Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Savaşından İbretlik Hikayeler
SAKA HÜSEYİN
"İkinci Anafartalar taarruzundan sonra, Türk birlikleri Anafarta Ovası'na ve tepelere yerleşmişti 35 Piyade Alayı 2 Bölük erlerinden Hayrabolu'lu Hüseyin alayın su ihtiyacını gidermekle görevli idi sabahın alaca karanlığında katırı ile yola çıktı Bigalı Köyüne gidip, kuyulardan tahta, damacanalara su doldurup geriye dönüşünü akşamın karanlığına denk getirmeye çalışırdı
Katır önde, bizim Saka Hüseyin arkada ama, yola çıkmadan evvel katırının kulağına eğilir, her defasında söylediği sözleri tekrarlardı: "Haydi, Büyük Anafarta Köyünün üstünden 35 Piyade alayının bulunduğu siperlere" katır gide-gele bu yollara alışmıştır
Fakat yolda, Hüseyi'nin çenesi durur mu? Savaş var imiş! Yığınla yaralı taşırlar imiş, umurunda mı? O bir türkü tutturmuş gidiyordu:
"Pınar baştan bulanır
İner dağı dolanır
Al başımdan sevdayı
Buna can mı dayanır
Rinna, rinna yarim
Rinna, rinna "
Saka Hüseyin damacanlarına suyu doldurarak "deh" deyip akşam karanlığında yola koyulur Siperlerde 2 Bölük su bekliyor Yaralılar daha da çok su bekliyorlar Birden bire, yanı başında iki karaltı beliriyor Gavurca haykırıyorlar!
"Dur! kımıldama!"
Hayrabolulu Hüseyin'in yapacak hiç birşeyi yok akıl almaz, gene de eşi görülmemiş büyük bir zeka kıvraklığı ile; düşman erlerine gevrek gevrek gülümsemeye başlar ve eliyle, koluyla katırının sırtında sallanan su damacanalarını gösterir, "Kumandan, kumandan?  " diye geveleniyor ve büyük bir saygı ile anzak kumandanını selamlayarak "Emret gavur kumandan!" der Derhal bir tercüman bulunur Saka Hüseyin anlatmaya devam eder
"Bu su damacanalarını kendi kumandanım gönderdi Sizin yaralılarınıza hediyemizdir Düşmanımız susamıştır, susuz kalmasınlar dedi Mülazım Efendi!" ve arkasından ilave etti Bu sudan verinde bir bardak ben içeyim der!"
Anzak Teğmeni kıpkırmızı kesilir  Gözleri dolar İlk iş Hüseyin'i kucaklayıp iki yanağından öpmek İkinci iş, Hüseyin'i tartaklayan devriyeleri bir güzel fırçalamak, üçüncü iş, Hüseyin'i siperin dibine oturtup soluklandırmak, o " comed bell" kutularından, Oxo et suyu özündeni sarma tütünden, cigara kağıtlarından, Topler çikolata paketlerinden bol bol yağdırmak  Bu aldıkları hediyeleri katırın sırtına vurur, kurnaz bir tilki gibi, siperden sipere zıplayıp kapağı ikinci bölük hattına atınca, bu sefer gözleri fal taşı gibi açılma sırası Mehmetçik' tedir "
Baki Vandemir Paşa
Çanakkale Savaşları Komutanlarından
KAYBOLAN İNGİLİZ ALAYI
"21 Ağustos 1915 günü savaşın en şiddetli ve son anlarında Anzak Suula Koyu 60 tepede gün ağrırken gök berraktı Görünürde altı veya sekiz tane, hepsi birbirinin eşi olan ekmek somunu biçimindeki bulut, 60 Tepe'nin üzerinde yayılmış duruyordu O sırada saatte 6 veya 8 kilometrelik bir hızla güneyden esen meltem olmasına rağmen, bu bulutların ne biçimleri ne de yerleri değişmiyordu
