Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dua

Dua ...

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dua ...




Dua
Hakkında Dua




Dua; bir çagri, bir yakaris ve küçükten büyüge, asagidan yukariya, arzdan, arzlilardan semalar ötesine bir yönelis, bir talep, bir niyaz ve bir iç dökmedir Dua eden, kendi küçüklügünün ve yöneldigi kapinin büyüklügünün suurunda olarak, fevkalâde bir tevazu içinde ve istediklerine cevap verilecegi inanciyla el açip yakarisa geçince, bütün çevresiyle beraber semavîlesir ve kendini ruhanîlerin “hayhuy”u içinde bulur Böyle bir yönelisle mü’min, ümit ve arzu ettigi seyleri elde etme yoluna girdigi gibi, korkup endise duydugu seylere karsi da en saglam bir kapiya dayanmis ve en metin bir kaleye siginmis bulunur
Bizim ümit ve arzularimiz birer basari ve muvaffakiyet sâiki, korku ve endiselerimiz de olumsuz davranislarimiza karsi birer temkin ve teyakkuz vesilesidir Biz, Allah’in gelecegimizle alâkali takdir buyurdugu seyleri bilmesek de, her zaman ümit ve endiselerimizi, azim ve kararliliklarimizi o takdirin birer emâresi ve kavlî, fiilî, hâlî dualarimizi da –sart-i âdî plâninda– onun bir vesilesi sayariz Zira, Hazreti Sâdik u Masdûk’un beyaniyla; sonuçta herkesin elde edecegi netice, büyük ölçüde o kimsenin davranislarina bagli olarak gerçeklesmektedir Ne var ki, duada Hakk’a teveccühü kendi isteklerimize baglayip, kendi arzularimizi öne çikarmamiz da dogru degildir Dogru olan, bir kulluk suuruyla Hakk’a yönelip, tevazu ve mahviyet içinde, acz, fakr ve ihtiyaçlarimizin lisaniyla O’na arz-i hâlde bulunmaktir
Aslinda dualarimizla biz, beserî isteklerimizin gerçeklestirilmesinden daha çok, Rabbimiz’e saygimizi, güvenimizi ve O’nun gücünün her seye yettigini itiraf eder; son noktayi bazen bir sükûtla, bazen de –esbâba tevessül mülâhazasi mahfuz– her seyi O’ndan bekleme durumunda bulundugumuzu vurgulama adina: “Ne hâlimiz varsa hepsi de Sana ayân / Dua, kapi kullarindan miskince bir beyan” mânâsina hâl-i pür-melâlimizi dile getiririz Evet, bazen Kur’ân-i Kerim, bazen de sözleri lâl ü güher Söz Sultani’ndan alintilarla istediklerimizi Hakk’in dergâhina sunar ve ebedî mihrabimiz olan O’nun kapisina yönelerek, ruh dünyamizi serh eder, içimizi O’na döker ve “huzurun edebi” diyerek agzimizi simsiki kapatarak sükût murakabesine geçeriz ki, bazilarinca böyle bir hâl –ihlâs ve samimiyetin derecesi ölçüsünde– en belâgatli sözlerden daha belig ve en yüksek ifadeleri askin bir beyan ve bir arz-i hâl sayilir Allah, gizli-açik her hâlimizi bildigine göre, duada sözden daha ziyade öz önemli olsa gerek zaten Cenâb-i Hak da: “Kullarim Beni Sen’den sorarlarsa; bilmeliler ki, Ben onlara çok yakinim; Bana dua edenin duasina icabet ederim”1 mazmununca O, arzu ve isteklerimizi bilmede, bize bizden daha yakindir Bu itibarla da, istek ve dileklerimizi huzur mülâhazasina baglayarak, sessizlikle seslendirmek, hususiyle de o seviyenin insanlari için ayn-i edebdir Ister gayb telâkkisi, ister huzur mülâhazasi, bize bizden daha yakin olan Rabbimiz: “Siz Bana dua edin ki, Ben de icabet edip karsilik vereyim”2 buyurarak bizi duaya tesvik etmekte ve dua etmemeyi anlamsiz bir istigna ve bir kopukluk saymaktadir
