Kuvva-İ Milliye |
10-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kuvva-İ MilliyeKuva-yi Milliye harekatının coğrafi sınırı Gediz Nehri uzanımında Kula'dan güneye doğru Denizli-Köyceğiz hattı batısında kalan Güneybatı Anadolu kesimidir Kronolojik açıdan ise,1 Bölümde gerekçisinin açıklandığı üzere, 15 Mayıs 1919 tarihinden 1 İnönü muharebesinin yapıldığı 6 Ocak 1921'e kadar olan zaman bölümünü kapsar "Kuva-yi Milliye" deyimi, Milli Mücadele'de iki kullanılmıştır Birincisi,"ulusal kuvvetler", yani "milis haşık ordusu" anlamındadır Öteki anlamıysa geniş kapsamlı olup, Milli Mücadeleyi, bir bütün olarak belirtir Silahlı halk kuvvetleriyle birlikte Müdafaayı hukuk ve Reddi İlhak kuruluşları, heyeti milliyiler, kongreler, Ankara'da kurulmuş olan Millet Meclisi ile, bunlara yardımcı olan bütün organlar ve ordu, Ulusal Kuvvetler, yani Kuva-yi Milliyeydi Bütün bu kuvvetlerin yarattıkları hareketin, galip devletlere mütareke imzalamış olan Osmanlı Devleti , ile hukuksal ve siyasal bir ilgisi yoktu Başta ordu olmak üzere, Kuva-yi Milliye olarak adlandırılan kuvvetler, devlet kuvvetleri olmaktan çıkmış, ulusal mal olmuştu Gerçektende her türlü hareket, ulusa dayanıyor ve onun adına yapılıyordu Bu nedenle, Milli Mücadeleye katılan ve taraftar olan herkese "Kuva-yi Milliye" yada "Millici" deniyordu Milli Mücadelemizin başlangıcı, klasik anlamda bir teşkilatlanma olmasa da, Kuva-yi Milliye ruhunun uyanışı, şahlanışı ile yurdumuzu işgal eden düşmanlara karşı milletin baş kaldırılması, mevzii mücadeleleri ve başarıları oluşturmaktadır Bu mevzii başarıları Türk milletine, o günleri şartlarına göre gayet modern olan düzenli ordulara karşı, büyük imkansızlıkları içerisinde dahi muharebe edilebileceği fikrini, azmini, inancını vermiştir Ümitsizlikler ümide dönüşmüştür Zaten Türk'ün mayasında, özünde var olan esir olarak yaşamaktansa ölmek yeğdir inancı, Kuva-yi Milliyenin teşkili ile en mükemmel şekilde tekrar canlanmış ve sonuçta, bu ruhla kurulan düzenli ordu ile kesin zafer gerçekleşmiştir Kuva-yi Milliye'nin amaçlarının başında hiç bir devletin ve Milletin egemenliğini kabul etmeyerek, Türk Milletinin kendi bayrağı altında yaşama hakkını ve bağımsızlığını oluşturmak gelmiştir İzmir'in işgali, Yunanlıların zalimce hareketleri, karşısında itilaf Devletlerinden ve Osmanlı hükümetinden hiç bir teşebbüs gelmediğini gören halk, kendi varlığını korumak amacıyla silahlandı Sadece yaşama haklarının savunulması amacıyla yapılan bu hareketiyle yapılan bu hareketin meşru bir davranış olduğu bütün millet ve ordu tarafından kabul edildi Değişik kesimden gelme insanlardan oluşan karmaşık bir yapısı vardı Saflarında ulusal çarpışmalara katılan gönüllülerin yanı sıra Kurtuluş savaşı öncesinde ve savaş sırasında askerlikten, adaletten kaçanlarda yer alıyordu Komutanlarda; Demirci Mehmet, Yörük Ali gibi ünlü efelerden ipsiz Recep gibi eşkıya reislerine; Kuşçubaşı Eşref, parti pehlivan pios, komitacılardan emekli muvazzafı ordudan ayrılmış subaşları, yedek subaylardan, aydın ve eşraf kesimlerine kadar oldukça farklı bir yapı ve ayrılmak serbest olduğundan, mevcutların sayıları da sürekli değişiyordu Kuva-yi Milliye'ye karşı olan Birinci Divani Harbi örfi, yayımladığı idam listesinde başta 3 Ordudan azledilmiş Mustafa Kemal Paşa olmak üzere pek çok Kuva-yi Milliyeci subayın isimlerine yer veriyordu Teşkilat, 13 Haziran 1919'da Yunanlıların ve Rumların Bergama'yı işgal etmelerinden 48 saat sonra