Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Savaşindaki Kisiler
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (1881 - 1938)
Milli mücadelenin önderi Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, çağdaş Türkiye'nin yaratıcısı, askeri ve siyasi dehası, uluslararası alanda da kabul edilen asker ve devlet adamı Osmanlı Ordusu'nda özellikle 1915 yılında Çanakkale Zaferi'yle ön plana çıktı
Türkiye'nin işgali üzerine 1919'da Milli Mücadele'yi başlatmak üzere Samsun'a gitti Hedefi ulusal egemenliğe dayanan bağımsız bir Türk devleti kurmaktı Erzurum ve Sivas Kongrelerini topladı 23 Nisan'da Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet ilan edildi İlk Cumhurbaşkanı seçildi
Cumhuriyet yönetimine hukusal, siyasal ve toplumsal içerik kazandıracak devrimleri gerçekleştirdi Devletçiliği temel alan ekonomik kalkınma hamlesi başlatıldı Hilafet kaldırıldı Öğretim birleştirildi Tekke ve zaviyeler kapatıldı Harf devrimi gerçekleştirildi Şapka yasası çıkarıldı
Montreux Sözleşmesi'yle Boğazlar sorunu, ardından da Hatay sorunu çözüldü CHP I Olağanüstü Kurultayı, ölümünden sonra 26 Aralık 1938'de Atatürk'e "Ebedi Şef" unvanını verdi
MEHMET REŞAT V (1844 - 1918)
1909-1918 yılları arasında hüküm süren Osmanlı padişahıdır 2 Kasım 1844'de İstanbul'da, Sultan Abdulmecid'in oğlu olarak doğdu Annesi Gülcemal Kadınefendi idi Babasının yenilikçi düşünceleri ile yetişti Sarayda özel eğitim gördü Arapça, Farsça ve İslam ilimleri öğrendi Mevleviliği benimsedi Ağabeyi II Abdülhamid'in tahta çıkmasıyla veliaht ilan edildi 31 Mart olayından sonra tahtan indirilen Abdülhamid'in yerine geçti
27 Nisan 1909'da, 65 yaşında iken padişah olan Mehmet Reşat'ın saltanatının ilk dönaminde Doğu Anadolu'da ayaklanmalar çıktı V Mehmet, olayları yatıştırmak ve siyasal birliği korumak amacıyla Rumeli'de bir geziye çıktı Bu sırada Arap ülkelerinde de bağımsızlık hareketleri baş göstermeye başlamıştı Bu karışıklıklardan yararlanan İtalya, 1911'de Trablusgarp ve Bingazi'ye asker çıkardı Ardından 1912'de, 12 adayı işgal etti V Mehmet'in savaşı önleme çabaları sonuç vermedi Trablusgarp savaşı olarak bilinen Osmanlı İtalyan Savaşına son veren Uşi (Ouchy) Antlaşması ile 15 Ekim 1912'de Trablusgarp ve Bingazi İtalya'ya bırakıldı
V Mehmet, 23 Ocak 1913'deki Babıali baskınından sonra, devlet yönetimindeki tüm denetimini yitirdi Bu tarihten sonra devlet yönetimi tamamen Enver Paşa ve Talat Paşa'nın eline geçti 1909 Kanuni Esasi değişikliklerinden sonra Meşruti bir kimlik kazanan Osmanlı Devletinde, V Mehmet, parlamento, monarşi kurum ve kurallarına genellikle saygılı davrandı Bu yeni düzenin sonucu, sorumlukları dolayısıyla da yetkisi bulunmayan simgesel bir devlet başkanı oldu İttihat ve Terakki Fıkrasının, özelikle 1913'den sonra, Heyeti Mebusan ve Hükümetin en yetkili gücü haline gelmesinde V Mehmet'in payı büyüktür V Mehmet Reşat, 3 Temmuz 1918 yılında İstanbul'da öldü
CEMAL PAŞA (1872 - 1922)
