Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize Özel1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı; Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz 2 yaşınızdayken size yürümeyi oğretti; Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz 3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı; Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz 4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu; Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz 5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi; Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz 6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü; Sokaklarda "gitmiycem" diye ağlayarak teşekkür ettiniz 7 yaşınızdayken size bir top hediye etti; Komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz 9 yaşınızdayken size piano öğretmeni buldu; Notaları bir gün bile çalışmayarak teşekkür ettiniz 10 yaşınızdayken doğumgünü partilerinden, dans derslerine kadar her yere sizi arabayla götürdü; Arabadan firlayıp giderken arkanıza bile bakmayarak teşekkür ettiniz 11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü; "Sen bizimle oturma" diyerek teşekkür ettiniz 12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi; O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz 15 yaşınızdayken sizi yurtdışında yaz kampına gönderdi; Tek satır mektup yazmayarak teşekkür ettiniz 17 yaşınızdayken erkek arkadaşınızla partiye gitmenize izin verdi; Bir telefon bile etmeden sabaha karşı eve dönerek teşekkür ettiniz 19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampüse götürdü ve eşyalarınızı taşıdı; Arkadaşlarınız alay etmesin diye kampüs kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz 21 yaşınızdayken iş hayatı ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi; "Ben senin gibi olmayacağım"diyerek teşekkür ettiniz 22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı; 23 yaşınızdayken Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz 24 yaşınızdayken uzun süredir çıktığınız çocukla tanışmak istedi; "Zamanını ben bilirim" diye tersleyerek teşekkür ettiniz 25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı; Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz 30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında size akıl vermek istedi; "Artık bu ilkel yöntemleri bırak" diyerek teşekkür ettiniz 40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğumgününü hatırlattı; "Anne işim başimdan aşkın" diyerek teşekkür ettiniz 50 yaşınızdayken o, çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiginizde mutlu oldu; Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz Derken bir gün O, öldü O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü EĞER HALA SİZİNLEYSE, ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK SEVİN |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelANNE Burası çok soğuk üşüyorum Anne Her taraf beyaz her taraf kar Saçlarım ıslandı ayaklarım donuyor kanım çekiliyor Sar beni kollarına “Anne” … Doğduğuma sevinip Basamadın bağrına Emzirip ak sütünden Doyurmadın beni Anne Geceleri uyanmadın hiçbir zaman uykundan Almadın minik bedenimi koynuna Öylesine hasretim ki… Tenimde Anne kokusuna… … Bir tek gün diyemedim yüreğimden koparak “Anne” Sanki doğduğumda yasaklanmıştı o sözcük bana Oysa her bebek gibi, Benimde ilk sözcüğüm olsun isterdim “Anne” … Ne görebildin yürüdüğümü Ne de düşe kalka