Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Sorularla İslamiyet

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
amel, edebilir, hükümleri, islami, kendisi, kişi, mezhebe, uymadan, yorumlayıp

Kişi İslami Hükümleri Kendisi Yorumlayıp Bir Mezhebe Uymadan Amel Edebilir Mi?

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kişi İslami Hükümleri Kendisi Yorumlayıp Bir Mezhebe Uymadan Amel Edebilir Mi?




Kişi İslami Hükümleri Kendisi Yorumlayıp Bir Mezhebe Uymadan Amel Edebilir Mi?
Hakkında Kişi İslami Hükümleri Kendisi Yorumlayıp Bir Mezhebe Uymadan Amel Edebilir Mi?




Soru
Bir insan kendini yeterince Islami açidan yetistirirse oldukça bilgili bir konuma gelirse,mezheplerden birine uymasa olur mu kendisi yorumda bulunsa kendine göre bir yol belirlese olur mu Yoksa illa da bir mezhep seçmeli mi?

Bir insanin Islami meseleler hususunda içtihad edebilmesi için müctehid derecesine gelmesi gerekir

IÇTIHAD kapisi açiktir Fakat su zamanda oraya girmeye Alti Mâni vardir

BIRINCISI

Nasil ki kista, firtinalarin siddetli oldugu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapilari açmak, hiçbir cihetle kâr-i akil degil Hem nasil ki büyük bir selin hücumunda, tamir için duvarlarda delikler açmak, gark olmaya vesiledir Öyle de, su münkerat zamaninda ve âdât-i ecânibin istilâsi âninda ve bid’alarin kesreti vaktinde ve dalâletin tahribati hengâminda, içtihad namiyla, kasr-i Islâmiyetten yeni kapilar açip, duvarlarindan muharriplerin girmesine vesile olacak delikler açmak, Islâmiyete cinayettir

IKINCISI

Dinin zaruriyâti ki, içtihad onlara giremez; çünkü kat’î ve muayyendirler Hem o zaruriyat, kut ve gida hükmündedirler Su zamanda terke ugruyorlar ve tezelzüldedirler Ve bütün himmet ve gayreti, onlarin ikamesine ve ihyâsina sarf etmek lâzim gelirken, Islâmiyetin nazariyat kisminda ve selefin içtihadât-i sâfiyâne ve hâlisânesiyle, bütün zamanlarin hâcâtina dar gelmeyen efkârlari oldugu halde, onlari birakip, heveskârâne yeni içtihadlar yapmak, bid’akârâne bir hiyanettir

ÜÇÜNCÜSÜ

Nasil ki, çarsida, mevsimlere göre birer metâ mergub oluyor, vakit be vakit birer mal revaç buluyor Öyle de, âlem mesherinde, içtimaiyât-i insaniye ve medeniyet-i beseriye çarsisinda, her asirda birer metâ mergub olup revaç buluyor Sûkunda, yani çarsisinda teshir ediliyor, ragbetler ona celb oluyor, nazarlar ona teveccüh ediyor, fikirler ona müncezib oluyor Meselâ, su zamanda siyaset metâi ve hayat-i dünyeviyenin temini ve felsefenin revaçlari gibi

Ve Selef-i Salihîn asrinda ve o zamanin çarsisinda en mergub metâ, Hâlik-i Semâvât ve Arzin marziyatlarini ve bizden arzularini, kelâmindan istinbat etmek ve nur-u Nübüvvet ve Kur’ân ile, kapatilmayacak derecede açilan âhiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandirmak vesâilini elde etmek idi

Iste, o zamanda zihinler, kalbler, ruhlar, bütün kuvvetleriyle Yerler ve Gökler Rabbinin marziyâtini anlamaya müteveccih oldugundan, içtimaiyât-i beseriyenin sohbetleri, muhavereleri, vukuatlari, ahvalleri ona bakiyordu Ona göre cereyan ettiginden, her kimin güzelce bir istidadi bulunsa, onun kalbi ve fitrati, suursuz olarak herseyden bir ders-i marifet alir, o zamanda cereyan eden ahval ve vukuat ve muhaverattan taallüm ediyordu Güya herbir sey ona bir muallim hükmüne geçip, onun fitrat ve istidadina, içtihada bir istidad-i ihzarî telkin ediyordu Hattâ o derece su fitrî ders tenvir ediyordu ki, yakîn idi ki kisbsiz içtihada kabiliyeti ola, atessiz nurlana Iste, su tarzda fitrî bir ders alan bir müstaid, içtihada çalismaya basladigi vakit, kibrit hükmüne geçen istidadi, nûrun alâ nûr sirrina mazhar olur, çabuk ve az zamanda müçtehid olurdu

