Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Akdeniz Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mersin, tanıtımı, şehir

Mersin Şehir Tanıtımı

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mersin Şehir Tanıtımı




Mersin Şehir Tanıtımı

Mersin İl’i, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, 8000 yıllık tarihi geçmişe sahiptir
Birinci Dünya Savaşında İtilaf Devletlerinin istilasına uğrayan Mersin, 03 Ocak 1922’de millî mücadeleyi kazanarak işgâlden kurtarılmıştır
Mersin, 1924 yılında Vilâyet olmuş, 1933 yılında merkezi Silifke olan İçel Vilayeti ile birleşerek, “İçel” adını almıştır 28 Haziran 2002 tarihinde 4764 sayılı Kanunla İl’in ismi Mersin olarak değiştirilmiştir
Merkez dahil 10 ilçe, 70 belediye ve 507 köy bulunmaktadır

Yüzey şekilleri bakımından genel olarak dağlıktır Dağlık alanlar il topraklarının %87’sini kaplar Ovalar, kıyı ile dağlar arasında ince bir şerit halinde uzanır İlin güneydoğusunda yurdumuzun en verimli ovalarından Çukurova bulunmaktadır

İlin kıyı şeridinin iklimi Akdeniz iklimidir Kuzey kesimleri ise karasal iklim özelliği göstermektedir
Yüzölçümü 15853 km²’dir
2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre, İlin toplam nüfusu 1651400 olup, bu nüfusun 999220’si (%61) şehir nüfusu, 652180’i (%39) köy nüfusudur

5216 Sayılı Kanuna göre Mersin Büyükşehir Belediyesinin yeni sınırlarına göre nüfusu 714784 olmuştur
Mersin İli nüfus büyüklüğü bakımından, son genel nüfus sayımına göre ülkemizin 8 büyük İl’idir

Tarihi Ve Kültürel Çevre
Yumuktepe

Besim Darkot'un, Mersin'in kuzeybatısında Yumuk ırmağı olarak adlandırdığı akarsu (Efrenk-Kızıldere-Müftü deresi) kenarında olmasından dolayı, Yumuktepe olarak bilinen höyüğü JGarstang Yumuktepe olarak yazar Eskiden halk arasında buraya Soğuksutepe denilmekteydi Kent merkezinin kuzeybatısında üzeri çam ağaçlarıyla örtülü höyük hemen dikkati çeker Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri olan Yumuktepe ile ilgili ayrıntılı bilgiler, kitabın tarihçe bölümünde yeralmaktadır

Zephyrium

Mersin'in antik yerleşimi olarak kabul edilen Zephyrium kentine ait bilgiler çok azdır Eski Halkevi (Günümüzdeki Kültür Merkezi) civarında yapılan temel kazılarında ve Çavuşlu Mahallesi'nde elde edilen bazı buluntular, eski Vilayet Konağının (Günümüzde Sağlık Müdürlüğü) yapımı sırasında ortaya çıkan horasan duvarlar, mermerden yapılmış sütun ve sütun başlıkları, Mersin Müzesi'nde bulunan mermer Aslan başı ile devşirilmiş bazı mimari yapı elemanları, antik Zephyrium kentine ait arkeolojik belgeleri oluştururlar

Öteyandan 19 yüzyılda Mersin'e gelen CTexier, VVMLeake gibi gezginler, yayınlarında burada gördükleri Zephyrium kentine ait kalıntılardan sözederler Örneğin VLanglois, Pompeipolis'den Mersin'e geldiğinde:"Deniz kenarında evler vardır ve bu evlerin olduğu yerde eski bir kent harabesi bulunmaktadır ki, burası eski Zephyrium kentidir" diye yazar

Anchiale (Karaduvar)

Kalıntıları, Mersin kentinin doğusunda olan bu antik yerleşim için Strabon, Aristobulos'u kaynak göstererek, Asur Kralı Sardanapal'ın Tarsus ile birlikte Anchiale'yi bir gün içinde inşa ettiğini yazar Gezgin Coğrafyacı bu abartılı bilgi nakline devamla:"Sardanapal'in mezarının burada olduğunu ve sağ elinin parmaklarını şaklatır durumda bir taş heykelinin bulunduğunu ve Asur dilinde yazılmış bir kitabede "Anakyndarakses oğlu Sardanapal, Anchiale'yi ve Tarsos'u bir günde kurdu Ye, iç, neşelen, çünkü diğer şeyler bunlar kadar değerli değildir" şeklindeki metnin, parmakların anlamını açıkladığını söyler Khoirilos da bu yazıttan söz eder: "Bütün yediklerim, başı boş düşkünlüklerim ve aşktan aldığım zevkler hepsi benimdir; fakat bu sayısız nimetler geride kaldı"

Anchiale, MÖ 333 tarihinde Pers Kralı lllDarius ile yapmış olduğu ünlü Issos Savaşı'ndan hemen önce Alexander tarafından alınmıştı Burada su kemerleri, yapı kalıntıları, bir höyük, Romalılar'dan kalma mozaikli bir hamam kalıntısı bulunmaktadır

Soli-Viranşehir (Soloi- Pompeipolis)

Mersin'in 14 km batısında deniz kenarında bulunan Soloi antik kenti, MÖ 7 yüzyılda Rodoslu koloniciler tarafından kurulmuş, kente güneş anlamına gelen Soloi adı verilmiştir Darius (MÖ 521 -485) zamanında, Kilikya'yı ele geçiren Persler için, Soloi önemli bir liman kenti olmuş ve adına sikke darbedilmiştir Pers-Yunan Savaşları sırasında, MÖ 449 yılında Kilikya'yı bir süre işgal eden Atinalılar, Soloi'yi yönetim merkezi yapmışlarsa da, bir yıl sonra yapılan Kilyos Barışı ile burayı Perslere geri vermişlerdir MÖ 333'de Asya seferine çıkan Alexander, Soloi'yi Pers işgalinden kurtarmıştı

Filozof Chrysippos ile takım yıldızları ve fenomenler hakkında öğretici şiirler yazan Matematikçi ve Astronom Aratos, MÖ 3 yüzyılda Soloi'de yaşamışlardır

Soloi, Antik Çağlar'da Kıbrıs adası ve Mısır'a yapılan ticaretle zenginleşti Kent Seleukhos Krallığının son yıllarında Kilikya korsanlarının denetiminde kaldı Roma yönetimi Akdeniz'deki korsan faaliyetlerine son vermek amacıyla, MÖ 64 yılında Pompeius'u görevlendirdi, İtalya'dan başlayarak, Yunanistan ve Kilikya'ya kadar olan bölgelerde korsan faaliyetlerine son vererek Soloi'ye geldi, burayı da korsanlardan temizledi Yürüttüğü büyük operasyonun zaferi anısına, kenti yeniden imar ederek, adını Pompeipolis olarak değiştirdi

Bizans döneminde, Hristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinin ardından, Soloi, piskoposluk merkezi yapıldı Kent 527 yılında meydana gelen büyük yersarsıntısıyla tamamen harap oldu Yeniden inşa edilmeye çalışıldıysa da, bu yüzyıldan itibaren yoğunlaşan Sasani ve Müslüman Arap akınları nedeniyle, yeniden eskisi gibi imar edilemedi ve terkedildi Bu nedenle ören yerine Viranşehir de denilmektedir

