Prof. Dr. Sinsi
|
İhlas Nedir?
İhlas Nedir?
Hakkında İhlas Nedir?
Soru
Ihlas nedir?
Ihlasin kelime manasi; aritma, saflastirma, ayirma, katisigini giderme manasina gelmektedir
Ihlas; ferdin, ibadet ve taatinde Cenabi Hakki emir, istek ve ihsanlarinin disinda her seye karsi kapanmasidir Abd ve Mabud münasebetlerinde sir tutucu olmasi, tabiri digerle, vazife ve sorumluluklarini O emrettigi için yerine getirmesi, yerine getirirkende Onun hosnutlugunu hedeflemesi ve Onun uhrevi tevecühlerine yönelmesinden ibarettir Ki, saflardan saf sadiklarin en önemli vasiflarindan biri sayilir
Ihlas br kalb amelidir, ve Allah da kalbi temayüllerine göre insana deger verir Evet: "O, sizin suret, sekil ve dis görünüslerinize degil, kalblerinize va kalbi temayüllernize bakar (Müslim, Birr, 33)
Ihlas, Allah tarafindan temiz kalblere bahsedilmis, azlari çok eden, sig seyleri derinlestiren ve sinirli ibadetü taati sinirsizlastiran öyle sihirli bir kredidir ki, insan, onunla dünya ve ukba pazarlarinda en pahali nesnelere talip olabilir ve onun sayesinde alemin sürüm sürüm oldugu yerlerde hep elden ele dolasi Ihlasin bu sirli gücünden dolayidir ki, Allah Rasülü (sas) "Dini hayatinda ihlasli ol, az amel yeter" (Münavi, Feyzul Kadir, I, 216) buyurur ve "Her zaman amelleriniz de ihlasi gözetin, zira Allah, sadece amelin halis olanini kabul eder " (Münavi, Feyzul Kadir, I, 217) diyerek, amellerin ihlas yörüngeli olmasina tenbihte bulunur Ihlas, kul ile Mabud bir sirdir ve bu sirri Allah, sevdiklerinin kalbine koymustur
Özetle ihlas; bu dünyada özellikle uhrevi hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir sefaatçi, en saglam bir dayanak noktasi, bizi hakikata ulastiran en kisa bir yol, en makbul bir manevi duadir Bizi maksatlarimiza ulastiran en kerametli bir vesile, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet  (Lemalar)
Ahmet Ünal, Kuranda Temel Kavramlar
En Saglam Bir Dayanak ve En Sâfî Bir Ubudiyet Olarak IHLÂS
Imtihan ve kulluk süreci olan hayatin farkli evrelerinde, bir Müslümanin kendi olarak var olabilmesi için olmazsa olmaz fazilet ve hallerden birisi ihlâstir Hatirlanacagi üzere, Hz Adem (a s )’in yaratilisi ve kendisine meleklerin secde etmesi münasebetiyle, mel’un Iblis’in anlatildigi kissada, Meleklerden farkli olarak Iblis, Yüce Allah’in, Adem’e (a s ) secde emrine kibir ve enâniyetinden dolayi uymayarak fiska düsmüs, neticede dergah-i ilahîden ebediyen kovulmus ve kendisine kiyamete kadar da mühlet verilmisti Ilgili âyetlerde Iblis (seytan), insanoglunun Yüce Yaratici’sina karsi isyan etmesi ugrunda her türlü yola basvuracagini, elinden geleni ardina koymayacagini, pek çogunu azdiracagini yemin ederek dile getirmistir Bütün kin ve nefretini kusmasina ve kendisinden pek emin görünmesine ragmen, Allah’in bazi kullarini saptiramayacagini da itiraf etmistir Iste Seytanin igvâ ve idlallerinin kendilerine ilisemedigi, tesir icra edemedigi ve Iblis’i çaresiz eli bos birakan bu kutlular cemaati/ümmeti, Allah’in ihlâsa erdirdigi, ihlâs sahibi müminlerden baskasi degildir (Bk Hicr, 39-42) Gerçekten gerek cin gerekse insanlardan olusan seytanlara karsi inananlarin en büyük kuvveti, en makbul sefaatçisi, en metin bir nokta-i istinadi, en makbul bir duayi manevîsi, en kerametli bir vesile-i makasidi, en yüksek hasleti ve en sâfî ubudiyeti ihlâstir