Amma su zamanda, medeniyet-i Avrupa’nin tahakkümüyle, felsefe-i tabiiyenin tasallutuyla, serâit-i hayat-i dünyeviyenin agirlasmasiyla efkâr ve kulûb dagilmis, himmet ve inâyet inkisam etmistir Zihinler mâneviyâta karsi yabanîlesmistir Iste bunun içindir ki, su zamanda birisi, dört yasinda Kur’ân’i hifz edip âlimlerle mübahase eden Süfyan ibni Uyeyne olan bir müçtehidin zekâsinda bulunsa, Süfyan’in içtihadi kazandigi zamana nisbeten, on defa daha fazla zamana muhtaçtir Süfyan on senede içtihadi tahsil etmisse, su adam yüz seneye muhtaçtir ki tahsil edebilsin Çünkü, Süfyan’in iptidâ-yi tahsil-i fitrîsi, sinn-i temyiz zamanindan baslar Yavas yavas istidadi müheyyâ olur, nurlanir, herseyden ders alir, kibrit hükmüne geçer Amma onun naziri, su zamanda, çünkü zihni felsefede bogulmus, akli siyasete dalmis, kalbi hayat-i dünyeviyede sersem olmus, istidadi içtihaddan uzaklasmis Elbette fünun-u hazirada tevaggulü derecesinde, istidadi içtihad-i ser’î kabiliyetinden uzaklasmis; ve ulûm-u arziyede tefennünü derecesinde, içtihadin kabulünden geri kalmistir Onun için, “Ben de onun gibi zekîyim, niçin ona yetisemiyorum?” diyemez ve demeye hakki yoktur ve yetisemez

DÖRDÜNCÜSÜ

Nasil ki, bir cisimde, nesvünemâ için tevessü meyli bulunur O meyl-i tevessü ise—çünkü dahildendir—vücut ve cisim için bir tekemmüldür Fakat, eger hariçte tevsi için bir meyil ise, o vücudun cildini yirtmaktir, tahrip etmektir, tevsi degildir Öyle de, Islâmiyetin dairesine Selef-i Salihîn gibi takvâ-yi kâmile kapisiyla ve zaruriyât-i diniyenin imtisali tarikiyle dahil olanlarda meylü’t-tevessü ve irade-i içtihad bulunsa, o kemâldir ve tekemmüldür Yoksa, zaruriyâti terk eden ve hayat-i dünyeviyeyi hayat-i uhreviyeye tercih eden ve felsefe-i maddiye ile âlûde olanlardan olan o meylü’t-tevsi ve irade-i içtihad, vücud-u Islâmiyeyi tahrip ve boynundaki ser’î zincirini çikarmaya vesiledir

BESINCISI

Üç nokta-i nazar, su zamanin içtihadâtini arziye yapar, semâvîlikten çikariyor Halbuki, seriat semâviyedir; ve içtihadât-i ser’iye dahi, onun ahkâm-i mesturesini izhar ettiginden, semâviyedirler

Birincisi: Bir hükmün hikmeti ayridir, illeti ayridir Hikmet ve maslahat ise, tercihe sebeptir; icaba, icada medar degildir Illet ise, vücuduna medardir Meselâ seferde namaz kasredilir, iki rekât kilinir Su ruhsat-i ser’iyenin illeti seferdir, hikmeti ise mesakkattir Sefer bulunsa, mesakkat hiç olmasa da namaz kasredilir Çünkü illet var Fakat sefer bulunmasa, yüz mesakkat bulunsa, namazin kasredilmesine illet olamaz Iste, su hakikatin aksine olarak, su zamanin nazari ise, maslahat ve hikmeti illet yerine ikame edip ona göre hükmediyor Elbette böyle içtihad arziyedir, semâvî degildir

