![]() |
Osmanlı Kadın Şairleri.. |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanlı Kadın Şairleri..Osmanlıda kadın şairler kadar, kadın şairler üzerine yapılmış araştırmaları da gözden geçirmek isteyen bir araştırmacı hayal kırıklığına uğramayı peşinen göze almak zorundadır ![]() ![]() Geleneksel dönemde edebiyat tarih ve tenkidinin yerini tutan tezkirelerle sınırlı kalan edebî araştırmalarda adı geçen kadın şair sayısı iki elin parmaklarından çok az fazladır ![]() ![]() Tanzimat sonrasında sayılarında artış görülen kadın şairler üzerinde ise münferit ve ciddi birkaç çalışmanın varlığına rağmen; kadın şairlerimizi başlangıçtan itibaren ele alarak ortaya gerçek bir panorama çıkaracak sistemli bir çalışmanın henüz yapılmadığı aşikârdır ![]() Zeynep Hatun Mihrî Hatun Ani Hatun Fıtnat Hanım Leylâ Hanım Şeref Hanım Âdile Sultan Tevhîde Hanım Feride Hanım Hatice Nakiye Hanım Sırrî Hanım Münire Hanım Fıtnat Hanım (Trabzonlu) Habibe Hanım Hasibe Maide Hanım Hatice İffet Hanım Leylâ Hanım (Saz) Nigâr Hanım Makbule Leman İhsan Raif Şükûfe Nihal Halide Nusret Zorlutuna ZEYNEP HATUN Divan şiirinin bilinen ilk kadın şairi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER GAZEL Keşfet nikabını yeri göğü münevver et Bu âlem anasırı firdevs-i enver et Depret lebini cüşe getir hacz-i kevseri Anber saçını çöz bu cinanı muattar et Hattın berat verdi saba yeline dedi Tez er Hatay’a Çin’i tamam et müseehhar et Yâra yolunda âşk ile derdinden ölenin Kim der sana ki hecr ile cânın mükedder et Zeynep çü dost zülfü gibi tarümarsın Divane olma şiirini divan ü defter et Zeyneb ko meyli zinet-i dunyaya zen gibi Merdane var Sade-dil ol terk-i ziver it MİHRÎ HATUN 1460 ya da 1461′de Amasya’da doğdu ve 1506′da yine burada öldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER GAZEL Ben umardım ki seni yâr-ı vefâ-dâr olasın Ne bileydim ki seni böyle cefâ-kâr olasın Hele sen kaaide-î cevrde eksik komadın Dostluk hakkı ise ancağ ola var olasın Reh-i âşkında neler çektüğüm ey dost benim Bilesin bir gün ola aşka giriftâr olasın Sözüme uymadın ey asılası dil dilerim Ser-i zülfüne anın âhiri ber-dâr olasın Sen ki cân gül-şeninin bi gül-i nev-restesisin Ne revâdır bu ki her hâr ü hasa yâr olasın Beni âzâde iken aşka giriftâr itdin Göreyim sen de benim gibi giriftâr olasın Bed-duâ etmezem ammâ ki Huda’dan dilerim Bir senin gibi cefâ-kâra hevâ-dâr olasın Şimdi bir hâldeyüz kim ilenen düşmanına Der ki Mihrî gibi sen dahi siyeh-kâr olasın ANİ HATUN Doğum tarihi bilinmiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER GAZEL Feramuş itti hayli dem beni yad itmeden kaldı Benim çok sevdigim mahzunu dilşad itmeden kaldı Nola t’amirine kasd itmese şah-ı cihan banım Bilür kim hatır-ı viranım abad itmeden kaldı Kalupdur bahr-i gamda fülk-i dil yok sahil-i maksud Hayıflar rüzgarim bana imdad itmeden kaldı Düşelden ran-ı aşk-ı yare zar ü natüvandır dil Ser-i kuyinde halim yare feryad itmeden kaldı Niçün derpey olur Ani ki hal-i Kays’ı bilmez mi O biçare yetürdi kendin irşad itmeden kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Kadın Şairleri.. |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanlı Kadın Şairleri..FİTHAT