Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Bilgisayar,Teknoloji & İnternet Dünyası > Bilim Teknik ve Teknoloji Merkezi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
galaksisi, samanyolu

Samanyolu Galaksisi

Eski 10-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Samanyolu Galaksisi




Samanyolu Galaksisi

Şehir ışıklarından uzakta Ay'ın olmadığı açık bir gecede, gökyüzünü bir baştan öbür başa kuşatan puslu, parlak bir şeriti sık sık görebiliriz Eski insanlar bunu sütyolu "Milkway" olarak isimlendirmişlerdir Bugün, bu puslu şeritin Güneşin de içinde bulunduğu birkaç yüz milyon yıldızı içeren, disk şeklinde bir görünüm olduğunu biliyoruz

Bir teleskop ile Samanyolunu inceleyen ilk astronom Galileo, Samanyolunun sayısız yıldızlardan ibaret olduğunu keşfetti 1780`li yıllarda William Herchel gökyüzünün 683 bölgeye ayırıp, bu bölgelerin her birindeki yıldızları sayarak Güneş'in Galaksideki yerini çıkarmaya çalıştı Hershel, Galaksinin merkezine doğru yıldızların sayıca, büyük yoğunlukta olduğunu daha küçük yıldız yoğunluklarının ise Galaksinin sınırına doğru görüleceğini düşündü Fakat, tüm Samanyolu boyunca kabaca, aynı yıldız yoğunlukları buldu Buradan hareket ederek, Güneş'in Galaksimizin merkezinde bulunduğunu ortaya çıkardı 1920` li yıllarda Hollandalı Astronom Kapteyn, çok sayıdaki yıldızların parlaklığını ve hareketlerini analiz ederek, Herschel`in görüşlerini doğruladı Kapteyn`e göre Samanyolu yaklaşık 10 kpc (kiloparsek) çapında ve 2 kpc kalınlığında olup merkezi civarında Güneş bulunmaktadır Hem Herschel hem de Kapteyn Güneş'in Galaksimizin merkezinde olduğu fikrinde yanıldılar Trumpler, yıldız kümeleri ile ilgili çalışmalarında uzak kümelerin beklenildiğinden daha sönük göründüklerini keşfetti Sonuç olarak, Trumpler yıldızlar arası uzayın mükemmel bir vakum olmadığını uzak yıldızlardan gelen ışığı absorblayan, toz ortamın olduğu sonucunu çıkardı Bu toz partikülleri Galaksi düzleminde yoğunlaşmıştırYıldız ışığının, yıldızlararası ortam tarafından absorblanması sönükleşme olarak bilinir Galaksi düzleminde yıldızlararası sönükleşme kiloparsek başına 25 kadirdir Bir başka ifade ile, Dünya'dan 1 kpc uzakta, Samanyolunundaki bir yıldız yıldızlararası sönükleşmeden dolayı 25 kez daha sönük görülür Galaksi merkezinde olduğu gibi yoğun yıldızlararası bulutların bulunduğu bölgelerde sönükleşme derecesi büyüktür Gerçekte, görünür dalgaboylarında Galaksimizin merkezi bir bütün olarak görülemez Herschel ve Kapteyni yanıltanda bu yıldızlararası sönükleşme idi Sadece Galaksimizdeki en yakın yıldızları gözlemişlerdi Üstelik yıldızların çok büyük bir kısmının Galaksimizin merkezinde bulunduğu fikrine sahip değillerdi Yıldızlararası toz Galaksimizin düzleminde yoğunlaştığından dolayı, yıldızlararası sönükleşme buralarda daha çoktur Shapley'in öncülüğünü yapmış olduğu, pek çok Astronom, Güneş'in Galaksi merkezinden olan uzaklığını ölçmeye giriştiler Shapley, bugün için kabul edilen 28,000 ışık yılı bir uzaklığın yaklaşık üç katı kadar bir uzaklık hesapladı Galaksi merkezi etrafında, su mazerleri ihtiva eden gaz bulutlarından elde edilen radyo gözlemlerine dayanan son hesaplara göre ise yaklaşık 23,000 ışık yılı bir uzaklık bulunmuştur Galaksi merkezine olan uzaklık, diğer özelliklerin tespit edilebilmesinde bir ölçüdür Galaksimizin disk kısmı 80,000 ışık yılı çapında 2,000 ışık yılı kalınlığındadır Galaksimizin çekirdeği, yaklaşık 15,000 ışık yılı çapında olan merkezsel bulge (şişkin bölge) ile çevrilmiştir Bu şişkin bölgenin şekli küreseldir

