Büyük Boyutlu İzmir Haritası |
10-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Büyük Boyutlu İzmir HaritasıBüyük boyutlu İzmir Haritası İzmir, Türkiye'nin üçüncü büyük metropolü, ve önemli bir fuar merkezi olan liman kenti İzmir'in batısında denizi, plajları ve termal merkezleriyle Çeşme Yarımadası uzanır Antik çağların en ünlü kentleri arasında yer alan Efes, Roma’nın imparatorluk devrinde dünyanın en büyük kentlerinden biriydi Tüm İyonya kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran Efes, yoğun sanatsal etkinliklerle de adını duyuruyordu Bu maksatla da bu şehre "Güzel İzmir", "Eski İzmir" ve "la Perle de l'Ionie" (İyonya'nın İncisi) deniyordu Tarihten beri bu tanımlarla yıllar sonra şehrin sıfatı hâline gelmiştir İzmir, yatlar ve gemilerle çevrilmiş uzun ve dar bir körfezin başında yer almaktadır Sahil boyunca palmiye, hurma ağaçları ve geniş caddeler bulunmaktadır İzmir Limanı, Mersin Limanı'ndan sonra Türkiye'nin en büyük limanıdır Canlı ve kozmopolit bir şehir olan İzmir, uluslararası sanat festivalleri ve İzmir Enternasyonal Fuarı ile de önemli bir yer tutar[kaynak belirtilmeli] Etimoloji “İzmir” kelimesi Eski İyon Lehçesi'nde Smyrne, Atina Lehçesi'nde ise Smyrna diye yazılırdı[kaynak belirtilmeli] Bugünkü Hellenler bu kentin adını Zmirni biçiminde telaffuz etmekte, son yıllarda Antik Efes kenti civarında da bu adla anılan bir köy yerleşimi izlerine rastlanmıştır[kaynak belirtilmeli] Olasılıkla İzmir'den Efes'e giden bir kraliçenin adını yerleştikleri köye de koydukları düşünülmektedir ki bununla ilgili bilgilere eski kaynaklarda da rastlanmaktadır “Smyrna” sözcüğü Yunanca değildir Ege Bölgesi'ndeki birçok yerleşim adı gibi Anadolu kökenlidir MÖ 2000'in başlarına ait Kültepe (Kayseri) yerleşiminden kalan bazı tablet metinlerinde Tismurna adına rastlanmaktadır[kaynak belirtilmeli] Tismurna'daki ti bir ön ek olup büyük olasılıkla bir kişi ya da bir yer adını belirtmektedir Hellenler ya da Bayraklı Höyüğü’nü (2) mesken tutanlar da bu ön eki atıp kente Smyrna demişlerdir[kaynak belirtilmeli] Tarih İzmir tarihi Eski İzmir kenti (Smyrna), körfezin kuzeydoğusunda yer alan ve yüzölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir adacık üzerinde kurulmuştu Son yüzyıllar boyunca Meles Çayı'nın ve bugünkü Yamanlar Dağı'ndan gelen sellerin getirdikleri mil ile bugünkü Bornova ovası oluştu ve yarım adacık, bir tepe hâline dönüştü Şimdi Tepekule adını taşıyan bu höyüğün üzerinde Tekel Müdürlüğü'nün İzmir Şarap ve Bira Fabrikası'na ait numune bağı bulunmaktadır 1955'ten beri yoğun gecekondu bölgesi olan bu çevrede İzmir'deki ilk yerleşim yeri olarak tespit edilen İzmir Höyüğü bulunur Buradaki ilk kazılarda Türk Tarih Kurumu ile Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü"nün katkıları büyük olmuştur Batı Anadolu kıyılarındaki ilk yerleşimler -ki bunlar Troya Savaşlarından sonra kurulan Aiol, İyon ve Dor kökenlidir- genelde küçük yarımadalar üzerinde kurulmuştur Bunlar, Pitanes (Çandarlı), Phokaia (Foça), Smyrna (İzmir), Klazomenai (Kilizman), Milet ve İasos gibi yerleşimlerdir Böylece yarımada yerleşikleri hem iki limana sahiptiler, hem de kara denizden gelecek saldırılara karşı güvence içindeydiler Elverişsiz havalarda limanlardan biri uygun olmadığı takdirde gemiciler diğer limanı kullanma şansına sahiplerdi Bayraklı Höyüğü, körfezin kuzeydoğu köşesinde, kuzeyine sarp kayalı Yamanlar Dağı'nı da alarak karadan gelecek saldırılara karşı rahat bir konumdaydı Güneyi imbata açıktı Eski İzmir yerleşimi yaklaşık 3000 yıl boyunca bu yarımada üzerinde ver aldı