bir saldırı düzenleyerek işgalcileri bozguna uğrattı 16 Haziran 1919!da, daha önce(29 Mayıs) Ayvalık bölgesinde başlayan ilk silahlı milli mukavemeti organize etti Kuva-yi Milliye gerilla taktiği ile çalıştığı için Yunanlıların zayıf noktalarına sık sık baskınlar yaparak, bazen de cephe savaşlarıyla Yunanlılara korku salmaktaydı Yunan işgal kuvvetleri komutanlığı, Venizelos'a gönderdiği bir raporda şöyle diyordu: "Tam bir Türk seferberliği ve kuvvetli bir Jöntürk teşkilatı karşısında bulunuyoruz Her taraftan saldırıya uğrayarak her gün bir miktar arazi terk etmeye mecbur oluyoruz Şayet derhal, hiç olmazsa bir tümen gönderilmeyecek olursa, pek yakında İzmir tehdit altında kalacaktır" Bu ve bunun gibi raporlar Kuva-yi Milliye'nin 30 Hazirana kadar ki etkinliklerinin Yunanlılar üstünde ki korkutucu etkisini göstermeye yetmeyecektir Ödemiş çevresinde Yunanlılarla savaştı, 28 Haziran'da Balıkesir'de çevredeki vilayetlerin murahassırlarından meydana gelen bir Kuva-yi Milliye kongresi toplandı Özellikle Aydın'da meydana gelen kanlı olayların Nazilli ilçesinde tekrarlanması Kuva-yi Milliyenin halk tarafından desteklenmesine sebep oldu Teşkilatın faaliyeti sonucu, Yunanlılar, Denizli livasına gelemediler ve Nazilli İlçesinden çekilmek zorunda kaldılar 21 Temmuz 1919'da üçüncü kere kabineyi kuran Damat Ferit Paşa, Dahiliye nezareti yoluyla, Kuva-yi Milliye'nin dağıtılması hakkında bütün bölgelere telgraflarla emirler verdi Ama teşebbüs tepkiyle karşılandı; Denizli mutasarrıfı gönderdiği telgrafta, Kuva-yi Milliye'nin düşman saldırısına karşı koymaktan başka amacı olmayan bir savunma teşkilatı olduğundan dağılmasının değil desteklenmesinin gerektiğini ve hükümet kuvvetinin onu dağıtmaya gücü yetmeyeceğini bildirdi; Denizli Kuva-yi Milliye teşkilatının verdiği cevabi da buna ekledi Bunun üzerine 23 Temmuz 1919'da Mustafa Kemal Paşanın başkanlığı altında toplanan Erzurum Kongresinde "Kuva-yi Milliyeydi amil ve Milli iradeyi hakim kılmak esasi kabul edildi" Çerkez Ethem yayımladığı beyannamesi ile halkı, askerleri ve subayları kandırmak istedi; fakat başarılı olamadı Çünkü düşmanla bir olanları sözüne kimse inanmazdı Aralık 1920'de Miralay İsmet Bey'in batı cephesi komutanlığını üstlenmesinde sonra merkezi denetimden yoksun, başına buyruk Kuva-yi Milliye çetelerinin Yunan ordusunu yenemeyeceği düşünülerek düzenli ordu aşamasına geçilmezi kararlaştırıldı Bu karar direnen Kuva-yi Seyyare komutanı Çerkez Ethemin yenilgiye uğratılmasından sonra öteki Kuva-yi Milliye güçleri merkez yönetimin denetimine girdiler ve düzenli ordu birliklerine dönüştürüldüler |
Kuvva-İ Milliye |
10-10-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kuvva-İ MilliyeKuva-yi Milliye Kuruluş 1919 Lağv 1920 Ülke Türkiye Bağlılık Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordusu Merkezi Ankara Muharebeleri Aydın Savunması Çukurova Savunması Komutanı Ali Fuat Paşa Kurmay Başkanı Mehmet Arif Bey Kuva-yi Milliye (Türkçe anlamı: Millî Güçler), Anadolu'nun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Ermeni birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile ağır koşulların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı günlerde doğan bir milli direniş örgütüne verilen isimdir Kuva-yi Milliye, Kurtuluş Savaşı'nın ilk savunma kuruluşudur İlk Kuva-yi Milliye kıvılcımı (ilk silahlı direniş) Güney Cephesi'nde Dörtyol'da 19 Aralık 1918’de Fransızlara karşı başlamıştır Bunun en önemli