Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
antep, bilgiler, gazi, genel

Gazi Antep Genel Bilgiler

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gazi Antep Genel Bilgiler




Gazi antep genel bilgiler

Gazi antep genel bilgiler

Dünyanın en eski yerleşimlerinin izlerini taşıyan geçiş bölgesi olduğu için bir çok uygarlığa tanık olmuş Antep’e girdiğimizde zaman uygunsa önce bir karnımızı doyuralım Öyle ya Antep arkeolojik zenginliği kadar mutfağının zenginliği ile de ünlenmiş Kebapları ve baklavalarını bilmeyen yok elbette Ama Antep mutfağının en ünlü yemeği cartlak dedikleri ciğer kebabıdır Özellikle de sabah kahvaltılarının gözdesidir

Şimdi izninizle bir lokantaya girelim Önce bir Ezo Gelin çorbası içiyoruz Ezo Gelin’in acıklı öyküsünü ve bu öyküden doğan uzun havasını hatırlayarak: "Çık şu Suriye dağlarına da / Ordan bana el eyle" Kebaplardan terbiyeli kuşbaşı kebabını (Burada tike kebabı da deniyor) seçip siparişi veriyoruz Çorbadan sonra kebabımız gelinceye kadar araya bir iki orta acılı fındık lahmacun sıkıştırmanın zararı yok (Aman dikkat acının tanımı değişiktir burada sizin ölçülerinize uymaz) Antep’in lahmacunları sarımsakla tadlanır bizimki de öyle Sonra süslü ve kallavi bir tabakta geliyor Ali Nazik Masada en başından getirilmiş ve naneli maydanozlu bol yeşillik tabağı ve soğuk ayran Rakı mı? Rakının hası Antep’de içilir de henüz vakit erken Akşama çiğköfteli içliköfteli bir sofrayla daha bir yakışır Tatlıya geldi sıra künefe mi yesek diye düşünüp vazgeçiyoruz Künefesi iyidir ama "Sezar’ın hakkı Sezar’a" künefeyi Antakya’da yemeli Biz fıstıklı baklava yiyelim Ve fazla kaçırmadan (sanki fazla kaçırmamışız gibi) kalkalım sofradan

Önce Antep’in en yüksek tepesi olan Kudret Kayası’nın üzerine kurulmuş kaleye çıkıyoruz Kalenin Hititliler’den kaldığı sanılıyor Surlar daire biçiminde çevrilmiş toplam uzunluğu 1200 metre Kalede 26 kule ve burç var Batı burçlarının Memlük döneminde yapıldığı üzerlerindeki yazıtlarından anlaşılıyor Kale köprüsünün yanlarındaki iki kulenin Kanuni Süleyman zamanında yapıldığı gene yazıtında var Kuzey burçlarından birinin Roma yapısı olduğu sanılıyor Burçların altında kaleyi çepeçevre dolaşan tonozlu bir koridor bulunuyor Koridordaki kapılar kalenin çepeçevre dolaşan tonozlu bir koridor bulunuyor Koridordaki kapılar kalenin iç bölümlerine açılıyordu Kalenin içinde bir cami ve kırk kadar evin yıkıntılarını görüyoruz Ne yazık ki sağlam kalamamışlar Kalenin üstüne çıkışta solda büyük İslam bilgini Gazali’nin makamı bulunuyor Kale tabanında bulunan bir gizli yolun Dülük’teki eski kentle bağlandığı söylenir