Bugün için, Galaksimize ait altı tane bileşenden söz edilmektedir Bunlar; İnce Disk, Kalın Disk, Halo, Şişkin Bölge, Karanlık Halo ve Yıldızlararası ortamdır Karanlık halo ve yıldızlararası ortamın dışında bu bileşenlerde farklı türden yıldızlar bulunmaktadır Halodaki yıldızlar, yaşlı ve metal bakımından fakirdir Astronomlar bu yıldızları popülasyon II yıldızları olarak adlandırırlar Halo çok az toz ve gaz ihtiva eder Küresel kümeler ve RR Lyrae değişen yıldızları bu bileşende bulunmaktadır

Diskte bulunan yıldızlar ise, Güneş gibi genç ve metal bakımından zengin yıldızlardır Bunlara popülasyon I yıldızları denir Disk bileşeninde, çok miktarda gaz ve toz bulunur Açık kümeler, emisyon nebulaları bu bileşenlerde bulunur

Galaksimizin diskinin mavimtrak olduğu anlaşılmıştır Çünkü, diskten gelen ışıkta genç ve sıcak yıldızların radyasyonu hakimdir Merkezdeki şişkin bölge popülasyon I ve popülasyon II yıldızlarının bir karışımını içermektedir Bu bölge kırmızımtrak görülür Nedeni ise, Galaksimizin bu bölgesinde daha soğuk kırmızı dev yıldızları bulunmaktadır Galaksimizin düzleminde yıldızlararası toz, yıldızlardan gelen ışığı absorbladığı için Galaksimizin disk kısmının yapısının anlaşılması, radyo astronominin gelişmesine kadar beklemiştir

Radyo dalgaları, uzundalgaboylu oldukları için yıldızlararası ortamda absorblanmaya ve saçılmaya uğramadan bize kadar ulaşabilirler Radyo ve optik gözlemler, Galaksimizin gaz ve tozdan ibaret spiral şekilli kollara sahip olduğunu ortaya çıkardı Hidrojen evrende en bol bulunan elementtir Hidrojen gazı gözlemlerinden Galaksimizin disk yapısı hakkında önemli ipuçları tespit edilmiştir Hidrojen atomu, bir proton ve bir de elektrondan meydana gelir Hidrojen atomu nötr halde yani elektronu temel seviyede iken, elektron ile aynı yönde (paralel) veya ters yönde (anti paralel) dönebilir Proton ve elektron birbirine göre paralel döndüğü zaman ortamın toplam enerjisi, proton ve elektronun anti paralel döndükleri zaman ki toplam enerjisinden daha büyüktür Protona göre paralel dönme hareketinde bulunan elektrona herhangi bir etkide bulunulursa, dönme yönü değişir O zaman atomun toplam enerjisinde bir azalma meydana gelir İşte bu sırada 21 cm dalgaboyunda bir ışınım yayınlanır

1951 de Harvard da Astronomlar yıldızlararası ortamdaki 21 cm lik bu radyo ışınımını tespit ettiler Bu radyo ışınımı, (Şekil 4) den de görüleceği üzere, Galaksi diskinde 1,2,3 ve 4 noktalarındaki hidrojen bulutlarından gelmektedir Galaksimizin farklı bölgelerindeki gazlardan gelen radyo ışınımları farklı dalgaboyları ile radyo teleskoplara ulaştığından, değişik gaz bulutlarını seçip ayırmak ve böylelikle Galaksimizin bir haritasını çıkartmak mümkündür Galaksimizin 21 cm lik radyo gözlemlerinden, nötral hidrojen gazından itibaren, birçok yay biçiminde kollar çıkarılmıştır Galaksimizin spiral yapısına ait en önemli ipuçları O , B yıldızları ve H II bölgelerinin haritalanmasından elde edilmiştir Ayrıca, karbonmonoksit (CO) ihtiva eden molekül bulutlarındaki radyo gözlemleri, Galaksimizin uzak bölgelerinin haritasını çıkartmak için kullanılmıştır