HANIM İstanbul’da doğdu, doğum tarihi bilinmiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER ŞARKI Beni derdinle yeter zâr etdin Yok mu insâfın a zalim söyle Çeşm-i mestin gibi bîmâr etdin Yok mu insâfın a zalim söyle Ruhların taze gülü handandır Leblerin derd-i dile dermandır Sühanın mürde-i aşka candır Yok mu insâfın a zalim söyle Âşık-ı zâre cefâ kârındır Öldüren gamze-i hunharındır Eden ihyâ yine güftarındır Yok mu insâfın a zalim söyle Ey Sehi-kamer ü şîrin-güftâr Bülbül-i vird-i ruhun gerçi hezâr Var mıdır bencileyin âşık-ı zâr Yok mu insâfın a zalim söyle GAZEL Neşve-i cam-ı muhabbetle gönül cuş eyler Çekilen der ü gamı cümle feramuş eyler Kıl hazer alma sakın aşık-ı zarın ahın Seni bir şuh-ı sitemkara felek dun eyler Bir nigehle komadı derdimi takrire mecal Çeşm-i mestin nice guyaları hamuş eyler Hale-i mah gibi sineye çekmiş mihri Bezm-i vuslatta o kim yari deraguş eyler Sen hem gülşen-i hüsnünde figan et cü hezar Fıtnata derd-i dilin belki o gül guş eyler LEYLÂ HANIM Sudur’dan Moralı Zâde Hâmid Efendi’nin kızı ve Keçecizâde İzzet Molla’nın yeğeni ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER GAZEL Yârin âşıkları ile ülfeti pek güçtür güç O peri vahşidir unsiyyeti pek güçtür güç Sakın aldanma gönül vâ’d-i visâl-i yâre Sonra derd ü elem ü mihneti pek güçtür güç Beni âfv eyle eğer meclise girdiyse rakip Çekemem doğrusu bu sıkleti pek güçtür güç Ders-i aşkı açalım dersini vaiz kapasın Zâhidin bârid olur sohbeti pek güçtür güç Sohbeti yâr ile de pekçe uzatma Leylâ O peri vahşidir ünsiyyeti pek güçtür güç GAZEL Her seherde Kâbei kûyında estikçe nesim Âşıka zülfi siyahından gelir anber şemim Naveki müjgânı gönder sinei mecruhuma Kûşei gamda dili mahzunuma olsun nedim Kalim bu aşk ile yanmaktan ey meh ruzüşeb Yok bana derdü elemden başka bir yârı kadîm Şiddeti düzahla korkutma beni gel zahida Aşkıma nisbet benim bir şey midir narı cahim Kûşei cennet dahi olsa safayab olmayız Aşk ile olduk hele külhan bucağında mukim Zulmu çok ettin bugün Leylâ’ye ey şahı cihan Ruzi mahşerde seninle eylesin bahsi azîm GAZEL Hayâli ârızın bağı gönülde gülizarımdır Açıldı dağlar kim sînede evvem beharımdır Güli ümmidim açılmaz açıldı soldu hep güller Bu gülşende figandan bihaber ancak nigârımdır Hikâyettir sana şerhi derunumdan değil şevka Senin aşkınla yanmak tabemahşer iftiharımdır Neden küstün bilir hep cürmün inkâr eylemez âşık Sebep bu infiale naleî bî ihtiyarımdır Salın ey nahli nâzım gel nolur bir kerre serv âsa Sarayındır bu gönlüm ande eşkim cuyibarımdır Emanet eyledim bir tahfecik ol şahı hubane Gönül derler anın adına Leylâ yadigârımdır ŞEREF HANIM 1809′da İstanbul’da doğdu, 1861′de yaşamını yitirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER KASİDE Kasîde-i Bahâriyye der Hakk-ı Müşâriin-ileyh - Berây-ı Âlî Paşa - Açıl ey gonce-i zîbâ açıl fasl-ı bahar oldı Hezârın hasret-i dîdâr ile derdi hezâr oldı Donandı her taraf üşkûfe-i elvan ile yer yer Yine sun’-ı Cenâb-ı Kird-gârı aşikâr oldı Takarrub edicek teşrifi sultân-ı gülin nâ-gâh Dikildi tûğ-ı şâhî bağ u sahra kânı-kâr oldı Bahar erdûsını sünbül-teber tebşire geldikde Kurup çadır çiçekle muntazır her kûh-sâr oldı Bu eyyâm-ı ferah-zâye