Tam adı Ahmet Cemal olan, Paşa 6 Mayıs 1872'de Midilli'de doğdu 1890'da Kuleli Askeri İdadisini, 1893'de Harbiye Okulunu bitirdi 1895'de Kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı Önce, Genelkurmay I Şubesinde görev aldı 1896'da 2 Orduya bağlı Kırklareli İstihkam İnşaat Şubesine atandı Ertesi yıl Kolağası (ön yüzbaşı) oldu 1898'de Selanik'teki 3 üncü Orduya, Redif Fırkası (Tümeni) Kurmay başkanı olarak atandı İttihat ve Terakki Cemiyetine girdi Cemiyetin askeri kanadının örgütlenmesi görevini üstlendi 1905'te Binbaşı oldu Ertesi yıl Rumeli Demiryolları Müfettişliğine getirildi Bu görevi sırasında, İttihat ve Terakkinin Rumeli'de örgütlenmesinde etkin rol oynadı Cemiyetin "bölük" adı verilen yerel birimlerini oluşturdu 1907'de 3 Ordu Kurmay Heyetine atandı Burada Binbaşı Fethi ( Okyar ) ve Kolağası Mustafa Kemal ile birlikte çalıştı
Babıali Baskını (23 Ocak 1913) olarak bilinen, hükümet darbesinin ardından İttihatçılar başa geçince, İstanbul Muhafızlığına getirildi Fransız yanlısı olarak bilinen Cemal Paşa, I Dünya Savaşına girerken, Fransız desteğini kazanmak amacıyla Fransa'ya gitti Ama siyasal ittifak sağlayamadı ve bunun üzerine, Alman yanlısı Enver ve Talat Paşalarla birlikte, 2 Ağustos 1914'de yapılan Osmanlı-Alman İttifakını destekledi Osmanlı Devletinin I Dünya Savaşına girmesi üzerine Bahriye Nazırlığının yanı sıra, II Ordu Komutanı olarak görevlendirildi Cemal Paşa 1908-1918 döneminde İttihat ve Terakkinin önde gelen yöneticilerindendi Özellikle "Üç Paşalar İktidarı" olarak ta bilinen, 1913-1918 arasında Osmanlı Devleti'nin iç ve dış siyasetinin belirlenmesinde etkin rol oynadı
1917 yılı Aralık ayında İngiliz Generali Allenby'nin ilerlemesi karşısında, Osmanlı ordusunun peş peşe yenilgiye uğraması üzerine, Dördüncü ordu komutanlığı görevinden ayrılarak İstanbul'a geldi Cemal Paşa, İttihat ve Terakki Fırkasının 1917 yılındaki son olağan kongresinde, merkez-i umumi azalığına getirildi Talat Paşa kabinesinin istifasından sonra 1-2 Kasım 1918 tarihinde İttihat ve Terakki'nin yedi lideriyle birlikte ülke dışına kaçan Cemal Paşa, önce Berlin, daha sonra da Münih ve İsviçre'ye giderek İttihatçıların yurt dışı faaliyetlerinin düzenlenmesinde önemli roller oynadı Osmanlı'da yaşayan Arap unsurlarının isyanına sebep olmakla suçlanan Cemal Paşa Divan-ı Harb-i Örfi tarafından gıyaben idama mahkum edildi Daha sonra Rusya'ya giden Cemal Paşa, Afgan ordusunun modernleştirilmesi için Afganistan'a gitti Bolşeviklerin siyaset değişikliği ve Hacı Sami Beyin aleyhindeki propagandası sonucu Tiflis'e gitti Burada yaverleriyle birlikte 21 Temmuz 1922 günü öldürüldü Naaşı Erzurum'a getirilerek bu şehirde defnedildi
İttihat ve Terakkinin spor ve kültür etkinliklerini yürüten Türk Gücü Cemiyeti ve Müdafaa-i Milliye Cemiyetinin kurucuları ve yöneticileri arasında yer alan Cemal Paşa'nın, Plevne Müdafaası (1898), Alte Denkmaeler aus Syrien, Palastina und West Arabien (1918; Suriye, Filistin ve Batı Arabistan'daki Eski Anıtlar) ve Cemal Paşa Hatırası 1913-1922 (ö 1923 / Hatıralar, vb 1959,1977) adlı eserleri yayımlanmıştır
ÇOBANLI, CEVAT (1870 - 1938)
Çanakkale müdafaasındaki yararlığı ile meşhur bir asker olan Orgeneral Cevat İstanbul'da doğdu Babası Maiyeti Seniye Erkanı-ı Harbiye Reisi Müşir Şakir Paşa'dır