Meltemin etkisiyle kayıp gitmediler Bunlar bulunduğumuz yere göre 60 derecelik bir yükseklikte asılı duruyorlardı Bulut kümesinin tam altına gelen yerde toprağın üstünde duran aynı biçimde bir bulut daha vardı Yaklaşık 250 metre uzunluğunda, 65 metre yüksekliğinde ve 60 metre genişliğindeydi Bu bulut oldukça yoğundu Yapısı katı maddeymiş gibiydi İngilizlerin bulunduğu bölge savaş yerine 1000 metre kadar uzaklıktaydı Bütün bunları Yeni Zeland kıtasının birinci sahra birliğine bağlı 3 bölükteki 22 asker öldü Aralarında biz de vardık İçinde bulunduğumuz siperden güneybatı doğrultusunda yere inmiş bulut duruyordu
Bulunduğumuz yer 60 Tepe'ye göre 90 metre daha yukarıda olduğundan üstten görebiliyorduk Bu bulut daha sonra Kayaçık Dere denilen kuru bir derenin yatağına doğru ilerlediğinde onun daha önce durduğu zemine bütünüyle görebildik Bu bulut diğerleri gibi açık gri renkteydi Daha sonra 4 Norfolk Taburu'nun bu kuru dere yatağında harekete geçerek 60 Tepe'ye doğru uygun adım yürüyüşe geçtiğini fark ettik Buluta vardıklarında hiç çekinmeden dosdoğru içine girdiler Ama tekrar içinden çıkıp 60 Tepe'de savaşa katılan hiç bir kimse olmadı
Bir süre sonra askerlerin sonuncusu da görünmez olunca , bulut sanki yükünü almışcasına yerden yükseldi Herhangi bir bulut gibi yukarıda duran diğerlerine ulaşıncaya kadar yavaş yavaş havalandı Bu ana kadar yukarıdaki bulutlar yerlerinde duruyorlardı Yerdeki bulut yükselip aynı hizaya gelir gelmez birden kuzeye doğru uzaklaşmaya başladılar Trakya istikametine doğru gittiler Bir saat içinde de gözden kayboldular Savaş sonunda bu tabur kayıp veya yok edilmiş sayıldı Anzak çıkarmasının 50 Yılında geç de olsa aşağıda imzası olan bizler anlattığımız bu olayın kelimesi kelimesine doğru olduğunu beyan ederiz
İstihkam eri 4/165 künyeli, F Reichardt Malata Bay Of Plenty
İstihkam eri 13/416 künyeli , D Nevnes 157 King Street Cambridge
J L Newman, 75 Freyberg Street Octumoctai Tauranga
21 08 1965 / AVUSTRALYA
NOT : 1- İngiliz baş komutanı General Hamilton, bu olayın vuku bulduğu günü korkunç itirafı, yine bir gün sonra günlüğüne şöyle geçirir: "22 Ağustos 1915 günü Çalılık arazi içinde cereyan eden karşılıklı düello korkunç bir şekilde hükmünü sürdürdü Sis ve topçu ateşi yönünden, Allah dün Türklerden yana idi  " der
2- Savaştan sonra 1918 yılında İngiltere hükümeti, Türkiye'ye resmi bir yazı gönderir v Ve kaybolan alayın akibetini sorar Ve Türkiye şöyle bir cevap verir: "Türkiye ne onları esir etmiştir, ne de ölüm kayıtları vardır Hiçbir şekilde, bu askerlerle ilgili bir bilgiye sahip değildir "
3- Bu olayın görgü tanıkları olan yukarıdaki üç Yeni Zelandalı asker savaştan tam 50 yıl sonra basın önünde bu itirafta bulunmuşlardır
Fransız Savaş Gemisi Bouvet
“ Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur ” düşüncesiyle hareket eden İngilizler, boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanıyorlardı Bahriye Nazırı Churchill’in planları Akdeniz filosu komutanı Amiral Carden tarafından da desteklenince, Lord Fisher’ın şüpheli gördüğü bu harekatın donanma ile yapılmasına karar verildi Tarihinde hiçbir yenilgi almamış olan İngiliz donanmasının silah, teknoloji ve başarı açısından kendine güveni tamdı Dünyanın yenilmez donanması, Fransa’nın da desteği ile dünyanın en büyük armadasını oluşturuyordu Bu donanmaya karşı gelebilecek hiçbir güç düşünülemezdi Hele ki yıpranmış, teknoloji açısından zayıf ve parçalanmak üzere olan Osmanlı, bu armada ile asla baş edemezdi
