![]() |
Kuram Ve Teoriler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kuram Ve TeorilerAristoteles Evren Modeli M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Soruya ilk cevap yine Platon'un öğrencilerinden Eudoxus'dan gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aristoteles, sınıflandırmalar yaparken fizik ve metafizik konular diye ayrım yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Aristoteles'e göre her bir kürenin hareketi bir dıştaki küre tarafından yönetilmektedir ![]() ![]() ![]() Aristoteles evreni ikiye bölmüştü; Ay'ın üzerinde bulunduğu, Dünya'dan sonraki ilk küreye kadar ki yerler su, hava, ateşi içeren fiziksel dünya, ondan sonrası ise ruhsal alemlerdi ![]() ![]() ![]() Batlamyus Evren Modeli Batlamyus'un çalışmalarının temelleri Hipparchus'a dayanır, Batlamyus'un 1400 yıl hükümdarlık süren dünya merkezli evren modeli oluşturmasında çok büyük etkisi olmuştur ![]() ![]() Bu arada gezegenlerle de ilgilenen Batlamyus, Aristoteles'in dönen kürelerinin, gezegenlerin hareketini ve parlaklıklarının değişiminin nedenini açıklamakta yeterli olmadığını fark etmiştir ![]() ![]() Böylece gezegenler Dünya'dan farklı uzaklıklarda bulunabilecekti ve buna bağlı olarak parlaklık değişimlerinin nedeni de anlaşılmış olacaktı, çünkü gezegen uzaklaştıkça parlaklık azalacak yaklaştıkça ise artacaktı ![]() ![]() İyi bir matematikçi olan Batlamyus, ortaya koyduğu modelin gözlemlerle karşılaştırıldığında tam bir doğruluktan uzak olduğunu fark edip bu durumu düzeltmek için Dünya'yı merkezden biraz dışarı yerleştirmiştir ![]() ![]() Batlamyus ![]() ![]() ![]() Aristoteles, dairesel hareketin en kusursuz hareket olduğunu savunmuştur ve Batlamyus da bu geleneğin izinden gitmiştir ![]() Büyük Patlama Kuramı Temelleri Şiddetli Büyük Patlama Kuramı, Evren'imizin kökeni ve oluşumuna ilişkin yaygın kabul gören bir teoridir ![]() Genel Görelilik Kuramı: Seksen yılı aşkın bir süre önce, Einstein, Evren'de kütlenin dağılımının uzayın geometrisini nasıl belirlediğini betimleyen bu kuramı ileri sürmüştür ![]() ![]() ![]() Büyük ölçeklerde, maddenin Evren'de dağılımı hemen hemen yeknesaktır ![]() ![]() Şiddetli Büyük Patlama Kuramı'nda, gözlemlenebilir Evren, kabaca on ya da yirmi milyar yıl önce, aniden genişleyen bir nokta ile başlamıştır ![]() ![]() Evren'in genişlemesi, ışık ışınlarını mavi ışığı kırmızı ışığa ve kırmızı ışığı da kızılötesi ışığa dönüştürerek "uzatmaktadır" ![]() ![]() ![]() ![]() Kütle çekimi Evren'in genleşmesini yavaşlatmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük Patlama Kuramı'nın Testleri Şiddetli Büyük Patlama Kuramı çok sayıda önemli gözlem ile tutarlıdır: Evren'in gözlemlenebilir genleşmesi, Evren'in ilk üç dakikasında birincil olarak bireşimli olduğu düşünülen üç element olan helyum, döteryum ve lityumun gözlemlenebilir bolluğu, Kozmik mikrodalga fon ışınımının termal (ısıl) tayfı, Kozmik mikrodalga fon ışınımları uzak gaz bulutlarında daha sıcak görünmektedir ![]() ![]() Büyük Patlama Kuramının Ötesinde Mevcut şekliyle, Büyük Patlama Kuramı tam değildir ![]() Galaksilerin kaynağını ve galaksilerin gözlenebilir büyük ölçekli kümelenmelerini, Maddenin çok büyük ölçeklerde yeknesak dağılımının kaynağını açıklamamaktadır ![]() Birçok Evren bilimci, Büyük Patlama Kuramı'nın bir uzantısı olan, Şişirme Kuramı'nın (Inflation Theory) bu soruları cevaplayabileceğinden şüphe etmektedirler Çeyrek Kuvvet Kuramı İster fare olun ister fil; vücut kütleniz sizinle ilgili her şeyi belirtiyor ![]() ![]() ![]() Aynı yükseklikten düşen sıçan ölür; insan paramparça olur; at büyük bir gürültüyle ortalığı toza dumana katarak yere çarpar ve düştüğü yerde kalır ![]() ![]() Yerçekiminin gücü boyutlar büyüdükçe artmaz ![]() ![]() ![]() Fillerin farenin 