Antep’in 12 km kuzeyindeki Dülük’e gidiyoruz Buradaki kentin adı Dolichenos’du antik çağda ise Antiochia at Tavrum deniliyordu Paleolitik dönemden bu yana yerleşimin izleri bulundu kazılarda Şarklı Mağara’nın duvarlarında ilk sayı sisteminin kullanıldığı tesbit edildi Paleolitik dönemden fosiller ve ok uçları da ilk kez Dülük’te ortaya çıkarıldı Yazılı kaynaklara göre Hititlilerin en büyük tanrılarından Teşup’a adanmış Baal Tapınağı bulunuyordu Günümüze ulaşamadı Dülük Köyü ve Dülük Ormanları içeresinde çok sayıda kaya ve yeraltı mezarı ortaya çıkarıldı Büyük bir nekropol görebiliyoruz Burada daha sonraki dönemlerden bir türbe de var Dülükbaba tepesi denilen yerdeki türbe kentin Araplar tarafından fethi sırasında ölen sahabe Davud-u Ejder’in mezarıdır Dülük Baba İstanbul’un Telli Babası gibidir Ama bir farkı da var Dülük Baba "evde kalmış kızlara" karışmıyor O sadece erkeklerin evlenmesini sağlıyor Öyle inanılıyor

Antep bir geçiş yolu olmanın özelliğini türbeleri yatırları ve evliyaları ile de gösteriyor Boyacı Camisi’nden Kavaflar çarşısına doğru uzanan sokakta Pirsefa denilen yerdeki tek katlı binada Hz Musa’nın yeğeni Yuşa Peygamber ve Pir Sefa’ya ait iki türbe görüyoruz Pir Sefa’nın kimliği konusunda rivayet muhtelif Hacıbaba Ökkeşiye Şeyh Fettullah Bedrüddin Ayni ve Antep ile Maraş’ta çok bulunan Ökkeş adının isim babası Ökkeşiye Türbesi diğer türbeler

Meraklıları için Antep gecelerine ilişkin bir not düşüp çevreyi dolaşalım Antep sanayileşmede hızlı adımlar atmadan önce de ekonomisi hep canlı bir kentti Bölgenin en ünlü pavyonları da hep Antep’tedir Üzüm fıstık satıldı mı pavyonlar tıklım tıkış olur ve sahneye çıkanlara tepsi tepsi rakı şişesi gönderilirÇiçek yerine rakı şişeleri elbette dolu olarak sahnenin önüne dizilir Şan olur!

Yesemek Açıkhava Müzesi

Şimdi İslahiye’ye doğru gidelim İslahiye Antep’in batıdaki ve en uzak ilçesi 90 km uzaklıkta (Bu arada yeni bir yer ilçe yapılmadıysa böyleydi) İslahiye’ye varmadan sola Antakya - Kilis yoluna dönüyoruz Yol asfalt Antep’ten çıktıktan 113 km sonra Yesemek köyüne ulaşıyoruz Karatepe Sırtı denilen yamaç Yesemek Açık Hava Müzesi’dir Buradaki taş ocağı ve heykel atelyesi dünyanın bilinen ilk açık hava heykel atelyesidir Dolarit denilen bazalttan yapılmış yaklaşık 350 heykel yayılmış yamaca Bazıları dev boyutlu bazıları yarı işlenmiş Sfenskler tanrılar aslanlar değişik yaratık tasvirleri kocaman bir alana yayılmış Taş bloğunun ana kütleden koparılışından işlenişine kadar heykelciliğin bir çok aşamasını bir arada görüyoruz

Yörede ilk kazılar 1890’da başlamış 1958-61 arasında Prof Alkım tarafından geniş çaplı kazılar yapılmış Araştırmalar atelyenin MÖ 1300’lü yıllarda Hitit egemenliği sırasında işletildiğini ortaya koyuyor Yemyeşil bir bitki örtüsüyle sarılan opak renkli baraj gölü de bu etkileyici heykel atelyesine hoş bir çevre fonu oluşturuyor

Yesemek’teki heykelleri tarihin kadim yalnızlığı ile başbaşa bırakıp içimizde bir hüzünle ayrılıyor İslahiye yoluna giriyoruz 14 km sonra Tilmen Höyük’e varıyoruz

Tilmen Höyük

Höyükte 1958-64 arası yapılan kazılarda MÖ 3000 yıllarına tarihlenen iki renkli keramikler bulunmuş Saray kalıntıları ve sarayı iki sıra halinde çevreleyen surlar görülebiliyor Sarayın ancak temel kalıntılarını görebiliyoruz Taş döşeli saray yolunda yürüyoruz