İtilaf Devletleri’nin deniz harekatı 19 Şubat 1915’te başladı 13 Mart 1915’e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, kararlı ve dirençli bir karşılık almaları bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti
18 Mart’a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti Boğaza giriş kapıları aralanmış ama hala ilerde olacaklar belirsizdi
Ve 18 Mart 1915 sabahı geldiğinde kimse günün sonunda neyle karşılaşacağını bilmiyordu
17 Mart 1915’te Amiral Carden’in yerine Amiral De Robeck’in atanmasıyla 18 Mart da gerçekleşecek plan uygulamaya konuluyordu
Plana göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi Filonun en güçlü gemilerinden oluşan 1 Tümen bizzat Amiral de Robeck tarafından kumanda ediliyordu
Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemileri ve Inflexible muharebe kruvazöründe oluşan 1 Tümen, saat 10:30’da boğazdan içeri girdi Filonun önündeki muhripler savaş alanını tanıyorlardı Planlanan noktaya ulaşıldığında Queen Elizabeth’in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, Lord Nelson’un hedefi Namazgah Tabyası, İnflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyası idi “A Savaş Hattı” olarak adlandırılan bu plan 11 30’da uygulanmaya başlandı ve 11 30’da merkez tabyalarına ateş başladı
Bu arada düşman gemileri Kumkale’den gelen tedirgin edici ateş hattına da girmişlerdi Obüslerden üstlerine ateş yağıyordu Yine de mesafe uzak olduğundan Türk bataryaları savaş gemilerine karşılık veremiyordu Saat 12 00 sularında Çimenlik, Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ateş almıştı B Hattı diye adlandırılan Amiral Guepratte komutasındaki 3 Tümen Suffren, Bouvet, Goulois, Charlemagne adlı dört Fransız gemisiyle Triumph ve Prince George adlı iki İngiliz muharebe gemisinden oluşuyordu Plana göre bu tümen 1 Tümenin arkasından hareket geçti ve B hattı önündeki yerini aldı Yavaş yavaş yaklaşan gemiler bu cesurane ilerleyişlerinde Türk bataryalarından düşen mermi ateşi altında B hattına vardılar Şiddetli yapılan karşılıklı çatışmalarda aradaki bataryalar sustuysa da merkez bataryalar ateşe devam ediyorlardı 900 yarda kadar içeri sokulduklarından şiddetli ateş bu gemilerin üzerine yağıyordu 3 Tümene ait olan iki İngiliz gemisi Triumph ve Prince George A hattının kıç omuzluklarında yerlerini almış Rumeli Mesudiye ve Yıldız Tabyalarını hedeflemişlerdi
Rumeli merkez bataryaları çok yoğun bir ateş altındaydı Mermilerin çoğu tabyalar içine düşmüş, telefon hatlarını bozmuş, yangınlar çıkarmıştı Rumeli Mecidiye tabyası topçuların şehit olması ile devre dışı kalmıştı
Planın ikinci aşamasında Türk bataryaları üzerinde yeteri kadar üstünlük sağlanabilirse Albay Hayes Sadler komutasındaki 2 Tümen devreye girecekti Ocean, İrresistible, Albion, Vengeance, Swiftsun ve Majestic’ten oluşan 2 Tümen, 3 Tümenin yerini alacak ve B Hattından son olarak yakın muharebe yapılarak Tabyalar içinde olmayıp mayın hatlarını savunan toplar tahrip edilerek bombardımandan hemen sonra mayın tarama işlemlerine başlanacaktı Fakat 3 Tümenin yerini alacak 2 Tümen