200,000 kat büyümüş hali olmadığını öğrenmek kimseye ters gelmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca bu bulgular doğanın bir mucizesine daha ışık tutuyor ![]() ![]() Evrim, çok uzun süredir biyologların deyimiyle ''çeyrek-kuvvet ölçeği'' yasasından yararlanıyor ![]() ![]() ![]() Çeyrek-kuvvet ölçeği biyolojinin en temel kurallarından biridir; ancak yaygın olduğu oranda da şaşırtıcıdır ![]() ![]() ![]() Albuquerque New Mexico Üniversitesi'nden Brian Enquist ve Jim Brown söz konusu üçlünün diğer ikisi ![]() ![]() ![]() Türlerin vücut kütlesi büyüdükçe metobolizma hızının azalması kuralından yola çıkarsak, türlerin büyüdükçe enerjiyi daha verimli bir şekilde kullandığı anlaşılıyor ![]() West'in son yıllarda çalışmalarına katıldığı Los Alamos Laboratuvarı'ndan biyokimyacı William Wooddruff, çeyrek-kuvvet yasasının tek hücreli yaratıklarda bile geçerli olduğunu belirtiyor ![]() Yalnızca basit geometrik bilgilerden yararlanarak, küçük hayvanlardaki metabolik hızın, büyük hayvanlardaki hıza erişmeyeceği sonucunu çıkartmak mümkün ![]() ![]() ![]() Organizma, metabolizmanın ürettiği fazla ısıdan kurtulmak için yüzey alanlarından yararlanır ![]() ![]() Örneğin, kedi büyüklüğündeki bir farenin metabolik hızı kütlesine orantılı olarak değişirse, normal büyüklükteki bir fareden yüz misli daha fazla ısı üretmesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() Basit geometrik kuralların geçerli olduğu durumlarda, vücut kütlesi ile metabolizma hızı arasındaki ilişki ikide üç çarpanında olmalıdır ![]() ![]() ![]() Bitkilerde Durum Brown, uzun yıllardır çalışmalarını ölçek ve enerji akışı arasındaki ilişki konusunda yoğunlaştırıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Enquist, bitkiler üzerinde sürdürdüğü birkaç haftalık çalışmasının sonucunda şu bilgilere ulaştı: ''Metabolik hız ile kütle arasında 0 ![]() ![]() ![]() Enquist, bunun üzerine organizmalarda kaynak dağılımı konusuna ağırlık verdi ![]() ![]() ![]() ![]() Kalp atışlarının vücut kütlesine oranla bir çeyrek oranında azaldığı gerçeğini kabul eden West, küçük veya büyük, tüm hayvanlarda yaşamları boyunca kalp atış sayısının sabit olduğunu keşfetti ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada tüm organizmaların ortak noktası olan dağıtım şebekesinin evrensel özellikleri tespit edildi ![]() ![]() ![]() Beslenme şebekesindeki en ince borunun çapı türden türe değişiklik gösterirken, aynı türdeki organizmalarda çapın sabit kaldığı gözlenir ![]() ![]() ![]() Gizemli Düzen Enquist, doğada izlenen bu mükemmel düzeni şöyle yorumluyor: ''Çeyrek kuvvet ölçek yasasının temeli matematiğe dayanır ![]() ![]() ![]() Bu model, yalnızca memelilere özgüymüş gibi sunulmakla birlikte genel olarak diğer hayvanlara ve bitkilere de uygulanabilir ![]() ![]() Biyologlar hücrede enerjinin nasıl üretildiğine ilişkin bilgiye sahip olmakla birlikte, bu enerjinin nasıl taşındığına ilişkin yeterli bilgileri yoktur ![]() ![]() Kesin olduğuna inandıkları tek nokta ölçekleme kuralının biyo- farklılığı doğurduğu ![]() ![]() Dördüncü Boyut Sonuçta, üçte-iki kuvvet ölçeğinin varlığı yaşamın dördüncü boyutunun kullanılmasına zemin hazırlıyor ![]() ![]() ![]() Terminal tüplerin vücut kütlesiyle aynı oranda artmadığına dikkat çeken West, terminal tüplerinin vücut kütlesinden bağımsız olarak aynı kalmasının, doğal seleksiyonun dördüncü boyutu yaratmasına yol açtığına dikkat çekiyor ![]() Dolayısıyla organizmalar iki farklı uzaysal dünyaya sahip oluyorlar ![]() ![]() ![]() West, işte bu noktada dördüncü boyutun ortaya çıktığını söylüyor: ''Bizim içsel anatomimiz ve fizyolojimiz, yani gerçek halimiz dört boyutlu bir dünyada yaşamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Einstein Kuramları Sicim (Tel) Kuramı Einstein'ın