| 
	|||||||
   ![]()  |  
	
| 
		 | 
	Konu Araçları | 
| atatürk, eğitim, sözleriyle, verdigi, öğretime, önemkendi | 
Atatürk' Ün Eğitim Ve Öğretime Verdigi Önem(Kendi Sözleriyle) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Atatürk' Ün Eğitim Ve Öğretime Verdigi Önem(Kendi Sözleriyle)Eğitim ve öğretimin önemi En önemli ve verimli görevlerimiz, eğitim ve öğretim işleridir   Eğitim ve öğretim  işlerinde kesinlikle başarı sağlamak gerekir  Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur  1922 (Atatürk'ün MA  D  s  10)Eğitim ve öğretimde hızla yüksek bir düzeye çıkacak bir milletin, yaşam mücadelesinde maddî, manevî bütün kuvvetlerinin artacağı kesindir   Eğitim ve öğretim faaliyetimiz ilk öğretimin fiilen genel ve zorunlu olmasını, memlekette eğitim birliğini, orta öğretimin iyi araçlarla artırılmasını ve kolaylaştırılmasını, meslek öğretiminin ilk ve orta derecesinden en yüksek derecesine kadar memlekette sağlanmasını, yüksek öğretimin de sayıda olduğu kadar değerde de bu yüzyılın gereksinimlerine yeterliğini hedef tutmuştur![]() 1928 (Atatürk'ün S  D l, 345)Eğitim ve öğretim, millet olmanın, bayındır bir vatan kurmanın temel şartıdır   Dünyanın, olacağına akıl erdiremediği büyük ve millî bir mücadeleyi başarmış olan Türkiye, olmaz gibi görünen bu önemli ve çok büyük savaşı da başarıyla sonuçlandıracaktır  Bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın  1922 (S  Edip Balkır, Eski Bir Öğretmenin Anılan, s  99)Memlekette eğitim ve öğretim ışığının yayılmasına ve en derin köşelere kadar işlemesine özellikle gözlerimizi çeviriyoruz   1924 (Atatürk'ün S  D I, s  316)Pratik ve kapsamlı bir eğitim ve öğretim için, vatan sınırlarının önemli merkezlerinde modern kitaplıklar, bitkileri ve hayvanları içeren bahçeler, konservatuarlar, sanat okulları, müzeler ve güzel sanatlarla ilgili sergiler kurulması gerektiği gibi, özellikle şimdiki yönetimsel yapıya oranla kaza merkezlerine kadar bütün memleketin basımevleriyle donatılması gerekmektedir   Bütün bu güzel şeylerin bir an içinde oluşturulması imkânsız olmakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde bu sonuçların elde edilmesi önemle dileğe değerdir    1923 (Atatürk'ün S  D I, s 288)Eğitimin millî oluşu ve önemi Türkiye'nin eğitim ve öğretim siyasetini her derecesinde tam bir açıklık ve hiçbir tereddüde yer vermeyen kesinlikle ifade etmek ve uygulamak gerekir   Bu siyaset her anlamıyla millî bir nitelikte gösterilebilir![]() 1924 (Atatürk'ün S  D l, s  317) Eğitimdir ki, bir milleti özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder   Eğitim kelimesi yalnız olarak kullanıldığı zaman herkes kendince istediği bir anlama geçer  Ayrıntılarına girişilirse eğitimin hedefleri, amaçları çeşitlenir  Meselâ dinî eğitim, millî eğitim, uluslararası eğitim![]() ![]()   Bütün bu eğitimlerin hedef ve amaçları başka başkadır  Ben burada yalnız yeni Türk Cumhuriyeti'nin yeni kuşağa vereceği eğitimin, millî eğitim olduğunu kesinlikle ifade ettikten sonra diğerleri üzerinde durmayacağım  Yalnız işaret etmek istediğim anlamı kısa bir örnek ile açıklayacağım: Yeryüzünde üç yüz milyonu geçen İslâm vardır  Bunlar ana, baba, hoca eğitimiyle, eğitim ve ahlâk almaktadırlar  Fakat acınarak söylüyorum, gerçek olay şudur ki, bütün bu milyonlarca insan kitleleri şunun veya bunun tutsaklık ve hor-görü zincirleri altındadır  Aldıkları manevî eğitim ve ahlâk, onlara bu tutsaklık zincirlerini kırabilecek insanlık niteliğini verememiştir, veremiyor  Çünkü eğitimlerinin hedefi millî değildir  Millî eğitimin ne demek olduğunu bilmekte artık hiçbir şekilde karışıklık kalmamalıdır  Bir de millî eğitim esas olduktan sonra onun dilini, yöntemini, araçlarını da millî yapmak zorunluğu tartışmadan uzaktır  Millî eğitim ile geliştirmek ve yükseltmek istenilen genç beyinleri, bir taraftan da paslandırıcı, uyuşturucu, hayalî fazlalıklarla doldurmaktan dikkatle kaçınmak gerekir![]() 1925 (Atatürk'ün S  D  II, s  198)Öğretim Birliği Büyük millet, dünya uygarlık ailesinde saygın yer sahibi olmaya lâyık Türk milleti, evlâtlarına vereceği eğitimi okul ve medrese adında birbirinden büsbütün başka iki cins kuruma bölmeye bugünkü günde katlanabilir miydi? Eğitim ve öğretimde birlik olmadıkça aynı fikirde, aynı düşünüş biçiminde bireylerden oluşmuş bir millet yapmaya imkân aramak boş şeylerle uğraşmak olmaz mıydı? 