tahassür çekmeden fulya Sarardı sureta bir âşık-ı zar u nizâr oldı Meğer neşv ü nema bulmuş şarâb-ı erguvan ile Anın’çün çeşm-i dilber gibi nergis pür-humâr oldı Görüp zülf-i arûsın ziynet ü dârâtını bî-şekk Civan perçem başa çıktıkda gayet dil-figâr oldı Benefşe çıkdı her-câyî deyu ifrât-ı ye’sinden Olup sünbül perişan lâle yek-ser dâğ-dâr oldı Eder şeb-bû ile ay-çiçeği gece safa, mehtâb Görince fûl-ı bahrî yollar üzre hep nisâr oldı Düzüp zerrin kadehle bezmini çark-ı felek güya Çekildi bir kenâre cümleden sâhib-vakâr oldı Sarıldı nahl-ı leylâk üzre güya bir çiçekli şal Bakup serv u sünûber bîd-i reşkiyle çinâr oldı Şakâyıkda görince revnak ü rengi kemâlinde Hasedle zenbakın hep akl u fikri târ u mâr oldı Bilür erbabı kadrin bak alur göz ile haşhaşa Ki attâr-ı felekden ehl-i keyfe ber-güzâr oldı Karanfil yâsemen aşkile sîne çak çak etdi Ya her dem tazeye meyi etmede bî-ihtiyâr oldı ![]() Ne kabil misk-i Rûmî ıtr-ı şâhîyle ola hem-bû Girince araya şimşir bu da’vâ ber-karâr oldı Bütün ezhâre hâlât-ı hazânı etmeğe ifşa Gelüp kartopu güya tercemân-ı rûzigâr oldı Bahâriyye temam olduysa da ey hâme güya ol Gazel de söylemek şâirlere çünkim şiar oldı Yine ey gül-izâr-ı işve vakt-ı âh u zar oldı Bu da’vâya delîl ü şâhid istersen hezâr oldı Buyur geşt ü güzâr et cümle ezhârı çemen-zârın Kudûmın öpmeğe hep dîde dûz-ı intizâr oldı Görince bülbülün cûş u hürüsün fart-ı gayretle Benim de seyl-i eşkim ğıbta-bahş-ı cûy-bâr oldı Gelüp bâd-ı sabâ dedi Şeref geç bu hevâlardan Bu nazmın gerçi evrâk-ı sipihre yadigâr oldı Ne sarf etdin bahara cevher-i güftârını ancak Sebeb-i asayiş dünyâya bir âlî-tebâr oldı Edersin medh ol zât-ı şerifi et ki âlemde Senası mahz-ı farz u her sağar ü her kibar oldı Bu vasfa Hazret-i Alî Emîn Paşa sezadır kim Duây-ı devleti vird-i zeban ü her diyar oldı Makâm-ı âliyi teşrif edel’den zât-ı ülyâsı Umûr-ı hâriciyye nâzırıyle pür-vakâr oldı Huzurunda şükûfe şîşesi olmak ümidiyle Ne rütbe şimdi çeşm-i bülbüle bak i’tibâr oldı Nesîm-i lutfı ğâlibdir bahara ehl-i hâcâtın Nihâl-i maksad u amali hep pür berg ü bâr oldı Nisâr olmakda gerçi cümleye nakd ü inâyâtın Senin hakkında ise şad hezâr u bî-şümâr oldı Düşüp ümmîd-i afv ile der-i ihsanına gönlüm Bilür cürm ü kusûrın pây-mâl-i i’tizâr oldı Kerem-kârâ şeref-sadrâ sipihr-i devlete bed-râ Eğerçi bunda ıtrâ’-ı makâla ibtidâr oldı Vesîle-cûy idim neşr etdim işte bu bahaneyle Bütün ezhâr bûy-i midhatinden hisse-dâr oldı Kıyâs olsa yanında bir içim su gibidir nîsân Ki cûd u şefkatin baranı bahr-ı bî-kenâr oldı Umûrında muvaffaksın o rütbe zanneder herkes Ya Zât-ı Hızr yâ tevfik-i Bari müsteşar oldı Bekây-ı ömr ü ikbâlindir elbet matlabı halkın Vücûdın mutlaka dünyâya lutf-ı Gird-gâr oldı ![]() Penâh eden hücûm-ı ceyş-i gamdan olur asude Der-i Devlet-meâbın bir hısâr-ı üstüvâr oldı Değil fahriyye yazmak gerçi haddim kendi hakkımda Bana Zât-ı Şerifin lîk mahz-ı iftihar oldı Ederken âh ü feryâd endelib efsâne dinlemez Şeref, başla du’âya gayrı vakt-ı İhtisar oldı ![]() Akîb-i cemrede her sal meymûn fal dendikce Cihâna feyz-i nevrûzın yeter pertev-nisâr oldı Riyâz-ı ömr ü câhı haşre-dek her dem bahar olsun Denildikçe yine vakt-ı safay-ı gül-izâr oldı ![]() (Mefaîlün mefaîlün mefaîlün mefâîlün) GAZEL Dildeki dag-i füruzanım ile eğlenirim Geceler kendi çerağınım ile eğlenirim Ederim züver-i aguse-i hayalim yâri Daima hidmet-i mihmanım ile eğlenirim Söyletip çektiğini şuh-i cefakarından Sergüzeşt-i dil-i nalanım ile eğlenirim Komaz avare vü tenha beni manend-i safa Yine derd-ü gam-i cananım ile eğlenirim Dest-i ahım dokunup saz-i derunun teline Nağme-i nale vü efganım ile eğlenirim Söyleyip serd-i mihmetle nice taze gazal Şeref eş’ar-i perişanım ile eğlenirim GAZEL Dili şuride hayfa yâre, yâr ağyare maildir Bilinmez hikmeti bülbül güle, gül hare maildir Olursun pür gadab ben arzıhal etdikçe sen emma Cefakârım, mizacın çare ne ağyare maildir Şikâyet sanma rencü zahmi aşk eyler isem izhar Tabibe haste elbet derdini iş’are maildir Kaçınmaz şulei didarı yâre can atar daim Benim mürgi dilim pervane âsa nare maildir İder tahsin nazmı dilküşasın eylesen tanzir Şeref tab’ı selisim böyle hoş küftare maildir KITALAR Bir vech ile kabil değil icrayı teşekkür Şâdoldu şeref zar iki yüzden agâh Eüdi beni teltif reis oldu efendim Hem kıldı iki yüz kuruş ita bana her mah … Keramet tâ ezelden dadı Hakmış zatına bildim Benim keşfeyledin arzetmeden hali perişanım İkişer yüz kuruş mahiye ihsan eyledin hakka Şeref bir akçeye şayan değilken ey keremkânım … Kemalü ömrünü lûtfundan efzun eylesün Mevlâ Cihan durdukça dur sadrında sen ey himmeti Âli Şeref zatın maaş tahsisi ile şimdi sayende Değildi habbeye malik pür oldu ceybi amali … ÂDİLE SULTAN 1825′te İstanbul’da doğdu, 1898′de yaşamını yitirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER GAZEL Duymayın can ü gönül dostuma pinhan gideyim Akl ü can bana nedir bidil ü bican gideyim Cismde can gibidir gözde hayâli yârin Nice bir gurbet ü firkatle perişan gideyim Korı canımda da âşk odını yaktı alevi Yanmak âşk ile beşaret bana üryan gideyim İderim kat’ı taalluk çü bu can ü tenden O güle bülbül-i can itmede efgan gideyim Adile Kâ’be-i kulın ideyim şöyle tavaf Arz ide ruyını dildarıma mihman gideyim GAZEL Aşktır min-evvel ilâ âhir kevn ü mekân Aşktır gâhî dil ü cânda nihân gâhi ayân Aşktır eden cemâl-i pâk-i cânâna nazar Aşktır ol gonca gül rûyu için bülbül olan Aşktır dü-âlem içre cânı yâra vasl eden Aşktır dâim olan hem mahrem-i esrâr-ı cân Aşktır çün dilde misbah-ı tecellîyi yakan Aşktır bil “küntü kenz” birle miftâh-ı cinân Aşktır bî-kayd pervâz eyleyip sîmurg-veş Aşktır dost ellerini dâima seyrân eden Aşktır mir’ât-ı kalbi eyleyen sâf ü celî Aşktır dilde veren nûr-ı ziyâyı her zamân Aşktır kalbi kılan pür-nûr mihr-i mâh-veş Aşktır şem’-i cemâle karşı pervâne yanan Aşktır hem saykal-ı mir’at-ı esbâb-ı derûn Aşktır bir âteş-i cân-sûz ey dil sen de yan Aşktır beyt-i dili meyhâne-i irfân eden Aşktır Leylâları Mecnûn ü ser-gerdân eden Aşktır fehm ile iş’âr eyleyen derd-i dili Aşktır bak Âdile çarhı eden keşf ü beyân GAZEL Aşkta kanun imiş âşıklara cevr eylemek Âşık oldur kim cefâ-yı yâre sabretmek gerek Aşk nâz ü şîve evvel gösterir âşıklara Âşık ol demde ona cânı fedâ etmek gerek Âşıkın ancak murâdı dostunun maksûdudur Çekse de bin derd ü mihnet hep sebât etmek gerek Arzû-yı dü-cihândan geçmedir aşka nişân Terk-i cân edip