Daha çok zaman ayıran okurlarımız Araban ve Yavuzeli ilçeleri arasında kalan Karadağ üzerinde Elif Hisar ve Hasanoğlu köylerindeki üç anıt mezarı; Yavuzeli’nin Kasabası köyünde Fırat ile Merzimen Çayı’nın birleştiği yerdeki sarp kayaların üzerindeki heybetli Rum Kale’yi; Kilis’e 21 km uzakta ve ulaşımı zor olan Ravanda Kalesi’ni görebilirler

Gaziantep yayla tracking rafting gibi alternatif turizm olanaklarına da sahip Seyahat Acentalarına başvurursanız ayrıntılı bilgi alabilirsiniz (Bu arada bilgi ve dia açısından bize de yardımcı olan Arsan Turizm’in - Tel: 336 86 76 - yöneticisi Ayşe Nur Arun Hanım’a selamlarımızı gönderelim)

Şimdi Antep’ten doğuya doğru hareket ediyoruz Yol ikiye ayrılıyor soldan ve sağdan gidebiliriz Sağdan ana yolu izliyoruz hem daha iyi hem biraz daha kısa Nizip kavşaktan 1 km içeride Nizip’e 10 km uzaklıktaki Belkıs Köyü’ne Belkıs Harabelerini görmeye gidiyoruz Höyük biçimindeki Akropolde Hellenistik Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar bulunmuş Zeugma kenti Roma döneminde kendi adına para basacak kadar güçlüymüş Commagene Krallığının dört büyük kentinden biriymiş

Üst yöneticilerden birine ait olduğu anlaşılan evin tabanında ortaya çıkarılan mozaiklerde Şarap Tanrısı Dionysos’un düğünü tasvir edilmektedir Meleklerin yüz ifadeleri zengin kıyafetleri çeyiz sandığı çok iyi işçilikle tasvir edilmiştir Nekropolden elde edilen heykellerle birlikte diğer buluntular Gaziantep Müzesi’nin Belkıs ( Zeugma ) Salonunda teşhir edilmektedir

ŞANLI URFA

Nizip’den Urfa’ya doğru yol alıyoruz Fırat’ı görünce Birecik’e geldik demektir Antep’ten Urfa’ya 145 km’lik iyi bir yolun sonunda ulaşıyoruz

Mimarisi Harran'ı Ceylanpınar'ı Balıklı Göl'ü "Peygamberler Kenti" olması ile zengin bir kültür mirasına ve doğaya sahıp Urfa

Türkiye'nin ulusal kurtuluş savaşında gösterdiği şanlı direniş nedeniyle "Şanlı' ünvanını alan Urfa aynı zamanda 'Peygamberler Kenti' olarak da biliniyor Gerçekten dünyada bu kadar çok peygamberin gelip geçtiği çok az şehir vardır Eyyüb İbrahim MusaYakub peygamberler yalnızca bilinenleri Urfa dinler kenti olmadan önceki dönemlerde de büyük imparatorluklara merkezlik etmiş bir şehir

Şimdi isterseniz gelin bu Peygamberler Kenti'nde birlikte bir geziye çıkalım

ÖNCE ÇARŞI

Önce şöyle çarşıya bir uğrayalım Urfa çarşısı herhangi bir batı şehrinde gidilen çarşıdan çok farklı Bu çarşıda Osmanlı döneminden kalma çok sayıda han var Bu hanlar arasında en ünlüleri ise Gümrük Hanı Hacı Kamil Hanı Mencek Bican Ağa Hanı ve Topçu Hanı'dır

İşte bu hanlardan oluşan çarşıya girdiğinizde mimarisi ve görünümü ile kendinizi bir anda Mardin'de Diyarbakır'da benzer yerlerde olduğu gibi 16 yüzyılda sanabilirsiniz