1925 (Atatürk'ün S  D 1I, s  210)Milletin halk oyunda belirlenen eğitim ve öğretimin birleştirilmesi kuralının zaman kaybetmeksizin uygulanması gereğini görüyoruz   Bu yolda gecikmenin zararları ve bu yolda çok isteğin ciddi ve verimli sonuçları hızlı kararınızı belirleme nedeni olmalıdır     1924 (Atatürk'ün S  D I, s 317)Memlekette eğitim ve öğretim esaslarını bilimsel ve bağımsız bir merkezden yönetme amacıyla düşünülen "Talim ve Terbiye Dairesi" kurulmuş ve genel olarak öğretimin programları ve kitapları üzerinde ciddî kararlar alınmıştır ![]() 1926 (Atatürk'ün S  D I, s 334) Bilgisizliği ortadan kaldırmak Eğitim ve öğretimin önemini açıklamak fazla bir şey olur   Bu memlekette eskiden beri bir bilgisizlik devam ediyor  Eski yönetimler, bu bilgisizliği sürdürmeyi kendi devamları için bir gerek gibi düşünüyorlardı  Bu memlekette bilgisizliği hızla ortadan kaldırmak gerekir  Başka kurtuluş yolu yoktur![]() 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 3  12 1929)Gözlerimizi kapayıp yalnız yaşadığımızı var sayamayız  Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile ilgisiz yaşa yamayız  Tam tersine ileri, uygar bir millet olarak uygarlık alanının üzerinde yaşayacağız; bu yaşam, ancak bilim ve teknikle olur  Bilim ve teknik nerede ise oradan alacağız ve her millet bireyinin kafasına koyacağız  Bilim ve teknik için sınır ve şart yoktur  Hiçbir mantıklı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inançların korunmasında direnenmilletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz   İlerlemede, sınırlama ve şartları aşamayan milletler yaşamı, mantıklı ve pratik göremez; yaşam felsefesini geniş görenmilletlerin egemenliği ve tutsaklığı altına girmeye mahkûmdur   Bütün bu gerçeklerin milletçe iyi anlaşılması ve iyi sindirilebilmesi için, her şeyden evvel bilgisizliği ortadan kaldırmak gerekir  Bu sebeple eğitim ve öğretim programımızın, eğitim ve öğretim siyasetimizin temel taşı, bilgisizliğin giderilmesidir  Bu giderilmedikçe yerimizdeyiz  Yerinde duran bir şey ise, geriye gidiyor demektir  Bir taraftan genel olan bilgisizliği gidermeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplum yaşamında kendisi pratik, etkin ve verimli bireyler yetiştirmek gerekir  Bu da ilk ve orta öğretimin pratik bir şekilde olmasıyla mümkündür  Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkârlarına sahip olur  Şüphesiz ki millî dehamızı geliştirecek, duygularımızı lâyık olduğu dereceye eriştirmek için yüksek meslek erbabını da yetiştireceğiz  Çocuklarımızı da aynı öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz  1922(Atatürk'ün S  D II , s 44-45)Memleketteki bilgisizliği kesinlikle gidermelidir   Bunu yapmak zorundayız  Hepimizin esenliği için bunu yapacağız  Yazık ki, memlekette bilenler azınlığı oluşturuyor  Hepimizin kişisel mutluluğu, çoğunluğun yaşam ve mutluluğuyla mümkündür  Eğer çoğunluk, yani memleket ve millet mutlu ve bayındır olmazsa beş, on kişinin mutluluğundan ne çıkar? Bir memleketteki azınlık, eğer çıkarını çoğunluğun bilgisizliğinde ararsa genel felâket kaçınılmazdır![]() 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 9  1 1930) Büyük Türk milletinin, evlâtlarını yüksek bir eğitim ve uzmanlıkla yetiştirmek için harcadığı