düşünü gerçekleştirebilir: 20 ![]() ![]() "Beni, yılların kör ve sağır hale getirdiği taş kesmiş bir nesne gibi görüyorlar" diye yakınıyordu Einstein, yaşamının son yıllarında ![]() ![]() ![]() ![]() Einstein, böylece iki karşıt evren görüşünü uzlaştırmayı umuyordu: "Genel Görelilik İlkeleri" nin tanımladığı (üzerinde yıldızların ve gezegenlerin hüküm sürdüğü) sorun çıkarmayan "sürekli" bir zaman-mekân alanı ile parçacıkların egemenliğindeki, uzlaşmaya yanaşmayan olağanüstü küçük ölçekli kuantum dünyası ![]() Einstein, bu konu üzerinde çok çalıştı, ancak başarıya ulaşamadı ![]() ![]() ![]() Einstein tüm diğer fizikçilerin aksine, "Birleşik Alan Kuramı" nı oluşturmaktaki temel sorunu, Görelilik İlkelerinin değil, Kuantum Mekaniği'nin yarattığına inanıyordu ![]() ![]() Ne var ki bugün, asıl sorunun Einstein'ın kuramından kaynaklandığını biliyoruz ![]() ![]() Genel Görelilik Denklemleri, nedensellik ilkesinin yokolduğu ve bir parçacığın A noktasından B noktasına mekânda (Uzay'da) yolalmaksızın ulaştığı böyle bir ortamda işe yaramıyor ![]() ![]() Einstein, kozmosun temelindeki yasaların bir kumar oyunu gibi düzenlediğini asla kabul etmedi ![]() ![]() ![]() ![]() Yeni nesil bir grup fizikçi nihayet her şeyi (Einstein'ın deyişiyle "fiziksel gerçekliğin tüm öğelerini") açıklayabilecek "Büyük Birleşik Kuramı" yaratma mücadelesine girdi ![]() ![]() Sicim Kuramı Aslında bazı kuramsal fizikçiler kütleçekimini doğanın diğer temel kuvvetleriyle bütünleştirmeye yarayacak (en azından böyle görünen) kuramsal çerçeveyi oluşturmak konusunda ilk adımı attılar bile ![]() ![]() Sicim (Tel) Kuramı, Evren'i oluşturan en temel, bölünemeyecek kadar küçük bileşenlerin nokta gibi parçacıklardan değil, titreşen minyatür keman tellerine benzeyen sonsuz küçük (infinitezimal) döngülerden oluştuğunu öne sürer ![]() ![]() ![]() Ancak asıl dert (gelmiş geçmiş en zor bilmeceyi çözene kadar) daha kaç tane farklı şeyle karşılaşacağımızı, ne Witten'in ne de bir başkasının bilememesi ![]() Columbia Üniversitesi'nden fizikçi Brian Greene'e göre sorunun temel nedeni, kuram oluşturulurken sondan başa doğru bir yol izlenmek zorunda olunması: "Fizikçiler çoğu kuramı oluşturmak için öncelikle her şeyi kapsayan genel bir düşünce yaratır, ardından bunu denklemlerle ifade eder" Greene, "Oysa biz halâ neyin 'gerçek'olduğunu anlamaya çalışmakla meşguluz" diyor ![]() Kuantum Köpüğü Sicim (Tel) Kuramı'na duyulan heves yıllar boyu sürekli değişkenlik gösterdi ![]() ![]() ![]() Geliştirdikleri denklemlerin umdukları türden parçacıkları değil, titreşen telleri (sicimleri) temsil ettiğinin zaten bir süredir farkındaydılar ![]() ![]() ![]() Parçacıkların yerine sicimleri (telleri) kullanmak, Genel Görelilik İlkeleri'yle Kuantum Mekaniği'ni bütünleştirmeye çalışan bilim adamlarını bezdiren problemlerin en azından bir tanesini çözdü ![]() ![]() Mesafeler inanılmaz ölçüde kısa olduğunda Uzay, sürekliliğini yitirir ve fokurdamaya başlar (Bazıları bu olguya Kuantum Köpüğü adını verir) ![]() ![]() ![]() Doğa, karşılığında bir bedel ödetmeden bilim adamlarını neredeyse hiçbir zaman ödüllendirmez ![]() ![]() ![]() Ayrıca tamamen yeni bir atomaltı parçacık sınıfına (süpersimetrik parçacıklara) ihtiyacımız var ![]() ![]() ![]() Ancak işin gerçekten de böyle olduğu ortaya çıktı ![]() ![]() ![]() Bu farklı bakış açısı meslektaşlarına güç verdi ve bir sürü araştırmaya esin kaynağı oldu; araştırmalar sayesinde bugün birçok bilim adamı Sicim Kuramı 'nın doğru iz üzerinde olduğuna inanıyor ![]() M Kuramı : Büyük Birleşik Kuramı mı? Witten, M Kuramı'ndaki M harfinin çok şeyi ifade ettiğini söylüyor: Matrix ("kalıp", bir cisme şekil veren şey), mystery (gizem) ve magic (sihir) ![]() Ancak şimdi listesine murky'i de (bulanık, anlaşılması güç) ekledi ![]() ![]() Witten, M Kuramı'nın (öngörü yeteneğine sahip) tam bir kuram haline gelebilmesi için onlarca yıl geçebileceğini düşünüyor ![]() Witten düşüncelere dalarak, "Bir geçidin zirvesine ulaştığınızda yepyeni bir manzarayla karşılaşıyorsunuz ![]() ![]() 11 Boyutlu Bir Dünya Einstein bir dahiydi elbet, ancak çok şanslıydı da ![]() ![]() ![]() M Kuramı ile uğraşanlar ise "zar (brane)" adı verilen tuhaf parçacıklarla dolu 11 boyutlu bir dünyada çalışmak zorunda ![]() ![]() ![]() ![]() Gelecek Umut Dolu Öyleyse bu garip şekillerden hangileri Evren'in temel yapılarını oluşturuyor? Sicim Kuramı'yla uğraşan teorisyenlerin bu konuda henüz hiçbir ipuçları yok ![]() ![]() Belki de Isaac Newton'ın hareket yasalarını oluşturabilmek için diferansiyel ve integral hesabını geliştirdiği gibi, onlar da yeni hesap yöntemleri geliştirmek zorunda kalacak ![]() ![]() Önümüzdeki 10 yıl içinde bu durum değişebilir ![]() ![]() ![]() Columbia Üniversitesi'nden Greene "Einstein buna bayılırdı" diyor ![]() ![]() ![]() Hatta, geleneksel düşünme tarzını aşmak ve dünyayı hiç alışılmadık yönleriyle algılamak konularında böyle insanüstü bir yeteneği olduktan sonra, Büyük Birleşik Kuramı yaratan kişi de o olabilirdi ![]() ![]() Eylemsizlik Prensibi Eğer maddesel bir noktanın yeri mutlak bir koordinat eksenler sistemine göre tarif edilirse ve bu maddesel nokta dışarıdan başka cisimlerin etkisi altında bulunmuyorsa bu nokta ivmesiz olarak hareket edecektir; yani ya yani ya hareketsiz duracak veya bir doğru üzerinde sabit bir hızla hareket edecektir ![]() Newton'un bu ifadesi şöyle açıklanabilir: Bir kuvvetin uygulanmasıyla durumunu değişmeye mecbur edilmediği takdirde, her cisim bulunduğu hareketsiz halinde veya düzgün hareket halinde kalır ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün deneylerimiz gösterir ki; nerede ve ne zaman bir ivme meydana gelirse, bu ivme iki sebebin yalnız birinden veya her ikisinden dolayı meydana gelir ![]() ![]() ![]() Bu iki sebebin mevcut olmaması halinde, maddesel noktanın ivmesi bulunmayacağı hakikati, bazen her noktanın eylemsizliği vardır sözü ile ifade edilir ve bu sebepten mutlak bir eksenler sistemine eylemsiz sistem denir ![]() Kanunun kendisi, eylemsiz bir sisteminin anlamını genişletmemize imkan verir ![]() ![]() ![]() Birinci hareket kanunu, eğer P maddesel noktası başka bir cisim veya cisimlerin etkisi altında kalıyorsa ve bu etkiler birbirini yok etmiyorlarsa, P'nin eylemsiz bir eksenler sistemine göre hareketine ivme verilmiş olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Genel Görelilik Kuramı Genel Görelilik Kuramı Einstein’ın en büyük başarısı idi; klasik, deterministik dünya görüşünün gününü dolduruşunu temsil ediyordu ![]() ![]() ![]() Genel Görelilik Kuramı Nasıl Geliştirildi? Genel Görelilik Kuramı'nı bir tek kişinin yaratmış olduğuna inanmak zordur ![]() ![]() Einstein, Zürih’te iken ve Berlin’deki ilk yıllarında, fizikte pozitivizmin büyük savunucusu olan filozof fizikçi Ernst Mach’ın entellektüel etkisi altında kalmıştı ![]() Mach, kuramsal fizikçilerin, fizikte deneysel işlemlerle kesin, doğrudan bir anlam kazandırılamayan herhangi bir fikir kullanmamaları gerektiğini düşünüyordu ![]() ![]() ![]() Einstein, bu yöntemin ustasıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Einstein, Berlin’e yerleştikten sonra, katı pozitivist tutumdan uzaklaştı ve bu durum, kısmen, iş arkadaşı Planck’ın ikna edici tezlerinin sonucunda oldu ![]() ![]() Einstein bir pozitivist olarak kalmış olsaydı, genel Görelilik Kuramı'nı keşfetmiş olup olmayacağı şüphelidir ![]() ![]() ![]() Genişleyen Evren'in Gözlenmesi Einstein, genel Görelilik Kuramı'nı, Evren'in bütününe uyguladı ![]() ![]() ![]() Hubble, 1929'da yaptığı gözlemlerle uzak gökadalarının