Prof. Dr. Sinsi
|
Allah!A Vasıl Olmanın Yolu - Futuhul Gayb
Allah!a Vasıl Olmanın Yolu - Futuhul Gayb
Hakkında Allah!a Vasıl Olmanın Yolu - Futuhul Gayb
Allah!a Vasıl Olmanın Yolu
Her şey Allah´a kavuşmakla son bulur Sen de Hakka vasıl olduğun zaman manen ve maddeten tekamülünü tamama erdirmiş sayılırsın Mevlaya vasıl olmanın manası: Halkı kalben bırakmış olmandır Heva ve hevesin kötü yolunu terk etmendir İrade ve şahsi arzularını bırakmış olmandır; irade ile gitmek, bu yolda iyi sayılmaz Bu iyi olmayan ahvali bırakıp Allah´ın emirlerine bağlandığın gün, manevi yollar artık sana açılmış demektir Bu hale erdikten sonra iyi olmayan eski huylara doğru hiçbir kıpırdanma olmamalı Başkası da seni alakadar etmemeli  Hakkın emri ve O´nun hikmetli işlerini görmelisin Bu zikrettiğimiz hal fena halidir Hakkın hikmetlerinde kendini kaybetmek makamıdır Bu makama: Vuslat, tabirini kullanırlar
Hakka kavuşmak, vasıl olmak; bilinen belli başlı halkın birbirine kavuşmasına benzemez Hakkı bu gibi şeylerden tenzih etmek lazımdır O´na hiçbir şey benzemez O hakikaten gören ve işitendir Ama bizim gibi değil O yücedir, mahlukatın hiç biri ile kıyas olunamaz Bu alemi, ona kavuşan ehl-i vuslat bilir Hakka kavuşmanın ne demek olduğunu Allah onlara bildirmiş ve göstermiştir
Bu ehl-i vuslattan her birinin ayrı makamı vardır Biri, diğerinin yerine geçemez Aynı zamanda Allah-ü Taâla her veli ve peygambere değişik yönlerden tecelli eder Hiçbir peygamber diğerinin; hiçbir veli diğer velinin sırrına eremez, vakıf olamaz Ve yine bu misalden olarak bir mürid şeyhinin haline akıl erdiremez Aynı zamanda müridin de şeyhden ayrı çeşitli halleri vardır Bunu da şeyh bilemez Müridin yolu bazen şeyhin sırrına yaklaşır, yine de anlayamaz İşte burada şeyhinden ayrılır O müridi bundan sonra mevlâ idare eder
Artı o mürid Hakka teslim olmuştur Hak onu halktan keser Önce şeyh onun için bir mürebbi vazifesi görüyordu, o da mahluk olduğuna göre mürid ondan kesilir İki yılı geçtikten sonra çocuğa süt verilmez Bu da bir bakıma onun gibidir Nefis ezildikten sonra halka ihtiyaç kalmaz İstek gittikten sonra kimseden bir şey beklenilmez
Şimdi o mürid yükselmiştir Şayet şeyh, heva ve nefisle kaldıysa müride muhtaç olur
(*) Kesb: Çalışıp kazanma
(**) istenilen, aranılan
(***) sevgili, muhabbet olunan
(+) ululama, büyük sayma, saygı
(++)sakınma, korkma
Sonra nefis ve iradeye gelince: Bunları mevla yola getirir, yok olmak olmaz Çünkü yok olmak bir nevi noksan sayılır Bu yolda ise noksanlık yoktur Nefis ölmez, islah olur
Böylece Hakka vasıl olduktan sonra, kendini masivadan emin gör, huzur içinde bil Hak ve hakikatten başka bir şey görme, ondan başkasına bir varlık tanıma  Bu yolun icabı elbette bunu gerektirir
Bulunduğun makamda iyilik, kötülük, vermek, almak, korku, ümit, hiç birinde Hak´tan başkasının tesiri olmaz Çünkü kendinden korkanlara yine kendisi sahip olur Hataları örtecek yine odur
Kendini bu mertebeye getirdikten sonra, Mevlanın hikmetli işlerini görmeğe çalış  Çok hikmet taşıyan emirlerini yapmağa gayret et Takib edeceğin yol bu olmalı O nun taatıyla meşgul ol İster dünyaya, isterse ahirete ait olsun; bütün mahluk şeylerden elini çek Hepsinden kalben ayrıl
Bütün mahlukatı topla Aşağıda hikayesi anlatılacak adam gibi zavallı ve çaresiz olduklarını tahayyül et
Şanı, şöhreti her tarafa korkunç bir şekilde yayılmış, emirleri kesin, saltanatı tam bir padişah  Bir adamı yakalatıyor, ayaklarına ve boynuna zincir vurduruyor Sonra dalgası dehşetli, derinliğine derin, akıntısı şiddetli bir nehir üzerindeki ağaca astırıyor
Sonra; çok kıymetli, yüce ve maddi değer biçilmesi imkansız olan tahtına oturuyor Yanına da bir çok oklar, silahlar, mızraklar ve daha nice elemeli, paralayıcı ve öldürücü aletler alıyor  
Şimdi, padişah, o asılmış adama, rastgele okları, kurşunları yağdırmağa başlıyor
Hal böyle olunca  O korkunç manzarayı temaşa eden biri için o padişahtan korkmadan, merhamet nazarına sığınmamak ve korkmamak, o saltanatı görmeden geçip, asılmış adama bakmak ve ondan korkmamak doğru olur mu Sonra böyle şeyi, akıl mantık nasıl doğru bulur Hayır, hiçbir zaman doğru bulmaz ve seyircinin haline şu hükmü verir:
-
Her şeyin hakikatına erdikten sonra, basiretsiz, görmez olmaktan Allah a sığınırız Hakka vardıktan sonra ayrılmaktan, Hakka yaklaştıktan sonra tekrar maneviyatın kapanmasından, imandan sonra küfre, hidayetten delalete düşmekten yine O na sığınırız  
Dünya, anlattığımız o büyük ırmaktır O her gün taşmakta olan su ise, insanoğlunun şehveti ve lezzetidir İnsanlara çarpan, kötü mahluklar da dalgalardır Kader-i İlahinin cereyan eden bela ve mihnetleri ise, o oklar ve silahlardır
Evet, insan oğlunun başına bu dünyada en çok gelen şey, bela ve mihnettir İyilik ara sıra gelir, fakat zahmetler, incitici şeyler o ara sıra gelen iyiliği unutturur Ara sıra gelen hoşluklar olsa bile, yine onda çeşitli felaketler gizlidir Eğer insan, ibret nazarı ile bakacak olsa, hayatı ve iyi geçimin yalnız öbür aleme mahsus olduğunu anlayacaktır İyi inanmış olan bunu böyle bilir Çünkü bu hali bilip anlamak, içinde yaşatmak ehli imana mahsustur
Peygamber S A efendimiz buyuruyor:
- Hayat ancak ahiret hayatıdır
Yine buyuruyor:
- Mümin Allah´ına kavuşmadıkça rahata eremez
Bu sözler imanlı hakkındadır Yine buyuruyor:
- Dünya müminin zindanı, kafirin cennetidir
Yine buyuruyor:
- Allah korkusu ile dolan kalb, Hakka bağlıdır
Bu ayan beyan haberlerle birlikte, bu dünyada nasıl rahatlık iddia edilir Şu muhakkak ki; bütün rahatlık Allah a bağlanmakta, O nun emirlerini yerine getirmektedir Her halde O na uymaktır Onun yolunda boynu eğik olmaktadır
Kul, ancak anlattığımız şekilde dünya belasından kurtulabilir Kurtulunca da gönlü merhametle dolar, kendisine lutuflar, ihsanlar olur Her işi ve her yaptığı doğru olur Bu da Allah tarafından ona bir iyilik olarak verilir
|