Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
haya, imandandir

Haya İmandandir

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haya İmandandir




Haya İmandandir
Hakkında Haya İmandandir





HAYA İMANDANDIR
Çirkin olan işleri başkalarına açık kelimelerle anlatmak, fuhuş söz söylemek demektir Cinsîyette ve abdest bozmakta kullanılan kelimeleri söylemek böyledir Harama yakın mekruhtur Çünkü bunları söylemek müslüman olanın mürüvvetine uygun değildir Utanmayı giderir ve başkalarını gücendirir Mürüvvet insaniyet demektir Çirkin kelimeleri söylemek îcâb ettiği zaman açık olarak söylememe-li, kinaye olarak söylemelidir Kinaye, bir şeyi, açık ma'nâları başka olan kelimelerle anlatmaktır Terbiyeli ve edebli kimse, fuhuş söylemeğe mecbur olunca kinayeli olarak konuşur Çünkü hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Mii'min, ayıplayıcı, ia'net edici, çirkin söz söyleyici ve hayâsız değildir)
(Fuhuştan, çirkin sözden çok sakınınız Çünkü Allahü teâlâ fuhuş söyleyenleri, şovenleri sevmez)
Ya'nî fuhuş söyleyenler bunun cezasını çekmedikçe Cennete giremezler Haya, ya'nî utanmak güzel bir haslettir Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâdan haya ediniz!)
Allahü teâlâdan haya etmek, nefsin isteklerini terk etmekle ve dinin emirlerini yerine getirmekle olur Nefsin istediği her şey insanın zararmadır İnsanın nefsi kadar ahmak bir mahlûk yoktur Nefsin istediklerini bırakıp haya eden, Allahü teâlâdan korkar O'nun razı olmadığ? işlerden ve sözlerden kaçınır
Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Mü'min, ayıplamaz kınamaz, fahiş söz söylemez ve kimseyi kötülemez)
(Cennet, fahiş [çirkin, ayıp] söz söyleyenlere haramdır)
(Sokaklarda dolaşarak çirkin söz söyliyen kimseleri, Allahü teâlâ sevmez)
(Kötü ve çirkin söz, münafıklıktan bir şubedir
(Çirkin sözün ve birbirine fahiş söz söylemenin tslâmiyyette yeri yoktur)
Gayr-i müslimlerin ölülerine de kötü söz söyliyerek, onları sevenleri incitmemelidir Peygamber efendimiz, Bedir'de öldürülen müşriklere kötü söz söylemeyi yasaklıyarak buyurdu ki:
(Bunlara sövmeyin, kötü söz söylemeyin! Çünkü sizin söyledikleriniz, ölülere gitmez Ancak geride kalanlarına eziyet etmiş olursunuz)
Sövüp sayan ve kötü söz söyliyen kimselere sözümüz geçerse mâni olmak, mâni olamazsak onlardan uzak durmak lâzımdır Hadîs-i şerifte, (Haya îmândandır Fuhuş söz söylemek cefâdandır, îmân Cennete, cefâ Cehenneme götürür) buyuruldu
(Haya îmândan) olduğuna göre, hayâsız kimsenin ya îmânı zayıftır veya hiç yoktur Hayâsız bir kimsenin, (Kalbim temizdir, îmânım kuvvetlidir) demesinin asılsız olduğu anlaşılır
Hayanın en kıymetlisi, Allahü Teâlâdan utanmaktır Allahü Teâlâdan utanan kimse, bütün çirkin işlerden uzak durur Kendine ve insanlığa dâima iyilik yapar
Kötü kimseler, îmân ile hayanın birlikte bulunduğunu bildiklerinden, müslümanların îmânlarını çalmak için hayalarını yok etmeğe çalışıyorlar Fuhuş sözlere, seks bilgisi diyorlar Müslü-manlar-bu bakımdan hayalarının gitmemesi için çok dikkat etmelidirler Islâmiyyet, hem fen bilgilerinde çalışmayı, hem de güzel ahlâklı olmayı, herkese iyilik yapmayı emretmektedir Müslümanlar, câhillerin yalanlarına aldan-mamalı, onların çıplak gezmelerini, seks bilgisi adı altında fuhuş söylemelerini fâideli bir şey zan-netmemelidir Bütün güzellikler, iyilikler islâm ahlâkmdadır Bütün çirkinlikler, kötülükler ise, ahlâksız ve hayâsız olmaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla

Haya İmandandir

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haya İmandandir







Gönlün Titremesidir Hayâ

Gönlün titremesidir hayâ Gönül ki kurtulmuştur da ağırlıklarından, bir yaprak kadar incelmiştir

İşte o nazenin yapraktır müminin gönlü Titrer bir günah, bir yanlış, bir aykırı hal gördüğünde Gün gelir, daha bir incelir de, görmek bir yana, işlemek bir yana, bir günahı düşünmek titretir, O’nu hakkıyla bilmemek titretir o nazenin gönlü

Rabbi’ni düşünür de titrer Taşta-toprakta, insanda, kendinde Rabbi’ni görür de, taştan-topraktan, insandan, kendinden hayâ eder

Rabbim rahmetiyle esirgesin, akrabalardan bir Zehra teyzemiz vardı Televizyonlu odada oturması gerektiğinde, her ne vakit televizyonda bir erkek çıksa başörtüsünü düzeltir, yüzünü örterdi Gülerdik, O seni görmüyor ki diye Ben onu görüyorum ya derdi

Çocukluk yıllarımızdı O seni görmüyor ki dediğimizde kalmışız Duymamışız, anlamamışız onun ne dediğini

Ben seni görüyorum ya…

Yıllar sonra okudum:

Hz Aişe ra gözleri görmeyen İshak ra yanına her geldiğinde kendini sakınır, örtüsüne çeki-düzen verirmiş Onun bu durumunu hisseden İshak ra bir gün sorar:

- Ey Müminlerin Annesi! Ben âmâ olduğum halde benden de sakınıyorsun Halbuki ben sizi görmüyorum!

Hz Aişe ra cevap verir:

- Evet, sen beni görmüyorsun fakat ben seni görüyorum



Mü’minlerin emiri Hz Ömer ra’ın canına kastedilmişti Ağır yaralıydı Anladı, hissetti ki bu yara onu götürecek, son anlarını yaşıyor Bir dileği vardı, son bir dilek Kızı Hafsa ra’ı Aişe ra’a gönderdi Efendimiz sav’in ayak ucuna defnedilebilmek için Hz Aişe’den izin istedi Zira orası müminlerin annesine aitti ve Hz Aişe ra’ ın babası Hz Ebu Bekir ra da oradaydı Hz Aişe bu isteği şöyle karşıladı:

- Aslında o yeri kendim için düşünmüştüm Fakat Ömer’i kendime tercih edeceğim

Ve Hz Ömer ra vefat edince Efendimiz sav’in ayak ucuna defnedildi

Müminlerin annesi Hz Aişe ra , Allah Rasulü sav’in ve babasının kabirlerini serbestçe ziyaret ederdi Ancak Hz Ömer de oraya defnedildikten sonra kabirleri daha bir dikkatli ve daha bir örtünerek ziyaret eder oldu



Zehra teyzemiz, Hz Aişe ra’ın hayâsındaki bu rikkati, inceliği bilir miydi?

Belki bilirdi, belki

Her insan muhakkak hayâlı doğuyor

Örtünmek hayâdan

Rabbimiz setreden, örten

Tüm sırlar bir bir açığa vurulduğunda mahcup olmayalım diye, Rabbim setretsin ayıplarımızı diye her mümin biraz mahcuptur bugün

Ve örtülüdür

Allah’tan hayâ edin

Allah Rasulü sav Miraç Gecesi dünya göğüne çıktığı zaman Hz Osman ra’ın suretini gördü, ona sordu:

- Ey Osman! Bu mertebeye ne ile eriştin?

