Sakarya Sivil Mimari Örnekleri |
10-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sakarya Sivil Mimari ÖrnekleriSakarya Sivil Mimari ÖrnekleriSakarya ve çevresinin doğası ve yaşam biçimleri sivil mimariyi de etkilemiştir Ayrıca yörenin birinci deprem kuşağı içerisinde bulunması, zaman zaman meydana gelen depremler ve su taşkınlıkları da mimariyi etkileyen olaylardır Bunun sonucu olarak da ahşap karkas tekniği yörede uygulanmış ve zararların en alt boyuta indirilmesine çalışılmaktadır Taş temeller üzerine dikey ve yatay olarak ahşap taşıyıcılar kullanılmış, araları tuğla veya kerpiçle kapatılmıştır Yapıların üzeri de yatay veya kırma çatılarla örtülmüştür Osmanlı döneminde bu yöre akarsuların taşıdığı alüvyonlar yumuşak bir toprak örtüsü oluşturmuş, ayrıca yeraltı suları da zemin altı yumuşaklığına neden olmuştur Ayrıca seller ve depremlerden ötürü Osmanlılar bölgeye önemli olarak yerleşmemişlerdir Yalnızca düzeltilen alanlara küçük köy yerleşimlerinin dışına çıkılmamıştır Nitekim XVII Yüzyılda buraya gelen Kâtip Çelebi Cihannüma isimli eserinde “Ada Nahiyesi” isimli küçük bir uğrak yerinden söz etmiştir Burası da bugünkü Adapazarı’nın ilk yerleşim yeridir XIX yüzyılda Charles Texier buradan küçük bir köy olarak söz etmiştir Ayrıca Ade Moustier 1862 yılında buradan “Adaköy” isimli 10000 nüfuslu bir şehir olarak söz etmiştir Sakarya nehrinin doğu ve batı kolları arasında bulunan Tığcılar Köyü ve çevresinde pazarlar kurulduğundan ilk yerleşim olmuştur Bunun yanı sıra Erenler Mahallesi’nde avlu içerisinde tek katlı ahşap çatılı, kiremit örtülü moloz taştan yapılmış eler bulunuyordu Bu evlerin iç ve dış yüzleri samanlı çamur sıva ile örtülmüştü Bu evlere toprak bir avludan girilmektedir Çoğunlukla sofalar U biçiminde olup oturma ve yatak odaları ile mutfak bu sofanın sonunda bulunmaktadır Avluda ise hayvanlar için ahırlar ve depolara yer verilmiştir Günümüzde bu ilk yerleşimi gösteren evlerin yerini iki katlı betonarme evler almıştır Bazı örneklerde üç katlı olanlar ile de karşılaşılmaktadır Sakarya’da XIX yüzyıldan sonra yapılmış evler çoğunlukla ahşap, bağdadi sıvalı iki ile üç katlı yapılardır Bu yapıların sokak ile bağlantıları bulunmamaktadır Dışa açılan pencerelerin tümü ahşap kafeslidir Üst katlarda çardaklar (balkon) ve çıkmalar bulunmaktadır Bunlar daha çok bahçeye ve avluya yöneliktir Evlerin ana kapısından taş döşeli büyük bir sofaya geçilmektedir Bu sofanın bir kenarında toprak bir fırın ile mutfak, diğer kenarında da odunluk, kömürlük gibi ve ambar gibi bölümlere yer verilmiştir Sofadan birkaç basamakla üst kat sofasına çıkılır Merdiven sonunda ikinci sofanın etrafında yatma ve oturma odaları, helâ bulunmaktadır Odalarda Türk evlerinin geleneksel öğelerinden dolaplar, yüklükler ve sedirlere yer verilmiştir Bu evlerin zemin katları kesme taşlardan örülmüştür Bunların bazılara taş bazıları da taş temeller üzerine ahşaplar Evlerin ana girişleri evlerin ön yüzlerinde ve ortada bulunmaktadır Giriş katlarında ortada bir sofa yanlarında birer oda bulunmaktadır Üst katlar büyük bir sofanın çevresinde 4-5 yatak odası ile oturma odaları sıralanmıştır Bu evlerde en üst kat daha çok konuklara ayrılmıştır Evlerin odalarındaki döşeme ve tavanlara özen gösterilmiş ve bunların çoğu ahşap bezemelerle süslenmiştir XIXyüzyıldan sonra Ermenilerin yaşadığı Kömür Pazarı’nda bulunan evler genellikle üç katlı olup, ahşap veya ahşap karkastan yapılmışlardır İstasyon Caddesi üzerindeki evlerle yapı üslubu bakımından büyük benzerlik göstermektedirler Bu evlerin zemin katlarında ortada sofa ve bunun iki yanında oda ve mutfaklara yer verilmiştir İkinci katta ise, yine ortada bir sofa bulunmakta olup, çevresine odalar sıralanmıştır Bezeme olarak ahşap tavanlar ve dolap kapakları, ahşap işçiliğinin ortaya konduğu motiflerle bezenmiştir Tavanlarda yağlı boya resimlere de yer verilmiştir İstanbul konaklarının bir bakıma benzerleri olan bu yapılar harem ve selamlık olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiştir Buradaki evler iki veya üç katlı olup, dışa taşkın üst katlarında oymalı çardakları ile dikkati çekmektedir Çoğunlukla dış cepheler beyaz yağlı boya ile boyanmıştır İçlerinde özenli bir işçilik uygulanmıştır Yüksek tavanlar, ahşap bezemeli olduğu gibi yağlı boya motif ve resimlere de yer verilmiştir Evlerin pencereleri ahşap kafeslidir Kapılarında oymalar ve birbirlerinden farklı görünümde madeni tokmaklara ve kilitlere de rastlanmaktadır Sakarya yöresinin Hendek, Geyve, Karasu ilçeleri ile Taraklı’da da kendine özgü yöre mimarisini yansıtan yapılarla karşılaşılmaktadır Bu