Prof. Dr. Sinsi
|
Termessos Antik Şehiri
Termessos Antik Şehiri
TERMESSOS
Termessos, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik şehirlerindendir Antalya’nın 30 kilometre kuzeybatısında yer alır Denizden ortalama yüksekliği 200 metre olan Antalya dağları çevresindeki travertenlerden 1 665 metre yükseklikte, Güllük Dağı’nın tepesinde doğal bir platform üzerine kurulmuştur Bir çok vahşi bitkinin arasında saklanmış ve sık çam ormanlarıyla sınırlanmıştır Termessos’un, huzur veren ve el değmemiş görünümüyle diğer antik şehirlerden daha farklı ve etkileyici bir havası vardır Doğal ve tarihi zenginliklerinden ötürü, şehir adını taşıyan Milli Park kapsamına alınmıştır
Termessos’taki çift “s”, şehrin Anadolu insanları tarafından kurulduğuna dair dilbilimsel bir kanıt sağlar Strabo’ya göre, Pisidia halkı olan Termessos sakinleri kendilerini Slymi olarak çağırırlardı Yaşadıkları dağa da verilen bu isim, sonraki yıllarda Zeus’la özdeşleştirilen ve burada da Zeus Solymes kültünün yükselmesine sebep olan Anadolu tanrılarından Solymes’den gelmektedir Termessos madeni paralarında genelde bu tanrı vardır ve paralara adını verilmiştir
Tarih sahnesinde bu şehirle ilk karşılaşmamız meşhur Büyük İskender kuşatmasıyla bağlantılıdır Bu olayla ilk ilgilenen ve Termessos’un stratejik önemini kaydeden eski tarihçilerden biri olan Arrianos, şehri kuşatan başa çıkılamaz doğal engellerden dolayı şehrin küçük bir birlikle bile savunulabileceğini belirtmiştir İskender, Pamphylia’dan Frigya’ya geçmek istemişti ve Arrianos’a göre Frigya’ya yol Termessos’tan geçiyordu Gerçekten de, daha alçak ve kolay geçitler varken İskender’ın neden o kadar sarp olan Yenice geçidini tırmanmayı seçtiği hala tartışma konusudur Perge’deki düşmanlarının İskender’i yanlış yola gönderdiği de söylenir İskender, Termessosluların kapattığı geçidi geçmek için oldukça çaba ve zaman harcamıştır ve bu sinirle geri dönerek Termessos’u kuşatmıştır Muhtemelen Termessos’u zaptedemeyeceğini bildiğinden, İskender hücuma geçmemiştir fakat bunun yerine kuzeye doğru yürümüş ve öfkesini Sagalassos’dan çıkarmıştır
Tarihçi Diodors, Termessos tarihinde bir başka unutulmaz olayı da tüm detaylarıyla kaydetmiştir M S 319’da İskender’in ölümünden sonra, generallerinden biri, Antigonos Monophtalmos, kendisini Küçük Asya’nın hükümdarı ilan etmiştir ve esas destekçisi Pisidia olan rakibi Alcetas ile savaşmak için hazırlanmıştır Antigonos Monophtalmos’un kuvvetleri, 40 000 piyadeden, 7 000 süvariden ve ayrıca sayısız filden meydana gelmiştir Bu üstün nitelikli kuvvetlerin hakkından gelemeyen Alcetas ve arkadaşları Termessos’a sığınmışlardır Termessoslular, onlara yardım etme sözü vermişlerdir Bu sürede, Antigonos şehrin önüne gelmiş ve burada kamp kurarak düşmanının kendisine iade edilmesi için çabalamıştır Yabancı bir Makedon uğruna şehirlerinin felakete sürüklenmesini istemeyen Termessos yaşlıları Alcetas’ın iade edilmesine karar vermişler ancak genç Termessoslular verdikleri sözü tutmak istemişler ve bunun dışına çıkmayı reddetmişlerdir Yaşlılar, Alcetas’ı bırakma niyetleriyle ilgili bilgilendirmek amacıyla Antigonos’a heyet yollamışlardır Savaşa devam etmek için yapılan gizli bir plana göre, Termessoslu gençler şehri terk etmeyi başarmıştır Yakında tutsak olacağını öğrenen Alcetas, düşmanın eline verilmektense ölmeyi tercih etmiş ve kendini öldürmüştür Yaşlılar, Antigonos’a Alcetas’ın cesedini yollamışlardır Üç gün boyunca cesede her türlü eziyeti yapan Antigonos, daha sonra cesedi gömmeden bırakarak Pisidia’dan ayrılmıştır Olanlara kızan gençler, Alcetas’ın cesedini geri almışlar, saygı içerisinde gömmüşler ve anısına bir güzel bir anıt dikmişlerdir
Termessos, açıkça bir liman şehri değildi ancak, toprakları güneybatıda Attaleia (Antalya) Körfezi boyunca uzanırdı Şehrin denize olan bu bağlantısından dolayı şehir, Ptolemyler tarafından alınmıştır Daha 40 yıl önce İskender’in güçlü dönemlerinde bile direnen bir şehrin, Mısır egemenliğini kabul etmesi çok şaşırtıcıdır
Likya’nın Araxa şehrinde bulunan bir yazıt, Termessos hakkında önemli bilgi verir Bu yazıta göre, M Ö 200’lerde Termessos bilinmeyen sebeplerden dolayı Likya şehirleri birliği ile savaştaydı ve M Ö 199’da Termessos kendini tekrar Pisidialı komşusu İsinda ile savaşta buldu Bu dönemde M Ö 2 yüzyılda Küçük Termessos kolonisinin şehrin yanında kurulduğunu görüyoruz Termessos, eski düşmanı Serge ile daha iyi mücadele edebilmek için Pergamum Kralı II Attalos ile dostça ilişkiler içine girdi II Attalos da bu dostluğun anısına Termessos’da 2 katlı bir stoa inşa ettirdi
Termessos, Roma’nın müttefikiydi ve böylelikle M Ö 71’de Roma Senatosu tarafından bağımsızlığı kabul edildi; bu kanuna göre Termessos’un özgürlüğü ve hakları garanti altına alındı Bu bağımsızlık, Galatia Kralı Amyntas ile yapılan ittifak haricinde (M Ö 36-25 yılları hükümdarlık sürdü) uzunca bir süre devam etti Termessos’un bağımsızlığı, “Autonomous” (Özerk) adını taşıyan madeni parasıyla da belgelenmiştir
Ana yoldan sarp bir yolla şehre ulaşılır Bu yoldan geçen biri, etrafında Termessosluların “Kral Caddesi” olarak isimlendirdikleri eski yolun yanı sıra Helenistik dönem istihkam duvarlarının, sarnıçların ve diğer bir çok kalıntının bulunduğu meşhur Yenice Geçiti’ni görebilir Termessos halkının katkılarıyla M Ö ikinci yüzyılda yapılan Kral Caddesi, yükselen şehrin duvarlarının yanından geçer ve düz bir yol şeklinde şehrin merkezine kadar uzanır Şehir kapısının doğusundaki duvarlarda zarlarla kehanet içeren oldukça enteresan yazıtlar vardır Roma İmparatorluğu tarihi boyunca bu tür büyüler, sihirler ve batıl inançlar yaygındı Büyük olasılıkla Termessoslular, geleceği tahmin etmeye oldukça meraklıydılar Bu tür yazıtlar, genellikle dört beş satır uzunluğundadır ve zarlarla belirlenen sayılar içerir, kehanet için tanrının adı istenir ve kehanetin içeriği o tanrının öğütleri içinde verilir
Resmi binaların bulunduğu Termessos şehri, iç duvarların az ilerisindeki düz arazide yer alır Bu yapılardan en dikkat çekici olan çok özel mimari özelliklere sahip bulunan agoradır Açık hava pazar yeri olan bu yapının zemini taş bloklar üzerinde yükselmiştir ve kuzeybatısında beş büyük sarnıç oyulmuştur Agora üç yandan stoalarla çevrilmiştir İki katlı stoada bulunan bir yazıta göre, stoa, Pergamum Kralı (M Ö 150-138 yılları arasında hükümdarlık sürmüştür) II Attalos tarafından dostluklarının kanıtı olarak Termessos’a hediye edilmiştir Kuzeydoğu stoa, muhtemelen Attalos’un stoası taklit edilerek Osbaras isimli varlıklı bir Termessoslu tarafından yaptırılmıştır Agoranın kuzeydoğusunda bulunan kalıntıların gymnasyuma ait olduğu düşünülmektedir ancak sık ağaçların arasından bunu anlamak zordur İki katlı stoa içerde tonozlu odalarla çevrelenmiş avludan oluşur Stoanın dışı nişlerle ve Dor nizamında diğer süslemelerle dekore edilmiştir Bu yapı M S birinci yüzyılı işaret eder
Agoranın hemen doğusunda tiyatro vardır Pamphylia Ovasının üzerinde manzaraya hakim olan tiyatro hiç şüphesiz Termessos ovasının en göz alıcı yapısıdır Helenistik dönem tiyatro planını koruyan bu tiyatro, Roma tiyatrosunun en belirgin özelliklerini sergiler Helenistik caeva ya da yarım dairesel oturma alanı, diazoma ile ikiye ayrılır Diazoma’nın üzerinde sekiz, aşağısında on altı oturma sırası vardır Tiyatro, yaklaşık 4000 – 5000 seyirci kapasitesine sahiptir Geniş kemerli giriş yolu, cavea ile agorayı bağlar Güney parados’a daha sonraları kemer yapılmışsa da kuzey parados orijinalindeki gibi üstü açık olarak bırakılmıştır Sahne binası M S ikinci yüzyılın özelliklerini gösterir
|