Hz Osman ra :

- Gece namazı kılmakla, dedi

Efendimiz sav ikinci göğe vardı Yine Hz Osman ra’ ın suretini gördü, sordu:

- Bu mertebeye ne ile eriştin?

Hz Osman ra :

- Kur’an-ı Kerim okumakla, dedi

Ve Efendimiz sav yükseldiği diğer göklerde de hep onun suretini gördü ve farklı güzel amellerle o derecelere eriştiğini öğrendi Nihayet Efendimiz sav altıncı gök katına ulaştığında yine onu gördü ve sordu:

- Bu mertebeye nasıl, neyle ulaştın?

Hz Osman ra şu cevabı verdi:

- Allah Tealâ’dan hayâ etmekle



Allah Rasulü sav bir gün sahabilerine sordular:

- Hepiniz cennete girmek istersiniz değil mi?

Sahabiler :

- Evet Ey Allah’ın Rasulü ! Elbette isteriz, dediler

Bu cevap üzerine Allah Rasulü sav buyurdular:

- O zaman uzun yaşama ümidinizi biraz kısaltın Ecellerinizi gözlerinizin önünde tutun ve Allah’tan hakkıyla hayâ edin

Onlar:

- Biz hepimiz Allah’tan hayâ ediyoruz, dediler

Efendimiz sav buyurdular:

- Öyle değil! Allah’tan hayâ etmek kabirleri ve kabirlerde sizi bekleyen imtihanları unutmamanızdır Başınızı ve başınızda taşıdığınız dü ş ünceleri , midenizi ve midenize gireni, size nimet olarak verilen azalarınızı muhafaza etmenizdir Kim ahireti dilerse dünya hayatının aldatıcı süsünü terk etmeli, ahiret hayatını dünya hayatına tercih etmelidir İşte Allah’tan hakkıyla hayâ etmek böyle olur İşte Allah’ın dostluk ve himayesine böyle ulaşılmış olur



Dört büyük melekten biri olan İsrafil as her gün günde yetmiş kere yüzünü kendi kanadıyla örter, Ya İlahel Alemin ! Ne yapayım, sana layık bir secde ve rükû yapamadım der



Melekler ve peygamberler: Ya Rabbi! Seni tesbih , tenzih ederiz Sana hakkıyla ibadet edemedik derler Layıkıyla kulluk yapamadıkları için Allah’tan hayâ ederler, utanırlardı



Hz Musa as :

- Ya Rabbi! Bana cennet lazım Senden cennet isterim Seni görmek de bana gerekli, onu da isterim Fakat bana ekmek, tuz, koyunların yiyeceği gibi düşük şeyler gerekince bunları senden nasıl isterim, dedi Rabbi’nden günlük maişetine dair bir şeyler istemekten hayâ etti Hak Tealâ buyurdu:

- Ya Musa! Maksat budur, bunları isteyeceksin Böylece her vakit bir ihtiyaç ile huzura gelinir, yalvarılır Bu bahane ile kulluk vazifeleri yapılır, bana kavuşma yoluna girilmiş olur

Rabbimiz de kullarından hayâ ediyor

Efendimiz sav buyurdu:

Allah rahimdir, kerimdir Hayâyı çok sever Kulu tarafından kendisine kaldırılan elleri, içine bir şey koymadan geri çevirmekten hayâ eder

Biz, Dua ediyorum, olmuyor, vermiyor… demekten hayâ etmez miyiz?

Bilmiyoruz, görmüyoruz belki, ellerimize neler neler koyuyor, neler veriyor

Rızasızlıktan hayâ etmez miyiz?



