Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Doğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kalesi, kemah

Kemah Kalesi (Kemah)

Eski 10-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kemah Kalesi (Kemah)




Kemah Kalesi (Kemah)

--------------------------------------------------------------------------------

Erzincan, Kemah İlçesinde bulunan Kemah Kalesi, Kemah Boğazına bakan kayalık bir tepe üzerinde bulunmaktadır Bu kalenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak aydınlatılamamıştırUlaşımı son derece güç olan bu kaleyi, çevreye hakim olabilmek için almaya çalışmışlardır

Eski dönemlerde bu kaleye “Gayri Kaabil-i Teshir (alınamaz)” gözü ile bakılmıştır Kaleye Ani, Brana, Gamahha ve Berberi Zemin Kalesi isimleri verilmiştir Kalede Arşak krallarının ismi geçmesinden ötürü Hititler zamanında yapıldığı sanılmaktadır Ancak bu iddialar da kesinlik kazanamamıştır Kemah Kalesinin bugünkü kalıntıları Orta Çağdan kalmıştır Yörenin XIyüzyılda Selçuklulardan Mengücek Bey tarafından ele geçirilmesi ile birlikte kale de onların eline geçmiştir

Bugünkü durumuyla kale burçları ve duvarları büyük blok taşlardan yapılmış beş köşeli bir yapıdır Kale 700000-800000 mlik bir alana yayılmıştır Bu kadar geniş bir alan içerisindeki kaleyi keskin uçurumlar ayrıca doğal bir konuma getirmiştir Ayrıca Fırat Nehri’nin kuzey-batısındaki Tanasur Çayı da onları tamamlamıştır Kaleyi kuzey ve batıdan çevreleyen dağlık alan da adeta ikinci bir sur konumundadır Yavuz Sultan Selim l515’de burasını ele geçirdikten sonra yeni bir burç daha kaleye eklenmiştir Kalenin en ilginç yönü güneye bakan yönündeki üç katlı demirden yapılmış kapısıdır Ayrıca yontma kesme taşlardan yapılmış Kral Kızı Kulesi de üzerinde durulacak bir eserdir Kapının bulunduğu alanda ikinci bir sur bulunmakta olup bunlar meyilli bir şekilde aşağıya doğru inmektedir Kalenin doğusunda Fırat Nehri’ne inen tüneller bulunmaktadır Ancak bunlar günümüze harap ve özelliğini yitirmiş olarak gelebilmişlerdir İç kalede Osmanlı döneminde bir mahalle kurulmuş, burada 60 ev yapılmıştır Buna bir de mescit eklenmiş, günümüze yalnızca 3 m yüksekliğinde minare kalıntısı ile bazı evlerin temel kalıntıları gelebilmiştir Kaleyi ikiye ayıran iç surun kalıntıları dikkati çekmektedir

XVI yüzyıl ortalarına kadar stratejik önemini koruyabilen Kemah Kalesi için Hoca Saadettin Efendi;

“ Kemah Kalesi ki, gök kubbeye ulaşmış bir ulu sarayı andırır Kuleleriyse yıldızlarla başa baştır Feleklere değen bir dağ üzerine sağlamca oturmuş olup, yücelikte başı göğe ermiş ve bağlar, bostanlarla çevrilmiştir Eteğinden derin bir dere akar ki, hayal ipiyle bile ol derenin dibine inmek bir boş hayaldir Dibi o denli derin ki, uzaklık tasavvuru bile bunda noksan kalır Ne hisarının ucuna akıl merdivenleriyle çıkmak mümkün, ne de eteklerindeki derenin dibine zannın adımlarıyla inmek düşünülebilir

Bir iri kayanın düzü tek parça

Hisardan yanıysa daracık bir gemi

İnce uzun bir dev eteklerinde

Daracık sanılır geniş meydanı

Bahçeleri kıyısından hep Fırat Akar

Cenneti andırır, hem cana can katar” Demektedir

Yavuz Sultan Selim, Kemah Kalesi’nin ele geçirdikten sonra, bununla ilgili olarak oğlu Şehzade Süleyman’a (Kanuni Sultan Süleyman) yazdığı Cemaziyelevvel ortası 921 (1515)

“Sahibi olduğum saltanat tacının ve memleketimin kıymetli şehzadesi, yüksek hilafet incisi oğlum Süleyman Şah: Bu fermanı alınca bilmiş ol ki, bu senenin (Rebiyülaharının 5 i) 19 Mayıs 1515 Cumartesi günü Kemah üzerine yürüdüm Her taraftan ejder ağızlı toplarımla gök gürültülü ve yıldırımlar gibi ateş açarak kale bedenlerini dövdürdüm Kale içindekilerin başına kıyamet alametleri gibi ateş yağınca, muharebe etmekten bile aciz kalarak sersemlediler Askerlerim hiç telaşsız hücum ederek kale burçlarına çıkıp İslam bayrağını diktiler İkindiye yakın fetih tamamlanarak kötülerin başı kesildi Kale içindeki ehli İslam malum olduğundan, dinsizlerden temizlendi Kale beyi ve dizdarlar tayin edildi

Yavuz Sultan Selim’in kaleyi ele geçirdikten sonra buraya koydurduğu kitabe günümüze ulaşamamıştırBu kitabenin Kemah’daki bir evin duvarında bulunduğu ve köşe taşı olarak kullanıldığı söylenmektedir

Evliya Çelebi de Kemah Kalesi için şunları yazmıştır:

“Kale eski kayserlerden biri tarafından yaptırılmıştır Sonra Uzun Hasan’ın eline geçmiş ve Timur muhasarasına uğramışsa da dayanmıştır Sonra 1Selim şehzadeliği sırasında Trabzon’da iken bir yolunu bularak bu kaleyi fethedip içine asker koymuştur Sonraları Şah İsmail isyan ederek bu kaleyi ele geçirmiştir Sonra Sultan Selim tahta geçince ilkönce Acem’e savaş açmış,kalabalık bir askerle Anadolu içinden gelip Kemah kalesini kuşatmış ve fethetmiştir Kalenin Yapısı:Beşgen şeklinde, Şeddadi tarzda yapılmış büyük süslü ve güzel bir kaledir Burç ve duvarları büyük taşlarla yapılmıştır Erzurum sınırında eşi benzeri yoktur Ama Fırat nehrine aşırı havalesi vardır amma ondan zarar gelmez Kıbleye bakan bir kapısıyla ondan içeri iki kat kapısı vardır Üçü de değerli taşlarla bezenmiş, dayanıklı demir kapılardır İlk kapının iç yüzünde sağ ve solda ikişer tunç top vardır Boyları 27’şer karış olup, üç kantar ağırlığında gülle atarlar Tuhaftır ki, böyle ağır, acayip, kalkıp inmesi zor topları, bu yalçın kaya üzerine nasıl çıkarıp da koymuşlar? İçerdeki padişah katının kapısı üzerinde bir pehlivan gürzü (eskiden silah olarak kullanılan uzun saplı, büyük demir topuz) bir ok ve Hz Ali’nin yayı asılmıştır

İç kalede toprak örtülü 600 kadar ev vardır; dar alanda yapılmış bağsız bahçesiz evlerdir İçerisinde Kara Yakupoğlu’nun, İbrahim Çelebi’nin evlerinden başka bahçeli ev yoktur Kale içinde kullanılmaz boş arazi çoktur Hatta boş olan yerlerde 5 buğday ambarı var İçi Selim Han’dan beri pirinç çeltiği ve darıyla doludur Gören,bugün harmandan getirilmiş sanır Kuşatmada asker bununla idare ederdi Bu iç kalede 11 mihrap vardır Üçü camidir Kale kapısından sonraki Bey Cami çok büyük ve eski tarzdadır Bir kagir minaresi vardır Bunun dışındakiler tahta minareli olup diğerleri minaresiz mescitlerdir Kalenin kuzeyinde Şehitler kalesi üstünde büyük küçük 32 adet top vardır Kapının aşağısından ta nehre kadar inen kayadan kesme su yolu vardır Kuşatmada oradan su alıp susuzluğu giderirler Aşağıdaki birbirine yakın üç su sarnıcı vardır Birisi ab-ı hayat , biri güherçileli su, diğeri tuzlu sudur Bu şehrin de güzelleri dünya güzelleridir



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.