nedeni, Fransızların işgallerine Ermenileri ortak etmeleridir İkinci etkili silahlı direniş hareketi (örgütlü ilk Kuva-yi Milliye hareketi) İzmir'in İşgali'nden sonra; Kuva-yi Milliye hareketini, milliyetçi ve yurtsever olan bazı subaylar halkı örgütleyerek Ege Bölgesi'nde resmen başlatmışlardır Batı Anadolu'daki Kuva-yi Milliye birlikleri düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen sürede Yunan birliklerine karşı vur kaç taktiği ile savaşmıştır Güney Cephesinde (Adana, Maraş, Antep ve Urfa) Kurtuluş Savaşı'nı düzenli ve disiplinli Kuva-yi Milliye birlikleri yapmıştır Ulukışla'da faaliyet gösteren Kuva-yi Milliye de ilk kurulanlardan olup Fransızların Toros'lar ardında ulaştığı bu en iç noktadan kısa sürede püskürtülmelerini sağlamışlardır Çalışmalarını belgeleyen bir karar defteriM Ali Eren'in çabalarıyla günümüze ulaşmıştır Yerel sivil örgütlenmeler, çeteler olarak ortaya çıkan Kuva-yi Milliye, düzenli ordulardan oluşan işgalci güçlere karşı, bugünkü deyimiyle bir gerilla savaşı uygulamıştır İlk direniş olayları Güneydoğu Bölgesi'nde Fransızlara karşı görülmüşse de, örgütlü direniş İzmir'in düşmanca ele geçirilmesinden sonra Ege Bölgesi'nde Kuva-yi Milliye olarak başlamış ve bağımsız yerel örgütlenmeler olarak yayılmıştır Bölgesel kuruluşlar, daha sonra TBMM'nin kurulması ile birleştirilmiş ve I İnönü Muharebesi sırasında da düzenli orduya dönüşmüştür Kuva-yi Milliye'nin amaçlarının başında hiçbir devletin ve ulusun egemenliğini kabul etmeyerek, Türk Milletinin kendi bayrağı altında yaşama hakkını ve bağımsızlığını oluşturmak gelmiştir Mustafa Kemal Paşa Kuva-yi Milliye'nin kuruluşunu şöyle açıklar: “ Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi içindeydi Siyasal ve askerî bir çember vardı İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere emrediyorlardı Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı Yapamazlardı da Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, 'ordu' adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu İşte bunun içindir ki yurdu savunmak ve korumak olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya, ulusun kendisine kalıyor Buna Kuva-yi Milliye diyoruz ” Kuva-yi Milliye'nin Ortaya Çıkmasının Nedenleri * Osmanlı İmparatorluğu’nun I Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkması * Mondros Ateşkes Anlaşması uyarınca Türk Ordusu'nun terhis edilmesi * İtilaf Devletleri’nin Mondros Ateşkes Anlaşması’nın hükümlerini tek taraflı uygulayarak savunmasız kalan Anadolu’yu yer yer işgal etmeleri * İşgalcilerin halka zulmetmesi * Osmanlı hükümetinin Türk halkının can ve mal güvenliğini koruyamaması * Halkın milliyetçi ve yurtsever bilincine sahip olması * Halkın milletini koruyarak bağımsızlığına, bayrağına, egemenliğine, hürriyetine kavuşma isteği * Halkın hür yaşama isteği Kuva-yi Milliye'nin Sağladığı Faydalar ve Özellikleri * Milli Mücadele’nin ilk silahlı direniş gücü olmuşlardır * Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra Anadolu’nun işgali üzerine başlayan bölgesel hareketlerdir * Kuva-yi Milliye birlikleri arasında ilişki az olup, kendi bölgelerini kurtarmaya çalışmışlardır Tek bir merkeze bağlı değillerdir * Mondros Ateşkes Antlaşması ile terhis edilen askerler de bu harekete katılmışlardır * İşgalci güçlere büyük zararlar vermiştir * Düzenli Orduya Zaman Kazandırmıştır * Halkın işgal altındayken son umudu olmuştur * Halkın örgütlenmesi birlik,beraberlik ve dayanışma gibi