adayında pelvisin doktor tarafından değerlendirilmesi ve anne adayının taşımakta olduğu bebeğin doğum kanalından uygun bir şekilde geçip geçemeyeceğinin belirlenmesi daha uygun bir yaklaşımdır

Anne adayının daha önce geçirdiği jinekolojik operasyonlar

Daha önceden geçirilmiş tüm jinekolojik operasyonlar (sezaryen burada jinekolojik operasyonlar arasında sayılmamaktadır) ne kadar iyi bir teknik uygulanırsa uygulansın, mutlaka pelviste (pelvis: genital organların bulunduğu anatomik bölge) yapışıklıkların oluşumuyla sonuçlanır Bu yapışıklıklar sıklıkla mesane ile uterus arasında, uterus arka duvarıyla kalın barsak son kısmı arasında, yumurtalık ve tüpler etrafında oluşur, daha yaygın oldukları durumlarda ince barsakları da ilgilendirebilir

Pelviste operasyonlara bağlı yapışıklıkların yaygınlık derecesi arttıkça yeni yaşanacak bir gebelikte bazı sorunların oluşma riski artar:

Pelvisteki yapışıklıklar yumurtalıktan salınan yumurta hücresinin fallop tüpüne ulaşmasını engellediğinde gebe kalamama sorunu ortaya çıkabilir

Yine pelvisteki yapışıklıkların derecesiyle doğru orantılı olarak yeni oluşan gebeliğin dış gebelik olma riski hafifçe artar: Özellikle tüpler etrafında oluşan yapışıklıklar tüp etrafında yarattıkları bası nedeniyle kanal geçişini tıkadıklarında döllenmiş yumurta hücresinin uterus iç tabakasına ulaşmasına engel olabilirler Böyle bir durumda implantasyon ("yerleşme") tüplerden birinin içinde ortaya çıkar ve dış gebelik başlar

Pelvisteki yapışıklar yaygın olduklarında, doğumun sezaryenle gerçekleşmesinin gerekli olduğu durumlarda sezaryan teknik olarak daha zor seyreder ve operasyon esnasında başta mesane olmak üzere uterusun komşu organlarında zedelenmeler oluşabilir

Sevindirici olanı, günümüzde uygulanan cerrahi yöntemlerde operatörün aldığı önlemlerle ve kullanılan nitelikli dikiş materyaliyle jinekolojik operasyonlara bağlı yapışıklıkların genellikle yaygın olmamasıdır Özellikle son 10 yılda yaygınlaşan laparoskopik cerrahi, bu tür yapışıklıkların daha da az olmasını sağlar

Doğurganlık çağındaki kadınlara en sık uygulanan cerrahi girişimler yumurtalık kisti operasyonları, myomektomi (myom çıkarılma) operasyonları, konizasyon ("rahim ağzındaki kanser öncüsü lezyonların tedavisinde hastalıklı bölgenin cerrahi olarak çıkarılması işlemi) ve dış gebelik operasyonlarıdır Yine servikal erozyonlarda ("rahim ağzı yaraları) koter (yakma) ve kriyoterapi (dondurma) sıklıkla uygulanan ufak cerrahi girişimlerdir Bazı durumlarda da ameliyatla "tüplerini bağlatmış" olan kadın yeni bir ameliyatla tüplerinin "tekrar açılmasını" isteyebilir

Myomektomi esnasında uygulanan tekniğe göre myomektomi sonrası oluşan gebelikte doğumun sezaryanla gerçekleştirilmesi daha uygun olabilir

Konizasyon ender durumlarda serviks (rahim ağzı) yetmezliği nedeni olabilir

"Rahim ağzı yarasına" uygulanan koter ve kriyoterapinin yeni yaşanacak bir gebelik üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenmez

Tüplerin "tekrar açılması" için yapılan operasyonlar başarısızlıkla sonuçlanabilir ve bu tür operasyonlar sonrasında oluşan gebeliklerin dış gebelik şeklinde olma riski belirgin olarak artar

Anne adayının daha önce geçirdiği ya da şu anda varolan jinekolojik hastalıklar ve gebeliği sağlayıcı tedavi uygulamaları

Doğurganlık çağındaki kadınlarda vajinit, pelvik enfeksiyonlar ve idrar yolu enfeksiyonlarına oldukça sık rastlanır Yine servikal erozyon ("rahim ağzı yarası"), hormonal dengesizlikler, adet düzensizlikleri bu yaş kadınların sık yaşadığı jinekolojik sorunlardandır

Geçirilmiş ve tedavi edilmiş vajinitler ve/veya idrar yolu enfeksiyonları gebelik üzerinde olumsuz bir etki göstermezken, gebelikte devam eden aktif bir vajinit veya idrar yolu enfeksiyonu çeşitli sorunlara neden olabilir

Geçirilmiş bir pelvik enfeksiyon tüplerin tıkanmasına neden olmuşsa gebe kalamama nedeni olabileceği gibi dış gebelik riskinde artışa da neden olabilir

Servikal erozyon ("rahim ağzı yarası") nedeniyle uygulanan koter (yakma) ve kriyoterapi (dondurma) uygulamalarının gebelik üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenen bir durum değildir

Hormonal dengesizlikler gebe kalamama sorununa yol açabilirler ve bunlar arasından polikistik over ek olarak tekrarlayan düşüklere neden olabilir

Yine myomlar, over kistleri, endometriozis gibi hastalıklar da bu yaşlarda sık görülen hastalıklar arasında yer alırlar:

Myomlar sayıları ve büyüklüklerine göre gebelikte çeşitli sorunlara neden olabilirler

Over (yumurtalık) kistleri özellikle büyük olduklarında gebelikte torsiyon ("boğulma") gibi sorunlara neden olabilirler ve gebelik esnasında operasyon gerektirebilirler

Genital sistem gelişim kusurları tedavi edilmediklerinde düşük ve erken doğum riskinde artışa neden olabilirler

Aktif bir endometriozis (endometriozis rahim iç tabakasının pelvisin çeşitli yerlerinde bulunması durumudur ve bu bölgelerde ciddi yapışıklıklara neden olur) gebe kalamama nedeni olabilir

Anne adayına gebe kalamama nedeniyle uygulanan tedavilerin hemen tümü (ovulasyon induksiyonu ("yumurtlamayı sağlayıcı ilaç verilmesi") ve yardımcı üreme teknikleri (tüp bebek, mikroenjeksiyon gibi)) oluşan gebeliğin çoğul gebelik olma ihtimalini belirgin olarak artırır

Anne adayının daha önceden geçirdiği operasyonlar ve geçirdiği ya da şu anda varolan hastalıklar ve bu nedenle kullanılan ilaçlar

Anne adayının daha önceden genel anestezi altında geçirdiği operasyonlarda genel anesteziye bağlı oluşmuş sorunların, doğumun genel anestezi altında uygulanacak bir sezaryenle gerçekleşmesi durumunda tekrarlama riski vardır Bu nedenle anne adaylarının daha önceden yaşanmış olan "genel anestezi sorunlarını" doktorlarına iletmeleri önemlidir

Daha önceden geçirilmiş apandisit operasyonu:

Perforasyon (delinme) aşamasına gelmeden opere edilen bir apandisitin, gebeliğin seyrini değiştirmesi beklenmez Ancak "komplike" bir apandisit operasyonu sonrasında pelviste yaygın yapışıklıklar oluşmuş olabilir ve bu da yukarıda anlatılan yapışıklığa bağlı sorunların ortaya çıkma riskini artırır

Daha önceden "selim nedenlerle" geçirilmiş jinekolojik olmayan operasyonların gebeliğin seyrini değiştirmeleri beklenmez Bu operasyonlara örnekler KBB (Kulak-burun-boğaz) operasyonları, "basit" mide operasyonları, kolesistektomi (safra kesesinin alınması) gibi operasyonlarıdır Ancak "ciddi nedenlere bağlı" geçirilmiş operasyonlar (kalp, beyin hastalıkları gibi) operasyon sonrası iyileşme durumunun derecesine göre gebeliğin seyrini etkileyebilir

Anne adayının daha önceden geçirdiği ya da şu anda varolan kronik sistemik hastalıkların hemen tümü gebeliğin seyrini değiştirebilir Ancak bunlar arasında özellikle üzerinde durulması gerekenler kalp hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları, kronik karaciğer hastalıkları, sistemik lupus gibi bağ dokusu hastalıkları, nörolojik hastalıklar (epilepsi), anemi (kansızlık), kanama-pıhtılaşma bozuklukları, astım ve diğer kronik akciğer hastalıkları, ciddi hormonal dengesizliklerle seyreden hastalıklar (böbreküstü ve tiroid bezi hastalıkları, diabet gibi), kanser gibi hastalıklardır

Daha önceden geçirilmiş hastalıklar yanında, daha önceden geçirilmemiş hastalıklar da gebelikte önem kazanabilir: bunlar geçirilidiklerinde vücutta bağışıklık bırakan enfeksiyon hastalıklarıdır ve bazı enfeksiyonlara bağışık olmayan kişiler gebelikte bu enfeksiyonu geçirildiklerinde çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir En önemli ve gebelikte ender de olsa görülebilen ve gebeliğin seyrini olumsuz etkileyebilecek iki enfeksiyon hastalığı rubella (kızamıkçık) ve toksoplazmadır

Rubella (kızamıkçık), aşısı olan bir enfeksiyon hastalığıdır ve bu hastalığa karşı doğal ya da aşıyla oluşturulmuş bağışıklığı olmayan anne adaylarının gebelik öncesi dönemde aşılanmaları önemlidir

Anne adayının kronik bir hastalığı nedeniyle kullanmakta olduğu ilaçlar (astım, epilepsi, kalp hastalığı gibi) arasından teratojen özelliği olanları gebeliğe başlar başlamaz bir başkasıyla değiştirilmeli ya da değiştirilmeyen ilaçların dozları gebelik fizyolojisine uygun olarak yeniden ayarlanmalıdır

Anne adayının fiziksel durumu (beslenme, egzersiz, uyku düzeni):

Anne adayının fiziksel durumu gebelikte normal dışı durumların ortaya çıkma riskini direkt olarak etkilemez Ancak düzenli egzersiz yapan, düzenli uyuyan, düzenli beslenen, "fit" yani "formda" olan) anne adaylarının gebelikte rastlanması muhtemel sorunları daha az yaşadıkları, doktorlarına gebelik seyrince daha az yakındıkları da bizim dikkatimizi çekmektedir Aksine "düzensiz" bir hayat yaşayan anne adaylarında gebeliğe bağlı yakınmalar daha şiddetli yaşanmaktadır

Anne adayının genel ruhsal durumu ve gebelik konusundaki duygu ve düşünceleri

Anne adayının gebeliğe hazır olmasının önemi büyüktür Gebeliğin istekli bir şekilde sürdürülmesi bilimsel olarak kanıtlanmış olmasa da gebeliğin seyrini olumlu olarak etkiler Kaliteli bir gebelik dönemi yaşamak için anne adayının tüm sorunlardan uzak olarak gebeliğine odaklanmış olması gerekir Bu da kaliteli bir doğum ve keyifli bir annelik dönemi ve "iyi yetiştirilmiş bir çocuk" anlamına gelir

Günümüzde anne adayları tv, radyo, basılı yayın ve internet sayesinde adeta bir bilgi bombardımanına uğramaktadırlar Nedense ülkemizde halen gebelik ve doğumla ilgili hazırlanan program ve yazılarda olayın daha çok olumsuz yönleri üzerinde durulmakta, bu da anne adayını ruhsal olarak olumsuz yönde etkilemektedir

Yine anne adayının çevresinde yer alan arkadaş ve yakınları benzer bir şekilde olumsuz "öyküler" anlatmakta ve bu da anne adayını olumsuz olarak "şartlandırmaktadır" Özellikle ülkemizde anne adayları adeta bilinçli bir şekilde korkutulmaktadır "Şartlandırmalar" insanın davranışını yönlendiren en önemli etkenlerdir ve olumlu şartlanmış bir anne adayının olumlu sonuçlarla karşılaşma olasılığı bilimsel olarak kanıtlanmış olmasa da kanımca yüksektir

Daha önce yaşanmış gebeliklere ait özellikler

Önceden tümüyle sorunsuz seyretmiş bir gebelik, normal vajinal doğum ve loğusalık ve yeni doğan dönemi öyküsü, yaşanacak gebelikte ve sonrasında anne ve bebeğinde normal dışı bir durum ortaya çıkma olasılığını azaltır

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, önceden yaşanmış olan gebelikle yaşanacak olan gebelik arasındaki dönemde yukarıda bahsedilen risk faktörlerinden birisinin devreye girmemiş olmasıdır Örnek olarak ilk gebeliğini 35 yaşından önce tamamlamış bir anne adayı yeni gebeliğini planladığında yaşı 35 ve üzerindeyse önceki gebelik tümüyle seyretmiş olsa da "ileri anne yaşı" bir risk faktörü olarak yeni gebelikte devreye girer

İstatistikler tümüyle normal seyreden bir gebelik ve normal vajinal doğum döneminden sonra üçüncü de dahil olmak üzere (arada başka bir risk faktörü devreye girmezse) bir gebelikten diğerine riskin azaldığını göstermektedir Üçüncü doğumdan beşinci doğuma kadar nispeten sabit seyreden risk oranı beşinci gebelikle birlikte artmaya başlar

Grandmultipar anne adayı:

Tıp literatüründe "grand multiparite" adı verilen ve 5 kez doğum yapacak anne adayı anlamına gelen bu kelime, tek başına aşağıdaki risk faktörlerini çağrıştırır:

gebelikte anemi (kansızlık) riskinde artış

gebelikte hipertansiyon ve preeklampsi riskinde artış

gebelikte diabet riskinde artış

önde gelen plasenta (plasenta prevya) riskinde artış

bebeğin miadında iken baş gelişi dışında bir pozisyonda durma (makat ya da yan duruş) ya da miadındayken normal doğuma engel olacak bir pozisyonda ("yüksekte düz duruş" gibi) durma riskinde artış

doğum eyleminin yavaş seyretmesi riskinde artış

doğum sonrası uterus kasılmasının az olmasına bağlı kanama riskinde artış

yukarıdaki nedenlere bağlı olarak müdahaleli doğum (vakum veya forseps, sezaryan ile doğum) riskinde artış

iri (4500 gramdan daha ağır) bebek doğurma riskinde artış

Daha önceden yaşanmış kürtajlar:

Yasal tahliye sınırları içinde yeralan kürtajlarda uygun teknik kullanıldığında bu kürtaj(lar)ın sürdürülmek istenen bir gebelik üzerinde olumsuz bir etki yaratma olasılığı kürtaj sayısıyla doğrudan ilgilidir Bu konuda gerçekçi istatistikler olmamasına karşın özellikle bu tür 5 kürtaj yaşamış anne adayının sonraki gebeliklerinde gebe kalamama, düşük yapma, önde gelen plasenta (plasenta prevya) yaşama riski artar