evler çoğunlukla bir yamaca yaslanmış iki katlı ahşap karkastan yapılmış olup, bağdadi sıvalıdır Evlerin üst katları çıkmalarla dışarı taşırılmıştır Buradaki konak tipi evler ise Türk sivil mimarisinin kendisine özgün örneklerini ortaya koymaktadır Sakarya’nın ilçelerinden Taraklı XIX yüzyıldan günümüze gelen evleri ile tanınmıştır Taraklı’nın kentsel yerleşim dokusu bozulmamıştır Günümüzde sit alanı ilan edilen ve koruma altına alınan ilçede 120 civarında ev bulunmaktadır Taraklı’da iki, üç ender olarak da dört katlı evlerden oluşan sivil mimarinin önemli yapıları bulunmaktadır Bu evler arazi konumuna göre biçimlendirilmiş sokakların çevresinde, bahçeler içerisinde, birbirlerinin görünümlerini engellemeyecek şekilde yapılmışlardır Dar ve dik sokakların çevresindeki bu evlere Arnavut kaldırımlı yokuş ve rampalardan çıkılmaktadır Arazinin eğimli oluşu evlerin planlarını da etkilemiştir Evlerin giriş katlarında depo ve kilerlere, hizmetçi odalarına, ocaklı fırınların bulunduğu mutfaklara yer verilmiştir Evlerin üst katları dışa açılan geniş dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır Bu pencerelerin bazılarına kafesler, kim geldi pencereleri, cumbalar ve vitraylar yerleştirilmiştir Odalar ortadaki bir sofanın iki yanına sıralanmıştır Taraklı evlerinin yapımında çoğunlukla ahşap yığma ve ahşap karkas teknikleri kullanılmıştır Duvarlar içeriden ve dışarıdan çamur sıva ile sıvanmış, dışları beyaz badana ile boyanmıştır Ayrıca geniş yüzeyli duvarlar, sıvaların çatlamaması için tahta mastarlarla bölünmüşlerdir Bu mastarlar aynı zamanda süs ögesi olarak da kullanılmıştır Evlerin içerisindeki odalarda dolap ve tavanlarda ahşap bezemelere yer verilmiştir |
Sakarya Sivil Mimari Örnekleri |
10-13-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sakarya Sivil Mimari ÖrnekleriSakarya Camileri Orhan Camisi (Adapazarı) Sakarya Adapazarı’nda bulunan Orhan Camisi, Orhan Gazi döneminde yapılmıştır Ancak cami Sultan II Abdülhamit döneminde bütünüyle yenilenmiş, orijinalliğinden uzaklaşmıştır Günümüze gelen yapı XIX yüzyıl üslubunda kesme taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri çatı ile örtülmüştür Son cemaat yeri ile ibadet mekânının üzerini aynı çatı örtmektedir Giriş cephesinde altlı üstlü iki sıra halinde basık kemerli dörder pencere bulunmaktadır Yan cephelerde de aynı şekilde dörder penceresi bulunmaktadır Mihrap nişinin iki yanında da ikişer pencere vardır Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup barok üslupta kalem işleriyle bezenmiştir Bitkisel motifler bezemede ağırlık kazanmıştır Caminin yanındaki taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli bir minaresi vardır Minare kaidesindeki kitabe Sultan II Abdülhamit döneminde yenilendiğini göstermektedir Yunus Paşa (Ulu Cami) Camisi (Geyve) Cami kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır İbadet mekânının üzeri pandantifli, kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Caminin önünde yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış üç bölümlü, üzeri kasnaklı kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır Caminin mihrabı niş şeklinde olup, bir özellik taşımamaktadır Caminin yanında kesme taş kaideli yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır Ayrıca son cemaat yerinin önündeki avluda ahşap direklerin taşıdığı, ahşap çatılı mermer su haznesinden oluşmuş bir şadırvan vardır Süleyman Paşa Camisi (Geyve) Sakarya Geyve ilçesinde bulunan Süleyman Bey Camisi XIVyüzyılda Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır Kurtuluş Savaşı sırasında yıkılmış ve yerine Cumhuriyetin ilanından sonra yeni bir cami yapılmıştır Süleyman Bey Camisi’nin mimari yapısı bilinmemektedir Ancak bugünkü caminin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır Şeyh Müslihiddin Camisi (Kaynarca) Sakarya Kaynarca ilçesinde bulunan Şeyh Müslihiddin Camisi’nin yapım tarihi bilinmemektedir Büyük olasılıkla Ahi teşkilatından Şeyh Müslihiddin tarafından XIV yüzyılda yaptırılmıştır Cami 1820 yılında yapılan onarımla özelliğini yitirmiş, dış cephesi tahta kaplanmıştır Bu onarımı belirten bir kitabe yanındaki çeşmede bulunmaktadır Caminin ilk yapımının moloz taş duvarlı, dikdörtgen planlı ve üst örtüsünün de çatı ile kaplanmış olduğu sanılmaktadır Günümüze gelen yapı dikdörtgen planlı ve ampir üslubunda bir yapıdır Mihrap ve minberi de ampir üslubunda bezenmiştir Cami duvarlarında v tavanda da ampir ve barok karışım bir bezeme dikkati çekmektedir Caminin yanındaki taş kaideli yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli bir minaresi bulunmaktadır |
|