Pompeipolis kentinde liman, sütunlu cadde, tiyatro, Roma hamamı, kent duvarları, nekropol, su kemeri gibi yapılar bulunmaktaydı Günümüzde dağ kapısından deniz kapısına kadar uzanan korint başlıklı 200 sütunlu yoldan, 41 adet sütun ayakta kalmıştır Bunlardan 33 adedi başlıklı olup, insan, kartal ve aslan kabartmaları ile süslenmiştir Ayrıca liman, hamam kalıntısı ve bir su kemeri bu güne ulaşabilmiş kalıntılar arasındadır Mersin Müzesi'nde kente ait eserler sergilenmektedir Petersburg Hermitage Müzesi'nde, Bizans dönemine ait bir kiliseden götürüldüğü anlaşılan altın ve gümüş objeler bulunmaktadır

19 Yüzyıl Yapı ve Anıtları

Bezm-i Alem Valide Sultan Çeşmesi

Mersin kentinin en eski İslami yapısıdır Eski Cami'nin güney batı köşesindedir Üzerinde Sultan Abdulaziz'in tuğrası bulunan mermer kitabesine göre, Sultan Abdulaziz tarafından Sultan Abdulmecit'in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan adına 1861 yılında deniz kenarında yapılmıştır Üçgen alınlığı ve payeleri ile antik görünümde yöreye özgü ilginç bir mimari sentezdir 1964 yılında onarılmıştır

Eski Cami

Sultan Abdülmecit'in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan adına 1870 yılında yaptırılmıştır Dikdörtgen planlı, ahşap beşik çatılı, tek minareli cami 1901 yılında onarım görmüştür (Eski Cami
Bezm-i Alern Valide Sultan çeşmesinin kuzey bitişiğinde, 1870 yılında inşa edilmiştir Mersin'in en eski camisidir

Müftü Cami

Müftü deresinde Müftü köprüsünün yanındadır Mersin'in eski camilerindendir Müftü Emin Efendi tarafından 1884 yılında cami ve medrese olarak inşa edilmiştir 19 yüzyıl geç dönem barok tarzında süslemeli, tuğralı mihrabı vardır

Ulu Cami

1898 yılında Sultan IIAbdülhamit zamanında, Saydalı Abdülkadir Seydavi öncülüğünde halk tarafından yaptırılan eski Gümrük Meydanı'ndaki (Günümüzde Ulu Çarşı) Yeni Cami yıktırılmış, yerine büyük ve modern Ulu Cami inşa edilmiştir Cami üç katlıdır Zemin katta 2000 kişilik ibadet mekanı ve son cemaat yeri bulunmaktadır Ayrıca bodrum katında 400 kişilik konferans salonu olan caminin, iç yüzeyinde ilk defa bu camide uygulanan rumi ve hatai desenli Kütahya çinisi ile profilli ve oymalı ahşap malzeme kullanılmıştır, ibadet mekanına giriş tavanında rumi desenli renkli malakari rölyef uygulanmıştır

Mihrabı çini ve ahşap karışımıdır Mukarnaslı alçıdan yapılmış olup, üst kavsarasının yüzeyi altın varak kaplanmıştır 2 şerefeli iki minaresi vardır

Avnjye Camii

Minaresinin önceleri ahşap olması nedeniyle Tahtalı Camii adıyla da bilinen yapı, Mahmut Şami-Sümen tarafından bağışlanan arsa üzerinde 1898 yılında inşa edilmiştir

Hazreti Mikdat (Muğdat) Camii

Ankara Kocatepe Camii'nden sonra Cumhuriyet döneminin ikinci büyük cami Muğdat Semtİ'ndedir Cemaat yeri, ana kubbe, son cemaat yeri ve mahfil katından ibaret olan ve klasik Osmanlı mimarisi tarzındaki yapı, toplam 5500 kişiliktir Üçer şerefeli, 81 m yüksekliğinde 4 adet minaresi, konferans salonu, kütüphane, aşevi, misafirhane, sağlık ocağı ve diğer birimleriyle külliye özelliği taşır

İtalyan Katolik Katedral Kilisesi

Sultan Abdülmecid tarafından 1853 yılında verilen bir fermana dayanılarak kilise mekanının inşaatına başlanmış ve yönetimi Capucins Rahiplerine verilmiştir Günümüzde Uray Caddesi üzerinde bulunan saat kuleli kilise kompleksi, diğer birimleri ile 1898 yılında bitirilmiştir

Kesme kireç taşından avlulu anıtsal bîr yapı olan İtalyan Katolik Kilisesi, Vatikan tarfından 1991 yılında italyan Katolik Katedral Kilisesi olarak değiştirilmiş ve güney, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz bölgesi, Suriye, Irak, Iran ve Rusya'daki Katolik kiliselere bağlanmıştır Mersin ve yöresindeki Katolik cemaat için ibadete açıktır

Arap Ortodoks Kilisesi

Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Arap Ortodoks Kilisesi, Mersin'in ilk sakinlerinden, Dirnitri ve Taunus Nadir tarafından bağışlanan arsa üzerine 1878 yılında İnşa edilmiştir İbadete açıktır

Hamamlar

Eski çağlardan beri, liman kentlerinde hamamların bulunması geleneği, 19 yüzyıl Mersin kenti için de geçerliydi Modern yapılaşma ve yaşam tarzı nedeniyle, tarihi hamamlar günümüzde kullanılmamaktadır Bunlardan ayakta olanlar; Kiremithane Mahallesi'nde 1903 yılında yapılan Hadra hamamı Hastane Caddesi yakınında Küçük hamam ile merkezde (Çarşı içinde) içinde ticarethanelerin yeraldığı Büyük Hamam'dır

Atatürk Anıtı

Kültür merkezinin önündeki alanda bulunan bronz anıt, 1944 yılında Heykeltraş Kenan Yontuç tarafından yapılmıştır

Refah Şehitleri Anıtı

IIDünya Savaşı yıllarında 23 Haziran 1941 tarihinde, Mısır'a eğitim amacıyla gönderilen Türk ordusu mensuplarını taşıyan Refah gemisi, Mersin açıklarında bandırası bilinmeyen bir gemi tarafından torpillenerek batırıldı Anıt, "Refah faciası" olarak bilinen bu olayda şehit olan 167 subay, astsubay ve erin anısına yaptırılmıştır

Mersin Yöresindeki Kaleler

Robert WEdwards'ın yayınında ayrıntılı olarak ele alınan Kilikya kalelerinden bir kısmı, Mersin yöresinde bulunmaktadır Askeri garnizon, gözetleme noktaları veya yerleşim amaçlı olan kaleler, çoğunlukla Bizans ve Kilikya Ermeni Krallıkları döneminde inşa edilmişlerdir
Arslanköy Kalesi (Arslanköy'de), Belenkeşlik Kalesi (Soğucak'da), Çandır (Paparayn) Kalesi (Göz-ne'de) Dümbelek Kalesi (Arslanköy yolu üzerinde), Evciler Kalesi (Kızılbağ köyünde), Gözne Kalesi, Hebilli Kalesi, Hisar (Ziyarettepe) Kalesi (Kızılbağ köyü 7km kuzeyde), Kale (Mihrican Yaylası'nda), Kalegediği Kalesi (Fındıkpınan), Tırmıl (Tumil/Gotbes) Kalesi (Mersin hali doğusunda)

Mersin Müzesi

Kent merkezindeki Kültür Merkezi'nin doğu cephesindedir Arkeolojik ve etnoğrafik eserler üç ayrı salonda teşhir edilmektedir Taş eserlerin sergilendiği birinci salonda; Roma dönemine ait mermer insan başları, heykel ve steller ile anforalar yer almaktadır Pişmiş kilden (Terracota) yapılmış terliksi formdaki mezarlar, Pompeipolİs antik kentinde bulunmuştur, ikinci salonda; Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinden Yumuktepe ve Gözlükule kazılarından çıkarılan Yeni Taş, Bakır Taş ve Eski Tunç dönemlerine ait eserler sergilenmektedir Bunlar iki kulplu kaplar, ikili, üçlü, dörtlü sepet kulplu fincan şekilli kaplar, gaga ağızlı testiler ve çeşitli boyalı kaplardır Ayrıca Eski Tunç, Urartı, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait çeşitli çanak, çömlek, cam ve bronz eserler, bronz, gümüş ve altın sikkeler bu salonda sergilenmektedir