çaba ve emekler az değildir   Özel ve genel yönetimlerden millî eğitime ayrılan araçlar, çeşitli bakanlıklardan orta ve yüksek öğretime harcanan gayretler ve nihayet malî gücü olan ailelerin, genel ve özel yönetimlerin Avrupa'da öğretim için harcadıkları çabalar, eğer memlekette resmen sorumlu olan güçlü ilgililerin izlemesi ve gözetimi altında birleştirilirse, alacağımız sonuçların çok daha fazla ve geçireceğimiz gelişme zamanının çok daha kısa olacağı kuşkusuzdur![]() 1928 (Atatürk'ün S  D I, s  345)Millet okulları Millet okulları normal öğretim dışında kadın ve erkek yüz binlerce vatandaşın aydınlanmasına hizmet etti   Bu okulların daha fazla bir çaba ve istekle devam ettirilmesi gerekir  1929 (Atatürk'ün S  D 1, s347)Okulun anlamı, önemi ve görevi Bir milleti, düştüğü herhangi bir felâketten kurtarmakta, bir milleti doğru yola yöneltmekte devlet adamlarının taşıdığı büyük önem, inkâr edilemez   Hattâ diyebiliriz ki, bugünü görmek, milleti yönetenlerin doğruluğu ve namusu, vatanseverce millî gayreti ve özellikle kişisel çıkarlarından uzaklaşmaları sayesinde mümkün olmuştur  Fakat, bugün eriştiğimiz nokta, gerçek kurtuluş noktası değildir  Bu fikrimi açıklayayım: Bir milletin felâkete uğraması demek, o milletin hasta, hastalıklı olması demektir  Bu sebeple kurtuluş, toplumdaki hastalığı belirlemek ve tedavi etmekle elde edilir  Hastalığın tedavisi bilimsel ve bilgiye dayalı bir tarzda olursa iyileşir; yoksa tersine hastalık devam edip gider ve tedavisi imkânsız bir hale gelir  Bir toplumun hastalığı ne olabilir? Milleti millet yapan, ilerletip yükselten kuvvetler vardır: Fikir kuvvetleri ve sosyal kuvvetler![]() ![]()   Fikirler anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır  Aynı şekilde sosyal yaşam akıl ve mantıktan uzak, faydasız ve zararlı birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar  Evvelâ işe fikrî ve sosyal kuvvetlerin kaynaklarını arıtmadan başlamak gerekir  Memleketi, milleti kurtarmak isteyenler için, vatanseverlik, temiz yüreklilik, özveri gerekli olan özelliklerdendir  Fakat, bir toplumdaki hastalığı görmek, onu tedavi etmek, toplumu yüzyılın gereklerine göre ilerletebilmek için, bu özelliklerin yanında bilim ve teknik gerekir  Bilim ve teknikle ilgili girişimlerin etkinlik merkezi ise okuldur  Bu sebeple okul gerekir   Okul adını hep beraber hürmetle, saygıyla analım! Okul genç beyinlere, insanlığa saygıyı, millet ve memlekete sevgiyi, şerefı, bağımsızlığı öğretir  Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için izlenmesi uygun olan en doğru yolu belletir  Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların, aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer çalışkan bilgin olmaları gerekir  Bunu temin eden okuldur Ancak bu şekilde her türlü girişimin mantıklı sonuçlara erişmesi mümkün olur  1922 (Atatürk'ün S  D  II, s  42-43)Milletimizin siyasal, toplumsal hayatında, milletimizin fikrî eğitiminde rehberimiz bilim ve teknik olacaktır   Okul sayesinde, okulun vereceği bilim ve teknik sayesindedir ki Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzelliğiyle gelişir      1922 (Atatürk'ün S  D II, s  43)Eğitim ve köylü Bu memleketin asıl sahibi ve toplumumuzun esas unsuru köylüdür   İşte bu köylüdür ki, bugüne kadar bilgi ışığından mahrum bırakılmıştır  Bundan ötürü, bizim izleyeceğimiz eğitim siyasetinin temeli, evvelâ mevcut bilgisizliği ortadan kaldırmaktır  Ayrıntılara girmekten kaçınarak bu fikrimi bir kaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak bütün köylüye okumak, yazmak ve vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafî, tarihî, dinî ve ahlâkî bilgi vermek ve dört işlemi öğretmek, öğretim ve eğitim programımızın ilk hedefidir  Bu hedefe erişmek, millî eğitim tarihimizde kutsal bir aşama oluşturacaktır![]() 1922 (Atatürk'ün S  D I, s  223-224)Üniversite reformu hakkında 1932 yılında hükümet tarafından İsviçre'den davet edilen Prof   Malche 'in İstanbul Darülfünunu ile ilgili raporunu okuduktan sonra yazdığı notlardan:![]()   Bu adam, yüksek millî bir bilim kurumuna değiniyor ve bütün ifadeleri yalnız bu değinmesini açıklamaya çalışır niteliktedir  Yoksa kurumun maddî hiç ve özellikle manevî daha hiç beğeneni olamadığını söylemekten çekinmiyor  Profesörü bu ifadesiyle bilgisizlikle suçlayacak değiliz; tersine takdir ederiz  Takdir ederiz; çünkü, bu adam bütün inceliğini kullanarak diyor ki: Ben sizi anlamadım ki, ben sizi anlamıyorum ki, ne yapmak istediğiniz hakkında, sizinle, Türklük'le orantılı yüksek üniversiteyi nasıl kurmak istediğinizde belli bir fikrim yoktur  *Okuduğumuz rapor bir bakıma göre, sanki Türkiye'de bir yüksek öğretim kurumu kurmak için öğütleri kapsıyor; halbuki gerçekte, bütün Türkiye'de bir kültür programının ne olmasına, nasıl olmasına işarettir   O halde bizim için, İstanbul Darülfünunu'nu ne yapalım diye bir sorun yoktur  Bizim için, bütün Türkiye'de nasıl bir kültür plânı yapalım? Sorun budur  İşte biz, yalnız ve yalnız bu çetin sorun karşısındayız ve onu kesinlikle çözümlemek zorunluğundayız  Bu sorun açık şekilde çözümlenmedikçe İstanbul Darülfünunu'nun düzeltilmesinden söz etmek ayıptır, gereksizdir, anlamsızdır  Şimdi bu son ve önemli sorun ile uğraşan ve onu sonuçlandırma zorunluğunda bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bütün uygar âlemdeki fikrî, bilimsel okul faaliyetleri hakkında en son ve yeni uzmanlıklardan yararlanma gereğine inanıyorsa ve bunu yüksek çağdaş ilerlemelere karşı bir zorunluluk halinde düşünüyorsa -ki bence öyledir- o halde bu rapor sahibi olan profesörü, fakat yalnız bunu değil, Almanya'nın, İngiltere'nin, Amerika'nın bilim âleminde yüksekliği tanınmış profesörlerini Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim merkezi olan Ankara'ya davet etmek ve onları orada toplamak için, hiçbir özveriden çekinmez  Esas görüşler, Ankaralı olsun; davet olunan bilginler, bu yüksek millî görüş noktasını kesinlikle pekiştireceklerdir  İşte ondan sonra, yukarda söz konusu ettiğimiz kültür programı belirlenmiş olacaktır  Ondan sonra Darülfünun yahut Türk Üniversitesi dediğimiz zaman, hemen Türk ilkokulları karşımıza çıkacak! Şüphesiz Türk ilkokulları, Türk orta ve lise okulları Türk yüksek topluluğu için, Türk yüksek topluluğunun istediği nitelikte öğrenci yani muhatap, zekâ, bilim, teknik, özetle insanlık yeteneği yetiştirdikten sonradır ki, Türkiye'nin şurasında burasında ve her yerinde üniversite enstitülerinden söz edilebilir    1932 (A  Ü R N , s  8-10)Üniversite hakkında Üniversitenin varlığına ve gelişmesine ve yüksek bir üniversitenin milletin genel eğitiminde, uygar gelişiminde sahip olduğu kesin etkilere özellikle dikkatinizi çekerim ![]() 1924 (Atatürk'ün S  Dİ, s 317)Üniversite kurmaya verdiğimiz önemi söylemek isterim   Yarım önlemlerin kısır olduğuna şüphe yoktur  Bütün işlerimizde olduğu gibi eğitim ve öğretimde ve kurulan Üniversite*'de de köklü önlemlerle yürümek kesin kararımızdır  1933 (Cumhuriyet gazetesi, 2  9 1933) İstanbul Darülfünunu'nun kapatılmasından sonra 18 Kasını 1933 günü İstanbul Üniversitesi'nin öğretime açılması nedeniyle kendisine gönderilen saygı ve bağlılık telgrafına cevabı: İstanbul Üniversitesi'nin açılmasından çok sevinç duydum   Bu yüksek bilim ocağında, kıymetli profesörlerin elinde Türk çocuğunun eşsiz zekâ ve eşsiz yeteneğinin çok büyük gelişmelere erişeceğine inanıyorum![]() 1933 (Milliyet gazetesi, 21   XI  1933)Memleketi, şimdilik üç büyük kültür bölgesi halinde düşünerek; batı bölgesi için, İstanbul Üniversitesi'nde başlanmış olan düzenleme programını daha köklü bir şekilde uygulayarak Cumhuriyet'e cidden