duyguların gelişmesine katkıda bulunmuştur Kuva-yi Milliye'nin Dağılmasının Nedenleri * Askerlik tekniğini yeteri kadar iyi bilmemeleri, dağınık, düzensiz olarak mücadele etmeleri * Düzenli düşman ordularını durduracak güçten yoksun olmaları * İşgalleri kesin olarak durduramamaları * Hukuk devleti anlayışına ters davranarak suçlu gördüklerini kendileri cezalandırmaları * Anadolu’nun kesin olarak işgallerden kurtarılmak istenmesi Düzenli orduya geçildiği sırada bazı Kuva-yi Milliyeciler isyan etmiştir Demirci Mehmet Efe Ayaklanması Iİnönü Savaşı'ndan önce, Çerkez Ethem Ayaklanması ise I İnönü Savaşı'ndan sonra bastırılmıştır |
Kuvva-İ Milliye |
10-10-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kuvva-İ MilliyeMİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ BAŞ KAHRAMANLARI Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK (1881-1938) Başkomutan Selânik'te doğdu 1902'de Harp Okulunu, 1905'te de Harp Akademisini bitirdi Trablusgarp, Balkan, I Dünya Savaşlarına katıldı Çanakkale cephesinde büyük başarı kazandı 1915'te Albay, 1916'da Tümgeneralliğe yükseldi Mondros Mütarekesi sonrası yurdun işgali üzerine 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkıp Milli Mücadele'yi yönetti 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'yi kurdu I ve II İnönü Zaferlerinin kazanılmasını sağladı 5 Ağustos 1921 'de Başkomutanlığa getirildi Sakarya ve Başkomutan Meydan Muharebelerini zaferle sonuçlandırdı 19 Eylül 1921'de Mareşal oldu, Gazi unvanını aldı 29 Ekim 1923 günü TBMM'de cumhuriyetin ilânını sağladı İlk Cumhurbaşkanı seçildi Devrimler yaparak Türkiye Cumhuriyeti'ni lâik, güçlü, modern bir devlet haline getirdi 10 Kasım 1938 tarihine değin Cumhurbaşkanlığı yaptı Mareşal Mustafa Fevzi ÇAKMAK (1876-1950) İstanbul'da doğdu 1896'da Harp Okulunu, 1898'de de Harp Akademisini bitirdi Trablusgarp, Balkan, I Dünya Savaşlarında görev aldı 1918'de Genelkurmay Başkanı, 1920'de Harbiye Nazırı (Bakanı) oldu Milli Mücadele'ye katılmak üzere 1920 yılında Ankara'ya geldi Milli Savunma Bakanlığına getirildi 1921'de Genelkurmay Başkanı oldu Aynı yıl Orgeneralliğe, 1922'de de Mareşalliğe terfi etti 1924-1944 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı yaptı Yaş haddinden emekliye ayrıldı TBMM'de 14 Ağustos 1923'e kadar Kozan Milletvekili olarak görev yaptı Daha sonra İstanbul Milletvekili seçildi 31 Ekim 1924'te milletvekilliğinden istifa etti 1946-1947 yılları arasında İstanbul Bağımsız Milletvekili olarak TBMM'de görev yaptı İstanbul'da öldü Orgeneral Cevat ÇOBANLI (1871-1938) İstanbul'da doğdu1891'de Harp Okulunu, 1894'te de Harp Akademisini bitirdi Trablusgarp, Balkan ve I Dünya Savaşları'nda görev aldı Çanakkale Deniz Muharebeleri'nde üstün başarı kazandı Harbiye Nazırlığı (1918), Genelkurmay Başkanlığı (1919) görevlerinde bulundu 16 Mart 1920'de İstanbul işgal edilince tutuklanarak Malta'ya sürüldü 1921 yılında yurda dönünce, Elcezire Cephesi Komutanı olarak Istiklal Savaşı'na katıldı Büyük Zafer'den sonra bir süre 3'ncü Ordu Komutanlığı yaptı 1923-1924 yılları arasında Elazığ Milletvekili olarak TBMM'de görev aldı Orgeneral rütbesine yükseldi (1926) Askerî Şura Üyeliği, Generaller Askerî Mahkemesi Başkanlığı görevlerinden sonra 1935 yılında emekliye ayrıldı İstanbul'da öldü Orgeneral Yakup Şevki SÜBAŞI (1876-1939) Harput'ta doğdu 1896'da Harp Okulunu, 1900'de de Harp Akademisini bitirdi Balkan ve I Dünya Savaşları'nda görev aldı 1916 yılında