MÖ 2 bine ait kurşun figür, Hitit İmparatorluk dönemine ait mühürler dikkat çeken eserlerdir Hayvan başlı gümüş, Urartu bilezikleri ve çeşitli dizi boncuklar, klasik ve Hellenistik Çağ'a ait Lechyos, Kylix ve Sigilatalar ile Roma dönemine ait çeşitli form ve büyüklükteki cam eserler, altın diadem ve küpeler sergilenmektedir Etnoğrafik eserlerin bulunduğu üst kattaki üçüncü salonda; gümüş süs eşyaları, teşbihler, işlemeli kadın elbiseleri, peşkirler, ağaç ve bakır eşyalar, kilimler, nazarlıklar ile tabanca, kama ve barutluklar yer almaktadır Müze bahçesinde ise çeşitli dönemlere ait taş eserler ile Pithoslar sergilenmektedir, içel müzesinde 999 sikke ve 446 etnoğrafik eser bulunmaktadır

Mersin Adının Kaynağı

Anadolu kentlerinin ve bölgelerinin adlan genellikle antik kökenlidir Seleucia (Silifke), Tarzi-Tarza-(Tarsus), Kelenderis (Gilindire)gibi Bunları kanıtlayan sikke, yazıt ve antik kaynaklar da bulunmaktadır

Mersin adının kaynağı ve etimolojisiyle ilgili antik bir belgeye henüz ulaşılamadı Bu nedenle Mersin adının kaynağı konusunda çeşitli iddia ve söylenceler vardır Bu konuda yapılabilecek gerçekçi açıklamalar, elde mevcut olan belgelerle mümkündür JCovel'in 1893'de New York'da yayınlanan "Early Voyages and Travels in The Levant" adlı kitabında, Mersin adının ilk kez yazıldığı bir bilgiye ulaşıyoruz Bölgeden geçen Thomas Dallam'ın (1599-1600) anılarında Korykos'un 30 mil doğusunda "Mersina"dan sözettiği yazılıdır Daha sonra, 1671 yılında Evliya Çelebi, Silifke tarafından gelirken Erdemoğlu (Erdemli) köyünü ve Gerendir suyunu geçtikten sonra, buraya 20-25 km uzaklıkta gecelediği Türkmen köyünün adını "Mersinoğlu" olarak yazmaktadır 181 H'de yöreye gelen Kaptan SFBeaufort, TDaflam'dan yaklaşık 200 yıl sonra yerleşimin adını yine "Mersina" olarak yazmıştır Daha sonra yöreye gelen gezgin ve araştırmacılar ile Osmanlı arşiv belgelerinde de "Mersin" adı görülmektedir Bunlardan sadece WMLeake'nin 1824 tarihli güncel haritasında, Mersin'in bulunduğu yer Zephyrium olarak yazılıdır

Öte yandan, sadece yörede yetişen ve Myrtus (Muit) denilen Mersin ağacı nedeni ile kentin "Mersin" adını aldığı da araştırmacılar tarafından öne sürülmektedir Çeşitli söylenceler ve antik mitoloji bir kenara bırakılırsa, kentin adının, Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde karşılaşılan, Türkmen kökenli "Mersinoğlu" göçerlerinin, bu civarda kurdukları yerleşimin adından kaynaklanmış olduğu en uygun görüştür

Mersin'in Doğal Güzellikleri

KADINCIK VADİSİ - GÖLETİ

Kadıncık Vadisindeki Kadıncık Suyu üzerine inşa edilmiş olan hidroelektrik santralına ait baraj gövdesinin yukarısında oluşan çok güzel bir baraj gölüdür
Kadıncık Baraj gölüne Tarsus-Çamlıyayla yolu ile gidilebildiği gibi Tarsus-Pozantı otoyolunun Çamalan mevkiinden Çamlıyaylaya giden asfalt yollarla gidilebilirTarsus'a uzaklığı yaklaşık 75 km civarındadır

Kadıncık suyu yaz kış bolca akan temiz ve soğuk pırıl pırıl bir sudurKadıncık baraj gölünün suyu alışılmışın dışında mavi değil zümrüt gibi yemyeşildirGöletin üzerinden Çamlıyayla-Pozantı yolunu bağlayan uzun ve gayet güzel manzarası olan bir köprü bulunurBarajın her iki kıyısında balık,tavuk ve et lokantaları bulunmaktadırBu lokantaların hepsinde gölün suyu üzerine çıkma şeklinde inşa edilerek oluşturulmuş çardakları mevcutturÇardaklarda, suyun üzerinde oturup, etraftaki yemyeşil ormanlar, yemyeşil göl hayranlıkla izlenebilir Lokantalarda oturmak istemeyenler ise gölün etrafındaki çam ormanları içinde oturup, gölün ve çevresinin güzelliğini izleyerek piknik yapabiliyorlar Gölün tam orta yerindeki köprünün üzerinden hem göleti, baraj gövdesini, hem de gölü besleyen Kadıncık Vadisinin yukarı kısımlarını izleyebilirsiniz

Baraj gölünün etrafındaki söğüt ve çınar ağaçları dallarını gölün suyuna doğru öylesine uzatmışlar ki,su ve orman adeta ayrılmaz bir biçimde bütünleşmiştir

Baraj gölünden kuzey batıya doğru Kadıncık suyunu izleyerek ilerlerseniz, göl bittikten sonra kadıncık suyunun ormanlar içinde şırıl şırıl kıvrımlarla akışını seyretmek ayrı bir keyif Bu arada alabalık üretme istasyonu havuzlarında değişik yaşta ve büyüklükte alabalıklar yetiştiriliyor

KARAEKŞİ MESİRE SAHASI
Mut İlçesi sınırları içerisinde bulunan Karaekşi Mesire ve Piknik yeri, Çınar ağaçlarıyla kaplı bir mekan Çınar ağaçlarının,
tepe kısımlarının birleşmesiyle yere güneş geçmesini engelleyecek şekilde kapalı bir mekan oluşturması, çınar ağaçlarının burayı dallarıyla koruma altına almış izlenimi veriyor Karekşi piknik yerinde birbirini izleyen 8-10 kadar alabalık üretme havuzları da var Bu havuzlardaki alabalıklar değişik yaş, boy ve ağırlıkta görebilirsiniz Alabalıkların dans etmelerini, yemlerini yemelerini, çılgınca gezinişlerini görebilirsiniz İsterseniz yemek olarak da tabağınızda tercih edebilirsiniz Piknik yerinde oturmak için bol miktarda piknik masası var Sık sık yapılmış ocak yerleri var Burada ister alabalık alıp pişirin ister kebabınızı yapın Yemyeşil olan bu güzel mekanda, suyun şırıltısı, havanın temizliği, kuşların cıvıltısı ile dinlenebilirsiniz
Karekşi, Mut ilçesinin doğusunda tepeler ve ağaçlandırılarak oluşturulmuş ormanlık saha içinde bir piknik ve mesire yeri Burada piknik yapmakla birlikte bol oksijen ortamında spor amaçlı yürüyüş de yapılabilir Karekşi gerçekten emsali zor bulunan bir ormanlık sahamız

PAPAZIN BAHÇESİ
Çamlıyayla-Tarsus asfaltı üzerinde Çamlıyayla'ya 7 km mesafede bulunan Fakılar yol çatından doğuya dönülürse, sizi Papazın Bahçesine götüren yola girmiş olursunuz Fakılar yol ayrımından yaklaşık 15 km kadar, önce asfalt, sonrasında ise düzgün bir stabilize şase yolla bu güzel yere varılabilirYolun tamamı çok güzel görülen kızılçam ormanları içinden geçer Birkaç kilometre sonra kıvrım kıvrım virajlı ve rampa inişli bir yolla Kadıncık Vadisine inmeye başlayınca araçtan inilip sarp, dik haşmetli kızıl kayalıklı yüce dağları vadinin karşı yamaçlarında ilgi ile izlenebilirBiraz daha inince vadinin tabanında akan Kadıncık suyunun önce sesini, sonra kendisini görürsünüz Su ormanlık bu sarp vadi içinde yemyeşil ve köpük köpük akmakta Hemen düşünüyoruz;burada kanolarla veya botlarla rafting yapılabilir mi?