Allah Rasulü sav kudsî hadisleriyle bizlere nakletti:

Allah Tealâ buyuruyor ki: Ey Ademoğlu ! Başınıza düşen aklık benim nurumdan bir nurdur Ben nurumu nârımla azaplandırmaktan hayâ ederim Öyleyse sen de benden hayâ et! Mahlukatımın bana olan ihtiyacı ve yüceliğim hakkı için müslüman olarak yaşlanmış kullarıma azap etmekten hayâ ederim

Sonra Efendimiz sav ağladı, ağladı Gözyaşları dinince sahabiler (Allah onlardan razı olsun) sordular:

- Ey Allah’ın Rasulü! Seni ağlatan nedir?

Efendimiz sav buyurdu:

- O kişinin haline ağlıyorum ki, ondan Allah hayâ eder de, o Allah’tan hayâ etmeyip günah işler


Alıntı Yaparak Cevapla

Haya İmandandir

Eski 10-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haya İmandandir







Kullardan utanırız Ama gerektiği yerde, gerektiği şekilde değil Haklarını hoyratça gasp ederiz, kendilerine verdiğimiz sözleri tutmayız Olmadıkları yerde haklarını savunmaz, gıybetleri mi yapılıyor, bir cümle de biz ekleriz!

Sonra yüzlerine gülmekten hayâ etmeyiz de

Evimize misafir geldiklerinde, Allah Tealâ’nın nimet olarak bahşettiklerini onlara ikram ederken utanır, sıkılırız:

Kusura bakmayın, size layık değil ama ev de biraz dağınık!deyiveririz

Bir güler yüz, bir güzel söz, bir bardak su ne güzel ikramdır oysa

Rabbimiz bizden hayâ eder Biz sıkılmayız

Gönüllerimiz bu dağınıklılığıyla onu kabul etmeye hazır mıdır?

O’na layık mıdır, secdelerimiz, rükûlarımız?

O’nu hakkıyla tesbih ve tenzih edebildik mi?

Allah ve Rasulü’nden utandıkları gibi

Muhakkak ki sahabilerin hepsi birer hayâ timsali idi Nitekim Allah Rasulü sav ; Hayâsı olmayanın dini de yoktur buyurmuşlardır

Bir gün Efendimiz sav bir arkadaşına rastladı ki, o Ensar’dan bir sahabiye şöyle diyordu:

- Sen çok hayâ ettin Sana hayâ zarar verdi!

Bu sözleri duyan Efendimiz sav :

- Onu bırak, zira hayâ imandandır ve hayâ ancak hayır getirir, buyurdu

Hz Osman ra ise hayâ ile vasıflanmış, hayâ cihetiyle diğer sahabilerden daha fazla öne çıkmıştı

Bir gün Rasulullah sav’in huzurunda bir melek duruyorduO sırada oradan Hz Osman ra geçti Melek:

- Bu geçen kimdir, diye sordu Rasulullah sav :

- Affan oğlu Osman’dır buyurdular Melek Hz Osman’ın ismini işitince ayağa kalktı ve şöyle dedi:

- Ya Rasulallah ! Bu zattan bütün melekler utanır, ona muhabbet ve hürmet ederler Onun Hak Tealâ katında mertebesi çok yüksektir

Hz Osman ra güzelliği ile Yusuf as’a benzerdi Anlatıldığına göre Allah Rasulü sav onun yüzünün tamamını pek çok kez görmek istemiş, fakat görmesi mümkün olmamıştı Bu halini bir gün Cebrail as’a anlattı Cebrail as şöyle dedi:

- Ben de onun yüzünü iyice göremedim Osman’ın hürmeti, büyüklüğü, haşmeti biz meleklerin kalbinde o kadar yer etmiştir ki, cemalini seyretmekten bizi alıkoymuştur Her gece yarısı evinden mescide gelirken onun haşmet ve hayâsı yerdeki ve göklerdeki melekleri utandırır, mahcup eyler