Ikincisi: Su zamanin nazari, evvelâ ve bizzat saadet-i dünyeviyeye bakiyor ve ahkâmlari ona tevcih ediyor Halbuki, seriatin nazari ise, evvelâ ve bizzat saadet-i uhreviyeye bakar; ikinci derecede, âhirete vesile olmak dolayisiyla, dünyanin saadetine nazar eder Demek, su zamanin nazari, ruh-u seriattan yabanîdir Öyle ise seriat n----- içtihad edemez

Üçüncüsü: (*) اِنَّ الضَّرُورَاتِ تُبِيحُ الْمَحْظُورَاتِ kaidesi, yani, “Zaruret harami helâl derecesine getirir” Iste, su kaide ise, küllî degil Zaruret, eger haram yoluyla olmamissa, harami helâl etmeye sebebiyet verir Yoksa, su-i ihtiyariyla, gayr-i mesru sebeplerle zaruret olmussa, harami helâl edemez, ruhsatli ahkâmlara medar olamaz, özür teskil edemez Meselâ, bir adam, su-i ihtiyariyla, haram bir tarzda kendini sarhos etse, tasarrufâti, ulema-i seriatçe aleyhinde câridir, mazur sayilmaz Tatlik etse, talâki vaki olur Bir cinayet etse, ceza görür Fakat su i ihtiyariyla olmazsa talâk vaki olmaz, ceza da görmez Hem meselâ, bir içki müptelâsi, zaruret derecesinde müptelâ olsa da diyemez ki, “Zarurettir, bana helâldir

Iste, su zamanda zaruret derecesine geçen ve insanlari müptelâ eden, bir beliyye-i âmme suretine giren çok umurlar vardir ki, su-i ihtiyardan, gayr-i mesru meyillerden ve haram muamelelerden tevellüt ettiklerinden, ruhsatli ahkâmlara medar olup harami helâl etmeye medar olamazlar Halbuki, su zamanin ehl-i içtihadi, o zarurati ahkâm-i ser’iyeye medar yaptiklarindan, içtihadlari arziyedir, hevesîdir, felsefîdir; semâvî olamaz, ser’î degil Halbuki, semâvât ve arzin Hâlikinin ahkâm-i Ilâhiyesinde tasarruf ve ibâdinin ibâdâtina müdahale o Hâlikin izn-i mânevîsi olmazsa, o tasarruf, o müdahale merduddur

Meselâ, bazi gafiller, hutbe gibi bazi seâir-i Islâmiyeyi Arabîden çikarip her milletin lisaniyla söylemeyi iki sebep için istihsan ediyorlar

Birincisi: “Tâ siyaset-i hazira avâm-i Müslimîne de o suretle tefhim edilsin” Halbuki, siyaset-i hazira, o kadar çok yalan ve hile ve seytanet içine girmis ki, vesvese-i seyâtîn hükmüne geçmistir Halbuki, minber vahy-i Ilâhînin teblig makami oldugundan, o vesvese-i siyasiyenin hakki yoktur ki o makam-i âliye çikabilsin

Ikinci sebep: “Hutbe, bazi suver-i Kur’âniyenin nasihatleri anlasilmak içindir” Evet, eger millet-i Islâm, Islâmiyetin zaruriyâti ve müsellemâti ve malûm olan ahkâmini, ekseriyet itibariyla imtisal edip yerine getirseydi, o vakit nazariyât-i ser’iye ve mesâil-i dakika ve nesâyih-i hafiyeyi anlamak için, bildigi lisanla hutbe okunmasi ve suver-i Kur’âniyenin—eger mümkün olsaydi—tercümesi (*) belki müstahsen olurdu Fakat namaz, zekât, orucun vücubu ve katl, zina ve sarabin haramiyeti gibi malûm olan ahkâm-i kat’iye-i Islâmiye mühmel kaliyor Avâm-i nâs, onlarin vücubunu ve haramiyetini ders almaya muhtaç degiller Belki, tesvik ve ihtar ile o ahkâm-i kudsiyeyi hatirlatip, Islâmiyet damarini ve iman hissini tahrik etmekle, imtisallerine tesvik ve tezkire ve ihtara muhtaçtirlar Halbuki, bir âmi, ne kadar cahil dahi olsa, Kur’ân’dan ve hutbe-i Arabiyeden su meâl-i icmâliyeyi anlar ki, “Herkese ve bana malûm olan imanin rükünlerini ve Islâmiyetin umdelerini, hatip ve hafiz ihtar ediyor ve ders veriyor, okuyor” der, kalbinde onlara karsi bir istiyak hasil olur Acaba kâinatta hangi tabirat var ki, Ars-i Âzamdan gelen Kur’ân-i Hakîmin i’cazkârâne, müfehhimâne ihtarlarina, tezkirlerine, tesviklerine mukabil gelebilsin?