Galatasaray Lisesinde okuduktan sonra Harbiye'den Kur-may Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu Saray maiyetinde ve muhtelif memuriyetlerle Avrupa'da görev yaptı Hassa Ordusu'nda Fırka Komutanı ve Ferik (Korgeneral) oldu 1908 inkılabından sonra çabuk ilerleyenlerin rütbeleri tasfiye edildiği zaman, o da Kaymakamlığa (Yarbaylığa) indirildi Erkan-ı Harbiye Mektebi Müdürü, Balkan Harbinde Şark Ordusu Erkan-ı Harbiye Reisi, Birinci Dünya Harbinde Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı yaptı 5-18 Mart zaferinin kazanılmasında büyük etkisi oldu Bundan dolayı kendisine 18 Mart Kahramanı unvanı verildi
Daha sonra Galiçya ve Filistin cephelerinde görev yaptı 7 inci Ordu Komutanı oldu Mütarekede Malta'ya gönderildi, oradan dönüşte Adana ve Di-yarbakır mıntıkasında Komutanlık yaptı Sonra Yüksek Askeri Şura Azalığına tayin edildi Bu görevi sırasına İstanbul'da öldü ve Erenköy'e gömüldü
ENVER PAŞA (1880-1922)
1880’de İstanbul’da sıradan bir memurun oğlu olarak dünyaya gelen İsmail Enver için, yaşadığı dönemden bugüne kadar pek çok yorum yapılmış, her yönüyle inceden inceye işlenmiştir “Enver Paşa” adlı eseriyle bu konuda inceleme yapan Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa’yı 1908-1914 arası döneme bakarak “1908’in Hürriyet Kahramanı Binbaşı Enver Bey, işte bu kısa devrede Enver Paşa, daha doğrusu imparatorluğun tek söz sahibi olan, genç, inançlı, muhteris, daha doğrusu hem kaderci hem de kaderini yaratan adam olarak sahnededir ” tanımlar
1908’de Genç Türkler İhtilali ile yıldızı parlayan Enver’in hızlı yükselişi 1913’te Yarbayken yine aynı senenin sonlarında Albaylığa, 19 gün sonra 1 Ocak 1914’te Paşalığa yükselmesi ile başlar Kabineye Harbiye Nazırı olarak girer; Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir süre sonra da Başkumandan Vekilliği yetkilerini de elinde toplar Naciye Sultanla evlenip, saraya, Padişaha damat oluşu da bu safhaya rastlar Enver Paşa kendini zirveye ulaştıran basamakları yine kendi elleriyle döşemişti
Enver Paşa’nın vatanseverliği ve bu topraklara olan bağlılığı gerçektir Bunun yanısıra hayal gücünün genişliği ve gerçeklerle bu hayallerin zaman zaman birbirine karıştığı da inkar edilemez Hayallerini süsleyen İran, Hindistan, Turan ve Kafkasya’ya hakim olmak düşünceleri o günün şartlarında gerçek temeller oturmaz Örneğin Cemal Paşa anılarında “Hakikati söylemek gerekirse, bu birinci Kanal Seferi yaptığımız zaman hiç kimse bu Kanalın nasıl geçileceğini bilmiyordu  ” der
Halbuki Enver Paşa bu görevi, IV Ordu Kumandanlığı’nı, Cemal Paşa’ya teklif ettiğinde, Suriye’deki asayiş sağlama ve Kanal Seferini her ikisi de inanarak imzalamışlardı Bu sefer gerçekleştiğinde ise Kanal Türk cesaretiyle dolmuştu
Kanal’dan önce Sarıkamış’ta yaşananlar ise tam bir felaketti 90 000 askerden10 000’in sağ kalabildiği, özellikle de donmaktan ve açlıktan kurtulabildiği bu sefer, sonuçları açısından korkunçtu Hayatında Alay kumandanlığı dahi yapmamış olan Enver Paşa tecrübeden ziyade gençliğinin getirdiği coşkuyla kumanda edecekti ordusunu Amaç 1878 Berlin Antlaşması’nda kaybedilen toprakları geri almaktı ve başarılı olacağına inanıyordu
Enver Paşa Ordu Kumandanı Hasan İzzet Paşa’nın hava şartları, soğuk, karın şiddeti gibi uyarılarına kulak asmaz ve taarruz emri verir III Ordunun ölüm emridir bu
Enver Paşa Sarıkamış’ta “Hükümete” başlıklı bir vasiyet bırakır
Hükümete
“Planım, Ruslara, hemen iki misli faik iki Kolordu ile arkalarına düşerek ricata mecbur etmek ve bu suretle XI Kolordu ve Süvari Fırkasıyla takibolunan düşmanı karşılayıp, tamamıyla mahvetmekti IX Ve X Kolordu ve Süvari Fırkasını bekliyorum Gelir de yetişirse, düşmanı bozacağım Fakat gelmeden düşman zayıflamış kıtaatımıza taarruz eder ve taarruzda muvaffak olursa o vakit Ordu mahvolmuş demektir
Şimdiye kadar asker ve zabitler hiç kusursuz harbettiler Her manevrayı yaptılar Eğer Allah da yardım ederse, muvaffakiyet katidir Eğer muvaffak olmazsam, son neferimle beraber öleceğim Bu halde vasiyetim: Ben vazifemi yaptığımı sanıyorum ve öyle ölüyorum Yaşasın dinim, vatanım, Padişahım
Eğer geride kalanlarıma yardım etmek isterseniz, refikam Sultan Efendi hazretlerinin muhassısatı kafi değildir Kendisinin müreffehen yaşaması için hiç olmazsa, Başkumandanlık muhassısatımın kendi muhassısatına zammı ve ebeveynimin temini refahı ile, rahmeti ilahiyeye mazhariyetim için birkaç hayır yapılmasını rica eder ve tealisine çalışmaktan başka bir maksat beslemediğim din ve milletimin tealisine dua eder, tanıyanlara selam ederim Yaşasın Müslümanlık ve Osmanlılık ve Osmanlıların Padişahı Sultan Mehmet Han!”
Enver
“Servet namına bir şeyim yoktur Mamafih ne varsa, Refikam Sultan Efendi hazretlerine bırakıyorum ”
Enver
Sarıkamış felaketinden sonra orduya katılıp görev almak için Sofya’dan gelen M Kemal ile Enver arasında şu konuşma geçer :
“Biraz sonra Enver Paşa ile karşı karşıya bulunuyorduk Enver Paşa, zayıf düşmüş, rengi solmuş bir haldeydi Söze ben başladım :
Biraz yoruldunuz
Yok, o kadar değil
Ne oldu?
Çarpıştık O kadar 
Şimdi vaziyet nedir?
Çok iyidir!
Enver’i daha fazla üzmek istemedim Kendi işime sözü getirdim :
Teşekkür ederim Numarası 19 olan bir tümene beni kumandan tayin buyurmuşsunuz Bu tümen nerdedir Hangi kolordu ve ordunun emrinde bulunuyor?
Ha, bunun için belki Genelkurmayla görüşürseniz daha kati malumat alabilirsiniz
Pekiyi, o halde siz daha fazla rahatsız etmeyeyim Genelkurmayla görüşürüm  ”
Enver Paşa için söylenebileceklerin başında onun duygusal ve aceleci kişiliği bulunur Ama şu gerçeği de belirtmek gerekir: Enver Paşa yetkili olduğu andan itibaren kimilerini de küstürerek bir çok subayı emekliye ayırmış ve orduya genç ve dinamik bir ruh getirmiştir Gerek siyasi hesaplaşmalar nedeniyle, gerekse yeniden teşkilatlanma çalışmaları amacıyla yapılan bu işlemde yaklaşık 2000 asker ordudan ayrılmıştı Balkan harbinden yenik çıkmış olan Ordu, tüm yetersizliklere karşın başarı ve inançla mücadele etmiştir Osmanlı Ordusu bütün bu şartlara rağmen tam 4 yıl 10 ayrı cephede aynı güçle savaşı sürdürmüştür Zaten bunun içindir ki yorumcular Enver Paşa’yı Büyük Kumandan olarak değil, güçlü bir Ordu teşkilatçısı olarak değerlendirirler
1 Dünya Savaşı ardından, Almanya’nın yenilgisi ve Osmanlı’yı Sevr Antlaşması’na sürükleyen çöküşün ardından Kasım 1918’de Enver Paşa ülkeyi terk ediyordu 1911 yılının 4 Ağustosu’na kadar yurt dışında çalışmalarını sürdürdü Ve son gün Orta Asya’nın Pamir eteklerinde Çegan tepesinde vurularak öldürüldüğünde 42 yaşında yenik ve yalnız bir adamdı
ESAT PAŞA (1862 - 1952)
1862 yılında Yanya'da doğdu Harbiye'yi 1890 yılında kurmay yüzbaşı olarak bitirdi Almanya'ya gönderildi ve orada dört yıl staj yaptı Dönünce Goltz Paşa'nın yardımcılığına getirildi Osmanlı - Yunan Savaşı'nda (1879) Yanya Kolordusu kurmay heyetinde görev aldı Harbiye'de ders verdi III Kolordu komutan yardımcısı olarak gönderildiği Selanik'te İttihat ve Terakki'nin etkinliklerini önlemediği düşüncesiyle İstanbul'a çağrıldı Yıldız'da yargılandıysa da II Meşrutiyet'in ilanıyla affedildi 1911 yılında Gelibolu fırkası komutanlığına atandı Balkan Savaşı'na katıldı ve Yanya Kalesi'ndeki savunmasıyla ün yaptı Çanakkale Savaşı'nda Kuzey Grubu komutanıydı I Dünya Savaşı'ndan sonra Askeri okullar ve II Ordu müfettişliklerinde bulundu Salih Paşa kabinesinde kısa süre Bahriye Nazırı olarak görev yaptı Anılarının bir bölümü "Esat Paşa'nın Çanakkale Anıları" adıyla 1975 yılında yayımlandı 1952 yılında İstanbul'da öldü
NAZMİ BEY (1875-1940)
Nazmi Bey 1875 yılında İstanbul, Yeniköy'de doğdu 14 Mart 1894'te Harbiye'ye girdi ve 19 Şubat 1896'da mezun oldu Çanakkale Savaşı başlamadan önce Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı Mayın Komutanıydı 18 Ocak 1915'te Karanfil Burnu-Kepez ve Nara Burnu-Eceabat arasına döşediği mania ağı, 8 Mart 1915'te karanlık limana döktüğü 26 mayın ve 17 Mart gecesi Nusret Mayın gemisi ile Boğaza teşkil ettiği mayın hatları müttefiklerin 18 Mart saldırısında Boğazı geçmesini engelledi Ayrıca, 12-13 Mayıs gecesi İngiliz Goliath gemisini batıran muaveneti-milliye muhbirimizin kılavuzu idi
Nazmi Bey,19 Temmuz 1915'te binbaşılığa terfi etti 20 Kasım 1923'te emekli oldu ve 5 Mayıs 1940'ta ölümüne kadar İstanbul Boğazında Sivil Kılavuz Kaptanlık yaptı
SEYİT ONBAŞI
Seyit Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi
Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı 1912'de Balkan Savaşları'na katıldı Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde görev aldı Çanakkale Savaşları'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı
18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı
Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne döndü sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti
1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını aldı 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti
TALAT PAŞA (1874-1921)
Osmanlı devlet ve siyaset adamı, Talat Paşa 1874 yılında doğdu İttihat ve Terakki Fırkası önderlerindendi 1917-18 arasında sadrazamlık yaptı
İlköğrenimini Vize'de, ortaöğrenimini Edirne Askeri Rüştiyesi'nde tamamladı Edirne Posta ve Telgraf İdaresinde katip olarak çalışmaya başladı Genç yaşta Jön Türk hareketine ilgi duydu ve İttihat ve Terakki Cemiyeti Edirne Şubesi'ne üye oldu Meşveret Gazetesi ile cemiyet bildirilerinin dağıtımını üstlendi Bu çalışmalarından ötürü kovuşturmaya uğrayarak 1895'te tutuklandı 1903'te Selanik Telgraf İdaresi başkatipliğine getirildi
II Meşrutiyet'in ilanı sırasında önemli görevler üstlenen Talat Bey, 1908'de İttihat ve Terakki'den Edirne Mebusu seçildi Meclis-i Mebusanın birinci reis vekili oldu 1909'da İngiltere'ye giden mebuslar heyetinin başkanlığını üstlendi İttihat ve Terakki'nin en etkili yöneticisi oldu 1908 kongresinde seçildiği Merkez-i Umumide, Vekil-i Umumiliğe getirildi (1912)
