Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinema, Müzik & Online Videolar > Müzik Tutkunları

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bağlamanın, tarihcesi

Bağlamanın Tarihçesi

Eski 10-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bağlamanın Tarihçesi




BAĞLAMA'NIN ANADOLU KAYNAKLARI
Uluslararası çalgı sınıflandırma sistemine (Sachs-Horbostel) göre bağlama, “uzun lutlar” (long-luthes) sınıfına girmektedir Yapı olarak, sap boyuna göre daha küçük bir gövdeden oluşan bu tip çalgıların, oldukça uzun bir geçmişi bulunmaktadır Bu geçmiş içinde başlıca Anadolu, Orta doğu ve Asya kaynakları öne çıkmaktadır
İngilizce “luth” adı, Arapça "el-ud"dan gelmektedir Endülüs kültürü aracılığıyla bu isim Avrupa kültürüne geçmiş ve luth, lauta, lauda gibi adlara dönüşmüştür
Uzun saplı lutların tarihsel olarak görüldükleri ilk kaynak, MÖ 3 bine ait, Akad devri silindir mühürleridir
Özellikle MÖ 2 binden başlayarak, daha küçük yapıdaki uzun saplı lutlar, Doğu Akdeniz, Mezopotamya ve Doğu Asya'da bulunmuştur

Bu türlerin bilinen en eski örnekleri, MÖ 1730-1580 tarihlerinde Mısır' da görülmektedir Bunlar sapın uç kısmına doğru sivrilerek uzayan örneklerdir Ayrıntılı resimler üzerinde açıkça görülebilmektedir ki, çalgı, üzerine bağlanmış bir mızrap veya çalanın bileğine bağlanmış bir tel aracılığıyla çalınmaktadır
Bağlama benzeri çalgıların Anadolu'da bulunan en eski örnekleri ise, MÖ 1680-1375 tarihlerinde, Eski Hitit Dönemi'ne aittir Ayrıca, Zincirli ve Kargamış'ta (G Antep) da, Geç Hitit Dönemi'ne ait çeşitli kabartma taş levhalar üzerinde de bu tip çalgılara rastlanmıştırBu tür çalgıların Frigler, Lidyalılar ve Urartularda da kullanıldığı bilinmektedir
Bizans döneminde, 5 yya ait mozaikler üzerinde, "pandura" adı verilen, üç telli ve perdesiz örneklere raslanmaktadır Bu mozaik Selçukluların Anadolu'ya gelişinden önce de, bu tür çalgıların Anadolu'da kullanılmakta olduğunun bir göstergesidir L Picken'a göre, uzun saplı lutların asıl kaynak yeri, Suriye ve çevresidir Bu tip çalgılar, olasılıkla 2500 yıl önce Asya'ya geçmişti Çünkü 2 ve 3 yylarda, benzer çalgılara Çin'de de rastlanmaktaydı
Bağlama benzeri çalgıların batıya yeniden getirilişlerinde, Türkler’in aracılığı etkili olmuşturAsya Türkleri arasında, bağlamaya benzeyen ilk örnekler, eski Kırgız Türklerinin yerleşim alanı olan Hakas bölgesinde bulunmuştur İki telli olan bu örneklerin perdeleri yoktur Bu çalgının perdeli örneklerine günümüzde "dutar (ikitelli)" denilmektedir Genel olarak Asya Türkleri, bağlama tipli telli çalgılara "kopuz" yada "komıs" adını vermektedir Asya kopuzlarında, tel sayısı ikiden fazla olanlara da (tanbura anlamında) "dambra" yada "dombra" denilmektedir Gürcüler, bu tip çalgılara "pandur" demektedirler Bu ilişki ve benzerlikler, "pandura" ile "tanbura" arasındaki yakınlık ve yaygınlığa da dikkatimizi çekmektedir
Günümüzde özellikle Balkanlardan başlayarak, Anadolu, Suriye Irak, Gürcistan, Ermenistan Azerbaycan ve Asya'ya uzanan bölgede karşımıza çıkan bu tür çalgıların yayılmasında, Osmanlı Türkleri'nin de etkili olduğu anlaşılmaktadır Günümüzde Balkanlar’daki uzun saplı çalgı kültürünün yaygınlaşmasında ve genel anlamda “batıya doğru olan yayılma”da, Osmanlıların iskan politikalarının etkili olduğu anlaşılıyor