Kıvrımlı ormanlık yolla sonunda bu güzelim, tertemiz Kadıncık suyuna iniyoruz Kadıncık suyu diyoruz ama bu su,vadinin tabanında akan çok güzel bir dere

Kadıncık suyu Çamlıyayla, Tarsus ilçesi ile Yenice Beldesi ve Mersin'in içme suyunun bir kısmını sağlıyor

Derenin kenarında, etrafı çok dik arazide yetişmiş ormanları ve dere kenarında çoğunluğu çınar olan, çok değişik ağaç ve ağaççıkları, suyla birlikte erguvanların eflatun renginde açmış çiçekleri, çeşitli şifalı otlar görülebilir Dereyi dikkatle izlediğinizde taşların ve kayaların arasında pırıl pırıl yanıp sönen ışık gibi, balıklar zevkle izlenebilir

Dere tabanını izleyen yolla sunuda pazın bahçesine ulaşılırDoğa ancak bu kadar güzel, bu kadar harika olabilirYukarıda gökyüzü, iki tarafta dik ve yeşil renkli ormanlık dağlar, arasında pırıl pırıl bir dere ve derenin batı kenarında her yandan akan sular arasında yüzyıllar görmüş, şahane ağaçlar Papazın bahçesini fotoğraflardan izlemek, anlatmak yetersiz kalır Görmek gerek, orayı yaşamak gerekirYolun kenarında geniş ve dümdüz adeta halıya dönüşmüş yemyeşil bir çim alan Bu çim alanda piknik masaları, çeşmeler, ocakları mevcut Çim alanın arka ve üst tarafında ise yeşil gölgeleri uzayan dev ağaçlar Ağaçların arasında yamaçlardan sular akıyor Yaklaşık yüz metre genişlikte her kütüğün, her ağacın, her kayanın yanından, üstünden, altından köpük köpük, pırıl pırıl sular akıyorBu yeşillik içinde suların geniş bir alanda oluşturduğu renk renk yosunları izlemek daha da farklı bir zevk veriyor

Ağaçların güneş ışığını sızdırmadığı bu yerlerde sular arasına yerleştirilmiş, piknik masaları var Suların içinde, koyu gölgede, su şırıltıları arasında bu masalarda oturur, isterseniz otururken ayaklarınızı suya uzatabilirsiniz

Sular ağaçların altından ve arasından akarken bir çok mini şelaleler oluşuyor Papazın bahçesinin giriş bölümünde ise alabalık havuzlarında alabalık mevcut

Tabiatın bu güzel ve muhteşem güzellikteki köşesi görülmeye değer

YERKÖPRÜ ŞELALESİ
Mut-Gülnar, Ermenek üçgeninde yer alan, bir doğa harikası olan Yerköprü Şelalesi, Mut-Ermenek güzergahından 5 Km kadar gidildikten sonra şelaleye gelinirBurasının adı her ne kadar yerköprü şelalesi olsa da burası saklı bir cennet En etkili yerlerden biri olan köprü görevini gören mağaranın gezende barajından gelen su ile beslenmesi ve kayanın dibinden yani gözden çıkan suyun birleşme yerindeki hareketlilik, serinlik, suyun nağmeleri,suyun yüksekten düşmesi sonucu oluşan gök kuşağı görüntülerini ve yeşilin her tonunu şelalede görebilirsiniz Şelaleden sarkıt şeklindeki yosunların üzerinden akan suyun bazı yerlerde çok bazı yerlerde damlalar halindeki düşmesi çok farklı bir görünümü ortaya çıkararak şaşırtıyor insanı Suyun düştüğü yerdeki suyun maviliği, şelalenin yeşilliği, dik yamaçlardaki çam ağaçları sudaki balıkların oradan oraya hiç durmadan gezinmeleri farklı bir dünyadaymışsınız gibi sizi mutlu ediyor Bütün olumsuz düşüncelerinizi bir kenara bırakıp sadece ve sadece yerköprü şelalesinde olmanın ve seyretmenin tadını çıkartıyorsunuz

Şelalenin kenarından mağaraya doğru baktığınız da O dumanlı görüntünün gerisinde 200 metre uzunlukta 5-10 metre genişlikteki tabanı göl olan bir mağara uzanıyor Mağarada suyun mavi ve yeşil tonlarda olması, mağaranın tavanındaki sarkıtlardan damlayan suyun görüntüsü ve serinlik muhteşem

ÇAKIT VADİSİ
Çakıt Vadisi coğrafi olarak,Gülek boğazından geçen Adana-Pozantı otoyolunun ortalama on kilometre kadar doğusunda Torosların geçit vererek Çukurova'ya bağlandığı bir vadidir Adana-Pozantı demiryolu da bu vadiden geçer
Çakıt vadisine Pozantı'dan Belemedik'e giden ham yoldan girilerek 15 km vadide gidildikten sonra Tarsus'un Kuşçular köyüne giden yolla Adana-Ankara yoluna Dörtler mevkiinden geçilir Almanlar tarafından 1900-1909 yılları arasında inşa edilen demiryoluna ait tüneller ve bu tünellerin inşası için yapılan şantiyelerin kalıntıları bugün hala ayakta görülmektedir Vadi boyunca hemen hemen demiryolunu hiç göremiyoruz Demiryolu tamamen tüneller içinden geçmektedir Çakıt vadisi, Belemedik köyünden itibaren yaklaşık 15 km erişilmez çok güç olan dağların arasındadır Vadi dağ keçilerinin (halk deyimiyle geyiklerin) bulunduğu, sarp, egzotik, haşmetli, yalçın kayaların bulunduğu dağlarla çevrili Arazinin sarplığı ve vahşi doğa insanı korkutuyor Dağlarda yankılanan suyun sesi ise haz ve mutluluk veren bir tonda adeta bi r melodi Yüksekten baktığınızda vadinin tabanından akan Çakıt suyu ince bir ip gibi Yol öylesine dar ve dik Arazili aracımızla yavaş yavaş ve dikkatle ilerleyebiliyoruz Bazı yerlerde kayalar açılan kısa tünellerden geçen yolla ilerleyebiliyoruz

Tünellerin inşasında Almanların birkaç yerde yaptığı şantiye kalıntılarını görüyoruz Elektrik binaları, mutfakları, su sarnıç ve depoları,hastaneleri ve idare binaları, fırınları vs 1900'lü yıllarda inşa edilmiş çok katlı şantiye binalarını hayranlıkla seyrediyoruz Burada Almanlar 47 elemanını kaybetmiş, ölen Almanlar için ise Adana-Pozantı yolunun Çamalan mevkiinde Alman mezarlığı yapılmıştır Mezarlıkta ölen Almanların isimleri tek tek yazıyor