Balkan Savaşları (1912-13) sırasında, bölgedeki karışıklıkları önlemek amacıyla Doğu Anadolu'daki Ermenileri topluca göç ettirdi Bu uygulama nedeniyle Batı kamuoyunda "soykırım yapmak"la suçlandı ve "bir numaralı Ermeni düşmanı" ilan edildi Said Halim Paşa 1917'de görevinden ayrılınca vezirlik verilerek sadrazamlığa getirildi Gene aynı dönemde İttihat ve Terakki Fırkası'nın Reis-i Umumiliğini üstlendi Savaşın Almanya ve müttefiklerinin yenilgisiyle sonuçlanacağının anlaşılması ve Almanya'nın İtilaf Devletleri'nden ateşkes istemesi üzerine, Talat Paşa hükümeti de istifa etti (Ekim 1918) Yeni kurulan Ahmed İzzet Paşa hükümeti savaşı sona erdiren Mondros Mütarekesini (30 Ekim 1918) imzalarken, İttihat ve Terakki Fırkası da 1 Kasım 1918'de son kongresini yaptı Talat Paşa bu kongrede yaptığı konuşmasında savaşa nasıl girildiğini ve savaş sırasındaki gelişmeleri anlattı ve siyasetten çekildiğini açıkladı Daha sonra Ahmed İzzet Paşa'ya bıraktığı mektupta, millete karşı hesap vermek üzere geri geleceğini, gerekirse mahkemeye de çıkacağını bildirerek Almanya'ya gitti
15 Mart 1921'de bir Ermeni tarafından Berlin'de öldürüldü ve Berlin'deki Türk Mezarlığına gömüldü 1943'te kemikleri İstanbul'a getirilerek Şişli'de Hürriyet-i Ebediye tepesinde toprağa verildi Talat Paşa'nın Meşrutiyet ve I Dünya Savaşı yıllarını ele alan anıları ölümünden sonra "Talat Paşa'nın Hatıraları"(1958), "Talat Paşa'nın Anıları" (1986, 1990) adı altında yayımlandı
BIRDWOOD, William Riddell (1865-1951)
İngiliz askeri ve feldmareşali olan Birdwood, 1865 yılında Hindistan'da doğdu, 1951 yılında Hampton Court'ta (Middlesex) öldü Önce, Clifton College sonra, Sandhurst'teki Royal Military College'de (Kraliyet Harp Akademisi) okudu Mesleğinde yavaş yavaş yükselerek, 1917'de general, 1925'te feldmareşal unvanlarını aldı
Birdwood, Hindistan'da, Hazara (1891), Isazai (1892), Tirah (1897-98) seferlerine, Chagra Kotal, Dargai, Samphagha savaşlarına ve Bazar Valley'deki askeri harekatlara katıldı Güney Afrika Savaşı (1899-1902) sırasında, Natal'daki atlı tugaya komutanlık etti, sonra başkomutan Lord Kitchener'in askeri katipliğini yaptı 1908'de, Mohmand seferinde kurmay başkan görevinde bulundu ve aynı yıl "Distinguished Service Order" (Seçkin Hizmet Rütbesi) nişanını kazandı
Birinci Dünya Harbi'nde, Akdeniz Seferi Kuvvetleri'nde görev aldı Önce Avustralya ve Yeni Zelanda Ordusu (Anzak) komutanı olan Birdwood, sonra bütün ordunun başkomutanlığına atandı 1915 ve 1916'da Gelibolu yarımadasının boşaltılmasında Çanakkale ordusuna, sonra Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerine, arkasından da Fransa'da 5 Orduya komutanlık yaptı
Anzak askerlerini iyi idare etmesiyle büyük bir şöhret kazandı Bu kuvvetlerin kendisine besledikleri güven, batı cephesinde elde edilen zaferin başlıca sebebi olarak adlandırıldı ve Birdwood'a, "Soul Of Anzac" (Anzaklar'ın Ruhu) unvanını kazandırdı Savaşın sonunda baronet olan Birdwood, 10 000 sterlinlik bir para mükafatı da aldı
1920'de Hindistan kuzey ordusuna komutan olarak atandı, 1925-30 yıllarında da bütün Hindistan ordusunun başkomutanlığını yaptı 1938'de Anzak ve Totnes Baronu unvanını aldı 1921'de, Peterhouse fahri üyesi olan Birwood, 1931-38 yılları arasında bu kolejin yöneticiliğini yaptı 1935'te, Clifton College'in müdürü, yine aynı yıl içinde Deal Castle'in başkanı oldu Grand Cross ve Fransa Legion d'honneur nişanına ek olarak, Fransız Croix de Guerre ve birçok başka yabancı nişanlarla mükafatlandırıldı