Yasal tahliye sınırları dışında yeralan (10 haftadan büyük) ve/veya amatörce yapılan kürtajlar sonrasında ise sayıdan bağımsız bir şekilde sorunlu seyreden ya da sorunsuzmuş izlenimi veren bir kürtaj sonrasında bile yukarıdaki istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir Bu nedenle iyi bir aile planlaması yöntemi uygulanması ve kürtaj olunacaksa bunun için için erken başvurulması son derece önemlidir

Daha önceden yaşanmış ve erken dönemde sorunlarla karşılaşılmış gebelikler:

Daha önce düşük, dış gebelik ve mol gebeliği gibi gebeliğin erken dönemlerinde görülen normal dışı durumlardan birini yaşamış anne adaylarında sonraki gebeliklerde aynı durumun yaşanma olasılığı artar

Daha önceden yaşanmış "sorunlu" gebelik, doğum ve doğum sonrası:

Daha önce erken doğum tehdidi ve erken doğum, erken membran rüptürü (suların erken gelmesi), miad geçmesi, preeklampsi-eklampsi-HELLP gibi gebelikte hipertansiyon ile bağlantılı sorunlar, derin ven trombozu ve pulmoner emboli (gebelikte toplardamar tıkanıklıklarından kaynaklanan sorunlar), plasentanın erken ayrılması (ablasyo) ya da önde gelen plasenta (plasenta prevya) gibi plasenta ile ilgili sorunlar, gestasyonel (gebeliğe bağlı) diabet, intrauterin gelişme geriliği ya da iri bebek (miadında 4500 gramdan daha kilolu bebek) sorunu yaşamış olan, miadında makat ya da yan duran bebek sorunuyla karşılaşmış olan anne adaylarında aynı durumun yeni bir gebelikte yeniden yaşanma olasılığı artar Bu durumlardan bir veya birkaçını yaşamış anne adayında yeni gebelikte yaşanmış bu duruma ait belirtilerin tekrarlayıp tekrarlamadığının araştırılması için daha sık araklılarla doktor kontrolü gerekir

Doğum eylemi esnasında uzamış ya da anormal kısa süren eylem, vakum forseps uygulama gerekliliği, doğum sonrası uterus kasılma bozukluğuna bağlı anormal kanama, doğum sonrası depresyon gibi doğum ve lohusalık sorunları yaşamış olan anne adaylarında bu sorunun yeni bir gebelikte yeniden yaşanma olasılığı artar

Anomalili bebek öyküsü:

Daha önceden bedensel özürlü (nöral tüp defekti gibi), kromozomal anomalili (Down sendromu gibi), kalıtsal nitelikli metabolizma hastalığı olan (kistik fibroz, fenilketonüri gibi) bir bebek doğurmuş bir anne adayında bu durumun yeni bir gebelikte yeniden yaşanma olasılığı artar Yukarıda kısıtlı olarak verilen örneklere bağımlı kalınmamalı ve kendisinin ya da yakın akrabalarından birinde doğumsal olduğu bilinen bir hastalığı olan çiftlerin gebeliklerini planladıklarında ya da gebeliklerinin erken dönemlerinde bu konuda ayrıntılı bilgi almak için doktora ve doktorun gerekli gördüğü durumlarda genetik danışma almak için bir merkeze başvurmaları uygundur

Daha önceden yaşanmış bir ölü doğum ya da yeni doğan ölümü öyküsü:

Nedeni bilinse de bilinmese de ölü doğum ya da yeni doğan ölüm öyküsü daha sonraki gebeliklerin yakından takip edilmesini ve bazı durumlarda ileri inceleme yapılmasını gerektiren bir risk faktörüdür

Sezaryan sayısı:

Sezaryen çocuk sayısını kısıtlayan bir doğum şeklidir Geçirilmiş bir sezaryen çoğu durumda daha sonraki doğumların da sezaryenle gerçekleştirilmesini gerektirir

Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça sonraki gebeliklerde önde gelen plasenta (plasenta prevya) riski artar

Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça yeni bir operasyon esnasında sorun oluşma riski artar (uterusun daha kolay yırtılması, yapışıklıklar nedeniyle sezaryende bebeğe ulaşılırken komşu organların zedelenme riski)

Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça uterusun gebeliğin seyri esnasında rüptür (dikiş yerlerinin açılması) ve buna bağlı ciddi sorunların oluşma riski artar

Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça yeni bir gebelikte oluşan plasentanın eski dikiş yerinin içine gömülüp bu bölgede gelişimini sürdürme riski artar Ender görülen bu durum sezaryen esnasında hayatı tehdit eden kanamaların nedeni olabilir

Bu riskler ikinci sezaryene kadar oldukça kabul edilebilir sınırlardayken ve nispeten ender görülürken, özellikle 3 sezaryen sonrasında yaşanan dördüncü gebelikte oldukça belirginleşir






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #51
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelik testleri

amile olup olmadığınızı en erken anlamanın yolu gebelik testi yaptırmaktır

4 günlük döllenmiş yumurta, insan koryon gonadotropini (hCG) denilen bir hormon salgılamaya başlar Bu hormon vücut suyunda vücudun dokularına yayılır Başlangıçta kanda bulunabilir, kısa bir süre sonra ise idrarda teşhis edilebilir

Gebelik testlerinin çoğu, kan örneğinden daha kolay alınan idrar örneği ile yapılır

hCG nin varlığını tespit etmek için birçok idrar tahlili tipi kullanılır Çoğu, hCG ile bir hCG antikoru arasındaki bir reaksiyona dayanır İlk reaksiyonun gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek için ikinci bir reaksiyona ihtiyaç vardır Bu genellikle bir renk değişimidir

Bazı kadınlar evde yapılan gebelik testlerini kullanmaktadırlar Bu test paketleri çoğu eczaneden alınabilir Çoğu, bir test tübünde idrarla karıştırılan bir solüsyon içerir Belirli bir süre teste göre değişmek üzere birkaç dakikadan birkaç saate kadar geçtikten sonra, hamileyseniz koyu bir halka oluşur Bazı markalarda, bir renk değişimi gebeliği belirtir

Gebelik testini evde yapmaya karar verdiyseniz, talimatları dikkatle izleyin Ayrıca ister evde ister laborutuvarda yapılsın, günün ilk idrarını kullanırsanız gebelik testi daha doğru olur

İdrar testlerinin doğruluğu:

Doğrulukları, karmaşık olabilecek talimatları ne kadar iyi izlediğinize çok bağlıdır İlk kez kullananların ya da deneyimsiz kullanıcıların doğru bir test sonucuna ulaşmaları daha küçük bir olasılıktır ve hiçbir test kusursuz değildir Ayrıca gebelik testleri, özellikle gebeliğin ilk günlerinde uygulandıklarında, hamile olduğunuz halde olmadığınızı gösterebilirler Bunun nedeni, gebeliğin ilk zamanlarında hCG düzeylerinin düşük olması ve teşhis edilememesidir Bu nedenle, herhangi bir gebelik testinin negatif sonuçları, pozitif bir sonuçtan daha az güvenilirdir

Evde yapılan gebelik testleri tarama testleri olarak kabul edilmelidir Test sonucu negatifse ama gebelik belirtileri gösteriyorsanız, doktorunuza başvurun Sonuç pozitifse, onaylaması ve doğum öncesi bakım için doktorunuza gidin

Hamileyseniz ve adetiniz 4 ila 7 gün geciktiyse, bir klinikte ya da doktorunuzun muayenesinde yapılan idrar testinin sonuçları dörtte üç oranında pozitiftir Adetiniz 2 hafta geciktiyse, doğruluk oranı yüzde i00e yaklaşır Evde yapılan gebelik testlerinin sonuçları, adetin gecikmesinden 10 gün sonra yapıldıklarında yüzde 95 oranında doğrudur

İdrara dayalı gebelik testleri en sık olarak kullanılmaktadır, ama bazı durumlarda, daha kesin olduğu ve hamileliği daha erken teşhis edebildiği için bir kan testi de uygulanabilir Dış gebelik yumurtanın fallop tüpünde ya da rahim dışında bir yerde gelişmeye başladığı gebelik durumunda, idrara dayalı gebelik testlerinin negatif sonuçlarına karşın, kadında tüm gebelik belirtileri görülebilir Bunun nedeni, yumurta rahimde olmadığı zaman HCG düzeylerinin yüksek olmamasıdır Ancak kan testi daha hassastır ve gebeliği teşhis edebilir Dış gebelik potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durum olduğu için, bu bilgi annenin hayatının kurtulmasına yardımcı olabilir







RE: Kadın Hastalıkları ve Doğum (Geniş bilgi) frmacil altıncı 6 sayfa RE: Kadın Hastalıkları ve Doğum (Geniş bilgi)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #52
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelikte seyahat

Hamilelik sırasında bir mola vermek harika bir fikir,bulunduğunuz yerden uzakta geçireceğiniz birkaç gün sizi çok rahatlatacaktır Tek yapmanız gereken bu seyahate çıkmadan önce doktorunuz ile görüşüp güvenliğiniz için neler yapmanız gerektiğini öğrenmek Seyahate karar verdiğinizde bulunduğunuz yere en yakın hastanenin nerede olduğunu öğrenin Ayrıca tıbbi dosyanızın bir fotokopisini yanınızda bulundurmak iyi bir fikirdir

Uzun turlar ve farklı bölgeler (çok sıcak veya soğuk) sizi yorabilir Hamileliğin zaten fiziksel aktivitenizi azaltacağını düşünerek, sizi daha az yoracak daha dinlendirici yerler seçin Bazı hekimler hamileliğin erken dönemlerinde düşük tehlikesi olabileceğinden, ve hamileliğin son haftalarında doğum yaklaştığından seyahati önermeyebilirler

Araba veya uçak seyahati

Araba seyahatlerinizde sık mola vererek, tren seyahatlerinizde oturduğunuz yerden sık kalkıp kısa bir yürüyüş yaparak kan dolaşımınızın düzenlenmesine yardımcı olmalısınız Yolculuklarınızda sık tuvalet ihtiyacınızı hatırlayarak tuvalete yakın yerleri tercih edin Bu yolculuklarda emniyet kemerinizi takmayı unutmayın Bu sarsıntılarda bebeğinize gelebilecek zararları önleyecektir

Uçak ile seyahat

Eğer uçak yolculuğu yapacaksanız, uçak şirketinin hamile yolcular için olan tüm uygulamalarını öğrenin Hamileliğinizin 28-36 haftalarında bu yolculuk için doktorunuzdan bir sakınca olmadığına dair belge almanız gerekecektir 36 haftadan sonra ise muhtemelen uçuşunuza izin verilmeyecektir Hamile kadınlar için basınçsız kabinleri olan küçük uçaklarla uçmak uygun değildir Çünkü basınç değişiklikleri su keselerinin erken patlamasına neden olabilir Uçak yolculuklarında bol sıvı alın Uçarken vücudunuz daha kolay su kaybedip dehidrate olabilir

Tropik bölgelere seyahat

Genelde malarya (sıtma) açısından risk taşıyan tropik bölgelere gidilmesine izin verilmez Bu hem anne hem çocuk için riskli olur Annenin ölü doğum yapma riski artar Ayrıca hamilelikte sıtma ilaçları zararlıdır

Aşılama

Hamilelere özellikle canlı virüs aşıları önerilmez Ağızdan alınan ölü polyo (çocuk felci) aşısı uygulanabilir Doktorunuz ile aşılamanın tüm ayrıntılarını konuşmalısınız






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #53
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelik ve saç boyama

Hamile kadınların en büyük sıkıntılarından birtanesi de gebelik sırasında alınan ilaçlar, karşılaşabilecekleri radyoaktif ışın veren cihazlar ve kimyasal maddelerdir Bu kimyasal maddeler, solunum yoluyla, ağız yoluyla veya tensel temas ile alınabilirler İlaçların içerisindeki reçetelerde kullanılacak olan ilacın gebe bir kadın tarafından kullanılıp kullanılamayacağı veya kullanılmasındaki kar zarar hesabının hekime danışılması belirtilmiştir Bazı maddeler anne karnındaki bebeğin ( yani fetus'un) gelişimini olumsuz etkileyeceği gibi bazı maddelerinde hiçbir yan etkisi olmadığı deneylerle gösterilmiştir Bazılarının ise, kötü etkilerinin olup olmadığı halen bilinmemektedir Bazıları ise, gebeliğin belirli sürelerine kadar zararlı etkili, daha sonraki aylarda zararsızdır Bu yan etkiler, bebeğimize hem fiziksel hemde zihinsel zararlar verebilir, gelişimini engelleyebilir

İlaç kullanmamız gerekiyorsa ve gebeysek, yalnız ve yalnız hekimimizin önerdiği ilaçları, veya başka bir hekimin önerdiği ilaçları ona gebe olduğunuzu hatırlatarak ve doğum doktorunuzun onayını alarak kullanınız

Kozmetik ( saç boyaları, kremler, parfümler, temizleyici maddeler ve bu gibi) kullanımında, genelde, en sık problem saç boyalarıdır Hanımlarımız gebelik esnasında da, saç renklerini ve modellerini değiştirmek isteyeceklerdir Sıklıkla kullanılan, kalıcı ve yarı kalıcı boyaların içindeki maddelerle yapılan deneylerde anne karnındaki bebek üzerine zarar verici etkileri görülmemiştir Fakat tedbirli davranmak için, doğum sonrasına kadar saçlarını boyatmayabilirsiniz, saçınızda değişiklik yapmak, beyazlarınızı gizlemek veya dip boya yaptırmak istiyorsanız, gebeliğin ilk üç ayından sonra, bitkisel saç boyaları kullanabilirsiniz Saç düzelticilerin ( straightener) ki bunlar sodyum hidroksit ve bisülfit denilen kimyasal oluşumlardır ve kullanılmaları tavsiye edilmemektedir Saç düzeltmelerin, hava ısı ve press yolu ile yapılması daha güvenlidir Perma gibi yöntemlerde ise kullanılan kimyasal maddeler saçlı deriden emilip kana karışabilir Bunların kullanılması ile bebekte doğumsal sakatlık gelişmesi arasında ilişki saptanamamıştır, fakat tamamen güvenilir olduğunu söyleyebilmek içinde daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır Bu yüzden tedbiri elden bırakmamak için doğum sonrasına kadar saçlarınız doğal kalmasında fayda vardır Daha evvel perma yaptırmışsanız şayet, merak etmeyiniz hiçbir rizikosu yoktur

Halen piyasada olan deodorant, şampuan, ve diğer cilt bakım ürünlerinin, bebek gelişimi üzerine zarar verici etkileri olup olmadığı üzerine yeterli bilimsel araştırma olmamakla beraber şimdiye kadar herhangi bir problem rapor edilmemiştirCilt için kullanılan kremleri rahatlıkla kullanabilirsiniz Cilt çatlaklarının oluşmasını azaltmak için kakao ve lanolin kremleri kullanılabilir

Temizlik maddelerinden özellikle çamaşır suyu , tuz ruhu gibi buharlaşabilen temizleyicilerden ve bunların kullanıldığı yerlerden iyi bir havalandırma sağlanana kadar uzak durmanızı öneririz

Sevgili hanımlar, Bebeğin gelişimindeki en önemli zaman ilk üç aydır Bu süre içindeki zararlar diğer aylara göre daha fazla olmaktadır,kısa bir süre için biraz daha dikkatli olmak hem bizim hemde bebeğimizin sağlığı açısından faydalı olacaktır

Aklınıza gelebilecek her soruyu hekiminize danışınız






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #54
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelik ve ilaç kullanımı

Gebe olduğumuzu bilmeden ilaç kullandıysak röntgen çektirdiysek veya bebeğimize zararlı olduğunu düşündüğümüz herhangi birşey yaptıysak ne yapmalıyız?