reh-i cânâna azm etmek gerek Âftâb-âsâ bilip her zerresin nûr-ı safâ Her belâ dosttan gelir kim merhabâ etmek gerek Havf-ı a’dâ eylemez olan müsellah aşk ile Yanmadan Hakka erilmez pertev-i tevhîd gerek Nefsle cehd et tecellî eylesin aşk-ı Hudâ Beyt-i kalbi Âdile ma’mûr ü pâk etmek gerek TEVHİDE HANIM Doğum tarihi 1847 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER GAZEL Çeşmime göründü âh bir peri âlicenâb Dün gece verdi ziyâ ‘aleme ol âfitâb Âhir çeşmime ben de âh bin cân ile müştâk iken Setrine sây eyleyip rûyına çekmiş nikâb Piyâde gezmiş yorulmuş terlemiş ol meh-likâ Seyr eyledim rûyundaki damlayan sanki gül-âb ‘Ahdinde kılmaz vefâ va’dinde hiç durmaz imiş Teşbihi etdim meşrebin sanki bir dönme dolâb Zihnini topla Tevhîde olma o bahrin gavsi Pirâhenden girîbânın alıp geri çekil yab yab GAZEL Senin mecburunum hâlâ inanmaz mısın ey şûh Benim yandığım nâra ‘aceb yazmaz mısın ey şûh Dün gece ağyâr ile lâdest tutup aldanmışsın Kuluna nevbet gelince aceb aldanmaz mısın ey şûh Gidip gülzara da’im sen edersin zevk ‘alemle Gelip hatıra ismim bir gün anmaz mısın ey şûh Cevr cânına yetmiş câna yine bilmem aceb Çekerek cefasını usanmaz mısın ey şûh Dün gece Tevhîde-zârın rahm edip hâline sen Verdiğin ikrârdan ‘aceb dönmez misin ey şûh DESTÂN-I MAĞNİSA Takrîr edem dinle nedir hâli Mağnisa’nın Söyleyim bak nedir ahvâli Mağnisa’nın Düğünde bayramda atlas hâre giyerler Bozulmaz yeşili alı Mağnisa’nın Mağnisa’nın içinde evliyâsı çok Mescidi camisi medresesi çok Hâfızı mütedâ müderrisi çok Okur bülbül gibi dili Mağnisa’nın Etraf köyden şehirlerden gelirler Handa hânelerde misâfir olurlar Sultân Camisi’ne sâf sâf dururlar Altın kemerlidir beli Mağnisa’nın Sultân Nevrûz günü Mesir saçarlar Cem olup cümle halk avuç açarlar Mollalar imâretden çorba içerler Her şehre ulaşır eli Mağnisa’nın Âşıklar pîrine eyler niyâzı Dere Kahvesi’ne asarlar sazı Karşısında bülbül eyler avâzı Açılır baharda gülü Mağnisa’nın Ulu Cami’nin vurur çanlı sa’ati Herkes vaktini bilir bulur râhatı Tüccarların budur dâim adeti Elden ele gezer malı Mağnisa’nın Bahar vakti gelir bülbül sadâsı Vardır erenlerin anda du’âsı Kışın kar ile dolar dağı ovası Akar boz bulanık seli Mağnisa’nın Çölünde Karaca Ahmed Sultân hazırken Üstünde Saruhan Baba nâzırken Sağda Hâki Baba solda Kırtık Sultân vezirken Deftede kayd olmaz vebâli Mağnisa’nın Cümle eknâf çâr köşeden gelenler Her birisi bir işe memur olanlar Kazanıp kârında bereket bulanlar Gitmez gözünden hayâli Mağnisa’nın Beldemiz üstü dağ önü mesire Bahar gelince cümle çıkarlar seyre Gel bunca evliyâları ziyâret eyle Şimdi çimendiferdir yolu Mağnisa’nın Tevhîde sözünde hilâfın yokdur Tatlıdır kavunu karbuzu çokdur Karına kaymağına hiç sözüm yokdur Namdadır yağ ile balı Mağnisa’nın ŞARKI Sana ne diyem ne söyleyem âh sana Bir himmetin yok imiş eyvâh sana Ederim bir âh-ı cân-gâh sana Gayri bundan sonra âlem bir yana Eyledin sen beni kendine meftûn Cevrin etdi dîdemi âb-ı Ceyhûn Serim sevdâya saldın aklım Mecnûn Gayri bundan sonra âlem bir yana Hevâ-yı zülfün ile hâlim tebâh Kalmadı âşıklığıma iştibâh Bir onulmaz derde düşdüm vâh bana vâh Gayri bundan sonra âlem bir yana Tîg-i hicrin hiç vermedi arayı