![]() |
Doğadaki Düzen Ve Denge Nasıl Oluşuyor? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğadaki Düzen Ve Denge Nasıl Oluşuyor?Doğadaki Düzen ve Denge Nasıl Oluşuyor? Doğadaki Düzen ve Denge Nasıl Oluşuyor?Toplumsal Sistemde Denge ve Düzen Nasıl Oluşturulabilir? konusunda toplumumuzu bilgilendirmek öncelikli bir yer almalıdır diye düşünüyorum ![]() Jeoloji-Paleontoloji-Toplum ilişkileri başlığı altında paleontoloji dersi notlarına eklediğim bir bölümün önsöz ve sonsöz kısımlarını aşağıya ekleyerek sizlere düşüncelerimi aktarmak istedim ![]() ÖNSÖZ: İnsanlık doğa ve dünyanın nasıl oluşup-geliştiğini, hayatın nasıl oluştuğunu anlamaya ve hayatına bir anlam vermeye çalışmaktadır ![]() ![]() ![]() Bunlardan en eski olanı yaratılış görüşüdür ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci hayat görüşü, yaratılış görüşüne bir tepki olarak yaklaşık iki-üç asırdan beri oluşturulmaya başlanmıştır ![]() ![]() Son çeyrek asır içinde bilgisayarlı veri değerlendirme sistemlerinin hızlı bir gelişme göstermesine paralel olarak fizik alanında doğadaki karmaşık sistemlerin tasarımları ve değerlendirilmelerinin kolaylaşmasıyla birlikte “dinamik sistemler teorisi” gibi yeni fizik dalları oluşmaya başlar ![]() ![]() a) Kendilerinin gözlemlenip-gözlemlenmediklerinin farkında olduklarını, yani çevrelerinde kendileriyle ilişki içine girmek isteyen olup-olmadığını algıladıkları ve ona göre davrandıklarını, b) en kısa yolu seçtiklerini; c) en kısa zamanı kullandıklarını, d) önlerindeki tüm olasılıkları hesaplayarak işlem yaptıklarını, e) en ekonomik konuma geçme dürtüsü içinde olduklarını, f) evrensel ölçekte anında karşılıklı etkileşim yeteneğine sahip olduklarını ortaya koymalarından sonra, doğadaki oluşum ve gelişimlerin “information & self-organisation” sistemi çerçevesinde gerçekleştiği anlaşılmıştır ![]() Bu durum üzerine, yaratılış görüşü savunucuları atılıma geçip, “doğada hiçbir şey rasgele olmuyor, (intelligent design) akıllı tasarım denilen bir sistem var” diyerek kendilerini haklı göstermeye girişirler ![]() ![]() İnsanlarımız ise bu iki görüş arasında bocalayıp durmaktadır, çünkü görüşlerden hiçbiri insanlığa doğa ve dünyamızdaki hayat sisteminin oluşum, gelişim ve anlamını çelişkisiz ve mantıklı bir biçimde verememektedir ![]() ![]() ![]() Science & Technology at Scientific American ![]() Yeryuvarının ve hayatın oluşum ve gelişim tarihi aşamalarını araştıran jeoloji bilimi bu noktada insanlığı aydınlatıcı temel veriler sunmakta ve yukarıda özetlenen toplumsal sorunun çözümünün nasıl olacağı konusunda yardımcı olabilmektedir ![]() Bir toplumun kalkınması o toplumun üretim potansiyeli ile orantılıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Değişim-dönüşüm içindeki bir doğa ve dünyada yaşıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğadaki Düzen Ve Denge Nasıl Oluşuyor? |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğadaki Düzen Ve Denge Nasıl Oluşuyor?Değişim – dönüşümler varlıkların yapısal durumlarının da sürekli değişmelerinin temel nedendir ![]() ![]() ![]() ![]() Doğa bilimlerindeki bu yeni gelişmeler ışığında insanlarımızı bilgilendirmek, hayatın anlamını kavrayabilmek ve toplumsal sorunlarının çözümünde kolaylık sağlamak amacıyla şu soruların yanıtları aranmıştır: 1- Doğada neden sürekli bir değişim-dönüşüm oluşmaktadır? Zaman kavramıyla ilişkisi nasıldır? 2- Hayat neden doğum ve ölüm üzerine gelişmektedir? Tavuk-yumurta döngüsü neden zorunludur, hangisi diğerine bağımlıdır? 3- Değişim-dönüşümler hangi yöne doğru gitmektedir? Doğadaki varlık boyutları zaman içinde hangi yöne kaymaktadır? 4- Varlıkların gittikçe büyüyen sistemler içinde bir araya gelmelerinin (birleşme) nedeni nedir? 5- Birleşmelerde ortaklık kuralları (düzen-ölçütü) nasıl oluşturulmaktadır? 