![]() |
Bilim Tarihi ... |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilim Tarihi ...Bilim Nedir? sözlükte bilim söyle tanýmlanýyor: Bilim: "Evrenin ye da olaylarýn bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliðe dayanarak yasalar çýkarmaya çalýþan düzenli bilgi ![]() "Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi ![]() "Belli bir konuyu bilme isteðinden yola çýkan, belli bir ereðe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araþtýrma süreci ![]() Bilim ile uðrasan bir kiþinin bu tanýmlarý yeterli bulmayacaðýný söylemeye gerek yoktur ![]() ![]() Ã?nsan doðaya egemen olmak ister! Derler ki insanoðlu varoluþundan beri doðayý bilmek, doðaya egemen olmak istemiþtir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gök gürlemesi, simsek çakmasý, Ay’ýn ye da Güneþ’in tutulmasý, hastalýklar, afetler, vb ![]() ![]() Öte yandan, bu olgu, insani, doða korkusunu yenmeye ve merakini gidermeye zorlamýþtýr ![]() ![]() Elbette korku ve merakin yanýnda baþka nedenler de vardýr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilim neyle uðraþýr Bilimin asil uðrasý alaný doða olaylarýdýr ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Baþka canlýlarýn yapamadýðýný varsaydýðýmýz bu isi, insanoðlu aklýyla yapmaktadýr ![]() Bilimin gücü Bilim, yüzyýllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliðini, geleneklerini ve standartlarýný koymuþtur ![]() ![]() ![]() çeþitlilik: Bilimsel çalýþma hiç kimsenin tekelinde deðildir, hiç kimsenin iznine baðlý deðildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süreklilik: Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir zaman durmaz ![]() ![]() Yenilik: Bir evrim süreci içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanlarý ortaya çýkmaktadýr ![]() ![]() ayýklanma: Bilimsel bilginin geçerliði ve kesinliði her an, isteyen herkes tarafýndan denetlenebilir ![]() ![]() Bilimsel Bilginin Özellikleri * Bilim olgusaldýr ![]() ![]() * Bilim mantýksaldýr ![]() ![]() * Bilim genelleyicidir ![]() ![]() * Bilim nesneldir (Objektif) ![]() ![]() * Bilim eleþtiricidir ![]() Bilimin Deðeri Bilim, doðal ve sosyal gerçekliðin daha iyi anlaþýlmasýný ve belirli ölçüde de olsa denetlenmesini saðlar ![]() ![]() ![]() Bilim üç bakýmdan deðerlidir: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilimsel zihniyetin, insanlarýn daha erdemli ve yüksek ahlaklý olmalarýný saðlayacaðýný düþünmek bos bir hayal deðildir ![]() ![]() Bilim Tarihi Nedir? Bilim tarihi kýsaca bilimin doðuþ ve geliþme öyküsüdür ![]() ![]() Bilim çoðu kez sanýldýðý gibi ilk defa ne Rönesans’tan sonra, ne de Bati dünyasýnda ortaya çýkmýþtýr ![]() ![]() ![]() Bilimsel yöntem Amacý evreni anlamak ve açýklamak olan bilimin, bu amaca ulaþmak için izlediði yola bilimsel yöntem adi verilir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bilim Tarihi ... |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilim Tarihi ...ESKIÇAG'DA BILIM A ![]() Çin Uygarlığında bilimsel faaliyetin başlangıcı M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çin'de kullanılan sayi sistemi on tabanlıdır ![]() ![]() ![]() Çin astronomisi, diğer uygarlıklardan bazı temel farklılıklar gösterir; takvim hesaplamalarında, diğer uygarlıkların Güneş veya Ay’ı esas almalarına karşın, Çin uygarlığında yıldızlar esas alınmıştır ve diğer sistemlerde yıllık hesaplamalar kullanılırken, burada günlük hesaplamalar kullanılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çin tıbbi, evren, doğa ve insan arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğu anlayışına dayanır ![]() ![]() ![]() ![]() B ![]() Hindistan'daki bilimsel etkinliklerin başlangıcını M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hindistan'da kullanılan sayi sistemi, on tabanlı (yani desimal) olup, erken tarihlerden itibaren konumsal rakamlandırma yönteminin benimsendiği görülmektedir ![]() ![]() ![]() Daha sonra Pythagorasçilara mal edilecek olan Pythagoras Teoremi'nin çözümü ile ilgili erken çözüm örneklerine Hintlilerin geometrik metinlerinde rastlamak mümkündür ![]() Cebir alanında birinci ve ikinci derece denklem çözümleriyle ilgilenmişler ve trigonometri alanında ise, sinüs ve kosinüs fonksiyonlarını kullanmışlardır ![]() Daha sonra Hintlilerin aritmetik, cebir ve trigonometri konusundaki bilgileri Sanskrit dilinden Arapça'ya yapılan çeviriler yoluyla İslâm Dünyası’na aktarılacak ve buradaki bilimsel uyanışta önemli bir rol oynayacaktır; on ikinci yüzyıldan itibaren Arapça'dan Latince'ye yapılan çeviriler sonucunda ise, Hıristiyan Dünyası bu bilgilerle tanışacaktır ![]() Hintlilerin evreni Yer merkezlidir ve astronomiden söz eden metinlerde Ay ve Güneş’in hareketleri ve tutulmaları, Yer, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün hareketleri, Yer ve Güneş’in birbirlerine uzaklıkları hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hint tıbbi, başlangıcından itibaren Hint felsefesi ve kozmolojisiyle iç içe gelişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hint uygarlığındaki bilimsel uğraşlar, bilimin gelişimi üzerinde oldukça etkili olmuştur ![]() ![]() C ![]() Orta Asya bilim tarihi M ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra, demir kullanılıncaya kadar geçen süre içinde hayvanlar evcilleştirilmiş, bakir ve kursundan çeşitli eşyalar yapılmıştır ![]() Demir devrinden sonra, iklim koşullarının bozulması nedeniyle, Türklerin güneye doğru göç ettikleri görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Türkler, evrenin bir kubbe biçiminde olduğunu düşünüyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilinen ilk Türk yazılı anıtı Göktürk devleti (552-745) döneminden kalma Orhun Yazıtları’dır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() D ![]() Nil nehri civarında gelişen Mısır uygarlığı M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() E ![]() Dicle ve Fırat deltası, Asya, Afrika ve Avrupa arasında köprü vazifesi gören bir kavsak bölge olarak büyük bir uygarlığın gelişmesine çok elverişli bir yerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Modern astronominin temelinde Mezopotamya astronomisi bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mezopotamyalılar cebimin kurucusudurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() F ![]() Coğrafi konumu çeşitli bölgelerle bir köprü niteliğinde olan Anadolu yarımadasından ilk uygarlıkların tarihi M ![]() ![]() ![]() ![]() Hititlerin Mezopotamya kökenli "sekel" ve "mina" adli ağırlık birimlerini kullandıkları, en çok bakır ve tunçtan eşyalar yaptıkları, çivi yazısı ve hiyeroglif yazı olmak üzere iki çeşit yazıları oldukları bilinmektedir ![]() Van gölü civarında gelişen Urartu uygarlığında ise çivi yazısı ve resim yazısı kullanılmış, yapmış oldukları kapların üzerine, onların hacimlerini yazmışlardır ![]() En önemli merkezleri Gordion ve Midas olan Firigya uygarlığının Fenike alfabesinin Batı’ya yayılmasında önemli rolü olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Bati Anadolu'daki Lidya uygarlığının en büyük basarisi ise parayı icat etmiş olmasıdır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bilim Tarihi ... |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilim Tarihi ...YUNANLILAR DÖNEMINDE BILIM Yunan Dönemi iki kisma ayrilmaktadir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde bilim ve felsefe alanlarinda büyük bir atilim gerçeklestirilmis ve Yunan bilginleri ve düsünürleri evren, dünya ve dünyanin üzerinde bulunan canli ve cansiz varliklara iliskin bilgi üretmeye baslamislardir ![]() A ![]() Bu dönemde doga bilimleri büyük bir gelisme göstermis ve özellikle Aristoteles ve onun yolundan giden Aristotelesçiler bitkilere ve hayvanlara iliskin bilimsel ve yari-bilimsel bilgileri derleyerek botanik