Tümgeneralliğe terfi etti 16 Mart 1920 günü İstanbul işgal edilince tutuklanarak Malta'ya sürüldü 1921 yılı sonbaharında İnebolu'ya geldi 2'nci Ordu Komutanı olarak istiklal Savaşı'na katıldı 1922'de Korgeneral, 1926'da da Orgeneral rütbesini aldı 1924 yılında Yüksek Askerî Şûra üyeliğine atandı Bu görevde iken 20 Aralık 1939 tarihinde İstanbul'da öldü Orgeneral Fahrettin ALTAY (1880-1974) İşkodra'da doğdu 1900'de Harp Okulunu, 1902' de de Harp Akademisini bitirdi Balkan ve I Dünya Savaşları'nda görev aldı İstiklal Savaşı'na Süvari Grup Komutanı, Süvari Kolordusu Komutanı olarak katıldı Cumhuriyet'in ilanından sonra 2'nci Ordu, 1933'ten itibaren de l'nci Ordu Komutanlığı görevlerinde bulundu 1921'de Tümgeneral, 1922'de Korgeneral ve 1926'da da Orgeneralliğe terfi etti 14 Ekim 1945'te Yüksek Askerî Şûra Üyesi iken emekliye ayrıldı TBMM'de I Dönem Mersin, II Dönem İzmir ve VIII Dönem Burdur Milletvekili olarak yasama çalışmalarına katkıda bulundu İstanbul'da öldü Orgeneral Kazım Fikri ÖZALP (1882-1968) Makedonya'da Köprülü'de doğdu 1902'de Harp Okulunu, 1905'te de Harp Akademisini bitirdi Balkan ve I Dünya Savaşlarında görev aldı 61 Tümen Komutanı iken İstiklal Savaşı'na katıldı Kocaeli Bölge Komutanı, Mürettep Kolordu Komutanı ve 3'ncü Kolordu Komutanı olarak yararlı hizmetler yaptı 1921'de Tümgeneral, 1922'de Korgeneral rütbeleri verildi 1922 yılı başında Millî Savunma Bakanı oldu 1926'da Orgeneralliğe terfi ettikten bir yıl sonra askerlikten emekliye ayrıldı TBMM 'de I-VIII, Dönem Balıkesir, IX Dönem Van Milletvekili olarak görev yaptı 1924-1935 yılları arasında TBMM Başkanlığı görevinde bulundu 1935'te tekrar Milli Savunma Bakanı oldu Ankara'da öldü Orgeneral Abdurrahman Nafiz GÜRMAN (1882-1966) Bodrum'da doğdu 1903'te Harp Okulunu, 1906'da da Harp Akademisini bitirdi Trablusgarp; Balkan ve I Dünya Savaşlarında görev aldı 8 Şubat 1921 tarihinden itibaren İstiklâl Savaşı'na katıldı 1926'da Tümgeneral 1930'da Korgeneral ve 1940 yılında da Orgeneralliğe terfi etti 2'nci Ordu Komutanlığı (1940-1945) Yüksek Askeri Şûra Üyeliği (1945-1949) yaptıktan sonra Genelkurmay Başkanlığına getirildi (1949) Bu görevinden 6 Temmuz 1950'de emekliye ayrıldı 27 Mayıs 1960 hareketinden sonra oluşturulan Kurucu Meclise üye seçildi İstanbul'da öldü Orgeneral Mustafa İsmet İNÖNÜ (1884-1973) İzmir'de doğdu 1903'te Mühendishane-i Berrî-i Hümayunu(Topçu Okulu), 1906'da da Harp Akademisini bitirdi Balkan ve I Dünya Savaşlarında görev aldı 1920 yılı başlarında Ankara'ya gelip İstiklâl Savaşı'na katıldı Genelkurmay Başkanlığı, Batı Cephesi Komutanı olarak başarılı hizmetler yaptı I ve II İnönü Muharebelerini zaferle sonuçlandırdı 1921'de Tümgeneral, 1922'de de Korgeneralliğe yükseldi Mudanya ve Lozan Konferanslarında TBMM Hükûmetini temsil etti Cumhuriyet ilan edilince Başbakanlığa getirildi 1926'da Orgeneralliğe yükseldi Ertesi yıl askerlikten emekliye ayrıldı TBMM'de 40 yıldan fazla milletvekilliği yaptı Başbakanlık (1923-1924, 1925-1937, 1961-1965), Cumhurbaşkanlığı (1938-1950) görevlerinde bulundu Ankara'da öldü Korgeneral Nurettin (SAKALLI) (1873-1932) Bursa'da doğdu 1893'te Harp Okulunu bitirdi 1897 Osmanlı-Yunan, Trablusgarp, Balkan ve I Dünya Savaşlarında görev aldı Irak Cephesi'nde Basra ve Bağdat Valiliği görevlerini de üstlendi1918'de Tümgeneralliğe terfi etti Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra 1919 yılında kısa süre Aydın ve izmir Valiliği görevlerinde bulundu Temmuz 