Düşünüyoruz;bugün güçlükle ilerlediğimiz bu vadinin kenar yamaçlarına bu binalar ve bu tüneller nasıl yapılmış Acaba 47 Alman öldüyse, ne kadar Türk işçisi kazada hayatlarını yitirmiştir Tünelin birisine yandan geniş bir giriş açılmış Önünde su akıyor Bu arada trenin sesini duyuluyor Tren büyük bir gürültüyle geçiyor tünelin içindenKarşı dağlarda dakikalar süren yankıları

Bu dik yalçın dağlar insanı korkutuyor ama duyduğunuz heyecan bir başka

Çakıt vadisi yemyeşil ama ulaşılmayacak dik kayalarda bu yeşil örtü Bakıyoruz, mavi gökyüzü, dik ve muhteşem güzellikte dağlar, yeşil bir su ve biz Burada bir tarih yatıyor adeta Sağlıklı olmayan kişilerin derin vadiye kenardan bakmaları çok zor Başınız dönüyor

Gerçek bir dağcılık sporu yapılacak bir yer buralar Güzellik, heyecan, bozulmamış doğa, tertemiz sular, devamlı esen bir rüzgar

Çakıt'ın bu bölümleri gerçekten görülmeye değer

ILISU ŞELALESİ

Mut-Ermenek asfaltından 25 km kadar gittikten sonra sol tarafta çam ormanları arasındaki Gezende Barajı vardır devamında Gezende köyüne gelinir Gezende köyü baraj manzaralı bir köy Köyde tarihi kalıntıları kaya mezarlarını görmek mümkün Ilısu Köyünden 5 km kadar uzakta bulunan Ilısu Şelalesi kayalık dağın ,suyun gücü karşısında ikiye ayrılmak zorunda kaldığı ve mükemmel bir görüntü sergiliyor Çam ormanlarının içindeki orman yolundan arabayla şelaleye doğru inmeye başlayınca Sağlı, sollu yemyeşil, bol oksijenli çam ağaçlarıyla doluAğustos böceklerinin çaldıkları sazların seslerini duyarsınız Şellaleye geldiğniizde yaklaşık on katlı bir binanın yüksekliği kadar mesafeden, büyük bir gürültüyle akan şelaleyi anlatmak zor, görmek, yaşamak gerek bu güzelliği Yüz metrelik blok kaya su tarafından oyulmuş, hayır;dimdik dört metrelik bir yarık şeklinde aşındırılmışÇok bol akan su geldiği yerden ,birden bu kaya yarığına sıkışınca,büyük bir tazyikle aşağı doğru fırlayarak , coşarak akıyor,çağlıyor

Şelaleden akan su,dar çıkış yerinden aşağıya doğru indikçe genişleyerek,savrularak,yayılarak akıyorAkarken de renkler oluşuyorGökkuşağını izlediğimiz gibi suyun açık mavi ve beyaz renklerden oluşan akışıSu yere varmasına 4-5 metre kala iyice zerrelere ayrılıyor,düştüğü noktada geniş bir su buharı oluşuyorKöpükler,suyun buharı, gökkuşağı renkleri, etraf yeşil çam ormanı,şelaleden sonra oluşan kireçli açık mavi renkte akan bir dereGüzel doğa gözümüze renk zenginliğini, su ve ormanın müşterek koordinesi ile sunuyor

MURATSOFU ORMANLARI
Muratsofu Ormanları çok farklı doğal güzelliği olan ormanlardandır

Erdemli-Mersin Karayolundaki Elvanlı Beldesinden kuzeye doğru gidilerek Küçükfındık yaylasına gelindiğinde Buradan yola devamla yemyeşil ormanlar içinde gözümüze Muratsofu Türbesi ilişiyor Kutsal bir kişi olan Muratsofu'nun türbesi Kültür Bakanlığı tarafından tel örgüyle çevrilmiş, durumda Bu türbede ibadet ediliyor, dilekte bulunuluyor, orada piknik de yapılabiliyor Türbenin 100 metre kadar yakınında Erdemli Orman İşletme Müdürlüğüne ait Yangın Kulesi mevcut Kuleden bakıldığında muhteşem kızılçam ormanlarını görmek mümkün Elvanlı'dan itibaren 25 km kadar geldiğimizi fark ettiğimizde Muratsofu Ormanlarının harika görüntüsüyle karşılaşırsınız

Orman kenarından pırıl pırıl bir su akıyorEtraf kır çiçekleriyle dolu Leyleklerin su içmek için de konakladıkları nefis bir güzellik var burada Birkaç kilometre daha ilerleyip ormanın içine giriyoruzBu orman en çok tercih edilen orman türü olan karışık türde ağaçlardan oluşan, karışık bir orman Ormanda sedir, karaçam, kızılçam, meşe, göknar, çınar, ardıç gibi ağaçları hep birarada görülüyor

Orman içinde kayalar çok özel ve görkemli bir görünüm arzediyor Delikkaya denilen kayaya çıkıyoruz ki bu kaya gerçekten çok estetik bir görünüşte som kayaların üzerinde doğal olarak yetişmiş sedir ağaçlarını hayranlıkla izlenir Delikkaya Rüzgar erozyonu ile binlerce yılda çeşitli şekiller almış Burada bu doğal güzelliği izleyerek piknik yapmak gerçekten çok özel bir keyif

Yer yer ağaçların altında rahatlıkla oturup,uzanabileceğimiz yemyeşil çimler,içinde çiçeklerle adeta bir doğa bahçesindesiniz Piknik yaparken ormanın içine doğru yürüyüş yapabilir, bol oksijen depolayabilirsiniz

Muratsofu gerçekten doğanın cömertçe güzelliğini sergilediği nefis bir yer

SOĞUKSU MEVKİİ
Aydıncık'tan Bozyazı yönüne giderken, Aydıncık ilçesini geçtikten 5 km sonra, denizin küçük bir koy oluşturduğu yerde Soğuksu adındaki akarsu denize kavuşmaktadırGözü yakın ve gerçekten de soğuk olan suyu, ismiyle uyuşmaktadır Devlet Karayolu kenarında bulunan bu mevkii suyu ile yemyeşil ağaçları ve denizi ile gerçekten çok güzel bir köşe

Bu güzelim akarsuyun denize kavuştuğu yerden yaklaşık 1km kadar denizin içinde dubalarla sabitlenmiş su dolum tesislerini görüyoruz Hem asfaltın kenarında bulunan kurumdan bilgi edinmek için soruyor ve öğreniyoruz ki,denizin içindeki tesislerden geniş yüzer balonlarla Kıbrıs'a su nakledilmektedir Borularla kıyıdan,denizin altından götürülen su,burada binlerce metreküp su alabilen balonlara dolduruluyor,bu balonlar römorkörlerle çekilerek Girne'ye götürülmektedir

Soğuksu da oluşturulan bir küçük bendin arkasında biriken su köpük köpük olmuş bembeyaz şelaleler oluşturmaktadırBu şelalelerin ve suyun çevresinde geniş gölgeli büyük ağaçları görüyoruzAğaçların altında oturuyor suyun gürül gürül akışını hayranlıkla izliyoruzSu o kadar temiz,o kadar berrak ve öylesine de bol akıyorÇevresine insanı serinleten çok hoş bir serinlik veriyor