MÖ 4 yüzyılın ikinci yarısında büyük nüfus artışı yüzünden bugünkü Kadifekale (Pagos) eteklerine taşındı Demir Çağı Konak Pier'den Pasaport'un görünümü Pasaport Vapur İskelesi (solda) ve Kordon Hititler çağında {MÖ 1800-1200) Anadolu'da yazı kullanılıyordu ve bundan ötürü o dönemde tarih çağına ulaşılmış bulunuluyordu Ancak MÖ 1200'lerde Troya VII ve Hititler başkenti Hattuşaş'ın Balkanlar’dan gelen kavimlerce yıkılmasından sonra Orta ve Batı Anadolu yeniden yazısız ve karanlık bir çağa, Demir Çağı'na girdi Demir Çağı, Anadolu'da yazının yeniden kullanılması ile Frigya Krallığı'nda MÖ 730, geri kalan Orta ve Batı Anadolu'da ise MÖ 650 yıllarına kadar sürmüştür Kazılarda fazla miktarda çıkarılan keramik ürünlerden anlaşıldığına göre, Demir Çağı boyunca Eski İzmir'de bugünkü Yunanistan bölgesinden göç eden, Aioller ve İyonlar yaşıyordu[kaynak belirtilmeli] Yarımadada yerli halkın yaşadığına dair herhangi bir bulguya ise rastlanmamıştır Bayraklı Höyüğü'nün MÖ 1050 yıllarında kurulmaya başlayan yerleşmesinin Grek kökenli olduğu anlaşılmaktadır 400 yıl devam eden bu ilkel dönem boyunca başlıca beş yerleşme katı saptanmıştır Bunlar: 1 Aiol yerleşmesi (MÖ 1050-MÖ 1000) 2 Erken, Orta ve Geç Protogeometrik yerleşme (MÖ 1000-MÖ 875) 3 Erken ve Orta Geometrik yerleşme (MÖ 875- MÖ 750) 4 Geç Geometrik yerleşme (MÖ 750-MÖ 675) 5 Subgeometrik yerleşme (MÖ 675-MÖ 650) Söz konusu beş tabaka denizden 6,40 metre yükseklikte başlamakta ve 9,50 metrede son bularak 3 metre kalınlığında bir tabaka oluşturmaktadır Kazılarda elde edilen Aiol keramiği Submyken orijinlidir Protogeometrik ve Geometrik stildeki kap-kaçak ise genelde Attika vazoculuğunun bir devamıdır diyebiliriz İzmir Kordonboyu'ndan görünüm Konak’ın sahil kesimi ve Alsancak'taki gökdelenler Demir Çağı boyunca İzmir evleri, büyüklü küçüklü tek odalı yapılardan oluşmakta idi Gün yüzüne çıkarılan en eski ev MÖ 925 ile MÖ 900'e tarihlenmektedir İyi korunmuş halde ortaya çıkarılan bu tek odalı evin (2,45 x 4 m) duvarları kerpiçten, damı ise sazdan yapılmıştı Erken Geometrik dönemden itibaren (MÖ 875'ler) bu tek odalı evler at nalı biçimli bir avlunun üç bir yanını çevirmekte idiler Eski İzmirliler kentlerini MÖ 850'lerde kerpiçten yapılmış kalın bir surla korumaya başladılar Bu tarihten itibaren Eski İzmir'in bir kent devlet kimliği kazanmış olduğu söylenebilir Kenti “Basileus” adı verilen bir beyin idare ettiği olasıdır Göçleri gerçekleştirenler ve kent ileri gelenleri soylu tabakayı oluşturuyordu Kent duvarları içinde yaşayan nüfus olasılıkla bin kişi civarındaydı Geç Geometrik ve Subgeometrik seramikle açıklanan dönemde (MÖ 750-650) ise yarımadanın nüfusu daha kalabalık olup belki de 1500 kişiyi aşıyordu Kent devlete ait halkın büyük bir bölümü civar köylerde yaşıyordu Bu köylerde, bu çağdaki Eski İzmir'in tarlaları, zeytin ağaçları, bağları, çömlekçi ve taşçı işlikleri yer alıyordu Geçimi tarım ve balıkçılıkla sağlanıyordu Kentin en önemli kutsal yapısı Athena Tapınağı idi Bu tapınağın günümüze değin korunan en eski kalıntısı MÖ 725-700 yılları arasına tarihlenmektedir Daha önceki dört dönemde (MÖ 1050- 750), büyük bir olasılıkla yine Tanrıça Athena'ya tapınılıyordu, ancak o tarihlerde kadın tanrıçanın heykeli herhalde küçük bir niş (naiskos) içinde bulunuyordu Bilindiği gibi Homeros'un destanı İlyada, Aiol ve İyon lehçelerinin karışık olduğu bir dille yazılmıştır Bu nedenle dünya tarihinin bu çok önemli destansı yapıtı büyük olasılıkla bu iki lehçenin konuşulduğu sınır bölgesi olan İzmir'de oluşturulmuştur Nitekim Helenistik dönem İzmirlileri Homeros için 'Homeraion' adlı bir yapı inşa etmişlerdir |
