Prof. Dr. Sinsi
|
Kanın Yapısı Ve Dokusu, Kan Hakkında, Kan İle İlgili Bilgi, Kanla İlgili Bilgi
Kanın Yapısı ve Dokusu, Kan Hakkında, Kan ile ilgili bilgi, Kanla ilgili bilgi

Kanın Yapısı
Kan vücutta;
• Oksijen alışverişi
• Enerji sağlayan karbonhidratların dokulara dağılması
• Proteinlerin dokular arasında dağılımı
• Hormonların ilgili dokulara giderek burada fonksiyonlarını yerine getirmesi
• Atık ve toksik maddelerin vücuttan atılması için ilgili organlara taşınması
• Mikroplarla savaşta bağışıklık sisteminin yaptığı antikorların hastalık bölgelerine taşınması için hayati öneme sahip bir dokudur Fonksiyonlarını içinde taşıdığı çeşitli hücreler ve plazma adı verilen sıvı sayesinde yapar Görevlerini yerine getirirken akışkan, fakat bir yaralanma anında korunması için pıhtılaşabilir özellikte olması gerekir Pıhtılaşma işlemi kanın plazma adı verilen sıvı kısmındaki çeşitli proteinler tarafından sağlanır
Kanın hücresel elemanları kemik iliğinde yapılır Başlıca 3 grupta incelenebilir
Eritrositler (Alyuvarlar)
Lökositler (Akyuvarlar)
Trombositler
Eritrositler: Kana kırmızı rengini veren alyuvarlardır İçinde taşıdıkları hemoglobin molekülü ile hücrelere oksijen ve hücrede enerji sağlama sırasında yakılan oksijenin metaboliti karbondioksiti dışarı atmak üzere akciğere taşır Eritrositlerin ortalama yaşam süresi 120 gündür
Lökositler: Vücuda giren canlı cansız her çeşit yabancı maddeyi tanımak ve onlarla savaşmak için görev yaparlar Bir kısmı doğrudan mikroplarla savaşırken, başka bir kısmı yabancı molekülleri ve mikropları tanıyarak sistemi uyarır, diğerleride mikropla savaşmak üzere antikor denen spesifik proteinleri üretir Akyuvarların yaşam süresi değişiktir 48 – 72 saat ile yaşam boyu canlı kalabilirler
Trombositler: Bir yaralanma halinde yaralanan bölgeyi ilk tamir etme ve bu bölgede pıhtı oluşması için bir dizi olayı başlatma görevi olan hücrelerdir Bu hücrelerin yaşam süresi 7 – 9 gündür
Görüldüğü gibi kan hücreleri kemik iliğinde sürekli olarak yapılan, yaşayan ve ölen hücrelerdir Bir bakıma kan hücreleri sürekli olarak yenilenen hücrelerdir Kemik iliği ise sürekli olarak çalışan ve gereksinime uygun miktarda hücre üreten bir fabrikadır İnsan vücudunda 70 ml / kg kadar kan vardır ( 70 kg ağırlıkta biri için yaklKan, atardamar ve toplardamardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar,akyuvar ve plaket) meydana gelmiş kırmızı renkli bir sıvıdır
Kan ile ilgili tıbbi terimler genellikle hemo- ve hemoto- sözcükleri ile başlar Bu sözcükler eski Yunanca’da kan sözcüğünü karşılayan “haima” dan türetilmiştir
Kanın ana işlevi; besin maddelerinin ( oksijen, glikoz) sağlanması, yapısal elemanların sağlanması ve atık maddelerin (karbondioksit, laktik asit vs ) atılmasının sağlanmasıdır
Her bedende 5 ila 6 litre arası kan bulunur Bu miktar ortalama vücut ağırlığının %7-8′ini oluşturur Kanın yarısı, sıvı olan bölümden yani plazmadan meydana gelir Diğer yarısı ise kanın içinde çeşitli görevler üstlenmiş olan hücreler veya moleküllerdir Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktarının yarısını oluşturmalarına rağmen, yan yana dizildikleri takdirde 96 500 km’lik bir çizgi oluşturabilecek kadar fazladırlar Bu, dünyanın çevresini iki kez dolaşmaya yeterli bir uzunluktur
Kan, hücrelerden ve “plazma “ adı verilen bir sıvıdan oluşmuştur Hücreler eritrositler (kırmızı kan hücreleri), lökositler (beyaz kan hücreleri) ve trombositlerdir Hücrelerin % 99’undan fazlasını eritrositler oluşturur Eritrositler kanın oksijen taşıyan hücreleridir Lökositler vücudu enfeksiyonlara ve kansere karşı koruyan hücrelerdir Trombositler ise kanın pıhtılaşmasında görev alırlar