Bütün bu gözlemler, Galaksimizin spiral bir kola sahip olduğunu göstermektedir Güneş, Orion kolu olarak isimlendirilen spiral kollardan birinde bulunmaktadır Sagittarius kolu, galaksi merkezi doğrultusunda bir yerdedir Bu kol, yaz aylarında Samanyolunun Scorpius ve Sagittarus boyunca uzanan kısmına bakıldığında görülebilir Kış aylarında ise Perseus kolu görülebilir İki büyük koldan diğer ikisi ise Centaurus ve Cygnus koludur

Spiral kollar, Galaksinin döndüğünü akla getirmektedir Galaksimiz dönmese idi, bütün yıldızlar Galaksimizin merkezine düşerdi Galaksimizin dönmesini hesap etmek zor bir iştir Hidrojen gazından yayınlanan 21cm lik radyo gözlemleri, Galaksinin dönmesi hakkında önemli ipuçları sağlar Bu gözlemler, Galaksimizin katı bir cisim gibi dönmediğini oldukça diferansiyel olarak döndüğünü açık olarak göstermektedir İsveçli Astronom Lindblad, Galaksi merkezi etrafında yörüngesi boyunca Güneş'in hızının 250 km/sn olduğunu çıkarttı Güneş bu hız ile Galaksimizin etrafını ancak 200 milyon yılda dolanabilir Bu da Galaksimizin ne kadar büyüklükte olduğunu gösterir Güneş'in Galaksimizin etrafındaki yörüngesini bilirsek, Galaksimizin kütlesini Keplerin üçüncü kanunundan hesaplayabiliriz

Buradan Galaksimizin kütlesinin, Güneş'in kütlesinin 11x1011 katı olduğu bulunmuştur Bu kütle çok küçüktür Çünkü Kepler kanunu, bize sadece Güneş'in yörüngesi içersindeki kütlesini verir Güneş'in yörüngesinin dışarısındaki madde, Güneş'in hareketinin etkilemez ve böylelikle Keplerin üçüncü kanununa yansımaz Bugün, hala Galaksimizin gerçek sınırı tespit edilemedi mutlaka şaşırtıcı bir madde miktarı, Galaksinin halosunun çok ötesinde uzanan küresel dağılım halinde Galaksimizi kuşatmalı Bu maddeden dolayı, Galaksinin toplam kütlesi en azından Güneş kütlesinin 6 x 1011 katı veya daha fazla olabilir Galaksimizin halosunun ötesindeki bu madde çok karanlıktır Bunun için bu bölgeye "Karanlık Madde" adı verilir Bu bölgede yıldız yoktur, ve varlığı çekim kuvvetinin varlığından anlaşılmaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla

Samanyolu Galaksisi

Eski 10-15-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Samanyolu Galaksisi




Samanyolu Galaksisi

SPİRAL YAPININ AÇIKLANMASI

Spiral kolların varlığı yılladır astronomları şaşırtmıştır Birçok Galaksi H II bölgeleri ve O, B yıldızlarının bulunduğu yay şeklindeki kollara sahiptir Spiral kollar farklı görünüşlere sahiptir Bazı galaksiler flocculent (topaklanmış) spiraller olarak isimlendirilirler bunlarda spiral kollar geniş, karışık ve belirgin değildir Bazı galaksilerde ise bu kollar ince ve çok belirgindir Bu spiral kolların görünüşünden şu söylenebilir; Bir Galaksinin spiral yapısının ortaya çıkması için birden fazla mekanizma olmalıdır