büyüdüğümü Tek sevincim nedir bilir misin? “Anne” Ne ben gördüm, ne de sen görebileceksin öldüğümü … … Giydiğimde siyah önlüğümü ablamdan kalan Sen göremedin “Anne” Yakıştı mı bilmem, kimseler umursamadı Kimselerde saçımı taramadı Gözümde mutluluk parıltısı yerine İki damla yaş vardı “Anne” … Okşanmak isterdi saclarım Öpülmek isterdi yanaklarım Ana şefkatiyle… Ne çantam vardı ne defterim,kalemim Ne de her gün yıkandı çorabım Bir tek gün giderken okuluma Yavrum deyip uğurlanmadım… … Ahh Anneciğim Ana yüreğiyle sarıp sarmalasaydın Geceleri uzanıp yanıma Masallar anlatsaydın Bir gün sadece bir gün tarasaydın saçlarımı Öyle gitseydim okuluma … … Biliyorum üzüleceksin “Anne” Genç kız olamayacağım Pamuk prensesim deyip sarılamayacaksın boynuma Düşlerimde olmayacak “Beyaz atlı Prensim” Umutlarım hep kalacak yarım Görmek isterdin sende her ana gibi Kara kızını gelinlikler içinde Gözlerinden dökülürken gururla karışık gözyaşın Kınalarla süslenmeliydi ellerim Şimdi kardan kına yaktım bembeyaz Oysa duvağımı sen takacaktın öpüp alnımdan Belime bağlayıp kuşağı Yolcu edecektin beni göz yaşlarınla Bu gelen, düğün alayı değil Anne Bir yanımda öğretmenim diğer yanda arkadaşlarım Uğurluyorlar beni Ölümün koynuna Geliyorum yanına beni al kollarına Anne … Ölmek değil beni üzen, Hatta mutluyum geliyorum koynuna, Ama hep içimde bir sızı kaldı; Bir tek gün göremedim seni dünya gözüyle “Anne” … AhhAnacığım Ana diyemedim, Üstelik olamayacağım ana da … Senin bana sarılamadığın gibi Bende sarılamayacağım çocuklarıma Ve en kötüsü Hiç umudum olmadan Hiç hayal kurmadan Giriyorum toprağa… … Hiç unutmuyorum, Ablam hastalanmıştı bir gün Yanarken ateşler içinde Sayıklıyordu“ Anne” diye Ne olur ayıplama beni Kıskandım onu Anne … Ne mutlu ki ona, gördü seni Sarıldı boynuna, yattı koynunda Çekti anne kokusun yüreğine Doya doya “Anne” dedi sana Ben bir kez olsun kopup yüreğimden “Anne” diyemedim, Bana mı benzerdin, ablama mı? Ela mıydı gözlerin kara mı? Siyah mıydı yoksa sarı mı saçların? Bilemedim … Ama güzelmiş sindir her ana gibi … Anne diyen her çocuğa Annesine sarılan her bebeğe Giyip temiz önlüklerini, Saçları çift örgülü okula gelenlere İmrendim, Gözlerim nemli Hep izledim uzaktan, … Hadi Anne aç kollarını,al beni koynuna sarıl öp beni Kokunu istiyorum,üşüyorum ısıt beni Anne Ne olur bir tek gün, bir saat gel Anne Sonra gidersin … Al beni yanına, Cennetine al beni, Burası çok karanlık korkuyorum Anne… |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelMELEK Doğacak bebek doğumdan bir gün önce Allah ile görüşür : Allahım dünyaya gideceğim ve orada ne yapacağımı bilmiyorum * Ben senin için bir melek yarattım ve o seninle ilgilenecek Allahım onların dilini bilmiyorum Onlarla nasıl anlaşacağım, nasıl iletişim kuracağım *Senin için yarattığım melek, sana onların dilini öğretecektir *Allahım duyduğum kadarıyla dünyada çok kötülükler varmış Onlarla nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum Senin için yarattığım melek, seni canı pahasına kötülüklerden koruyacaktır Merak etme Allahım sana tekrar nasıl döneceğim? * Senin için yarattığım melek, bana nasıl döneceğini sana anlatacaktır Derken melekler gelir ve dünyaya gitme zamanının geldiğini söylerler ve çocuğu Allahın huzurundan götürürlerken bebek tekrar sorar ; Allahım benim için yarattığın meleğin adı ne? * Adının önemi yok ; ama, sen ona ; ANNE diyeceksin |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelAnnesiz Bir Güne Uyanmak Gece çökünce, uzun beyaz florasanlar ile aydınlatılan koridorlarda, üzerlerine ilaç kokuları sinmiş hasta yakınları, korku, umut ve endişeyle beraber, geceyi sırtlayıp sabaha taşırlardı Hastanenin ikinci katında bulunan yoğun-bakım odasındaki sessizlik, karanlığı bile kıskandırmaya yeterdi Azrail`in sık sık uğradığı bu yerde, umut zincirlerine sarılmış yaşamlar; insanca bir çaba ile sürdürülürdü Belki anneme bir faydası olur düşüncesiyle, görevlilerin izin verdiği kadar bu odanın önünde beklerdim Beni terk etmesine izin vermediğim umudumla Salı gününü çarşamba gününe bağlayan gece de, yoğun-bakım odasındaki hareketlilik gözüme çarptı Ses avına çıkmış kulaklarımla, tüm olup biteni anlayabilmek için yaklaştığımda, görevlilerin her zaman yaptıkları gibi yaşam savaşını kaybeden birini, sarıp sarmalayıp, zemin katta bulunan morg odasına götürmek üzere çabaladıklarını gördüm Ölen kişinin annem olabileceği korkusu, yüreğime oturdu Üzerine bastığım mermer zemin sanki ayaklarımın altından çekildi, dengem bozuldu ve vücudumun her yeri titremeye başladı Kendimi biraz olsun toparladıktan sonra görevlilere ; ''bu kez kim?'' diye soracakken, birgün önce hastanenin kantininde çay içip, sohbet ettiğimiz hemşirenin dost elini sırtımda hissettim —Yaşlı amca!'' dedi —Bir haftalık yaşam mücadelesi sona erdi Dayanılmaz acılar çekiyordu Ölüm belki de kurtuluşu oldu'' Hemşirenin söyledikleri beni rahatlatmıştı ama her gün birilerinin ölmesi, sıranın anneme de gelebileceği korkusunu üzerimden atmama yetmemişti Yine de tüm olumsuz düşünceleri beynimin duvarlarından kazımak üzere, hemşireye teşekkür edip yanından ayrıldım Hastanenin karşısında bulunan cami minaresinden yükselen ezan sesi; insanları sabah namazına davet ederken, İstanbul sisli bir sonbahar sabahına uyanıyordu Sigara içmek için kantine geldiğimde, kardeşlerimin ve babamın ayrı ayrı masalarda oturduklarını, sildikçe yenileri gelen gözyaşlarını, nafile çabalarla birbirlerinden sakladıklarını gördüm Beni fark ettiklerinde, sorgulayan gözleri suratımdaydı İnandırıcılıktan uzak sözcükleri bile bulmamın günbegün zorlaştığı, kimin, kimi kandırdığının bilinmediği, insanca oynanan bir oyunun kim bilir kaçıncı sahnesindeydim Benimle beraber umut biriktiren bu insanların, morallerini yüksek tutma zorundalığım, beni yalan üreten bir makineye çevirmişti Daha fazla beklemeden aklıma gelen yalanları sıralamaya başladım ''Yoğun bakım odasında bulunan yaşlı amcayı hatırladınız mı? Hani annemin solunda bulunan İşte o amca iyileşmiş Ölüm riskini atlatmış olacak ki, yukarı katta bir odaya aldılar İnşallah annem de iyileşecek! Hep beraber evimize gideceğiz!'' Söylediklerimi onaylarcasına başlarını sallayıp, hep bir ağızdan ''inşallah!'' dediler Beraber, yoğun-bakım odasının sorumlu doktorunun, hasta yakınlarını bilgilendirmek amacıyla, saat 1030`da yapacağı görüşmeyi beklemeye koyulduk Saati görebileceğim bir masa bulup oturdum Ismarladığım demli çayımı içerken, bir de sigara yaktım Zaman genişliyordu, genişledikçe yüreğimden gelen kabul edilmez öfke ve direniş giderek artıyordu Henüz hayatının baharında olan annem, lanet olası bir odada ölüm-kalım savaşı veriyordu Şuurunu kaybetmiş, kalbi de bir cihaz yardımıyla çalışıyordu Sığındığım Allah`a dua etmekten başka elimden hiçbir şey gelmiyordu ''Ya annem ölürse'' düşüncesi, beynimi kemiren kocaman bir kurt oluyor ve her geçen dakika daha