ışığının kırmızıya kaydığını, buradan kalkarak da bunların Dünya'dan uzaklaştığını ortaya koydu ![]() ![]() ![]() Kuram, büyük kütlelerin yakınından geçen ışık ışınlarının kütleçekim alanının etkisiyle eğileceğini, bu nedenle de uzak bir yıldızın ışığının Güneş'in kenarından geçerken yapacağı sapmanın hesaplanabileceğini öngörüyordu ![]() ![]() ![]() Sonuçlar tam Genel Görelilik Kuramı'nı kanıtlayacakken, iki ayrı yerin sonuçları birbirine ters düşüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Tutulma, yaklaşık beş dakika izlenebildiği için "Naif yıldızlarda kaydedilebilecek; böylece Güneş'e yakın gözlenebilir yıldızların sayısı artacaktı" diye açıklama yapıyor Osterbrook ve "gözlem yapanlar 'etkiyi ölçmek için daha iyi bir şans'elde edecekler" diyor ![]() 12 Nisan 1923'te, Campbell, yıldızların görüntülerinin yerleşimleri iki durum için, yani tutulma ve gerçek gece durumundaki yıldızların farklılık gösterdiğini keşfetti ![]() ![]() ![]() Garip ama, Campbell, kendisini göreli bir Evren'de bulmak istemiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Schneider, Einstein'"eğer tutulmalar, Kuram'ı doğrulamasaydı ne olurdu" diye sorduğunda Einstein " O zaman Tanrı'dan özür dileyerek, Kuram doğru derdim" diyordu ![]() Genel Görelilik ve Evren Modelleri Roger Penrose: "Sizlere Einstein’in kütleçekim kuramının temel yapıtaşlarını hatırlatmak istiyorum ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer bu taşlar beraberce aşağı doğru düşerlerken bir tanesinin üstüne oturup diğerini seyretme imkanınız olsaydı, onu önünüzde, havada asılı bir halde dururken görecektiniz ![]() ![]() Einstein’in Kuramı, bize yerçekimin ortadan kalktığını değil, yerçekimi kuvvetinin ortadan kalktığını söylemektedir ![]() ![]() Bu etkiye gel git etkisi denmesinin çok makul bir nedeni vardır ![]() ![]() Ay’a yakın konumda bulunan deniz yüzeyi, Ay’a doğru çekilirken, Yerküre’nin arka yüzünde kalan denizler adeta uzağa doğru itilirler ![]() ![]() Einstein’in Genel Görelilik Kuramı'nı keşfinin öyküsü, kıssadan hisse önemli bir ders içermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genel Göreliliğin Öngörüleri ve Test Edilmeleri Genel Görelilik, son biçimi ile formülleştirildiğinde, Kuram'ın kilit noktasında gözleme dayalı üç adet sınamaya yer verdiği görüldü ![]() Birincisi: Merkür Gezegeni'nin yörüngesinin günberi noktası yer değiştirmekte ve diğer gezegenlerin etkileri hesaba katılsa dahi, Newtoncu kütleçekim etkileşimleri ile açıklanamayan bir dönüş hareketi yapmaktadır ![]() ![]() İkincisi: Işık ışınlarının izledikleri yollar, Güneş'e yaklaştıkça Güneş'e doğru eğrilir (bükülür) ![]() ![]() ![]() Üçüncüsü: Kuram, bir kütle çekim etkisi altında saatlerin daha yavaş işleyeceğini öngörmekteydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdilerde ise durum artık dramatik ölçüde değişmiştir ![]() ![]() Bir de Genel Görelilik’e özgü olan ve Newtoncu kütleçekim kuramında hiç mi hiç bulunmayan bir başka özellik vardır ![]() ![]() ![]() Bu dalgalar, sistemden sürekli olarak enerji çeker ![]() ![]() ![]() ![]() Sözkonusu sinyallere ilişkin zamanlama öyle şaşmaz bir doğrulukla saptanmaktadır ki, son yirmli yılı aşkın bir süre boyunca kuramın bilinen doğruluk derecesinin on üzeri ondörtte bir dolaylarında olduğu ortaya çıkmaktadır ![]() ![]() Bu öyküde kıssadan hisse bir ders var ![]() ![]() "Aslında, fizikçiler elde ettikleri deney sonuçları çerçevesinde biçimsel bir düzen arayışı içerisine girerler ve birgün gelir bu sonuçlarla uyuşabilecek zarafette bir kurama ulaşırlar ![]() ![]() Oysa sözünü ettiğimiz durumda işler hiç de bu şekilde yürümedi ![]() ![]() ![]() Bu, bu bölümde esas alınan ana noktalardan bir tanesidir ![]() ![]() ![]() Genel Görelilik'te, fizik dünyasının sergilediği