Bir gün Peygamberimiz sav Hz Aişe ra ile oturuyordu Hz Ebu Bekir ra izin isteyerek yanlarına geldi Daha sonra müsaade isteyerek Saad bin Malik ra içeriye girdi Her ikisi de geldiğinde Rasulullah sav’ ın mübarek dizleri açıktı, onlarla o şekilde konuşuyordu Sohbetleri devam ederken Hz Osman ra geldi ve girmek için izin istedi Allah Rasulü sav elbisesini dizlerinin üzerine çekti, Hz Aişe Validemiz’e Sen geri çekil buyurdu Bir süre sohbet ettiler ve izin isteyerek kalktılar

Hz Aişe ra Efendimiz’in tavrına bir mana verememişti, sordu:

- Ey Allah’ın Rasulü , babam ve arkadaşı içeri girdiğinde elbiseni dizlerine çekmedin, beni de yanından uzaklaştırmadın Osman içeriye girdiğinde ise farklı bir tavrın oldu Rasul -i Ekrem sav buyurdu ki:

- Ey Aişe , meleklerin utandığı bir adamdan ben utanmayayım mı? Varlığımı kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, melekler Allah ve Rasulü’nden utandıkları gibi Osman’dan da utanıyorlar Sen benim yanımda iken Osman içeri girseydi, yanımızda kaldığı müddetçe ne konuşur, ne de başını kaldırırdı

Gönül incelir de kanatlanır

Hz Osman ra hanımı Hz Rukiye ra ile oturuyordu Hanım yardımcılarından biri yemek getirdi Hz Osman ra yemek getiren hanıma baktı Hanımı bu bakışı fark etti, üzüldü Hz Osman ra hanımının üzüldüğünü anladı Durumu izah etti:

- Ey Rukiye! Onun yüzüne bir maksatla bakmadım Hiçbir kastım olmadığını Allah Tealâ biliyor, dedi ve yemin de etti

Hz Rukiye ra’ ın içi rahatladı, teselli buldu O bakış muhakkak ki gayri iradî, manasız bir bakıştı Hz Osman ra durumu anlatmış, eşinin gönlünü de almıştı Fakat buna rağmen Allah Rasulü’nün kızı mahzun olmuştur diye kefaret vermek istedi ve yüz köle azat etti

Allah Rasulü sav’i çok severdi ve O’nun kızı sevgili eşini bir an için istemeyerek de olsa incitmekten haya ederek bu kefareti ödemişti

Elbet, bu kadar incelmiş bir gönle açılırdı semanın kapıları



Alıntı Yaparak Cevapla

Haya İmandandir

Eski 10-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haya İmandandir







Enes bin Malik ra bir gün yolda bir kadın gördü Göz ucu ile baktı, güzelliğine hayran oldu Sonra Hz Osman ra’ ın huzuruna girdi Hz Osman ona:

- Gözünde zina izi olduğu halde yanıma giriyorsun Bilmiyor musun, gözün zinası bakmaktır Ya tevbe edersin ya da seni kınar, azarlarım, buyurdu Bunun üzerine Enes ra :

- Rasul -i Ekrem’den sonra sana vahiy mi geldi, diye sordu Hz Osman ra şu cevabı verdi:

- Hayır , vahiy değil Basiret, delil ve sadık feraset sayesinde bildim



Hayâ, ama nasıl?

Bir gün Nebi sav eşine sordu:

Ey Aişe , hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü?

Ve bir gün buyurdular:

Ensar kadınları ne iyi kadınlardır! Hayâları onları dinlerini öğrenmekten alıkoymadı

Böylelikle Allah Rasulü sav hayâ ile ilgili düsturları vermişlerdir

Kişinin ahlâkı dilindedir Sözü hayâsız kişi, kat kat örtüler altında olsa nafile!

Ve hayâ, ne sorular sorup dinimizi öğrenmekten alıkoyar bizi, ne -incitecek olsa da muhatabımızı- hakkı ve doğruyu söylemekten!

