Cinsel Temasla Bulaşan Hastalıklar - Tip |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cinsel Temasla Bulaşan Hastalıklar - TipMerak Ettiğiniz Konuyu CTRL + F İle Bulabilirsiniz CİNSEL TEMASLA BULAŞAN HASTALIKLAR Cinsel temasla bulaşan hastalıklar ( CTBH ), vücut sıvılarının alışverişi yoluyla bulaşan 50’ den fazla hastalık ve sendromu niteleyen bir terimdir Bir kişiden diğerine vajina, ağız ve makat yoluyla cinsel ilişki sırasında bulaşabilirler CTBH, cinsel organlardaki basit bir iltihaptan kısırlığa ve diğer birçok ciddi hastalığa kadar geniş bir yelpazeyi kapsar Tedavi edilmedikleri takdirde, ciddi sağlık problemlerine neden olabilirler Birçok ülkede sanayileşme ve kentleşme, göçmen işçiler, cinsel serbestlikle birlikte korunma yöntemlerinin yeterince uygulanmaması sonucu korunmanın sağlanamaması ve mikroorganizmaların ilaçlara direnç kazanması, cinsel temasla bulaşan enfeksiyonların toplumda sık rastlanır hale gelmesini sağlamıştır 20 yüzyılın 2 yarısında koruyucu hekimliğin etkinliği ile diğer bulaşıcı hastalıklarla mücadelede başarılı adımlar atılmış olmasına rağmen, CTBH’ nin oranı, ürkütücü boyutlara ulaşmıştır Dünyada her yıl 350 milyon insan, tedavi edilebilir nitelikteki CTBH’ lere yakalanmaktadır CTBH’ nin Zararları Böyle bir hastalığın tedavi edilmemesinin getirdiği en büyük zarar, hastalığı seksüel partnerinize bulaştırmaktır Diğer zararları ise şunlardır : ● Hastalık belirtilerinin rahatsız edici boyutlarda devam etmesi ● Kansere zemin hazırlayıcı faktörlerin oluşumu ( özellikle genital organ kanseri ) ● Üreme organlarının ciddi şekilde zarar görmesi ● İnfertilite – kısırlık ● Dış gebelik ● Hamile olan bir bayanın hastalığını bebeğine geçirme riski ● Düşük yapma ● Yenidoğanlarda görülen bazı enfeksiyonlar ● Kalp ve beyin hastalıkları ● Körlük ● Olüm • Bazı CTBH’ ler hiçbir belirti vermezler Bu da demektir ki, her birimiz bu hastalık etkenlerini vücudumuzda barındırıp, bilmeden başkalarına bulaştırıyor olabiliriz • Sifiliz, gonore, klamidya gibi hastalıklar, erken evrede saptandığında yoğun antibiyotik tedavisi ile başarıyla tedavi edilebilse de geri kalan hastalıkların çoğunun % 100 tedavisi yoktur • CTBH’ nin tanısı genellikle, üreme organlarının salgılarından elde edilen kültür ve kan testleriyle konur Ortak Belirtiler Cinsel temasla bulaşan hastalıklarda bazen belirti yoktur ya da kişiyi rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtileri olabilir Belirtiler, hastalığın bulaşmasından 2 gün ila aylar sonra görülebilir Bayanlar için; ● Cinsel organdan gelen akıntı veya kötü koku ● Cinsel organın çevresinde yanma hissi ve ağrı ● Cinsel ilişki sonrası ve adet kanaması dışındaki kanamalar ● Sık sık, az miktarda idrara çıkma ve idrar yaparken kanama ● Bel bölgesinde ağrı Erkekler için; ● Cinsel organdan gelen akıntı Hem erkek, hem de bayanlar için; ● Genital organların çevresinde yara veya lezyonlar ( kabarcık, yara, siğil, kızartı ) ● İdrar yapma esnasında yanma, sancı ve ağrı hissi ● İdrarda iltihap ve renginde değişiklik ● Kasıkta ödemler, kasık ve lenf bezlerinde şişlik ● Boğazda üç haftadan daha uzun süre gözlenen ödem ve kızarıklık ● Karın ağrısı ● Deride yara, bere, kabarcık, siğil ve çatlak bulunması ● Cinsel ilişki sırasında sancı duyulması ● Oral yolla temas kuranlarda boğazda, anal yolla temas kuranlarda anüs etrafında ağrı ● Gözlerde ve ciltte sararma ● Ateş ve vücutta ağrılar ● Cinsel organlarda ve vücutta yaygın kaşıntı ● Sıradışı enfeksiyonlar HASTALIKLAR En sık rastlanılan hastalıklar şöyledir : ● Aids ● Bakteriyel Vajinozis ● Epididimit - Orşit ● Genital Kondilemler - Üreme organı siğilleri ve deri kabarıklıkları ● Genital Ülser Hastalıkları ○ Genital Herpes – Uçuk ○ Granüloma Inguinale – Donovanozis ○ LGV – Lenfogranuloma venerium ○ Sifiliz – Frengi ○ Şankroid – Yumuşak çıban ● Gonore - Belsoğukluğu ● Hepatit B ● HPV – Human Papülloma Virüsü ● Kandidiazis - Mantar ● Klamidya - Klamidyoz ● PID – Kasık içi iltihaplanması – Pelvik Inflamatuar ● Trikomoniyazis AIDS - AKKİZ İMMÜN YETMEZLİK SENDROMU Aids, Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu olarak Türkçe’ ye çevrilmiştir İlk olarak 1981 yılında ABD’ de keşfedilmiştir 1981 yılında ABD’ de 316 kişinin aidse yakalandığı bilinmektedir Günümüze kadar aidsten 225000 kişinin öldüğü kaydedilmiştir WHO’ nun açıklamalarına göre 15 milyon kişi HIV virüsü taşımaktadır Halen kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır Korunmak, bu tehlikeli ve ölümcül virüsün yayılmasını önlemek için uygulanılabilecek tek yoldur Aidse neden olan virüs, ilk defa 1983 yılında Dr Luc Montagnier tarafından kaydedilmiştir HIV ( vücut bağışıklık sistemi virüsü ), insan vücudunun hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemini etkisiz hale getirmektedir Bağışıklık sisteminin etkisiz hale gelmesi, onun virüsten etkilenmeden önce kolayca başedebildiği hastalık mikroplarıyla artık çarpışamayacak duruma gelmesi demektir Bu da basit bir enfeksiyonun bile ölümcül hale gelmesine sebep olabilir İnsan vücudu, bir defa HIV ile enfekte olmuşsa artık bu virüsün yokedilmesi ya da vücuttan atılması mümkün değildir Fakat virüsün etkilerine engel olmak için birtakım ilaçlar geliştirilmiştir Bunlardan ilki ve en çok bilineni, AZT (Zidovudine) adı verilen ilaçtır Bu ilaç, virüsün çoğalmasını, virüsün belirtilerinin görülmesini engellemekte ve hastanın yaşamının az da olsa uzamasına neden olmaktadır Virüs, doğrudan beyin hücrelerine etki ederek zihinsel ve fiziksel denge sorunlarına neden olabilir Hastalık bulaştıktan sonra ortalama 3 - 6 ay sonra HIV' a karşı antikorlar oluşur Ancak, bu antikorlar HIV' ı öldüremezler HIV vücuda girdikten 5-10 yıl sonra ortaya çıkabilir Aids hastaları, şakınlık, hafıza kaybı, denge kaybı, kekeleme, felç gibi problemeler oluşturabilen bazı enfeksiyonlardan kolayca etkilenebilirler Bu problemler beynin direk olarak HIV ile etkilenmesinden yada texaplasmosis adı verilen bir hastalıktan kaynaklanmaktadır Görülen diğer hastalıkların HIV enfeksiyonu taşımayan kişilerde görülmesi çok nadirdir Belirtiler : Aidsin belirtileri, zayıflamış bağışıklık sistemine özgü belirtilerdir Bu yüzden bunlar, aidsin spesifik belirtileri değildir ► Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk ve halsizlik ► Diet gibi herhangi bir aktivite sözkonusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7 – 10 kilo kaybı ► Birkaç haftanın sonunda ateşin oldukça yükselmesi ► Geceleri aşırı derecede terleme ► Vücuttaki salgı bezlerinin kabarması – lenfadenopati ve buna bağlı olarak boğaz ağrısı ► Dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar ya da lekelerin oluşması ► Israrla devam eden ishal ► Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen uzun süren kuru öksürük ve nefes darlığı ► Deri üstünde ya da altında oluşan leke ve şişliklerin meydana gelmesi ► İştah azalması ► Eklem yerleri ve kasıklarda ağrı ► Tüberküloz, zana ve akciğer hastalıkları ► Ağız ve boğazda iyileşmeyen ya da sık sık tekrarlayan aftlar ► Cinsel organlarda uzun süre iyileşmeyen yaralar ► Tekrarlayan enfeksiyonlar Bulaşma Yolları 1) Bulaşma riski yüksek olan aktiviteler : ■ Prezervatifsiz anal ya da vajinal ilişki Birey, aids hastası olmayan partneri ile olan karşılıklı monogami ilişkisi dışındaki ilişkilerden kaçınarak korunabilir Cinsel ilişki sırasında, erkeğin penisinin veya kadının salgısının diğer eşin ağzı, vaginası veya anüsüyle teması, bulaşmaya neden olabilir ■ Oral veya anal **** Oral seksin, seksüel birleşmeden daha az riskli olmasına rağmen ağızdaki bir kesikle meni veya vajinal boşalma sırasında oluşan sıvılardan virüs bulaşması mümkündür ■ Uyuşturucu kullanaların şırıngalarını paylaşmaları, virüs bulaşma riskini yükseltir ■ Aids hastası bir kadının hamile kalması Bu durumda hastalık doğmamış bebeğe bulaşacaktır Virüs, anne sütüyle de geçebilmektedir ■ Kan nakli Virüs taşıyan kişiden alınan kan, organ, doku vb ile virüs bulaşabilir ■ Virüs taşıyan kişinin spermiyle suni döllenme 2) Bulaşma riski orta derecede olan aktiviteler : ■ Derin öpücük Normalde, öpücükle virüsün bulaşmadığı bilinmektedir Ancak öpüşme esnasında veya önceden oluşmuş bir açık yaradan virüsün kan dolaşımına girmesi mümkün olabilir ■ Prezervatifle yapılan vajinal birleşme Latex prezervatiflerin labaratuar ortamında % 100 etkili olduğunun saptanmasına rağmen, normal yaşamda bu etkinin daha az olduğu düşünülebilir Bu nedenle prezervatif dahi kullanılsa % 2’ lik bir virüs bulaşma riski olasıdır ■ Prezervatifle yapılan anal birleşme İlişkiler sırasında düzenli prezervatif kullanılması, riski büyük ölçüde azaltmaktadır Ancak, anal birleşme esnasında prezervatifin yırtılma veya delinme olasılığı fazladır Bu nedenle prezervatif dahi kullanılsa, anal ilişki sırasında virüs bulaşma riski vardır 3) Bulaşma riskinin hiç olmadığı aktiviteler : Kuru öpücük, mastürbasyon, korumalı oral ****, dokunma, solunum ve günlük yaşam aktiviteleriyle ( tuvalet, yüzme havuzu, banyo, tabak ya da bardak, giysi, sarılma, tokalaşma vb ) hiçbir zaman aids bulaşmaz Testler HIV enfeksiyonunu teşhis eden birçok test geliştirilmiştir Bunlardan üç tanesi; ELISA, IFA ve Western Blot testleridir Testler, vücut bağışıklık sitemindeki virüs mevcudiyetini araştırmaktadır Her üçü de virüs konusunda kesin sonuçlar verebilmektedir Test sonucunun pozitif çıkması vücutta virüsün varlığına işarettir Fakat bu sonuç kişinin aids olduğunu göstermez Negatif test sonucu vücutta virüs bulunmadığı anlamına gelmektedir Kişi aidse yakalanmış ise vücudunda HIV virüsü mevcut demektir Vücudunda HIV enfeksiyonuna rastlanan bireyler aşağıdaki üç kategoriden birisine dahil olmuş demektir : · HIV ile enfekte olmuş insanların bazıları hiçbir zaman kendilerini hasta hissetmeyebilirler Fakat onlar da virüsü seksüel birleşme ya da diğer yollarla başka insana bulaştırabilirler Bu insanlarda bulunan enfeksiyona belirtisiz enfeksiyon, bu tür insanlara da taşıyıcı adı verilmektedir Bu insanlar hiç bir zaman virüsün enfeksiyonundan etkilenmez, ancak sadece bulaştırıcı etmen rolü oynarlar · HIV enfeksiyonu görülen insanların bazılarında hafiften şiddetliye doğru gelişen belirtiler görülebilir Fakat bunların aids teşhisi için bir kriter oluşturabilecek şekilde toplanması mümkün olmayabilir Çünkü bu tür hastalar aids virüsü tarafından meydana getirilen hastalıklardan birini taşıyor olabilirler Bu hastalar için kesin bir aids teşhisi koymak mümkün değildir · Virüs enfeksiyonunu taşıyan ve hastalığın tüm belirtilerinin tamamını gösteren hastalar da olabilir Bu hastalar artık aidslidir ve yaşamlarını uzatabilmek için tedavi olmalıdırlar Aids Hastalığının Ruhsal Boyutu Ve Hiv(+) Hastaya Yaklaşım Aids ve aynı virüsün meydana getirdiği diğer hastalıkların belirlenmesinde ve tedavisinde birçok zorluk çekilmiştir Bunlardan biri bu hastalıklardan birine yakalanmış bir kişiye aids hastası gibi davranılmasıdır Her ne kadar yardıma muhtaç olsalar da bu tutum yanlıştır Bir diğeri ise hastanın psikolojik durumudur İnsanların aidsli hastalara yaklaşmaması ve dışlaması yanlış bir tutumdur Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması ya da yersiz bir kaygıya neden olunması çok yanlıştır Hastalık, HIV(+) olan kişi ile birlikte, o kişinin ailesini, çalışma arkadaşlarını, yaşadığı çevreyi ve tüm toplumu etkileyen önemli bir sorundur Bu nedenle hastalığın ruhsal, nörolojik ve sosyal açıdan önemli etkileri vardır Nörolojik belirtilerin dışında HIV(+) hastalarda sık görülen çeşitli ruhsal bozukluklar vardır Bunların en sık karşılaşılanı depresyondur Depresyon : Aids hastalarında normal populasyondan %40 daha fazla görülür Aids hastalarında tanı koymada zorluklar vardır Somatik yakınmaların depresyona mı yoksa hastalığa mı ait olduğunu ayırt etmek zordur Psikiyatrik semptomlar hasta ve çevresi tarafından hastalığın bulgusu olarak algılanabilir Ayrıca çoğunlukla tek psikiyatrik tanı olmaması da tanı koymayı zorlaştırır Depresyon daha çok ilk tanı konulduğunda ve demansın başlangıcında yoğunlaşmaktadır Bunaltı Bozuklukları : %2-38 oranlarda görülmektedir Genellikle diğer durumlara eşlik eder İntihar Girişimi : İntihar riski normal kontrollerden 10 kat fazladır Depresyon, demans, deliryum, eşcinsellik ve madde kullanımı riski arttırmaktadır HIV(+) olduğunu öğrendikten sonra ve yakın bir zamanda aidsli bir arkadaşın kaybından sonra ihtihar oranları artmaktadır Hastalıkta dalgalanmalar, sosyal çıkmazlar, maddi sorunlar riski arttırır Madde Kullanımı : Genellikle madde kullanımı hastalık öncesi döneme dayanır Hastalıkla birlikte başetme yöntemi olarak madde kullanımı artabilir Aids hastalığını doğası nedeniyle daha test sonucu kişinin eline geçmeden özel yaklaşım gerektiren bir hastalıktır Kişiye HIV(+) olduğu haberi verilirken sadece bir hastalık tanısı söylenmemektedir Gerçekte verilen haber; tedavisi olmadığı için öleceği, kalan yaşam süresini fiziksel yetersizlikler ve diğer enfeksiyon benzeri ek sorunlarla mücadele ederek geçireceğini, ailesi, en yakın arkadaşları, iş çevresi ve tüm toplum tarafından red edilme olasılığının çok yüksek olduğunu, hastakığı başkalarına bulaştırmış olabileceğini bulaştırmadıysa da riskin büyük olduğunu veren bir haberdir Tanıyı öğrenmeyi genellikle şaşkınlık ve inkar izler İrrasyonel korkular ve panik oluşur Hastalık hakkında çok bilgileri olmayan, ancak