davranışların temelerini gerçekten de olağanüstü kesin derecede kesin bir biçimde belirleyen bir yapıyla karşı karşıya bulunmaktayız ![]() ![]() Yalnız bu aşamada bütün diğer nedenler açısından cazip görünen, gelgelelim gerçeklerle uyuşmayan kuramlar yumurtlamamaya dikkat edilmelidir ![]() ![]() ![]() Bir başka deyişle, Newtoncu Kuram'ın duyarlılığı on milyonda birlik bir doğruluk derecesinde iken, Genel Göelilik için bu oranın on üzeri ondörtte bir olduğu bilinmektedir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Kuram Ve Teoriler |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kuram Ve TeorilerHareket Sorunu Kopernik'in görüşleri, tipik Rönesans adamı, ozan-düşünür Bruno'nun (1548-1600) engizisyon alevlerinde diri diri yakılmasına, bir başka İtalyan Tommaso Campenalla'nın (1568-1639) zindanlarda çürütülmesine, Galileo Galilei'nin (1564-1642) ise yargılamalarla ölüp ölüp dirilmesine yolaçmıştı ![]() Galileo, serbest düşen cisimlerin (eğik atışlar dahil) ve eğik düzlem üzerindeki bir cismin hareketini inceleyen, bağıl hareket kavramını ortaya atan ve salınan bir sarkacın, zaman aralıklarını ölçmek için kullanılabildiğini kaydeden İtalyan fizikçisi ve astronomicisidir ![]() Teleskobu keşfedişinden sonra "ben şimdi zaten aklımdan geçen bildiğim şeyin görünen ispatına sahibim" demiştir ![]() ![]() Bütün cisimlerin, serbest bırakıldıkları zaman yere hemen hemen sabit ivme ile düşeceği iyi bilinir ![]() ![]() Bir demir para ile buruşturulmuş bir kağıt parçasını aynı anda bir yükseklikten bırakalım ![]() ![]() ![]() 2 Ağustos 1971'de böyle bir deney, astronot Davit Scott tarafından Ay üzerinde yapıldı ![]() ![]() ![]() ![]() Fırlatılan bir okun hareketi nasıl oluşur? Aristo'nun bulduğu açıklama şöyleydi: Bir ok ya da benzeri cisim havaya atıldığı zaman, önünde bulunan havanın yerini alır; hava, sürekli olarak okun arkasına geçer ve onu iterek yol almasını sağlar ![]() ![]() Aristoteles, bu açıklamayı aslında vakumun olanaksız olduğunu savunmak için yapmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu açıklama, oku ileri doğru meleklerin ittiği düşüncesinden çok ileri olmasına karşın yanlıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeryüzü'ndeki cisimler ise doğal olarak hareketsizdir, bir dış kuvvet etkisinde harekete başlatıldıklarında bir doğru üzerinde bir süre yol aldıkktan sonra durdukları gözlenirdi ![]() ![]() Galileo, şu soruyu soruyordu: Bir cisim, kendine etkiyen hiçbir kuvvet yoksa nasıl hareket eder? Bu soru, alışılmışın dışında bir soruydu ![]() ![]() ![]() ![]() Galileo, sürtünmesiz yüzeylerde hareket eden cisimlerle ilgili bir düşünce deneyi geliştirerek, hareket halindeki cismin durmasının onun doğal hali olmadığını, hiç durmadan yoluna devem etmesi gerektiğini söylemiştir ![]() ![]() Her gün çevremizde gördüğümüz hareketi, başka bir ortamda sınama sorusu, günlük deneyin sınırlandırmalarına meydan okuyan bir soru ![]() ![]() Galileo, sınırları zorluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Bilimin, belki de en önemli sorunu, çağlar boyu hareket sorunu oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Modern bilimin öyküsü, bir İtalyan dahisiyle yani Galileo ile başladı ![]() ![]() ![]() Galile, Jüpiter'in uydularının, Gezegen çevresinde dolaştıklarını görünce, bunun Güneş merkezli sistemin bir minyatürü olduğu düşüncesine ulaşmakta gecikmedi ![]() ![]() Galile, Jüpiter'le ilgili gözleminin ışığında, benzeyişe dayanarak, Kopernik Kuramı'nın doğruluğunu ileri sürebilirdi ![]() ![]() ![]() Papa 5 ![]() ![]() ![]() ![]() Pişmanlık duyduğunu söylemesine karşın suçlu sayıldı; Papalığın üç yıl gözetiminde bulunmasına ve her hafta bir kere pişmanlık ilahilerini yüksek sesle okumasına karar verildi ![]() ![]() ![]() Kilise