Ihlâs’in Sözlük ve Terim Anlami
Sözlükte, h-l-s fiil kökü, “arinmak, ayrismak katisiksiz ve dupduru olmak” anl----- gelir Ihlâs ise, “bir seyi, kendisine karismis ve bulasmis olan seylerden arindirmak, ayristirmak ve sadece kendisi yapmaktir ” Ihlâs bir açidan, esyayi yabanci unsurlardan ayristirma olurken, bir baska açidan da aslina ve özüne döndürme anlamini ifade eder ki, h-l-s kökü, “min” edatiyla kullanildiginda kurtulmak ayrilmak manasina gelirken “ilâ” edatiyla kullanildiginda ise ulasmak ve varmak anlamini tasimaktadir 1 Bu anlamda bir seyin yabanci unsurlardan ve kirlerden arinmasi kurtulmasi ayni zamanda onun özüne dönmesi ve ulasmasi demektir
Ihlâsin terim/dinî anlami ise, gizli ve açik bütün nevileriyle sirkten uzak ve tevhid üzere Yüce Allah’a kulluk edilmesi, ibadette sadece Allah rizasinin kastedilmesi demektir 2 Kisa ve öz bir sekilde arz edilen bu anlam Kur’ân’da, muhlis, muhlas, muhlisîn, muhlasîn, ed-dinu’l-hâlis, muhlisan lehu’d-dîn, ahlasû dînehum ve muhlisîne lehu’d-dîn, kaliplariyla beyan edilir Bu terimlerin bir kismi, bazi insanlarin sifati olarak geçerken diger bir kismi ise, gerçek din ve dindarligin sifati olarak ayetlerde yer almaktadir 3
Peygamberlik âleminin en birinci vasfi sadakat ve onun en nuranî buudu ise ihlâstir Ihlâs ile sidk ve sadakat arasinda siki bir irtibat vardir Ihlâs, saflardan saf sadiklarin en önemli vasiflarindadir Baskalarinin hayat boyu elde etmek için ugrasip durduklari ihlâs haline onlar dogustan mazhardirlar Kur’ân-i Kerim, nebî ihlâsini anlatma sadedinde “Kitapta Musa’yi da an gerçekten O Allah tarafindan ihlâsa erdirilen/ihlâsa ermis (muhlasan) bir kul idi, resul ve nebi idi ” (Meryem, 19/51) ferman-i sübhanîsiyle bu önemli mazhariyeti ihtar eder Evet, enbiya için ihlâs nübüvvetle nerdeyse esdeger bir lutf-i ilahîdir Nitekim âyette geçen muhlasan tabirini ilk müfessirlerden Imam Taberî, “Allah Musa’yi risalet görevi için seçti onu peygamberlikle diger insanlardan ayirdi” seklinde tefsir etmistir 4 Müdakkik müfessir Ibn Kesîr ise, Hz Musa’nin muhlis olarak nitelenmesini ibadette ihlâs olarak yorumladiktan sonra, Ebû Lubabe’den su haberi naklediyor: Bir defasinda havariler Hz Isa’ya muhlis hakkinda soru sorarlar, bununu üzerine Isâ (a s), “Muhlis, öyle bir kisidir ki Allah için amel eder, ancak insanlarin onu övmesini sevmez, arzulamaz ” diye cevap verir 5 Isarî tefsir geleneginin önemli temsilcilerinden Kuseyrî ise, Hz Musa’nin ihlâsla nitelenmesini, Allah disinda bir seye teveccüh etmemesi, kinayanin kinamasina aldirmamasi, dünyevî bir hazzi elde etmek gibi bir arzuyla vazifesinde gevseklik gösterip Ilahî bir hakikati görmezlikten gelmemesi olarak açiklamistir 6
Meseleyi en genel manada resmeden Iblis’in igvasindan ve hilelerinden korunmus kimseleri anlatan âyette geçen “Allah’in muhlas kullari” ifadesinin tefsiri de konumuz açisindan önemlidir “Iblis, Yâ Rabbi dedi, beni azdirmana karsilik, yemin ederim ki ben de dünyada onlara günahlari süsleyecegim ve ancak senin ihlâsa erdirdigin kullarin müstesnâ, onlarin hepsini azdiracagim…!” (Hicr, 15/40-42) Bu kissanin anlatildigi bir diger ayette muhlas kullarin bazi sifatlari zikredilmek suretiyle söylece tefsir edilmektedir: “Aslinda, iman edip Rab’lerine güvenen ve dayananlar üzerinde onun (seytanin) bir nüfuzu yoktur Onun nüfuzu, ancak onu dost edinenler ve onu Allah’a ortak kosanlar üzerindedir” (Nahl, 16/99-100) Anlasildigi gibi muhlas kullar, iman edip Allah’a dayanan ve Onu vekîl olarak taniyanlardir Iblisin azdirdiklari ise müsriklerdir Gerçekten de sadakat ve ihlâs bir ucu insan gönlünde, diger ucu Hakk’in inayet katinda öyle bir derinliktir ki, o derinliklere yelken açmis ve o kanatla kanatlanmis bir babayigidin takilip yollarda kaldigi görülmemistir 7
