Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cumhuriyetin, eğitime, ilanı, katkıları, olarak, rejim

Cumhuriyetin İlanı Ve Rejim Olarak Eğitime Katkıları

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cumhuriyetin İlanı Ve Rejim Olarak Eğitime Katkıları



Osmanlı döneminde Tanzimat ile birlikte eğitim alanında Türk kadınına bazı haklar verilmişti Ama bunlar yeterli değildi Bu haklar cumhuriyet döneminde genişletilmiştir 1858’de kız rüştiyesi (ortaokul, 1869’da kız ve erkek tüm çocuklara ilk öğretim zorunluluğu getirilmiş ve kız sanayi okulu açılmıştı 1870’de kız öğretmen okulu, 1911’de de kız liseleri açılmıştır 1917’de kadınların tıp fakültesinde okumaları için Sıhhiye Meclis-i Umûmisi tarafından karar alınmış, 1918’de kızlar için Sanayi’-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar) açılmıştı

1924’de Tekirdağ’da kız lisesi olmadığından kızlar erkek lisesine kayıt olmak istemiş, bakanlık da bunu olumlu karşılamıştı Aynı sene ilkokullarda karma eğitim başlamıştır 1927’de ise orta öğretimde karma eğitime geçilir 1926’da Medeni Kanunla harp okulları dışındaki tüm eğitim kurumları kız çocuklarına hizmet vermek için programlanmıştı Harp Okuluna kız öğrenci alınması ise 1965 yasası ile sağlanmıştır10

Cumhuriyet ilân edildiği sıralarda bile, savaşlarda olan büyük kayıplar nedeniyle ülkede öğretmen, doktor, mühendis, sağlık memuru, yüksek okul mezunu vb yok denecek kadar azdı Yalnızca Çanakkale Savaşında ikiyüz binden fazla şehit verildiği düşünülür ve diğer cephelerdeki kayıplar da buna eklenirse, durumun ne kadar kötü olduğu kolayca anlaşılabilir Yalnızca kişi bakımından değil eğitim kurumları bakımından sayısal düşüklük açıkça görülebilmekte idi Öğretim programları da günün gereksinimlerine cevap vermekten çok uzaktı Bu yüzden süratle eğitim kurumlarının ve öğrencilerin sayısını artırmak kaçınılmazdı 1923-1938 arasında bunun gerçekleştirildiği görülmüştür Özellikle, orta öğretim alanındaki öğrenci sayısı inanılmaz bir şekilde artmıştır Orta öğretimde % 1463, liselerde % 2015 arasında bir artış 1923-1928 arasında gerçekleşebilmiştir Diğer kurumlarda da buna paralel artışlar olmuştur

Türk eğitim sistemine yeniden biçim vermek amacıyla dünyaca tanınmış eğitimciler Türkiye’ye çağrılmış ve bunlardan yararlanılmıştır Örneğin 1924’te Amerikalı eğitimci John Dewey, 1925’te Alman eğitimci Kühner, 1926’da Belçikalı Buyse’nin Türk eğitimine katkıları büyük olmuştur

22 Mart 1926 ve 10 Haziran 1933 tarihli yasalarla eğitim hizmetlerinin modern bir şekilde yürütülmesi sağlanmıştı 1926-1927 yılından itibaren ücretsiz hale getirilen orta öğretimde kız ve erkek öğrencilerin bir arada öğrenim görmeleri gerçekleştirilmiştir” Öğretim Yasası ile belirlenen esaslara uymayan birçok yabancı okul kapatılmıştır Yabancı ve azınlık okullarının orta kısımlarında Türkçe, Türk tarihi, coğrafyası zorunlu olarak okutulmaya başlanmıştır

Cumhuriyet döneminde üniversitede kız öğrenci sayısı süratle artmaya başlamıştır 1930-1931 ders yılında Edebiyat Fakültesinde 155 kız, 129 erkek öğrenci vardır Fen Fakültesinde 90, Hukuk Fakültesinde 70, Tıp Fakültesinde 11 kız öğrenci vardır Hukuk Fakültesinde kız öğrenci sayısı artarken, tıpta azalmıştır 1950’de İstanbul Üniversitesinde 24 olan kadın öğretim üyesi sayısı, 196O’da52’ye, 1970’de 114’e yükselmiştir12