Yol kenarında ve suya hakim yerlerde lokantalar bulunuyorBuradaki bu lokantalarda karnınızı doyuracağınız gibi su kenarındaki serin ve koyu gölgeli yeşille birlikte hem denizi,hem akarsuyu zevkle izleyerek piknik de yapabilirsiniz Canınız çektiğinde bu suda veya deniz kıyısında denize girebilirsiniz Hem tatlı suda, hem deniz suyunda yüzebilir ve serinleyebilirsiniz Suyun geldiği yöndeki dağ kayalık bir arazi yapısında ama çıplak değil,üzerinde yeşil orman örtüsü bulunuyor

Soğuksu da pırıl pırıl akan bir dere , köpük köpük şelale, çevrede yeşil ormanlar ve bunlarla bütünleşen güzelim mavi deniz Burada beyaz, yeşil, mavi bir arada

Buranın denizi çok temiz Hiçbir atık maddenin bulunmadığı, sıhhatli, temiz, berrak bir deniz

Soğuksuyun oluşturduğu şelalenin batısında tarihten kalma taş köprü ve eserleri de görebilirsiniz

DİKENLİOLUK ORMANLARI
Dikenlioluk adını bulunduğu yerdeki su pınarından alır Dikenlioluk Tarsus ilçemiz sınırları içinde ve Cehennemdere'nin batı yamaçlarında çok güzel bir dinlenme ve doğayı seyretme yeridir

Dikenlioluk'a hem Çamlıyayla'dan ,hem Tarsus'tan,hem de Mersin'den gidilebilir Mersin'den en kısa yol; Gözne, Ayvagediği, Değirmendere, Kızılkaya yerleşim yerlerinden geçtikten sonra kuzeye doğru orman yolunu izleyerek gidilir Her tür vasıtayla, gidilebilirYaklaşık olarak Mersin'e 80 km uzaklıkta olan Dikenlioluk'a iki saatlik bir yolculukla varılabiliyor Yol Gözne'den itibaren Dikenlioluk'a kadar tamamen çok güzel ve kaliteli ormanlar içinden geçer Bazen iner, bazen çıkar Virajlı yollarla ulaşılan bu güzel yer yaklaşık 1600 metre yüksekliktedir Dikenlioluk yazın bile buz gibi serin havası, oluktan akan ve elinizi zor yıkayacağınız soğuklukta, fakat içimi çok güzel bir sudur Bu suyun bulunduğu yamaçta, orman idaremiz bungalo tipi, ahşap, estetik yönü çok güzel ve çevresiyle yeni doğasıyla uyumlu bir dinlenme ve gözetleme tesisi yapmış Bu binanın hemen yanında uçurum üzerine inşa edilmiş çardak tipli, balkona benzer bir kameriye yapılmış Bu kameriyede harika doğayı seyredeceksin Doğa bir renk zengini buradaYeşil, mavimsi yeşil, mavi, kahverengi renkler burada göze bir doğal renk resitali sunuyorlarSabırla ve dikkatle karşı yamaçları dürbünle izlerseniz halkın geyik diye adlandırdığı yabankeçilerini ormanlık kayalıklarda izlemek olasıdır Gürültü yok, temiz pırıl pırıl hava, buz gibi bir su, işte Dikenlioluk mevkisi böyle bir yer Burada yiyeceğiniz her yiyecek,içtiğimiz suyu ile şişkinlik yapmadan hazım olunur ve hemen tekrar bir şeyler yemek istersiniz Şehirde yorulan gözleriniz, kulaklarınız, beyniniz hülasa vücudunuz burada kendisini adeta yeniliyor sanki Manzara gerçekten muhteşem; aşağıda Cehennemderesi Vadisinin karşısında Baştepe orman yangın gözetleme kulesi, Böğürtlenlik mesire yerleri ve tabii ki hayvanların rahatça görülebileceği, gerçekten kaliteli sedir ormanları burada doğanın en güzel süsünü oluşturuyor

Dikenlioluk'ta piknik masaları, ocak, mangal, hazır bekliyor Burada bulunmak, bu güzel yere giderken ve gelirken izlediğimiz yol manzaraları de işin çabası

UYUZİNİ MAĞARASI
Uyuzini mağarası Tarsus'tan 20 km uzaklıkta olan Hacıhamzalı köyünde bulunmaktadır Tarsus-Ankara karayolundan Dörtler köyünden, batıya dönülüp 5km kadar gidilip Hacıhamzalı köyüne varılır Köyden 1km kuzeye doğru gidildiğinde derin bir kanyona gelinir Bu kanyon Kadıncık Vadisinin uzantısı olup, Kadıncık 2 baraj nedeniyle şu an susuz, iki yanı mağaralarla dolu dimdik kayalarla kaplı, kanyon yamaçlarındaki mağaralara ulaşmak hemen hemen imkansız İşte Uyuzini mağarası da bunlardan birisi

Kanyonun derinliği ve genişliği bizleri ürpertiyorKanyon içerindeki mağaralar,yeşillik ,ormanlık alan ise gözlerimizi dolduruyorKanyona genel bakıştan sonra Uyuzini mağarasına doğru yola koyuluyoruz Amacımız mağaraya ulaşmak ama nasıl? Kanyonun üst kısmından mağaraya doğru tek kişinin geçebileceği kayalardan oyulmuş dik mi dik bir yolla karşılaşıyoruzBu kayalıktan çok dikkatli inmeniz gerekiyorYoksa kendinizi kanyonun 100metre kadar derinlikteki tabanda bulabilirsinizYer yer inmek için basamak yapılan yerlerden yavaş yavaş ,dikkatle ellerimizle kayalara tutunarak, yardımlaşarak inmeyi başarıyoruz Başarıyoruz ama incecik bir yoldan,yine tek kişinin geçebileceği bir yerden geçmeye çalışıyoruz Alt taraf uçurum Mağara sanki köpekbalığının ağzını açmış, ovanı yakalamak ister pozisyonundaki gibi duruyor karşımızdaHer ne kadar mağaraya ulaşmak riskli de olsa güzel bir mağara köpekbalığı gibi tehlikeli değil Mağara geniş güzel ve yeşil Mağaranın içinde serin bire hava var İnsanı ürpertme derecesindeBu heyecanlı yolculuktan sonra mağara içinde bulunan su ile elimizi,yüzümüzü yıkıyoruz ,kendimize gelmek için Bu suyun şifalı olduğu uyuz ve cilt hastalıklarına iyi geldiği çamurunun da faydalı olduğu yöre halkı tarafından söyleniyor Adını da uyuz hastalığına çare bulduğu için konulduğu anlaşılıyor Su yazın ılık, kışın sıcak derecesinde akıyor Böyle şifalı bir suyun kanyonun tepesine yakın bir mağara içinde olması ilginç

Mağaradaki ilginçlikler bu kadarla da kalmıyorMağaranın tabanında kayanın içinde bulunan fosil kalıntıları dikkatimizi çekiyor Fosil kalıntılarına birkaç yerde rastlamak mümkün

Mağarada Helenistik devirden kalma 3 metrekare alanında ,1metre derinlikte taştan oyularak yapılmış bir havuz var Havuza kayalardan oyulmuş basamaklarla giriliyor Mağaranın duvardan sızıntı şeklinde akan şifalı su bu havuzda toplanıyor Hastalar havuzda yıkanıyorlar Anlatılanlara göre ciltteki yaralara ve kaşıntılara adeta bir deva bir çare bu su Mağaranın içinde yeşil çiçekler, boysuz ağaççıklar gözlerinizi dinlendirirAynı zamanda buradan kanyonun kanyonun derinliklerini ,karşı yamaçları izliyorsunuz Her yer zümrüt gibi Korkuyorsunuz, heyecanlanıyorsunuz Böylesine bir haz bu kanyonu seyretmek