Büyük Boyutlu İzmir Haritası |
10-14-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Büyük Boyutlu İzmir HaritasıParlak Dönem (MÖ 650-545) Eski İzmir'in parlak dönemi MÖ 650-545 yılları arasına denk düşer Yaklaşık yüzyıl süren bu süre, bütün İyonya uygarlığının en güçlü dönemini oluşturur Bu dönemde Miletos'un liderliğinde Mısır'da, Suriye ve Lübnan'ın yavuz kenti Batı kıyılarında, Propontis'te (Marmara Bölgesi), Pontus'ta (Karadeniz) koloniler kurulur ve Doğu Helen dünyası kıta Yunanistan’ı ile rekabet ederek birçok alanda ve konuda onun yerini almaya başlamıştır Bu dönemde İzmir'in tarımcılıkla yetinmeyip Akdeniz ticaretine de ortak olduğunu görmekteyiz Bu dönem katlarında bulunan Fenike kökenli eserler, Kıbrıs kökenli heykel ve heykelcikler, Ön Asya ya da Akdeniz orijinli fayans figürcükler bu uluslararası ticaretin günümüze kalmış eserleridir Parlak dönemin İzmir'deki önemli belirtilerinden biri MÖ 650'den beri yazının yaygınlaşmaya başlamasıdır Kadın tanrıça Athena'ya sunulan armağanların birçoğunda sunu yazıtları bulunmaktadır Kent halkının sayısı fazla olmasa da bir bölümü okuryazardır Kazılarda ortaya çıkarılan Athena Tapınağı (MÖ 640-580), Doğu Helen dünyasının en eski mimarlık eseridir En eski ve en güzel sütun başlıkları şu ana kadar İzmir'de bulunmuştur Samos, Milet, Efes, Erythrai ve Phokaia'da çıkarılan sütun başlıkları MÖ 6 yüzyılın ikinci yarısından (MÖ 575-550) tarihinden önce değildir Helken sanatının en özgün mimarlık ögeleri olan Aiol ve İyon türü başlıklar ile İyon ve Midilli biçimi “kymation”lar (yaprak ya da yumurta şekilli mimarlık süslemesi) doğuşlarını Eski İzmir’de gün ışığına çıkan ve büyük ölçüde Anadolu Hitit sanatından esinlenmiş olan bu başlıklara borçludurlar Helen dünyasının çok odalı ev tipinin en eski örneği Eski İzmir’de bulunmuştur[kaynak belirtilmeli] Gerçekten MÖ 7 yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olan iki katlı, beş odalı, ön avlulu çifte “megaron”, Helenlerin bugün için bilinen, bir çatı altındaki en eski çok odalı evdir Ondan önceki Yunan evleri yan yana dizilmiş “megaron”lardan oluşuyordu Eski İzmir'in cadde ve sokakları daha 7 yüzyılın ikinci yarısında ızgara planlı idi, caddeler ve sokaklar kuzeyden güneye ve doğudan batıya uzanıyor, evler genellikle güneye bakıyordu İlerde MÖ 5 yüzyılda Hippodamos tipi adını alacak olan bu kent planı özünde Yakındoğu’da çoktan biliniyordu Bayraklı şehir planı bu tür kent dokusunun Batı dünyasındaki en erken örneğidir İyon uygarlığının en eski parke döşeli yolu Eski İzmir'de gün ışığına çıkarılmıştır Helen dünyasının en eski sivil mimarlık eseri Eski İzmir'de 7 yüzyılın ilk yarısında yapılmış olan güzel taş çeşmedir[kaynak belirtilmeli] Bir zamanlar Yamanlar Dağı üzerinde yükselen Tantalos mezarı, “tholos” biçimli anıtsal mezarların güzel bir temsilcisidir Tantalos tümülüsünün mezar odası, adı geçen çeşmenin planında idi ve onun gibi “Isopata” tipi adını taşıyan yapı türünde idi Yani planı dörtgendi ve üstü bindirme tekniğindeki bir tonozla örtülü bulunuyordu Tantalos mezarı adı ile anılan bu anıtsal eser Eski İzmir'de MÖ 520-580 tarihlerinde yönetimi elinde tutan Basileus’un ya da Tyra’nın mezarı olmalıdır Eski İzmir'de, çömlekçi işlikleri, arkeoloji literatüründe "Oryantalizan" ya da "Friz Stili" adı ile anılan seramik türünün güzel örneklerini üretiyor, taşçı ustaları mimarlık eserlerinden başka anıtsal boyda heykeller ve heykelcikler yontuyor ve bütün bu sanat yaratılarının bir bölümü dış pazarlara sürülüyordu Bilindiği