modern bir üniversite kazandırmak; merkez bölgesi için, Ankara Üniversitesi'ni az zamanda kurmak gerekir   Ve doğu bölgesi için Van Gölü kıyılarının en güzel bir yerinde, her şubeden ilkokullarıyla ve nihayet üniversitesiyle modern bir kültür şehri yaratmak yolunda, şimdiden işe başlanılmalıdır  Bu hayırlı girişimin, doğu illerimiz gençliğine kazandıracağı verim, Cumhuriyet Hükümeti için ne mutlu bir eser olacaktır![]() 1937 (Atatürk'ün S  D  I, s  386)Yüksek öğretim gençlerini, istediğimiz ve gereksinim duyduğumuz gibi millî bilinçli ve modern kültürlü yetiştirmek için İstanbul Üniversitesi'nin gelişmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Doğu Üniversitesi'nin yapılan incelemelerle belirlenmiş olan esaslar içinde, Van Gölü yöresinde kurulması çalışmalarına hızla ve önemle devam edilmektedir   1938 (Atatürk'ün S  D I, s  394)Öğretmenlerin oluşturduğu kültür ordusu Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya gerek vardır: Biri vatanın yaşamını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran kültür ordusu   Bu iki ordunun her ikisi de değerlidir, yücedir, verimlidir, saygıdeğerdir  Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi diğerine üstün tutulur? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz; bu iki ordunun ikisi de çok önemlidir  Yalnız siz, kültür ordusu mensupları, sizlere bağlı olduğunuz ordunun değer ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeyim ki, sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp niçin öldüğünü öğreten bir ordunun bireylerisiniz  1923 (M  E İ S D 1, s  17)Bir millet kültür ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin sürekli sonuçlar vermesi, ancak kültür ordusunun varlığına bağlıdır   Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun verimli sonuçlan kaybolur  1923 (M  E İ S D I, s  17) | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Atatürk' Ün Eğitim Ve Öğretime Verdigi Önem(Kendi Sözleriyle) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#2 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Atatürk' Ün Eğitim Ve Öğretime Verdigi Önem(Kendi Sözleriyle)İzmir'de öğretmenlere karşı yaptığı konuşmadan: Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir  Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz millet adını almak yeteneğini kazanmamıştır  Ona alelade bir kitle denir; millet denemez  Bir kitle, millet olabilmek için,kesinlikle eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır  Onlardır ki,bir toplumu gerçek millet haline koyarlar  Bizim milletimiz elbette dünyanın takdirlerine hak kazanmış bir toplumdur Fakat onu lâyık olduğu şeref derecesine eriştirecek sizlersiniz  Millet, memleket, Cumhuriyet sizden yüksek hizmet beklemektedir  1925 (M  E 1 S D 1, s  25)Memleketin gereksinim duyduğu öğretmen sayısı düşünülürse, bunun daha yüz katına çıkması gerekir   Sayı eksiği, yetişen öğretmenlerimizin değer ve erdemdeki yüksekliğiyle ancak karşılanabilir      1924 (Büyük Tarih Trabzon'da, s   10)Cenab-ı Hakk'a binlerce gönül borcu ve teşekkür olsun ki, düşman karşısındaki aziz ordular için harcadığımız bütün emekler mutlu sonuçlarını verdi   Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı çalışma, aynı çabayla kültür ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan da emeklerimizin, çalışmalarımızın, çabalarımızın mutlu ve zafere erişmiş sonuçlarını aynı parlaklık ve aynı verimlilikle elde edeceğiz![]() Arkadaşlar! Asker ordusuyla kültür ordusu arasındaki benzeyiş ve uygunluğu belirtmiş olmak için şunu da ilâve etmeliyim: Değerli bir eserde ordunun ruhu, subay ve komuta kuruludur, deniliyor   Gerçekten böyledir  Bir ordunun değeri subay ve komuta kurulunun değeri ile ölçülür  Siz öğretmen hanımlar ve öğretmen beyler, sizler de kültür ordusunun subaylar ve komuta