fazla kemirgenleşiyordu Gözlerimde tıkalı olan yaşlar, bir yol bulup akmaya başladı Ağladım çokça Saatler 1030`u gösterdiğinde, yoğun-bakım odasının sorumlu doktoru, bir sonraki günün getireceklerine kendimizi hazırlamamız gerektiğini söylüyordu Annemin beyninde oluşan ödem, yaşama şansını neredeyse sıfıra indirmişti Günlerdir hastanede uykusuz, sağa-sola koşturan bedenim, doktorun söyledikleri karşısında direncini iyice yitirdi Göz kapaklarım kendiliğinden kapandı Eve kiminle geldiğimi, üzerimdekileri çıkartıp, yatağa nasıl uzandığımı hatırlamıyorum Derin bir uykudan sıçrayarak uyandığımda, kardeşimin -''Hastaneye gitmemiz gerek!'' feryadının yankısı, hastaneye gitmek üzere bindiğimiz taksinin içerisinde bile sürüyordu Hastaneye geldiğimde, annemin parmak uçlarından kayan yaşam yıldızı, veda için bekliyordu Henüz ısısını kaybetmemiş yanağına bir öpücük kondurduktan sonra, hıçkıra hıçkıra ağlayarak, morg odasından dışarıya çıktım Adımlarım beni, günlerdir annemi bize bağışlaması için dua ettiğim caminin avlusuna götürdü Kulağıma fısıldanan, nereden ve kimden geldiğini bilmediğim ''Takdir İlahi'' sözcüğü, beni ne kadar teselli edebilirdi ki? Aynı gün, ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazından sonra, annemi son yolculuğuna uğurladım Ertesi günü, İstanbul yine bir sonbahar sabahına uyanırken, annesiz geçireceğim ilk gün başlıyordu Canımın yarısının olmadığı |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelAnne Bırak kalsın masada ekmek testide su Ayna puslu, pencere camı kirli Bırak kalsın saçların dağınık, gözlerin uykulu Saksıdaki çiçek susuz, kedi yalını bekler bir köşede Bırak kalsın meyve ağaçta, kırlangıç havada Dama düşen ince bir yaz yağmuru Yoruldun artık, bütün gün didinip durdun Toprak bile, gök bile, deniz bile bir yerde yorulur Bırak kalsın süpürge duvarda, sabun kovada Anne, gel yanıma otur |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelMuhterem Annem'e Merhamet sende saklı sevgi layık şanına Huzuru buluyorum yaklaşınca yanına Can koyarsın insanın damarında kanına Samimi duygularla olur arkadaş anne Senin yerini tutmaz dünyada hiçbir varlık Sana duyduğum hürmet yüreğimde nazarlık Seni üzen insanı kabul etmez mezarlık Senin rızanı alan oluyor bir hoş anne “Ana gibi yar olmaz”demiş büyüklerimiz Seni mutlu etmektir bütün emeklerimiz Hakkını ödemezsek cehennemdir yerimiz Çırpınıp ağlamamız elbetteki boş anne Ana her yaşta ana o baştaki tacımız El vurup okşadıkça hemen geçer acımız Ekmeğimizhavamız,suyumuz,ilacımız İyi ve kötü günde en güzel sırdaş anne Kalplerimiz buluşur günün her saatında Ben cennete talibim ayağının altında Mahcup olmak istemem ALLAH’ımın katında Rızayı kazanmaktır verdiğim uğraş anne Kokuların geliyor cennet bahçelerinden Doya doya öpeyim o güzel ellerinden Dua et kurtulayım beterin beterinden Yoksa perişan eder “ilahi ateş”anne Anlatamadım seni kelimeler yetmiyor Seni ihmal edince sıkıntılar bitmiyor Bir türlü musibetler başımızdan gitmiyor Bana duanla güç ver imdada yetiş anne Can anne,canan anne,yol anne,yoldaş anne Göz anne,sevgi anne,yürek anne,baş anne Nur anne,sevda anne,hayat anne,aş anne Dilerim ALLAH’tan ol meleklere eş anne |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelANNEM' E MEKTUP Ben bu gurbet ile düştüm düşeli, Her gün biraz daha süzülmekteyim Her gece, içinde mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülmekteyim Böylece bir lâhza kaldığım