Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hareketi, kadro

Kadro Hareketi

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadro Hareketi



Kadro Hareketi’nin Tanımı
Kadro dergisi(1932_1934), şevket Süreyya Aydemir, İsmail Hüsrev Tökin,Vedat Nedim Tör,Burhan Asaf Belge Ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan oluşan bir grup aydın tarafından yayınlanmıştır Kadro dergisi dünya kapitalizminin geçirdiği buhranının etkisi altında , Türkiye’yi kapitalist olmayan bir yoldan sanayileştirme fikrini savunmuştur Kadro hareketini bir kominist propaganda aracı olarak tanımlayanlar olduğu gibi, Türkiye sosyalist hareketine balta vuran bir hareket olarak tanımlayanlarda mevcuttur Kadro yeni kurulan bir devletin(Türkiye Cumhuriyeti) dünya buhranının yarattığı iktisadi sorunlara çözüm aradığı bir dönemde yayınlanmıştır Kadro tek parti rejimine teorik çerçeve oluşturmayı hedefleyen bir grup aydını temsil etmektedir ve Serbest Fırka etrafında oluşan liberallerin bertaraf edilme sürecinde kullanılmıştır Kadrocuları olumsuz bir anlamda Marksist olarak tanımlayan düşünürlerde vardır Çünkü Türk Devrimine bir ideolojik boyut kazandırmaya çalışan bir hareketin bu alanda yapılan çalışmaları da iyi bilmesi gerektiğine inanılıyordu Mesela Naci Bostancı’ya göre “İddialı bir ideoloji vazetmeye çalışanların sahalarındaki literatürü de –mesela Max Weber,Werner Sombart- iyi bilmeleri gerekiyordu Ancak Bostancı’nın bu konuda yanıldığını kadrocular üzerin de etkili olan siyasi akımlar bölümünde görmekteyiz
Kadrocular Üzerinde Etkili Olan Siyasi Düşünürler
Kadrocuların potansiyel olarak İttihatçı yazarlardan etkilenmiş olduğunu düşünebiliriz Çünkü kadro yazarları ilk gençlik yıllarında İttihatçi yayınlarla büyümüşler ve İttihatçı dönemin ulusçu söylemleri Kadro yazarlarında doğal olarak etki bırakmıştır İttihatçılar tarafından üretilen bazı ideolojik görüşlerin Kemalistler tarafından aynen hayata geçirildiği yaygın bir kanıdır Bu yüzden ittihatçıları etkileyen Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura’nın Kemalist rejim üzerinde etkili olduğu ve Kemalist rejiminde kadro ile olan ilişkisi düşünüldüğünde bu iki aydının fikirleri önemli bir yer tutmaktadırAkçura ile ilgili Kadro dergisinde bir yazı yayımlanmamıştır ;ancak Kadro Osmanlı Devleti’nin yıkılışına ilişkin yapılan raporla,Akçuranın1923 yılında Türk Ocaklarında yaptığı yorumlar arasında paralellikler olduğunu görebiliriz Akçura ve Kadro’nun benzeşen düşünceleri şunlardır: iki düşüncede sanayi devriminin Osmanlı artizan üretim biçimini olumsuz etkilediğini,Fransız devriminin ayrılıkçı hareketler üzerinde olumsuz etki yaptığını,Avrupa’nın iktisadi ve askeri alanda Osmanlı devletinin önüne geçtiğini belirtmektedirler İki düşüncenin fikirlerinin de Osmanlı siyasal yaşamında gerçekleşmiş olması bu düşüncelerin doğruluğunu bize kanıtlamaktadır Ancak bu dönemde yapılan çalışmaların temel konuları Fransız ve Sanayi devrimi üzerineydi Bu yüzden Kadro’nun bu fikirlerin de tamamen Akçura’ya bağlı kaldıklarını söyleyemeyiz
Kadrocular Akçura’ya nazaran Ziya Gökalp’ e dergilerinde daha fazla yer ayırmışlardır Süreyya Aydemir Gökalp’i özellikle “Türkçülüğün Esasları “ adlı yapıtındaki fikirlerinden dolayı eleştirdiğini görmekteyiz Aydemir’e göre Gökalp yeni bir düşünce akımı yaratmaktan uzak ve Türkiye’yi analiz ederken onu belirli bir düşünce sistemine oturtamamıştır Aydemir’e göre Gökalp tarihi materyalizmi yalnızca yanlış algılamakla kalmamış, aynı zamanda tarihi materyalizmde olmayan konuları onda varmış gibi göstererek tarihi materyalizmi çarpıtmaktadır Kadro yazarları tarihi materyalizmi benimsediklerini açıkça baştan itibaren dile getirmişler ve diğer dünya görüşlerini idealizm olarak nitelendirmişlerdir Ancak kadrocular Marksizmin öngördüğü sınıfsız toplum görüşünü,Durkhheim’in öngördüğü sınıflar arası uzlaşıya tercih etmişlerdir Ancak bu fikirlerini açıkça dile getirememişler dir;çünkü bu dönemde CHP parti programına solidarist eğilim hakimdir Diğer bir kadro yazarı olan Tökin ise korporatizm konusunu ele alarak korporatizm ile faşizm arasında ilişki kurmaktadır Tökin’e göre korporatizm sınıflar arası uzlaşıyı sağlamayı amaçlayan faşizm’in bir arcıdır ve burjuvanın çıkarlarına hizmet etmektedir( faşizm ve Kadro ilişkisi daha sonra ayrıntılı olarak anlatılmıştır)