Eğer kan santrifüj edilirse, hücreler plazmadan ayrılır Hücreler daha ağır oldukları için dibe çökerken daha hafif olan plazma üstte kalır Kan, içi heparin ile sıvanmış “mikropipet” denilen küçük tüplerde santrifüj edilir Bu tüpün en alttaki kısmında eritrositler toplanır, bunun hemen üstünde ise çok ince bir tabaka halinde lökositler bulunur, en üstte ise plazma bulunur Hematokrit, eritrositlerin oluşturduğu kan hacminin toplam kan hacmine oranıdır Hematokrit tayini için kan heparinize özel tüplerde santrifüj edilir, eritrositler en altta toplanır, onun üstünde lökosit ve trombositlerin oluşturduğu çok ince bir tabaka oluşur, en üstte ise plazma adı verilen açık saman sarısı-beyaz renkte sıvı toplanır Hematokriti hesaplamak için eritrositlerle dolu olan tüpün uzunluğu kanla dolu tüpün uzunluğuna bölünüp, çıkan sonuç 100 ile çarpılır Hematokrit pipetinde eritrositler 36 mm lik bir sütun oluştururken, lökosit ve trombositler birlikte yaklaşık 1-2 mm lik bir sütun oluşturmalarının sebebi, bu hücrelerin sayılarından kaynaklanmaktadır 1 mm3 kanda 4,6-6,2 milyon eritrosit varken, 5 000-10 000 lökosit ve 200 000-400 000 trombosit vardır Doğal olarak, sayıca fazla olan eritrositler hemotokrit pipetinde daha uzun bir sütun oluşturacaklardır
Hematokrit oranı erkeklerde % 40-50 arasında değişirken, bu oran kadınlarda % 35-45 arasında değişir Erkeklerde hematokrit oranının yüksek olmasının sebebi, erkeklerdeki toplam kan hücresi sayısının kadınlarınkinden daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır Erkeklerde 1 mm3 kanda ortalama 5,1-5,8 milyon kan hücresi varken kadınlarda 1 mm3 kanda 4,3-5,2 milyon kan hücresi vardır Eritrositlerin sayısının azaldığı durumlara anemi (kansızlık) denirken, eritrosit sayısının arttığı durumlara ise polisitemi denir
Plazma kanın sıvı kısmıdır, su içinde çözünmüş çok sayıda organik ve inorganik maddelerden oluşur Bu maddelerden en önemlisi proteinlerdir Proteinler plazmanın toplam ağırlığının yaklaşık yüzde 7 sini oluşturur Plazma proteinleri 3 ana gruba ayrılır Bunlar, albüminler, globülinler ve fibrinojendir Bu proteinlerin kandaki konsantrasyonu, sırasıyla 4,5 g/100mL , 2,5 g/100 mL ve 0,3 g/100mL dir Proteinler içinde miktar olarak en fazla olan albüminlerdir Bu proteinler, hücreler tarafından kullanılmak üzere plazmadan ayrılmazlar Hücreler kendi proteinlerini yapmak için plazma amino asitlerini kullanırlar fakat hiçbir zaman plazma proteinlerini kullanmazlar Plazma proteinleri plazmanın içinde yada interstisiyel sıvıda fonksiyon yaparlar Kısacası, plazma proteinleri, hücreler tarafından kullanılmak üzere plazmayı terk etmezler Eğer kanın pıhtılaşmasına izin verilirse, tüpün üstünde kalan sıvıya plazma değil serum denir Serumda fibrinojen ve pıhtılaşma ile ilgili diğer proteinler, pıhtılaşmada kullanıldığı için yoktur Matematik formül olarak ifade etmek gerekirse
[Plazma - Fibrinojen = Serum ]diyebiliriz
KAN HÜCRELERİ
ERİTROSİTLER
Eritrositler bikonkav disk şeklinde yapılardır Yani her iki tarafından basık daire şeklindedirler 7 m m çapındadırlar Eritrositlerin yapım yeri yassı kemiklerin iliğidir Eritrositlerin hücre zarı kişiden kişiye değişen özel proteinler içerir, bu proteinler sayesinde kan, ABO dediğimiz kan gruplarına ayrılır Eritrositler hemoglobin denilen ve eritrosit ağırlığının üçte birini oluşturan bir protein içerirler Bu proteinin görevi O2 taşımaktır, oksijenin yaklaşık % 99’u hemoglobin ile taşınır, geri kalan % 1’lik kısım ise kanda çözünmüş olarak taşınır
Hemoglobin proteini 4 adet hem ve 4 adet polipeptid zincirinden oluşur Bu polipeptid zincirlerini ikisi a diğer ikisi ise b zincirinden oluşmuştur Her bir hem grubu bir adet polipeptid zinciri üzerinde yer alır (Şekil 2) Oksijeni bağlayan hem grubudur, her hem grubu bir molekül oksijen bağlar, dolayısı ile bir hemoglobin 4 adet oksijen molekülü bağlayabilir Dört adet O2 bağlayan hemoglobin tümüyle doymuştur, yani artık bir beşinci O2 molekülünü bağlayamaz, buna oksihemoglobin denir Oksihemoglobin parlak kırmızı renktedir Oksihemoglobin bağladığı 4 adet O2 molekülünden bir veya daha fazlasını kaybederse, o zaman deoksihemoglobin adını alır Deoksihemoglobin koyu kırmızı renktedir Venöz kan arteryel kandan daha fazla deoksihemoglobin içerdiği için daha koyu renktedir Hemoglobine hiç O2 molekülü bağlı değilse ilk O2 molekülünün bağlanması daha zordur, eğer hemoglobin 2 yada 3 O2 molekülü bağlandıysa 3 Veya 4 O2 molekülünün hemoglobine bağlanması daha kolaydır, buna allosterik etki denir Bu etkinin sonucu olarak oksijen basıncının artmasıyla hemoglobinin oksijen bağlaması “S” şeklinde yada “sigmoid” şeklinde artar Parsiyel oksijen basıncı ile hemoglobin bağlanması arasındaki bu ilişki “oksihemoglobin disosasyon eğrisi” ile gösterilir
|