zaman, Geceyi koynuma aldığım zaman, Gözlerim kapanıp daldığım zaman, Yeniden yollara düzülmekteyim Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim Necip Fazıl KISAKÜREK ANNECİĞİM Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim ! O titrek kalbini bahtın yeline , Bir ince tüy gibi sal anneciğim ! Sanma bir gün geçer bu karanlıklar , Gecenin ardında yine gece var ; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar , Yaşlı gözlerinle kal anneciğim ! Gözlerinde aksi bir derin hiçin , Kanadın yayılmış, çırpınmak için ; Bu kış yolculuk var, diyorsa için , Beni de beraber al anneciğim ! Necip Fazıl KISAKÜREK (1926) |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelZara - Kizim diyor kaldim anam gurbet elde hasret sabrimi deniyor yüzünü göreyim gel de eller beni göndermiyor yüzünü göreyim gel de eller beni göndermiyor nerde bir yolcuyu görsem aklima silam geliyor ben nezaman bir of ceksem hatrima anam geliyor ben nezaman bir of ceksem hatrima anam geliyor kizim diyor, gözüm diyor, aglama sus kuzum diyor kizim diyor, gözüm diyor, aglama sus kuzum diyor Benden garip dertli anam senden ayri olmaz yaram ne sarilan ne seven var eller sen degil ki anam ne arayan ne soran var caresizim halim yaman nerde bir yolcuyu görsem aklima silam geliyor ben nezaman bir of çeksem hatrima anam geliyor ben nezaman bir of çeksem imdada anam geliyor kizim diyor gözüm diyor aglama sus kuzum diyor kizim diyor gözüm diyor aglama sus kuzum diyor Mahsun Kirmizigül - Annem Annem Bu gurbetin geceleri Soğuk olur çekilmez Yalnızların ne derdi var Yaşamayan bilemez Bu gurbetin geceleri soğuk olur çekilmez gariplerin ne derdi var yaşamayan bilemez Annem annem Ben ne günler gördüm Annem annem Ben ne acılar çektim Annem annem Çok yalnız üzgünüm Annem annem Üşüyorum kimler sarsın beni Özlüyorum kimler sevsin beni Arıyorum şimdi nerelerdesin Annem annem annemi cooook seviyorum o benim herseyim öptüm onu kocccamaaan |
Annelerimize Özel |
10-19-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Annelerimize ÖzelŞarkılar Seni Söyler Yağmur yağıyor Mutfak camındayım Nasıl üşüdüğümü bilemezsin Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama… Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?” Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi Bazen mutfakta dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba? Özlemek çok fena anne Anlamak seni; daha da fena… Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var Gittikçe sana mı benziyorum ben, ya da “Annenin kaderi kıza” dedikleri doğru mu? “Baban eskitir her şeyi kızım” demiştin bir kez, anlamamışım meğer, eskiyormuş anneciğim Omzunu ovacak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde Şimdi duysan bunları ne üzülürsün; mutsuz mu kızım diye, çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle Mutsuz değilim de anne, yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor, televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyorum, açtığımı gören olmuyor Pişirdiğim yeniyor da, güzel olmuş denmiyor Çay demleniyor, demleniyor, demleniyor… Kederim mutfağımın her yerine yerleşiyor Ah nasıl eskiyor her şey anne, nasıl eskiyor Eskilerimi de atmaya kıyamıyorum Seni çok özlüyorum Bana yasakladığın bahçeler, sana da mı uzaktı hep? Gidemeyişine ağladın mı sende? Ne zaman eskiyor sevgiler? Ödenen bedellerin acısı geçince mi? İşte böyle, kalbimde bir acı Şarkılar seni söyler |
|