gibi MÖ 6 yüzyılın ilk yarısında o zamanki antik dünyanın kültür merkezi Batı Anadolu idi Özellikle Milet'te tarihte ilk defa batıl inançlardan ve her çeşit din etkisinden kurtulmuş, özgür düşünceye dayalı bilimsel araştırmalar başlamıştı Doğu dünyasının zengin bilgi ve deneyim hazinelerinden yararlanarak ve özellikle özgür düşünce yöntemiyle Thales, Anaksimenes ve Anaksimandros gibi doğa filozofları bugünkü Batı uygarlığının temellerini atmışlardı Thales dünyada ilk defa bir doğa olayını, MÖ 28 Mayıs 585 tarihinde olagelen güneş tutulmasını oluşundan önce hesaplamıştır Böylece kültür ve bilim alanında tarihin başlangıcından beri 2500 yıl boyunca Mezopotamya ve Mısır'ın elinde olan önderlik, Batı Anadolu'ya geçmiştir Batı Anadolu bu önderliğini İranlıların Anadolu'yu işgal ettikleri 545 yılına değin korumuştur Ancak İran işgali ile filozoflar, bilim adamları ve sanatçılar Atina'ya göç edince kültür ve ilim alanındaki önderlik Atina'ya geçmiştir Milet, Efes, Samos gibi İzmir de 6 yüzyılın başlarında büyük olasılıkla düşünce ve bilim alanında önde gelen kentlerden biriydi Ancak Eski İzmir MÖ 640-545 tarihlerinde döneminin en ileri kültür merkezlerinden biri olduğu hâlde, daha sonraları önemini yitirdiği için, çalışmalarda eskisi hızını kaybetmişti Eski İzmir'in edebiyat, şiir, tarih, felsefe ve bilim konularında ne düzeyde olduğu hakkında yeterli bilgi mevcut değildir Mimarlık konusunda ise önemli bir merkezdi Herodot, Eski İzmir'i Lidya kralı Alyattes'in aldığından bahseder Kazılarda da bu olay MÖ 500 sıralarına tarihlenir Kent ve Athena tapınağı tahrip olsa da İzmirliler MÖ 590 yıllarında tapınağı tekrar inşa ederler Daha sonra Persler tarafından 6 yüzyılın ortalarında ele geçirilen kent, bu olayla birlikte parlak devrini tamamlamıştır Bu tarihten sonra Athena tapınağına hediye edilmiş hiçbir armağan bulunamaması da bu tahribatın önemli göstergelerinden birisidir Gerileme Dönemi (MÖ 500-300) Athena Tapınağı MÖ 545 tarihlerinde terk edilmişse de yerleşim sürmüş, ancak bundan sonra 200 yıl kadar bir süre eski İzmir önemini ve işlevini yitirmiştir MÖ 5 yüzyıl boyunca küçük ancak zengin bir yerleşmenin yer aldığı Bayraklı Höyüğü MÖ 5 yüzyılın sonunda ve özellikle 4 yüzyıl süresince yoğun bir iskâna sahne olmuştur Bu dönemde, ortalarında büyük avlular olan biri 5, biri 8 ve diğeri 15 odalı olmak üzere üç ev gün ışığına çıkarılmıştır Bunların, kenti idare eden ve muhtemelen dönemlerindeki Pers etkisine uyarak yakın civardaki Larissa'da olduğu gibi, birer tiran olan beylere ait olmaları akla yakın gelmektedir Nitekim Yamanlar Dağı'nda hala kısmen korunmuş olan ve önemli kişilerin mezarları olması gereken düzgün krepisli birkaç 4 yüzyıl tümülüsü bu düşünceyi desteklemektedir Söz konusu merkezi avlulu büyük üç evden başka birçoğu megarondan bozma dörtgen planlı küçük evler bulunmuştur Bayraklı höyüğünün bütün üst düzeyinin 4 yüzyıl boyunca evlerle kaplı olduğu söylenebilir Öyle anlaşılıyor ki Anadolu'daki Pers işgali 4 yüzyılda gücünü yitirmiş ve İyon kentlerinin büyümesine neden olmuştur Meydana gelen nüfus patlaması ile yüz dönümlük Bayraklı Höyüğü, İzmirlilere küçük gelmeye başladığından, MÖ 300 tarihlerinde Kadifekale (Pagos) eteklerinde yeni İzmir kenti kurulmuştur |
Büyük Boyutlu İzmir Haritası |