6- Maksimum enformasyon prensibi nedir? Bilgi neden üssel olarak gelişmektedir? 7- Simetri kırılması- solidifikasyon- köleleştirme etkisi kavramlarının birleşme kuralları oluşturulması ile ilişkisi nasıldır? 8- Toplumsal hayatta denge ve düzen şimdiye dek niçin tam sağlanamamıştır? ![]() SONSÖZ: Bizler gençlerimize ve çocuklarımıza muhtacız, çünkü yaşlandığımızda emeklilik gelirlerimizi onların üretecekleri ürünlerden elde edeceğiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu temel görüş doğrultusunda, biz öğretim üyeleri öğrencilerimizin en iyi bilgilerle donatılmasını ve mesleklerinde en iyi olmalarını isteriz, çünkü bu durumda geleceğimizi güvenceye almış oluruz ![]() Jeoloji ve paleontoloji yaşadığımız doğa ve dünyanın sürekli bir değişim-dönüşüm içinde olduğunu ve zaman denilen olgunun da, bu değişim-dönüşümlerin doğal bir sonucu olduğunu ortaya koyuyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Geleneksel düşünce tarzında, doğadaki oluşturucu güç sistemi (doğa veya Allah) sabittir, değişmezdir ve her şeyi önceden planlamıştır, dolayısıyla her şey o plana göre işleyip-devam eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Geleneksel hayat görüşlerinde doğadaki tüm olayların önceden belirlenmiş bir şekilde oluşup-geliştiği, yani doğa ve dünyanın geleceğinin nasıl olacağının belli olduğu şeklinde bir yaklaşım söz konusudur ![]() ![]() A- Önce fiziksel bakış açısından bakalım ![]() A1- Maddenin en küçük parçacıkları olan foton, elektron gibi temel yapıtaşlarının davranışları tamamen olasılık hesaplamalarına göre gerçekleşmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() A2- Doğada her şeyin “Information & Self-organisation” sistemine göre oluşup-geliştiği yine yeni fizik dalı olan “Dinamik sistemler teorisi = synergetics”in ortaya koyduğu bir gerçektir ![]() ![]() B- Biyolojik bakış açısından duruma bakıldığında, hücrelerin de yine olasılık hesapları yaparak en fazla olasılığa göre davranışlarını belirledikleri saptanmıştır ![]() ![]() C- Paleontolojik bakış açısından değerlendirildiğinde: Fosil bulguların bol olduğu son 550 milyon yıllık zaman dilimi içinde canlılar aleminde 8 defa büyük canlı yok oluşu yaşanmış ve her yok-oluş döneminden sonra, eski organizmaların yerlerine yeni organizma türleri ortaya konularak hayat devam etmiştir ![]() ![]() D- Felsefe açısından değerlendirildiğinde: Doğadaki parçalardan bütüne doğru olan yapısallaşma ve büyümenin teorik ilkeleri felsefi bakış açısından “Theory of integrative levels” başlığı altında Feibleman (1954) tarafından şöyle özetlenmiştir: i-Her sistemde, üst düzey alt düzeye bağımlıdır ![]() ii-Her sistemde, üst düzey alt düzeye yön (hedef) gösterir ![]() iii-Herhangi bir düzeyin oluşumunda, oluşturma erki alt düzeydedir; üst düzey sadece hedef gösterir ![]() Bu ilkeler doğada her şeyin içindeki parçacıklara bağımlı olduğunu göstermektedir ![]() E- Bilgi oluşumu üssel ve integratif bir gelişim göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() F- Zaman kavramının doğada sürekli bir değişim-dönüşümü gerektirmesi, önceden her şeyi bilerek tasarlayan bir güç sistemine uygun değildir, çünkü doğada değişip-dönüşmeyen hiçbir şey olmayacağından, sabit bir yaratıcı da olamaz ![]() Görüldüğü üzere, doğa ve dünyamız, varlıkların kendi aralarında karşılıklı etkileşimlerle oluşturdukları bilgilere (kuvvet alanlarına) göre oluşturulup, şekillenmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zaman içinde insanların bilgi düzeyleri geliştikçe, doğadaki bu güçlerin tasarım şekli de değişir ![]() ![]() ![]() ![]() Şekil 11 ![]() ![]() ![]() Halbuki: i- Doğa ve dünya (çevre koşulları) sürekli değişmektedir ii- Bedendeki hücrelerin bu değişen koşullarla rezonansa girmesi gerekiyor iii- Sabit-değişmez düzen ölçütüne göre şartlanmış beyin hücreleri, düzen-ölçütünde