Prof. Dr. Sinsi
|
Hatay Antakya Harbiye
Hatay/antakya harbiye  
Kısaca Antakya Hakkında
Antakya,Güney Anadolu'da Hatay ilinin merkezidir Asi Nehrinin güney kıyılarından Amanos Dağlarının bir kolu olan Habip Neccar Dağı'nın eteklerine kadar uzanır Denizden uzaklığı 22 km'dir Eski ve heybetli kale surlarının,su kemerlerinin kalıntıları şehre ayrı bir güzellik verir Tepelere doğru,eski çağları dile getiren eserlerin kalıntıları,şehrin içinde,eski surların hala ayakta duran kapıları Antakyanın hatıralarını devam ettirir
Şehrin doğusunda,büyük bahçeler uzanır Şehrin kuzeyinden başlayan Amik Ovası,bereketli ve yemyeşildir Asi Nehri,şehrin çevresinde yatağını alabildiğine genişleterek heybetli bir görünüşle akıp gider Bu nehir deniz vasıtalarının işlemesine elverişli değildir Fakat şehre verdiği güzellik (yazları hariç !),geçtiği yerlere taşıdığı bereket yönünden bu noksanı gidermektedir
Şehrin içinde açılmış olan ve bir kısmı ilk ana yolların geçtiği nokta üzerinde bulunan geniş caddeler ağaçlarla süslüdür Etrafında,yeni ve modern binalar yükselir Şehrin deniz hasretini gideren Asi Nehrinin kuzey yönünden Antakyaya bakılınca,bu caddelerin kenarındaki binaların damları üzerinden Habib Neccar Dağı'nın yamaçları,zirveye kadar kubbeler halinde kümelenmiş tepeler gibidir
Antakya'nın dikkate değer eski eserlerinden biri de Saint Pierre kilisesidir Bu,dünyadaki Hıristiyanlığa ait ilk inşa edilmiş kilisedir Dağın yamacında bulunan bir mağara,önüne duvar çekilmek suretiyle kilise haline getirilmiştir İsa'nın doğumundan 29 yıl sonra,St Pierre Hıristiyanlığı benimseyenlere burada vaaz vermiştir
Antakya'nın 9 km uzağında bulunan Harbiye mevkiindeki Defne ağaçları,kayalıklar ve yeşillikler arasında ayrı bir güzellik taşır
Antakya,Akdeniz iklim bölgesi içindedir Palmiyeler,hurma ağaçları,portakal ve limon bahçeleri,denizden yüksekliği 80-100 metre arasında değişen şehri,Akdeniz havasına bürür Antakya,parkları,fidanlığı,çocuk bahçesi,meydanları,geniş asfalt yollarıyla modern bir şehirdir Eski çağların,ticaret ve yol kavşağı yönlerinden zenginliği devam etmemekle beraber,Antakya yine de önemli ticaret merkezlerimizden biridir Belli başlı fabrikaları arasında,un fabrikaları,zeytinyağı,çeltik,çimento,demir-çelik fabrikaları ve pamuk çırçır fabrikaları sayılabilir Günden güne gelişen şehir nüfusu son sayımda 150 000 'e dayanmıştır
Harbiye (Defne)
Harbiye, il merkezine 7 km mesafede olup, Yayladağı ilçesi üzerinden Suriye ve dolayısıyla Ortadoğu’ya bağlayan E-91 karayolu üzerinde bulunmaktadır Suriye hududuna 55 km mesafededir Harbiye belediye teşkilatı Hatay’ın Anavatana katılış tarihi olan 1939 yılında kurulmuş bir beldedir Ayrıca Harbiye, tarihi Daphne olarak adını tüm dünyaya duyurmuştur Yalnız Hatay’ın değil, belki de Güney Anadolu bölgemizin en şirin ve en seçkin yerlerinin başında gelmektedir Konumu itibari ile Ortadoğu’yu Türkiye’ye bağlayan yol üstünde bulunduğundan bu ülkelerden gelen turistlerin hem uğrak yeri, aynı zamanda konaklama ve eğlence yeri olmakla birlikte bölgenin en güzel piknik yeridir Her taraf yeşillik ve bol suları ile adeta cenneti andırır Bir defa gelenin kolay kolay ayrılmayacağı ve tekrar gelmesi için güzellikleri ile ona davetiye sunar
Her türlü sebze ve meyvelerin bol yetiştiği Harbiye, son yıllarda Ortadoğu ülkeleri olmak üzere gittikçe artan turist akınına uğramaktadır Lokantaları, turistik otelleri, pansiyonları ve eğlence yerleri büyük bir gelişme göstermiştir Çok sayıda aile tipi pansiyon mevcut olup, 2 tanesi işletme belgeli olmak üzere 5 adet oteli bulunmaktadır Yaz aylarında otel ve pansiyonların haricinde halkın bir kısmı, yabancı turistlere evlerinin bir bölümünü kiraya vererek artan turist potansiyelini karşılamaya çalışmaktadır Konaklama ve yeme-içme tesislerinin haricinde Harbiye şellaleler bölgesinde yazlık olarak yeşillikler ve çağlayanlar arasında yeme-içme tesisleri mevcuttur
Harbiye el sanatları bakımından da adını tüm Türkiye’ye duyurmuştur Heykelcilik bir hayli ileri durumdadır Hakan Turizm Bakanlığının bir çok siparişleri buradan karşılanmaktadır El tezgahlarında üretilen ipekçilik tüm Türkiye’de kabul görmüştür Turistik eşya üretimi ve sap örmeciliği ile Türkiye çapında önemli bir pazara sahiptir
DAPHNE (Harbiye) EFSANESİ
Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görür Bu eşsiz güzelin adı Defne’dir Apollon’un içinde arzular uyandırır Onunla konuşmak ister Fakat Defne, Işık Tanrısı’nın içinden geçenleri anlamıştır Kaçmaya başlar O kaçar, Apollon kovalar Çapkın Tanrı bir taraftan “kaçma seni seviyorum” diye bağırır Defne ise Tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini bildiği için korkuya kapılır ve kaçmaya devam eder Apollon’a gelince, bu güzel periyi mutlaka yakalamak istemektedir Aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve bir an gelir ki Defne, Apollon’un sıcak nefesini saçlarının arasında duyar Artık kurtuluş imkanı kalmadığını anlayan Defne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır:
-“Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru ”
Bu içten yalvarış üzerine Defne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder Olgun göğsünü gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, körpe ayakları kök olup toprağın derinliklerine dalar, bir defne ağacı oluverir
Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Defne’nin ağaç oluşunu hayret ve üzüntü ile seyreder Sonra da sarılır ve sert kabukları altında hala çarpmakta olan kalbinin sesini duyar ve şöyle seslenir:
-“Defne, bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler Şarkılarda, şiirlerde adımız yanyana geçecek
Bu tatlı sözler üzerine Defne, dallarını eğerek Apollon’u saygı ile selamlar
İşte bu öykünün geçtiği yer bugünkü Harbiye’dir Apallon teessür ve heyecan içinde o ağacı amblem olarak aldı ve parlak yapraklarından başına bir taç yaptı İşte o zamandan beri şiir ve silah zaferi Defne dalı ile ödüllendirilir ve Defne’nin gözyaşları bugün hala Harbiye’de şelaleler meydana getiriyor
|