10-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Orta Çağ`Da Biyoloji
Orta Çağ`da Biyoloji
9 yy`dan başlayarak Avrupa çevresindeki bilim baskınlığı Arap dünyasına doğru kaymıştı ve bu durum 12 yy civarlarına kadar devam etti Bu dönemde diğer bilimler gibi biyolojide de birçok değerli bilim adamı yetişmiş ve önemli keşifleri gün yüzüne çıkarmışlardır Çalışma prensiplerinin temeli Eski Yunan eserlerini Arapça`ya çevirmek ve böylece onlar hakkında yorum yapmaktı Yapılan yorumların bilimsel bir şekilde birikmesi sonucu da buluşlar ortaya çıktı El-Cehiz, Kitab al-Hayawan ile kendiliğinden oluşum doktrinine destek vermiştir İbn-i Sina, Aristoteles`in çalışmalarının devamı niteliğinde tıpta ve ilaçlarla ilgili birçok yeni bilgi getirdi Kitapları Arapça`dan Latince`ye çevrilerek Rönesans dönemine kadar tüm Avrupa`da okutulmuştur Bazı önemli eserleri, el-Kanun fi`t-Tıb, Kitabü`ş-Şifa ve İşarat ve`l-Tembihat dır
12 yy ile birlikte botanik ve zooloji bilimi biyolojiden ayrılmaya başlamıştır Çünkü bitkiler başlı başına tıbbi açıdan sınıflandırılma ve incelenme gereksinimi hissettiriyordu Bunun yanında insan anatomisi incelemesi ve hayvanlarınki farklı disiplinlerde çalışma gerektiriyordu 13 yy ortalarına doğru Albertus Magnus, Aristoteles`den etkilenerek De Vegetabilibus adlı eserini yazmıştır ve yaprak anatomisi gibi önemli ve o dönem için yeni konulara değinmiştir Bazı bilim adamları tarafından ortaçağın en iyi botanikçisi olarak tanınır
14 yy başlarında Mondino dei Luicci, bir İtalyan anatomist olarak kadavraları daha iyi korumak ve ameliyatlar sırasında organları daha steril hale getirmek ya da saklarken daha uzun süreli kullanılır halde kalmalarını sağlamak için anatomi dalında birçok önemli çalışma yapmıştır Orta Çağ anatomi ilgisine bakıldığında bu bilgiler çok değerlidir Bunun yanında eserlerinde Arap ve Yunan anatomi kitaplarındaki birçok yanlışları düzeltmiştir
Rönesansın başlangıcıyla birlikte biyolojinin her bir alt dalında birçok eser ve buluş verilmeye başlanmıştır Leonardo da Vinci bir ressam olarak insan anatomisine dair etkileyici çizimlere sahiptir En ince ayrıntısına kadar bir anatomi bilgisi gerektirecek eserlere sahiptir Yaptığı çalışmalarla da kemik, eklem, kas gibi birbiriyle alakalı yapıların homolojisini ortaya koymuştur Homoloji, evrim teorisinin temel yapıtaşlarından biri olduğu için, her bir biyolog tarafından Leonardo da Vinci nin bu gözlemi büyük önem taşımaktadır
15 yy da Türklerin Bizansı ve İstanbul`u ele geçirmesi sonrası birçok Yunan bilim adamı Batı`ya göç etmek zorunda kalmıştır Batı`nın bu konudaki en büyük avantajı ise bir dönem bilim dünyasını kasıp kavuran Arap bilim adamlarının eserlerini dolaylı yoldan Arapça olarak değil de bu bilim adamlarından direk Latince ya da Yunanca olarak elde edebilmiş olmalarıdır
|
|
|