"Kendini Besleyen Yıldız Oluşumu" teorisi ve Galaksinin diferansiyel rotasyonu da göz önünde bulundurulursa, spiral kolların nasıl oluştuğu şu şekilde açıklanabilir Başlangıç da spiral kollara sahip olmayan bir galaksi diskinin herhangi bir yerdeki yoğun yıldızlararası bulutta yıldız oluşumunun başladığnı düşünelim Bu bulutta sıcak, kütleli yıldızlar oluşur oluşmaz bunların yaydığı radyasyon, gazda ilave bir yıldız oluşumunu başlatarak civarındaki bulutsuyu sıkıştırır Bu büyük kütleli yıldızlarda, sonunda süpernova patlaması olur Bu süpernova patlaması ile yayılan şok dalgaları yıldız oluşumunu destekleyen yıldızlararası ortamı sıkıştırır Yıldız oluşumu bölgeleri büyüdükçe, Galaksinin diferansiyel rotasyonu iç kısımları dış kısımlara doğru iter Böylelikle, O, B yıldızlarının kümelenmesi ve parlayan bulutsu, bir spiral kol oluşumuna neden olur

Yıldız oluşumlarının çoğalması ile meydana gelen spiral kollar bir galaksiyi gelişigüzel bir şekilde, boydan boya kuşatır Spiral kolların ufak tefek parçaları ancak genç yıldızların oluştuğu bölgelerde görülürken, büyük kütleli yıldızların öldüğü diğer bölgelerde görülmezler

Böylece Galaksiler çok belirgin olmayan spiral kolları ile düzensiz bir görünüşe sahiptirler Düzenli görünüşe sahip diğer Galaksilerin spiral yapısını açıklamak için ise alternatif başka bir görüş vardır

YOĞUNLUK DALGALARI
1920 li yıllarda Lindblad bir Galaksideki spiral kolların, yıldızlar arasında hareket eden sürekli bir yapıya sahip olduğunu önerdi Örneğin, okyanustaki dalgalar su yüzeyini bir baştan öbür başa hareket ettirirken, tek tek su moleküllerinde küçük daireler halinde aşağı yukarı hareket ederler Esasında suyu bir baştan öbür başa kat eden dalgalardır Su molekülleri ise dalgalar ile birlikte hareket eder Lindbland, Bu benzetmelerden yola çıkarak, spiral yapının yoğunluk dalgaları ile açıklanabileceğini ileri sürdü

Bu yoğunluk dalga teorisi 1960 lı yıların ortalarında Amerikalı Astronomlar Lin ve Shu tarafından ayrıntılı bir şekilde hazırlandı ve matematiksel olarak ifade edildi Lin ve Shu, bir Galaksinin diski içersinden geçen yoğunluk dalgalarının, geçici olarak bir madde birikimine sebep olabileceği üzerinde durdularBu sebepten, bir spiral kol, maddenin geçici olarak artması veya sıkışması şeklinde yorumlanabilir

Bir Galakside bir yoğunluk dalgasının etkisinin nasıl gösterdiğini daha iyi anlamak için okyanus örneğini bir kere daha gözden geçirelim Eğer su moleküllerine dışarıdan bir etki yapılmamışsa okyanusun yüzeyi çarşaf gibi olur Fakat su molekülleri sürekli pertürbasyon olarak isimlendirilen rüzgar gibi tedirginliklerden etkilenir Bu pertürbasyon sonucu sudaki moleküller birbirlerini iterek bir su dalgasını oluşturur Okyanus yüzeyindeki bu su molekülleri küçük eliptik yörüngelerde hareket ederler Bu durum (Şekil 4a) da görülebilir Bir Galaksideki, yıldızlar birbirlerinden çok büyük uzaklıklarda bulunduğundan dolayı yıldızlar arasında çarpışmalar olmaz Bununla beraber, birbirlerini çekimlerinden dolayı etkiler Su veya ses dalgalarında moleküler kuvvetler moleküllerin hareketlerini etkilerler Bir Galakside ise, çekim kuvveti yıldızlar arasındaki etkileşimlere neden olur Bu yıldızın Galaksi merkezi etrafındaki yörüngesi daire ye yakındır Fakat Galaksideki madde, yıldızın yörüngesinden sapmasına neden olan küçük gravitasyonel pertürbasyonlar meydana getirir