Kanyonun tabanına yakın bir yerde, tarihi taş lahitler, mezarları görebiliyoruz Şimdi mağaradan dönüş bizi düşündürüyor O yoldan geri nasıl döneceğiz? Dar yoldan tek sıra, adımlarımızı dikkatlice, yavaş yavaş atıyor ve tırmanma yerine zar zor ulaşıyoruz Bu noktadan itibaren adeta duvar gibi dik bir yamaca tırmanacağız Biraz soluklanıp, birbirimizden ve yanımızdaki köylülerden güvence alıp tırmanışa başlıyoruz Ayaklarınızı sağlam bir kaya kertiğine yerleştirip, elinizle de bir kaya oyuntusu bulup, adeta tırnaklarımızla tırmanıyoruz Yavaş yavaş, dikkatlice, korkarak, aşağıya bakmadan çıkıyoruz yukarıya Derin bir oh çekiyor ve geldiğimiz yöne bakıyoruz

Gerçekten şifalı bu mağarayı sizlere övüyoruz Şifa için, heyecan için

CACIK VADİSİ

Erdemli Toros köyünü geçiyor ve Çampınarı yaylası mevkiine gelinirse Buradan itibaren ağaçlandırılacak sahaları, ağaçlandırılmış sahaları görülebilirBu mevkide her yaşta ağacı görmek mümkün Yeni dikilmişten, yıllarca burada kendini muhafaza etmiş ağaçlara kadar Sanki bir soyağacı gibi en yaşlılardan en gence hepsini burada görebiliyoruz Cacık dediğimiz bu mevkilerin ağaçlandırılması mükemmel bir çaba gerektiriyor Ağaçlandırma sahaları arasından geçerken yolun üst kısmındaki mağaralar var Yolun alt kısmında yeşillikler arasında akan şırıl şırıl derenin sesi geliyor Yemyeşil bir ortamda rengarenk çiçeklerin,dağ lalelerinin arasından geçiyoruz Bu güzellikleri hayranlıkla seyrediyoruz Yol kenarında bulunan ardıç ağaçlarından yapılmış yörük çadırlarını görüyoruz Yörükler yazın burada yaşıyor Çadırlarının önüne diktikleri sebzeleri yetiştiriyorlar Bol oksijenli, yemyeşil ortamda yaşamlarını sürdürüyorlarTabii ki sadece yazın Yörüklerin yaşayışlarını kısa süreli olsa da gözlemliyoruz ve yolumuza devam ediyoruz Cacık mevkiinde ilerlerken kayanı üzerinde tek başına duran şemsiye seklindeki sedir ağcının görüyoruzGenç sedir fidanları arasında şemsiye şeklindeki sedir ağacı eksantrik bir hava sergiliyorŞemsiye sedirden sonra genç sedir fidanları arasından geçiyoruz Tırmanıyoruz iniyoruz,kıvrımlı kıvrımlı orman yolundan geçiyoruzYaşlı sedir ağaçlarının gövdelerinin düzgünlüğü dallarının çevreye olan hakimiyeti marur duruşu, kozalaklarının ağaçta doğum günü pastası üzerindeki mumlar gibi durması,kendine özgü güzelliğini bir kat daha arttırıyor

Piknik alanları, yaşlı sedir ağaçları, genç sedir ormanları, şamdan sedirler, ardıç ağaçları, yaylalar, dereler, mağaralar, çiçekler derken yavaş yavaş yolun sonuna geldiğimizi Aslanköyün evlerini uzaktan görünce anlıyoruz Bu yeşil yolculuktan sonra biraz yorgun ama mutlu bir şekilde ayrılıyoruz

Mersin-Erdemli'den başlayan yolculuğumuz Cacık yaylasını takiben Aslanköy'de bitiyor

Bu güzellikleri görmek için yanınıza yiyeceklerinizi ve fotoğraf makinenizi almanızı tavsiye ederiz Bu güzellikleri görmeye her türlü araçla gidilebilir

Bu manzaraları görmek, güzelliklerin tadını çıkarmak istiyorsanız anlattıklarımızı değerlendirmenizi dileriz

BOLYARAN PİKNİK ALANI VE SEDİR ORMANLARI
Bolyaran piknik alanı ve sedir ormanları Gülnar ilçesi sınırları içerisinde,Gülnar'a 25 km Mersin'e 175 km uzaklıktadır

Gülnar ilçemizde bulunan Bolyaran piknik alanı 1350 m yükseklikte, sedir ağaçlarının oluşturduğu ormanın içerisindedir Bolyaran piknik alanının önceki durumu insanlar tarafından keçilerin otlatıldığı, insanlarımızın zarar verdiği bozuk orman görüntüsündeydi Fakat 1983 yılında Gülnar İşletmesi tarafından korumaya alınmış ve koruma sonucunda sahaya hayvan girmesi engellenmiştir Dikim yapılmadan, sedirlerin doğal tohumla gençliklerin gelmesi sağlanmış, yaşlı ağaçların kesilmesiyle bugünkü muhteşem sedir ormanı görüntüsünü almıştır

Gülnar-Ermenek asfaltından piknik alanına sapıldığı zaman,sağlı sollu sedir ağaçları hoş geldin dercesine bizlere kollarını açmış,kucaklar gibi memnuniyetlerini belirtircesine karşılıyorlar Bu güzellik arasından piknik alanına doğru ilerlerken içimizde bir rahatlama oluşuyorBu yeşilin renginin insanı rahatlattığının,dinlendirdiğinin bir kanıtıdır

Piknik alanına vardığınız zaman çok şaşıracaksınız ama size hak vereceğiz Çünkü bizlerin rahat edebilmesi için her şey planlanarak, Gülnar Orman İşletmesi tarafından özenli bir şekilde yapılmıştırGeniş bir düzlükte bizim şamdan sedir dediğimiz, sedirin çobanlar tarafından budanarak tek gövdeden yukarıya doğru birkaç gövdenin oluşması sonucu bu görünümü almıştırPiknik alanındaki şamdan sedirler korunarak,uygun olanlar arasına bizlerin rahat edebileceği ahşaptan köşkler yapılmıştırBu köşkte oturmanın zevki hiçbir yerde yoktur Bolyaran'dan başka Sedir ağaçlarının asil görüntüsü,kozalaklarının doğum günü pastası üzerindeki mumlar gibi etrafı aydınlatıyormuşcasına kendini göstermesi,farklı bir görünüm ortaya çıkarıyor

Bolyaran'da piknik yapabilmek için her şeyinizi yanınıza almanız gerekiyorÖnce de söylediğimiz gibi rahat bir piknik için her şey düşünülmüşSuyun getirilmesi,ocakların ve tuvaletlerin uygun yere yapılması doğaya zarar vermeyi engelliyorZaten böyle muhteşem bir ormana zarar vermek hiç kimsenin aklına gelmez

Sizlere tavsiye olarak, Bolyaran piknik alanına sabah erkenden gitmeniz, kahvaltınızı, öğle yemeğinizi,hatta kalabilirseniz akşam yemeğinizi de orada yemeniz,çayınızı orman içerisinde,serin bir ortamda,kuş cıvıltıları arasında yudumlamanızı,kitabınızı bu güzel ortamda köşkte oturmuş,sırtınızı sedir ağacına yaslamış şekilde,bulunduğunuz yerin tadını çıkararak okumanızı dileriz