1920'de Anadolu'ya geçerek Merkez Ordusu Komutanlığı, l'nci Ordu Komutanlığı görevleriyle İstiklâl Savaşı'na katıldı 31 Ağustos 1922'de rütbesi Korgeneralliğe yükseltildi 1924'te Yüksek Askeri Şûra Üyeliğine atandı Bursa Milletvekili seçilmesi üzerine 1925 yılında askerlikten emekliye ayrıldı İstanbul'da öldü Korgeneral Nihat ANILMIŞ (1878-1954) Filibe'de doğdu 1896'da Harp Okulunu, 1900'de de Harp Akademisini bitirdi Balkan ve I Dünya Savaşlarında görev aldı 1915 yılında Tümgeneralliğe terfi etti Elcezire Cephesi Komutanı olarak İstiklâl Savaşı'na katıldı Zaferden sonra Askerî Yargıtay Başkanlığına atandı 1928'de rütbesi Korgeneralliğe yükseltildi 1942 yılında emekli oldu Ankara Milletvekili seçilerek 1942-1943 yılları arasında TBMM'de de görev yaptı İstanbul'da öldü Korgeneral Ali Fuat CEBESOY (1882-1968) İstanbul-Salacak'ta doğdu 1902'de Harp Okulunu, 1905'te de Harp Akademisini bitirdi Trablusgarp, Balkan ve I Dünya Savaşları'nda görev aldı 1917 yılında Tümgeneralliğe terfi etti İstiklâl Savaşı'nın başlangıcında, Batı Anadolu Genel Kuvâ-yi Milliye Komutanı ve Batı Cephesi Komutanı olarak savaşa katıldı 1920 yılı sonunda Moskova Büyükelçiliğine atandı 1922'de TBMM ikinci Başkanı oldu Korgeneral (1923) rütbesiyle 1927 yılına kadar Ordu Komutanlığı ve Milletvekilliği yaptı TBMM'de I-II Dönem Ankara, IV-VIII Dönem Konya, IX Dönem Eskişehir, X-XI Dönem İstanbul Milletvekili olarak görev aldı TBMM Başkanı (1948), Bayındırlık Bakanı (1939-1943), Ulaştırma Bakanı (1943-1946) olarak devlete hizmet etti İstanbul'da öldü Korgeneral Musa Kâzım KARABEKİR (1882-1948) İstanbul'da doğdu 1902'de Harp Okulunu, 1905'te de Harp Akademisini bitirdi Balkan ve I Dünya Savaşları'nda görev aldı 1918 yılında Tümgeneralliğe terfi etti 15 Kolordu Komutanı iken Mustafa Kemal Paşayı ve Milli Mücadele'yi destekledi Doğu Cephesi Komutanlığı sırasında Kars, Ardahan, Artvin'in işgalden kurtarılmasını sağladı 1920 yılında, rütbesi Korgeneralliğe yükseltildi l'nci Ordu Komutanlığı yaptı (1923-1924) 1927 yılında askerlikten emekliye ayrıldı TBMM'de I ve II Dönem Edirne, V ve VIII Dönem İstanbul Milletvekili olarak görev aldı 1946-1948 yılları arasında TBMM'nin başkanlığını yaptı Ankara' da öldü Halide Edip ADIVAR (1882-1964) İstanbul'da doğdu1901'de Üsküdar Amerikan Kız Kolejini bitirdi Öğretmenlik ve müfettişlik görevlerinden sonra İstanbul Darülfünununda(Üniversitesinde) Batı Edebiyatı dersleri okuttu (1918-1919) İstiklâl Savaşı başlayınca Ankara'ya geçti "Halide Onbaşı" olarak savaşa katıldı Kadınların savaşa katkısını artırdı 1926-1938 yılları arasında Avrupa ve Amerika'da yaşadı Yurda döndükten sonra on yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Edebiyatı kürsüsünü yönetti 1950-1954 yılları arasında İzmir Milletvekilliği yaptı Roman, hikâye, oyun, anı türlerinde eserler verdi Türk'ün Ateşle imtihanı, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Dağa Çıkan Kurt adlı kitaplarında İstiklal Savaşı'nın olaylarını işledi İstanbul'da öldü Kara Fatma (Fatma Seher ERDEN) (1888-1955) Erzurum'da doğdu Subay Derviş Beyle evlenip Balkan Savaşı'na katıldı I Dünya Savaşı'nda 9-10 kadınla Kafkas Cephesi'ne gitti Eşleri Ermenilerce şehit edilmiş kadınlarla Ermenilere karşı çarpıştı Milli Mücadele döneminde oğlu, kızı ve kardeşleriyle beraber Bursa ve İzmit'in düşman işgalinden kurtarılması için çalıştı 300 kişiyi aşkın müfrezesiyle Sakarya ve Başkomutan Meydan Muharebeleri'ne katıldı Üsteğmen rütbesiyle emekli oldu Emekli maaşını Kızılaya bağışladı 1954 yılında TBMM'ce kendisine tekrar aylık bağlandı Ertesi yıl Erzurum'da öldü Şahin Bey (1877-1920) Antep'te doğdu Asıl adı Mehmet Sait'tir Şahan Bey olarak da bilinir Rüştiyeden ayrılıp er olarak Yemen Cephesi'ne gitti Alayını, mahsur kaldığı Aynelcebel Kalesi'nden kurtardığı için teğmen yapıldı Balkan Savaşı ile I Dünya Savaşı'nda Çanakkale, Romanya ve Filistin cephelerinde görev aldı Mondros Ateşkeş Anlaşması'ndan sonra, Nizip Askerlik Şubesine atandı Fransızlar Antep'i işgal edince, Kilis Kuva-yı Milliye Komutanı olarak işgal kuvvetleriyle çarpıştı Uzun süre, Fransızların Antep'e destek kuvvet göndermesine engel oldu Bostancı sırtlarında Fransızları Antep'e sokmamak için kahramanca savaşırken şehit düştü Sütçü İmam (1884-1922) Maraşlı olup asıl adı Ali, lakabı Hacı imam'dırUzunoluk Mescidinde imamlık yaparken aynı zamanda süt de sattığından "Sütçü imam" olarak da bilinmekteydi İşgalci Fransız kuvvetleri içindeki Ermeni askerlerin Müslüman kadınlara sarkıntılık etmesi üzerine çıkan olaylarda, bir Fransız askerini öldürüp şehrin dışına çıkarak Maraş'ta bağımsızlık mücadelesini başlattı Fransızlar, Maraş'tan kovulduktan sonra şehre döndü Belediyece kaledeki topun idaresiyle görevlendirildi Abdülmecit Efendi, TBMM tarafından halife seçilince 101 pare kutlama atışı yaparken barutun ateş alması sonucu yaralandı 22 Kasım 1922'de öldü Hasan Tahsin Bey (1888-1919) Selanik'te doğdu Asıl adı Osman Nevres'tir 1916 yılında "Hasan Tahsin" lakabını aldı ve bu tarihten sonra hep bu adı kullandı Şemsi Efendi ve Feyziye okullarını bitirdi Paris Sorbonne Üniversitesinde siyasal bilgiler öğrenimi gördü Bu üniversiteden mezun olup olmadığı bilinmiyor 1918 yılında İzmir'e gelip ticaretle uğraşmaya başladı 11 Kasım 1918 tarihinde Hukuk-ı Beşer gazetesini yayımlamaya başladı Sulh ve Selamet Cemiyetinin İzmir şubesini kurdu Yunanlıların İzmir'e asker çıkardığı 15 Mayıs 1919 günü işgal kuvvetlerine ilk kurşunu attı ve orada şehit edildi Köprülülü Hamdi Bey (1886 – 1920) Makedonya’nın Köprülü kasabasında doğdu Mülkiye Mektebini bitirdi Çeşitli ilçelerde kaymakamlık yaptı İzmir’in işgalinden sonra Burhaniye Kuva-yı Milliye Komutanlığına getirildi I Anzavur İsyanı’nın bastırılmasında görev aldı 26 / 27 Ocak gecesi Gelibolu Yarımadası’ndaki Akbaş Cephaneliği’ne baskın düzenleyerek buradaki silahları karşı kıyıya geçirmeyi başardı 17 Şubat 1920 günü, Biga’da Kuva-yi Milliye’yi yok etmek için çalışan Ahmet Anzavur’la giriştiği mücadele sırasında şehit düştü Yörük Ali Efe (1895-1951) Aydın-Sultanhisar ilçesinin Kavaklı köyünde doğdu Yunan işgali üzerine, Aydın'da ilk Kuva-yı Milliye müfrezesini oluşturarak silahlı mücadeleyi başlattı Kuva-yı Milliye döneminde Menderes ve Havalisi Komutanlığını yaptı İstiklâl Savaşı'nda, milis kuvvetleriyle, ilk defa düzenli orduya katıldı Nazilli Cephesi'nde Yunan kuvvetleriyle kahramanca çarpıştı Diğer efelerin, zeybeklerin Millî Mücadele'ye katılmasına öncülük etti 23 Eylül 1951 tarihinde öldü Yahya Kaptan (1891-1920) Makedonya'nın Köprülü kasabasında doğdu Balkanlarda Bulgar komitacılara karşı savaştı Balkan Savaşları'nda Osmanlı Ordusuna gizli bilgiler sağladı Teşkilât-ı Mahsusa (Gizli Örgüt)'da görev aldı I Dünya Savaşı'nda Balkan Yarımadası ve Irak Cephesi'nde görev yaptı Ankara'da TBMM açılınca İstanbul'da Bekir Ağa Bölüğü'ne baskın düzenleyerek tutuklu bulunan vatansever ve aydınları kurtarıp