Kur’an-i Kerim’de ihlâs ifadesi “muhlisîne lehu’d-dîn” seklinde ve on bir defa yer alir ki, insanlarin, gizlisiyle açigiyla sirkin her türlüsünden arinmis bir imana sahip olmalari anl----- gelmektedir 8 “(Resûlüm!) Süphesiz ki Kitab'i sana hak olarak indirdik O halde sen de dini Allah'a has kilarak kulluk et Dikkat et, halis din yalniz Allah'indir O'nu birakip kendilerine bir takim dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklastirsinlar diye kulluk ediyoruz, derler Dogrusu Allah, ayriliga düstükleri seylerde aralarinda hüküm verecektir Süphesiz Allah, yalanci ve inkarci kimseyi dogru yola iletmez” (Zümer, 39/2- 3) Bu âyette geçen “muhlisan lehu’d-din” tabiri, genel itibariyla Allah’a, ibadet ve itaatte sirk kosmamak olarak tefsir edilirken “ed-dinü’l-hâlis” ise, sirkten arinmis, sirk bulasmamis din ve diyanet seklinde açiklanmistir 9 Ilk âyette ihlâs ile ibadet emredildikten ve Islâm veya Allah’a karsi kulluk diyebilecegimiz dinin mahiyeti belirtildikten sonra, devam eden âyetlerde mesele zitlariyla karsilastirilarak daha da anlasilir hale getirilmektedir Yani ihlâsa zit bir ibadetin ve dinin mahiyeti gözler önüne serilmektedir Bu ise putlara Allah’a yaklastirsinlar diye tapinmak olan sirktir 10 Ihlâs suresinin muhtevasina, isimlendirilisine ve faziletine ait rivâyetlere bakildiginda, ihlâs teriminin, tevhid anlamini içerdigi açiktir 11 Zaten bazi alimler, ihlâsi tevhid ile esdeger görmüslerdir 12
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, lâakal her onbes günde bir defa okunmali demek suretiyle önemine dikkat çektigi Ihlâs hakkindaki risalesinde13 ihlâsi kazanmak ve muhafaza etmek ve manilerini defetmek için zikrettigi düsturlarin konumuz açisindan tahlili çok mühimdir: “Birinci düsturunuz: Amelinizde rizayi ilahî olmali Eger O razi olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok eger o kabul etse bütün halk reddetse te’siri yok O razi olduktan ve kabul ettikten sonra isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde bulunmadiginiz halde halklara da kabul ettirir…” Yukarda degindigimiz gibi ihlâsin omurgasini tevhid ve sadakat teskil etmektedir Üstad Bediüzzaman zikredilen bu ilk prensip ve ilkeyle, ihlâstaki tevhidin özellikle kullar ile Yüce Allah arasindaki boyutuna degindigi, her türlü kulluk çesidi ve hizmet-i imâniyenin sadece ve sadece Cenab-Hakk’in rizasi esas alindigi takdirde bir anlami oldugunu ifade ettigi söylenebilir Üstad, Ikinci ve dördüncü düsturlarda ise, “Bu hizmet-i Kur’aniye’de bulunan kardeslerinizi tenkid etmemek ve onlarin üstünde faziletfurusluk nevinden gipta damarini tahrik etmemektir ”, “Kardeslerinizin meziyetlerini sahislarinizda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onlarin serefleriyle sakirâne iftihar etmektir ” ifadeleriyle de Islâm ümmetinin tevhidini, ihlâsin mezkur içtimaî boyutuyla dile getirmektedir Birinci düsturda fertlerin Aziz ve Hakim olan Yüce Allah’a karsi ve ondan talep ve amellerinde en mühim esasin Allah rizasi olduguna isaret ederken, Islâm ümmetini ve cemaatini ilgilendiren hususlardaki istek ve amellerde, riza-yi ilahi maksadina ilaveten gönüllerin ve cemiyetin tevhidinin daha dogrusu ihlâsinin da gerekli olduguna telmihte bulunmustur