kurulusunuz  Sizin ordunuzun değeri de sizlerin değerinizle ölçülecektir  Bağımsızlık mücadelesinde, üç, dört yıldır, düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşta ordunun ruhu olan subaylar ve komuta kurulu ve yüksek rütbeli askerler değerlerinin yüksekliğini nasıl göstermiş ve kanıtlamışsa, bundan sonra yapacağımız aydınlanma ve devrim mücadelesinin, milletimize bir karanlık gibi çöken genel bilgisizliği yenme ve ortadan kaldırma savaşında da kültür ordusunun ruhu olan siz öğretmen hanımlar ve öğretmen beylerin aynı yeteneği göstereceğinize inanıyorum  Hepinizi bu güvenle selâmlarım,saygıdeğer arkadaşlar! 1923 (Atatürk'ün s  D 11, s 164-165)Öğretmenin değeri, yeri ve görevi Büyük ve soylu milletimizin insan gücü üstündeki savaşım ve özverileri ile kazanılan zaferler, pek parlak olmakla beraber bizi henüz gerçek mutluluk ve kurtuluşa eriştirememiştir   Bu zaferlerin değerli sonuçlarını tam olarak toplamak, birçok kan ve can karşılığında elde ettiğimiz millî bağımsızlık ve egemenliğimizi her türlü saldırıdan korumak için aynı emek, aynı kararlı davranış ve özverili duyguyla daha çok, pek çok çalışmaya gerek vardır  Memleketi bilim, kültür, ekonomi ve bayındırlık alanında da yükseltmek, milletimizin her hususta pek verimli olan yeteneklerini geliştirmek, gelecek kuşaklara sağlam, değişmez ve olumlu bir karakter vermek gerekir  Bu kutsal amaçları elde etmek için savaşan aydın kuvvetlerin arasında öğretmenler, en önemli ve özen gerektiren yeri almaktadırlar![]() 1923 (Atatürk'ün T  T B IV, s  487)Kadın ve erkek öğretmenlerimizin yeni kuşağı yetiştirmek için harcadıkları özverili çalışma ile beraber toplumumuz içinde yeni düşünüş biçimini ve uygar yaşamı aşılama ve yayma için yaptıkları iyi etkiler, bu seçkin kurulların yüksek görevlerini ne kadar kavramış olduklarını göstermektedir   1925 (Atatürk'ün S  D I, s 328)Daha şimdiden, kadın ve erkek cumhuriyet öğretmenlerinin, eğitim ve öğretim kurullarının yetiştirmekte oldukları öğrenci ile beraber, gerçek bir kültür ordusu manzarası gösterdiğine bizzat tanık oldum   Bu aydın kurulların, bulundukları ortamlarda, öğretim çevrelerindeki öğrenciden başka doğrudan doğruya halk üzerindeki çok verimli etkilerini büyük memnunlukla anarım  Bu husus aynı zamanda cumhuriyetsever ve ilerlemeye istekli halkımızın okula, aydınlanmaya olan özlemini ve bilgisizlik ve bağnazlığa olan düşmanlığının şiddetini de ifade eden en kuvvetli kanıttır![]() 1924 (Atatürk'ün S  D I, s 322)Bir köy okulunu ziyaretinde, ders vermekte olan genç bir öğretmenin sınıfına girdiği zaman, öğretmenin, yerini kendisine bırakması üzerine söyledikleri: - Hayır, yerinize oturunuz ve dersinize devam ediniz! Eğer izin verirseniz, biz de sizden yararlanmak isteriz   Sınıfa girdiği zaman cumhurbaşkanı bile, öğretmenden sonra gelir  (Atatürk'ten B  H , s  40)Öğretmenlere söylemiştir: Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı   Gerçek zaferi siz kazanacak ve sürdüreceksiniz ve kesinlikle başaracaksınız! Ben ve sarsılmaz imanla bütün arkadaşlarım, sizi izleyeceğiz  Ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız![]() 1922 (Atatürk'ün MA  D , s  10)Okullarda öğretim görevini ve güvenilir ellere teslimini,memleket evlâdının, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafın dan yetiştirilmesini temin için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve herhalde refah teminine elverişli bir meslek haline konulmalıdır   Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır  1923(Atatürk'ün S  D I, s  289)Öğretmenler, her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır ![]() 1927 (Atatürk'ün S  D V, s 46)Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır! 1924 (Büyük Tarih Trabzon'da, s   11)Yeni Türkiye'nin birkaç yıla sığdırdığı askerî, siyasî,idarî devrimler çok büyük, çok önemlidir   Bu devrimler, sayın öğretmenler, sizin toplumsal ve fikrî devrimdeki başarılarınızla desteklenecektir  Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden "fikri özgür, vicdanı özgür, sezişi özgür" kuşaklar ister! 