Sînemde açdı nice pin yarayı Yazık etdin Tevhîde-i bîçâreyi Gayri bundan sonra âlem bir yana ŞARKI O yâr bana kaşın çatdı Elemim var elemim Câh-ı mihnetde bıraktı Kederim var kederim Çehr ile dün yâr geçdi Kadehde kanımı içdi Ciğerde yâreler açdı Veremim var veremim Dün meclisde iken dildâr Beni geçmiş yâre ağyâr Kendi ruhsât eylemiş yâr Haberim var haberim Gül koklamam gül üstüne Kişi kıyar mı dostuna Lâkin ağyârın üstüne Seferim var seferim Tahammülüm yok ne çâre Yüz vermesin ağyâre Arz-ı hâl yazmağa yâre Kalemim var kalemim Tevhîde bu meylim hele Ben şöyle verdim dilbere Vaz gelmem tâ be mahşere Yeminim var yeminim FERİDE HANIM 1837′de Kastamonu’da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER BEYİT Duhterine böyle ider mi mâderi söyle bana Görmedim billâh cihanda böyle bir âzâr ana GAZEL Ah kim çıkdı elimden koynumun zer saati Hasretile kalmamışdır gönlümün hiç rahatı Yâdigar-ı yâr idi doğru gider gamhar idi Yirmibeş yıldan beru itmiş idim ünsiyeti Zer gibi zerd ola ruyi hem ayarı nakş ola Mekr ile biganeler ger eyledise sirkati Yelkavan veş ruzü şeb zevki içün çeksin taab Soksun akrebler vücudın göre rencü mihneti Kıldı rekkası felek çerh gibi sergerdan beni Nice dolaplar ile virdi bana çok zahmeti Yetdürür zinciri zülfü yâr ile bend olması Kayd olup derdü game çekmekden ise firkati Ben Feride veş gamü mihnetle ferdim dehrde Geçmedi alâmsız biçarenin bir saati (Kocasının ölümü üzerine yazdığı gazel) GAZEL Âşık isen salika âyine-i didare bak Masıvanın zulmetinden kurtulub envare bak Dürri pendin guşuna menguş idersen ey gönül … ![]() ![]() Masıvanın kesretinden fariğ ol itme nizâ Hazreti şeyhin tutub destin heman bu kâre bak Na’rei sırrı … ![]() Âşk yolunda terki can etmiş olan berdare bak Talibi âşkı hakikat buldu encamı necat Ey Feride sen heman ihlâs ile ezkâre bak (… ![]() HATİCE NAKİYE HANIM Müneccimbaşı Osman Saib Efendi’nin kızı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER GAZEL Bir gamze hun rize şikâr oldu bu gönlüm Şeb ta seher aşuftevü zar odu bu gönlüm Bir çaresi yok derde giriftar olub eyvah Bir gonce içün âleme har oldu bu gönlüm Gülçini visal olmak içün bağı tarabda Bir bülbüli şurideye yâr oldu bu gönlüm Gülşende edüb nağmei bülbül ana tesir Feryad ile manendi hezar oldu bu gönlüm Geçdi neyü meydan işidüb savtı hezarı Medhuş olarak maili zar oldu bu gönlüm Rüyet hevesile Nakiyye bir kez o şuhu Akdamı rekibane gubar oldu bu gönlüm ŞARKI (Hezlamiz) Olamaz bir kimse hem halin senin Yokdur eşşeklikde emsâlin senin Geçmede lanet ile salin senin Yokdur eşşeklikde emsâlin senin Benzemez etvarü halin âleme Gelmemiş mislin vücudi âdeme Kendine âdemlik isnad eyleme Yokdur eşşeklikde emsâlin senin Namını yâdeylemez emma beşer Rekş eder efkârına gâvanü har Sözlerin hayvanları hayran eder Yokdur eşşeklikde emsâlin senin Anırırken sen o savt ile heman Hep gelir şevka güruhi merkeban Ursalar şayan sana al bir palan Yokdur eşşeklikde emsâlin senin KOŞMA Eyvah aşkınla yandım Sonra cevrinle kandım Aldandım sözlerine Seni vefalı sandım Ver bir dolu içeyim Gör aşkınla niceyim O mahmur gözlerinden Ben nasıl vaz geçeyim Kadehler durmasun boş İçüb olalım serhoş Çünki ağyar sözünden Yâr ile aram bir hoş Şimdi dil biçaredir Aklım pek âvaredir Ayrılık ateşinden Ciğerim pür yaredir Sinemi hicri dağlar Gözlerim irmakdır çağlar Nakiyye’nin halini Gören kâfirler ağlar Nazan Bekiroğlu |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanlı Kadın Şairleri.. |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanlı Kadın Şairleri..Zeynep Hatun: Fatih dönemini Mihrî Hatunla birlikte temsil eden Zeynep Hatun, adı bilinen ilk Türk kadın şairi olup, kaynaklarda Amasyalı ya da Kastamonulu olduğu ifade edilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fatih adına tertip edilmiş bir Divan sahibi olup, eldeki şiirlerine bakılırsa açık ve sade bir söyleyişin sahibidir ![]() Senin hüsnün benim aşkım senin cevrin benim sabrım Cihanda dem-be-dem artar tükenmez bî-nihâyettir, beyti ünlüdür ![]() Mihrî Hatun: Fatih dönemi şairlerinden olan Mihrî Hatun, Zeynep Hatunla birlikte adı bilinen ilk Türk kadın şairlerindendir ![]() ![]() ![]() ![]() Dillere destan bir güzelliğin, hayranlık uyandırıcı bir kültür ve birikimin sahibi olmasına rağmen kendisine yöneltilen bütün evlilik tekliflerini geri çevirerek ömrü boyunca bekâr kalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kolay söyleniyormuş izlenimi veren sade bir şiiri vardır ve bunlar arasında en başarılı bulunanları nazireleridir ![]() ![]() Necati’nin ünlü Döne Döne redifli gazeline nazire olarak yazdığı ve; Âteş-i gamda kebâb oldu ciğer döne döne Göklere çıktı duhânımla şerer döne döne matlalı gazeli bunlardan biridir ![]() 1506 yılında Amasya’da ölen Mihrî Hatun’dan geriye eser olarak Divan’ı kalmıştır ![]() Hubbî Hatun: Hubbî Hatun bir XVI ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gazel ve kasideler yazan, Hurşid ve Cemşid adlı üç bin beyti aşkın bir mesnevisi olan Hubbî Hatun 1590 yılında İstanbul’da ölmüştür ![]() Sıtkî Hatun: XVII ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ani Hatun: Ani Fatma kültürlü bir ailenin kızı olarak İstanbul’da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fıtnat Hanım: Asıl adı Zübeyde olan Fıtnat Hanım bir şeyhülislâm kızı olup adı bize kadar gelen kadın şairler arasında en dikkat çekicilerden birisidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güller kızarır şerm ile ol gonce gülünce, mısraı ile başlayan şarkısı çok ünlüdür ![]() Leylâ Hanım: Bir kazasker kızı olan Leylâ Hanım, Keçecizâde İzzet Molla’nın yeğenidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pür âteşim açdırma sakın ağzımı zinhâr mısraıyla başlayan Zâlim beni söyletme derûnumda neler var nakaratlı şarkısı çok ünlüdür ![]() Şeref Hanım: Şeref Hanım şairi bol ve kültürlü bir ailenin kızı olarak 1809 yılında İstanbul’da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sırrî Hanım: Asıl adı Rahile olup Diyarbakırlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âdile Sultan: Dönemi, kadın şairler bakımından diğer dönemlere nazaran daha zengin bir görüntü veren II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nakıye Hanım: Şeref Hanımın yeğeni olan Hatice Nakıye Hanım 1845 yılında doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Münire Hanım: Bir sadrazam kızı olan Münire Hanım 1825 yılında doğmuş ve iyi bir eğitim almıştır ![]() ![]() ![]() Feride Hanım: Kültürlü bir aileden gelmekte olan Feride Hanım 1837 yılında doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Saniye Hanım: 1836’da Trabzon’da doğan Saniye Hanım şiir zevkini de aldığı babası tarafından eğitilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Fıtnat Hanım (Trabzonlu, Hazinedarzâde): Tanzimat yıllarında yaşadığı halde geleneksel çizgide şiirler yazan ve kendisinden yaklaşık 1,5 asır evvel yaşamış adaşı Zübeyde Fıtnat’la karıştırılmaması için imzasını "Yeni Fıtnat” olarak atan Hazinedarzâde Fıtnat Hanım 1842 yılında Trabzon’da doğmuştur ![]() ![]() Dört yaşında iken ailesiyle birlikte İstanbul’a gelen Fıtnat Hanımın eğitimine ailesi tarafından önem verilmiş, çok iyi derecede Farsça öğrenmesi ve tahsiline evliliğinden sonra da devam etmesi sağlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Leylâ Hanım (Saz): 1845 yılında İstanbul’da doğan Leylâ Hanım hekimbaşı İsmail Paşa’nın kızıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mahşah Hanım: 1864 yılında Trabzon’da doğan Mahşah Hanım özel hocalardan iyi bir eğitim alarak yetişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Buraya kadar saydığımız isimlerin dışında, daha az tanınmakla birlikte, Hatice İffet, Hasibe Maide, Feride, Habibe, Şerife Ziba, Fatma Kâmile gibi şairler de XIX ![]() ![]() Nigâr Hanım: Tanzimat döneminde yaşamış olmakla birlikte şiirlerinde yenileşmenin etkisini taşımayan Leylâ ve Fıtnat Hanım gibi kadın şairlerden sonra yeniliğin ilk temsilcisi olarak Nigâr Hanımdan söz etmek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nigâr Hanım, döneminde sosyal hayattaki değişimin kadın ölçeğindeki en önemli temsilcisidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sağlığında Efsus (I-I; 1887, 1890), Nîran (1896), Aks-i Sedâ (1899), Safahât-ı Kalb (1901), Elhân-ı Vatan (1916) adlı eserleri yayımlanan Nigâr Hanımın ölümünden sonra Tesir-i Aşk (1978) adlı tiyatro eseri basılmış olup döneminde oynanan (1912) fakat basılmayan Gırive adlı bir oyunu da mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() Nigâr Hanıma gelinceye kadar kadın şairlerde az veya çok ölçüde fakat daima hissedilen erkek söylemi Nigâr Hanım ile etkisini kaybetmiştir ![]() ![]() ![]() Makbule Leman: Yenileşme döneminin Nigâr Hanımla birlikte burç isimlerinden biri olan Makbule Leman 1865 yılında İstanbul’da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhak Mihrünnisa: Abdülhak Hamid Tarhan’ın en küçük kardeşi olan Abdülhak Mihrünnisa 1864 yılında İstanbul’da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrutiyet Yılları II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İhsan Raif: 1877 yılında Beyrut’ta doğan İhsan Raif bir mutasarrıf kızıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yaşar Nezihe: 1880 yılında İstanbul’da doğan Yaşar Nezihe yoksul bir ailenin çocuğudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şükûfe Nihal: 1896’da İstanbul’da doğan Şükûfe Nihal, özel hocalardan eğitim almış, Edebiyat fakültesini bitirmiştir ![]() ![]() (1919) adı altında kitaplaştırmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|