mensupları onun Hıristiyan Mezarlığı'na gömülmesine bile izin vermemişlerdi ![]() ![]() ![]() Galileo, teleskoptan yararlanarak, gökteki Samanyolu'nun aslında çıplak gözle birbirinden ayırtedemediğimiz çok sayıda yıldızdan oluşan bir küme olduğunu ortaya koydu ![]() ![]() ![]() Ay yüzeyindeki dağları saptadı; gölgelerini ölçerek, kabaca bu dağların yüksekliklerini hesapladı ![]() Kuantum Kuramı 20 ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kuramı, 1905 yılında Albert Einstein, fotoelektrik olayını açıklamakta kullandı ![]() ![]() Çağımıza damgasını vuran diğer büyük kuram da Görelilik Kuramı'dır ![]() ![]() ![]() O sıralar, Zürih Patent Bürosu'nda memur olarak çalışıyordu ![]() ![]() ![]() Einstein, 1921'de Nobel Ödülü'nü aldı; ama Görelilik Kuramı'ndan değil de foto elektrik olayından ![]() ![]() ![]() Kütlenin yoğunlaşmış bir enerji olduğu görüşü, 1927'de denel olarak da destek buldu ![]() ![]() ![]() ![]() Atom çekirdeğini bulan Rutherford, 1919 yılında, simyacıların ünlü düşünü gerçeğe dönüştürdü ![]() ![]() ![]() Bir element, başka bir elemente dönüşebiliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Çekirdekte pozitif yükten başka ne var acaba? Bu sorunun yanıtını Rutherford'un öğrencisi James Chadwick verdi: 1932 yılıydı ![]() ![]() ![]() ![]() Bilim tarihinin en büyük kadını Madam Curie, 4 Temmuz 1934'de gözlerini yaşama kaparken, birkaç ay önce damadının ve kızının -Joliot-Curie çiftinin- yapay radyoaktifliği keşfettiklerini biliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanoğlu, radyoaktif elementler de üretiyordu artık ![]() ![]() ![]() ![]() Amerika'da Ennest Lawrence 1930'da, Robert J ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Macar doğumlu, Musevi asıllı fizikçi Leo Szilard, 1932 yılında Berlin'de çalışırken, nasılsa bu romanı okuyor ve çok etkileniyor ![]() ![]() ![]() Kuantum Kaosu ''Kuantum teorisi karşısında şaşkınlığa uğramayanlar bu teoriyi anlamamış demektir'' diyen Fizikçi Niels Bohr, bu teorinin ne kadar zor anlaşıldığına dikkat çekiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1927 yılında, Werner Heisenberg, ''Belirsizlik İlkesi''ni bilimsel bir biçime dönüştürdü ![]() ![]() ![]() 1920'li yılların ortalarında Alman fizikçi Max Born, elektron gibi parçacıkların belirli bir pozisyonu işgal etmelerinin çok düşük bir olasılık olduğunu ileri sürdü ![]() Özel Görelilik Kuramı Einstein, 1905'de esirin gereksiz ve fazla bir kavram olduğunun ilan ettikten sonra Mach'tan etkilenerek kurduğu özel görelilik kuramında zaman ve uzayın Tanrı ile olan ilişkilerini, kopardı ve onları insanlara ilişkin göreli birer kavrama dönüştürdü ![]() ![]() Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında ışığın elektromagnetik dalgalardan oluştuğu ve bu dalgaları uzak mesafelere taşıyan gözle görülemez, seyrek, esnek ve ağırlıksız bir ortamın (esir) var olduğu kabul ediliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Esirin varolduğuna inanan bazı bilim adamları, Michelson ve Morley'in ulaştıkları sonucu yapay olarak etkisiz kılmaya çalıştılar ![]() ![]() ![]() İşte belirsizliğin sürdüğü böyle bir atmosferde, Einstein cesurca esir kavramının bir işe yaramadığını ve fizikten atılması gerektiğini vurguladıktan sonra özel görelilik kuramının iki temel ilkesini ortaya koydu: 1 - Bir deney yalnız göreli hareketi saptayabilir ![]() ![]() ![]() 2 - Işık, kaynağına bağlı olmaksızın, boşlukta sabit bir hızla hareket eder ![]() Einstein, bu iki temel ilkeyi, bazı düşünce deneyimlerini ve matematiği kullanarak Newton fiziğinin ana kavramlarını kökünden değiştirdi ![]() ![]() ![]() Mutlak zaman kavramına karşı çıkan Einstein'a göre zaman kavramını içeren önermeler eşzamanlı olaylar hakkında ortaya konan önermelerdir ve eşzamanlılık iki