Prof. Dr. Sinsi
|
Şükür, Allah’İn Hakkıdır
Şükür, Allah’ın Hakkıdır
Hakkında Şükür, Allah’ın Hakkıdır
Ebû Büreyde (r a ) anlatıyor:
Allah Resûlü’nü dinledim, şöyle diyordu:
“İnsanda üçyüz altmış eklem yeri vardır Her bir eklem yeri için bir sadaka vermesi gerekir
Bunu işiten sahâbe:
–Ey Allah’ın Peygamberi, buna kimin gücü yeter? dediler Bunun üzerine Hz Peygamber (s a v ):
–Mescitte üstünü örteceğin bir tükürük, yoldan kaldıracağın eza verici bir engel Bunları da bulamazsan kuşluk vakti kılacağın iki rekat namaz sana kâfi gelir, buyurdular ”
Ebû Davud
Hikaye olunur ki:
Bir adam işine gitmekteydi Bu esnada karşısına halinden fakir ve aç olduğu anlaşılan bir dilenci çıkıverdi Açlığını gidermesi için bir miktar para vermesini kendisinden istedi
Dilenci, saçı sakalı dağınık, kirli ve yırtık, eski elbiseli yaşlı bir adamcağızdı Dilencinin haline adamın kalbi yumuşadı ve durumuna çok üzüldü Elini cebine attı, para bulamadı Sonra diğer cebine  ama orada da para yoktu Pantolonunun bütün ceplerine baktı, karıştırdı, altını üstüne getirdi Ama nafile; cepler bomboştu Dilencinin karşısındaki bu arayışından ve bir şey bulamamanın utancından yüzü kızardı Herhalde parasını diğer elbisesinin cebinde unutmuş olmalıydı Titremekli bir hal ve utanç içinde, dilencinin uzanmış eline elini uzattı, onunla tokalaştı Bu manzara karşısında dilenci gülümsedi, gözleri yaşardı, ardından ekledi:
–Bakın, beyefendi bu da bir sadakadır
Herkes ayrılıp kendi yoluna gitti
Evet, sevgili gençler  
Kaldı ki Hz Peygamber’in (s a v ) dediği gibi “Hiç şüphesiz kardeşinin yüzüne gülümsemen de bir sadakadır ”
Zira sadakalar sadece mala endeksli değildirler Sadakanın pek çok çeşidi ve biçimi vardır
Hz Peygamber (s a v ) sahâbesine bu hadisi bildirip üç yüz altmış eklem yerine karşılık sadaka vermelerini tavsiye ettiği zaman onlar şaşkınlık içinde şu yanıtı vermişlerdi:
–Ey Allah’ın Peygamberi, buna kimin gücü yeter?
Zira onlar meselenin sadece mal ile verilen sadakadan ibaret olduğunu zannederek işin dayanılmaz ağırlık ve meşakkatini anlamışlardı Bu yüzden, değil kendilerinin, zenginlerinin bile buna güç yetiremeyeceğini düşünmüşlerdi Hz Peygamber (s a v ) onlara sadakanın geniş ve kapsamlı anlamını şöyle açıkladı:
“Mescitte üstünü örteceğin bir tükürük, yoldan kaldıracağın eza verici bir engel  ” buyurdular
Ardından Hz Peygamber (s a v ) ekledi:
“Bunları da bulamazsan kuşluk vakti kılacağın iki rekat namaz sana kâfi gelir!”
Yâni yol üzerinde gelip geçene eza veren bir engelin bulunmaması ya da bulunup da o engeli yoldan kaldıracak güce sahip olunamaması gibi sebeplerle sevabını kaçırmışsan, iki rekat kılacağını Duha namazı bunlara denk sadaka olarak sana kafi gelir
İki rekat Duha namazı,[1] müslümanın nafile olarak kıldığı iki rekat namaz Allah Resûlü (s a v ) bu namazın kılınma zamanını ve kılınış şeklini amcası Hz Abbas’a (r a )öğretmişti İki rekatlık Duha namazına ilişkin rivayet kendisinden nakledilmektedir
Eklem Yerleri İçin Sadaka Niye?!
Allah doğrusunu daha iyi bilir ya, biz şu düşüncedeyiz: İnsanın bedensel iskelet yapısında eklem yerleri, insanın hareketinin kaynağı ve sebebidir Hareket ise yaşamın var olduğunun delilidir Çünkü hareket; koşmak, yürümek, ayağa kalkmak, oturmak  vs demektir
Şayet insan, kendisine hareket etme imkanı veren eklem yerleri olmaksızın tek bir parça halinde yaratılmış olsaydı, elbette ruhsuz, cansız, sert, katı bir madde olurdu
Allah’ın insana bahşettiği yaşam nimeti, kesinlikle Allah’ın insana verdiği en büyük ve en muazzam nimettir Bundan dolayıdır ki bu nimete karşılık, yaşamı en belirgin biçimde ortaya koyan eklem yerleri aracığılıyla sadaka vermek kaçınılmaz olmuştur
İnsanı en güzel biçimde yaratan Zat-ı ilahi ne yüce, ne münezzehtir!
Sevgili gençler  
Sizler imkan, yetenek, kabiliyet ve gücünüz ölçüsünde Hz Peygamberin (s a v ) eklem yerleri için sadaka vermeyi öğütlediği tavsiyesine uymakla yükümlüsünüz
Sözü bitirmeden önce, hadis-i şerîfte geçen önemli bir noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum Hz Peygamberin (s a v ) insan bedenindeki eklem yerlerinin sayısına ilişkin verdiği rakam önemlidir Sorabilirsiniz:
–Hz Peygamber (s a v ) bu sayıyı nereden biliyordu?! Bu sayı doğru mudur?
Allah Resûlü’nün (s a v ) bilgisi, kendi katından olan, kendi çabası ile elde ettiği bir bilgi değildir Sevgili gençler, işte bu bilgi onun peygamber oluşunun delillerinden bir tanesidir
Pek çok kereler söyledik ve arzettik Şimdi bir kez daha hatırlatmakta bir sakınca görmüyoruz:
“O keyfine göre konuşmaz O’nun konuşması kendisine vahyedilenden başkası değildir Çünkü onu, kuvvetlinin kuvvetlisi (Cebrail) öğretti  ”[2]
Sayının doğruluğuna ve üç yüz altmış olarak sabit oluşuna gelince Anatomi biliminin kesinlikle bu sayıya itiraz ettiğini sanmıyorum İstediğiniz doktora sorabilirsiniz
Son olarak  
Sizlere ve kendime Hz Peygamberin (s a v ) tavsiyesini öğütlüyorum Hiç şüphesiz onun nasihatı, yaşamakta olduğumuz an ve geleceğimiz için bize ne güzel azıktır!
|