Rengarenk kumaş ve yöre giysilerinin segilendiği tezgahlarda ayrıca yörenin ünlü "Faru" denilen kuzu kürkünden yapılan abalar bakır ağaç keçe gibi geleneksel sanatların üretildiği otantik ortamdaki dükkanları gezerken yüzyıllar önce de ticaret merkezleri olan hanların orta yerindeki kürsi denilen küçük sandalyelerine otururken elinde taze pişirilmiş Mırra'yı ikram eden kahveciler ile Urfa çarşısı size tam anlamıyla bir 16 yüzyıl ortamı yaşatacaktır ( Mırra küçücük fincanlarla şekersiz içilen acı bir özel kahvedir)

Çarşıyı gezerken dükkan sahipleri size Urfa'dan alabileceğiniz ilginç hediye olarak şehir nüfusunun bir bölümünü oluşturan ve şehir kültüründe ağırlığı olan Arapların güneşten korunmak için başlarına sarmak için kullandığı kefiye ve agali gösterecekler

Agali ve kefiye daha önce Suriye'den gelen önemli kaçak mallardan biriydi Tabii bir de çay Şimdi size kaçak diye satılan kefiyeler aslında Bursa ya da İstanbul'daki bir fabrikanın dokuması olan kumaşlardır

Urfa çarşısını gezerken almak isteyeceğiniz şeyler arasında elbette isot yani acı biber olacak Ama bu bilinenlerden başka almanız gereken bir şey daha var O da nar ekşisi Başta kısır olmak üzere bir çok yemekte kullanılabilen ve çok özel bir tadı olan nar ekşisi bağırsak bozukluklarına karşı çok etkili bir doğal ilaçtır

Yöreye özgü başka birşeyler almak isterseniz bunun için Bakarcılar çarşısına girdiğinizde tanıdık biriyle karşılaşacaksınız Hani şu Eşkiya filminde türkü söyleyince ünlenen kazancı Bedih var ya işte Kazancı Bedih'in ta kendisi bakınrcılar çarşısında işinin başında oturmuş bakır dövüyor

Kazancı Bedih yalnız söylediği türkülerdeki hali ve sesiyle değil halen yaptığı kazancılık mesleği ile de gerçek

Şimdi çarşıdan Balıklıgöl'e doğru yürümeye devam edelim

Balıklıgöl'e gelmeden cami içinden geçerken Hz İbrahim'in içinde saklandığı mağarayı görün İçinden su akan bu delikten bir tas su içmek sevap ve şifalı sayılıyor



Alıntı Yaparak Cevapla

Gazi Antep Genel Bilgiler

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gazi Antep Genel Bilgiler




Halil İbrahim makamını da gördükten sonra şimdi artık Balıklıgöl'e yönelebilirsiniz

Siz Halil İbrahim makamında çıkıp Balıklıgöl'e yönelirken cevrenizi ellerinde küçük bir plastik ambalaj içinde iple boyuna asılan muska türünde "Cevşen" satmak isteyen çocuklar saracaktır Cevşen satan çocuklardan birini atlatırsanız diğerine yakalanacaksınız Her yakalayan da bu muskayı boynunuza asarsanız hangi kaza belalardan korunacağınızı antalacak Çocuklar Cevşen'in kerametlerini öyle anlatacaklar ki bir an gelip inandığınızdan mı yoksa artık pes edip yolunuza devam edebilmek için mi bilinmez sonunda bu mücadeleden yenik çıkacaksınız

Cevşen'ci çocukları aşıp Balıklıgöl'e ulaştığınızda bu kez Peygamberin mübarek balıklarına yem atarak sevap işlemenizi isteyen çocuklar etrafınızı çevirecek

Buradaki çocuklar önce size Balıklıgöl'ün öyküsünü anlatıp Hz İbrahim'in Nemrut ile mücaadelesinden sözedecekler Gerçi siz Balıklıgöl öyküsünü gölün hemen yanındaki türbenin üzerindeki tabeladan okumuşsunuzdur ama farketmez onlar yine de anlatacaklar