Bir su molekülünün okyanus yüzeyinde yükselip alçalması gibi yıldız da bozulmamış yörüngesi etrafında ileri geri salınımlarda bulunur Lindbland bu salınım (osilasyon) ları, küçük bir epicycle ile açıklamıştır Bu (Şekil 4b) den görülebilir Epicycle orjinal yörüngesi boyunca saat yönünde hareket ederken, yıldız epicycle civarında saat yönünün tersinde hareket eder Sonuç da yıldızın yörüngesi, hareket halinde elipse benzer bir eğri olur Doğal olarak, bu yıldızın gravitesi diğer yıldızların hareketini etkiler Bu gravite etkisi, bir yıldız yörüngesinden diğerine doğru yayılan "Kinematik Dalga" olarak isimlendirilen bir dalga tedirginliği yaratır

Kalnajs, (Şekil 4b) de önerildiği gibi yıldızların eliptik yörüngelerinin rastgele yönlenmediğini, bunun yerine yörüngeler arasında sıkı bir ilişkinin var olduğunu önerdi Çünkü her bir eliptik yörünge komşu diğer yörüngeye belli bir açı ile meyillidir ve sonuç da (Şekil 4b) de gösterildiği gibi spiral bir yapı ortaya çıkar Bu spiral yapı, elips yörüngelerin birbirine en yakın olduğu yerlerde ortaya çıkar Yıldız sayısının geçici artışı yıldızlararası gaz ve toz da büyük bir etki yaratırYıldızların çoğalması spiral kolda gravitasyonel çekimin artmasına sebep olur Bu gravitasyonel kuvvet, yavaş hareket eden büyük kütleli yıldızlar üzerinde hemen hemen bir etki yapmaz Bununla beraber yıldızlararası ortamdaki hafif atomlar ve moleküller, gravitasyonel çekime uğrayarak bir yoğunluk dalgası tepesi oluştururlar Kalnajsın spiral yapı modeline göre, yoğunluk dalgaları galaksideki madde içersinde yıldızların hareketinden daha yavaş olarak aşağı yukarı 30 km/sn hız ile hareket eder Bununla birlikte, yıldızlararası gaz, 10 km/sn (bu yıldızlararası ortamda ses hızıdır) bir hız ile küçük bir sıkışma meydana getirebilir Bu meydana gelen yoğunluk dalgası süpersoniktir Çünkü yıldızlararası gazdaki hızı, bu gazdaki ses hızından daha büyüktür Yoğunluk dalga teorisi düzenli spiral yapıların birçok özelliğini açıklar Spiral yoğunluk dalgaları galakside hızla ilerleyerek ölen yıldızlardan arta kalan gaz ve tozları bir nebula haline sıkıştırarak yeni yıldızların oluşmasına neden olur Yaşlı yıldızların ölümünden geriye kalan madde ağır elementler bakımından zenginleştiği için yeni oluşan yıldızlar metal bakımından zengindir Galaksideki spiral yapı hakkındaki tüm problemler çözülememiştir Birçok Astronom yoğunluk dalga teorisinin doğru bir teori olduğunu savunmaktadır Fakat yine de bu teori ile ilgili bazı tereddütler var Örneğin; bu yoğunluk dalgaları, yıldızlararası gaz ve tozu sıkıştırmak için büyük bir enerji harcarlar Yoğunluk dalgalarının yayılması için devamlı, bir enerjinin takviye edilmesi gerekir Bu enerjinin nereden geldiği pek anlaşılamamıştır Ancak Galaksilerin çekirdekleri, bu enerjinin geldiği yerler olarak görülebilir Başka bir olasılık ta, iki Galaksinin çarpışmasıdır İki Galaksi birbiri ile çarpıştığında, Galaksi bir spiral yapıyı meydana getirecek şekilde diğerini etkiler