Anadolu'ya geçmelerini sağladı Gebze'de Kuva-yı Milliye'yi oluşturarak komutanlığını üstlendi İstanbul Hükümetinin gönderdiği kuvvetler tarafından yakalandı Başı kesilerek şehit edildi ŞEHİT SAKIP BEY Sakıp Bey, 1889 yılında Kilis'te doğdu Ruhizade Rahim ağa'nın oğludur Beyrut ve Halep'te Polis Memurluğu yaptıKilis'in işgali ile birlikte memuriyeti terk ederek, Kilis'te Milli Mücadeleye katıldıKuvva-i Milliye Başkanı Albay Kamil Bey ile irtibat kurarak önemli görevler üstlendi Suriye topraklarında kalan Berk Ovasında Fransız birlikleri ile çarpışırken 25 Mart 1920 tarihinde şehit oldu Şehit Sakıp Bey'in mezarı 1921 yılında imzalanan Ankara itilafnamesi ile Türkiye -Suriye sınırı çizilince Suriye'de kalmıştır 1935yılında naşı Kilis'e getirilerek, Şehitler Abidesine defnedildi POLAT BEY Suvari Yüzbaşı Kamil Polat Bey, Sivas Kongresinden sonra direniş güçlerinin başında görev almak için Kilis'e geldi 28 Mart 1920 tarihinde Kilis - Antep yolu savunmasında, Elmalı Köprüsünde Şahin Bey'in şahadetinden sora, mahiyetindeki birlikler dağılmıştı Polat bey'in etkili çalışmaları sonucu Kuvva-i Milliye'nin toparlanması sağlandı Polat bey Kilis'in kurtuluşunda da çok önemli hizmetler yapmıştır MÜSLÜMAN BEY Asıl adı Tahirzade Mehmet'tir Müslüman Bey O'nun Kod adıdır 1919 yılında Fransızlar Güneydoğu Anadolu Bölgesini İngilizlerden devralıp işgal ettiğinde Müslüman Bey, Kuvva-i Milliye birliklerini teşkilatlandırarak, işgallere karşı müfreze kumandanı olarak savaşmıştır Müslüman Bey; Cercik (Polatbey Köyü) Müfreze Kumandanı olarak Kilis'in kurtuluşunda çok önemli görevler ifa etmiştir Kilis'te Müslüman Bey adını taşıyan bir Mahalle bulunmaktadır KARTAL BEY Kartal Bey, 1875 yılında Kilis'te doğdu Asıl adı Mehmet Zühdü olup, Kartal kod adıdır 1902 yılında Asteğmen olarak Halep'te görev yapmıştır I Dünya Savaşında ise Yüzbaşı olarak savaşa katılmıştır Kilis işgal edilence; Mustafa Kemal O'nu Kilis, Antep Maraş Urfa, Halep Müfreze Kumandanı olarak görevlendirmiştir Kilis'te Kuvva-i Milliye'nin örgütlenmesinde büyük katkıları olmuştur Kartal Bey daha sonra Mustafa Kemal'in emriyle Antep'te işgal birlikleri ile savaşmıştır Kurtuluş Savaşından sonra Gümrük Güvenlik kuruluşunda çalışmış yakalandığı verem hastalığına yenik düşmüştür İSLAM BEY İslam Bey, 1885 yılında Kilis'te doğdu Asıl adı Mehmet'tir I Dünya Savaşında askere alınarak, Çanakkale Cephesine gönderilir Burada büyük başarıları görülür Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Ordusu terhis edilence İslam Bey de memleketi Kilis'e döner İngilizler ve Fransızlar Kilis ve çevresini işgal edince, Kilis'in ileri gelenleri ile beraber amansız bir mücadele verir Kilis'in kurutuluşundan sonra İslam Bey, bir süre Belediye Başkanlığı yapmış bundan sonra da İstihbarat Müdürlüğüne atanmıştır İslam Bey 1970 yılında 73 yaşında iken vefat etti Adı Kilis'te mahalle, cadde ve parklarda yaşatılmaktadır ASLAN BEY Aslan Bey, 1884 yılında Kilis'te doğdu Babası Jandarma Yüzbaşı Ali Bey'dir Asıl adı Yusuf Ziya olup, Antep ve Kilis cephelerinde gösterdiği kahramanlıkları sebebiyle kendisine Aslan Bey denilmiştir 1911 yılında Trablusgarp'da İtalyanlara karşı Derne Cephesinde, I Dünya Savaşında Jandarma çavuşu olarak Kilis ve Antep cephelerinde , büyük başarırları görülmüştür 17 Şubat 1921'de Antep şehrindeki taarruza katılan Aslan Bey'e başarılarından dolayı İstiklal Madalyası verilmiş ve yüzbaşı olmuştur 6 Kasım 1942 yılında vefat etmiştir |
|