ve zooloji alanlarin temellerini atmislardir ![]() a ![]() Bu dönemde önce Varlik Sorunu, daha sonra Bilgi Sorunu gündeme gelmistir ![]() ![]() Bu dönemi önceki dönemlerden ayiran en önemli özellik, dogal varliklarin ve olgularin doga-üstü nedenlerle degil, dogal nedenlerle açiklanmasidir ![]() * Aristoteles Aristoteles döneminde politik yapi degismis ve Yunan Dünyasi yavas yavas Makedonyalilarin hakimiyetine girmeye baslamistir ![]() Makedonya Kralligi'nin güçlenmeye basladigi bu dönemde yasayan Aristoteles, Ege Denizi'nin kuzeyinde bulunan Stageria'da dogmustur (M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aristoteles'in matematik bilgisi arastirmalarina yeterli olacak düzeydeydi; bilimleri matematik, fizik ve metafizik olarak üç bölüme ayirirken, Platon gibi, matematige - yani aritmetik, geometri, astronomi ve müzik bilimlerine - bir öncelik tanimisti; ancak uygulamali matematikle ilgilenmiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aristoteles, astronomiye iliskin görüslerini Fizik ve Metafizik adli yapitlarinda açiklamistir; bunun nedeni, astronomi ile fizigi birbirinden ayirmanin olanaksiz oldugunu düsünmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Acaba Aristoteles bu kürelerin gerçekten varolduguna inaniyor muydu? Elimizde buna iliskin kesin bir kanit bulunmamakla birlikte, geometrik yaklasimi mekanik yaklasima dönüstürmüs olmasi, inandigi yönündeki görüsü güçlendirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aristoteles'in olusturdugu bu fizik ve evren görüsü kendisinden sonra az çok degisime ugramissa da uzun yillar egemen olmus ve Galileo'nun yaptigi çalismalarla geçersiz hale getirilmistir ![]() Aristoteles'ten önce de hayvanlar üzerinde arastirmalar yapan bilginler vardi, ama zoolojinin, yani hayvanlar biliminin kurucusu Aristoteles olmustur ![]() ![]() * Milet Okulu Yunanlilardaki bilimsel çalismalar, Izmir'in güneyinde, Söke-Milas yolunun batisinda, bugünkü Balat koyunun yakinlarindaki Milet kentinde baslamistir ![]() ![]() * Homeros M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MÖ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * Parmenides Ksenofanes'in yetistirmis oldugu ögrencilerin en önemlilerinden birisi Parmenides'ti ![]() ![]() ![]() ![]() Parmenides, evrenin sinirli oldugunu söylüyordu; evren, bütün uzayi doldurur ve küreseldir; degismez ve ölmez ![]() ![]() ![]() * Platon Soylu bir aileye mensup olan Platon, M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Platon'un amaci, ögrencilerine bilgi askini asilayarak, onlari filozof bir yönetici olarak yetistirmektir; bu yüzden ahlak ve siyasete agirlik vermis, ancak bunlari mantik ve matematikle temellendirmeyi ihmal etmemistir ![]() Platon'a göre, insanlar bir magaranin içinde yasarlar ve yüzleri magara girisinin karsisinda bulunan duvara dönük oldugu için sadece ve sadece buraya düsen gölgeleri görebilirler; duyumlarimiz yoluyla varligindan haberdar oldugumuz bu görünümler, gerçek degil, gerçegin iyiden iyiye bozulmus gölgeleridir; gerçegi görmek isteyen bir kimsenin, akil yoluyla duyusal zincirlerden kurtularak basini magaranin girisine çevirmesi ve orada geçit töreni yapmakta olan idealari, yani görüntülerin olusumunu saglayan gerçek biçimleri seyretmesi gerekir ![]() ![]() ![]() Öyleyse, degisim içinde bulunan görüntülerin bilgisini bir yana birakarak, hiçbir zaman degismeyen idealarin bilgisine ulasmak gerekir; felsefenin amaci bu olmalidir; gerçek bir filozof, bu aldatici görünümlerin ardina saklanmis olan mutlak bilgiyi, yani idealarin bilgisini yakalayabilen kisidir ![]() ![]() Yapitlarindan anlasildigi kadariyla, Platon daha çok ahlak ve siyasetle ilgileniyordu ![]() ![]() Matematik, Platon'un gözünde çok önemli bir bilimdi; çünkü onunla gerçek bilgiye, yani Tanri Ideasi'na ulasmak olanakliydi; zaten Tanri'nin kendisi de bir matematikçiydi ![]() Platon'a göre, matematik, gölgeler alemi ile idealar alemi arasinda bir ara alem veya iki alemi birbirine baglayan bir geçittir ![]() ![]() ![]() ![]() Platon da dogaya Pythagorasçilar gibi bakar ve gerçegin kilidini açacak anahtarin aritmetik ve geometri olduguna inanir ![]() ![]() ![]() Platon'a göre evren küreseldir ve merkezinde Yer bulunur; Yer, küresel ve hareketsiz bir gökcismidir ve evren, Yer'in de merkezinden geçen eksen çevresinde 24 saatte bir dönüs yapar; Günes, Ay ve gezegenler bu hareketle tasinirlar ama onlarin da kendilerine özgü hareketleri vardir ![]() ![]() Gezegenlerin düzgün dolanimlari bir Tanri'nin var oldugunu ilham eder ![]() ![]() ![]() Platon, ideal bir devlet tasarimindan önce, bir toplumun nasil dogdugunu incelemistir; ona göre, toplumlarin olusma nedeni, insanlarin kendi kendilerine yetmemeleridir; kisacasi, insan ancak yardimlasarak yasayabilen bir varliktir; bu durum firinci, tacir, çoban, çiftçi ve mimar gibi çesitli mesleklerin dogmasina ve bu meslek erbabinin yardimlasmasina neden olur ![]() Fakat insanlar, kendilerinin ve yakinlarinin geleceklerini güven altina almak için, daima gereksinimlerinden fazlasini isterler; daha çok altin, daha çok gümüs ve daha çok fildisi biriktirmeye çalisirlar ![]() ![]() ![]() Giderek, yurttaslar arasindaki anlasmazliklari giderecek mahkemeler ve hastalari iyilestirecek hastaneler gibi daha karmasik kurumlar belirir; ancak Platon, adaleti mahkemelerde aramaya karsidir ![]() "Insanlarin dogruyla egriyi kendi kendilerine ayiramayip mahkeme ve yargica basvurmalari, adaleti baskalarindan beklemeleri çirkin bir sey degil midir?" Platon hekimlerle ilgili olarak da bir seyler söyler; bir hekimin görevi, hastalarini en kisa sürede iyilestirmektir, yoksa hasta bedenlerini sürüklemelerine yardimci olmak degildir: "Iste Asklepios, bu gerçegi biliyordu ![]() ![]() Sagliksiz bireylere ise, hayat hakki tanimiyordu: "Hekimler, yurttaslar arasinda bedenleri ve ruhlari iyi olanlara bakmali, böyle olmayanlari ise ölüme terketmelidir ![]() Platon, halki bir koyun sürüsüne benzetir; yöneticiler bu sürünün çobanlari, koruyucular, yani askerler ise çoban köpekleridir ![]() ![]() Bu kalitsal oligarsiyi koruyabilmek için çözülmelere ve bozulmalara karsi direnmek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() Platon'a göre, zenginlik ve fakirlik, iyi insanlari bozar ve ise yaramaz bir hale getirir; kisacasi bunlar devlete sokulmamasi gereken iki büyük düsmandir ![]() ![]() Yönetici olacak bir kisinin, öncelikle filozof olmasi gerekir; çünkü filozoflar, idealar alemine yükselmis ve orada dogrunun ve iyinin gerçek örneklerini görmüslerdir ![]() ![]() * Sokrates Bütün insanlik tarihinin en saygin kisilerinden birisi olarak taninan Sokrates de aslinda bir sofisttir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sokrates diger sofistlerden çok farkliydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sokrates ilk anlambilimcidir; anlamlari belirlenmemis kavramlarin ve terimlerin kullanilmasinin sakincalarina temas etmistir ![]() ![]() * Thales Thales M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ilk Yunan matematikçisi Thales'tir ![]() Thales'le birlikte geometri ilk defa dedüktif (yani tümdengelimsel) bir bilim dali haline geldi ![]() Thales astronomiyle de ilgilenmis ve tarih kitaplarina ilk Yunan astronomu olarak geçmistir ![]() ![]() ![]() Misirlilardan yilin 365 gün oldugunu ögrenmisti ![]() ![]() ![]() Thales her seyin aslinin su oldugunu söylüyordu; su, kati, sivi ve gaz olmak üzere üç durumda bulunabilirdi ![]() ![]() ![]() Aristoteles'e göre, Thales, miknatisin demir tozlarini çekmesi nedeniyle canli olduguna inaniyordu ![]() ![]() * Zenon Bu okulun diger bir temsilcisi de Zenon'dur ![]() ![]() Zenon'a göre, Pythagorasçilara ait olan bir dogrunun noktalardan olustugu görüsü, beraberinde zorunlu olarak sonsuz