Cumhuriyetin ilân edildiği 1923’ü izleyen 1923-1924 döneminde nüfusun ancak % 13’ü okur yazardı Bunun % 3’ü kızlara aitti Bu tarihte 4894 ilkokul, 71 ortaokul, 23 lise, 9 fakülte ve yüksek okul vardı İlkokullarda 341491, ortaokullarda 5905, liselerde 1241, meslek okullarında 6547, yüksek öğretimde 2914 öğrenci toplam 358 548 öğrenci vardı Bugün yalnızca üniversite sınavına girenlerin sayısı bunun yüz katından fazladır

Okul binalarından İstanbul ve birkaç büyük yerleşme merkezinde bulunanların bir kısmı dışındakiler eğitim ve öğretime elverişli değildi Bazıları büyükçe bir ev halindeydi Cumhuriyet ilân edildiğinde Türk eğitim sistemi tam bir harabe halindeydi13

Bütün bu olanaksızlıklara ve güçlüklere karşı Gazi bir eğitim savaşı başlatarak Türkiye’mizin sosyal ve ekonomik yapısının temellerini atmıştır 1 Kasım 1928’de yeni Türk harflerinin kabulü ile Lâtin alfabesine dayalı yeni Türk harfleri kullanılmaya başlanmıştır

Gazi, baş öğretmen sanı ile yeni Türk harflerini halka öğretmek için Anadolu’yu gezmiş, meydanlara kara tahtalar kurdurarak halka yeni harfleri öğretmiştir 15 Eylül 1928’de Sinop’ta bir okulun bahçesinde memurlara ve halka yeni harfleri öğretir iken, karşısında duran bir adamı çağırmış ve ona sormuştur:

“- Adın ne? Ne iş yaparsın?

- Bekir Arabacıyım paşam

- Okuman yazman var mı?

- Yok paşam, senden öğrenmeye geldim” cevabını almıştır

Gazi yeni harfleri bu elli yaşlarındaki kişiye öğretti ve memnun oldu Daha sonra da “Bu millet üç ay içerisinde okuyacak ve yazacak” dedi14 Bu Gazi’nin inanılmaz öğretme niteliğini ve azmini ortaya koyan örneklerden birisidir

1929-1930 ders yılı başından itibaren okullardan Arapça ve Farsça dersleri kaldırılarak, bunların yerine Fransızca, İngilizce Almanca dillerinin öğretilmesi kararı alınmıştır 10 Nisan 1929’da bir yasa çıkarılarak teknik alanda mühendis, yabancı dil, tarih, coğrafya, matematik, resim, müzik, beden eğitimi alanlarında öğretmen yetiştirilmesi amacı ile çok sayıda öğrenci Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerine gönderilmeye başlandı Böylece, üniversitede öğretim kalitesi yükseltildi Çünkü, üniversitelerde yetişkin öğretim üyesi nerdeyse yok denecek kadardı

Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar tarafından kapatılan medreselerde 16245 öğrenci vardı Bunlardan yaşları uygun olanlar ilkokullara ve liselerin ilk kısımlarına alınacaktı Hazırlık kısımları kapatılan Darü’l-hilâfe medreseleri yerine İmam-Hatip okulları kuruldu Başlangıçta bunların sayıları 29 tane idi Giderek, sayıları her ders yılında biraz daha azalan bu okullar, 1929-1930 yılında tamamen kapatılmış, öğrencileri liselere ve ilköğretim okullarına kaydedilmiştir

Darü’l-hilâfe medreseleri dışında kaza ve köylerde 479 tane “Medaris-i İlmiye” adlı medrese bulunmaktaydı Haklarında hiçbir bilgi olmayan ve resmî denetimleri yapılmayan bu medreseler ilköğretim düzeyinde eğitim veriyorlardı 11 Mart 1924’te bunlar da kapatılmış, öğrencileri ilkokullara, öğretmenleri de okullara din öğretmeni olarak gönderilmişti

1924 Nisanı başlarında Adana ve Konya İmam-Hatip okulları öğrencileri lise ve ortaokula geçmek istemişler, kendilerine izin verilmiştir