Kasım 1938'de, Atatürk'ün cenaze törenine İngiltere hükümetinin baş temsilcisi olarak katıldı Ayağı incindiği için töreni Halkevi (şimdiki Türk Ocağı) binası balkonundan izleyen Birdwood, Atatürk'ün naşını, bir miktar toprak getirtip üzerine basarak, Türk toprağı üzerinden selamlamış ve böylece Çanakkale'de karşılaşmış olduğu bir kahramana son hürmetini ifade etmişti
CARDEN, SIR SACKVILLE HAMILTON (1857-1930)
İngiliz amirali Carden, İrlandalı deniz albayı Andrew Carden'in oğlu olarak 1857 yılında doğdu 1882 Mısır harbine katıldı 1894'te Suakim harekatında ve Doğu Sudan'da görev yaptı 1897'de Sir Harry Rason'ın maiyetinde Benin seferine katıldı ve 1908'de amirallik rütbesine yükseldi 1914'te Malta deniz kumandanlığına atanan Carden, Sir Berkeley Milne ayrıldıktan sonra Akdeniz Filosu Başkumandanlığına getirildi
Çanakkale seferinin başında, 18 Mart deniz harekatının planlarını yaptı ve başarısızlıkla sonuçlanan bu harekata kumanda etti Hastalığı sebebiyle bu mevkiden ayrılan Carden görevini Sir John de Robeck'e devretti 1916'da şövalyelik ("Sir" unvanı) ile taltif edildi ve 1917'de büyükamiralliğe terfi ettirildi
CHURCHILL, WINSTON (1874-1965)
İngiliz devlet adamı ve yazarı Wisnton Churchill, Oxfordshire’da, 30 Kasım 1874’te, Lord Randolph Churchill’in oğlu olarak dünyaya geldi 1895'te Kraliyet Harb Okulunu bitirdi ve orduya girdi Boerler savaşında esir düştü ve kaçarak milli kahraman haline geldi On ay sonra, Muhafazakar partiden milletvekili seçildi
1904’te Liberal Partiye girdi 1911’de Bahriye Nazırı oldu Başarılı siyasi kariyeri 1916 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti Sadece donanmayla Çanakkale Boğazının geçilebileceği, ardın da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, İngiliz halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı Ancak 1917’de Cephane Bakanlığına ve Harbiye Bakanlığına getirildi 1924'te tekrar Muhafazakar Partiye girdi Maliye Bakanı oldu (1924-1929)
1939'da bir kez daha Bahriye Nazırlığına ve 1940'ta N Chamberlain'ın yerine Başbakanlığa getirildi İkinci Dünya Savaşında izlediği savaş politikası ve Roosevelt ile kurduğu iyi ilişkiler onu İngiliz tarihinin en önemli devlet adamları arasına soktu Gene bu dönemde Müttefik Devletlerin Balkanlar'a kaydırmağa çalıştığı strateji konusunda Ruslarla çalıştı Ancak S S C B 'nin burada hakim duruma geçmesinden de çekiniyordu Bu yüzden savaşın başından itibaren stratejik önemi büyük olan Türkiye'yi savaşa sokmağa çalıştı Kahire ve Adana'da Türk yöneticileriyle bu konuda yaptığı görüşmelerde, Türkiye'nin istediği askeri yardımı vermeğe de yanaşmadı Savaş sonrası Avrupa ülkelerinin birleşmesini sağlayan Kuzey Atlantik Paktı, Avrupa Konseyi gibi kurumların oluşması için büyük çaba gösterdi 1951 seçimlerinde tekrar iktidara geldi 1955'te görevlerini A Eden'e bırakarak siyasetten çekildi
Son yıllarını daha çok yazarak ve resim yaparak geçirdi 1953 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazandı 1963’te Amerikan Devleti, kendisine onursal vatandaşlık verdi 1965 yılında, 90 yaşında öldü ve Blenheim Palace’a gömüldü
|