Anadolu'da, bağlama ailesi çalgıların, olağanüstü bir çeşitlilik sunması ve hemen her yörede kullanılması, çalgının "yerli"liği adına önemlidir Anadolu sazlarında, bu türden çalgıların adlandırılmasında, farklı yöntemler uygulanmıştır Sözgelimi tel sayısına göre, boyuta göre, çalındığı akorda ve hatta çalındığı yere göre yapılan adlandırmalar yaygındır Önceleri "ikitelli"den "onikitelli"ye kadar değişen ve tel sayılarına göre yapılan adlamanın yerini, giderek çalgının boyuna, çalındığı akorda yada çalındığı yere göre yapılan adlamanın aldığı görülür Sözgelimi cura, ırızva, bağlama, bozuk, tanbura, çöğür, divan sazı, meydan sazı gibi adlar, bu dönüşümün tipik örnekleridir Bağlama, bozuk gibi adlar, hem özel bir tür, hem de bir akort bildirmektedir Divan sazı, meydan sazı gibi örnekler, çalgının, mekansal büyüklüğüne de çağrışım yapan adlamalara örnektir
Anadolu sazlarındaki bu adlamaların tarihsel gelişimini incelerken, yararlanılan önemli kaynakların başında, halk ozanlarının şiirleri gelmektedir Yunus Emre (XIIIyy)'den başlayarak, kopuz, çeşte (şeştar-altıtelli), tanbura, cura, saz, bağlama, çögür gibi adların, sıkça bu metinlerde geçtiği görülür Kaygusuz Abdal (XIVyy), Pir Sultan Abdal (XVI yy), Kazak Abdal (XVIyy), Köroğlu (XVIyy), Karacaoğlan (XVIIyy), Dadaloğlu (XIXyy), Dertli (XIXyy), Aşık Veysel (XXyy) gibi daha pekçok ozan, hayatlarını paylaşan bu sadık dost için, şiirler söylemişlerdir
Ali Ufki (XVIIyy), Kantemiroğlu (XVIIIyy) gibi Osmanlı Saray hizmetinde bulunmuş hristiyan kökenli Avrupalı tutsaklar, o dönemin müzik ve çalgılarıyla ilgili önemli bilgiler vermektedirler Özellikle tanbur, şeştar gibi isimlere onların eserlerinde de rastlanmaktadır
Önemli bir başka kaynak olarak, yabancı gezgin ve resmi görevlilere ait seyahatnamelerin kayda değer gözlem ve bilgiler içerdiği görülmektedir XV yydan itibaren gelişmeye başlayan ancak özellikle XVII yydan sonra yoğunlaşan bu kaynaklarda da, saz kültürüne ilşkin pekçok bilgi elde etmek mümkündür Nicholay (XVIyy), Blainville (XVIIIyy), Fonton (XVIIIyy), Toderini (XVIIIyy), Vileatteaou (XIXyy) gibi yabancı gezginlerin yanısıra, yerli gezginlerin en öenmlisi olan Evliya Çelebi (XVIIyy), 'den de telli çalgılarımıza ilişkin bilgiler derlenebilmektedir

Bağlama benzeri çalgıların günümüzde yaygın olduğu bölgelere bakıldığında, bunların antik dönemlerdeki dağılımla hemen hemen örtüştüğünü görmekteyiz Tarihsel gelişmenin etkileriyle yayılmanın yönünün, daha çok doğudan batıya doğru olduğu söylenebilir Özellikle lut - lavta türlerinin, Avrupa Ortaçağ ve Rönesans müziklerinde önemli bir rol üstlendiği görülüyor Minnesaenger, meistersinger, troubadour gibi adlar alan, Ortaçağ'ın gezgin şair-besteci müzisyenlerinin büyükçe bir bölümü, şarkılarını lavta eşliğinde söylemekteydiler Batıda Barok dönemde de gözde olma özelliğini sürdüren lut - lavta müziği, Klasik Dönem’le birlikte önemini kaybetmeye başlamıştır
Günümüzde, bağlama benzeri çalgıların hala oldukça geniş bir ülkeler coğrafyası içinde kullanılıyor olduğunu görüyoruz Uzakdoğudan Asya kültürlerine, ortadoğudan Anadolu'ya, Balkanlardan Akdeniz kültürlerine hatta Latin kültürlerine dek, çok değişik form, ölçü ve adlar altında kullanılan bağlama benzeri çalgıların, farklı kültürlerden insanlarla olan ilişkisinin daha uzun yıllar, gelişerek devam edeceği görülmektedir Halk müzikleri içinde de çoğu ülke için, bu aileden çalgılar, vazgeçilmez bir değer taşımaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.