Dua eden bir kimse, bütün gönlüyle Allah’a yönelip yalvarisa geçebildigi takdirde, kendine her seyden daha yakin olan Rabbisine karsi, kendi beden ve cismaniyetinden kaynaklanan uzakligini asarak O’nun her zaman var olan yakinligina saygisini ifade etmis ve kendi uzakliginin vahsetinden kurtulmus olur Cenâb-i Hak da ona, duymasi gerekenleri duyurur, görmesi gerekenleri gösterir, söylemesi icap eden seyleri söyletir ve yapmasi lâzim gelen seyleri de yapmaya onu muvaffak kilar Bu paye ayni zamanda nafilelerle ulasilan öyle hususi bir yakinlik (kurb) payesidir ki, artik böyle bir mazhariyetle sereflendirilen “kurb” kahramaninin görmesi, gözler ötesi bir gözle; isitmesi, kulaklar ötesi bir kulakla; diger aktiviteleri de kendi benliginin üstünde farkli bir kimlikle gerçeklesmeye baslar; baslar da bir hamlede gider, ayri bir buudun insani olma seviyesine yükselir; derken, her firsatta Rabbiyle dua ve icabet alisverisinde bulunur, yalvaris ve yakarisa, O’nun sonsuz kudretine itimadin ifadesi olarak simsiki sarilir ve sirtini sarsilmayan bir güce dayamis olmanin güveniyle, dilinde dua, yürür en olumsuz gibi görünen seylerin üzerine
Bu itibarladir ki, imanin zevkine ermis ve ibadette hassaslasmis ruhlar, kat’iyen duada kusur etmezler Aksine böyleleri, ibadeti varliklarinin gayesi gibi duyar ve duaya da fevkalâde önem verirler maddî-manevî sebeplere riayetin yaninda gönüllerini Rabbilerine açip yalvarmayi, O’na yakinlik arayisinin sesi-solugu gibi degerlendirir ve dualarini bir ümit, bir reca nagmesi gibi seslendirirler Böyle bir yakinlik atmosferinde, çok defa ümit ve beklenti nesvelerinin yaninda, bazen de mehâbet ve endise esintileri hissedilebilir Insan, her seye O’nun sonsuzluk ve sinirsizligi içinde baktigi ayni anda, kalbinin râselerle ürperdigini duyar gibi olur ve hemen temkin ve teyakkuza geçer Duada, her zaman iç içe yasanan bu iki hâl, insanin mârifet ufkunun vüs’atiyle mebsuten mütenasip (dogru orantili) inkisaf eder Kur’ân, mü’min tabiatindaki bu hisler halitasini: “Rabbinize husû ile ve içten içe duada bulunun”3 diyerek, kat’iyen O’ndan müstagni kalinamayacagini, ululuk, azamet ve ceberûtuna ragmen, rahmet ve inayet kapilarinin da ardina kadar herkese açik bulundugunu vurgular ve duanin önemi üzerinde israrla durur
Bizim acz, fakr, zaaf ve ihtiyaçlarimiza karsilik O’nun, bizi var eden, besleyen, büyüten, arzu ve isteklerimizi görüp-gözeten ve bizi asla baskalarina birakmayan bir engin rahmet sahibi olmasi, O’na karsi tavirlarimizi devamli ince ayara tabi tutmamiz bakimindan fevkalâde önemlidir Bizler âciz, zayif ve muhtaç, O ise her seye hükmeden mutlak bir Hâkim’dir Bu itibarladir ki, biz hemen her zaman, küçüklügümüzün suurunda ve O’nun büyüklügünü takdir hisleriyle hep iki büklüm yasar ve isteyecegimiz her seyi, kavlî, fiilî ve hâlî talep çerçevesinde sadece ve sadece O’ndan ister ve O’na karsi müstagni davranmayi küstahça bir çalim, O’nunla dua ve ibadet münasebetlerimizde lâubalî, gayriciddî bulunmayi da bir saygisizlik kabul ederiz; ederiz de, O’na teveccühlerimizde her zaman ümit ve endise, mehâbet ve beklenti mülâhazalarimizi beraber götürmeye çalisiriz O’nun bize çok yakin oldugunu ve dualarimiza icabet edecegini düsünürken, ululuk ve azametini, rahmetinin vüs’at ve ihtisamiyla iç içe duyar hasyet ve râselerle ürperir tavirlarimizi yeni bastan gözden geçirir ses tonlarimizi ayarlar hâzir ve nâzir birinin huzurunda bulundugumuz mülâhazasiyla zevk ve temkini ayni anda hisseder ve yasariz Bu mânâda dua her zaman, Cenâb-i Hakk’a arz-i hâlde bulunmanin sesi-solugu olmasi itibariyla en sâfiyâne ve en hâlisâne bir kulluk tavridir Aslinda bütün varlik, istidat, kabiliyet veya fitrî ihtiyaçlarinin dilleriyle hep O’na dua ederler O da bunlarin hepsine, belli bir hikmet çerçevesinde cevap verir ve her sesi duyup ona icabet ettigini herkese ve her seye duyurur
Ne var ki, dualarimiza cevap verilmesini, bizim isteklerimizin ayniyla yerine getirilmesi seklinde anlamak da dogru degildir Biz bazen, sadece bugünü, hâlihazirdaki heves ve arzularimizin geregini düsünerek kendi talep çerçevemizi daraltmis, yarinlari ve bizimle münasebeti olan daha baska seyleri gözden çikarmis olabiliriz O ise, hem bizim için hem her sey için, hem bugünümüzü hem de uzak-yakin yarinlarimizi iç içe görüp-gözeterek, bizim daralttigimiz hususlari açar, genisletir; dünya-ukba vüs’atine ulastirarak, merhamet ve hikmetinin derinligine göre çok buudlu cevaplarda bulunur evet O, hâlihazirdaki durumumuzu aydinlatirken yarinlarimizi karartmaz bugünün isiklarini yarinlarin zulmeti hâline getirmez ve bize iltifatlarda, teveccühlerde bulunurken baskalarina kat’iyen mahrumiyet yasatmaz herkese ve her seye çok derinlikli cevaplar verir, dualarimizi duydugunu, isteklerimizi nazar-i itibara aldigini gösterir ve huzuruyla gönüllerimize tasavvurlarimizi askin ne insirahlar, ne insirahlar verir
Bütün bu mülâhazalara açik bir gönül, ellerini açip yakarisa geçince, kendisini gören, soluklarini duyan, içinden geçenleri bilen ve iniltilerini degerlendiren her seye kâdir, her seye hâkim, istedigini istedigi gibi yapan, yaptigi her seyde farkli hikmetler gözeten birinin var oldugunu düsünür; O’nun merhameti, iradesi, mesîeti sayesinde her seyin üstesinden gelebilecegi inanciyla gerilir ve en karanlik anlarinda bile sürekli huzur yudumlar, itminan soluklar ve ümitle oturur-kalkar Bu çerçevede günde birkaç defa O’na yönelmek, kalbin gözü-kulagiyla fizik ötesi seyleri görüp isitmeye çalismak o kadar derin ve anlamlidir ki, bir kere bu mazhariyeti duyup tadan birinin, bir daha da o kapidan ayrilmasi düsünülemez Bu mazhariyeti tam yakalayamasak da, son bir kez daha o Yüce Dergâh’a yöneliyor ve O’nun kapisinin tokmagina dokunarak inliyoruz:
Ey varligi canlarimizin câni, nûru gözlerimizin ziyasi Yüce Varlik! Sen tenlerimize can vermeseydin, bizim çamurdan, balçiktan ne farkimiz olurdu! Sen gözlerimize ziya çalmasaydin, kâinatlari, esyayi nasil degerlendirebilir ve Seni nasil bilebilirdik! Sen bizi önce tastan–topraktan, sonra da iman ve mârifet bahsederek iki kez var ettin Sana kâinatin zerreleri adedince hamd ü senâda bulunsak, yine de hakkiyla sükür vazifesini yerine getirmis sayilamayiz
Ey her zaman güzellikler izhar edip çirkinlikleri örten ve en çirkin görünen seyleri dahi izâfî güzelliklerle bezeyen Güzeller Güzeli! Gönüllerimizi güzellik duygulariyla mâmur kil ve bize her zaman güzel kalmanin yollarini göster!
Ey günahlarla kirlenmis kimseleri hemen cezalandirmayan, haddini bilmezlerin ayiplarini görmezlikten gelerek onlara mânevî kirlerinden arinma firsatlari veren Merhametliler Merhametlisi! Bizi günahlarla, hatalarla kirlenmekten koru; kirlendigimizde de magfiret ve merhametini bizden esirgeme! Biz, Senin var etmenle var olduk ve Senin lütuflarinla ayaktayiz Her zaman Senin cömertligini soluklamakta ve Senin ihsanlarini yudumlamaktayiz Dimaglarimiza aydinlik veren Sen, gönüllerimizi iman zevkiyle mâmur kilan da Sensin Akil Seni buluncaya kadar saskinliklar içinde bocalayip duruyor, nefis de bâgîlikler pesinde kosturuyordu Akli rehber hâline getiren Sen, nefsin arzularini frenleyip, ona itminan ufkunu gösteren de Sensin Senin lütuflarinla kendimizi bulduk ve surada-burada zâyi olup gitmekten kurtulduk
Gönüllerimiz Senin mârifetinle itminana erip oturaklasti düsüncelerimiz Sana teslim olmakla öldürücü hafakanlardan siyrilabildi Bizler hemen hepimiz, ellerimiz Senin kapinin tokmaginda boynu bükük dilencileriz –Allah bu dilenciligi sonsuza kadar devam ettirsin– Dualarimizla Seni mirildaniyor, içlerimizi çekiyor ve verecegin cevabi bekliyoruz Bugüne kadar Senden baska bizi duyan, yüzümüze bakan ve sefkatle basimizi oksayan olmadi Ne bulduk, ne gördükse Sende bulduk, Sende gördük ve Sana inancimiz sayesinde hayretten, dehsetten, gurbetten ve yalnizliktan kurtulduk Bütün benligimizle son bir kere daha Sana yöneliyor, af ve afiyet dileniyoruz
Kalb katiligindan, gafletten, baskalarina bâr olmaktan, asagiliktan, asagilanmaktan, miskinlikten; cehaletten ve faydasiz bilgiden; ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten, kabul edilmeyen duadan; nimetlerinin zeval bulmasindan, lütuflarinin degisip baskalasmasindan; ansizin bastiran azabindan, gelip çatan gazabindan Sana siginiyoruz Senden her zaman, yalvaran diller, hasyetle ürperen gönüller istiyoruz Tevbelerimizi kabul buyur, bizi günahlardan arindir, dua ve isteklerimize cevaplar lütfeyle! Delil ve bürhanlarimizi hedefine yönlendir, kalblerimizin ufkunu aç, dilimizi dogruluga bagla ve gönül kirlerimizi temizle! Allahim, Senden her isimizde sebat, Kur’ân yolunda kararlilik ve nimetlerine karsi da duyarlilik hissi bekliyoruz Kapina yönelenleri bos çevirme, itaatte bulunanlara bol bol karsilik ver, Sana bas kaldiranlara da dogru yolu göster muzdariplerin dualarini icabetle taçlandir, sikintida bulunanlari lütfunla sâd eyle, hasta ruhlara hususi muamelede bulun, küfür ve ilhad içinde bocalayanlara da nurunu göster; göster de kalmasin hiçbir yanda muzlim bir nokta


Alıntı Yaparak Cevapla

Dua ...

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dua ...






Dua



Dua Nedir?

Dua kelime olarak; çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek, Allah’a karşı yalvarış, Allah’tan hayır ve rahmet dilemek gibi anlamlara gelir Kur’an-ı Kerim’de ise; kimi ayetlerde ibadet[1] , kimilerinde yardım istemek[2] , kimilerinde de talep[3] manalarında kullanılmıştır

Istılah manası olarak ise dua; kulun, bir şeyin olmasını veya olmamasını, gerekli şart ve edeplerine uygun olarak, acz ve ihtiyacını ifade eden bir dille, Allahu Teâla’dan istemesidir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.