BALIKLIGÖL

Balıklıgöl 30x150 m'lik bir havuz aslında Diğer havuz da 30x50 m'lik Zeliha Gölü Gölün yanında 1211'de yapılan Halilürrahman Camisi (Makam Camisi) var Balıklar da kutsal ve şifalı sayılıyor Havuza girenlerin gövdelerine balıklar küçük öpücükler kondurur gibi dokunurlar Bu dokunuşların kılcal damarları harekete geçirdiği ve iyileştirici bir etki yaptığı düşünülebilir Balıklıgöl'ü dolaşırken gölün yanında kenarda bir oda göreceksiniz

Buraya girin ve ikram edilecek mırra veya zahterinin tadına bakın Tabii fiyatını ödeyerek Buradan Urfa ile ilgili çeşitli yayınlar ve el işlemeleri de alabilirsiniz

Gölün kıyısındaki Rıdvaniye Camisi (1736) önce sinagog olarak yapılıp sonra kiliseye sonra da camiye çevrilmiş (1175) Ulu Cami'yi Selahaddin Medresesi'ni de gezebiliriz (1191)

Şimdi size önerimiz biraz yorulmayı göze alarak gölün solundaki yoldan kaleye tırmanmanız Buradan Urfa'nın iki yüzünü göreceksiniz Bir yanda her biri kendi başına bir mimari şahaser olan Urfa evleri öte yandan GAP idaresinin gelmesi ile birlikte Yeni Urfa denilen bölgede kurulan çok katlı sitelerden oluşan yeni şehir 25 Burçlu kalede dikkat çekici iki taş sütun var Halk bu sütunların Hazreti İbrahim'in ateşe atılmasında kullanılan mancınığın direkleri olduğuna inanıyor Doğudaki sütundaki yazıtta " Ben Eftuha'yım güneşin oğluyum Bu sütunların üzerindeki heykeli Kral Manon'un kızı Kraliçe Şalmet için yaptırdım" yazıyor ve halk arasındaki inanışı doğrulamıyor ama inanç böyle

Akçakale yolu üzerindeki tepede bulunan Hz Eyüb'in mağarası bu inançlar kentinin en çok ziyaret edilen yerlerinden Peygamber cüzzama yakalanmış büyük bir sabırla bu mağarada yaşamış ve karısının yardımıyla iyileşmiş "Hazreti Eyüb sabrı" deyimi de buradan geliyor Özellikle sinirli problemli çocukları buraya ***ürüp şifa umuyor halk Kale eteğinde gölün kenarındaki yan yana iki mağara da Hz İbrahim'e ait MÖ 17 yy'da çok tanrılı dinlere karşı "tek tanrı" fikrinin öncülerinden olan Hz İbrahim'i hac amacıyla ziyarete gelenlerin çoğu Suriyeli

Bu kadar geziden onra artık karnınız acıkmıştır Aslında Urfa'da yemek için acıkmaya da gerek yok Geçerken yol boyunca bize eşlik eden kaldırımlardaki ciğer tezgahlarından yükselen kokular ile lokantaladan gelen kokular sizi o lezzete davet ediyor

Bizim size önerimiz Urfa'da yemek için yalnız kebaplarla sınırlı kalmayın Urfa kebapların yanında tencere yemeği dediğimiz yerel yemekleri ile de damak zevki olanlar için keşfedilecek tadlara sahip bir yerdir Bildiğiniz yemekler de burada ayrı bir lezzete sahiptir Mesela ekşili dolmayı bir deneyin

URFA MÜZESİ

Şimdi karnınızı da doyurduğunuza göre artık Harran'a gitmek üzere yola çıkabiliriz

Ama isterseniz Harran'a gitmeden önce şehir merkezindeki Urfa Müzesi'ni de bir gezin Bölgenin sahip olduğu zengin tarihsel ve kültürel miras hakkıda bilgi edinmek için Urfa Müzesi iyi bir yer Müzedeki üzerinde bölgenin tarihsel ve kültürel mirasının işlendiği büyük haritayı iyice inceleyin O harita Urfa'nın zengin tarihsel ve kültürel mirasını çok güzel anlatıyor