Üstad Bediüzzaman “Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz” demek suretiyle de her seyi Allah’tan bilmek ve ne riya gibi dünyevî beklentileri ne de uhrevî beklentileri görmeyerek ihlâstaki zirveye isaret etmistir Nitekim Kuseyrî, ihlâsi genel olarak yapilan ibadetin son derece husû içinde gerçeklesmesi olarak açikladiktan sonra, nefis, kalp ve ruh olmak üzere ihlâsin üç mertebesi oldugunu belirtir Nefisle gerçeklesen ihlâs, ibadetin eksiksiz kusursuz eda edilmesidir Kalp ile ihlâs, kisilerin onun ibadetini görmesini görmemek, riyadan uzaklasmaktir Ruh ile ihlâs ise, manevî beklentilerden arinmaktir 14
Peygamber Efendimiz (s a s )’in Dilinden Ihlâs Allah dostu Cüneyd-i Bagdadî (k s )’nin sufî tarifinde ifade edildigi üzere ihlâs Peygamber Efendimiz (s a s)’in bir remzidir Büyük Veli, sufî’yi söyle tarif eder: “Sufî, Ibrahim (a s )’in kalbi gibi dünyevî kaygilardan selamet buldugu halde Allah’in emirlerine itaat eden bir kalbe sahip olan kisidir Yine sufî, teslimiyeti Ismail (a s )’in teslimiyeti, hüznü Davud (a s )’in hüznü, fakri Isa (a s )’in fakri, münacattaki sevki, Musa (a s ) sevki gibi olan kimsedir Ve ihlâsi da Muhammed (s a s )’in ihlâsi gibi olan kisidir 15
Pek çok hadis-i serifte, ihlâsin niteligi ve önemine vurgu yapilmistir Bir defasinda Allah Resûlü, “Benim sefaatim ihlâs ile ‘lâ ilahe illallah’ diyenleredir Çünkü muhlis olanin kalbi dilini, dili kalbini dogrular ” (Müsned, 2/307) buyurmustur Yine “Kim kalbini, imanin disindaki seylerden arindirir, sadece imana tahsis ederse kurtulur” buyurarak inancin niteligi açisindan ihlâsin önemini beyan etmislerdir
Ihlâs, iman kadar amel için de önemli bir yapi tasidir Ihlâs amelin özü mesabesindedir Bu sebeple bir hadis-i serifte bu durum söylece ifade edilir: “Ey insanlar biliniz ki (mü’min) kalpler su üç seyde hainlik yapmaz (onlari tam olarak yerine getirir) Ameli sirf Allah rizasi için yapmak, idarecilerin hayrini istemek, Müslümanlarin cemaatine bagli kalmak Zira Müslümanlarin duasi onlari arkalarindan kusatir ” (Darimî, Mukaddime 24 )
Ibadetin özü duanin eda keyfiyeti noktasinda önemli bir esas oldugu gibi, ibadet ve duanin kabülünde de ihlâs olmazsa olmazlardandir Bir keresinde, “Bir müslümanin cenaze namazini kildiginizda onun için ihlâsla dua edin ” (Ebû Davud, Cenaiz 60) diye tavsiyede bulunan Resûlullah bir baska hadisinde ise “Her zaman amellerinizde ihlâsi gözetin; zira Allah sadece amelin halis olanini kabul eder ” (Münâvî, 1/217) diyerek amellerin ihlâs merkezli olmasina dikkatleri çeker Yine “Dini hayatinda ihlâsli ol, az da olsa ihlâsli amel sana yeter ” (Münâvî, 1/216) buyurur Gerçekten amel bir cesed ise, ihlâs onda can, amel bir kanatsa ihlâs da diger kanattir Ne ceset cansiz olabilir Ne de tek kanatla bir yere varilabilir 16 Peygamber Efendimiz bir kisim hadislerinde de ihlâs kelimesini zikretmeksizin içerigine vurgu yapmistir: “Süphesiz Allah sizin suret ve dis görünüslerinize degil; kalplerinize bakar ” (Müslim, Birr 33; Ibn Mâce, Zühd 9) Ihlâs bir kalp amelidir ve Allah da kalplerin degisim ve temayüllerine göre insana deger verir
Bir defasinda Resûlullah, arkadaslarinin yanina geldiginde, onlara “Sizin hakkinizda beni, Deccal’in serrinden daha çok endiselendiren bir kaygimi haber vereyim mi” buyurmustu Onlar da, “Buyur Ey Allah’in Rasulü” diye mukabele etmis, bunun üzerine Hz Peygamber, “Bu gizli sirktir ki kisinin namaz kilmaya kalktiginda kendisini görenler için namazini güzellestirmesi allayip pullamasidir ” (Ibn Mâce, Zühd 21) diye cevap vermistir Bu hadisin benzeri diger iki rivâyette ise, sirk-i hafî yerine sirk-i sagîr ve sirk-i serâir ifadeleri yer almaktadir (Müsned, 2/30) Küçük sirk veya sirk-i hafî ise, müslüman bir ferdin, dinî bazi is ve amelleri yaparken, Allah’in disinda kisilerin rizasini hesaba katmasidir ki Islâmî terminolojide, riya terimiyle ifade edilmektedir 17
Hz Peygamber’in riya ile ilgili hadislerinden birinde “Sizin hakkinizda kaygilandigim küçük sirkten sizi uyaririm” buyurulur Küçük sirk nedir diye kendisine soruldugunda ise “riyadir” diye cevap verir ve devaminda “Yüce Allah, amellerinin karsiliklarini görecekleri günde kullarina söyle buyuracaktir: “Dünyadayken yaranmaya çalistiginiz kimselerin yanina gidin, bakin onlardan bir karsilik görecek misiniz?” (Tirmizî, Nüzûr 3; Ibn Mâce Fiten 19) Yine bir hadiste “Hardal tanesi kadar riya bulasmis hiç bir amel kabul edilmeyecektir ” (Müslim, Iman 148,149; Ebû Davud, Libas 26) buyurulmaktadir
Selef-i Salihînin Dilinden Ihlâs
Cüneyd Bagdâdî, “Ihlâs, kul ile Allah arasinda bir sirdir Melek onu bilmez ki sevap yazsin Seytan ona muttali olamaz ki ifsad etsin Hevâ ve heves onu fark edemez ki kendisine meylettirsin ” seklinde ihlâsi açiklamistir 18
Kuseyrî, ihlâsla ilgili birkaç tanim getirmistir: Birisi, ihlâs, amelleri onlara ariz olan manevî kirlilikten arindirmaktir ki bu manevî kirler amelden “sâlih” vasfini kaldirir 19 Digeri ise ibadette sadece Allah’in gözetilmesi, birlenmesi demektir ki kul taatiyla yalnizca Allaha yaklasmayi diler, asla birisine yaranmak, insanlarin övgüsünü kazanmak gibi seyleri gaye etmez, ibadetlerinde düsünmez Kisaca ihlâs ameli riyadan arindirmaktir 20
Abdullah el-Ensârî’ye göre ihlâs, amelin her türlü yabanci seylerden arindirilmasi, dupduru edâ edilmesi olarak tanimlamakta ve üç derecesinin oldugu belirtilmektedir: Birinci derece, Kisinin amelini kendinden bilmekten, ona güvenmekten, yetinmekten ve karsilik beklemekten kurtulmasidir Ikinci derece, kisinin bütün gayretiyle amel etmesine regmen amelinden haya duymasi, nefsiyle degil de Allah’in fazli ve keremiyle irtibatlandirmasidir Üçüncüsüne gelince Amelini ilme tâbi kilip kendisini de hakkin hükmüne teslim etmesi, mâsivadan kurtulmasidir 21
Ibn Atâullah Iskenderî, amelleri birer beden, ihlâsi ise onlarin ruhu olarak açiklamaktadir Bu benzetmenin serhinde ise, Abdülmecîd es-Sernûbî, ihlâsin kisilerin manevî durumuna göre üç mertebesi oldugunu belirtip bunlari açiklar: Birincisi Abidlerin (Avâmin) ihlâsidir ki kisinin amellerinin açik ve gizli riyadan ve nefsî hazlardan kurtulmasi, Allah’in mükafatini ve ikabini düsünerek kulluk etmesidir Ikincisi ise Muhibbînin ihlâsidir ki kisi amellerinde sadece Allah’i yüceltmeyi ve tazimi kasteder Üçüncüsü ise, Mukarrebînin ihlâsidir ki kisinin her türlü tahrik ve teskinde Allah’in birligini müsahede etmeleri, kendilerini bir güce ve kuvvete sahip görmekten uzaklasarak her seyi Allah’in lutfu ve ihsani olarak görmeleridir 22
Imam Gazâlî, ihlâsi, iki kisimda mütalâa etmektedir Nasil sirkin celîsi ve hafîsi varsa buna mukabil gelen ihlâs da vardir Birincisi tevhidde ihlâstir ki Yüce Allaha uluhiyyetinde ortak kosmamaktir Ihlâsin ikinci derecesi ise, niyet ve maksatlarda sadece Allah’a teveccüh olmasidir ki riyasiz bir ameli ifade eder 23 Ismail Ankaravî ise ihlâsi dinî amelleri kibir ve riyadan arindirip halis, saf hale getirmektir, seklinde tarif etmistir Hakikat su ki ihlâs yalniz ve yalniz Allah için ve O’nun rizasini kazanma yolunda yapilan ibadetle kazanilir 24
Isin daha dogrusu ihlâs, kul ile Mâbud arasinda bir sirdir ve bu sirri Allah, sadece sevdiklerinin kalbine koymustur Kalbi ihlâsa uyanmis bir insanin nazarinda medh ü zem, tazim ü tahkir ve yaptigi islerle bilinip bilinmemesi, hatta sevap ve mükafat mülahazasi kat’iyen söz konusu degildir 25
Sonuç olarak denilebilir ki ihlâs, kisinin kalbî ve bedenî olmak üzere bütün ibadet ve amellerinde, nefsine pay çikarmamasi, hattâ ihlâsini dahi görmemesidir Evet özetle ihlâs, dogru, samimi, katisiksiz, dupduru olma ve kalbi bulandiracak seylere karsi kapali kalma ve yasama halidir Diger bir deyisle gönül safveti fikir istikameti Allah ile münasebetlerinde dünyevî garazlardan uzak kalma ve tam bir sadakatle kullukta bulunma halidir
DIPNOTLAR
1 Ibn Manzûr, Muhammed b Mükerrem, Lisânü’l-Arab, “hls” md , Beyrut 1990,
2 Ebu’l-Bekâ el-Kefevî, el-Külliyyat, Beyrut 1993, s 414, 434, 64
3 Bk Yunus Ekin “Ihlâs Kavraminin Semantik Analizi”, Tasavvuf Dergisi, 9 (2002) s 149
4 Taberî, Ibn Cerir, Camiul-Beyan, Beyrut 1995, XVI, 118
5 Ibn Kesîr, Ebu’l-Fidâ, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azîm, Istanbul 1984, V, 232:
6 Kuseyrî, Letâifu’l-Isârât, IV, 105
7 M Fethullah Gülen Kalbin Zümrüt Tepeleri, Istanbul 2004, cilt I, s 96
8 Taberî, Câmiu'l-beyân, V, 455-456
9 Kurtubî, el-Câmi’, XV, 208; Ibnü’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec, Zâdü’l-Mesîr, Beyrut 1994,VII, 41
10 Sevkânî, Muhammed b Ali, Fethu’l-Kadir, Beyrut 1997, IV, 562-563
11 Ibn Kesîr, Tefsir, VIII, 538-544; Feyrûzâbâdî, Besâiru Zevi’t-Temyîz, Beyrut ts , I,553
12 Ibn Manzûr, Lisanül-Arab, “hls” md
13 Bediüzzaman Said Nursî,Lem’alar, 21 Lem’a, Sahdamar yayinlari,
14 Kuseyrî, Letâifü’l-isârât, V, 267
15 Cebecioglu, Ethem, “Prof Nicholson’in Kronolojik Esasli Tasavvuf Tarifleri”, A Ü I F D , 29 (1987), 387-395
16 Gülen Kalbin Zümrüt Tepeleri, I, 97
17 Ibnü’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec, Nüzhetü’l-a’yun, Beyrut 1987, s 372
18 Kuseyrî, er-Risale, 104; Yilmaz, H Kamil, Anahatlariyla Tasavvuf ve Tarikatlar, s 169
19 Kuseyrî, Letâif, III, 281
20 Kuseyrî, er-Risale, 104
21 Abdullah el-Ensârî, Menâzilü’s-Sâirîn, Misir ts , s
22 Sernûbî, Abdülmecîd, Serhü’l-Hikemi’l-Atâiyye, Dimesk 1989, s 23
23 Gazalî, Ihyâ, IV, 580
24 Ismail Ankaravî, Minhâcü’l-fukarâ, Haz Saadettin Ekici, Istanbul1996, s, 252
25 Gülen, Kalbin Zümrüt Tepeleri, I, 98
Adil Öksüz - Yeni Ümit Dergisi
Selam ve dua ile  
|