Akşehir Müzeleri |
10-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Akşehir MüzeleriAKŞEHİR MÜZELERİ Tarih boyunca hep bir yerleşim merkezi olan Akşehir'in ilk yerleşim bulgularına, bölgede yapılan yüzey araştırmaları sonucunda, Neolitik Dönemde rastlanmaktadır Bu dönemden günümüze kadar sürekli iskan görmüş ve birçok önemli güzergahlar üzerinde olduğundan devamlı tahribat görmüştür Phrygia Parrore bölgesinde yer alan Akşehir, Philomelion olarak bilinmektedir Bugünkü şehir merkezine yakın bir yerde, insitu olarak bulunan bir mil taşı üzerinde, "Philomelion" sözcüğü yazılıdır Tek yazılı belge olan bu mil taşı Arkeoloji Müzesi'nde görülebilir Akşehir ticari, kentsel ve doğal sit alanları ile, İç Anadolu'daki sayılı ilçelerden birisidir Geçmiş ve yakın tarihte yerini alan bu kentte, sivil ve Selçuklulardan günümüze kadar sağlam gelebilen dini mimarlık örnekleri görülmeye değer eserlerimizdir ARKEOLOJİ MÜZESİ ( TAŞ MEDRESE ) Akşehir’de müzecilik, 1946 yılında Maarif Memurluğunca eski eserlerin derlenip korunmaları amacıyla, bir memurun görevlendirilmesiyle başlar Derlenen eserler o zaman kullanılmayan İmaret Camii'nde korunuyordu 1950 yılında caminin ibadete açılması üzerine, eserler Taş Medrese'ye nakledilir 1960 yılında depo durumundaki müzeye müze memurunun atanmasıyla resmen müzecilik başlar Yapılan restorasyon ve düzenlemelerden sonra 8 Haziran 1965 günü müze ziyarete açılır Taş Medrese, mescit, türbe, hangah, imaret ve çeşmeden oluşan bir külliye şeklinde inşa edilmiştir Medrese, Anadolu Selçuklu sultanlarından II Keyhüsrev’in oğlu II Keykubat zamanında Başvezir Emirdad Sahipata Hüseyin oğlu Fahreddin Ali tarafından 1250 yılında yaptırılmıştır Külliyeden günümüze sadece mescit ve bir arada bulunan türbe ile medrese gelebilmiştir Medrese plan olarak açık avlulu ve dört eyvanlıdır Taç kapısı ile baş eyvan güney-kuzey yönünde, iki eyvan ise dikey olarak yapılmış ve değişik tarihlerde yapılan onarımlar sırasında güneydeki eyvan, oda haline getirilmiştir Orta avlunun her iki yanında devşirme malzemeyle yapılmış revaklar yer almaktadır Taç kapının sağ tarafında bulunan beş oda bulunmaktadır Türb,e giriş kapısının solundadır Kare planlı olan türbenin altında kriptası mevcuttur Kubbe eteğinde, pek azı günümüze gelebilmiş, kufi yazı benzeri geçmeli geometrik örneklerden meydana gelen, çini mozaik tekniğinde süsleme kuşağı vardır Aynı şekilde kubbenin ortasında da çini bulunmaktadır Müzede Neolitik Dönemden, XIX yüzyılın sonuna kadar, insanın doğumundan ölümüne kadar gereksinim duyduğu birçok eserler bulunmaktadır Bu eserler arasında en zengin koleksiyonumuz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait mezar taşlandır Selçuklu Dönemi figürlü mezar taşları müzede önemli bir yer tutarlar Bu eserler Akşehir ve çevresinden derlenmiştir Müzedeki bu mezar taşları, hattat kitabeleri ile de dikkat çeker YALBURT HİTİT HAVUZU Bu havuz Ilgın İlçesi'nin 23 km kuzeydoğusunda, Yalburt Mezrasında yer alır Burası 1972, 1973 ve 1975 yıllarında Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Raci Temizer başkanlığındaki bir heyet tarafından kazı sonucunda gün ışığına çıkartılmıştır Havuz dikdörtgen şeklindedir Bir sıra taş bloklarının üzerinde 22 adet hiyeroglif yazılı kalker blok taş yer almaktadır Orta Anadolu'da hiyeroglifli kitabelerin en zenginini temsil eden bu blokların birinde, Büyük Kral IV Tuthalia'nın adı yazılıdır Bu blokların üzerinde Hitit tarihi ve IV Tuthalia'nın bu bölgedeki icraatı hakkında önemli bilgiler vermektedir Bu havuz teokratik bir devlet olan Hitit Devletinin Büyük Kralı tarafından meydana getirilmiş bir kült anıttır AKŞEHİR BATI CEPHESİ KARAGAHI MÜZESİ Sakarya Meydan Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasından sonra, düşmanın Afyon-Eskişehir hattının doğusunda mevzilenmesi üzerine, Alagöz Köyü'ndeki Batı Cephesi Karargahı Akşehir'e taşınır 18 Kasım 1921' de Akşehir'e gelen Karargah, Belediye binasına yerleşir 24 Ağustos 1922 günü Büyük Taarruz için cepheye hareketlerine kadar bu binada çalışılır Geçen dokuz buçuk aylık sürede, Büyük Taarruz hazırlıkları buradan yönetilir, planlar burada yapılır ve karar burada verilir Bu arada Mustafa Kemal birçok kez Akşehir'e gelerek çalışmaları denetler, hazırlıkları yönlendirir Bina, 1904-1905 yıllarında, Belediye Başkanı Bostan Bey zamanında Belediye Binası olarak inşa edilir İki katlı olan bina, taş temelli, tuğla ve bağdadi malzemelidir Binanın zemin katının doğu ve güney kısmında bulunan dükkanların cepheleri kapatılarak, buraya "Büyük Taarruz" hazırlıkları ve "Büyük Taarruzu" canlandıran, agrafito tekniği ile birer pano yapılmıştır Umut ve mücadele günlerinin belgesi olan Karargah Binası, 1965 yılında Belediyenin başka bir binaya taşınması üzerine, müze olması kaydıyla Bakanlığa bağışlanır Büyük bir onarım sonrasında, 5 Temmuz 1966 günü "Atatürk ve Etnografya Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır 1981 yılında yapılan onarım ve düzenleme sonrasında, esas işlevi nedeniyle bugünkü adını alır Müzenin zemin katında İdari Bölüm yer almaktadır Üst kat, Karargah zamanından günümüze kadar orijinal malzemesiyle kalabilen, güney köşedeki büyük oda, Atatürk'ün çalışma ve Büyük Taarruz'un kararının alındığı odadır Bu odanın her iki yanında yer alan odalar ise, Karargah Komutanı İsmet İnönü ile Kurmay Başkanı Asım Gündüz'ün çalışma odalarıdır İsmet Paşa' nın balmumu heykeli çalışma masasına oturtulmuştur Kuzey köşede yer alan odanın içerisindeki vitrinlerde Ulu Önder' e hediye edilen ve kendisi tarafından kullanılan eşyalar ile silahları sergilenmektedir Diğer dört odada Karargahta çalışan subayların biyografileri, Nutuk’tan alıntılar, levhalar, fotoğraflar, haritalar, belge ve silahlar teşhir edilmektedir |
|