bölünebilirligi de getirmektedir; ama su paradokslar göz önünde bulundurulacak olursa bunun olanakli bir sey olmadigi hemen anlasilir : 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() b ![]() Bu dönemin en önemli matematikçisi Pythagoras'tir ![]() ![]() Ayrica bir açinin üç esit parçaya bölünmesi, bir küpün iki kati hacmindeki bir küpün bir kenarinin uzunlugunun bulunmasi ve bir dairenin alanina esit olan bir karenin bir kenarinin uzunlugunun bulunmasi gibi üç geometrik problem üzerindeki çalismalar da geometrinin gelisimini büyük ölçüde etkilemistir ![]() c ![]() Bu dönemde gezegenlerin ve yildizlarin gökyüzündeki konumlarini ve devimlerini anlamlandirmaya yönelik göksel kuramlari olusturulmus ve özellikle Eudoxos'un kurgulamis oldugu Ortak Merkezli Küreler Kurami sonraki dönemlerde çok etkili olmustur ![]() d ![]() Yunanlilar Akdeniz kiyilarinda yeni koloniler kurmuslar ve bu koloniler arasindaki ticarî ve askerî seferler sirasinda Avrupa, Asya ve Afrika'nin Akdeniz kiyilarini yakindan tanimislardi ![]() Herodotos ve Surlu Marinos'un yapitlari fizikî cografyanin, beserî cografyanin ve matematiksel cografyanin gelismesinde etkili olmustur ![]() e ![]() Bu dönemde insan bedeninin yapisi da Yunan düsünürlerinin ilgisini çekmis, saglik ve hastalik durumlarinin açiklanabilmesi için yari-bilimsel kuramlar gelistirilmistir ![]() ![]() f ![]() Bu dönemde yeni yapi teknolojileri gelistirilmis ve özellikle kent planlamasi sorunuyla ilgilenilmistir ![]() B ![]() Hellen birligini saglayan Makedonyali Philip'in öldürülmesinden sonra yerine geçen oglu Büyük Iskender, MÖ ![]() ![]() ![]() Büyük Iskender, 323 yilinin Haziran ayinda Babil'de ölünce, kurmus oldugu Dünya Imparatorlugu generalleri arasinda paylasilmistir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde matematik, astronomi, fizik, biyoloji ve cografya gibi alanlarin bagimsiz bir disiplin olarak temelleri atilmistir ![]() a ![]() Bu dönemde Plotinos, Platon ve Aristoteles sistemlerini uzlastiran yeni bir sistem gelistirmistir ![]() ![]() b ![]() Eukleides Elementler adli yapitinda tanim, aksiyom ve postüla çerçevesinde kendisinden önceki geometri bilgisini derlemis ve Tümdengelimsel Yöntemi kullanmistir ![]() ![]() ![]() c ![]() Bu dönemde Aristarkhos Günes Merkezli Evren Kurami'ni, Hipparkos ise Yer Merkezli Evren Kurami'ni gelistirmislerdir ![]() ![]() * Aritarkus Aristarkus’un (M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aristarkus Günesin sabit oldugu ve dünyanin günes çevresinde çembersel bir yörünge izleyerek döndügü iddiasini da ortaya atar ![]() ![]() d ![]() Bu dönemde Archimedes statik ve hidrostatik alanlarinda yapmis oldugu çalismalar sonucunda matematiksel fizigin temellerini atmistir ![]() e ![]() Aristoteles'in ögrencisi olan ve onun ölümünden sonra Lise'nin basina geçen Teophrastos botanige iliskin Bitkilerin Tarihi Üzerine ve Bitkilerin Nedenleri Üzerine adli yapitlariyla bu bilimin temellerini atmistir ![]() ![]() f ![]() Iskenderiye Okulu'nun ilk biyologlarindan olan Herophilos'un (M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onun kullanmis oldugu anatomi terimlerinden bazilari bugün bile kullanilmaktadir ![]() ![]() ![]() g ![]() Yeryüzünün çevresini ölçülmesine iliskin çalismalarin bu dönemde yogunlastigi ve Eratostenes ile Posidonios'un bu amaçla ölçüm yöntemleri gelistirdikleri görülmektedir ![]() * Archimedes Archimedes hem bir fizikçi, hem bir matematikçi, hem de bir filozoftur ![]() ![]() ![]() Archimedes'in en parlak matematik basarilarindan biri, egri yüzeylerin alanlarini bulmak için bazi yöntemler gelistirmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Archimedes Parabolün Dörtgenlestirilmesi adli kitabinda, tüketme metodu ile bir parabol kesmesinin alaninin, ayni tabana ve yükseklige sahip bir üçgenin alaninin 4/3'üne esit oldugunu ispatlamistir ![]() Ilk defa denge prensiplerini ortaya koyan bilim adami da Archimedes'dir ![]() ![]() ![]() Archimedes, kendi adiyla taninan sivilarin dengesi kanununu da bulmustur ![]() ![]() ![]() ![]() Archimedes'in arastirmalarindan önce, tahtanin yüzdügü ama demirin battigi biliniyordu; ancak bunun nedeni açiklanamiyordu ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bilim Tarihi ... |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilim Tarihi ...ROMALILAR DÖNEMINDE BILIM M ![]() ![]() ![]() ![]() Roma uygarligi, çift dilliydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat Romalilar hiçbir zaman Hellenik ve Hellenistik dönemlerde gösterilen basariyi gösteremediler ![]() ![]() a ![]() Bu dönemde ahlak ve siyaset sorunlari gündeme gelmis ve insanin aile ve toplum içindeki yasantisini erdemli bir biçimde sürdürebilmesinin kosullari arastirilmistir ![]() b ![]() Bu dönemde daha önceki çalismalarin isigi altinda, Menelaus trigonometrinin, Diofantos ve Pappus ise cebirin gelisiminde önemli bir rol oynamislardir ![]() c ![]() Bu dönemin ve Yeniçag'a kadar bütün dönemlerin en büyük bilgini Ptolemaios'tur ( Batlamyus) ![]() ![]() * Batlamyus Iskenderiye okulunun son döneminde ortaya çikan en önemli bilgindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() d ![]() Bu dönemde Lucretius varliklar dünyasini açiklamak için daha önce de savunulan Atom Kurami'ni gelistirmistir ![]() e ![]() Bu dönemde özellikle fizikî ve beserî cografya alanlarindaki çalismalar büyük ölçüde gelismistir ![]() ![]() f ![]() Bu dönemde canli varligin yapisini açiklamaya yönelik girisimler sürmüs ve Galenos sonraki dönemlerde de yaygin biçimde kullanilacak olan Dört Salgi ve Dört Mizaç Kurami'ni gelistirmistir ![]() g ![]() Bu dönemde kent mimarisi üzerine yogun arastirmalar yapilmis ve Vitrivius Mimarlik Üzerine adli yapitinda mimarlikla ilgili bilgileri derlemistir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bilim Tarihi ... |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilim Tarihi ...ORTAÇAGDA BILIM A ![]() Eskiçag ile Yeniçag arasinda kaldigi için Ortaçag olarak adlandirilmis olan bu dönemin baslangiç ve bitis tarihleri kabaca 4 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ortaçag düsüncesinin belirgin özelliklerinden birisi, dinî ögretilere dayanan dinsel bakisin ön plana çikmasidir; ancak düsüncede dinîlesme Yahudilik ve Hiristiyanlik gibi dinlerin ortaya çikmasi veya güçlenmesi ile baslamamistir; kökleri Hellenistik Dönem ve Roma Dönemi felsefelerine ve özellikle de Yeni Platonculuk'a ve Stoacilik'a kadar geri götürülebilir ![]() Yunan düsüncesinde böyle bir egilimin güçlendigi yillarda Hiristiyanlik'in dogmasi ve yayilmasi, öyle anlasilmaktadir ki düsüncede dinîlesme sürecine büyük bir ivme kazandirmis ve Hiristiyanlik'in Romalilar tarafindan resmî bir din olarak benimsenmesi sonucunda dinî düsünce dinî olmayan düsünceyi giderek etkisiz hale getirmistir ![]() Hiristiyanlik'in ortaya çiktigi yillarda, iki farkli dünyanin, yani Sâmî Dünyasi ile Yunan-Roma Dünyasi'nin dinî ve felsefî birikimlerinin uzlastirilmasi gerekmistir; aslinda bu, inançlilar açisindan bakildiginda kaçinilmaz bir görevdir; çünkü Roma Imparatorlugu'nu olusturan bu iki önemli gelenegi, uygun bir biçimde kaynastirmadan toplumsal düzeni saglamak ve dolayisiyla kamusal yönetimi sorunsuz bir biçimde gerçeklestirmek olanakli degildir ![]() ![]() Düsüncede dinîlesme sürecinin sonunda, Eskiçag'in ilk dönemlerinde yürürlükte olan "dogru bilgi arayisi", son dönemlerinde ve bütün Ortaçag'da yerini "dogru davranis arayisi"na birakinca, ister istemez bilimsel etkinlik ve buna bagli olarak bilim de degerini ve önemini yitirmistir; çünkü surasi açiktir ki bilimsel etkinligin ürünü olan bilimsel bilgi, praxis ile ilgili degil, theoria ile ilgilidir ve dolayisiyla bir insanin nasil davranmasi gerektigine iliskin herhangi bir yargi