10-14-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Büyük Boyutlu İzmir HaritasıRoma İmparatorluğu Dönemi (MÖ 133-MS 395) İzmir Agora’sı Büyük İskender'in İssos'ta (İskenderun) Pers Kralı Darius'u yenmesinden (MÖ 333) ve arkasından bütün doğuyu ele geçirmesinden sonra Helen dünyası büyük bir refah çağına erişti Kentler nüfus patlamalarına sahne oldu Helenistik Dönem'de İskenderiye, Rodos, Bergama ve Efes kentlerinden her biri 100 binin üstündeki bir nüfusa eriştiler Küçük bir tepeciğin üzerinde kurulmuş olan eski İzmir kentinin duvarlarının içinde yalnız birkaç bin kişi yaşayabiliyordu Bu nedenle en geç MÖ 300 sıralarında Kadifekale'nin eteklerinde, yeni ve büyük bir kent kuruldu MÖ 323 yılında Büyük İskender'in ölümü üzerine çıkan iç savaşta İzmir (zamanın ismiyle Smyrna), önce Lysimakhos'un, sonra Lysimakhos'u MÖ 281 yılında yapılan Corupedion Savaşı'nda yenen Selevkosların kralı 1 Selevkos'un eline geçti Selevkos egemenliği MÖ 190 yılında yapılan Magnesia (bugün Manisa) Savaşı'na kadar sürdü Selevkoslar, Romalılara karşı kaybettiği bu savaştan 2 yıl sonra yapılan Apameia (bugün Dinar) savaşıyla Bergama Krallığı'na verildi Bergama'nın egemenliği, Kral 3 Attalos'un ölümüne dek sürdü ve bu tarihte Romalıların eline geçti ve Asya Eyaleti'ne bağlandı Tarihçi Strabon, Smyrna'nın kendi zamanında yani MÖ 1 yüzyıla geçiş sırasında en güzel İyon kenti olduğunu belirtmektedir O dönemde kentin küçük bir bölümü Kadifekale'nin (Pagos) üzerindeydi Büyük bölüm ise düz arazi üzerinde bulunan liman çevresine toplanmıştı Ana tanrıçanın tapınağı ile “gymnasion” da bu hat üzerinde yer alıyordu Caddeler düzdü ve tamamı büyük taşlarla düzgün bir biçimde kaplanmıştı Aristeides, kentin doğu-batı yönünde uzanan iki ana yolunun (Kutsal yol ve Altın yol) bulunduğunu ve bu yollarla kentin, denizden gelen esinti ile serinlediğini anlatmaktadır[kaynak belirtilmeli] Strabon İzmir'de Homereion olarak adlandırılan bir stoanın varlığından söz eder (belki de bir perystil ev) Bu evin içinde Homeros'un bir heykeli bulunuyordu Roma Çağı'nda İzmir'de inşa edilen yapılar arasında, Kadifekale'nin kuzeybatı eteğindeki antik tiyatro ve batıdaki stadyumun her ikisinden de pek az iz kalmıştır Diğer taraftan Smyrna Agora’sı oldukça iyi korunmuş olup, bugün kısaca Agora olarak bilinmektedir Agora’nın ölçüsü 120x80 metre uzunluğundadır ve geniş bir avlusu vardı Doğusunda ve batısında birer stoası vardı Her iki yapı 1 7,5 m olup ikişer katlıydı Ayrıca 28 m uzunlukta bir bazilika da mevcuttu MÖ 2 yüzyılda Romalıların egemenliğine giren İzmir ikinci kez altın dönemini yaşamaya başlar MÖ 88 yılında Pontus Kralı 6 Mithridates'in eline geçtiyse de 2 yıl sonra Romalılar şehri geri aldı İncil'de sözü edilen "Yedi Kilise"den bir tanesinin bulunduğu Smyrna, Hristiyanlığın gelişmesinde önemli bir rol oynar İzmir'in ilk başpiskoposu olan Aziz Polikarp havari ve İncil yazarı St John'un ilk müritlerinden biridir Yaklaşık MS 70 yılında Anadolu'da doğmuş, inancından ötürü 23 Şubat 155 tarihinde, İzmir akropolü üzerinde bulunan stadyumda Romalılar tarafından yakılarak ölüme mahkûm edilmiştir MS 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, İzmir, çağdaş dönemde “Bizans İmparatorluğu” olarak tanınacak Doğu Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olur Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi Kadifekale girişi (eski ismiyle Pagos) Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Araplar, Selçuklular, Haçlılar ve Cenevizliler kenti ele geçirmek için birbirleriyle savaşırlar Kenti ilk önce Araplar 672 yılında denizden zapt edip İstanbul'a yaptıkları akınlarda bir üs olarak kullanırlar Türkler İzmir'i ilk kez 1076'da Selçuklu akıncılarından ve zamanla ilk büyük Türk denizcisi olan Çaka Bey'in komutasında ele geçirirler İzmir'den hareketle Ege Adaları ve Çanakkale Boğazı'na düzenlediği akınlarla