olayın aynı anda gerçekleşmesi anlamına gelmektedir ![]() ![]() Ancak Einstein'a göre zaman, daha doğrusu eşzamanlılık, mutlak ve everensel değildir, çünkü bir gözlemci için eşzamanlı olan bir olay genellikle başka bir gözlemci için eşzamanlı değildir ![]() Bir trenin (devingen sistem) orta noktasında iki ışık ışınını ters yönlere aynı anda gönderelim ![]() ![]() Onun için de kendi sisteminde ışığın hızı sabittir; ancak trene baktığında duvarlardan birinin ışıktan uzaklaştığını, diğerinin ışığa doğru ilerlediğini görür ![]() ![]() ![]() Acaba bu iki gözlemciden hangisi haklıdır? Einstein'a veya birinci temel ilkeye göre iki gözlemci de haklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Özel görelilik kuramındaki olaylar ile Mach'ın algıları (elementleri) arasında bir fark yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim Einstein bile Mach'ın etkisinde kaldığını arkadaşlarına yazdığı mektuplarda açıkça belirtti ![]() ![]() ![]() Einstein, zamanın ve uzayın göreli kavramlar olduğunu deneyler yaparak göstermiş değildir, çünkü onun özel görelilik kuramına ilişkin olarak sözünü ettiği deneyler zihninde yaptığı deneylerdir ![]() ![]() Özel görelilik kuramının bir sonucu da madde ile enerjinin eşdegerliğini ve birbirlerine dönüşebilirliğini gösteren "E = mc2" nin formülüdür ![]() ![]() Büyük Patlama'dan Öncesi Evren'in, "big bang" olarak adlandırılan Büyük Patlama'dan önceki hali, bilim adamları tarafından laboratuvarda oluşturuldu ![]() ![]() Laboratuvarda meydana getirilen söz konusu maddenin,"quark" ve "gluon" cisimlerinin aşırı derecede sıkıştırılmış gaz hali olduğu bildiriliyor ![]() ![]() Deneyin, kısa adı CERN olan Avrupa Parça Fiziği Laboratuvarı`nda meydana getirildiğini de yazan gazete, bilim adamlarının bu sayede Evren'in oluşumuna yol açan bu büyük patlamanın (big bang) gerisindeki itici güçleri anlamaya çalıştıklarını yazdı ![]() Doğada "quark" ve "gluon"ları birbirinden ayırma olanağı bulunmuyor ![]() ![]() Olayı yorumlayan Heidelberg Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr ![]() ![]() Maddenin bu haline NA45 adı verildi ![]() ![]() ![]() Şişirme Kuramı Şişirme Kuramı, Büyük Patlama'dan kısa bir süre sonra, Evren'in aşırı derecede hızlı (üstel) bir genleşme devresi geçirdiğini ileri sürmektedir ![]() Büyük Patlama Kuramı'nın Soruları Büyük Patlama Kuramı, kozmik mikrodalga fon spektrumunu (tayfını) ve hafif elementlerin kökenini başarılı olarak açıklarken, birkaç önemli soruyu da açık bırakmaktadır: Niçin Evren, en büyük uzunluk ölçeklerinde bu kadar yeknesaktır? Niçin Evren'in fiziksel ölçeği, kütle çekimin temel ölçeği, bir atomik çekirdeğin boyutunun bir trilyonda bir milyarı olan, Planck uzunluğundan bu kadar çok büyüktür? Niçin Evren'de bu kadar çok foton vardır? Maddenin yoğunluğundaki başlangıç dalgalanmasını, hangi fiziksel işlem ortaya çıkarmaktadır? Şişirme Kuramı Alan Guth, Andrei Linde, Paul Steinhardt ve Andy Albrecht tarafından geliştirilmiş olan Şişirme Kuramı, bu sorulara ve kozmolojideki birkaç açık soruya da cevaplar sunmaktadır ![]() ![]() Bu süre esnasında, Evren'in enerji yoğunluğuna, sonradan maddeyi üretmek için bozulan bir kozmolojik sabit terimi ve bugün Evren'i dolduran radyasyon hakim olmuştur ![]() ![]() Şişirme Kuramı Kehanetleri En basit şekliyle, Şişirme Kuramı, birkaç önemli kehanette bulunmuştur: Evren'in yoğunluğunun kritik yoğunluğa yakın olduğu ve bu yüzden Evren'in geometrisinin düz olduğu ![]() İlk Evren'de başlangıçtan beri varolan yoğunluktaki dalgalanmaların tüm fiziksel ölçekler üzerinde aynı genliğe sahip olduğu ![]() Ortalama olarak, kozmik mikrodalga fon sıcaklığı dalgalanmalarında eşit sayıda sıcak ve soğuk noktası olması gerektiği ![]() MAP, bu tahminleri test edebilecektir |
![]() |
![]() |
|