içermez ![]() Ortaçag'da bilim, çesitli nedenler yüzünden ve en çok da yukarida belirtmis oldugumuz neden yüzünden Bati Dünyasi'nda eski degerini yitirmistir ama tamamen unutulmamistir; bilimin unutulmasi veya tarihin herhangi bir döneminde herhangi bir toplum içinde tamamen islevsiz kalmasi olanaksiz görünmektedir; çünkü hem insan aklinin isleyis biçimi ve hem de insan toplumlarini gündelik gereksinimlerini gidermeye yönelik eylemleri, su veya bu biçimde, su veya bu miktarda bilimsel etkinligi kaçinilmaz kilmaktadir ![]() Ortaçag'da da böyle olmus, Yunanlilarin bilimsel bilgi birikimlerinin hiç degilse bir kismi, Yedi Özgür Sanat içine giren Quadrivium (Dörtlü: aritmetik, geometri, astronomi ve müzik) dersleri arasinda manastir ve kilise okullarinda okutulmus ve ögretilmistir; ancak Bati Dünyasi açisindan bakildiginda, bilimsel bilgi birikimine önceki ve sonraki dönemlere nispetle önemli bir katkida bulunulmadigi ve bilinenlerin büyük bir kisminin tamamen unutuldugu da dogrudur ![]() Ortaçag'da din, felsefe ve bilim alanlarindaki düsünsel etkinlikler, kutsal kitaplar ile otoritelerin yapitlari tarafindan yönlendirilmistir ve Özellikle Aristoteles'e karsi büyük bir güven duyulmus ve akil ve inanç uzlastirmasina yönelik çalismalarda Platon'dan ziyade Aristoteles muhatap olarak görülmüstür ![]() ![]() Ortaçag'in son dönemlerinde Aristoteles mantik ve doga bilimlerinde bir otorite olarak görülmüs ve degerlendirilmis ve bilimsel arastirma, Aristoteles'in yapitlari üzerinde veya bu yapitlarda betimlenmis olan kuramlar çerçevesinde yürütülmüstür ![]() ![]() Ortaçag Hiristiyan Dünyasi'ni anlatirken çok sik kullanilan skolastik, yani scholasticus terimi, Latince schola (okul) sözcügünden gelmektedir ve "okulcu" anlamini tasimaktadir ![]() ![]() Dinî, felsefî ve ilmî etkinlikleri yönlendiren Skolastik Yöntem, bir Fransiz düsünürü olan Petrus Abaelardus'un Sic et Non (Evet ve Hayir) adli yapitinda açik bir biçimde anlatilmistir ![]() ![]() Bu uzlastirma islemi, gerçekte pek de kolay degildir; ayni konuyu açiklamaya çalisan uzlasmaz görüsler karsisinda, Ortaçag düsünürleri çogu kere çaresiz kalmislardir; meselâ Evren'in yasi sorununu ele alalim: Acaba Evren, Aristoteles'in belirttigi gibi ezelî ve ebedî midir, yoksa kutsal kitaplarin bildirdigi gibi belirli bir anda Tanri tarafindan 7 gün içinde yaratilmis midir? Bu iki görüsü, birbirleriyle uzlastirmak olanaksiz gibi görünmektedir; öyleyse bunlardan biri veya digeri seçilmelidir; ama hangisi seçilecektir? Çünkü hangisi seçilirse seçilsin, seçilmeyenin inandiriciligi ve otoritesi sarsilacaktir ![]() ![]() Ortaçag düsüncesi, bütüncüldür; yani anlamlandirma girisimlerini, varligin belirli bir bölümüne veya belirli bölümlerine degil, bütün varliga yöneltmistir; Tanri ya bütün varligin yaraticisi ve yöneticisi (varolus nedeni) ya da bütün varligin bizzat kendisi olarak algilandigindan, düsünsel arastirmalarin konusunu, dogrudan dogruya Tanri olusturur ![]() 1 ![]() Romalilarin dini çok tanrili, ilkel bir dindi ve Romalilar, bir kimsenin birkaç dine birden girmesinde hiçbir sakinca görmüyorlardi ![]() ![]() Hiristiyanlik Ortadogu'da ortaya çikti ve kisa bir süre içinde, yerel dinler için büyük bir tehlike olusturmaya basladi; çünkü Hiristiyanlarin baska bir dine girmeleri yasakti ve bu yasak, Roma Imparatorlugu'nun birlik ve bütünlügünü bozuyordu ![]() ![]() Diger taraftan, Roma Imparatorluk'u, bir çöküs süreci içine girmis ve Kuzey'den gelen kavimlerin saldirilari sonucunda siyasî gücünü yitirmeye baslamisti ![]() ![]() ![]() Bu tarihten sonra, Yunan ve diger Ortadogu dinlerinin direnmesine ragmen, Kilise gittikçe genisledi ve güçlendi; ancak birtakim hizipler birligini ve bütünlügünü tehlikeye sokuyordu ![]() ![]() Isa'nin dogasina iliskin tartismalar zaman içinde daha da gelismis ve sonuçta birbirlerine karsit görüsler ortaya çikmistir ![]() ![]() Büyük bir gelisme göstermis olan Hellenistik bilimi ve felsefesi karsisinda, kendi inançlarini savunmanin güç oldugunu gören Hiristiyan din adamlari, Yunan uygarliginin kalintilarini silmeye çalistilar ![]() ![]() ![]() Tedavi amaciyla hastaneler açmislar; ancak bilimsel tedavi unutulmus ve bunun yerini dinî tedavi almistir ![]() ![]() Yeterince güçlendikten sonra, Yunan bilimini temsil eden kisilere ve kurumlara yöneldiler ![]() ![]() ![]() Bu dönemin bilim tarihi açisindan en önemli gelismeleri, üniversitelerin ve bilim ve felsefe ile yakindan ilgilenen tarikatlarin kurulmus olmasidir ![]() * Üniversitelerin Kurulusu Dokuzuncu ve on ikinci yüzyillar arasinda yüksek egitim ve ögretim, katedral okullarinda yapiliyor ve papazlar tarafindan yürütülüyordu; Skolastik Düsünce bu okullarda üretilmis; on ikinci yüzyil sonlarinda üniversiteler ortaya çikincaya kadar bu okullar Bati'daki en önemli kültür merkezleri konumunda olmuslardir ![]() ![]() Eski bilgelige karsi duyulan saygi büyük bir sekilde artmistir; ancak, zamanla bu dinî egitim ve ögretim kurumlari eski önemlerini yitirdiler ve bunlarin yerine baska bir kurum ortaya çikti ![]() 1000 yilinda, Italya'nin Bologna sehrinde, hukuk ögrenmek isteyen ögrenciler, kendilerine bir çesit ögrenci loncasi kurdular ve bu loncaya da Universitas adini verdiler; bir yüzyil sonra, Bologna Üniversitesi'ne tip ve felsefe fakülteleri de eklendi ![]() Bu üniversiteyi, Oxford, Cambridge, ve Paris Üniversiteleri izledi ![]() ![]() ![]() ![]() * Fransisken ve Dominiken Tarikatlari Bu dönemde, üniversitelerin yanisira, bilimin gelisimini büyük ölçüde etkilemis olan iki manastir düzeninin, yani tarikatin da ortaya çiktigi gözlenmektedir ![]() ![]() ![]() Bilimin gelismesinde özellikle Fransiskenlerin büyük bir rolü olmustur ![]() ![]() * On Ikinci Yüzyil Rönesans'inin Dogusu ve Etkileri Sekizinci ve dokuzuncu yüzyillarda Müslümanlar, Yunanlilarin bilimsel bilgi birikimlerinin büyük bir bölümünü Arapça'ya aktarmislar ve yapmis olduklari çalismalarla bu birikime önemli katkilarda bulunmuslardir ![]() ![]() ![]() ![]() On birinci ve on ikinci yüzyil baslarinda özellikle bilim ve felsefeye olan ilgi yogunlastikça, geleneksel ögretinin yetersiz oldugu görüsü hâkim olmus ve bilim adamlari geçmisin mirasina ulasmak için harekete geçmislerdir ![]() ![]() On ikinci ve on üçüncü yüzyillarda yapilmis olan bu çeviriler olmasaydi, Ortaçag zihniyeti asilamaz ve on yedinci yüzyildaki Bilim Devrimi gerçeklestirilemezdi ![]() ![]() Öyleyse, Müslümanlar yalnizca bilimsel düsünce gelenegini korumakla ve sürdürmekle kalmamislar, bu düsüncenin Avrupa'da yeniden canlanmasinda da etkin bir rol oynamislardir ![]() On ikinci yüzyil aslinda bir geçis çagidir ve bu çagda Akdeniz'i çevreleyen Islâm, Hiristiyan ve Yahudi Dünyalari önceki yüzyillara oranla çok daha siki bir bag kurmuslar ve birbirlerini karsilikli olarak etkilemislerdir; ancak bu dünyalar arasinda en belirleyici ve en etkin olani kuskusuz ki Islâm Dünyasi'dir; digerleri sürekli olarak onu sömürmeye ve ondaki bilgileri ve becerileri kendi bünyeleri içine alarak sindirmeye çalismislardir ![]() ![]() ![]() Öyleyse, bu dönemde büyük bir yeginlik ve yogunluk kazanan Bati Ortaçag Dünyasi'ndaki düsünsel ugrasinin en temel özelligi bilime katki degil, çeviriler yolu ile eski ve yeni kültürlerin aktarilmasidir ![]() ![]() 3 ![]() Bu dönemin en önemli çalismalarinin hareket fizigi ile ilgili oldugu görülmektedir; Aristoteles'in hareket kurami tartisilmis ve dogrulugu matematiksel yoldan kanitlanmaya çalisilmistir ![]() a ![]() Hiristiyanligin ortaya çikisindan sonra din-bilim çatismasi gündeme gelmis ve Yunan ve Roma Dönemlerindeki bilimsel çalismalar kesintiye ugramistir ![]() ![]() ![]() * Albertus Magnus Albertus Magnus (1207-1280) Dominiken tarikatina girmis ve Aristoteles'i ve Fârâbî, Ibn Sînâ, Ibn Rüsd ve