GALAKSİMİZİN MERKEZİ
Galaksimizin merkezi (Şekil 5), Sagitarius (Sgr A) olarak bilinmektedir New Mexicodaki VLA radyo teleskobu ile elde edilen ayrıntılı radyo görüntülerinden Sgr A nın iki koldan ibaret olduğu görülmüştür Sgr A Batı ve Sgr A Doğu (Şekil 6) SgrA Batı, termik diğeri ise termik olmayan radyasyon yayınlar Termik kısımda iyonlaşmış hidrojen vardır Bu iyonlaşmış gazın sebebi anlaşılamamıştır Bunu açıklayabilen iki mekanizma ileri sürülmüştür Sıcak O, B yıldızları ve Galaksi merkezindeki çok yüksek bir enerji kaynağı Ayrıca, Sgr A batı kolunun merkezinde termik olmayan çok küçük bir kaynak tespit edilmiştir Buna Sgr A* denmektedir ve bunun Galaksimizin merkezi olduğu iddia edilmektedir Bununla birlikte kızılötesi uydusu (IRAS) ile elde edilen gözlemlerden, IRS16 kaynağının da Galaksimizin merkezi olduğu ileri sürülmektedir Sgr A* ile IRS 16 arasındaki açısal uzaklık birkaç yay saniyesi mertebesindedir Bugün için Galaksi merkezinin Sgr A* mı yoksa IRS 16 mı olduğu hala tartışılmaktadır Bu gözlemlerden, Galaksimizin merkezinin bir spiral yapıya sahip olduğu anlaşılmıştır Merkezdeki bu spiral yapının Galaksimizin spiral yapısı ile bir ilgisi yoktur Galaksi merkezinden itibaren 2 ila 8 pc arasında moleküllerin bulunduğu bir disk bölgesi vardır Bu bölgeye “Molekül diski” denir Merkezden itibaren 700 pc uzaklıktaki ekseni etrafında hızla dönen bir “Çekirdek disk” vardır

Gerek merkezdeki spiral yapının oluşumunu açıklayabilen, gerekse yüksek hızlı gaz ve tozu Galaksi merkezi etrafında tutan birşey olmalı, yapılan dinamik hesaplardan 2 x 106 Güneş kütlesindeki bir cisim, bu gazın yıldızlararası uzaya uçup gitmesini engellediği ileri sürülmüştür Bu da kompakt süper kütleli bir karadeliktir Diğer birçok Galaksinin çekirdeklerinde de meydana gelen olağanüstü aktiviteyi keşfeden astronomlar, bu Galaksilerin merkezlerinde süper kütleli bir karadeliğin olabileceğini söylemektedirler

Galaksimizin merkezinde 511 Kev ve 18 Mev mertebesinde Gama enerjisinin geldiği tespit edilmiştir Bu 18 Mev lik Gama enerjisi Al26 nın bozulmasına karşılık gelmektedir Al26 ağır bir elementtir ve süpernova patlaması sırasında meydana gelebilir O halde Galaksimizin merkezinde bir süpernova patlaması olmuştur ve büyük bir olasılıkla patlama sonucunda da bir karadelik meydana gelmiştir

Bununla birlikte, birçok astronom Galaksimizin merkezinde süper kütleli bir karadeliğin olabileceği fikri ile uyum içinde değildir Buna delil olarak, Galaksi merkezinin kızılötesi bir görüntüsünü elde eden Avustralyalı astronom Allen, süperkütleli bir karadeliğin varlığını gösteren birşey görememişti

Bugün için astronomlar hala Galaksi merkezini daha iyi anlamak için araştırmalarını sürdürmektedirler Önümüzdeki yıllarda Dünya yörüngesine oturtulacak astronomik amaçlı uydular ile Galaksimizin merkezi ile ilgili gizemler ortaya çıkarılabilecek mi göreceğiz


Alıntı Yaparak Cevapla

Samanyolu Galaksisi

Eski 10-15-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Samanyolu Galaksisi