değişiklik yapamadıkları için rezonansa girecek amino-asit değişimlerini yapamıyorlar ![]() iv- Bu durumda beden çevreye uyumsuz olarak kalıyor ve kendisini huzursuz-rahatsız hissediyor ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğadaki Düzen Ve Denge Nasıl Oluşuyor? |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğadaki Düzen Ve Denge Nasıl Oluşuyor?Doğada değişim-dönüşüm sürdükçe, beyinlerdeki hücreler bu değişim-dönüşümleri algılayıcı yeni sinaps-devreleri oluştururlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atalarımızın oluşturucu güç anlayışında bu güç her şeyi anında yapabilen bir güç-sistemi olarak tasarlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlaşılacağı üzere, atalarımızın doğadaki oluşturucu güç sistemi tasarımı, varlıkların karşılıklı etkileşimlerine dayalı olarak ortaya çıkan bir fiziksel kuvvet alanı şeklinde değildir ![]() ![]() ![]() Geçmiş bölümlerde gösterildiği üzere, doğadaki düzen varlıkların kendi aralarındaki karşılıklı etkileşim sonuçlarına göre oluşmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tek bir çözüm vardır, o da doğadaki sisteme uygun davranmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() · Bizler sorunlarımızı ancak kendimiz çözebiliriz ![]() ![]() · Sorunları çözebilmek için akıl ve mantığımızın sağlam olması gerekir ![]() · İnsanların akıl ve mantığı, ana hatlarıyla çocukluk evresinde şekillenir ![]() ![]() · Bu nedenle sorunlarını çözmekte başarılı olamayan toplumların (ki sorunu olmayan hiçbir toplum da yok zaten), eğitim sistemlerinde ve gelenek- göreneklerinde köklü yanlışlıklar var olmak zorundadır çünkü, akıl ve mantık sorunlarımızı çözmemiz için vardır; çözemiyorsak, hatalı bir sabitleştirme yapılmış demektir ![]() Eğitimde veyahut akıl-mantık sistemi yapısallaşmasında yapılan temel yanlışlık nedir? Hangi yanlış sabitleştirme (solidifikasyon) yapılmaktadır? En büyük yanlışlık, doğadaki oluşum ve gelişim sisteminin nasıl olduğu, yani bir şeyi yapma-oluşturma erkinin, dolayısıyla oluşacak yapının sahipliğinin kime ait olduğu konusunda yapılmaktadır ![]() Şöyle ki: Geleneksel hayat görüşlerinin hepsinde, doğa ve dünyamızda bir şeyi yapma-oluşturma erkinin veyahut sahipliğinin beden dışında bir varlığa ait olduğu yönünde bir eğilim vardır ![]() ![]() ![]() Bu temel hata nedeniyle, toplum dediğimiz yapının sahipliği konusunda da kafamız karma karışık duygular içindedir ![]() ![]() ![]() Bu hatalı hayat görüşünün nedeni, atalarımızın doğa ve dünyadaki oluşum ve gelişimleri hatalı yorumlamış olmalarından ve bu hatalı yorumlarını geleneklere dönüştürerek, nesilden nesile aktarmalarından kaynaklanmaktadır ![]() Şekil 11 ![]() ![]() ![]() ![]() Çözüm basittir: Bedenlerimizin sahipliğini hücrelerimize, toplumun sahipliğini de insanlarına havale ettiğinizde, tüm sorunlar çözülecektir, çünkü kimse sahibi olduğu bir şeyin kötü duruma düşmesini istemez ![]() Görüldüğü üzere, eğitim sistemimizde gerçekleştireceğimiz kökten bir değişiklikle, tüm sorunları ortadan kaldıran bir yapısallaşmaya geçilecektir ![]() Toplumsal hayatta düzen ve dengenin sağlanması için liderleri değil beynimizdeki amino-asit dizilimlerini değiştirmemiz gerekir ![]() ![]() Tüm canlılar değişim-dönüşüm sistemi içindeki bir doğa ve dünyada oluşup geliştiklerinden, davranışlarını bunlara uygun olacak şekilde ayarlarlar ![]() ![]() Biz insanlar sorunlarımızı çözemiyorsak, bedenimizdeki amino-asit dizilimlerinde hatalı bir dizilim gerçekleşmiş demektir ![]() ![]() ![]() Doğadaki düzen ve denge ancak ve ancak tüm varlıkların karşılıklı etkileşimleri ile oluşturula bilinmektedir ![]() ![]() ![]() Hepimiz aynı dünya gemisindeyiz ve doğadaki denge ancak ve ancak tüm varlıkların karşılıklı etkileşimleriyle mümkün oluyor ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|