1924 (M  E İ S D 1, s  20)Öğretmenler! Yeni kuşağı, cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcileri,sizler yetiştireceksiniz   Ve yeni kuşak,sizin eseriniz olacaktır  Eserin değeri, sizin beceriniz ve özveriniz derecesiyle orantılı bulunacaktır   Cumhuriyet fikir,bilim, teknik ve beden yönünden kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni kuşağı, bu özellik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir  1924 (M  E İS D 1, s  19)Öğretmenlerle yaptığı bir toplantı sırasında söylemiştir: Bu dakika karşınızda duyduğum en samimî duyguyu izninizle söyleyeyim: İsterdim ki çocuk olayım ve sizin bilgi saçan öğretim alanınızda bulunayım, sizden yararlanayım, siz beni yetiştiresiniz! O zaman milletim için, daha yararlı olurdum; fakat ne yazık ki, yerine getirilmesi imkânsız bir arzu karşısında bulunuyoruz   Bu arzunun yerine başka bir istekte bulunacağım: Bugünün evlâtlarını yetiştiriniz! Onları memlekete, millete yararlı unsurlar yapınız! Bunu sizden istiyorum ve rica ediyorum  1922 (Atatürk'ün S  D II, s  42)İsterim ki, daima idealimi gençlere aşılayasınız ve daima korumak hususunda çalışasınız ![]() (Şemsettin Günaltay, 1951 Olağanüstü Türk Dil Kurultayı, s   32)İlköğretimde hedefimiz, bunun genel olmasını bir an evvel gerçekleştirmektir   Bu sonuca varmak, ancak, arasız önlem almakla ve onu yöntemli uygulamakla mümkün olabilir  Milletin başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum  Sanat ve teknik okullarına rağbet artmıştır  Bunu sevinçle söylerken, her türlü özendirmeyi artırmak gerektiğini de ilâve etmek isterim![]() 1936 (Atatürk'ün S  D l, s  372)Eğitim ve Öğretim Hakkında İlköğretimin yayılması için, sade ve pratik önlemler almak yolundayız   İlköğretimde amacımız, bunun genel olmasını bir an önce gerçekleştirmektir  Bu sonuca varmak,ancak kesintisiz önlem almakla ve onu düzenli uygulamakla mümkün olabilir  Milletin başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum![]() 1936 (Atatürk'ün S  D l, s 372)Eğitim ve öğretimde uygulanacak yol, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık aracı yahut uygar bir zevkten ziyade, maddî hayatta başarılı olmayı temin eden pratik ve kullanılması mümkün bir donanım haline getirmektir   Millî Eğitim Bakanlığı bu esasa önem vermelidir![]() 1923 (Atatürk'ün S  D l, s  288)İlk ve ortaöğretim kesinlikle insanlığın ve uygarlığın gerektirdiği bilimi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir şekilde versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun ![]() (Gazinin NA  V , Muhit Mec, Sene: 3, No : 132, 1931, s  9)Eğitim ve öğretimin amacı, yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha ziyade memlekete ahlâklı, karakterli, cumhuriyetçi, devrimci, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek yetenekte, doğru düşünüşlü, iradeli, hayatta tesadüf edeceği engelleri yenmeye kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir   Bunun için de öğretim programlarını ve sistemlerini ona göre düzenlemelidir![]() (Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri, 1955 s   62) Bir taraftan bilgisizliği ortadan kaldırmaya, bir taraftan da memleket evlâdını sosyal ve ekonomik hayatta fiilen etkili ve verimli kılabilmek için gerekli olan ilkel bilgiyi pratik bir şekilde vermek, eğitim ve öğretim yöntemimizin esasını oluşturmalıdır   1922 (Atatürk'ün S  D I, s  224)Hayatın her çalışma evresinde olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında gerekli düzen, başarının esasıdır   Müdürler ve eğitim kurulları düzeni temine ve öğrenci