Samanyolu Galaksisi Hakkında Bilgi



Samanyolu Galaksisi, Güneş’ in de içinde bulunduğu, dev yıldızlar sistemine verilen isimdir Spiral bir yapıya sahiptir Diğer spiral galaksilerde olduğu gibi Samanyolu Galaksisi de bir hayli basık bir özellik içerir Bu galakside 100 milyar yıldızın varlığı saptanmıştır Bu yıldızlar bir disk oluşturacak şekilde dağılmışlardır Tüm sistem yıldızların ve küresel kümelerin oluşturduğu bir halonun ( ışık halkası ) çevrelemesiyle oluşmuştur Diskin yarıçapı yaklaşık 20 kiloparsektir ( 999′ dan sonra gelen bir uzaklık ölçüsü ) Halonun yarıçapı, yıldızların oluşturduğu diskten çok daha büyüktür Sınırları ise henüz çizilememiştir Samanyolu Galaksisi’ nde bulunan en parlak yıldızlarının çoğunluğunun bulunduğu karakteristik spiral kollar, merkezi disk düzlemine yakındır

Güneş merkezi ise düzlemden sadece birkaç parsek kuzeyde, spiral kollardan birinin iç kenarında bulunur Güneş’ in, dolayısıyla Dünya’ nın galaksi merkezinden uzaklığı yaklaşık 10 kpc’ dir ( 1 kpc = 308568025 × 10 üssü 19 metre’ dir ) Tüm galaksi merkezden geçen bir eksen etrafında, disk diğer unsurlara nazaran daha hızlı, halo ise daha yavaş bir biçimde döner

Astronomların büyük çoğunluğu, galaksimizin çok büyük bir karanlık halo ile çevrelendiğine inanmaktadır Tabi diğer galaksiler için de aynı şeyi düşünmektedirler Bu karanlık haloyu teşkil eden madde tespit edilebilir bir ışın yaymadığından doğrudan doğruya değil, ancak çekim etkisinden itibaren, dolaylı olarak tespit edilebilir Bu şekilde yapılan hesaplardan karanlık halonun, galaksideki tüm yıldızların kütlesinin 10 katı kadar kütle içermesi gerektiği bulunmuştur Karanlık haloda ” papülasyon III ” yıldızlarından itibaren meydana gelen kara delikler olabileceği gibi henüz keşfedilememiş olan temel tanecikler de olabilir Halodaki cisimler, yaşlı yıldızlar veya yaşlı yıldızlardan oluşmuş küresel kümelerdir Bunlar, ” papülasyon II ” cisimleridir Bu yıldızların galaksi oluşumunun başlangıcında, 12 milyar yıl önce oluştuğu düşün,ülmektedir Diskteki ve çekirdekteki yıldızlar, ara yaştaki ( 3-5 milyar yıl ) yıldızlardır ve bunlar, disk papülasyonuna aittir Genç ” papülasyon I ” yıldızları ise disk merkezi boyunca bir tabakada bulunurlar

Samanyolu’ ndaki yıldızlararası gaz ve tozun büyük çoğunluğu, galaktik düzlemde veya bu düzlem yakınında bulunur ve bu yıldızlararası gaz ve tozun yaklaşık yarısı, spiral kollarda bulunan çok yoğun moleküler bulutlar halindedir En genç yıldızlar olan T Tauri yıldızları ve çok parlak, kısa ömürlü O ve B yıldızları da spiral kollardadır ve spiral kollardaki moleküler bulutlarda hala yıldız oluşumu gerçekleştiği bilinmektedir Spiral yapıyı net bir biçimde belirlemek, bizim disk içindeki konumumuzdan dolayı biraz daha karmaşık bir hal almaktadır Bu spiral yapının şekli, Güneş civarında bir bölge için optik olarak ortaya konmuştur Bu optik belirleme işleminden sonra belirlenen kollar; Güneş’ in de üzerinde bulunduğu Orion Kolu, Perseus Kolu ve Sagittarius Kolu’ dur Carina Kolu ise Sagittarius Kolu’ nun devamıdır Bu yüzden bu kola Sagittarius- Carina Kolu denmektedir






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.