Süleymaniye Medresesi yerine İstanbul Darü’l-fünûnun da İlahiyat Fakültesi kurulmuştu Darü’l-fünûn kaldırılıp, üniversite haline getirilince İlahiyat Fakültesi de kaldırıldı Atatürk’ten sonra 1948’de İsmet İnönü zamanında İmam-hatip okulları kurs niteliğinde yeniden açıldı 1949’da Ankara Üniversitesine bağlı olarak İlahiyat Fakültesi hizmete girdi 1965’de kuran kursları açma ve yönetme yetkisi müftülüklere verildi İmam-Hatip ortaokul sayısı 383, lise kısmı 366’ya çıkmış olup, 1989-1990 öğretim yılında ortaokulda 189447, lise kısmında 93077 olmak üzere İmam-Hatipli sayısı 282524’e yükselmiştir15

Cumhuriyet döneminde askeri idadiler liseye çevrilmiştir Bunlar 22 Nisan 1925’te Milli Savunma Bakanlığına bağlandı 1925 ve 1926 yıllarında yabancı azınlık okullarının denetimi hızlandırıldı Bu okullardaki öğrenciler her şeyden önce Türkçe’yi öğrenecek ve Türklüğü kavrayacaklardı Bu konuda bir dizi tedbir alınmakta da gecikilmedi16

1928’de lâiklik ilkesi yani devletin bir dini olmadığı maddesi anayasadan çıkarıldıktan sonra okul programlarından da zorunlu din derslerinin çıkarılmasına karar verildi 1930’da şehir, 1933’te köy okullarında bunun uygulanmasına geçildi 1933’te Milli Eğitim Bakanlığı Örgüt ve Ödevler Kanununda okullarda din öğretimi ile ilgili maddeleri kaldırdı17 Ancak, 1965’te ilkokul programlarına program dışı din dersleri kondu18

Atatürk’ün ölümüne kadar olan süre içerisinde Türkiye’de çok sayıda fakülte ve yüksek okul hizmete girmiştir Hukuk Fakültesi (1925), İstanbul’da kurulan Siyasal Bilgiler Okulu’nun 5 Kasım 1936’da Ankara’ya nakli, 9 Ocak 1936’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin açılması ile 1936’da Ankara Üniversitesi kuruldu İstanbul Darü’l-fünûn’u 1933’te üniversite haline getirildi Orta dereceli öğretmen yetiştirmek için Gazi Öğretmen Okulu ve Enstitüsü 1927’de, Yüksek Ziraat Enstitüsü 1933’te, Milli Musiki ve Temsil Akademisi (bugünkü konservatuar) 1934’te, İstanbul İktisat Fakültesi, Ankara Tıp 1937’de kurulmuşlardı19

Üniversitenin muhtariyetini elde ettiği 1933 tarihine kadar olan süre içerisinde devletin İstanbul Darü’l-fünûnunun işlerine karışmama isteğine karşın, istemeyerek olaylara karıştığına zaman zaman şahit olmaktayız Örneğin, 1924’te, Darü’l-fünûnun bahçesinde bazı öğrenciler objektife poz vermeye cesaret etmişler, resim çektirmeyi günah sayan Darü’lfünûn öğretmenleri harekete geçmiş, öğrencileri cezalandırmıştı Olaydan birkaç gün sonra Gazi, Bursa’da resim çektirmenin günah olmadığını açıklamış, İstanbul Savcılığı öğretmenleri mahkemeye vermekle tehdit etmiş, olay da bir süre sonra kapanmıştı20

Atatürk’ün eğitim ve kültür alanında her türlü çalışmayı teşvik ettiğini bilmekteyiz Nitekim o Türk dili ve Türk tarihi ile ilgili araştırmalar ve bu konularda bilimsel çalışmalar yapmak için 12 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu’nun ve 26 Eylül 1932’de Türk Dil Kurumu’nun kurulmasını bu amaçlarla gerçekleştirmiştir

Türkiye Cumhuriyeti ilk on yıl içerisinde işe yaramayan eğitim sistemini tamamen yıkmayı ye yerine modern eğitim ilkeleri koymayı başarmıştır Din eğitimi veren okullar kapatılmış, okul kitaplarından ya da programlarından bu eğitimi besleyen bölümler çıkarılmıştır Kadın-erkek eğitimi Türk eğitiminin vazgeçilmez öğelerinden biri, ilköğretim mecburî, her çeşit öğretim ücretsiz olmuştur

Türkiye nüfusuna göre, dünyanın en büyük ücretsiz eğitim sistemini kuran ülkelerden biri olmuştur Okur-yazar sayısı yüzde onüçlerden yüzde doksanlara yükselmiştir

Bütün bu inkılâplar ülkenin içinden çıktığı bir savaşın ardından, yokluk ve sefaletin bütün ülkeyi sarstığı, sanayinin, paranın, bayındırlığın, her çeşit mahrumiyetin olduğu bir sırada gerçekleştirilmiştir Bugün ulaşılan seviyeyi incelerken 1920’lerin durumunu, Türkiye’nin o tarihlerde ne durumda olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir Türkiye büyük bir savaştan çıkmıştır Bazılarının dediği gibi, bu savaş Yunanlılara karşı verilmemiştir Duyuda Ermenilere, Güney Doğuda Fransızlara karşı savaşılmıştır Batı Anadolu, Akdeniz dışında, Rumeli de İtilaf devletleri tarafından istila edildiği gibi başkent de istilaya uğramıştır

Savaştan çıkmış, eğitimsiz ve parasız bir halk için yapılan çalışmaları hafife almak, yalnızca o tarihleri iyi bilmemek ya da bilmez görünmekten kaynaklanmaktadır Bu yüzden sanki o tarihlerde demokrasi yokmuş, demokrasi yerleşmemiş gibi fikirler ortaya atmak yeterli ve doğru değildir O tarihlerde demokrasinin temeli atılmış, eğitim alanında halk bilgilendirilmiş, okur-yazar sayısı süratle artırılmış, üniversitelerin muhtar ve bağımsız olması sağlanmıştır

KAYNAK: Prof Dr Yücel Özkaya

ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 56, Cilt: XIX, Temmuz 2003, Türkiye Cumhuriyeti'nin 80 Yılı Özel Sayısı
DIPNOTLAR:

1 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c III, Ankara 1961, s 63

2 Yücel Özkaya, ‘Türk Basınında Cumhuriyetin İlânının Öncesi ve Sonrası,” Atatürk Yolu, Sayı 11 Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara 1993

3 Tanin, 31 Ekim 1923

4 Tevhid-i Efkar, 31 Ekim 1923

5 Vakit, 10 Teşrin-i Sani 1923

6 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 2 baskı, Ankara 1961, s 230

7 Turhan Feyzioğlu, “Atatürk ve Milli Eğitim”, Atatürkçü Düşünce, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 1989, s 681-691

8 Seçil Akgün-Murat Uluğtekin, “Misak-ı Maarif, Ankara Üniversitesi Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 3, Ankara 1989, s 286-287

9 Yücel Özkaya, “Atatürk Biyografisinden Sayfalar (II) (1923-1928)” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 18 Ankara 1990 s 513

10 Müjgan Cunbur, “Atatürk Döneminde Kadın Eğitimi” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 23, Ankara 1992, s 261; Emel Doğramacı, “Türk Kadınının Çağdaşlaşması” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 26, Ankara 1993, s 306

11 Galip Karagözoğlu “Atatürk’ün Eğitim Savaşı,” Atatürk Araştırına Merkezi Dergisi, Sayı 4 Ankara 1985, s 197-199

12 Müjgan Cunbur, “Atatürk Döneminde Kadın Eğitimi” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 23, Ankara 1992, s, 268

13 Galip Karagözoğlu, “Atatürk’ün Eğitim Savaşı,’ I Uluslararası Atatürk Sempozyumu, Ankara 1994, s 320-321

14 Yahya Akyüz, “Atatürk’ün Türk Eğitim Tarihindeki Yeri,” I Uluslararası Atatürk Sempozyumu, Ankara 1994, s 362

15 Zekai Baloğlu, Türkiye’de Eğitim, Yeniyüzyıl Gazetesi Yayını, Ankara 1995, s 69

16 Mustafa Ergün, Atatürk Devri Türk Eğitimi, Ankara 1982, s 51-60

17 Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, İstanbul 1978, s 524

18 Baloğlu, age, s 17

19 İlhan Başgöz-E Howard Wilson Türkiye Cumhuriyetinde Eğitim ve Atatürk, Ankara l968, s 185

20 Age s 178

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.