tedavi edilemediği ya da ölümcül olduğunu duydukları, üstelik ölüme giden yolunda acılı ve zor olacağını öğrenen hastalar, tanıyı kabul etmeyerek hiçbir şey yokmuş gibi davranabilirler Hastalığın inkarı diğer kronik ve ölümcül hastalıklarda sadece hastalığın tedavisinde gecikmeye yol açabilirken, aids hastasının hasta olduğunu kabul etmemesi ve yaşamını sağlıklı bir birey gibi sürdürmesi hastalığın diğer kişilere bulaşmasına neden olabilmektedir Bu devreyi de üzüntü ve depresyon izler Daha sonra gelmesi beklenen evre hastalığı kabullenmedir Tanının öğrenilmesi ile başlayan çevrenin tepkileri, hastalığın bulaşacağı korkuyla uzaklşmaları depresyonu arttırmaktadır Cinsel partnerin ya da aynı yaşam tarzını paylaştığı arkadaşların kaybı yasla birlikte depresyonun derinliğini etkiler Tedavi Bugün HIV enfeksiyonlarına karşı halen etkin bir tedavi bulunamamıştır Bu alanda en çok denenmiş olan, virüsün çoğalmasına engel olarak etki eden, 1986’ dan beri kullanılan AZT (Retrovir®) ilacıdır Bu ilacın aslında beklenen yaşam süresini uzatmadığı, hastanın sadece aids basamağına daha geç ulaşmasını sağlayabildiği görülmektedir 2) BAKTERİYEL VAJİNOZİS Sadece kadınlarda görülen bir hastalıktır Kokulu, grimsi ve yapışkan vajinal akıntı vardır Pelvis ( leğen kemiği iç bölgesi, kadın üreme organlarının bulunduğu bölge ) içi iltihaplanma görülür Hamile kadınlarda ise prematüre ve düşük kilolu doğumlara rastanır Sadece cinsel temas yoluyla bulaşmaz Antibiyotiklerle kısa sürede tedavisi münkündür 3) EPİDİDİMİT – ORŞİT Testislerde şiddetli ağrı ve aniden gelişen şişlik görülür Üretral akıntıya da rastanabilir 4)GENİTAL KONDİLEMLER – ÜREME ORGANI SİĞİLLERİ VE DERİ KABARIKLIKLARI Dış üreme organlarında, haznede, makat ve idrar kanalının dışa yakın kısımlarında görülen, ağrısız, karnıbahar görünümünde et kümeleri belirtisi taşır Tedavi edilmezse kümeler büyüyerek çevre organlara zarar verir Tedavi süresince cinsel ilişkide bulunulmaması veya kondom kullanılması önerilir Siğiller tedavi edilse de virüs kalıcıdır ve tekrar ortaya çıkabilir Doğum yolunu, idrar kanalını, makatı tıkayabilir Doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir ve bebeğin solunum yolunda siğiller oluşarak solunum sıkıntısına yol açabilir Lazer ya da özel ilaçlarla siğiller yakılabilir Cerrahi müdahele gerekebilir 5) GENİTAL ÜLSER HASTALIKLARI a) GENİTAL HERPES - UÇUK : HSV’ nin ( herpes simpleks virüsü ) neden olduğu iki şekilde görülen bir hastalıktır Oral tip, ağız çevresinde yara tarzı lezyonlar oluştururken, genital tip benzer lezyonu genital bölgede oluşturur Lezyonlar, kalıcı lezyonlar değildir ancak tekrarlayabilirler İlk enfeksiyon oldukça ağrılı ve kaşıntılıyken, ikinci ve sonraki enfeksiyonlarda daha hafif belirtiler gözlenir İki tip de deriye temasla, masum öpücükle, cinsel temasla bulaşabilir Bulaşma için yarayla temas şarttır Kadınlarda rahim ağzında, erkeklerde idrar yollarında rahatsızlıklara rastlanır Virüsle ilk kez karşılaşma sonucu gelişen genital uçukta ateş, bulantı, baş ağrısı, yorgunluk, kas ve eklem ağrıları gibi belirtilerden sonra veya bu belirtiler hiç olmadan, kadınlarda dış ve iç cinsel organlarda, erkeklerde peniste kızarıklık, siğiller, şişlik, yaygın veya gruplar halinde içi su dolu kabarcıklar ortaya çıkar Bu kabarcıklar kısa sürede ağrılı, yüzeyel yaralara dönüşür Hastada idrar yaparken yanma, ağrı ve akıntı olabilir Virüs, sinir hücrelerine yerleşir Burada ömür boyu kalır Zaman zaman reaktive olarak hastalığa özgü bulgular verir ve yine inaktive olur Genital Herpes, gebelik ve doğum sırasında bebek için ciddi tehlikeler yaratabilir kesin tedavisi yoktur Dış belirtileri giderici tedaviler uygulanmaktadır Temizlikle bulaşmanın önüne geçilebilir İlaç yardımıyla yara ve ülserlerin yayılımı önlenebilir Erken tanı ve tedaviyle, hastalığın şiddeti ve acısı azaltılabilir İdrar yollarında hastalıklara, menenjite, kadınlarda rahim ağzı kanseri ve düşüklere neden olur Bebeklerde gözleri, deriyi ve sinir sistemini etkiler, ölüme neden olabilir HIV bulaşma riskini artırır b) GRANÜLOMA İNGUİNALE – DONOVANOZİS Etken, hastalıkla aynı adı taşıyan bakteridir Tipik olarak enfekte kişinin derisinin altında şişlikler oluşur Daha sonra şişlikler, ağrısız et kırmızısı ülserlere dönüşürler c) LGV – LENFOGRANULOMA – VENERIUM Etken, hastalıkla aynı adı taşıyan bakteridir Penis veya vulvada küçük, genellikle ağrısız papüler ve kasıkta bezeler görülür