Mesela; antibiotik kullandığınız veya film çektirdiğiniz veya kimyasal - radyoaktif - lazer gibi bebeğe zarar verebileceğini inandığınız bir şey yaptığınız bir ayın sonunda adet göremeyerek yapılan tetkik sonucunda hamile olduğunuzu öğrendiniz;

şartlar yüzünden bu bebeği dünyaya getirmek istiyorsunuz veya doğurmak zorundasınız veya kürtaj olmamak zorundasınız veya koşullar uyguna herhangi bir sakatlık oluşmayacaksa bu bebeği doğurmak istiyorsunuz o zaman ne yapmalıyız? Yaptığımız şeyin bebeğimize zarar verip vermediğni nasıl öğreneceğiz ?

Gebelikte bebeğin oluşması sürecinde geçen hergün kullanılan maddeler farklı farklı etkiler gösterirler veya göstermezler Bunun incelemesini bazı hastanelerdeki özellikle de üniversite hastanelerindeki PERİNATALOJİ bölümleri yapmaktadır

Yapmanız gereken şey şudur ; gebe olduğunuzu öğrendiğinizde bir kadın doğum uzmanına başvurarak kaç haftalık gebe olduğunuzu öğrenmek kullandığınız ilaçları ve maddeleri kullandığınız günleri ve miktarları hesaplayarak veya kullandığınız elektronik cihazların teknik özellikleri ile veya radyolojik film çektirdiyseniz filmde kullanılan dozu ve gününü öğrenerek doktorunuzla bu konuyu konuşmalısınız ,eğer doktorunuz bunlarda bir zarar görmezse rahatça gebeliğinizi sürdürebilirsiniz

Eğer doktorunuz bu konuda özel ve detaylı bir inceleme isterse veya siz kafaca rahat etmeyip şüphe içinde kalıyorsanız uygun koşullar altında kullanılanların dökümantasyonu ve o gün itibariyle kaç günlük gebe olduğunuzu bildiren raporunuz ile bulunduğunuz yerdeki Perinataloji bölümü bulunan hastaneye gitmelisinizPerinataloji bölümde bunların bilimsel araştırmaları yapılacak ve teknik bazı olasılık raporları vereceklerdir Bu raporları hekimizle beraber inceleyecek ve sonuçlara göre hekiminizin vereceği karakler doğrultusunda hareket edeceksiniz






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #55
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebe kalamama infertilite ve tedavisi

Fertil olan, yani gebelik oluşturma potansiyeli olan bir çiftin korunmasız bir siklusta yeterli sayıda ilişkide bulunması durumunda kadının gebe kalma şansı yanlızca yaklaşık %20-25'tir Böylece gebeliği planlayan bir çiftin bunu 4-5 ayda başarması gerekir Ancak elbette her kadında bu süre içerisinde gebelik oluşmaz Böyle bir durumda en muhtemel etken bu çiftte bir problem olması değil, çiftin bu %20-25'lik şansı yakalayamama "şansızlıklarıdır" Çift deneme süresini artırdığında muhtemelen gebelik oluşacaktır

Denemelerine karşın gebelik oluşturmayı başaramayan çiftlerin bir kısmı ise "subfertil" kategorisinde yeralırlar Burada subfertil kelimesi, "fertilitesi", yani "gebelik oluşturabilme kabiliyeti nispeten daha düşük", basit bir anlatımla "zor gebe kalan" anlamında kullanılmaktadır Böyle bir çift korunmasız bir siklusta düzenli olarak ilişkide bulunsa da kadının siklus başına gebe kalma olasılığı %2-3 civarına kadar inebilmektedir Böyle bir çift tedavi edilmediğinde

muhtemelen ancak 4-5 senelik bir deneme süresi içinde gebelik oluşacaktır

Diğer bir grup çift ise gebe kalma açısından %0 kategorisindedir Böyle bir çiftte gebeliğe engel olan etkenler tedavi edilmediğinde gebelik oluşma olasılığı yoktur

Bu %0 kategorisi "infertil" çiftlerin çok ufak bir kısmını oluşturur ve muhtemel nedenler kadında her iki Fallop tüpünün tıkalı olması, kadında döllenecek yumurta oluşmaması, erkeğin sperm sayısının çok düşük olması ya da hiç spermi olmaması, ya da tüm bunların bir kombinasyonudur

"İnfertilite"nin tanımı

İnfertilite ("kısırlık") 12 siklus (siklus: kadında bir adetin ilk gününden, sonraki adetin ilk gününe kadar geçen süredir) boyunca, korunmadan ve yeterli sayıda cinsel ilişkide bulunulmasına karşın gebelik oluşmamasıdır Önceden hiçbir şekilde gebelik oluşmaması durumunda primer (birincil) infertilite, daha önceden en az bir kez gebelik oluşmuş olması durumunda ise sekonder (ikincil) infertilite sözkonusudur Türkçe'de "kısırlık" olarak tabir edilmesine karşın bu yazıda infertilite deyimi kullanılacaktır

İnfertilitenin tanımından da anlaşılacağı gibi kendinizde ve/veya eşinizde bir kusur olduğundan şüphelenmeden önce 12 siklus (yaklaşık bir yıl) denemenizde ve bu süre sonunda doktora başvurmanızda yarar vardır Bu bir yıllık bekleme süresinde gebe kalma şansını yakalayabilir ve infertilite için yapılan tetkiklerin getireceği psikolojik, fiziksel ve maddi yüklerden kurtulmuş olursunuz

12 siklus beklemeden başvurması gereken çiftler de vardır: Anne adayının 35 yaş ve üzerinde olması, çiftlerden birinde gebeliğe engel olacağı bilinen bir durumun varlığı söz konusu olduğunda bu çiftlerin doktora daha erken başvurmasında fayda vardır

Gebe kalamama nedenleri

Gebelik oluşmaması durumunda en sık görülen nedenin aylık %20-25'lik şansı "bir türlü yakalayamamak" olduğundan bahsetmiştik

Elbette ki deneme süresini uzattıkça gebelik şansını yakalayabilirsiniz Belli bir süre sonunda (en az 12 siklusluk deneme sonunda) gebelik oluşmadığında doktora başvurmalısınız Yapılacak muayene ve değerlendirmeler gebelik oluşmamasının neden(lerin)i ortaya çıkarmak için gereklidir

Gebelik oluşturmayı başaramayan bir çiftte infertilite nedenleri araştırıldığında ve bir problem saptandığında %40 durumda problem kadında, %40 durumda erkekte, %20 durumda da hem kadın hem de erkekte bulunmaktadır

İnfertilite için tetkik yapılan çiftlerin yaklaşık %10'unda ise gebelik oluşmaması için bariz bir neden bulunamaz Bu çiftlerde tetkikler yumurtlama olduğunu göstermesine, Fallop tüpleri açık bulunmasına ve spermiyogram normal olmasına karşın gebelik oluşmamaktadır Bu durumda "açıklanamayan" infertilite tanısı konur Açıklanamayan infertilite kategorisine giren çiftlerin oranı giderek azalmaktadır Çünkü teknoloji geliştikçe, yeni bilimsel ilerlemeler kaydedildikçe "açıklanamayan" olgularının bir kısmı aydınlanmaktadır

Yaşın etkisi

25 yaşında olan 100 kadın ile, eşleri de "uygun yaşlarda" olan 100 erkekten oluşan ve tesadüfen seçilmiş 100 çifti ele alalım İstatistiksel verilere göre bu çift korunmasız olarak düzenli ilişkide bulunduğunda kadınların %50'si 55 ayda gebe kalır Yine istatistiklere göre kadının yaşındaki her 5 yıllık artışa karşın gebe kalma süresi iki katına çıkar Erkeğin yaşı ise bu rakamları ancak hafifçe etkiler Bu rakamlara göre 30-34 yaş grubunda olan her 7 kadından biri, 35-39 yaş grubunda her 5 kadından biri, 40 ve ileri yaşlarda bulunan her 4 kadından biri bir yıllık bir deneme sonunda gebe kalamama problemiyle karşılaşacaktır Demek ki kadının yaşı gebelik oluşması açısından önemli bir etkendir

Cinsel ilişki sıklığı

İstatistikler haftada bir kez ya da daha az ilişkide bulunanlarda, haftada en az iki kez düzenli olarak ilişkide bulunanlara göre gebeliğin daha uzun bir zamanda oluştuğunu göstermektedir Haftada üç ya da daha fazla düzenli olarak cinsel ilişkide bulunan sağlıklı bir çiftte gebelik oluşma olasılığı en üst seviyeye çıkmaktadır Bu sıklıkta ilişkide bulunan bir çiftin, kadının periovulatuar dönemini (yumurtlama olmadan önceki birkaç gün ve yumurtlama gününden oluşan en "verimli" dönem) atlamasına imkan yoktur

İnfertilite nedenlerini aşağıdaki büyük başlıklar halinde toplamak mümkündür:

1-Sperm üretimi ve spermin iletilmesiyle ilgili sorunlar

Erkek faktörüne bağlı gebe kalamama durumunda en önemli neden sperm üretimi ve/veya üretilen spermin iletimi ile ilgili sorunlardır Oligospermi (sperm sayısının düşük olması) ve azospermi (hiç sperm olmaması) doğumsal hastalıklara bağlı görülebileceği gibi, varikosel gibi hastalıklarda, vazektomi (erkekte aile planlaması amacıyla vaz deferens adlı kanalın bağlanması) sonrasında, karın ameliyatlarında (örnek fıtık ameliyatları) vaz deferensin istenmeden kesilmesi sonrasında da ortaya çıkabilir Erkeğin aşırı sigara ve alkol kullanması diğer önemli nedenlerdir

Sperm üretimi ve iletimi normal olmasına karşın spermin dışarı boşalmasını engelleyen impotans (ereksiyon yani "peniste sertleşme" olmaması), erken boşalma gibi durumlar da erkeğe bağlı nedenler arasında yeralır

2-Oosit (yumurta hücresi) üretimi ile ilgili sorunlar

Kadından kaynaklanan kusurlarda en sık görülen neden kadında döllenebilecek yumurta üretimi, yani ovulasyon (yumurtlama) olmamasıdır Bu durum polikistik over sendromu gibi kronik bir nedene bağlı olabileceği gibi, kadının oosit hücreleri menopoz ya da prematüre ovaryan yetmezlik ("erken menopoz"-burada erken menopozdan kastedilen 30 yaş öncesinde oluşan menopozdur) nedeniyle tükenmiş de olabilir

Nadir görülen bir neden de kadında overlerin hiç olmamasıdır, ki bu durum kendini zaten hiç adet görmemiş olma şeklinde gösterir

Menopoz, kadında overlerde yumurtlama için kullanılabilecek oosit (yumurta) hücrelerinin tükenmesinden kaynaklanır Erkekte ömürboyu sperm üretimi devam etmesine karşın, kadın dünyaya geldiği anda belli sayıda oosit ile doğar Yaklaşık 400 olan bu sayı tükendiğinde menopoz oluşur Menopoz Türk kadınında ortalama olarak 51 yaşında ortaya çıkar ve kalıtsal özelliklerden etkilenir (annenizin menopoza girdiği yaş önemlidir) Halk arasında "erken menopoz" olarak bilinen durum menopozun daha erken (35-40 yaşlarında) ortaya çıkmasıdır Bu durum normalin bir varyantıdır, çeşitli nedenleri olabilmesine karşın en sık görülen neden kalıtsal olarak belirlenen menopoz yaşının düşük olmasıdır İleri inceleme gerektirmez

30-35 yaşından önce menopoza giren kadınlarda ise bunun nedenini ortaya çıkarmak için incelemeler yapmak gerekebilir POF (premature ovarian failure- prematüre ovaryan yetmezlik) adı verilen bu durumda oositler hızlı bir şekilde tükenmektedir

3-Oosit ve spermin karşılaşması ve birleşmesiyle ilgili sorunlar

Sperm üretimi ve iletilmesinin normal olması, kadında ovulasyon (yumurtlama) yoluyla döllenebilir oosit (yumurta hücresi) sağlanması gebelik oluşumu için yeterli değildir

Overden (yumurtalıktan) karın boşluğuna atılan oosit Fallop tüpünün fimbriyaları ("saçakları") tarafından yakalanılarak tüpün içine gönderilmeli, burada oosit spermlerle karşılaşmalı, döllenme gerçekleştikten sonra döllenen zigot tüpteki yolculuğuna devam etmeli ve endometriumda (uterusun iç tabakası) kendine uygun bir yer bularak implante olmalıdır Bunun için de dış ortamdan vajinaya, vajinadan servikse, serviksten endometriuma, endometriumdan da Fallop tüplerine, Fallop tüplerinden karın boşluğuna uzanan yol tümüyle açık olmalıdır

Bu yolda engeller oluşturabilecek çok sayıda durum vardır:

Yolun en başı dış ortamdan vajinaya geçiştir, en son kısmı da fimbriyalarla karın boşluğu bağlantısıdır En nadir görülen tıkanıklıklar yolun en başında yeralanlar, en sık görülen tıkanıklıklar da yolun en sonunda görülenlerdir Daha net olmak gerekirse bir kadında vajina girişinde yeralan kızlık zarı doğuştan tümüyle tıkalı olabilir, vajina, serviks veya uterus yine doğuştan hiç olmayabilir Ancak bu doğumsal kusurlara çok ender rastlanır ve kendilerini hiç adet görmemiş olma şeklinde gösterirler

-tüplerin tıkanması: tüplerin iki taraflı olarak tıkanmasının en sık görülen nedeni daha önceden geçirilen pelvik enfeksiyonlardır (PID) Bunun dışında endometriozis, basıya neden olan miyomlar, pelvisteki yapışıklıklar tüplere dıştan bası yaparak, ya da overden atılan oositin fimbriyalar tarafından yakalanmasını engelleyerek infertilite oluşumuna neden olabilir

-Asherman sendromu: daha önceden geçirilen "problemli" kürtajlar endometrium tabakasının belli kısımlarında yapışıklığa neden olduklarında blastosist endometriumda implantasyon (yerleşmek) için uygun bir alan bulamayabilir

-doğumsal genital anatomik bozukluklar: Uterusun içinde yeralan septumlar ("perde"), uterusun şekil bozuklukları (bikorn (çift odacıklı) uterus, unikorn (tam gelişmemiş) uterus, çift uterus) gibi durumlar daha çok düşük ya da erken doğum nedeni olsalar da infertilite oluşumuna önemli katkılarda bulunabilirler

GEBE KALAMAYAN BİR ÇİFTE YAPILACAK İNCELEMELER

Gebe kalamama nedeniyle çare arayan bir çift doktora mutlaka beraber başvurmalıdır Öncelikle bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına başvurulduktan sonra gerekli diğer branş doktorlarından konsultasyon istenir

İnfertilite tetkikleri temel olarak yukarıda bahsettiğimiz üç ana başlığa ait sorunları belirlemek için kullanılırlar

1-Sperm üretimi ve spermin iletilmesiyle ilgili sorunlar için spermiyogram yapılır

2-Oosit (yumurta hücresi) üretimi ile ilgili sorunları tespit için ovulasyon (yumurtlama) olup olmadığı belirlenir

3-Oosit ve spermin karşılaşması ve birleşmesiyle ilgili sorunları tespit için histerosalpingografi ("ilaçlı rahim ve tüp filmi") çekilir

Bu üç tetkik infertil bir çiftin incelenmesinde mutlaka yapılması gereken "olmazsa olmaz" tetkiklerdir Diğer tetkikler bu üç ana tetkikin tamamlayıcısı veya ileri basamakları olarak rol alırlar

Şimdi infertil çiftin değerlendirilmesini ayrıntılı olarak inceleyebiliriz:

Jinekolojik muayene ve ultrason

Bu, değerlendirmenin önemli bir parçasıdır Kadında gebeliğe engel olabilecek vajinismus, vajinada, servikste ve uterusta doğumsal kusurlar, uterus miyomları, over (yumurtalık) kistleri gibi jinekolojik patolojiler, yapılan muayene ve ultrasonla anlaşılabilir, ya da en azından şüphelenilebilir

Erkeğin değerlendirilmesi

İnfertilite değerlendirmesinde yanlızca spermiyogram yapmak yerine erkeğin üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesinde fayda vardır Bu değerlendirmede erkekte gebeliğe engel olabilecek peniste şekil bozuklukları, ereksiyon kusurları, varikosel, hormonal dengesizliğe işaret edebilecek patolojiler saptanabilir Spermiyogram incelemesi bu muayenenin önemli bir parçasıdır

Usulüne uygun olarak alınmış ve değerlendirilmiş bir spermiyogramda aşağıdaki parametreler mutlaka yeralmalıdır:

sayı/ml

ileri hareketli sperm yüzdesi

meni hacmi

morfolojik olarak normal yapıda olan sperm yüzdesi

meni sıvısının pH değeri

20 milyon/ml ve/veya %40 motilite (hareketlilik) altında kalan değerler subfertiliteye ("zor gebe kalma") neden olurken tekrarlanan spermiyogramlarda sperm sayısının 10 milyon/ml altında ve/veya hareketliliğin %20 altında olması durumunda nadiren gebelik oluşur

Kadında hormonal tetkik

Özellikle adet düzensizliği, tüylenme, kilo problemi, göğüslerden süt gelmesi gibi durumlarda hormonal bir dengesizlik olma olasığı yüksektir Kadında polikistik over dışında ovulasyonu olumsuz yönde etkileyen iki önemli hormonal bozukluk vardır: Birincisi tiroid problemleri (tiroid hormonlarının normalden fazla ya da az salgılanması) ve ikincisi hiperprolaktinemi (hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonunun yüksek olması) Bu iki durumu ortaya çıkarmak için kanda TSH ve prolaktin değerleri bakılır Belli durumlardan şüphelenildiğinde buna diğer hormon tetkikleri eklenebilir

Ovulasyon (yumurtlama) olup olmadığının belirlenmesi

Bunun için midluteal faz (luteal fazın ortasında) progesteron (MLP) ölçümü en uygun olan incelemedir

Kadında ovulasyon (yumurtlama) olduğunda çatlayan folikül aktif olarak progesteron salgılayan ve corpus luteum (korpus luteum okunur) adı verilen yapıya dönüşür Bu yapının ömrü 14 gündür İşte bu yüzden yumurtlamayla başlayan ve adet kanamasına kadar devam eden döneme luteal faz adı verilir Progesteron hormonu luteal fazın tam ortasında en yüksek seviyeye ulaşır Ovulasyonun olup olmadığını belirlemede kullanılan en etkin yöntemlerden biri MLP ölçümüdür

Kadında adet görme mekanizması

Kan numunesinin alınacağı günün bilinmesi için kadının sikluslarının kaç gün sürdüğünün iyi bilinmesi gerekir Beklenen adet tarihinden 6-8 gün önce kan alınır

Tam luteal fazın ortasında eğer ovulasyon induksiyonu için ilaç ("yumurtlamayı sağlayıcı ilaç") kullanılmadıysa bu değerin 10-14 ng/ml olması gerekir HMG (human menopausal gonadotropins) ya da klomifen ile ovulasyon induksiyonu yapılan sikluslarda corpus luteum daha "güçlü" hormon salgıladığından bu değer 16-20 ng/ml arası bulunur Kanda progesteron bulunması ovulasyon olduğunun göstergesidir

MLP ayrıca luteal faz defekti (LPD) için de uyarıcı olabilen bir incelemedir LPD'de corpus luteum hormonal bir nedenle "zayıf" olduğundan az progesteron salgılar ve bu yüzden de luteal faz kısa sürer LPD gebeliği önleyen bir etken olabilir ve MLP'nin düşük çıkması LPD için ek tetkik ve tedavi yapılmasını gerektirebilir

Folikülometri

Ovulasyonun belirlenmesinde kullanılan diğer bir yöntemdir Burada siklusun ilk günlerinden itibaren overler (yumurtalıklar) ultrasonla dikkatli bir şekilde değerlendirilir Overlerden birinde oluşan folikül (nadiren birden fazla sayıda folikül oluşabilir) gelişimi belli aralıklarla yapılan seri ultrasonlarda izlenir Bir folikülün 16-20 mm çapına ulaştıktan belli bir süre sonra kaybolduğunun gözlenmesi ve aynı zamanda karın içinde serbest sıvı saptanması ovulasyonun kanıtı olarak kabul edilir Folikülometri daha çok ovulasyon induksiyonu ("yumurtlama tedavisi") yapılan sikluslarda folikül gelişimi takibinde kullanılır

Bazal vücut ısısı ölçümü

Yumurtlama olduktan sonra luteal fazda salgılanan progesteronun etkisiyle vücut ısısında önce kısa süreli hafif bir düşme hemen sonrasında birkaç dizyemlik yükselme meydana gelir Bu ısı artışı olduktan sonra progesteron salgısının devam ettiği dönem boyunca ısı yüksek kalır ve adetin oluşmasına yakın düşmeye başlar

Bazal vücut ısısı takibinde hassas ve dizyemli termometrelerle ölçüm yapılır Ancak gerek yöntemin zor uygulanırlığı, gerekse ateş, yorgunluk, uykusuzluk gibi etkenlere bağlı olarak vücut ısısının değişkenlikler göstermesi nedeniyle bu yöntem yumurtlamanın olduğunun belirlenmesinde çok tercih edilmez

İdrarda LH (luteinizan hormon) saptanması

Piyasada satılan ve ELISA yöntemiyle LH pikini (LH hormonunun en yüksek aşamaya ulaştığı, yumurtlamadan hemen önceki dönem) belirleyebilen prediktörler vardır LH piki folikülün çatlamasını ve böylece ovulasyon oluşumunu tetikleyen bir olaydır Ancak ne yazık ki bu prediktörler birçok kadında LH pikini doğru bir şekilde belirleyemez ve böylece ovulasyon olduğunun belirlenmesinde yetersiz kalabilirler Ayrıca bu prediktörler kadının en fertil ("verimli") günlerini belirlemede de yeterli değildirler, zira LH piki olduğunda ovulasyon olmuştur ve ovulasyonun birkaç gün öncesinde kalan verimli dönemler atlanmış olur

GEBE KALAMAYAN BİR ÇİFTE YAPILACAK İNCELEMELER

Histerosalpingografi (HSG)

Daha önce de belirttiğimiz gibi erkekte yeterli sperm olması, kadında yumurtlama olması gebelik oluşumu için yeterli değildir Overden salgılanan oosit Fallop tüpünün fimbriyaları ("saçakları") tarafından alınmalı ve tüpün içine gönderilmelidir Burada da oosit hücresi spermlerle karşılaşmalı ve döllenme gerçekleştikten sonra döllenen zigot tüpteki yolculuğuna devam etmeli ve endometriumda kendine uygun bir yer bularak implante olmalıdır

Bu yüzden serviksten endometriuma endometriumdan da Fallop tüplerine, Fallop tüplerinden karın boşluğuna uzanan yol tümüyle açık olmalıdır İşte histerosalpingografi ("ilaçlı tüp filmi") bu yolu değerlendiren önemli bir incelemedir ve infertilite değerlendirmesinin ilk basamağında yapılmalıdır

Fallop tüplerinin açık olup olmadığının yanında, uterus boşluğu yapısı hakkında da bilgi veren HSG, uterusta septum, unikorn ya da bikorn uterus, Asherman sendromu gibi durumlar hakkında detaylı bilgi verebilir

Histerosalpingografi adetin tümüyle bitmesinin hemen sonrasında yapılan bir incelemedir

Endoskopik yöntemler (Laparoskopi ve histeroskopi)

Birinci basamak tedavi cevap vermediğinde, HSG'de tüpler tıkalı bulunduğunda veya jinekolojik değerlendirmede kitle, endometriosis gibi bulgular saptandığında laparoskopiye başvurulur

Laparoskopi genel anestezi altında yapılan bir işlemdir Göbek deliğinin hemen altından açılan bir delikten 10 mm çapında bir boruyla karın boşluğuna girilir ve içeriye gaz verilerek organların birbirinden uzaklaşması sağlanır Daha sonra bu delikten bir kamera yerleştirilerek tüm iç genital organlar gözlenebilir

Gerekli durumlarda karnın alt kısımlarına açılan daha ufak deliklerden bistüri, koter, makas gibi aletler yerleştirilerek çeşitli operasyonlar da laparoskopiyle gerçekleştirilebilir

Laparoskopiyle endometriozis, pelviste yapışıklıklar uterus ve diğer yapılardaki yapısal anormallikler tanınabilir Laparoskopi esnasında serviks yoluyla verilen boyanın (kromopertubasyon) tubalardan geçişi, varsa nerede tıkanıklık olduğu daha net olarak görülür Laparoskopi tanı dışında aynı seansta ya da farklı bir seansta tedavi için de kullanılabilir Laparoskopiyle over kistleri çıkartılabilir, tubalardaki tıkanıklıklar giderilebilir ve pelvisteki yapışıklıklar temizlenerek yumurtalıklarla fimbriyalar arasındaki engel kaldırılabilir Bu amaçla lazer, koter ya da basit bistüri tekniği kullanılabilir

HSG incelemesinde uterusta "septum" bulunduğunda tedaviye geçmeden önce laparoskopi yapılarak bunun gerçek bir septum mu olduğu, yoksa bikorn uterus anomalisinden mi kaynaklandığının ayırıcı tanısı mutlaka yapılır (HSG'de hem septum hem de uterus bicornis çok benzer bulgular verir)

Histeroskopi ise serviksten ("rahimağzından") girilerek uterusun içinin incelenmesi yöntemidir HSG'de anomali bulunduğunda histeroskopi yapılarak tanı doğrulanır Bu aşamada uterus septumu cerrahi bir işlemle çıkarılabilir, Asherman sendromunda oluşan yapışıklıklar giderilebilir

Falloposkopi ise çok ince optik sistemlerle serviksten uterusa, uterustan tubalara girilmesi ve tubaların iç yapısının incelenmesi yöntemidir Ender uygulanan bir yöntemdir

Nadiren ya da özel durumlarda kullanılan testler

antisperm antikor

Antisperm antikorlar kadında eşinin spermine karşı oluşturulmuş antikorlardır Vücudun bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan antikorlar normalde vücuda zarar verebilecek bakteri, virüs ve yabancı cisim gibi etkenleri vücuttan uzaklaştırmak için çalışırken burada kadının bağışıklık sisteminin kendi eşinin spermlerine "saldırması" sözkonusudur Erkekte de bazen kendi spermlerine karşı antikorlar bulunabilmektedir

Antisperm antikorlar kadının serviksinde, endometriumunda ve kan serumunda bulunabilirler Bir zamanlar önemli bir infertilite nedeni olarak görülen antisperm antikorların fertilitesi normal çiftlerde bile %10 oranında gözlenmesi gerçek bir gebe kalamama nedeni olma özelliğine gölge düşürmektedir Bu yüzden değeri tartışmalıdır ve rutin testler arasında yeralmamaktadır

postkoital test

Serviksin içinde bulunan salgı bezlerinin çok önemli görevleri vardır Bu salgı bezlerinin salgıladığı mukus ejakulasyon esnasında vajinanın arka forniksine boşalan spermlerin filtre edilmesini, burada bulunan kriptalarda depolanarak periovulatuar (yumurtlamadan hemen önceki günler ve yumurtlamanın olduğu gün) dönemde salınmasını sağlar, gebelik oluşmasının uygun olmadığı günlerde sperm ve diğer materyalin içeriye geçmemesi için bir bariyer görevi görür Mukus salgısı ve nitelikleri hormonal değişikliklere göre oldukça önemli farklılıklar gösterir

Postkoital test erkek spermiyle kadının servikal mukusu arasındaki ilişkiyi değerlendirerek herhangi bir geçimsizlik olup olmadığını belirlemek için yapılır Uygun zaman diliminde yapıldığında kadının servikal salgısının nitelikleri, erkeğin sperm özellikleri ve spermin mukus içinde yaşayabilirliği hakkında önemli bilgiler verir Zamanlaması zor bir testtir, yorumlaması oldukça subjektiftir ve tanısal değeri de oldukça düşüktür Bu yüzden sık uygulanan bir test değildir

Çifte ovulasyonun olduğu gün cinsel ilişkide bulunmaları ve 2-4 saat sonra gelmeleri söylenir 2-4 saat içinde arka forniksten serviks içine geçen canlı sperm sayısı en üst seviyededir Muayene esnasında serviksten ve arka forniksten pamuklu çubukla numune alınır Daha sonra numune mikroskop altında incelenerek 'yeterli' ya da 'yetersiz' olarak değerlendirilir Test yeterli çıktığında serviksten salgılanan mukus sayıca normal spermi almaya elverişli demektir Yetersiz çıktığında ise en muhtemel neden zamanlamanın iyi yapılmamış olmasıdır ve testin tekrarı gerekebilir

endometrial biyopsi

Beklenen adet tarihine mümkün olan en yakın zamanda endometrial biyopsiyle endometrirumdan doku parçası alınır ve mikroskop altında endometriumun gününe uygun olarak vereceği görüntüyü verip vermediği araştırılır LPD (luteal faz defekti) tanısında MLP (midluteal faz progesteron ölçümü) yardımcı olarak kullanılabilir Çok kullanılan bir test değildir

İnfertilite tedavisinde tedavinin şeklini ve zamanını belirleyen en önemli etkenler kadının yaşı ve tetkiklerde ortaya çıkarılan anormalliklerdir İnfertilite tedavisinde aşağıdaki uygulamalardan biri seçilir:

Hiçbir tedavi yapmadan beklemek

Genç bir çiftte, yapılan temel kısırlık tetkikleri normal olduğunda bu yönteme başvurulabilir

Çiftin gebeliğin oluşması açısından şansın en yüksek olduğu zamanlar hakkında bilgisi olması ve bir siklustaki düzenli cinsel ilişkilerin çoğunu bugünler arasına yoğunlaştırması önerilir

Ancak cinsel ilişkinin bu şekilde "zamanlanması" kadında ve erkekte psikolojik sorunlara yolaçabilir ve cinselliğin yaşanmasını olumsuz etkileyebilir Doğallığı korumak açısından bunun yerine düzenli olarak, haftada en az iki kez cinsel ilişkide bulunmak da uygun bir yoldur

Var olan sorunun giderilmesi ve beklenmesi

Spermiyogramda anormallik saptandığında bunun olası bir nedeni erkekte varolan varikoseldir Üroloji konsultasyonunda erkeğin varikosel operasyonu olması uygun görüldüğünde bu operasyon gerçekleştirildikten sonra ek başka etken yoksa tekrar doğal yollardan gebelik sağlanması için beklenebilir

Sorun tüplerde tıkanıklıksa bu durum laparoskopiyle giderilmeye çalışılır Tüplerde tıkanıklığın en sık görülen nedeni pelvik enfeksiyona bağlı olarak cidarın tıkanmasıdır Bu durumun ameliyatla giderilmesi oldukça zor olmakla beraber denenebilir

Tüplerden yanlızca biri tıkalıysa tedavi edilmeden bir süre beklenebilir

Laparoskopide endometriozis saptandığında durum biraz karmaşık olabilir Endometriozis rahim içtabakasının rahimdışında ve sıklıkla karıniçinde odaklar şeklinde yerleşmesidir Adet döneminde olan kanama bu endometriozis odaklarında da olur ve böylece yapışıklıklar ortaya çıkar Bu yapışıklıklar yumurtlama esnasında serbestleşen yumurtanın tüplere alınmasını engelleyecek şekilde olabilir ya da Fallop tüplerine dışarıdan baskı yaparak "tıkanmalarına" neden olabilir Endometriozisin kadında gebe kalmayı engellediği düşünülen başka bir etkisi de bölgede iltihabi reaksiyona yolaçması ve bu reaksiyonun oosit-sperm etkileşimini engellemesidir

Ovulasyon (yumurtlama) bozukluklarında ovulasyon induksiyonu ("yumurtlamayı sağlayıcı ilaç verilmesi")

Öncelikle yumurtlamayı engelleyen etkenler varsa giderilir Bunlar PKO (polikistik over), tiroid hastalıkları veya hiperprolaktinemi olabilir Kontrolsüz diabet, kollajen doku hastalıkları (lupus gibi), böbrek hastalıkları da ovulasyonu bozabilir Hieperprolaktinemi tedavisinde bromokriptin kullanılır

Ovulasyon bozukluğunun en sık görülen nedeni Polikistik over sendromu (PKO) dur Serum androjenleri yüksek, buna bağlı olarak hastada aşırı tüylenme şikayetleri mevcut, serum LH/FSH oranı bozuk, adetler düzensiz, yumurtalıklar büyümüş ve ultrasonda çok sayıda orta büyüklükte çatlamamış folikül mevcuttur Klomifen sitratla kadınların %80'inde yumurtlama sağlanabilir Hiperstimulasyon (overlerin aşırı uyarılarak fazla sayıda folikül gelişmesi) ve tedavide başarısızlık bu grup hastalarda sıktır

Problem kadındaki anovulasyon ise (PKO'da olduğu gibi) ovulasyon induksiyonu denenebilir Burada amaç ovulasyonun tekrar sağlanması ve doğal cinsel ilişki yoluyla gebelik oluşturulma şansının yükseltilmesidir

Ovulasyon induksiyonu için en sık klomifen sitrat içerikli ağızdan alınan tabletler kullanılır Mümkün olan en düşük dozda başlanan tedavinin (genellikle 3-5 günler arası 5 gün süreyle tek tablet şeklinde) etkinliği folikülometri ya da MLP (midluteal faz progesteron) ile ölçülür Düşük dozda ovulasyon oluşmadığında doz yükseltilebilir

İnduksiyonda en düşük dozun kullanılmasının amacı bir yandan olgunlaşan folikül sayısını en aza indirmek diğer yandan da çok fazla sayıda folikül oluşmasından kaynaklanan hiperstimulasyonm riskini azaltmaktır Hiperstimulasyon ("aşırı uyarılma") overlerin ilaca aşırı duyarlı olması, çok sayıda folikül oluşturması ve çok büyük kistlerin oluşması durumudur Basit bir kasık ağrısından, ileri derecede ağrıya ve hatta vücuttan aşırı miktarlarda sıvı kaybına kadar varabilen durumlar oluşabilir

İntrauterin inseminasyon (IUI) ("suni dölleme", "aşılama")

IUI en sık açıklanamayan infertilite olgularında ya da sperm sayısının düşük olduğu durumlarda (bu uygulamanın etkinliği çelişkilidir) bir ön deneme olarak uygulanmaktadır

Servikal faktör düşünüldüğünde, yani mukus yetersiz olduğunda, ya da kadında ve/veya erkekte antisperm antikor varlığı düşünüldüğünde serviks engelini aşmak için spermler IUI yoluyla direkt olarak uterus içine verilir

Luteal faz defekti tedavisi

Klomifen sitratla kontrollü ovulasyon, gerekirse luteal fazda progesteron desteği yapılır

Erkek Faktörü tedavisi

Düşük volüm: meni hacmi düşük olduğunda spermler vajinanın zararlı asit ortamında uzun süre yaşayamazlar Alkalen ortamda canlılıklarını korumak için meni hacminin yeterli ve tamponlama kabiliyetinin yeterli olması gerekir

Oligospermi ve motilite düşüklüğü

Çoğu erkekte neden belli değildir Varikosel tedavisi, klomifen, HCG, testosteron tedavisi denenebilir IUI denenebilir

Endometriozis tedavisi

Endometrioziste tek başında GnRH analogları ve/veya laparoskopik adezyolizis (yapışıklıkların giderilmesi, overlerin etrafının serbestleştirilmesi, fimbriya uçlarının açılması) denenir Laparoskopi esnasında gözle görülen tüm odaklar temizlenir Resimde pelvisin çeşitli bölgelerinde endometriozis odakları gözlenmektedir

Açıklanamayan infertilite tedavisi

İnfertil çiftlerin yaklaşık %5-10'unda açıklanamayan infertilite, bir neden bulunup tedavi edilenlerin %10-20'sinde ise gebe kalamama durumu sözkonusudur (bir yıl içinde) Açıklanamayan infertilite durumlarında başta IUI denenebilir 3-5 denemede başarı sağlanamadığında tüp bebek denemesine geçmek gerekir

"Açıklanamayan infertilitesi" olan çiftlerin %50'sinde ilk 5 yılda hiç tedavisiz gebelik oluştuğu dikkate alınmalı ve mümkün olan durumlarda çiftin doğal yoldan gebe kalması beklenmelidir

İleri yöntemler (ART)

Yukarıdaki yöntemler başarısız kaldığında, erkekte kendiliğinden gebelik oluşmasını engelleyecek bir durum bulunduğunda (sperm sayısının ileri derecede az olması ya da hiç sperm olmaması), kadında kendiliğinden gebelik oluşmasını engelleyecek bir durum bulunduğunda (her iki tüpün tıkalı olması gibi) bu ileri yöntemlere başvurulur

TÜP BEBEK VE DİĞER İLERİ GEBELİK OLUŞTURMA TEKNİKLERİ

İleri gebelik oluşturma teknikleri ya da ART (Assisted Reproductive Technologies), tüp bebek tekniğinin geliştirilmesiyle başlayan, laboratuarda kullanılan yöntemlerin geliştirilmesiyle olgunlaşan ve günümüzde ICSI adı verilen yöntemin geliştirilmesiyle doruğa ulaşan yöntemlerdir Moleküler biyoloji, immunoloji, genetik gibi bilim dallarındaki ilerlemelerle bundan 10-15 yıl öncesine kadar gebe kalmasına imkansız gözüyle bakılan kadınlarda günümüzde rahatlıkla gebelik oluşturulabilmektedir

IVF: İnVitro Fertilizasyon (tüp bebek)

IVF, Dr Patrick Steptoe ve Dr Robert Edwards tarafından geliştirilen bir yöntemdir 1978 yılında ilk tüp bebek Louise Brown adlı kız İngiltere'de dünyaya gelmiştir

Bu uygulamada kadında ovulasyon induksiyonu ("yumurtlamayı sağlayan ilaçlar verilmesi") ile overlerde olgun foliküller oluşturulur Daha sonra bu olgun foliküller çeşitli yöntemlerle kadın vücudundan alınarak laboratuar ortamında erkekten masturbasyon yoluyla alınan spermlerle yanyana getirilir Belli bir süre sonra spermlerden biri oositi (yumurta hücresini) döller

Döllenen yumurtalardan bir kısmı özel bir kanül yardımıyla uterus içine verilir (embriyo transferi) ve bu verilen embriyonun kendi kendine endometriumda implante olarak (yerleşerek) gebeliği başlatması beklenir Aynı seansta birden fazla sayıda embriyo transferi yapıldığından IVF'de çoğul gebelik oluşma olasılığı ileri derecede artar

GIFT (Gamete IntraFallopian Transfer)

Kadında ovulasyon induksiyonuyla olgun oosit, erkekte masturbasyonla sperm toplanır ve bu hücreler direkt olarak Fallop tüplerinden birinin içine verilir Döllenme Fallop tüpünün içinde kendiliğinden gerçekleşir Yöntemin uygulanabilmesi için tüplerden en az birinin sağlam olması gerekir

ZIFT (Zygote IntraFallopian Transfer)

GIFT'ten farkı döllenme aşamasının laboratuar ortamında gerçekleşmesi ve tüpün içine embriyo verilmesidir

ICSI (IntraCytoplasmic Sperm Injection)

Bu yöntemde laboratuar koşullarında çok ince bir kanül yardımıyla oosit hücresine bir delik açılır ve bu delikten içeriye tek bir sperm hücresi verilir

Özellikle erkek infertilitesinin tedavisinde oldukça etkili bir yöntemdir Erkekte çok az sayıda sperm olsa bile gebelik oluşturulabilir Hatta menide tıkanıklık nedeniyle hiç bir sperm bulunamadığı durumlarda TESE ve MESA-PESA adı verilen özel yöntemlerle testis içinden (TESE) veya epididim adı verilen sperm deposundan (MESA-PESA) sperm hücreleri bulunarak işlem gerçekleştirilebilir

IUI (İntraUterin İnseminasyon)

Çok uzun zamandan beri kullanılmasına ve ileri bir teknik olmamasına karşın laboratuar çalışması gerektiğinden bu konu başlığı altında anlatılmıştır

Bu yöntemde ovulasyon induksiyonu ile olgun foliküller oluşup çatlamaya hazır hale geldiğinde erkekten alınan sperm bazı ön işlemlerden geçirilerek (yıkama, yüzdürme, Percoll gradyenti gibi) bir enjektörde toplanır Anne adayına oluşan folikülü çatlatmak amacıyla HCG enjeksiyonu yapıldıktan belli bir süre sonra enjektör içindeki spermler serviks kanalından endometriuma yerleştirilen bir inseminasyon kanülü yardımıyla direkt içeri verilir Spermlerin tüplere ulaşması ve ovulasyonla tüplere atılan oosit hücreleriyle birleşerek döllenmeyi gerçekleştirmesi beklenir






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #56
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelikte varis

Varis nedir, belirtileri nelerdir?

Varis, venlerin (toplardamarların) genişleyerek ve kıvrılarak cilt yüzeyinde belirgin hale gelmesidir Gebelikte varisler sıklıkla bacaklarda meydana gelirler Ancak çok ileri durumlarda vulvada da (genital bölgenin dıştan görünen kısmı) ortaya çıkabilirler Anüs ve rektumda (kalınbarsağın son kısmı) ortaya çıkan varisler ise hemoroid (basur) adını alırlar ve ayrı bir başlık halinde inceleneceklerdir

Varisler sıklıkla kalıtsaldır ve ilk gebelikte varis gelişimi daha az görülmesine karşın gebelik sayısı arttıkça varis ortaya çıkma olasılığı ve varislerin şiddeti artar

Neden varis oluşur?

Venler (toplardamarlar), vücuttan kanı kalbe geri ???üren yapılardır Arterler (atardamarlar) kanı kalbin kasılmasıyla pompalarlarken venler kanı başka yöntemlerle kalbe geri ???ürmek durumundadırlar Genellikle arter ve venler vücutta birbiriyle "sırtsırta vermiş" şekilde bulunurlar ve kalp kanı atardamarlarda ileriye doğru pompaladıkça, ortaya çıkan dalgalanma toplardamar içindeki kanı kalbe doğru ???ürür Bunu sağlayan mekanizma toplardamarların yapısında bulunan kapakçıklardır Bu kapakçıklar kanın yanlızca bir yönde, kalbe doğru akmasına izin verirler ve böylece kanın geriye kaçışını önlerler Başta bacaklar olmak üzere vücudun kaslı bölgelerinde bulunan toplardamarlar kasların kasılmasıyla oluşan itici güç ve kapakçıkların geri kaçışı engellemesi sayesinde kanı kalbe doğru ???ütürler İşte varislerde temel patoloji (bozukluk) bu kapakçıkların işlevlerini yitirmiş olmasıdır Böylece kan geriye daha kolay kaçmakta, bu kaçış belli bir bölgede kanın göllenmesine yolaçmakta ve göllenen kan damarın yapısını ve şeklini bozarak damarın ciltten görülür hale gelmesine neden olmaktadır Varisler cilt yüzeyinde mavi, ileri derecede kıvrımlı, dokununca içlerinde kan olduğu kolaylıkla hissedilen ve ileri durumlarda ağrılı olan damar yapılarıdır

Ailesinde varis öyküsü olan anne adaylarında varisler daha sıklıkla ve çoğunlukla ilk gebelik esnasında da ortaya çıkarlar Her gebelikte ortaya çıkan varisler önceki gebeliğe göre daha şiddetlidir Varisler gebelikte sıklıkla önce baldırlarda ve diz arkasında ortaya çıkar Diğer ortaya çıkma yerleri bacaklar ve vulvadır Vulva varisleri bacak varislerine göre daha ender görülür

Varisler büyüdükçe yaptığı şikayetler artar Ağrı, bacakta dolgunluk hissi ve estetik bozukluklar en sık yaptıkları şikayetlerdir

Anne adaylarının yaklaşık %15'inde gebelik döneminde varis ortaya çıkar Bunların önemli bir kısmı gebelik bittikten sonra kendiliğinden kaybolur

Gebelik neden varis ortaya çıkmasını kolaylaştırır?

Gebelikte, büyüyen bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için kan hacmi belirgin bir şekilde artar Dolaşımda daha fazla kan bulunduğundan özellikle bacaklarda kanın göllenmesi kolaylaşır Toplardamarların kapakçık mekanizması kanı kalbe doğru pompalamada yeterince başarılı olamaz Bu da cilt yüzeyindeki venlerin belirginleşmesine ve belli bir süre sonra varisleşmesine neden olabilir Ek olarak büyüyen uterusun ana toplardamarlara yaptığı baskı toplardamarlardaki göllenmeyi artırır Böylece vücudun alt taraflarındaki toplardamarlarda kan akımı yavaşlar, kan göllenir ve bacaklar ve vulvada varisler, anüste ise hemoroidler ortaya çıkabilir Gebelikte artan miktarlarda salgılanan progesteron hormonunun damar düz kasları üzerindeki gevşetici etkisi varis oluşumunu daha da kolaylaştırır

Ne yapılabilir?

Varisleriniz şiddetliyse sabahları kalktığınızda belinize kadar gelen ve bacaklarınızı hafifçe sıkarak destekleyen bir çorap kullanabilirsiniz Bu çorapların özellikle varis için üretilmiş olanları da vardır ve bunlar bacaklarda kanın göllenmesini nispeten önler

Uzun süre oturmak ve özellikle de bacakları çaprazlaştırarak oturmak kan akımını yavaşlatır ve varis oluşumunu kolaylaştırır Yine otururken sandalyenizin baldırınıza temas etmesi ("burayı kesmesi" anlamında) dolaşımı yavaşlatarak varis oluşumunu kolaylaştırabilir Otururken bacaklarınızı yüksekte tutmanız ve uyurken de bacaklarınızın altına yastık koyarak yükseltmeniz varis oluşumunu bir derece engeller

Uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmalısınız Kendinize her fırsatta oturma şansı yaratmalı ve mümkünse elde ettiğiniz her oturma fırsatında yarım saat boyunca ayaklarınızı yükselterek oturmalısınız

Yürüyüş bacak kaslarınızı çalıştırır Bacak kaslarınız çalıştığında bacaklarınızdaki toplardamarların kalbe doğru hareketi kolaylaşır Düzenli yürüme alışkanlığı edinirseniz varis oluşma riskinizi ve oluşan varislerin şiddetini önemli derecede azaltabilirsiniz

Özellikle büyük varisler şiddetli darbelerle yırtılabilir Çok ender görülen ve kan kaybına yolaçabilen bu durumu önlemek için varis olan bölgelere darbe gelmesinden (çarpmalar) kaçınılmalıdır

Elastik bandaj şeklinde olan varis çoraplarının piyasada çok çeşitli şekilleri mevcuttur Bunlar hem bacağı sıkma açısından daha farklı olabilir, hem de yükseklikleri yanlızca dizkapağına kadar veya belinize gelecek yükseklikte olabilir Bu çorapları seçerken doktorunuza danışmalısınız

Tedavide son zamanlarda bitkisel kaynaklı olan ve gebeliğin ilk üç ayından sonra kullanımında bir sakınca olmadığı düşünülen tablet şeklinde bazı ilaçlar mevcuttur Bu ilaçlar doktor önerisine göre uygun dozlarda kullanılabilir

Gebelikten sonra varisler genellikle birkaç haftada kaybolur Ancak özellikle çok doğum yapmışlarda ve / veya ailevi eğilimi olanlarda varisler doğumdan sonra da kaybolmayabilir Bu durumda lazer, ameliyatla damarların çıkarılması, enjeksiyonla damarların devre dışı bırakılması yöntemlerinden biri uygulanabilir

Gebelikte varis ameliyatı genellikle yapılmaz Ancak belirtilerin çok şiddetli olduğu (ağrı, varis yırtılması gibi) durumlar da uygun bir cerrahi yöntemle tedavi yapılabilir

Vulva varisleri normal doğumu engeller mi?

Vulvadaki varisler normal doğum için genellikle bir engel teşkil etmezler Böyle durumlarda epizyotomi ("dikişli doğum") kanama miktarını artırabileceğinden mümkün olan durumlarda epizyotomi uygulamasından kaçınılır, ancak epizyotomi yapılmaması geniş bir yırtığa yolaçma riski varsa, epizyotomi de damarların nispeten daha az yoğun olduğu bir bölgeye açılır






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #57
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelikte hemoroid basur

Hemoroid nedir, belirtileri nelerdir?

Gebelik, hemoroid oluşumunu ya da varolan hemoroidlerin yarattığı şikayetlerin artmasını kolaylaştıran bir durumdur Ancak alacağınız bazı önlemlerle gebeliğinizi bu açıdan hiçbir sorun yaşamadan atlatmanız mümkündür

Hemoroid (basur, mayasır), anüs ve rektum (kalınbarsağın son kısmı) bölgesindeki toplardamarların bir tür varisidir Varis, toplardamarlardaki kıvrılmalar ve bölgesel olarak kan akımının ileri derecede yavaşlaması sonucu cilde veya hemoroid durumunda mukozaya yakın toplardamarların belirginleşmesidir Bu belirginleşen toplardamar pakeleri ("toplulukları") dışkılama esnasında ve özellikle de kabızlık ve dışkının sert olmasına bağlı ıkınmada kolaylıkla yırtılarak kanar

Hemoroidin ilk belirtisi genellikle dışkılama esnasında görülen taze kandır Bu kanama genellikle kısa zamanda durur ancak her dışkılama esnasında yineler Kanama dışında görülen diğer belirtiler bölgede dolgunluk ve özellikle dışkılamayla başlayan ve uzun süre devam eden ağrıdır Bunun dışında temizlik esnasında ele kitle gelmesi diğer bir belirti olabilir Hemoroidlerin içinde kan akımı ileri derecelerde yavaşladığından bazı durumlarda damariçinde bir pıhtı oluşup damarın tümüyle tıkanmasına neden olur Bu durum çok şiddetli ağrıya yolaçar ve tedavi edilmediği sürece ağrı devam eder

Gebelikte hemoroidler kan kaybına yolaçarak demir eksikliği anemisine neden olabilirler 15 mililitre kan kaybı bir günlük demir ihtiyacını tüketir

Gebelikte neden hemoroid daha sık oluşur?

Gebelikte kan hacminin artmasına bağlı olarak özellikle vücudun alt yarısında toplardamar içi basınç artmıştır Büyüyen uterusun ana toplardamarlara (vena cava inferior) baskı yapması bu basıncı daha da artırır ve akım yavaşlar Akım yavaşladığında yüzeyel toplardamarlarda varisleşme ortaya çıkar Progesteronun damar düz kaslarını gevşetici etkisi bu varisleşmeyi kolaylaştırır Sonuç olarak bacaklarda, vulvada ve anüs bölgesinde varisler ortaya çıkar

Hemoroid gebelikte en sık görülen varis şeklidir, bunu bacaklardaki varisler takipeder Vulva varisleri ise ender görülürler

Varislerle ilgili daha geniş bilgi almak için tıklayın

Gebelikte hemoroid belirtileri için ne gibi tedaviler uygulanabilir?

Hemoroid için temel olarak iki tedavi şekli vardır Cerrahi tedaviyle hemoroidlerin çıkarılması ve ilaçla tedavi İlaçla tedavi de belirtilerin şidetine göre bölgesel krem ve fitil uygulaması şeklinde olabileceği gibi, ağızdan alınan uzun süreli tablet tedavisi şeklinde de olabilir

Gebelikte belirtiler tedavi gerektirecek kadar şiddetli olduğunda ilk olarak lokal (bölgesel) tedavi tercih edilir Bu tedaviye aşağıdaki önlemler de eklendiğinde tedavi genellikle başarılı olur Yanıt alınamayan durumlarda gebeliğin üçüncü ayından sonra tablet şeklinde tedaviye geçilebilir

Gebelikten sonra hemoroidlerde önemli derecede iyileşme meydana geldiğinden cerrahi, gebelikte hemoroid tedavisi için son seçenektir

Gebelikte anne adayının hemoroid sorunlarını azaltmak için alabileceği önlemler nelerdir?

Kabızlığın önlenmesi: kabızlık dışkılama esnasında daha çok ıkınılması nedeniyle hemoroid belirtilerini kötüleştiren bir durumdur Lifli gıdalarla beslenerek, bol su içerek, düzenli egzersizlerle ve gerekli durumlarda ilaç kullanılarak kabızlık mutlaka önlenmelidir Kabızlık önlenmediği ve dışkılar yumuşatılmadığı sürece hiçbir hemoroid tedavisi başarılı olamaz

Pakelerin içeri itilmesi: Pakeler (hemoroid "memeleri") bazen dışkılama sonrasında dışarı çıkar ve orada kalırlar Bu durumlarda parmağınızı vazelinle kayganlaştırdıktan sonra bu pakeleri tekrar içeriye ittirmelisiniz Dışarıda kalan pakeler içlerindeki damarların daha kolay tıkanmasına ve kuruma nedeniyle daha çok ağrı oluşmasına neden olur

Kegel egzersizleri: bu egzersizler perine (perine vajina girişi ile makat arasında kalan bölgedir) kaslarını güçlendiren egzersizlerdir ve hemoroid tedavisinde ek bir önlem olarak uygulanabilir Günde en az 50-100 adet Kegel egzersizi yaparak bölge kan akımının hızlanmasına yardımcı olabilirsiniz Kegel egzersizi yapmak çok basittir: bir parmağınızı vajinanın girişinden içeriye hafifçe yerleştirdikten sonra kaslarınızla parmağınızı sıkıştırmayı deneyin Bu sıkıştırma hareketi Kegel egzersizidir Bu egzersiz esnasında perinede bulunan tüm kaslar bir bütün halinde çalışırlar

Eczanede satılan oturma banyoları da belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur

Hemoroidler normal doğuma engelmidir?

Hemoroidler normal doğuma nadiren engel olurlar Ancak büyük ve kolay kanayan hemoroidler zorlu bir doğumda aşırı ıkınmaya bağlı olarak kanayabilirler ve doğum sonrası şiddetli ağrılara neden olabilirler Bunun için hemoroid tedavisinin doğum eyleminden çok önce başlanmasında fayda vardır Doğum sonrası hem hemoroidler hem de belirtileri hızla geriler Tek başına hemoroid varlığı vajinal doğum için bir engel değildir






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #58
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelikte cinsellik cinsel ilişki

De Lee, 1934' te yazdığı The Principles and Practice of Obstetrics adlı kitapta, gebelikte cinsel ilişkiyi yasaklamak için dört neden saymaktadır

1 Düşük tehlikesi: Penisin servikse yapacağı etki ile oluşabilir

2 Sinirsel şok: Sinir enerjisine zaten çok yüklenilmiş olan kadında şok oluşabilir

3 Hayvansal içgüdüyü izlemek: Hayvanlar içgüdüsel olarak gebelikte çiftleşme yapmazlar

4 Enfeksiyon riski: Özellikle ilk üç ve son üç ayda fazladır

Bu öneriler yıllarca gebelikte cinsellik konusunda hekimlerin taşıdığı düşünceleri özetlemektedir

Prof Dr Ş Çanga ve Prof Dr İ Önder 1977 tarihli Propedötik(Kadın-Doğum) adlı kitaplarında gebelik sırasında cinsel ilişkinin sınırlandırılmasının doğal olduğunu, zaten gebede cinsel ilişki arzusunun ileri derecede azaldığını, kadının bütün ruh ve hayal alemi ve organizasyonu ile kendini taşıdığı çocuğuna verdiğini belirtmektedirler Yazarlar, öyküsünde mükerrer abortuslar bulunan kadınlarda cinsel ilişkinin bütünüyle kesilmesi gereğini vurgulayarak, bu kadınlarda ilişkinin mekanik olarak ya da genital organlarda oluşan hiperemi nedeniyle abortuslara neden olabildiğini söylemektedirler Ayrıca doğumun başlamasından önce yapılan cinsel ilişkinin puerperal enfeksiyonlara zemin hazırladığı belirtilmiştir Bu nedenle gebeliğin ikinci ayından başlayarak cinsel ilişkilerin ileri derecede sınırlanması ve doğum öncesi 6 haftadan başlayarak bütünüyle kesilmesi önerisinde bulunulmuştur

Ek bir etmen olarak semende prostaglandinlerin varlığının gösterilmesi gebelikte cinsel ilişkiyle ilgili sayılan yasaklayıcı nedenlere "prostaglandinler erken doğumu başlatabilir" gerekçesinin de eklenmesine yol açmıştır

Yıllar boyunca gebelikte cinsellikle ilgili yaklaşımlar, bilimsel verilere dayanmaktan çok geleneğe dayalı standartların sürdürülmesi biçiminde olmuştur "Her gebe için uygundur" yaklaşımı bireysel ilgi değişkenliğini, fiziksel rahatlığı ve olguların gerçek deneyimlerini dikkate almamaktadır Hekimler ve sağlık hizmeti veren diğer çalışanlar bu konuda bilimsel verilere sahip oldukça, bebek bekleyen çiftlere yanlış bilgi gidişi azalacaktır

Gebelikte Cinselliğin Fiziksel Yönleri

Bilindiği gibi gebelikte belirgin fiziksel değişiklikler oluşmaktadır Gebelikteki normal fizyolojik değişiklikleri gözden geçirdiğimizde bunların çoğunun gebe kadının cinselliğini dile getirmesini engellediği dikkati çeker Örneğin erken gebelikteki bulantı-kusmalar, gebenin sıklıkla hissettiği halsizlik ve yorgunluk olumsuz etmenlerdendir Üçüncü üç aylık dönemde beden değişikliklerinin artmasının yanında öne çıkan yorgunluk hissi nedeni ile kadın açısından cinselliğin söylenmesi beceriksiz ve rahatsız edici durum alır

Kadının arzu ettiği biçimde cinsel yanıt vermesini engelleyen diğer etkenler mide yanması, idrar yapma isteği, kabızlık, fetüsün hareketleri ve bel ağrısıdır

Gebeliğin erken dönemlerinde hormonal ve damarsal değişikliklere bağlı olarak memeler duyarlılaşmıştır Bu durum cinsel yakınlaşmada olumsuz bir etken olabileceği gibi, ileri gebelik haftalarında orgazmla birlikte süt salınımının ortaya çıkabilmesi hem gebe hem de eşi açısından rahatsızlık verici bir durum yaratmaktadır

Gebelikteki genital organlardaki artmış angorjman durumu cinsel uyarı sonucu daha da belirginleşir Bunun sonucunda post koital kanamalar daha fazla görülecektir Vazokonjesyonun neden olduğu dolgunluk hissi orgazmdan sonra da sürebilir ve rahatsız edici olabilir Aynı biçimde vajinal salgılar da gebelikte artmıştır ve cinsel uyarılma ile çok daha belirgin olur

Yapılan bir çalışmada gebelikte cinsel davranışlarını değiştirme gerekçeleri arasında kadınların %46'sı bedensel rahatsızlığı belirtmişlerdir

Gebelikte Cinselliğin Psikolojik Yönleri

Cinsel istek ve cinsel işlev pek çok çevresel, kişiler arası ve kişinin kendine özgü etmenlerden etkilenmektedir Cinsel performansı bilgisizlik, öfke, korku ve çeşitli olumsuz tutumlar değiştirebilir Gebelikte gebe kadın ve eşi cinsel açıdan stres altındadır Gebeliğin son üç ayı içinde kadında cinsel istek yitimi olduğu ortaya konulmuştur Bir çalışmada gebe kadınların %23'ü cinsel aktivitede azalma nedeni olarak cinsel ilgide düşüklüğünü göstermişlerdir

Gebelik, kadında daha önce ortaya çıkmamış olan psikolojik çatışmaları açığa çıkarabilir Çocukluktan kalma kardeşlerle ya da anneyle yaşanan rekabet anımsamaları, dişilik rolüne ilişkin kendi çatışmaları, kendi bağımlılık gereksinimine ilişkin çatışmalar ve eşine duyduğu karşıt düşüncelerin tümü gebede sorunlar yaratabilir

Erkeklerde de eşleri gebe iken cinsel ilişki için istekte azalma görülebilmektedir Bunun bir nedeni, erkeğin gebeyi uygun olmayan bir cinsel arzu nesnesi olarak görmesidir Erkekler bu dönemde çok güçlü duygular yaşayabilirler En başta eve gelecek yeni konuk babanın erkekliğinin canlı bir kanıtı olacaktır Gebenin ilgisi eşinden çok bebeğe yöneldikçe bir çeşit kıskançlık ortaya çıkacaktır

Gebelik iki birey arasındaki cinsel yönden gelişmede bir basamaktır Çiftin ilgi düzeyleri aynı değilse biri öbürünü "çok talep edici" ya da "çok reddedici" olarak algılayabilir Bu zor dönemde hekimin yol göstericiliği çok yardımcı olacaktır

Gebelikte kadın yaşadığı bedensel değişiklikler sonucu "çekiciliğini" yitirdiğini düşünebilir Bu durumda erkek, eşinin değişen fiziğinden çok ona duyduğu sevgiyi öne çıkarmalıdır Yoksa kadında eşinin evlilik dışı ilişkilere yöneldiği hissi doğabilir

Gebelikte cinsel ilişkiyle ilgili olarak her iki eşte koitus sonucu fetüsün zarar görebileceği korkusu olabilir Sağlık hizmeti verenler, eğer gebelikte koitusun sakıncalı olabileceğine ilişkin kanıt yoksa, bu korkuları gerekli açıklamalarla gidermelidirler

Gebelikte Cinsel Etkinlik

Cinsel ilişki sıklığı:

Bu konuda yapılmış çalışmalardan Masters ve Johnson' un çalışması ilk ve özellikle 3 ayda cinsel etkinlikte azalma olduğunu göstermektedir Diğer 4 çalışma da gebeliğin sonlarına doğru cinsel etkinliğin azaldığını ortaya koymuştur Örneğin bir çalışmada daha önce haftada 2-5 kez cinsel ilişki kuran çiftlerden gebeliğin ilk üç ayında cinsel etkinliklerini sürdürenlerin oranı %78 iken, 8 ayda %46'ya, 9 ayda ise %23'e düştüğü gösterilmiştir

Cinsel ilgi ve orgazm: Nulliparlarda ilk üç ayda cinsel uyarılma ve performans etkinliğinde azalmaya karşı, multiparlarda çok az değişiklik olduğu;ikinci üç ayda ise cinsel uyarılma ve performansta her iki grupta da iyileşme saptandığı ileri sürülmüştür Üçüncü 3 ayda cinsel ilgide azalma olduğu olguların çoğu tarafından ileri sürülmüştür Bir çalışmada birinci üç ayda %28 olan ilgi azalmasının 9 ayda %75' e çıktığı görülmüştür

Gebelikte orgazmla sonuçlanan koitus oranlarında giderek azalma olduğu saptanmıştır Ancak bir grup kadın gebeliğin tüm evrelerinde orgazm şiddetinde artma olduğundan söz etmiştir Genellikle gebeliği önlemeyi düşünmeksizin ya da gebe kalındığı bilindiği için oluşan rahatlık duygusu bazı kadınlarda gebelikte cinselliği daha haz verici duruma getirebilir

Koitus Dışı Davranış : Gebelikten önce koitus dışı davranışları (mastürbasyon, orogenital seks gibi) olan çiftlerin çoğunun gebelikte bu etkinlikleri terkettikleri görülmüştür

Gebelikte cinsel etkinliğin yerini alıp çiftin yakın birlikteliğini sürdürecek aktiviteler bir çalışmada ele alınmıştır Buna göre yalnızca el ele tutuşmak gibi yakın bedensel temas bile bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır Önemli olan çiftin bedensel ve duygusal birlikteliğini sürdürmesidir Pek çok çift gebeliklerinde ilişkilerine daha farklı açılardan bakabilmekte ve koitusa dayalı olmayan yöntemler geliştirebilmektedir

Davranış Değişikliği : Gebelik ilerledikçe cinsel ilişki pozisyonlarında da değişiklik olduğu ortaya çıkmıştır Örneğin bir çalışma sonuçlarına göre, gebelik öncesi dönemde olguların %80 oranında kullandığı "erkek yukarıda" pozisyonu gebelikte önemli oranda terkedilmiştir Üçüncü üç ayda "yan-yana" pozisyonu ve "arkadan yaklaşımla vajinal giriş" pozisyonu daha çok kullanılan pozisyonlar olmuştur

Gebelikler sırasında cinsel davranışlardaki değişikliğin nedeni olarak kadınlar, %46 oranında bedensel rahatsızlığı, %27 bebeğin zarar göreceği korkusunu, %23 cinsel ilgi yitimini, %17 ilişki sırasında gebeliğin getirdiği "beceriksizliği", %8 hekimlerin önerilerini, %6 gebelik dışı nedenleri, %4 "çekiciliğini yitirdiğini", %1’i de hekim dışı kişilerin önerilerini ileri sürmüşlerdir

Gebelikte Cinsel Etkinlik ve Geliştirebileceği Komplikasyonlar

Enfeksiyon: Doğuma yakın dönemlerde cinsel ilişkiyi sürdüren kadınlarda sürdürmeyenlere göre perinatal mortalite hızının 2-4 kat arttığı, bunun önemli bir nedeninin amnion enfeksiyonları olduğu Amerikan toplumunda yapılan bir çalışmada bildirilmiştir

Acaba koitus amnion enfeksiyonuna nasıl neden olabilir? Bu konuda söz konusu çalışmada şu düşünceler ortaya atılmıştır:

a) Yeni bir cinsel yolla bulaşan patojen kadın genital yollarına koitus sonucu girebilir,

b) Serviks ya da membranlarda hasarlanma olabilir,

c) Seminal sıvı servikal müküsün vaginal bakterileri geçirmesini arttırabilir,

d) Seminal sıvı, vajen, serviks, fetal membranlar ya da amnion sıvısındaki antibakteriel sistemleri etkisizleştirebilir

Ancak bu çalışmada çalışmacılar amniotik enfeksiyonun tanısını bakteriyel çalışmalarla değil de plasentanın subkoryonik plağına nötrofil infiltrasyonunun gösterilmesi ile koymuşlardır Bu da çalışmacıların savlarını tartışılır kılmaktadır

Bir başka çalışmada ise İsrail'de yaklaşık 11000 gebe taranmış ve gebelikte cinsel ilişkinin sürdürülmesi ile gebeliğin herhangi bir döneminde erken membran rüptürü, düşük doğum ağırlığı ya da perinatal mortalitede artış olmadığı görülmüştür Gebede erken membran rüptürü varlığı ya da eşin cinsel yolla bulaşan hastalık (CYBH) taşıyıcısı olması durumunda amnion enfeksiyonu riski çok artacağı için koitus yasaklanmalıdır

Prematürite: Prematür eylemle gebeliğin son dönemlerindeki cinsel etkinliğin ilişkisi konusu öteden beri tartışılan konulardandır Genellikle cinsel ilişkiden çok orgazmın prematür eylemle ilgili olabileceği üzerinde durulmaktadır Kadınlarda taktil genital uyarılma oksitosin salınımına yol açmakta, orgazmda bu hormon düzeyi daha da artmaktadır Oksitosin’in orgazmda üreme organlarındaki düz kas kasılmasından sorumlu olması gerekir

Semenin içerdiği prostaglandinlerin uterin kontraksiyonlara ve prematür eyleme neden olduğu düşüncesi kanıtlanmış değildir

Koitus, orgazm ve diğer cinsel deneyimlerin eylem kontraksiyonlarının başlamasıyla ilişkisiyle ilgili çelişkili çalışma sonuçları vardır

Fetal Distres: Maternal orgazm sırasında uterin gerilme ile ve uteroplasental dolaşımdaki konjesyon sonucu geçici fetal bradikardi oluşabilmektedir Gebeliğin son 4 haftası içinde cinsel yönden aktif olan gebe kadınlarda fetal distres insidansı daha yüksek bulunmuştur

Doğum Sonu Cinsellik: Bebeğin doğumu çiftin ilişkisini değiştirecektir Çocuk bakımı yorucudur, yalnızca fiziksel değil duygusal enerji harcamasına da yol açar Bebek genellikle anne babaya yakındır Çift, bebek yakındayken koitus yapmaktan çekinecek, ayrı bir odada ise "ya ağlamasını duymazsak" kaygısına kapılacaktır

Bebeğin her ağlamasında süt emzirmenin önerilmesi bu bağlamda olumsuz bir etken olacağı gibi bebeğin ağlamasıyla angorje ve duyarlı olan memelerden süt salınımı olduğu görülecektir

Vajinal lübrikasyon (kayganlık) azaldığından disparonia ortaya çıkacaktır

Doğum sonu dönemde 3-7 ay süreyle cinsellikte azalma bildirilmekte ise de loşianın azalmasıyla çoğu olgunun 2-4 hafta içinde cinsel etkinliğe başladığı anlaşılmaktadır Bu kadar erken koital aktiviteye dönülmesi önemli komplikasyonlara yol açmamıştır Ancak geleneksel olarak doğumdan sonra cinsel aktivitenin 6 haftalık lohusalık süresince ertelenmesi önerilmektedir Bunun gerekçesi açık olan servikal kanaldan asendan yolla bir enfeksiyonun girişini önlemek ve vajinal-perineal dikişlerin açılmasına engel olmaktır Bu dönemde perine cildi gergin ve duyarlıdır Vajinadaki kayganlık eksikliğine karşı başlangıçta yapay bir kayganlaştırıcı yağ kullanılabilir İlk birkaç hafta içinde cinsel ilişki dışı yakınlaşma cinsel etkinliğin sağlıklı bir biçimde yeniden yerleşmesinde çok yararlı olacaktır Bazı kadınlarda doğum sonu dönemde depresif bir ruh durumu ortaya çıkabilir Bu durum ayrıca tıbbi tedavi gerektirebilir

Bebeğin her ağlayışında gece ve gündüz yalnızca emzirmeyle beslenmesi durumunda ve doğumdan bu yana 6 aydan az süre geçmişse, emzirme gebelikten korunmada oldukça etkili ancak geçici bir yöntemdir Etkili korunmayı sürdürebilmek için adetler başlar başlamaz, emzirmelerin sıklığı ve süresi azaldığında, ek mamaya başlandığında ve bebek 6 aylık olduğunda mutlaka güvenilir bir kontraseptif yönteme geçilmelidir

Çoğu kadın ve erkek vajinal doğumun vajinayı genişlettiğini düşünür Ancak daha önce vajinal kaslar kullanılmadan hiç egzersiz yapılmadıysa belirli bir gevşeklik söz konusu olabilir Dolayısıyla Kegel egzersizleri denilen perine ve vajen kaslarının kasılmasıyla yapılan egzersizler yararlı olur Bu egzersizlerin temeli pubokoksigeus kasını kasıp gevşetmeye dayanır Bu kas idrar yaparken tutmayı ve yeniden idrar yapmaya başlamayı sağlayan kastır






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #59
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelikte cilt değişiklikleri hastalıkları

Gebelik kadın vücudunda pekçok değişime neden olan bir süreçtir Hormonal ve mekanik nedenlere bağlı olarak gelişen bu değişimler gerek direk gerekse dolaylı yollardan kadının psikolojisini de etkiler Bazı kadınlar gebeliğin vücudunda meydana getirdiği değişimlerden büyük bir hoşnutluk duyar ve gebeliğin kendisini güzelleştirdiğini düşünürken, oldukça önemli bir grup kadında çirkinleştiğini düşünür ve hatta kendi vücudundan utanır hale gelir Oysa gebelik her kadına yakışan çok güzel ve farklı bir olaydır

Gebelikte kilo artışı, ve karnın büyümesi dışında görülebilen en önemli fiziksel değişim ciltte yaşanır Hem hormonların hem de büyüyen karnın etkisi ile ortaya çıkan bu değişikliklerin bir kısmı gebelik sonrası eskiye dönerken, bir kısmı da kalıcı olur

Çatlaklar

Gebelikte ortaya çıkan cilt değişimlerinden en sık bilineni karın çatlaklarıdır Stria Gravidarum adı verilen bu çatlaklar tüm gebe kadınların %50 ile 90'ında ortaya çıkar Hemen hemen bütün kadınlar bu çatlakların ortaya çıkmasından korkmakta ve çekinmektedir Büyük çoğunluğu karnın alt kısmında görülen lezyonlar gebeliğin ikinci yarısından itibaren belirmeye başlar Nadiren uyluklar, kalçalar, memeler ve kollarda da görülebilir

Tipik görüntüsü deride ufak ve fazla derin olmayan çöküntüler şeklindedir Açık tenli kadınlarda pembemsi bir rengi olabilir Esmer tenlilerde ise etrafındaki cilt bölümlerinden oldukça açık renkte, hatta gümüş rengindedir Ciltte bulunan kollajen adı verilen maddenin ayrılmasından dolayı görülürler Ağrılı değillerdir ancak hafif bir kaşıntıya yol açabilirler Hem mekanik gerilmeye bağlı olarak hem de hormonal nedenler ile ortaya çıkabilirler

Çatlakların önlenmesi her zaman mümkün olmaz Piyasada gebelik çatlaklarını engellemek için satılan pekçok ürün olmasına karşın etkinlikleri her zaman tatminkar değildir Ailevi yatkınlık söz konusudur Annesi ya da kızkardeşinde bu türden çatlaklar olanlarda daha sık görülür Irkın da etkisi olduğu tahmin edilmektedir Örneğin siyah ırkda daha az rastlanır Ani ya da olması gerekenden fazla kilo artışı olanlarda çatlaklar daha kötü olur Önlemek için yapılabilecek en iyi şey bol sıvı almaktır Sıvı miktarı yüksek olan sağlıklı bir cilt gerilmeye daha iyi yanıt verir

Çatlakların büyük bir kısmı doğumdan sonra kaybolmaz Rengi biraz daha açılarak gümüşi bir hal alır Pekçok kadın bu durumdan rahatsızlık duymaz ve bunu anne olmanın bir işareti olarak gururla taşır Daha az sayıda kadın ise çatlaklardan kurtulmak ister Bu amaçla geliştirimiş pek çok cerrahi teknik vardır ve bu teknikler plastik cerrahlar tarafından uygulanır Sonuçlar tatminkar olmaktadır

Özetleyecek olursak:

Aile öyküsü ve genetik yatkınlık çatlakların ortaya çıkmasında önemlidir Anneniz ya da kızkardeşlerinizde varsa büyük olasılıkla sizde de görülecektir

Eğer önceki hamileliklerinizde çatlak olduysa bu hamileliğinizde de oluşması kuvvetli bir olasılıktır Önceden kalan çatlakların rengi geçici olarak koyulaşabilir

Ani kilo artışı Çok hızlı ve fazla miktarda kilo aldıysanız çatak ile karşılaşma olasılığınız yüksek demektir

Beslenme durumu Yeterli miktarda sıvı alan ve dengeli beslenen kadınlarda daha az ve daha hafif şiddette çatlak olduğunu unutmayın

Irkın önemini akılda tutun

Gebelik Maskesi

Cholasma olarak da adlandırılan gebelik maskesi gebelik esnasında yüzde meydana gelen değişimleri ifade eder Gebelik sırasında melanotropin adı verilen madde fazla miktarda salgılanır Bu madde burun, yanaklar ve alın civarında pigmentasyon artışına yani koyulaşmaya yol açar Güneş ışınları duruma yol açmamakla birlikte olayın şiddetini arttırabilir Gebe kadınların %45 ile 70'inde gebeliğin 4 ve 5 ayından başlayarak gebelik maskesi görülebilir Kalıcı olmayan bu durum doğumdan sonra birkaç ayda kendiliğinden geriler ve kaybolur Gebeliği sırasında makyaj yapan kadınlar cholasma'yı saklayabilirler Gebelk maskesini önlemenin en kolay yolu güneşe çıkarken çok yüksek faktörlü koruma kremleri sürmektir Kış aylarında da güneşin bu tür etkisi olabileceği unutulmamalı ve koruyucu krem sürmek ihmal edilmemelidir

Koyulaşmalar sadece yüzde olmaz Meme başları, koltuk altları, genital bölge de de gebeliğin sonlarına doğru renk değişiklikleri görülebilir Bu değişiklikler önemli değildir ve doğumdan sonra kaybolurlar

Linea nigra

Orta hat üzerinde, kasıktan göbek deliğine kadar uzanan koyu renkli bir çizgidir İlk gebeliğini yaşayanlarda gebeliğin üçüncü ayından başlayarak ortaya çıkar Tecrübeli annelerde ise daha erken dönemde görülebilir Her kadında görülmezBazı toplumlarda bu çizginin görülmesi bebeğin erkek olduğu şeklinde yorumlanır ancak bunun gerçekle bir ilgisi yoktur

Sivilce

Gebelikte meydana gelen hormonal değişimler ciltte yağlanma ve sivilceye neden olabilir tamamen geri dönüşümlü olan bu sivilceler gebelik sırasında bol sıvı alımı ve düzenli yapilan cilt temizliği ile bir ölçüde engellenebilir

Damarlanma

Gebelik sırasında kanda artan östrojen seviyelerine bağlı olarak özellikle yüz, boyun, göğüs, kol ve bacaklarda değişik şekillerde damarlanmalar ortaya çıkabilir Bu damarlanma yıldız şeklinde ve ciltten hafif kabarık yapılardır Üzerine baskı uygulayınca renkleri solmaz Bu yapılara örümcek ağına benzedikleri için İngilizce'de örümcek anlamına gelen spider kelimesinden esinlenerek "spider veins" adı verilir Kadınların %60 civarında görülür ve doğumdan sonra kendiliğinden kaybolur

Palmar Eritem

Tıbbi adı palmar eritem olan avuç içlerinde kızarıklık ve beneklenmenin nedeni tam olarak bilinmemektedirBununla birlikte artmış östrojen miktarına bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir Gebe kadınların %50-55'inde rastlanır Zencilerde daha nadir görülür Nadiren ayak tabanlarında da saptanabilir Herhangi bir yakınma yaratmayacağı gibi hafif yanma ve kaşıntı olabilir Her zaman kullanılan nemlendiriciler yararlı olabilir

Karaciğer hastalıklarının önemli bir bulgusu olan palmar eritem varlığında kan tetkileri ile karaciğer fonksiyon testleri yapılmasında fayda vardır Palmar eritem doğumdan sonra östrojen düzeylerinin normale inmesi ile kaybolur

Diğer değişiklikler

Gebelik sırasında bazı kadınlrda saç ve tırnaklar normalden daha hızlı uzar Tırnaklarda incelme ve kolay kırılma görülebilir Bazı bölgelerde aşırı tüylenme olabilir Terleme artabilir Tüm bu değişiklikler hormonal artışlara bağlıdır ve gebelik sona erdikten sonra gerilerler






Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)

Eski 10-19-2012   #60
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum (Geniş Bilgi)




Gebelikte ultrasonografi ultrason

Ultrason ya da ultrasonografi modern tıbbın vazgeçemediği görüntüleme yöntemlerinden birisidir Ultrasonun insan vücudunun içinde olup bitenleri anlamaya yarayan diğer görüntüleme yöntemlerden en önemli farkı bu amaca ulaşmak için X- ışınlarını kullanmaması yani radyasyon içermemesi, bunun yerine insan kulağının duyamayacağı frekansta ses dalgalarından yararlanmasıdır Bir başka olumlu özelliği de elde edilen görüntünün gerçek zamanlı olması yani işlem yapıldığı sırada görüntünün monitör ekranında izlenebilmesidir

40 yıldan fazla zamandır tıp alanında kullanılan ultrason günümüzde kadın doğum pratiğinde rutin uygulamaya girmiş, jinekolojik muayene ve gebelik takiplerinin olmazsa olmaz bileşeni haline gelmiştir

Ultrasonun çalışma prensibi

Ultrason cihazı ses dalgalarının değişik yoğunlukta dokular içinde farklı hızlarda ilerlemesi ve yansıması prensibine dayanan bir mekanizma ile çalışır Bu mekanizma aslında doğaya yabancı bir mekanizma değildir Yarasaların uçarken, balinaların ise denizlerde yüzerken kullandıkları sistem de benzer bir prensibe dayanmaktadır Öte yandan denizaltıların seyir sırasında ya da balıkçıların balık sürülerini ararken kullandıkları sonar cihazları da aynı mekanizma ile çalışırlar

Ultrason cihazının bölümleri

Ultrason cihazları tıpkı bilgisayarlarda olduğu gibi farklı parçalardan oluşur

Prob: Ultrason cihazının inceleme sırasında vücüt ile temas eden en önemli kısmıdır Prob ses dalgalarını üretir ve yansımalarını algılar Basit bir benzetme yapacak olursak ultrason cihazının ağzı ve kulağı gibi görev yapar

Ultrason probları ses dalgalarını 1880 yılında Pierre ve Jacques Curie tarafından keşfedilen ve piezoelektrik etkisi adı verilen bir sistemle üretirler ve algılarlar Probların içinde çok sayıda piezoelektrik kristali adı verilen quartz kristal bulunur Elektrik akımı uygulandığında kristaller hızla şekil değiştirirler Bu şekil değişikliği titreşime ve sonuçta ses dalgası oluşmasına yol açar Tam tersi olarak kristallere herhangi bir ses dalgası ya da basınç ulaştığında bu kez elektrik akımı üretirler Bu sayede aynı kristaller hem ses üretmek hem de sesi algılamak amacıyla kullanılırlar Probun içinde ayrıca kendi ürettiği sesin oluşturduğu yansımaları ayıran bir bölüm ve üretilen ses dalgalarını odaklamaya yarayan bir de akustik lens bulunur

Tipik olarak bir ultrason probunda yaklaşık 300 kristal bulunur Bu kristaller birbirlerinden bağımsız olarak ses dalgası üretir ve kendilerine ulaşan yansımaları elektrik akımına çevirirler Sonuçta saniyede yaklaşık 30 görüntü elde edilir ve bu 30 görüntü monitörde hareketli film gibi izlenir Bu olaya gerçek zamanlı ultrason adı verilir Diğer görüntüleme yöntemlerinde ise sadace tek bir kare görüntü elde edilmektedir

Ultrason probları çok değişik boyutta ve şekilde olabilir Probun türü elde edilecek görüntü alanını, üretilen ses dalgalarının frekansını, doku içerisinde ilerleyeceği mesafeyi ve elde edilen görüntünün çözünürlüğünü belirler Kadın doğumda en çok frekansı 1-10 MHz aralığında ses dalgası üretebilen vajinal ve konveks abdominal problar kullanılır Probun açısı inceleme amacıyla taranan alanın da genişliğini belirler

Üretilen ses dalgalarının doku içinde ilerleme hızı saniyede yaklaşık 1540 metredir ancak aynı dalgaların gücü dokunun direncine göre değişir Probu terk eden ses dalgası vücut içinde yansıyacağı, kırılacağı ya da emilip ısıya dönüşeceği bir yere ulaşana kadar ilerler Kırılan ses dalgası yönünü değiştirerek ilerlemeye devam eder ve sonuçta ya bir dokuya ulaşıp yansır ya da emilirYansıyan ses dalgası proba geri döndüğünde kristallerde oluşan elektrik akımı merkez üniteye iletilir ve görüntü olarak işlenir

Ses dalgasının frekansı ne kadar yüksek ise elde edilen görüntünün çözünürlüğü yani kalitesi de o derece yüksektir Buna karşılık yüksek frekanslı ses dalgaları dokular içinde çok fazla ilerleyemez Vajinal prob ile abdominal prob arasındaki farkın temeli bu özellikte yatar Abdominal prob ile inceleme yaparken ses dalgaları üreme organlarına ulaşana kadar uzun bir mesafe katetmek durumundadırlar ancak vajinal incelemede prob incelenmesi amaçlanan dokulara çok yakın olduğundan ses dalgasının uzun bir mesafe katetmesine gerek yoktur Bu nedenle vajinal incelemelerde daha yüksek frekanslı problar kullanılabilir ve abdominal proba göre çok daha kaliteli görüntü elde edilebilir

Abdominal konveks prob Vajinal prob

Merkezi işleme ünitesi (Central processing unit, CPU): Prob bir ses dalgası üretip doku içine gönderdikten sonra buradan geri yansıyan ve elektrik akımına dönüştürülen sinyaller merkezi bir işleme ünitesi tarafından değerlendirilir Dokuların yoğunluğu ve uzaklığına göre bu işlem ünitesi sinyalleri yükseltir filtre eder ve sonuçta görüntüye dönüştürür Filtre işlemi sinyali görüntüyü bozabilecek dış seslerden arındırmak için gereklidirBu olaylar tıpkı şu anda kullandığınız bilgisayar işlemsinde olduğu gibi gerçekleşir CPU aynı zamanda ultrason cihazının ve probun gereksinim duyduğu elektrik enerjisini de sağlayan kaynaktır

CPU'nun bir diğer işlevi de elde edilen görünütünün kalitesini sağlamak ve bu görüntüyü çıktı ünitelerine iletmektir Genelde CPU ünitelerinde cihazın kontrolünü sağlayan bir panel ve mouse ya da trackball da bulunur Bunların görevi hem görüntü üzerinde işaretleme hem de ölçüm yapabilmektir

Elde edilen görüntünün kalitesi probun frekansına ve kalitesine bağlı olduğu kadar aynı zamanda CPU kapasitesi ile kullanılan yazılıma da bağlıdır Yazılım aynı zamanda verilerin işlenmesi ve ölçüm sonucunda özellikle gebelik ultrasonografisinde bebeğin büyüme ve gelişiminin değerlendirilmesi ile ağırlığının tahmin edilmesinde de kullanılır

Çıktı üniteleri: Ultrtasonik dalgaların CPU'da işlennmesi ve görüntüye dönüştürülmesi ile elde edilen veriler çıktı ünitelerine aktarılır Bu ünitelerin en çok kullanılanı monitördür Bu monitör bilgisayar monitörü ile benzerdir Pek çok ultrasonda renkli monitör de olsa ekrana yansıyan görüntü siyahtan beyaza dek uzanan gri tonlardan oluşmuştur Ekrandaki koyu renk alanlar ses dalgasını kıran ya da emen oluşumları temsil ederken daha açık renkli alanlar sesi yansıtan ya da proba çok yakın olan dokuları gösterir Örneğin sıvı ses dalgasını absorbe ettiği için içi idrarla dolu bir mesane ya da basit bir yumurtalık kisti ultrasonda siyah olarak görülür Doppler etkisi ile çalışan ultrasonlar ise hareketleri de gösterebilir ve bu hareketler ekranda renkli olarak görülebilir Bu etki en çok kan akımlarını izlemek için kullanılır Probdan uzaklaşan cisimler ekranda mavi, yaklaşanlar ise kırmızı renkte görünür

CPU'dan çıkan ve monitörde yansıtılan görüntü disket ya da CD gibi depolama aygıtlarında saklanabilir, bağlı olan bir video ile kasede kaydedilebilir ya da termal bir yazıcı ile kağıda aktarılabilir

Özet

Bir ultrason incelemesini özetleyecek olursak:

Ultrason cihazı prob yardımı ile yüksek frekanslı ses dalgalarını vücudunuza gönderir

Ses dalgaları vücudunuz içinde ilerlerken farklı yoğunluktaki dokulara çarparak ya emilir ve ısıya dönüşür, ya geri yansır ya da kırılıp yön değiştirirdikten sonra yansıyacağı başka bir dokuya kadar ilerlemeye devam eder

Geri yansıyan dalgalar prob tarafından yakalanarak elektrik uyarısına dönüştürülür ve CPU'ya aktarılır

CPU sesin doku içindeki ilerleme hızına göre dalgayı yansıtan oluşumun probdan olan uzaklığını hesaplar ve bu işlem saniyenin milyonda biri gibi kısa bir sürede gerçekleşir

CPU yansıyan ekoların uzaklığını ve yoğunluğunu işleyerek bunu ekranda görülebilen iki boyutlu bir görüntü haline dönüştürerek monitöre yansıtır






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.