Müze gezinizi tamamladıktan onra şimdi Harran için yola koyulabilirsiniz

ADIYAMAN

Adıyaman’ın ortasında yığma bir tepe üzerine yapılmış kaleyi görüyoruz 7 yy ortalarında Emevilerin Bizans saldırılarından korunmak için yaptığı kale yıkık durumda Adıyaman küçük bir kent çarşısında en eski camisini geziyoruz 1557’de yapılan Hacı Abdülgani camisi yerinden dolayı Çarşı camisi olarak biliniyor

Kentin 5 km kuzeyinde eski Malatya yolu üzerinde Çakal Vadisi’nde 203 mağara bulunuyor Bu mağaralarda yapılan araştırmalarda yazının bulunmasından önceki dönemde yaşandığı ortaya konulmuş İlk çağda bu mağaralar toplamının Perre kentini oluşturduğu anlaşılıyor

NEMRUT DAĞI

Adıyaman’a gelişimizin asıl nedeni Nemrut Dağı Tapınağı’nı görmek Bunun için Kahta ilçesini geçip kuzeye doğru devam ediyoruz Adıyaman’a toplam uzaklık 105 km Dağda gördüğümüz açık hava tapınağı çarpıcı bir etki yaratıyor Kral Antiochos’a ait tümülüs ve dev heykeller Eskikale Karakuştepe Cendere Köprüsü ve Yenikale’yi kapsayan 13850 hektarlık alan Milli Park ilan edilmiştir

MÖ 1 yy başlarında bağımsız Kommagene Krallığı kuruldu Nemrut Dağı doruklarındaki kalıntılar bu krallığın kutsal alanından kalanlardır Kral Antiochos’un tümülüsü ilk göze çarpan yer oluyor Kral’ın kemiklerinin ya da küllerinin kayaya oyulmuş bir yere konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki tümülüs ile örtüldüğü anlaşılıyor Tümülüs girişi kuzey yönünde burayı koruyan kartal heykelleri iki yanda 180 m uzunluğundaki tören yolu doğuya ve batıya ayrılıyor

Tepenin dört tarafındaki kayalar oyularak teraslar oluşturulmuş Güney terası kaydığı için bugün göremiyoruz Doğu terasının en önünde bir altar bulunuyor Heykeller tümülüse arkalarını dönmüş durumda sıralanıyor Dev heykellerin kafaları öndeki terasa yuvarlandığından ayrı olarak yerde durmaktadırlar ve belki de bu daha etkileyici bir görünüm sağlamaktadır Gövdeler 10 metre kadar yüksekte ve koltukta oturuyorlar soldan sağa doğru Apollon Mithra Helios Hermes Kommagene’nin bereket tanrıçası Tyche-Fortuna baş tanrı Zeus Oromasdes Kral Antiokhos Herakles Ares heykellerini görüyoruz Heykellerin iki yanında da kartal ve arslan heykelleri bulunuyordu Alt taraftaki alçak duvarın güneyinde kralın Makedonyalı ataları kuzeyinde ise Persli ataları gösterilmiş Buradaki yazıtlarda tören hakkında bilgiler veriliyor Yerdeki kafalardan bereket tanrıçasına ait olan çok tahrip olmuş Koltuklarda oturan gövdeler sekiz yontma taş üstüste konularak yapılmış

Kuzey terasından geçerek batı terasına geliyoruz Burada da heykeller aynı sırayla dizilmişler Herakles Zeus ve Apollon başları doğu terasındakilerden daha iyi durumdalar Terasın yan kısmında da birçok kabartma görülüyor Kabartmaların çoğu kralı tanrılarla el sıkışırken gösteriyor Buradaki arslanın üzerindeki 19 yıldız ve boynundaki ayın bir tarih gösterdiği belirlenmiş Bu tarih Antiokhos’un tahta çıkışını belirtiyor

Kahta Çayı kenarına iniyoruz Kommagene Krallığının başkenti Arsmeia bugünkü adı Kocahisar olan eski Kahta Köyünde Yörede harabeye eski kale deniliyor Burada 343 m yükseklikte bir kabartma dikkat çekiyor Kabartma Mithradates’i Herakles ile el sıkışırken gösteriyor Kral giyinik Herakles ise çıplak olarak tasvir edilmiş Kabartmanın hemen altında 180 m uzunluğunda kemerli bir tünel var Cephesinde Grekçe bir yazıt bulunuyor Yazıt 1 Antiokhos’a ait ve babasının burada gömülü olduğunu kendisine ve atalarına nasıl törenler yapılması gerektiğini bildiriyor

Basamaklardan aşağıda bir odaya iniliyor Arsameia kentinde bir tünel ve Işık Tanrısı’nın heykeli tepe üzerinde saray ve ev kalıntıları görülüyor

Eski Kalenin karşısındaki Yeni Kale Memluklularca yapılmış

Arsameia’nın 2-3 km ötesinde Cendere Çayı üzerinde halen kullanılan tarihi köprü 4 Kommagene kenti tarafından imparator ve karısının onuruna yapılmış Köprünün iki tarafına dikilen 4 sütundan üçü ayaktadır Köprünün 10 km ötesindeki Karakuş Tepesi’ne gidiyoruz Nemrut Dağı’ndaki tümülüs gibi Kommagene Krallığı’ndan kalma kraliyet kadınlarının mezarlarının bulunduğu sanılıyor Tümülüsün etrafında dört sütun bulunuyor Üç sütunun üzerinde boğa kartal ve aslan heykelleri bulunuyor Dördüncüsü üzerindeki günümüze ulaşamamış

Milli Parktan Nemrut’a katırlarla çıkılıyor ( Turlarla ve askerlerin güvenliği altında )

MALATYA

Bir eski bir de yeni Malatya var Bunun oluşumu da hayli ilginç Günümüzdeki yerleşim eski Malatya’nın sayfiyesi olan Aspuzu bağlarıymış 1838 yazında Nizip Savaşı’na hazırlanan Doğu Anadolu Kuvvetleri Komutanı Hafız Mehmet Paşa orduyu konaklatacak yer ararken herkes bağlardaki yazlıklarda olduğundan hemen hemen boş olan Malatya’yı keşfetmiş Orduyu Elazığ’dan getirip buraya yerleşmiştir Kış yaklaşınca kente dönmek isteyen halk evleri dolu olduğu için dönememiş Çaresiz yazlık evleri onarıp eksiğini gediğini giderip bağ evlerinde oturur olmuşlar Kışlık evler de epeyce harap duruma geldiğinden bir daha da eski evlerine dönmemişler Böylece Malatya kenti tebdil-i mekan eylemiş

Eski Malatya’da çok sayıda cami türbe han gibi tarihi yapılar bulunuyor Aşağı Şehir de denilen eski Malatya’da Ulu Cami (1224) Şahabei Kübra Medresesi (1224) Melik Sunullah Camisi Emir Ömer Türbesi (1563) Akminare (1574) Karahan (1583) Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı ve Malatya Kalesi gezilip görülecek eski eserlerden önemli olanlarıdır

Eski Malatya’nın en önemli camisi Ulu Cami’dir Camii Kebir de denilen cami 7 yy’da Araplar tarafından yapıldı Türkiye topraklarında yapılan ilk cami olduğu sanılıyor Cami daha sonra Memlük (1515) ve Osmanlı (1649) tarafından onarıldı Daha sonra da 1903 ve 1966’da onarım gördü

Malatya Kalesi 1 yy yapısıdır 532’de Romalılar onardılar Daha sonra da 1167 1181 ve 1192’de onarıldı Ama günümüze sağlam yeri kalmamış yıkık surları ile ulaşabildi Kalenin içinde doğal su kaynakları bulunduğu için sarnıç yapılmamış

Yeni Malatya’nın en büyük camisi Yeni Camidir 1307’de Selçukluların yaptığı caminin yerine 1913’de yapılmıştır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.