Ibn Tufeyl gibi Müslüman filozoflarin Aristoteles felsefesine iliskin yorumlarini ögrenmistir; daha sonra bu yorumlara dayanarak Hiristiyan inançlariyla bagdasabilecek yeni yorumlar getirmistir ![]() ![]() ![]() Albertus Magnus'a göre, biri akil ve öbürü ise inanç için dogru olan ve birbirleriyle çelisen iki dogru yoktur; gerçekten dogru olan her sey, büyük bir uyum içinde birlesmistir ![]() Birçok bilimle ilgilendigi için Doctor Universalis (Evrensel Bilgin) lâkabiyla taninan Albertus Magnus, kimya alaninda da çalismis, nitrik asidin madenler üzerindeki etkisi ve altinin aritilmasi gibi kimyevî konulari incelemistir; ayrica astronomi ve biyoloji ile de ilgilenmistir ![]() Albertus Magnus biyoloji alanindaki çalismalarinda kelime kelime Aristoteles'in Arapça çevirilerini izlemis ve bunlar üzerinde yorumlar yapmistir; kendisine özgü gözlemler ve saptamalar da bulunmaktadir ![]() ![]() ![]() Bitkilerle de ilgilenmis ve bu konuya iliskin Bitkiler Hakkinda adli bir eserinde, ana çizgileriyle bitki betimlemeleri yapmistir ![]() ![]() * Thomas Aquinas Aziz Thomas Aquinas ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * Johannes Kepler 1571'de Almanya'da dogan Kepler, çagdas astronomisinin kurucusudur ![]() ![]() ![]() Brahe ölmeden önce, o güne kadar yapmis oldugu bütün gözlem kayitlarini Kepler'e birakmisti ![]() ![]() ![]() ![]() Brahe'nin gözlem kayitlarini inceleyen Kepler, kristal kürelerin varolmadigini savunmustur ![]() ![]() ![]() b ![]() Bu dönemde, özellikle Geç Ortaçag'da yazilan eserlerde Hiristiyan dogmalarin etkin oldugunu söylemek olanaklidir ![]() ![]() B ![]() Fetihler neticesinde Bizanslilarla ve Perslerle karsilasan ve kendilerinden önceki medeniyetlerin yarattigi eserlerden yararlanmak gerektigini anlayan Müslümanlar, özellikle Abbasîler döneminde yogun bir çeviri faaliyetine giriserek, bilim ve felsefe alanlarinda ataga kalkmislar ve önce varolan birikimi anlamaya ve daha sonra da gelistirmeye çalismislardir ![]() Islâm Dininin ortaya çiktigi sirada Arap Yarimadasi'nda gelismis bir bilimsel faaliyetle karsilasilmaktadir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bati'dan gelen etki nispeten daha geç tarihli ise de, daha yogun olmustur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Islâm Dünyasi'nda bilimsel faaliyetlerin gelismesinde devrin devlet adamlarinin ve bizzat halifelerin önemli rolü olmustur ![]() ![]() Medeniyet tarihlerinde görülen uyanis dönemleri yakindan incelendiginde görülecektir ki, bir ülkede veya bir toplumda bilimin gelistirilebilmesi için, degerinin kavranmasi ve düzenli bir bilim egitiminin verilmesi yaninda, diger toplumlara ait bilimsel eserlerin de tercümeler yoluyla alici konumundaki toplumlara aktarilmasi gerekmistir ![]() ![]() a ![]() Islâm felsefesi, Yunan felsefesinin bir uzantisidir ![]() ![]() ![]() * Fârâbî Felsefenin Müslümanlar arasinda taninmasinda ve benimsenmesinde büyük görevler yapmis olan Türk filozoflarinin ve siyasetbilimcilerinden Fârâbî'nin (874-950), fizik konusunda dikkatleri çeken en önemli çalismasi, Bosluk Üzerine adini verdigi makalesidir ![]() ![]() Fârâbî'ye göre, eger bir tas, içi su dolu olan bir kaba, agzi asagiya gelecek biçimde batirilacak olursa, tasin içine hiç su girmedigi görülür; çünkü hava bir cisimdir ve kabin tamamini doldurdugundan suyun içeri girmesini engellemektedir ![]() ![]() ![]() Ancak, Fârâbî'ye göre ikinci deneyde, suyun sise içerisinde yukariya dogru yükselmesini Aristoteles fizigi ile açiklamak olanakli degildir ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Fârâbî, iste bu iki ilkenin isigi altinda, suyun sisenin içinde yükselmesinin, boslugu doldurmak istemesi nedeniyle degil, kap içindeki havanin dogal hacmine dönmesi sirasinda, hava ile su arasindaki komsuluk iliskisi yüzünden, suyu da beraberinde götürmesi nedeniyle olustugunu bildirmektedir ![]() Yapmis oldugu bu açiklama ile Fârâbî, Aristoteles fizigini elestirerek düzeltmeye çalismistir ![]() ![]() ![]() * Ibn Haldûn Ibn Haldûn (1332-1406) Hadramut'tan Endülüs'e göç edip daha sonra Tunus'a yerlesen asil bir aileye mensuptur ![]() ![]() ![]() Ibn Haldûn, Kitâbu'l-Iber'in meshur Mukaddime'sinde, yani girisinde, tarih disiplinini bilimlestirmeye çalisir ![]() ![]() ![]() Ibn Haldûn'a göre, tarih Yunan tarihçileri ile bunlardan sonra gelen Müslüman tarihçilerinin düsündükleri gibi, bir takim dinî, siyasî ve askerî olaylari, olus anlarina göre arka arkaya siralamaktan veya peygamberlerin ve hükümdarlarin hayatlarini anlatmaktan ibaret degildir ![]() ![]() * Ibn Rüsd Endülüs'ün yetistirmis oldugu en büyük filozoflardan ve hekimlerden birisi olan Ibn Rüsd (1126-1198), Aristoteles'in yapitlarina yapmis oldugu yorumlarla Aristotelesçiligin dirilmesini ve güçlenmesini saglamistir ![]() Felsefecilerle kelamcilar arasinda cereyan eden tartismalarda, Ibn Rüsd, felsefecilerin tarafini tutmus ve Gazâlî'nin Tehâfütü'l-Felâsife (Filozoflarin Tutarsizliklari) adli yapitindaki görüsleri elestirerek akil yoluyla ulasilan bilgilere güvenilebilecegini savunmustur ![]() ![]() ![]() Ibn Rüsd idarî görevlerinin yaninda saray hekimligi de yapmis ve 1162-1169 yillari arasinda yazmis oldugu el-Külliyât fî't-Tib adli yapitiyla tibbin bütün konularini bir araya toplamistir ![]() * Ibn Sînâ Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tip ve müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarinda seçkinlesmis olan, Ibn Sînâ (980-1037) matematik alaninda matematiksel terimlerin tanimlari ve astronomi alaninda ise duyarli gözlemlerin yapilmasi konulariyla ilgilenmistir ![]() ![]() ![]() Ibn Sînâ, mekanikle de ilgilenmis ve bazi yönlerden Aristoteles'in hareket anlayisini elestirmistir; bilindigi gibi, Aristoteles, cismi hareket ettiren kuvvet ile cisim arasindaki temas ortadan kalktiginda, cismin hareketini sürdürmesini saglayan etmenin ortam, yani hava oldugunu söylüyor ve havaya biri cisme direnme ve digeri cismi tasima olmak üzere birbiriyle bagdasmayacak iki görev yüklüyordu ![]() ![]() Ibn Sînâ, her seyden önce bir hekimdir ve bu alandaki çalismalariyla taninmistir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ibn Sînâ'nin söz konusu eseri incelendiginde, konulari sistematik bir biçimde inceledigi görülür ![]() ![]() ![]() Gözle de ilgilenmis olan Ibn Sînâ, döneminin seçkin fizikçilerinden Ibn Heysem gibi, Göz-isin Kurami'ni savunmus ve üst göz kapaginin disa dönmesi, sürekli beyaz renge veya kara bakmaktan meydana gelen kar körlügü gibi daha önce söz konusu edilmemis hastaliklar hakkinda da ayrintili açiklamalarda bulunmustur ![]() * Yusuf Has Hâcib 11 ![]() ![]() ![]() Kutadgu Bilig, her iki Dünya'da da mutluluga kavusmak için gidilmesi gereken yolu göstermek maksadiyla yazilmistir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yusuf Has Hâcib bu yapitinda bilimin degerini de tartisir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b ![]() Islâm Dünyasi'nda basta aritmetik olmak üzere, matematigin geometri, cebir ve trigonometri gibi dallarina önemli katkilarda bulunan matematikçiler yetismistir ![]() ![]() ![]() ![]() c ![]() Çeviriler yoluyla Yunanlilardan alinan bilimlerden birisi de astronomidir ![]() ![]() Islâm Dünyasi'nda astronomlar birbirleriyle baglantili olan iki tür etkinlik üzerinde yogunlasmislardir: hem gözlem aletleriyle gökyüzünü gözlemlemisler ve hem de gözlem verilerini hareketli geometrik düzeneklerle anlamlandirmaya çalismislardir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Astroloji ise, Hellenistik Dönemi bilginlerinde oldugu gibi, astronominin bir dali olarak görülmüs ve bir iki istisna disinda hemen bütün astronomlar tarafindan benimsenmistir ![]() ![]() ![]() d ![]() Yunan Dünyasi'nda oldugu gibi, Ortaçag Islâm Dünyasi'nda da, bugünkü fizik