Bolyaran piknik alanı diğer birçok piknik alanı gibi,ücretli değildirBir piknikçinin ihtiyacı olan çeşmeler, ocaklar, ağaç gövdelerindeki oturma çardakları, ayrıca piknik masaları, gerekirse çimler üzerinde de oturulacak yerler mevcuttur



Alıntı Yaparak Cevapla

Mersin Şehir Tanıtımı

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mersin Şehir Tanıtımı




Mersin




















Alıntı Yaparak Cevapla

Mersin Şehir Tanıtımı

Eski 10-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mersin Şehir Tanıtımı




KAHRAMANMARAŞ

GENEL BİLGİLER

Yüzölçümü:14327 km²

Nüfus: 892952 (1990)

İl Trafik No: 46

Doğu Akdeniz’de bulunan Kahramanmaraş, dondurması ile ünlü bir ildir Kahramanmaraş, mağaraları Eshab-ı Keyf Külliyesi, yaylaları ile önemli bir turizm potansiyeline sahiptir

İLÇELER

Kahramanmaraş ilinin ilçeleri; Afşin, Andıran, Çağlayancerit, Ekinözü, Elbistan, Göksun, Nurhak, Pazarcık ve Türkoğlu'dur

Elbistan: İl merkezinin 162 km kuzey doğusunda yer alır İlçede tarihi eserlere örnek olarak Elbistan Ulu Camii, Selçuklu Hamamı, Himmetbaba Camii ve Türbesi, Kalealtı köyündeki Roma dönemine ait Kızkalesi sayılabilir

Afşin: Kahramanmaraş'ın 146 km kuzeyinde yer alır Çeşitli uygarlık dönemlerine ait tarihi eserler ve doğal zenginlikleri olan Afşin ilçesinde Dedebaba Türbesi, Afşin Kalesi, Hurman Kalesi, Tilavşin Kalesi, Pirali Cami minaresi ve Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar) külliyesi önemli tarihi eserlerdir Afşin ilçesinde Eshab-ı Kehf ve Mağarasının bulunması burayı turizm açısından oldukça önemli bir hale getirmektedir Cami, kervansaray, ribat ve planı saptanamayan birçok küçük yapıdan oluşan bu külliye, MS 12 yyda yapılmıştır

Doğal güzellik olarak, Tanır, Ayrandede, Emirilyas köyü mağarası, Eshab-ı Kehf park ve ormanlığı, dikkat çeker Ayrıca Yazıköy, Çamiçi, Örenderesi ve Binboğa ormanlık alanı gibi ormanlık alanları her türlü kampçılığa uygundur

Göksun: İl merkezine 91 km uzaklıktadır Roma ve Bizans dönemlerinde Kokussos (Cocussus) adıyla anılan, Maraş-Kayseri-Kilikya yolu üzerinde, önemli bir konaklama merkeziydi İlçe sınırları içinde Maltepe Höyüğü, Bozhöyük, Kızıl Kale, Akça Kalesi, Çakır Mağaraları gibi çeşitli önemlere ait höyük ve kale kalıntıları bulunmaktadır

Andırın: İl merkezine 114 km uzaklıktadır Andırının tarihi hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, ilçe sınırları içinde Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait Meryemçil (Geben) Kalesi, Azgıt (Yeniköy) Kalesi, Anacık Kalesi gibi kaleler ve kalıntılar bulunmaktadır

Pazarcık: İl merkezine 48 kilometre mesafededir İlçenin güneyinde Gözlügöl mevkiindeki Evri kasabası, Turunçlu köyü mevkiinde Bizanslardan kalma çok miktarda sarnıçlar ve mezar şapelleri mevcuttur Bozlar köyü civarı Abbasilerden kalma sur kalıntıları ile çevrilidir Aksu çayı kıyısındaki Şallıuşağı köyü mevkiinde yine Abbasilerden kalma kale halen ayakta durmaktadır

Çağlayancerit: İlçenin doğal yapısı yayla özelliği göstermektedir Su kenarları yeşil alanlar, halkın piknik ihtiyacını karşılayacak önemli yerlerdir

Ekinözü: Kahramanmaraş İlinin kuzey doğusunda Çağlayancerit ve Elbistan İlçeleri arasında yer alan Ekinözü içmeceleri ile ünlüdürİçmelerin, cilt, mide ve böbrek hastalıklarına çok iyi gelen bir suyu vardır Ekinözü içmeleri önem ve yatırım önceliği bakımından ülkemizdeki 10 içme kaynağından biridir

Nurhak: Nurhak ilçesi çok eski bir yerleşim yeridir Tarihi ipek yolunun ilçe içerisinden geçtiği eski tarihi harabeler halen görülmektedir

Türkoğlu: İlçe Akdeniz Bölgesinin doğusunda yer alır Ekonomisi tarıma dayalıdır İlçede okuma yazma oranı yüksek olup üniversite mezunu oldukça fazladır

NASIL GİDİLİR

Kahramanmaraş Akdeniz Bölgesinin doğusunda bulunmakta ve hem kara hem de demir yolu ulaşımında güneyden ve Akdeniz'den gelen yolları doğuya ve kuzeye bağlayan önemli bir konumda yer almaktadır

Karayolu: Otobüs Terminali, kent merkezindedir

Otogar Tel: (+90-344) 235 00 99 - 235 00 99

Demiryolu: Kahramanmaraş tren istasyonu ile demiryolu ulaşımı sağlanmaktadır <br>

İstasyon Tel: (+90-344) 214 12 04

Havayolu: Kahramanmaraş Havaalanı kent merkezine 8 km uzaklıktadır Havaalanına taksi ve dolmuşlarla ulaşmak mümkündür<br>

Hava Limanı Tel: (+90-344) 236 18 97 - 236 07 92

GEZİLECEK YERLER

Müzeler

Kahramanmaraş Müzesi

Adres: Azerbaycan Bul Yenişehir Sok No: 43 - Kahramanmaraş

Tel: (344) 223 44 87

Kaleler

Kahramanmaraş Kalesi

Kentin ortasında, yığma bir tepe üzerinde bulunan kale Hitit, Roma ve Osmanlı dönemlerinde kullanılmış ve çeşitli devirlerde onarımlar görmüştür

Hurman Kalesi

Afşin'in Marabız köyünde Hurman çayının kuzeyindeki sarp kaya üstündedir Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir Ancak tekniğinden Bizans döneminde inşa edildiği sanılmaktadır İçinde su ve yiyecek depoları, asker barınakları, kilise vardır

Köprüler

Ceyhan Köprüsü

Eski Kahramanmaraş - Göksun yolunda, Ceyhan Irmağı üzerindeki köprünün 16 yyda yapıldığı sanılmaktadır

Camiler ve Külliyeler

Taş Medrese

Kahramanmaraş Ulu Cami yanında bulunan Taş Medrese, Dulkadirli Alâüddevle Beyin kızı adına yaptırılmıştır

Kahramanmaraş Ulu Cami

Ekmekçi Mahallesinde bulunan camideki kitabede Sultan Kansu Gavri zamanında Dulkadirli Alâüddevle tarafından kurulduğu yazılıdır Ahşap çatısı ve ahşap sütunları ile, 11 yy ahşap cami örneklerinin özelliğini taşımaktadır

Hatuniye Cami

Kurtuluş Mahallesinde bulunan cami 1519 yılında yapılmıştır

Elbistan Ulu Cami

Osmanlılar tarafından 16 yyda yaptırılmıştır

Eshab-ı Kehf Külliyesi

(Yedi Uyurlar) Afşin'in 8 km batısında yüksek bir sırt üstündeki yapılar topluluğu 12 yydan kalmıştır Cami, Kervansaray, Ribat ve planları belirlenemeyen birçok küçük yapıdan oluşmaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.