Bizanslılara korku salan Çaka Bey'in ölümünden sonra Bizanslılar kenti 1098'de geri alırlar ve şehrin kıyı tarafı 1204 yılında Rodos Şövalyeleri'nin eline geçer 1310'da Aydınoğlu Umur Bey tüm şehri ele geçirir 1344 yılında Cenevizliler kıyıdaki St Peter kalesini ele geçirirler Cenevizliler aşağı kenti kontrollerinde tutarken Aydınoğulları Beyliği yukarı kentte (Kadifekale) hâkimiyet kurar Gavur İzmir deyimi o dönemden kalmadır ve Cenevizlilerin elinde kalan aşağı kenti tanımlamak için kullanılmıştır[kaynak belirtilmeli] 14 yüzyıl ortalarında St Peter kalesi ve aşağı kent bu kez Rodos Şövalyeleri tarafından ele geçirilir Bu arada Osmanlı Devleti 1398'de İzmir üzerinde hâkimiyet kurdu Ankara Savaşı'nı kazanarak Osmanlı Devleti'ni mağlup etmiş olan Timur'un 1403'te bizzat komuta ettiği Moğol ordusu kenti istila edip, St Peter kalesini yerle bir eder Bu fetih Timur'un Hristiyan güçlere karşı yapmış olduğu tek savaş olması nedeniyle ayrıca önemlidir Osmanlı Devleti'nin toparlanmasından sonra 1422 yılında II Murad kenti zapt eder ve İzmir bundan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olur Osmanlı İmparatorluğu Dönemi 1880’lerde Kadifekale Osmanlı idaresinin ilk yüzyıllarında ikinci derece bir sancak olan İzmir'in ilk Osmanlı yöneticisi Karasubaşı Hasan Ağa'dır İzmir 1605-1606 yıllarında Celali İsyanları kapsamında Arap Sait ve Kalenderoğlu ayaklanmalarına sahne olmuştur Ancak kent, Osmanlı İmparatorluğunun 1620 yılında yabancılara tanıdığı kapitülasyonlardan sonra giderek İmparatorluğun en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelir 1619'da Fransız, 1620'de İngiliz konsoloslukları açılır Bu arada şehrin nüfus yapısı da değişmeye başlar 16 yüzyıl kaynakları İzmir'de 19 cami, 18 havra ve sadece 1 Rum Ortodoks kilisesi bulunduğunu, kentin 9 mahallesinden sadece birinde Hristiyanların yaşadığını belirtmektedir Dolayısıyla, o dönemde şehir merkezinde Müslüman-Türkler çoğunlukta, önemli ve köklü bir Musevi cemaati mevcut (Sabetay Sevi 17 yüzyılda İzmir Musevi cemaatinin içinden çıkmıştır) ve Hristiyan Rumlar azınlıkta olmalıdır Evliya Çelebi de, 1672'de İzmir'i ziyaretinde, nüfus yapısındaki değişimin ilk gözlemlerini kaydeder ve Punta (Alsancak) mahallesinde giderek artan sayıda yerli gayrimüslimlerin, Levantenlerin ve Batılı tüccarların yoğunlaştığını yazar İzmir'de 1676'da yaklaşık 30 bin kişinin öldüğü bir veba salgını, 1742'de şehrin yarısının yandığı büyük bir yangın olur Osmanlılarca İzmir'e paşa düzeyinde yapılan ilk atama, 1707'de yabancı tüccarlarca düzenlenen Buca Ayaklanması’ndan sonra 1716'da tayin edilen Köprülü Abdullah Paşa'dır 18 yüzyıl ve 19 yüzyıllarda kent Fransız, İngiliz, Hollandalı ve İtalyan tüccarların gözdesidir Bu gelişmeye paralel olarak, eyalet merkezi ([[Aydın Eyaleti) önce 1841'de geçici olarak, sonra da 1850'de temelli İzmir'e aktarılmıştır Aynı yıl Sultan Abdülmecit, 1863'de de Sultan Abdülaziz İzmir'i ziyarete gelmişler, 1871'de kurulan belediyenin ilk başkanı da Yenişehirlizade Ahmet Efendi olmuştur Çokuluslu bir ticaret şehri hâline gelen ve servet birikimi yaratarak metropolleşen İzmir civarında aşayişi korumak her zaman zorlu bir uğraş olmuştur Bu bağlamda, bölgenin ünlü Rum eşkiyalarından Katırcı Yani 1853'de Buca'da yakalanabilmiş, başta Çakırcalı Mehmet Efe olmak üzere, efeler ve eşkiyalar İzmir'e özel ilgi göstermişler, çoğu kez resmî görevlilerden, yerli, levanten ve yabancı tacirlerden ve azınlıklardan oluşan çetrefil bir ilişkiler ağı içinde rol oynamışlardır İzmir I Dünya Savaşı’ndan sonra 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusu tarafından işgal edilir Bu işgal 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir'in Kurtuluşu ile sona erer Ancak, İzmir 13 Eylül 1922 sabahı tarihinin belki de en büyük felaketlerinden birini yaşamaktan kurtulamaz Basmane semtinde başlayan yangın 2600000 metrekarelik bir alanda 20000'den fazla ev ve iş yerini tahrip eder Bu yangın ne yazık ki kentin geleneksel alanının dörtte üçünü tahrip etmiştir Fakat yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte İzmir kendi külleri içinden yeniden doğmuştur Yangın alanında bugün İzmir Enternasyonal Fuarı bulunmaktadır Nüfus 1893 yılı Osmanlı nüfus sayımına göre İzmir merkezde yaşayan kişi sayısı 207548 kişidir İzmir'de yaşayan Türk sayısı 79288 kişi olup, nüfusun % 38'ini teşkil etmekteydi Rumlar %26, Osmanlı tebaasında olmayan yabancılar %25, Yahudiler %7, Ermeniler ise nüfusun %3'ünü teşkil etmekteydi İzmir'deki nüfusun %55'i Hristiyan, %38'i Müslüman ve %7'si Museviydi[kaynak belirtilmeli]İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı metropol ilçeler ile İzmir’in nüfusu 2009 TÜİK verilerine göre 2727968 kişidir Buna diğer ilçe merkezleri eklenince İzmir’in nüfusu 3525202’e çıkmaktadır İzmir ilinin toplam nüfusu ise 3868308’dir[1] Kentin nüfusu 1970-1985 arasında çok artmıştır 1945'e kadar Türkiye'nin ikinci büyük şehriydi Tüik Adnks verilerine göre İzmir aldığı göç en çok 186000 kişiyle Manisa,130000 Mardin,126000 Erzurum,120000 Konya , 84000 Aydın , 83000 Afyonkarahisar ve diğer illerin nüfuslarına kayıtlı önemli bir nüfus vardır Diğer şehirlerden önemli oranlarda göç almıştır Ulaşım Kent içi toplu ulaşım İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yetki ve sorumluluğundadır Toplu ulaşım hizmetlerinin hat ve güzergâhları ile birbirini tamamlaması için otobüs-vapur-metroda ulaşım hizmet bütünlüğü sağlanmıştır Tüm toplu taşıma araçlarında bilet yerine geçen Kentkart adlı elektronik bir kart İzmir ulaşımının bütünlüğünü sağladığı gibi ulaşımı hızlandırmaktadır Belediye Otobüsleri Otobüs hizmetleri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde olan Eshot Genel Müdürlüğü ve İzulaş (İzmir Ulaşım) tarafından kent içi ve 12 ilçe arasında yapılmaktadır Ulaşım hizmetleri 291 den fazla hatta hizmet vermektedir İlk binişlerde belli bir ücret kesildikten sonra 90 dk içindeki ikinci ve diğer binişlerde herhangi ücret talep edilmez Bunların yanında öğrenci kartıyla binilen 525 Bornova Metro - Ege Üniversitesi Kampüs güzergâhlarında çalışan otobüsler vardır Metro |
Büyük Boyutlu İzmir Haritası |
10-14-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Büyük Boyutlu İzmir HaritasıMetro istasyonları: İzmir metro hattında Hatay/Üçyol, Konak, Çankaya, Basmane, Hilal, Stadyum, Halkapınar, Sanayi, Bölge, Bornova, Ege Üniversitesi ve Evka-3 olmak üzere toplam 12 istasyon bulunmaktadır Sefer sıklığı: 06-24 saatleri arasında hizmet veren metronun ortalama 10 dakika olan sefer aralığı, yoğun saatlerde "5 dakikada bir"e inmektedir Metro ile en uzun hat olan Üçyol’dan Bornova’ya 17 dakikada ulaşılmaktadır Metro aktarma istasyonları: Bornova ve Üçyol(Hatay) aktarma istasyonlarından otobüs, Halkapınar istasyonunda hem otobüs hem de banliyö (İZBAN AŞ), Konak İstasyonunda ise hem otobüs hem de vapur bağlantısı vardır Basmane Garı Hafif Metro (Banliyö) İzmir'de banliyö sistemi İZBAN AŞ tarafından yürütülmektedir Banliyö hattı Aliağa-Menderes arasında kuzey-güney yönünde konuşlanmıştır Hattın toplam uzunluğu 80km'dir Banliyö sistemi içerisinde 31 adet modern istasyon ve metro standardında trenlerle