Bunlar, daha sonra açılarak birçok fistül oluşturur Tedavi edilmezse lenf yolları tıkanır d) SİFİLİZ – FRENGİ Dolaşım ve sinir siteminde kalıcı harabiyetlere sebep olan frengi, 2 Dünya Savaşı’ ndan sonra keşfedilen güçlü antibiyotikler sayesinde büyük ölçüde önemini yitirmişken, aidsin yaygınlaşması ve frengi ile HIV enfeksiyonu arasında ilişki olması nedeni ile yeniden ilgi odağı haline gelmiştir 1995 yılı WHO tahminlerine göre her yıl yaklaşık 12 milyon kişi hastalığa yakalanmaktadır Hastalık en sık Güney ve Güneydoğu Asya'da görülmektedir Sosyo-ekonomik düzeyi düşük toplumlarda daha sık görülmektedir Hastalık, Troponema Pallidum bakterisi tarafından yapılır Hala, bu mikroorganizmayı üretebilecek bir kültür ortamı bulunamamıştır Tedavi edilmediği takdirde, virüs, vücuda yayılarak birçok organda hasara neden olur Cinsel temasla veya yara yerinden bulaşan ciddi bir bakteriyel hastalıktır En sık heteroseksüel ya da homoseksüel cinsel ilişki ile bulaşır Bir diğer bulaşma yolu ise enfekte kan ve kan ürünleri ile temastır Birçok kişinin kullandığı iğneler, uyuşturucu bağımlılarında hastalığın kolayca yayılmasına olanak sağlar Kan yoluyla dağıldığından hayati organlara büyük zararlar verebilir Gebelik veya doğum sırasında, anneden bebeğe geçebilir HIV bulaşma riskini artırır Ortalama 21 günde belirtilerini verir Hastalık; penis, vajina, anüs ya da ağız yolu ile bulaşır Hastalıkta bir veya daha fazla sayıda, sert, ağrısız şankır adlı yaralar oluşur Bu yaralar, genelde bakterinin ilk bulaştığı cinsel organlar etrafında oluşur Mikrop, daha sonra kan yolu ile tüm vücuda yayılır Kasık ve boyun lenf bezleri şişebilir Tedavi edilsin, edilmesin şankır, birkaç hafta içinde kendiliğinden kaybolur Tedavi görmeden yaraların iyileşmesi hastalığın iyileşmesi anlamına gelmez Bu devrede tedavi edilmeyen hastalarda hastalık ilerler Hastalık şankır döneminde tedavi edilmez ise, yaraların ortaya çıkışından itibaren 3-6 hafta içerisinde, ellerde, ayaklarda ve vücudun diğer kısımlarında kırmızılıklar oluşur Bu kırmızılıkların olduğu bölgelerde de bakteri bulunmaktadır Tedavi edilmeyen vakalarda dahi, bu belirtiler kendiliğinden kaybolabilir Frenginin ikinci dönemi olarak bilinen bu dönem 1-2 yıl sürebilir Tedavi edilmezse kalp ve beyin hastalıklarıyla birlikte felç ve ölüme yol açabilir Hastalık, evreler halinde ilerler ve her evrede değişik bulgular verir Devreler, primer sifiliz, sekonder sifiliz, latent (sessiz) sifiliz ve tersiyer sifilizdir Belirtiler ● El ayasında veya ayak tabanında renksiz lekeler veya çizgiler ● Deri lezyonları ● Ağız ve boğazda tahriş ● Saç kaybı Tedavi Tedavisinde antibiyotikler kullanılır Penisilinle de tedavi edilebilir % 100 tedavisi erken teşhisle mümkündür Tedavinin başlangıcından genellikle 24 saat sonra bulaştırıcılık kaybolur e) ŞANKROİD – YUMUŞAK ÇIBAN Etken, dukrey basilidir Gelişmekte olan birçok ülkede genital ülserlerin en sık nedenidir Ağrılı, kirli beyaz renkli ülserlerdir Genellikle yaraya yakın kasıkta oluşan şişlikler zamanla büyür ve içindeki iltihap akar HIV bulaşma riskini artırır Belirtiler ●Üreme organları ve anüs çevresinde ağrılı ülsere neden olabilecek, ağrılı yaralar ● Ağrılı idrar, vajinal akıntı ya da kanama ● Kasıklarda şişkinlik Tedavi Antibiyotik kullanımıyla tedavi edilebilir Yaraların iyileşmesi aylar alsa da, tedavisi kolaydır 6) GONORE – BELSOĞUKLUĞU Gonokok adlı bakterinin neden olduğu gonore, en sık rastlanılan CTBH’ den biridir Tedavi edilmezse özellikle kadınlarda önemli sağlık sorunlarına neden olur Erkeklerde sıklıkla üretrit , kadınlarda servisit yapan bir hastalıktır 1995 yılı WHO’ nun tahminlerine göre her yıl yaklaşık 62 milyon kişi hastalığa yakalanmaktadır Hastalık, en sık Güney ve Güneydoğu Asya'da görülmektedir Özellikle cinsel yönünden aktif gençleri hedef alması ve tedavi edilmezse ilerleyerek kısırlığa yol açmasından dolayı çok önemlidir Düşük sosyo-ekonomik düzey, çokeşli cinsel yaşam, cinsel aktivitenin erken yaşta başlaması, hastalığın saklanması bazen de belirti vermeden seyretmesi nedeniyle yayılımı çok fazladır Genellikle mikrop bulaştıktan sonra 10 gün içinde hastalık belirtileri ortaya çıkmaktadır Belirtiler Erkeklerde; idrar yollarında, makat içinde ve boğazda iltihaplanma, döl yollarına sıçraması durumunda, testislerde şişlik ve kısırlık, peniste akıntı, idrar yaparken yanma ve ağrı, sık sık ve az miktarda idrara çıkma Kadınlarda; vajinal akıntı, kasıklarda ağrı, idrarda güçlük, sık idrara çıkma, düzensiz kanamalar, cinsel organdan gelen sarı ve kıvamlı sıvı, kronik karın ağrısı, idrar yapma esnasında ağrı ve yanma hissi, boğaz ağrısı, kasık bölgesinde ağrı Enfeksiyon, üst üreme yollarına yayılıp pelvik iltihaplanmasına neden olabilir Tedavi edilmezse, karışıp eklemleri, kalbi ve beyni etkileyebilir Hamileler, hastalığı bebeklerine geçirebilirler Bebeklerde körlüğe varabilecek önemli göz rahatsızlıkları ortaya çıkabilir HIV bulaşma riskini artırır Kadınlarda eğer tedavi edilmezse PID, dış gebelik ve kısırlığa neden olabilir Tedavi % 100 tedavisi erken teşhisle mümkündür Antibiyotik kullanımıyla tedavi edilebilir Tedavi edilen hastaların eşlerine de aynı tedavi uygulanmalıdır Birçok bölgede penisilinler, gonore tedavisinde etkili olmamaktadır Hastalık tedavi oluncaya kadar cinsel ilişkiden kaçınmak gerekir Gonore, tedavi edilmediğinde kadında önemli sağlık sorunlarına neden olur Yumurta kanallarının iltihaplanması sonucu kısırlık, dış gebelik gelişebilir Erkek hasta tedavi edilmediğinde meni yollarında iltihap ve bunun sonunda da kısırlık ortaya çıkabilir HEPATİT B Hepatit B, hepatit B virüsünün (HBV) meydana getirdiği bir enfeksiyon hastalığıdır Virüsün karaciğere yerleşip çoğalarak karaciğeri tahrip etmesi ile ortaya çıkar ve bulaşıcıdır Önemli bir sağlık sorunudur Bugün Dünya'da yaklaşık 2 milyar kişinin Hepatit B'ye yakalandığını biliyoruz Bunun yanında 350 milyon kişi bu virüsü kronik olarak taşımaktadır Türkiye'de ise her 3 kişiden yaklaşık biri virüs ile karşılaşmıştır ve her 10 kişiden biri Hepatit B virüsünü taşımakta ve bulaştırmaktadır Hastaların %75-80'inde hiçbir belirti görülmez Hepatit B, hafif ve belirti vermeyen bir enfeksiyondan, karaciğer kanseri gibi daha ağır karaciğer hastalıklarına kadar değişebilen çeşitli tablolara neden olabilir En riskli gruplar ● Uyuşturucu bağımlıları ● Cinsel yaşamı aktif insanlar ve birden fazla kişi ile cinsel ilişkisi olanlar ● Virüsü taşıyan biriyle cinsel ilişkiye girenler ve aynı ortamda yaşayanlar ● İşi gereği kanla temas içinde olan kişiler ve sağlık personeli ●Enfekte annelerden doğan çocuklar ● Kan ve kan ürünlerini kullananlar ●Toplu halde ( okullar , kreşler , kışlalar , yurtlar , huzurevleri vb ) yaşayanlar Hepatit B’ nin Doğal Seyri Nasıldır? Hepatit B enfeksiyonu, çeşitli şekillerde seyredebilir Akut hepatit, genellikle kendiliğinden iyileşen, iyi huylu bir enfeksiyondur ama hastaların bir bölümünde kronik hepatit B yönünde ilerler Kronik hepatit B, aralarında siroz, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanserinin de olduğu daha ciddi durumlara neden olabilir Karaciğer kanseri vakalarının %75-90’ı, kronik hepatit B sonucudur "Hepatit B Virüsü Taşıyıcılığı" Ne Demektir? Bu virüs ile temas eden her 10 bebekten 9'u ve her 10 erişkinden 1'i belirli bir süre sonunda mikrobu vücudundan atmayı başaramaz Bu durumda kişi virüsü yaşam boyu vücudunda "taşıyacak" ve etrafa yayacaktır Ancak taşıyıcılarda hastalık durumu farklılık gösterir Hepatit B'de risk birçok bulaşıcı hastalıktan çok farklıdır, çünkü kronik hepatitlilerin %25'i primer karaciğer kanseri ve siroz nedeniyle ölmektedir, çünkü Hepatit B tüm dünyadaki primer karaciğer kanserlerinin %60-80'inden sorumludur ve primer karaciğer kanserleri kanser ölümleri içinde ilk üç sırada yer almaktadır Hepatit B virüsü sigaradan sonra bilinen en yaygın kanserojendir Belirtileri ● Düşük derecede ateş ● Aşırı halsizlik ve yorgunluk hissi ve adele ağrısı ● İştah kaybı , bulantı ve kusma ● Karın ağrısı ve karaciğer bölgesinde hassasiyet ● Koyu renkli idrar, açık renk dışkı ● Deride, göz aklarında sararma Belirtiler görülmese de, ileride karaciğer büyümesine yol açabilir Hepatit B virüsü karaciğer iltihaplanması ve buna bağlı olarak ölüme de neden olabilir Hepatit Nasıl Bulaşır? Hepatit B kan yoluyla ve sıklıkla da yakın temas ile bulaşır Derideki bir çatlak ya da açık yarayla temas eden kan ya da tükrük hastalığın bulaşması için yeterli olabilmektedir Sperm, vajinal salgı gibi yollardan da bulaşabilir Enfekte kanın bulaştığı kesici aletler yoluyla da virüs geçebilir ( örneğin dövme, piercing, şırınga, jilet, törpü veya ısırık ) Virüs vücudun dışında en az 7 gün kuru yüzeyde yaşayabilir ve HIV’ dan 100 kez daha bulaşıcıdır Dünyada CTBH’ lerin en hızlı yayılanıdır Hepatit B virüsü ile temas eden herkes hastalık bulgularını göstermeyebilir Virüsle temas eden her 10 kişiden birinde vücut virüsü yenemez ve virüs bir biçimde çoğalmaya devam eder Taşıyıcı olarak nitelenen bu insanlar kendilerini sağlıklı hissetmelerine rağmen çevreye virüs yayarlar Zaman içinde karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanseri gibi hastalıkların gelişmesiyle hayatlarını kaybederler Hepatit B’ye yakalanıp yakalanmadığını anlamanın tek yolu kan tahlili yaptırmaktır Test virüsün kuluçka döneminde pozitif çıkmaz Hepatitin Tedavisi Nasıldır? Kesin tedavisi yoktur Zaten bazı özel durumlar dışında bir tedavi yöntemi uygulanmasına gerek yoktur Hastaya dinlenme önerilir Herhangi bir perhiz verilmez Vücudu güçlendirici tedavi, hastalığın zararını azaltır Korunmak için etkili aşı da vardır 8) HPV – HUMAN PAPILLOMA VİRÜSÜ Cinsel organlar ve çevresinde siğil benzeri oluşumlara neden olan bu virüs kadınlarda serviks (uterus girişi) kanserlerinin de önemli sebeplerindendir 9) KANDİDİAZİS – MANTAR Mantar enfeksiyonları başta candida’lar olmak üzere çeşitli mantar türleri tarafından oluşturulan ve sık görülen CTBH’ dendir Gebelerde, antibiyotik, doğum kontrol hapı ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçları kullananlarda, şeker hastalarında, ayrıca dar ve naylon çamaşır tercih edenlerde sık görülürler Mantar enfeksiyonları kadınlarda dış cinsel organlar ve vajinada, erkeklerde ise peniste iltihap oluştururlar Başlıca yakınmalar; idrar yaparken ağrı, cinsel organlardan beyaz ve peynirimsi kıvamda akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı, üreme organlarında kaşıntı ve yanma, ağrılı idrar ve cinsel ilişkidir Mantar enfeksiyonlarının tanı ve tedavisi kolaydır Hasta kişilerle birlikte cinsel eşlerin de tedavi edilmeleri gerekir Mantar önleyici ilaçlarla kısa sürede tedavi edilebilir 10 ) KLAMIDYALAR – KLAMIDYOZLAR Chlamydia trachomatis adı verilen bakterinin neden olduğu, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır En sık rastlanan CYBH'tır WHO’ nun 1995 yılı tahminlerine göre, her yıl yaklaşık 89 milyon kişi buna yakalanmaktadır Tedavi edilmezse gerek kadın, gerekse erkekte önemli sağlık sorunlarına neden olur Sosyo-ekonomik yapısı zayıf toplumlarda ve gençler de sık görülmektedir Bu bakteri gözkapağının içinde, idrar yolu, dölyatağı ve dölyatağı borularındaki dış tabakayı hedef alır Ayrıca rektum ve boğaz mukozasına da yerleşebilir Klamidyalar, tedavi edilmediğinde özellikle kadınlarda üreme organlarına büyük zarar veren bir infeksiyon kaynağıdır Belirtileri hafif olduğundan teşhisi zordur ve kişi bulaştırıcıdır Sağlam kişinin mikrop ile teması sonrasından 1-3 hafta sonra belirtiler ortaya çıkar Erkekte ve kadında değişik belirtilere yol açarlar Erkeklerde Klamidya Erkeklerde penis enfeksiyonuna veya ağrılı ve şişmiş testislere yol açabilir Klamidya bakterisi ile temas ettikten yaklaşık 7-21 gün içinde belirtiler başlar Ancak klamidyoz pekçok kişide belirti vermez Hastalık bulaştıktan sonra tedavi tamamlanıncaya dek bulaştırıcılık sürmektedir Belirtileri bel soğukluğu belirtilerine çok benzediği için sıklıkla bu hatalıkla karıştırılır Ancak bel soğukluğu tedavisine rağmen belirtilerde azalma olmuyorsa klamidyoz düşünülür Belirtileri ● Ağrılı idrar yapma ve idrar yaparken yanma hissi ● Penisten akıntı ● İdrar yolunun penise açıldığı yerde kızarıklık ve şişlik ●Ağrılı cinsel ilişki ●Ateş Antibiyotik tedavisi ile sonuç genellikle yüz güldürücüdür Eşler, birlikte tedavi edilmelidir Tedavi edilmediği takdirde sperm yollarında iltihap ve tıkanma oluşturarak kısırlığa neden olabilir Kadınlarda Klamidya Kadınların büyük bir bölümünde belirti vermez veya: ● Sık idrara çıkma ve idrar yapmada güçlük ● Vaginal akıntı ● Karın ağrısı ● Ağrılı cinsel ilişki ● Adet dışı kanama veya akıntı ● Ateş gibi belirtiler verebilir Gebelerde enfeksiyon söz konusu olduğunda, erken doğum, yumurtalık ve rahim iltihaplanmaları, dış gebelik, sürekli olan kasık ağrıları, karın zarı iltihaplanmaları gibi ağır hastalıklar ortaya çıkabilir Doğum sırasında hastalık anneden bebeğe geçebilir ve bebekte, göz iltihaplanmaları, pnömoni, bronşit, zatürre ve orta kulak iltihaplanmalarına yol açabilir Tedavi Tedavi, antibiyotiklerle yapılır ve ana prensip eşlerin birlikte tedavisidir % 100 tedavisi erken teşhisle mümkündür Tedavi edilmediği takdirde PID, dölyatağı borusunun iltihap ve tıkanıklıklarına bağlı kısırlık, yine bu boruların tıkanmasına bağlı dış gebelik ve sonucunda ölümlere yol açabilir 11) PID – KASIK İÇİ İLTİHAPLANMASI – PELVIK INFLAMATUAR PID, kadınlarda uterus, tüpler ve overlerdeki pelvik enfeksiyonların genel adıdır Akut PID'de etkenler gonore, klamidya ve anaerobik bakterilerdir Kadınlarda görülür Ancak, genellikle hiçbir belirti görülmez Yumurtalıkların zedelenmesi, kısırlık ya da ölüme neden olabilecek dış gebeliğe yol açabilir İleride hastalığın tekrarlanması ve kronik kasık ağrıları da mümkündür Belirtileri anormal vajinal akıntı, kasıklarda ağrı, zamansız adet kanamaları, titreme ve ağrılı cinsel ilişkidir Tedavi Hastanın eşi de tedavi edilmelidir PID' ın beraberinde getirebileceği diğer enfeksiyonlar da dikkate alınarak, birden fazla antibiyotik birlikte kullanılabilir 12 ) PARAZİT HASTALIKLARI: TRIKOMANIYAZIS Cinsel yolla bulaşan parazit hastalıkları içinde en sık görülen Trichomonas vaginalis enfeksiyonlarıdır Trichomonas vaginalis, kadın ve erkeklerin idrar ve üreme organlarında yaşayan bir parazittir Trikomoniyaz hastalığına yol açar Bu hastalık, bazı kadınlarda belirtisiz seyredebilir Hastalık, doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir Bebekte de annedekine benzer belirtiler görülür Genellikle kendiliğinden de geçer; ancak dikkat edilmezse prostata da bulaşarak kısırlığa yol açabilir Belirtiler : Her iki cinsiyet için de az semptom verir ● Sıklıkla köpüklü, yeşil ve kötü kokulu bir akıntı ile belli olan bir hastalıktır ● Kadınlarda vajinal yanma, kaşıntı, kokulu ve zor idrar, ağrılı cinsel ilişki ● Gebelerde premature doğumlara yol açabilir Kadında tüplerde iltihaplanmaya neden olarak geçici kısırlığa yol açabilir ● Erkeklerde ağrılı idrar, anormal akıntılar Tedavi Antibiyotikle tedavi edilebilir Cinsel eşle birlikte tedavi olunmalıdır CTBH’ LERDEN KORUNMA Güvenli ****, kişinin seksüel davranışlarını değiştirerek aidse ve diğer hastalıklara yakalanma riskini ortadan kaldırması olarak yorumlanabilir Şüphesiz cinsel birleşmeden kaçınmak, hastalığın bu yolla size bulaşmasını engelleyecektir Fakat çoğu insan hayatlarında seksüel davranışlardan bir ölçüde olsa kaçınmak yerine bunu farklı kişilerle farklı yollarla denemeye devam etmektedir Latex prezervatifler, enfeksiyonlara karşı korunmanın en etkin yoludur Çünkü prezervatifler (kondom), virüsün bir kişiden diğerine geçmesini engelleyecek fiziksel bariyer görevi yaparlar Prezervatifler ayrıca oral **** esnasında meydana gelebilecek riskleri azaltmak için de kullanılabilir Prezervatif bir kez kullanılmalı ve ilişki sonrası çıkartıldıktan sonra poşete koyularak atılmalı ve eller sabunlu suyla yıkanmalıdır Sperm öldürücü krem, köpük ve fitillerin (spermisitler) de bazı mikroplara karşı kısmen koruyuculuğu vardır Ancak bu maddeler tek başına korunmayı sağlamaz Spermisitler ve kondom birlikte kullanılırsa korunma oranı artar Frengi, Hepatit B ve HIV için, kanla bulaşma yoluna dikkat edilmeli ve gerek kuaför ve berber salonlarındaki araç gerecin, gerekse eczane ve sağlık kuruluşlarındaki hizmet amaçlı araç gerecin temizliğinden emin olunmalıdır Yine çok bulaşıcı olan ve ölüme yol açan Hepatit-B virüsüne karşı aşılanma önemlidir Aidsin cinsel yolla bulaşmasını engelleyici önlemler, diğer cinsel yolla geçen hastalıkları engellemekte de etkili yöntemlerdir Bu nedenle aidsten korunma programları ile aslında sadece aidse karşı değil, diğer önemli komplikasyonları olan diğer bazı CTBH’ lerden korunma öğretilmiş olur CTBH’ lerden bireysel düzeyde korunmanın en etkili yolu hastalık riski taşıyan kişilerle (hayat kadınları, hayat kadınlarıyla birlikte olduğu bilinen kişiler, çok sayıda partneri olan ve olmuş kişiler) ilişkiye girmekten kaçınmaktır Ancak şüpheli olmayan biriyle beraber olunduğunda da hastalık bulaşabilir Doğum kontrol hapları her gün bir tane alındığında, kadının yumurtalıklarından, yumurta hücresinin çıkması engellenmiş olur Düzenli kullanılırsa gebeliğin önlenmesinde çok etkilidir Rahim ve yumurtalık kanserine karşı korur Bazı kadınlarda bulantı, kilo artışı, adetlerde azalma gibi önemsiz yan etkilere neden olabilir Her gün hap almayı hatırlayabilecek olan kadınlar, adet kanamaları fazla miktarda olan ve aşırı ağrılı adet görenler, ilerde yeniden çocuk isteyenler için uygundur 35 yaşından büyük ve sigara içen kadınlar, adetleri düzensiz olanlar, damar sertliği ve damar tıkanıklığı olanlar, tansiyonu yüksek olanlar, şeker hastaları, aşırı şişman kadınlar, felç geçirenler, sarılık geçiren kadınlar, emziren anneler için uygun değildir |
|