gelmeden önce beklenmedik bir şey oldu Saat 14:00’e doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk etmekte ve Bouvet’de onu izlemekteydi A hattını geçmek üzereyken Fransız gemisi Bouvet’de bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasınca ateş altındayken 3 dakikada suların altına gömüldü Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu Queen Elzabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kestiler Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kişi kurtarılabilmiş, 603 kişi sulara gömülmüştü Bu arada 12 30 sularında Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk ediyordu 15 30 sularında mayına çarpan Inflexible’ın durumu kötüydü ama yoğun çabayla Bozcaada’ya ulaştı 2 Tümen İngiliz gemileri, 3 Tümenin yerini aldığında bu manzara ile karşılaşmıştı Saat 14 30’da ateşe başlayarak 10 yardaya kadar yaklaştılar Namazgah tabyasını bombardıman ediyordu Saat 15 00’te Rumeli Hamidiye daha sonra da Namazgah aldığı isabetle savaş dışına kalmıştı
Anadolu Hamidiye tabyası hasar görmemişti ve İrrisistible’a ateş ediyordu Saat 15 14’de İrrisistible’ın yanında korkunç bir patlama duyuldu Saat 16 15’te tabyalarda uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı Bu bölgede bir gece önce Nusret’in döktüğü mayınlar hiç hesapta yokken can alıyordu Bölgenin mayınlı olduğunu anlayan Amiral de Robeck 2 Tümenin geri çekilmesi için emir verdi 18 05’te geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı Güçlü top ateşine rağmen Ocean’ın personeli muhripler tarafından boşaltıldı
18 Mart’ta yaşananlar şaşkınlık yaratmıştı Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanın başarıya ulaşamayacağını söylayenler haklı çıkıyor, de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile boğazları zorlayıp İstanbul’a çıkılabileceği düşüncesi yeni hareket planları doğuruyordu
Doğal ve kültürel değerleri yanısıra dünya savaş tarihi açısından büyük önem taşıyan ve Mustafa Kemal komutasındaki Türk ordu birliklerinin dünyayı şaşırtan cesaret ve kahramanlıklarının sergilendiği Çanakkale Savaşlarının izlerini ve anılarını korumak amacıyla 1973 yılında Milli Park ilan edilmiştir Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, ilimizin en önemli gezi yerlerinden birisidir Parkın kara sınırlarını Gelibolu Yarımadası'nın Saroz Körfezindeki Ece Limanı ile Çanakkale Boğazında yer alan Akbaş İskelesi arasında çizelecek bir hat oluşturur Seddülhabir Köyü çevresindeki Tekke ve Hisarlık Burunları, Ertuğrul, Morto, İkiz koyları, Alçıtepe, Kerevizdere, Zığındere ile kuzeydoğuda yer alan Arıburnu, Conkbayırı, Kocaçimen, Kanlısırt, Anafartalar ve Suvla koyları, savaşın cereyan ettiği başlıca alanlardır Çanakkale Savaşları sırasında büyük cesaret göstererek şehit olan birlikler ve şahıslar adına bugün Gelibolu Yarımadasında çok sayıda şehitlik vardır Herbiri ayrı bir kahramanlık örneği olan bu şehitliklerin en önemlisi Morto Koyu'nda, Hisarlık tepe üzerinde tüm şehitlerimizin anısına dikilen ÇANAKKALE ŞEHİTLER ABİDESİ'dir Gelibolu Yarımadası üzerinde, Çanakkale Savaşlarında hayatlarını kaybeden yabancı askerler için de anıt ve mezarlıklar vardır
|