taşımacılık yapılmaktadır Kuzey hattı sırasıyla; Aliağa, Biçerova, Hatundere, Menemen, Egekent-2, Ulukent, Egekent, Ata Sanayi Sitesi, Çiğli, Mavişehir, Şemikler, Demirköprü, Nergis, Karşıyaka, Alaybey, Naldöken, Turan, Bayraklı, Salhane, Halkapınar ve Alsancak istasyonlarından oluşmaktadır Güney Hattı ise; Alsancak, Halkapınar, Kemer, Şirinyer, Koşu, İnkilap, Semt Garajı, Esbaş, Gaziemir, Sarnıç, Havaalanı ve Cumaovası istasyonlarından oluşur Hat üzerinde 15 aktarma merkezi bulunmaktadır Ayrıca Halkapınar istasyonundan İzmir Metrosu’na geçiş yapılabilir 30 Ağustos'ta Cumaovası-Alsancak-Halkapınar hattı, 5 Aralık'ta Çiğli-Cumaovası ve 30 Ocak'ta Aliağa-Cumaovası arası hizmete açılmıştır[5] Vapurlar ve İskeleler Yolcu vapuru seferleri: "Toplu ulaşımda bütünlük" amacıyla körfez vapurlarının sayısı ve sefer sıklığı arttırılmış, ulaşımda kolaylık ve rahatlık sağlanmıştır Karşıyaka ve Bostanlı ile Konak arasındaki sefer aralığı 20 dakikaya indirilmiş ve iskeleler yeniden düzenlenmiştir Bostanlı, Karşıyaka, Bayraklı, Alsancak, Pasaport, Konak, Göztepe ve Üçkuyular olmak üzere 8 iskeleden sefer yapılmaktadır Araba vapuru seferleri: Üçkuyular ve Bostanlı iskeleleri arasında sürekli sefer yapan araba vapurları ile şehir içi trafiğine girmeden 25 dakikada ulaşım sağlanmaktadırBostanlı’dan ilk sefer, hafta içi ve Cumartesi günleri 07:20’de, Pazar günü 1000’da; son sefer ise her gün 2240’dadır Üçkuyular’dan hafta içi ve Cumartesi 720’de, Pazar günleri 10:00’da başlayan seferler 2320’ye kadar sürmektedir Üçkuyular ve Bostanlı iskelelerindeki aktarma istasyonlarına otobüslerle kolaylıkla ulaşılmaktadır Ek seferler konularak Buca heykel ile Bornova Ege Üniversitesi arası sabah 07:00 ile 10:00 akşam 17:00 ile 19:00 arasıdır Gece yarısından sabaha kadar ulaşım hizmeti 24 saat çalışan otobüs hatları koyularak gece yarısından sonra toplu taşım araçları ile ulaşım olanağı sağlanmıştır Buna göre; Otobüsler Konak’ta Bahri Baba otobüs durağından (Varyant başlangıcı)hareket eder; 63 Konak-Bornova (Konak, Montrö, Alsancak, Zafer Payzın, Manavkuyu) 104 Konak-Buca (Varyant, Eşrefpaşa, Menderes Cad, Heykel, Buca Üçkuyular) 152 Konak-Gaziemir (Üçyol, Karabağlar, Sosyal Konutlar) 180 Konak-Balçova (Varyant, İnönü Cad, FAltay) 542 Çiğli-Konak (Kahveler Durağı, Anadolu Cad, Girne Bulvarı, Karşıyaka, Altınyol, Talatpaşa, Konak) Bu otobüsler ilk servislerine Karşıyaka ve Çiğli’den karşılıklı olarak 00:55’te başlarlar ve 1 saat ara ile 0555’e kadar devam eder Vapurlar ise gece son seferlerini, Konak’tan 0100, Alsancak’tan 0115, Karşıyaka’dan 0030’da hareket ederek yapmaktadırlar İzmir şehirlerarası otobüs terminali 1996 yılından bu yana Işıkkent'teki yeni yerinde hizmet vermektedir İzmir'in ilk şehirler arası otobüs garajı bugünkü 9 eylül meydanı yanındaki Dünya Ticaret Merkezi inşaat alanının olduğu yerdir Zamanla bu otobüs garajı yetersiz kalınca Halkapınar’da Yeni Garaj adı altında otobüs garajı hizmet vermeye başlamıştır Gelişen İzmir ile paralel Halkapınar'ın şehir içi trafiğinde olması ve artan sefer sayıları göz önüne alınarak Işıkkent’teki yeni yerine geçmiştir Türkiye'nin dört bir yanından otobüs seferleri vardır Ayrıca Aydın'dan,Nazilli'den,Ödemiş'ten demiryolu ile ulaşım sağlanabilir(Bu demiryolları son derece moderndir) Bazı Kentlere Olan Mesafeler İzmir-İstanbul > 561 km İzmir-Ankara > 579 km İzmir-Bursa > 322 km İzmir-Antalya > 446 km İzmir-Eskişehir > 412 km İzmir-Afyonkarahisar > 327 km İzmir-Manisa > 36 km İzmir-Aydın > 126 km İzmir-Konya > 550 km İzmir-Hakkari > 1800 km İzmir-Ardahan > 1668 km |
|