bilimine karsilik gelen bagimsiz bir disiplin yoktur ve fizik arastirmalari doga felsefesinin sinirlari içinde yürütülmüstür ![]() ![]() ![]() Islâm Dünyasi'ndaki fizik çalismalari, hareket ve bosluk gibi, Aristoteles'in belirledigi konular çerçevesinde kalmistir ve onun görüslerine dayanmistir ![]() ![]() ![]() e ![]() Islâm Dünyasi'ndaki kimya çalismalari, daha önce Hellenistik Çag'da Iskenderiye'de yapilmis olan simya çalismalarindan yogun bir biçimde etkilenmistir ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Müslüman simyagerlerin maksatlarindan birisi de bu dönüsümü gerçeklestirecek el-Iksir'i, yani mükemmel maddeyi bulmaktir ![]() ![]() ![]() Simyagerler, Yeryüzü'ndeki metallerle Gökyüzü'ndeki gezegenler arasinda da iliski kurmuslardir ![]() ![]() ![]() Ortaçag Islâm Dünyasi'nda, simyayi benimseyenlerle benimsemeyenler arasinda süregelen tartismalarin, kimyanin gelisimi üzerinde çok olumlu etkiler yaptigi görülmektedir ![]() ![]() f ![]() Ortaçag Islâm Dünyasi'ndaki biyoloji arastirmalarini, bitkibilim ve hayvanbilim çerçevesinde degerlendirilecek olursa, bu alanlarin daha çok Aristoteles ve Dioscorides gibi Yunan bilginleri tarafindan derlenmis olan bilgi birikimine dayandirilmis oldugunu söylenebilir ![]() ![]() Erken tarihli biyoloji yapitlari genellikle ansiklopedik bir nitelik tasir ![]() ![]() ![]() ![]() Bitkibilimle ilgilenenler genellikle doktorlardir; bunlar tedavi sirasinda daha çok bitkilerden yapilan ilaçlar kullanilmaktadir ![]() g ![]() Ortaçag Islâm Dünyasi'nda, cografyacilar, Dünya'nin çapinin veya çevresinin hesaplanmasi, haritalarin düzgün bir sekilde çizilebilmesi için uygun izdüsüm yöntemlerinin gelistirilmesi, enlem ve boylam çizgilerinden olusan bir konuslandirma sisteminin kurularak Yeryüzü'ndeki önemli noktalarin enlem ve boylamlarinin belirlenmesi gibi matematiksel islemlere dayanan matematiksel cografya ile bilinen Dünya'nin beserî ve fizikî özelliklerini betimlemeyi hedefleyen tasvirî cografyanin gelisimi yolunda önemli girisimlerde bulunmuslar ve özellikle tasvirî cografya alanina degerli katkilarda bulunmuslardir ![]() h ![]() Yunan hekimleri tarafindan yazilmis olan bilimsel yapitlar Arapça'ya çevrilmeden önce, Ortaçag Islâm Dünyasi'ndaki tip bilgisi, geleneksel anlayis ve uygulamalar ile Hz ![]() ![]() ![]() Çevirilerden sonra, Müslüman hekimler arasinda özellikle Galenos'un görüslerinin yayginlastigi görülmektedir; ancak Müslüman hekimler Yunan birikimini yeterli bulmamislar ve yaptiklari arastirmalar sirasinda edinmis olduklari kisisel gözlemleri ve deneyimleri bu birikimle kaynastirarak tip biliminin gelisimine önemli katkilarda bulunmuslardir ![]() ![]() * Ali ibn Abbâs 10 ![]() ![]() Ali ibn Abbâs bu yapitinda bastan ayaga dogru, bütün beden hastaliklarini sirasiyla konu edinmis ve bunlarin belirtileri ile teshis ve tedavileri hakkinda ayrintili bilgiler vermistir ![]() 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Yapitin baslarinda bulunan anatomi bölümünde, damarlara iliskin yapilan açiklamalar tip tarihi açisindan önem tasimaktadir ![]() ![]() l ![]() Islâm tarihçiliginin baslangiç dönemlerinde, tarihî yapitlarin, tefsir ve hadis gibi dinî ilimlerin gereksinimlerini karsilamak maksadiyla, Hazret-i Muhammed'in hayati ve savaslari gibi iki konu üzerinde yogunlastiklari görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bilim Tarihi ... |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilim Tarihi ...YENIÇAGDA BILIM A ![]() (On Besinci Yüzyıl ve On Altıncı Yüzyıl) Rönesans’ı, Ortaçağ ile Yeniçağ arasında geçen zaman dilimi olarak tanımlayabiliriz; ancak Ortaçağ ansızın sona ermediği gibi Yeniçağ da ansızın başlamamıştır ![]() ![]() ![]() Rönesans, diğer bütün özellikleri bir yana, Ortaçağ’ın kavramlarına ve yöntemlerine karsı bir başkaldırıdır ![]() ![]() Ortaçağ’ın karakteristik özelliklerinden birisi yeniliklere karsı duyulan korkudur ![]() ![]() ![]() Bilim alanında, yapılan yenilikler devrim niteliğindedir ![]() ![]() ![]() ![]() Rönesans, insanin kendi üzerine eğildiği, kendini keşfettiği ve hümanist görüsün önem kazandığı bir dönemdir ![]() ![]() ![]() ![]() a ![]() Bu dönemde Yunan felsefe ve bilim anlayışına yeniden dönülmüş ve bu anlayışın daha derinden kavranabilmesi için Yunanca'dan çeviriler yapılmaya başlanmıştır ![]() Bu döneme damgasını vuran etkinlik, doğaya ilişkin doğru ve güvenilir bilgi elde etmek için gerekli olan yöntem arayışıdır ![]() ![]() Ayrıca, yeni bir insan ve yeni bir toplum arayışı yönündeki çalışmalar bir varlık olarak insan ve toplumun yeniden sorgulanmasını ve doğadaki yerinin yeniden belirlenmesi sorununu gündeme getirmiştir ![]() * Francis Bacon Bacon (1561-1626), bilimin önemini ve insanlığın refahı yönünden vaat ettigi olanakları ilk kavrayan düşünürlerden birisidir ![]() ![]() ![]() Bacon'a göre, bugüne kadar insanin doğa karsısında çaresiz ve zavallı bir duruma düşmesinin nedeni, ne insan aklinin yetersizliği ne de doğanın anlaşılamayacak kadar karmaşık olmasıdır ![]() ![]() Böylece yöntemin gerekliliğini ve önemini belirledikten sonra Bacon, bunun nasıl olusturulabilecegi üzerinde düşünmeye baslar ![]() ![]() Bacon'a göre, insanların yanlışa düşmelerinin nedenleri şunlardır: 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() b ![]() Bu dönem diğer alanlarda olduğu gibi matematik alanında da yeniden bir uyanışın gerçekleştiği ve özellikle trigonometri ve cebir alanlarında önemli çalışmaların yapıldığı bir dönemdir ![]() ![]() c ![]() Bu dönemde en önemli gelişme astronomi alanında olmuştur ![]() ![]() ![]() Tycho Brahe ise Yer'i evrenin merkezinden kaldırmanın doğuracağı bilimsel ve dinsel sakıncaları göz önünde bulundurmuş ve Yer-Güneş Merkezli Evren Kuramı ile Kopernik'e karsı çıkmıştır ![]() * Kopernik Kopernik, düşünce tarihinde bir dönüm noktasını simgeler ![]() ![]() ![]() ![]() Kopernik sistemi birçok yönlerden Aristoteles görüsünden ayrılmaz ![]() • Evrenin küresel olduğu • Arzi’in küresel olduğu • Göksel cisimlerin hareketlerinin düzgün dairesel, ve sürekli olduğu ![]() ![]() ![]() Onun sistemine devrimci niteliği veren şey yerküreyi evrenin merkezi olmaktan çıkarıp, Güneş çevresinde dolanan sıradan bir gezegen saymasıdır ![]() * Tycho Brahe Copernicus'un Güneş-merkezli sistemi, Yermerkezli sistemden çok daha basarili değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Brahe, sisteminden çok, yaptığı gözlemlerle önem taşır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1576 yılında Hven Adası’nda dönemin en önemli gözlemevini kuran Brahe, bu gözlemevinde, o zamana kadar Bati Dünyası’nda karşılaşılmayan büyük boyutlu gözlem araçları inşa edilmiş, özellikle duvar kadranı çok ilgi çekmiştir ![]() Pratik astronomide büyük bir yenilik olan günlük gözlemler de yapmıştır ![]() d ![]() Bu dönemde fizik alanı diğer alanlar kadar gelişmemiştir ![]() ![]() e ![]() Bu dönemde diğer bilimlerin yani sıra biyolojide de önemli gelişmeler yaşanmıştır ![]() ![]() f ![]() Bu dönemde Leonardo da Vinci ve Andreas Vesalius'un yapmış olduğu direksiyon çalışmaları sonucunda çağdaş anatominin temelleri atılmıştır ![]() Ayrıca Paracelsus, bütün varlıkların ortak bir temeli olduğu düşüncesinden hareket ederek, canlılar ve cansızların birbirinden farklı olmadıklarını ve temelde yedi öğeden oluştuklarını söylemiştir ![]() ![]() ![]() g ![]() Bu dönemde bulunan ve kullanılan barut, pusula ve matbaa doğa bilimlerinin gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir ![]() Rönesans döneminin en büyük gelişmesi hiç kuskusuz ki baskı tekniğinin bulunması olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() baskı tekniğinin bulunması, ayni dönemlerde, gravür tekniğinin de bulunması ile zenginleşmiştir ![]() ![]() ![]() Bu iki buluş yani, baskı