Zor zamanlar

Her ibadet mutlaka zikirdir, zikirledir

Namaz kılacak kişi daha abdeste yönelirken zikir halindedir

Oruç tutacak kişi sahur hazırlığı yaparken zikir halindedir

Hayâ ise zor zamanda zikirdir Karşımıza çıkıveren bir günah karşısında Allah’ı hatırlayarak utanmak, günahtan el çekmektir

Günahın cazibesine, albenisine rağmen durmaktır

Hayâ, mütevazi bir iklimdir

Ezelde ruhumuza nakşolunan aslî halimizdir

Layık bir kul olamadık Rabbim, utanırız

Taştan-topraktan, kullarından, kendimizden hayâ ederiz

Kullarını utandırmaktan hayâ ederiz ki, bizi utandırma!

Müjde, bir kudsî hadisle gelir, yetişir: Ey Kulum! Sen her ne kadar günahkâr isen de, bu günahlarından korkup hayâ ediyorsun İzzetim ve celalim hakkı için senin günahlarını insanoğlunun gözünden, gönlünden gizlerim Gözünün hıyanetlerini, gizli kabahatlerini meleklerin anlayışından saklarım Hatalarını ve günahlarını Levh-i Mahfuz’da Kiramen Kâtibin’den gizlerim Kıyamet günü muhasebe mak----- geldiğinde hesabını kolay görürüm

Medeniyetimiz hayâ üzre kurulmuştur

Bu topraklar nakış nakış hayâ ve edeple işlenmiştir

Kur’an olan odada uyumaz, sabaha kadar uykusuz beklerdi,

Arapça yazılı bir kağıt parçasını Kur’an yazısıdır diye yerde bırakmazdı bu toprağın insanları

Burnunun ucunu göstermekten ar ederdi sütninem

Ve, sevgilinin yüzünde yabancı bir bakış okunurdu:

A benim bahtı yarim

Başımın tahtı yarim

Yüzünde göz izi var

Sana kim baktı yarim



Alıntı Yaparak Cevapla

Haya İmandandir

Eski 10-11-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haya İmandandir







HAYA, HEM DİZDEDİR, HEM GÖZDE
Kadastro çalışması yapan mühendis ve teknik heyet, tapu tahsisi yapacağı bir beldenin en eski mabedini veya muhitin ulu bir çınarını nirengi noktası seçerek işe başlar Şair ve mütefekkirler de öyledir
Mesela erkek ve kadın olarak insanı keşfetmenin başlangıç noktası, beşerî coğrafyanın yol haritası olan Kur’an’dır Kur’an’a göre insan; akıl ve şehvetten mürekkep bir varlıktır İnsanın erkek ve kadın şeklinde bir çift olarak yaratılmasının hikmeti, dünya hayatını (eğlence ve oyundan ibaret de olsa) anlamlı kılmak, salih amel işleyenlere güzel bir hayat yaşatmaktır Yalnızlık Allah’a mahsus olduğuna göre, erkek ve kadın birbirini tamamlayan cüzlerdir Nakil/Kur’an ve sünnet; insan aklını besleyen bir gıda, şehvet ise; erkek ve kadını huzur ve sükûna eriştiren bir araçtır Amaç ise insanı mecazî aşktan ilahî aşka kavuşturup “fenâfillâh” mak----- ulaştırmaktır Aşk ve sevgi duygusu insana ihsan edilen nimetlerden birisidir Tasavvuf ehline göre varlık aleminin temeli sevgiye dayanır Sevebilmek ve sevilmek güzel bir duygudur Sevgi göreceli bir kavramdır Zira insandaki anne ve baba sevgisi ile başlayan bu duygu; hayvan sevgisi ile gelişir, ağaç ve orman sevgisi ile bütünleşir, erkek veya kadın sevgisi ile olgunlaşır; vatan, millet, Kur’an, Hz Muhammed ve Allah sevgisi ile doruğa ulaşır Cenab-ı Hak müstesna, kainatta her şey zıddı ile kaimdir Gündüz geceye muhtaç, kötülükler iyiliklere gebe, erkek dişiye meftundur



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.