ALTINCISI

Selef-i Salihînin müctehidîn-i izâmi, asr-i nur ve asr-i hakikat olan asr-i Sahâbeye yakin olduklarindan, sâfi bir nur alip hâlis bir içtihad edebilirler Su zamanin ehl-i içtihadi ise, o kadar perdeler arkasinda ve uzak bir mesafede hakikat kitabina bakar ki, en vâzih bir harfini de zorla görebilirler

Eger desen: Sahâbeler de insandirlar; hatadan, hilâftan hâli olmazlar Halbuki, içtihadâtin ve ahkâm-i seriatin medari, Sahâbelerin adaleti ve sidkidir ki, hattâ ümmet “Sahâbeler umumen âdildirler, dogru söylerler” (*) diye ittifak etmisler

Elcevap: Evet, Sahâbeler ekseriyet-i mutlaka itibariyla hakka âsik, sidka müstak, adalete hâhisgerdirler Çünkü yalanin ve kizbin çirkinligi, bütün çirkinligiyle ve sidkin ve dogrulugun güzelligi, bütün güzelligiyle o asirda öyle bir tarzda gösterilmis ki, ortalarindaki mesafe, Arstan ferse kadar açilmis, esfel-i sâfilîndeki Müseylime-i Kezzâb’in derekesinden, âlâ-yi illiyyînde olan Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmin derece-i sidki kadar bir ayrilik görülmüstür

Evet, Müseylime’yi esfel-i sâfilîne düsüren kizb oldugu gibi, Muhammedü’l-Emin Aleyhissalâtü Vesselâmi âlâ-yi illiyyîne çikaran sidktir ve dogruluktur Iste, hissiyât-i ulviyeyi tasiyan ve mehâsin-i ahlâkiyeye perestis eden ve sems-i Nübüvvetin ziya-yi sohbetiyle nurlanan Sahâbeler, o derece çirkin ve sukuta sebep ve Müseylime’nin maskara-âlûd muzahrafat dükkânindaki kizbe, ihtiyariyla ellerini uzatmamak; ve küfürden çekindikleri gibi, küfrün arkadasi olan kizbden çekinmeleri; ve o derece güzel ve medar-i fahr ve mübahat ve mirac-i suud ve terakki ve Fahr-i Risaletin hazine-i âliyesinden en revaçli bulunan ve sâsaa-i cemâliyle içtimaât-i insaniyeyi nurlandiran sidka ve dogruluga ve hakka—ve bilhassa ahkâm-i ser’iye rivâyetinde ve tebliginde—elbette ellerinden geldigi kadar talip ve muvafik ve âsik olmalari kat’îdir, zarurîdir, süphesizdir

Halbuki, su zamanda, kizb ve sidkin ortasindaki mesafe o kadar kisalmis ki, adeta omuz omuza vermisler Sidktan yalana geçmek, pek kolay gidiliyor Hattâ, siyaset propagandasi vasitasiyla yalancilik, dogruluga tercih ediliyor Iste, en çirkin sey, en güzel seylerle beraber bir dükkânda, bir fiyatla satilsa, elbette pek âli olan ve hakikat cevherine giden sidk ve hak pirlantasi, o dükkâncinin marifetine ve sözüne itimad edip körü körüne alinmaz


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.