düzene uymaya mecburdur  1925 (Atatürk'ün MA  D , s  24)Öğrenci, hangi yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksın! 1930 (Afetinan, M  K  Atatürk'ten Y , s 7)Bir çocuğun, normal öğrenim derecelerinden geçerek yetişmiş olması şarttır ![]() (Afetinan, Kemal Atatürk'ü Anarken, 1956, s   84)Herhalde, kadınlarımızı da erkekler gibi aynı öğrenim derecesinden geçirmelidir   Onlara, erkeklere öğrettiğimiz şeylerden başka, kadınlık görevlerini de öğretmeye mecburuz![]() 1923 (Gazi ve İnkılâp Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 3  12 1929)Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı şekilde bütün öğrenim aşamalarındaki öğretim ve eğitimlerinin pratik olması önemlidir   Memleket çocukları, her öğrenim aşamasında ekonomik yaşamda verimli, etkili ve başarılı olacak şekilde donatılmalıdır  1924 (Atatürk'ün S  D  II, s  173)Sanat ve teknik okullarına istek artmıştır   Bunu sevinçle söylerken, her türlü özendirmeyi artırmak gerektiğini de ilâve etmek İsterim  1936 (Atatürk'ün S  D I, s372)Eski eğitimin Zararları Bizim milletimiz, derin bir geçmişe sahiptir   Milletimizin meydana getirdiği eserlerin seyrini düşünelim  Bu düşünce bizi, elbette altı yedi yüzyıllık Osmanlı Türklüğünden, çok yüzyıllık Selçuk Türklerine ve ondan evvel bu dönemlerin her birine denk olan büyük Türk dönemlerine kavuşturur  Bütün bu dönemlere dikkat ediniz: Türk kendi ruhunu, benliğini, yaşamını unutmuş; nereden geldiği belirsiz birtakım başkanların bilinçsiz aracı olmak durumuna düşmüştür  Türk milleti kendi benliğini, kendi beynini, kendi ruhunu unutur gibi olmuş ve varlığıyla herhangi bir amaca, sonucu hor görülüş, tutsaklık olan, karşılık beklemeksizin köle olmaya giden değersiz bir hedefe sürüklenmiştir  Millet, maalesef bu dalgınlık halini çok devam ettirdi, bu yüzden her türlü yoksulluklara ve mahkûmiyetlere uğramaktan kendini kurtaramadı  Bütün bu uymaları, aldığı millî olmayan eğitimin gerekleri olduğunu fark etmeksizin sağlam bir eğitimin eseri olduğu inancıyla uyguluyordu  Eğitimin esası, eğitimin hedef ve niteliği ne büyüktür  Bu konuda yön yanlış ise ve koskoca bir millet güvendiği ve itimat ettiği kitaplardan, kutsal kitaplardan örnekler göstererek rehber olduklarını iddia edenlerin sözlerine inanarak yürürlerse ve bu yürüyüş yönü kendilerini yıkıma ve çöküşe götürürse suç, bu yönü izleyen temiz, iyi huylu, özverili, rehberlerine inanan zavallı halktan ziyade, rehberlere ait değil midir?1924 (Atatürk'ün S  D  II, s  196)Her Maarif Nazırı'nın, Vekili'nin birer programı vardı   Memleketin eğitim ve öğretiminde çeşitli programların uygulanması yüzünden, öğretim berbat bir hale gelmiştir![]() 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi 2  12 1929)Efendiler! Bu yolculuğum sırasında* görüştüğüm yirmi otuz yıllık bir maarif müdürü, memleketimizin çeşitli yerlerini dolaşmış, kendisinin açıklamalarına göre birbirine ters birçok programlar almış, uygulamış ve uygulattırmıştır   Çünkü hükümet başına gelen her nazır, kendine göre bir program yapıyor, onu duyuruyor, uygulama gereklerine çalışıyor  Bir süre sonra başka bir nazır geliyor, onu beğenmiyor; başka bir program uygulatıyordu  Bütün bu uygulama ve programlar ne veriyordu: Çok bilmiş, çok öğrenmiş birtakım insanlar![]() ![]()   Amma neyi bilmiş efendiler, birtakım kuramları bilmiş![]() ![]()   Fakat neyi bilmemiş efendiler, kendini bilmemiş, yaşamını, gereksinimini bilmemiş![]()   Yaşamak için gerekli olan her şeyi bilmemiş ve aç kalmıştır! İşte bu öğrenim şeklinin uğursuz sonucu olarak denilebilir ki memlekette aydın olmak demek, okumuş olmak demek, çok bilmiş olmak demektir  Yoksulluğa ve fakirliğe düşmek demektir![]() 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 9  1 1930) 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |