10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Geldigin Gibi Gittin
Geldiğin gibi gittin Sensiz nasıl suskunsam, şimdi bir o kadar haykırıştayım Duyanım yok Gönül duvarıma vurdukça gözyaşlarım, sadece akreple yelkovan şahit sensizliğin ölümüne
Bir insan yok oluyor bu gece, mutlu bir tablo düşüyor aşk çivisinden Kırılan camlar arasında kanıyor can yarım Sol yanım yine üşümeye başladı, oysa çöl akşamlarının ortasındaydım seninle Alnımdaki busen, kırmızı bir mum gibi içli içli yanmakta İs kokusunda öpüşlerin yanağımdayken, göğsüm daralıyor, dar geliyor gökyüzü soluklanmaya
Her telefonda -özledim diyen sen, neredesin kaç gündür? Telefonum hep başucumdaydı yatarken, yastığımın ucuna düşerdi mesajların Dalıp giderdim beyaz teninin huzurlu düşlerine Mavi yıldızlarımı çaldı gidişin Şimdi, menteşesi çıkmış kapıdan gelen bir karartı süpürüyor kırıntılarını çatlamış şarkılardan, ağıtlar çınlıyor kulaklarımda
Küçük bir göl kıyısında, beni seyredişini söylediğinde ki sesini duymak için, araladım anıların penceresini Rüzgar ağlıyor hayat ağacımın dallarında Birikintide süzülen küçük bir su yılanı gibi sinsice yaklaşıyormuş nankör gözler, bilemedik ay parçam
Zorla teslim alınan bir bedenin isyanında, kayboluşunun yangınında, küle döndü gülüşüm Öfkenin, hırsın ateşinde, ölümüne tutuştu, tutuşturdular varlığımızı
Bir bağ bozumunun son kalıntısı şiirleri, denize karşı bir masada yudumlamıştık kırmızı şarapla Birkaç gün, sadece birkaç gün önce ordaydık
Mutluluğu harcamak ne kolay geliyor başkalarına Oysa büyüklüktü susmak, yapamadılar ay parçam, anlamadılar bu sevdanın temizliğini Tüm geceyi sürdüler alnıma Dilden dile, kulaktan kulağa düşen ya da içlerine ağır gelen neydi? Tutamadıkları, uzandıkları kin neden di?
Gecenin yarısında, sevgiyi nefrete dönüştüren güneş gülüşlü, ayaza çaldı şiirleri, öksüz kaldı kalemim Neyin, kimin ıslığıydı çaldığı? Ne depremler yarattı dört duvarımda, ya senin buz kesen duyguların asılı kalan sevgi sözlerin? O ses nasıl da böldü geceyi! ! !
Şimdi sen bir köşede nefret biriktiriyorsun, bense özlem Ya bizi bu hale getirenler neyle yüz yüze aynaya bakınca Neyin zaferi kutladıkları?
Sevdim ay parçam bunu sen de bildin hissettin ve sevdin Küs diline yandığım, şu gecelerime çöken karabasanları tüket, kirpiklerinden düşen bakışını sapladığın gözlerimi boya senli düşlere
Sensizlik ağır geldi bu acemi kalemime Bak sensiz sulardayım şimdi Gökyüzünün ıssız sulara vurduğu mühürdür ay yıldız ve ben o göl kıyısında mührünü seyrediyorum aşkın  ellerimi suya her değdirdiğimde titriyor karanlık boğuluyor aşk 
Ne olur sabahla doğsan şu suyun ardında? ! ? Suskunluğunu bozup, çığlıklarımı sustursan gönül duvarımda yankılanan sessiz ölümüme şahit olacak yoksa şiirler sol yanım üşüyor can yarım öptüğün ellerim üşüyor düşlerimse buz kesti gidişinle 
Gidersem Dönmem    
Geldiğin gibi gittin Sensiz nasıl suskunsam, şimdi bir o kadar haykırıştayım Duyanım yok Gönül duvarıma vurdukça gözyaşlarım, sadece akreple yelkovan şahit sensizliğin ölümüne
|
|
|