ve gravür, bilginin gelişiminde çok büyük bir önem taşımaktadır ![]() ![]() B ![]() (Bilimsel Devrim) Bu dönemin en büyük özelliği, bilimsel yöntemin, yani önermelerin doğruluğunun deneysel olarak sınanması yolunun ortaya çıkması ve buna bağlı olarak fizik, kimya ve biyoloji gibi temel bilimlerin felsefeden bütünüyle ayrılmasıdır ![]() Özellikle astronomi alanında Kepler ve fizik alanında ise Galilei ve Newton'un yapmış olduğu araştırmalar ve kurmuş olduğu kuramlar sonucunda bilimde çok büyük bir atilim gerçekleştirilmiş ve bilim, diğer düşünsel etkinlikleri yönlendiren bir düşünsel etkinlik konumuna yükselmiştir ![]() ![]() a ![]() Bu dönemde bilimin giderek güçlenmesi ve diğer düşünsel etkinlikleri yönlendirir bir konuma yükselmesi bilimin nasıl bir etkinlik olduğuna ilişkin araştırmaların yoğunlaşmasına neden olmuştur ![]() ![]() * Descartes Modern felsefenin ve analitik geometrinin kurucusu olan Descartes (1596 - 1650) için de, Bacon'da olduğu gibi, amaç doğayı egemenlik altına almaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1- skolastiğin kavramları açık ve seçik değildir ![]() 2- Bu yöntem doğru bilgi elde etmeye uygun değildir ![]() Böylece Descartes yeni bir yönteme gereksinim olduğunu belirtir ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonra yöntemini kurmaya çalışan Descartes, öncelikle bu konuda kendine nelerin yardımcı olacağını araştırır ve iki şeyin bulunduğuna karar verir: 1- Klasik mantık 2- Eskilerin kullandığı Analiz Descartes bu iki yoldan analizin daha doğru olduğuna karar verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Descartes'in bu analiz ağırlıklı, yöntemsel kuşkuculuğa dayanan yöntemi, felsefe için gerçekten çok yenidir ![]() Bilimin yöntemi ve kartezyen felsefe sistemiyle ünlü olan Descartes, ayni zamanda büyük bir matematikçidir ![]() ![]() ![]() ![]() Descartes bütün fiziğin bu şekilde geometrik ilişkilere indirgenebileceğini düşünerek, bütün evreni matematiksel olarak açıklamaya çalışmıştır ![]() b ![]() Bu dönemde çağdaş matematiğin temelleri atılmış ve Pierre de Fermat sayılar kuramını, Pascal olasılık kuramını, Leibniz ve Newton ise diferansiyel ve integral hesabı kurmuşlardır c ![]() Kopernik'in kurmuş olduğu Güneş Merkezli Evren Kuramı çerçevesinde yürütülen araştırmalar sonucunda Eudoxus, Aristoteles ve Batlamyus'tan beri savunula gelmekte olan Yer Merkezli Evren Kuramı yıkılmış ve Galilei ile Kopernik kuramı gözlemsel açıdan, Kepler ile kuramsal açıdan geliştirilmiş ve çağdaş astronominin temelleri atılmıştır ![]() ![]() * Sir Isaac Newton Newton (1642 - 1727), tarihin yetiştirdiği en büyük bilim adamlarından biridir ve matematik, astronomi ve fizik alanlarındaki buluşları göz kamaştırıcı niteliktedir; klasik fizik onunla doruğa erişmiştir ![]() ![]() ![]() Newton 1665 yılında uzunluklar, alanlar, hacimler, sıcaklıklar gibi sürekli değişen niceliklerin değişme oranlarının nasıl Principia'da Newton, Galilei ile önemli değişime uğrayan hareket problemini yeniden ele alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Newton bu sorunun yanıtını, Platon'dan beri bilinmekte olan ve miktarını Galilei'nin ölçtüğü gravitasyonda bulur ![]() ![]() Bir dağın tepesinden atılan mermi yer çekimi nedeniyle A noktasına düşecektir ![]() ![]() Böylece yapay uydu kuramının temel prensibini de ilk kez açıklamış olan Newton, çekimin matematiksel ifadesini vermeye girişir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Newton'un diğer bir katkısı da fizikte kuramsal evreyi gerçekleştirmiş olmasıdır ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Newton'un ağırlıkla ilgilendiği bir diğer bilim dalı da optiktir ![]() ![]() ![]() ![]() * GALILEO GALILEI (1564-1642) ( Ek1) d ![]() Bu dönemde çağdaş mekanik ve optik bilimleri kurulmuştur ![]() ![]() ![]() Newton ise Eylemsizlik İlkesi’nin doğal bir hareket olarak kabul edilmesi sonucunda döngüsel hareketin açıklanmasının gerekliliğini vurgulayarak, kinematiksel yaklaşımın yerine dinamiksel yaklaşımla göksel cisimlerin döngüsel hareketlerini çekim kavramı çerçevesinde çözüme kavuşturmuştur ![]() e ![]() Bu dönemde kimya alanında maddenin yapısına ilişkin deneysel çalışmalar başlamış ve özellikle Böyle, ve Hook gibi bilim adamları sayesinde yeni bir atom kuramı geliştirilmiştir ![]() f ![]() Bu dönemde geliştirilen mikroskop aracılığı ile Malpighi, Leewenhook ve Swammerdan gibi bilim adamları, değişik canlı yapılar üzerinde araştırmalar yapmış ve böylece Hücre Kuramı’nın kurulmasını sağlamışlardır ![]() Ayrıca, Willis, Hooke ve Mayow yapmış oldukları çalışmalar sırasında canlı ve cansız yapıların çok küçük parçacıklardan oluştuğunu ve temel yapılarının benzer olması dolayısıyla işlevlerinin de birbirine benzemesi gerektiğini düşünmüşlerdir ![]() g ![]() Bu dönemde anatomi, fizyoloji ve embriyoloji konusundaki araştırmalar geliştirilmiş ve özellikle Harvey, büyük Yunan hekimlerinden Galenos'u eleştirerek kan dolaşımını bulmuştur ![]() h ![]() İnsanin gündelik gereksinimlerini karşılamak ve doğal çevresini çıkarlarına uygun bir şekilde değiştirmek için, çoğu zaman bilimsel bilgi birikiminden yararlanarak bir takım alet ve makineler yapması eylemi diye tanımlanabilecek teknolojinin oldukça eski bir geçmişi vardır; ancak asil önemli gelişmeler, bilimle teknolojinin buluşturulmaya başlandığı bu dönemde yaşanmıştır ![]() Sonradan Sanayi Devrimi (1750-1900) olarak isimlendirilecek olan bu gelişimlerin en belirgin niteliği, üretimin insan, hayvan, su ve rüzgar gücü yerine buhar makineleriyle gerçekleştirilmesidir ![]() Atmosfer basıncında çalışan ilk pistonlu buhar makinesi 1712'de İngiliz mucit Thomas Newcomen tarafından icat edilmiş ve 1769'da James Watt tarafından geliştirilerek sanayinin hizmetine sunulmuştur ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bilim Tarihi ... |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilim Tarihi ...YAKINÇAGDA BILIM A ![]() (Aydınlanma Dönemi) Aydınlanma, insanin kendi akli ve deneyimleri ile geleneksel görüşler ve ön yargılardan kurtulmak ve akla dayanarak, dünyayı kavramak düzenlemeye çalışmaktır ![]() ![]() ![]() Bu genel belirlemeden anlaşıldığı üzere, burada sorgulanmak istenen insan varlığının anlamı ve bu Dünya'daki yeridir ![]() ![]() ![]() ![]() Aydınlanma’nın temel özelliklerinden birisi de, doğa ile akil arasında bir uygunluk olduğunu ve akılsal yapıda olan bu doğayı aklin rahatlıkla kavrayabileceğidir ![]() a ![]() Bu dönemde bilginin doğasına ilişkin tartışmalar yoğunlaşmış ve Tümevarım Yöntemi Hume tarafından sorgulanmıştır ![]() ![]() b ![]() Bu dönemde Euler ve Lagrange integral ve diferansiyel hesabına ilişkin on yedinci yüzyılda başlayan çalışmaları sürdürmüş ve bu çalışmaların gök mekaniğine uygulanması sonucunda fizik ve astronomi alanlarında büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir ![]() ![]() * Leonardo da Vinci Rönesans’ın habercilerinin başında gelen Leonardo da Vinci (1452-1519) sistematik bir eğitim görmemiş olmasına karsın, bilgi dağarcığını iyi geliştirmiş ve bilim ve teknolojiye önemli katkılarda bulunmuş ansiklopedik nitelikte bir bilim adamıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer yandan Leonardo, yapı bilgisine gereksinme duymuş ve basta insan yapısı olmak üzere bazı canlı yapıları kapsayan bir anatomi çalışması yürütmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() Leonardo anatomi çalışmalarını karsılaştırmalı olarak yürütmüş, insanin anatomik yapısı ile muhtelif hayvanların anatomik yapılarını karsılaştırmıştır ![]() ![]() Teknoloji ile ilgili olarak bazı projeler geliştiren Leonardo, kuşların kanat ve kas yapısından hareketle, insanların da belli bir düzenek sayesinde uçabileceği anlayışını geliştirmiş ve bu yolda bazı araştırmalar yapmıştır ![]() ![]() Leonardo bir ressam, bir bilim adamı ve bir mühendistir; ancak o günlerde yaygın olarak kabul gören hümanizm görüsünü de desteklemiş ve klasik Yunan düşünürlerinin ve yazarlarının yeniden incelenmesi ve benimsenmesi gerektiğini hararetle savunmuştur ![]() ![]() On altıncı yüzyıl bilimlerde otoritelerin yıkıldığı bir dönemdir; astronomide Batlamyus sistemi yıkılırken, tıpta Galen otoritesi son bulmuştur ![]() c ![]() Yakın dönem astronomi çalışmalarının genellikle üç alanda yoğunlaştığı görülmektedir: 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() d ![]() Bu dönemdeki fizik araştırmalarının özellikle elektrik konusunda yoğunlaştığı ve Gilbert ve Otto von Guericke'in ardından, Du Fay, Franklin, Cavendish, Coulomb, Galvani, Ampere ve Volta’nın çalışmaları sonucunda elektriğin bağımsız bir fizik dalı olarak ortaya çıktığı görülmektedir ![]() Ayrıca, ses, ışık, isi ve enerjinin doğasını açıklamaya yönelik çalışmalar yoğunlaşmış ve bu fiziksel varlıklar arasındaki ilişkiler matematiksel olarak gösterilmiştir ![]() Dalton, kimyasal tepkimeleri açıklamak için Atom Kuramı’nı, Young ise ışığa ilişkin çağdaş Dalga Kuramı’nı geliştirmiştir ![]() f ![]() Bu dönemde doğa bilimlerinden botanik ve zooloji alanlarındaki çalışmalar gelişmiş ve özellikle Darwin'in dedesi Erasmus Darwin ve Lamarck'in yapmış olduğu araştırmalar sonucunda, yeni bitki ve hayvan türlerinin oluşumunu açıklamaya yönelik Evrim Kuramı’nın temelleri atılmıştır ![]() g ![]() Bu dönemde on besinci yüzyılda başlayan coğrafî kesifler, Cook 'un özellikle Antarktika ve Dünya’nın diğer bölgelerine yapmış olduğu gezilerle tamamlanmıştır ![]() h ![]() Bu dönemde Sanayi Devrimi'nin temelleri atılmış ve bu sayede üretime makineler hakim olmaya başlamıştır ![]() ![]() ![]() Kimyanın gelişmesine bağlı olarak madencilik ve metalürji sanayi de ilerlemiş ve üretim biçimi ve buna bağlı olarak ürün verimi köklü bir değişim geçirmiştir ![]() ![]() B ![]() Endüstri Devrimi İngiltere’de buharlı makinelerin kullanılmasıyla baslar ![]() ![]() Bu dönemin önde gelen özelliklerinden birisi bilimle teknolojinin yakınlaşmaya başlamasıdır ![]() ![]() ![]() Bu dönemin en önemli gelişmelerinden birisi, üretime yönelik araştırma laboratuarlarının kurulmasıdır ![]() ![]() ![]() Bilimlerle felsefenin birbirlerinden kesin sınırlarla ayrıldığı bu yüzyılda, bilimlerde uzmanlaşmanın başladığı ve bilgi üretiminin ivmesinin inanılmayacak boyutlarda arttığı görülmektedir ![]() ![]() Bu yüzyılda, çeşitli alanlarda elde edilen bulgulara dayanarak büyük çaplı bilimsel kuramlar doğmuştur ![]() ![]() Dönemin en belirgin özelliklerinden bir diğeri de, neredeyse Rönesans'tan beri beslenen bilim sevgisinin bu dönemde had safhaya ulaşmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() EVRIM KURAMI VE DARWIN C ![]() Yirminci yüzyılı bilimsel gelişmeler açısından sıcağı sıcağına değerlendirmek bilim tarihçileri açısından oldukça güçtür ![]() ![]() ![]() ![]() EINSTEIN Devrimi ( Özel Relativite Teorisinin Doğusu ) ( Ek3) KUANTUM TEORISI ve Atom Fiziğinin Doğusu ( Ek4) a ![]() On dokuzuncu yüzyıldan itibaren bilimde ortaya çıkan olağanüstü gelişmeler, bilimin kendisini de felsefî bir sorun haline getirmiş, bilimin kavramlarını ve yöntemini, felsefî açıdan anlamak ve anlamlandırmak üzere çeşitli görüşler ileri sürülmüştür ![]() Bilimsel alanları ürün ve etkinlik açısından değerlendirme çalışmaları yapılmış ve özellikle bilimsel kuramların mantıksal yapıları bakımından tutarlılığının denetlenmesi ve bilimsel önermelerin yapı ve içerik açısından taşıması gereken özelliklerinin bir standarda bağlanması gerektiği savunulmuştur ![]() Bilimi etkinlik açısından ele alan çalışmalarda ise özellikle kuram seçiminin hangi ölçütlere göre yapılması gerektiği tartışılmıştır ![]() ![]() ![]() b ![]() Bu dönemde matematiğe daha sağlam bir temel oluşturmaya yönelik felsefi ağırlıklı çalışmalar genişleyerek devam etmiştir ![]() ![]() Russell, matematik ile mantığın özdeş olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır ![]() ![]() Hilbert'e göre ise, matematik soyut nesneleri konu alan simgesel bir sistemdir; mantığa indirgenerek değil, simgesel aksiyomatik bir yapıya dönüştürülerek teyellendirilmelidir ![]() Sezgici olan Brouwer de matematiğin temeline, kavramlara somut içerik sağlayan sezgiyi koyar; çünkü matematik bir teori olmaktan çok zihinsel bir faaliyettir ![]() Poincaré'ye göre de matematiğin temelinde sezgi vardır ve matematik kavramlarının tanımlanmaya elverişli olması gerekir ![]() Yine bu dönemin en orijinal matematikçileri olarak Dedekind ve Cantor sayılabilir ![]() ![]() ![]() c ![]() Bu dönemde astronomi alanında yıldızlar ve evrenin yapısına ilişkin çalışmalar artarak devam etmiş ve evrenin oluşumuna ilişkin Büyük Patlama kuramı ortaya atılmıştır ![]() ![]() Yine bu dönemde gezegenlere ilişkin çalışmalar da ön plana çıkmış ve 1930 yılında Tombaugh tarafından Plüton gezegeni ve daha sonra da bu gezegenin uydusu Charon bulunmuştur ![]() d ![]() Bu dönemde Görelilik ve Kuantum kuramlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, fizik alanı kavram ve kuramları açısından yeni temellere oturtulmuştur ![]() ![]() e ![]() Bu dönemde kimya, sanayinin belkemiği haline gelmiştir; ancak kimya çalışmaları sadece sanayide değil, tip basta olmak üzere değişik bilim dallarında da önemli rol oynamıştır ![]() ![]() f ![]() Bu dönemde hücrenin yapısı ve işlevlerine ilişkin çalışmalar biyolojiyi büyük ölçüde etkilemiştir ![]() ![]() Ayrıca kimyaya dayanan hormon çalışmaları tarım alanındaki verimi arttırmış ve canlıların kökeni ve evrimiyle ilgili araştırmalar, yeni bilimsel bulgularla güç kazanmıştır ![]() g ![]() Bu dönemde jeoloji iki gelişmeden büyük ölçüde etkilenmiştir ![]() ![]() ![]() h ![]() Bu dönemde tıp alanında yoğun bir uzmanlaşma görülmektedir ![]() ![]() Yirminci yüzyıl tıbbının en önemli özelliği, gelişen teknolojiyi çok iyi kullanması ve teşhis ve tedavide daha kesin ve ayrıntılı sonuçlar elde etmesidir ![]() ![]() i ![]() Yirminci yüzyıl teknik alanında önemli gelişmelere sahne olmuştur ![]() ![]() ![]() 1895'te X ısınlarının bulunmasıyla başlayan bir dizi buluş nükleer çağın kapısını açmıştır ![]() ![]() Enrico Fermi'nin 1942'de şikago Üniversitesi'nin spor sahasında kurmuş olduğu küçük bir reaktörde zincirleme çekirdek reaksiyonlarının denetimini başarması, elektrik enerjisi üreten reaktörleri gündeme getirmişken, 6 Ağustos 1945'de Hiroşima’ya atılan atom bombası, insanların bilim ve teknolojiye bakışlarını ciddi şekilde sarsmıştır ![]() ![]() k ![]() Uzaya seyahat edebilmek sadece roketlerle mümkün olduğundan, roket gelişiminin tarihi, bir bakıma uzay uçuşlarının tarihi olarak görülebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Füzecilik ve uzay yolculuğu denildiğinde akla ilk gelen isim kuskusuz Wernher von Braun'dır ![]() ![]() Bu çalışmalar sonucunda İkinci Dünya Savası’nın en güçlü silahı olan V-2 roketleri doğmuştur ![]() ![]() 4 Ekim 1957 tarihinde ise Ruslar dünyanın ilk yapay uydusu olan Sputnik-1'i Dünya’nın yörüngesine oturtmayı başardılar ![]() ![]() Amerikalılar, uzay çalışmalarını bir çatı altında toplamak için Ekim 1958'de NASA’YI (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) kurdular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() l ![]() İnsanoğlunun ilk hesap makinesi abaküslerdir ve abaküse benzeyen ilk araçlar bundan 3000 sene önce kullanılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Hesaplamada elektronik sistemin öncüsü İngiliz bilim adamı Charles Babbage'dir ![]() ![]() Gerçek anlamda bilgisayarlar 1941 yılında Berlin'de Kondrad Zuse tarafından geliştirilmiştir ![]() ![]() 1946'da, Amerikalı J ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|