İdeolojik olarak kadro yazarlarının etkilendikleri diğer bir kaynak Lenizmdir Çünkü Aydemir ve Tökin Moskova’da ki eğitimleri sırasında Marksizm hakkında birçok bilgi edinmişler ve Lenin’in çalışmalarını okumuşlardır Bakü Kongresi’nde dile getirilen ve Lenin ‘in çalışmalarında ön plana çıkan anti-emperyalist söylemler Kadrocuları etkilemiştir Kadrocular bu kitapta da belirtildiği gibi iki temel görüşleri vardır Bunlar bütün sömürge devletlerin ulusal bağımsızlıklarını kazanacakları ve bu süreçin kapitalist-emperyalist düzeni yıkacağıdır Bu iki fikir Lenin’in fikirleriyle örtüşmektedir Lenin bu iki fikrin sosyalizmi işaret ettiğini belirtmektedir;ancak Kadrocular Lenin gibi düşünmemektedirler Lenin’in görüşlerine göre uluslararası emperyalist sistemin çöküşü ve sosyalizmin kurulmasıyla uluslararası farklılıklar kendiliğinden ortadan kalkacaktır Kadroculara göre ise emperyalist sistemin çöküşünü siyasi ve iktisadi bağımsızlık takip etmelidir
Kadrocuların esinlendikleri diğer bir kaynak olarak Tatar Bolşevik Sultan Galiyev’i gösterebiliriz Galiyevci tartışmalarla Kadrocular arasındaki paralellikler şunlardır:sanayileşmiş metropoller ve sanayileşmiş koloniler arasındaki karşıtlık,işçi sınıfları arasındaki farklı niteliklerin olması gibi konularda paralellikler görülmektedir Ancak Kadrocularla Galiyev arasında fikir ayrılıkları da mevcutturŞöyle ki Galiyev Müslüman toplumlar arasında bir cephe oluşturulması fikri Kadro’da yoktur Aslında bundan sonra belirttiğim iki fikir ayrılığının nedeni coğrafi yapıdan kaynaklanmaktadır Galiyev için Sovyetler Birliği’nde bulunan Müslüman ulusların birlikte hareket etmesi öncelikli bir sorun iken Kadroda böyle bir sorunu göremeyizbaşka bir ayrılık ise Galiyev’in Rus Bolşeviklere karşı Müslümanlardan oluşan birleşik bir cephe oluşturma fikrini kadroda göremeyiz
Kadronun esinlendiği diğer bir kaynak ise Sovyet deneyimidir Ancak kadrocular ve Sovyet palanlı ekonomisi arsında yakın ilişki olduğunu görebiliriz Özellikle iktisadi alanda birbirini takip eden NEP (yeni ekonomi politikası) ve planlı ekonomi dönemlerinin Kadroculara esin kaynağı olduğunu ileri sürmek mümkündür Çünkü Sovyetler NEP’ten vazgeçerek planlı ekonomiye geçtiklerinde Türkiye’de yaranılmak üzere bu deneyimlerin Aydemir ve Tökin tarafından tercüme edildiğini görebiliriz Bu aşamada Sovyet planlama deneyimlerinin kadrocular üzerinde etkileri konusunda iki önemli nokta vardır Özellikle Sovyet deneyimlerinden hareket eden Kadrocular Kemalist yönetimi Sovyetler Birliğinde uygulandığı gibi oldukça geniş çaplı bir sanayi planı hazırlamaya teşvik etmiş ,ağır sanayi konusunda hükümeti uyarmışlardır Ancak Kemalist yönetimin Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı bunları içermemektedir Sovyet deneyiminde sanayileşme tamamen devletin elindeyken, Kemalist yönetim sanayi planının uygulanmasında özel sektöre önemli roller vermiştir Kadrocular da yüksek bir ihtimalle dönemin baskıcı niteliğinden dolayı buna ses çıkaramamış ancak önemsiz sanayileşmenin özel sektör tarafından üstlenebileceğini söylemişlerdir Kadrocuların sanayileşme fikri sanayileşmenin devlet tarafından üstlenilmesi gerektiği ve özel sektörün özellikle karar alma mekanizmalarının dışında tutulması gerektiğidir
Kadroyu etkileyen diğer bir kaynakta Alman İktisat tarihçileri Friedrich List,Adolf Wagner ve özellikle Werner Sombart’tır List kadrocuları özellikle korumacı gümrük politikası konusunda etkilemiştir Tökin ise Wagner’in devlet sosyalizmi üzerinde durmuştur Tökin çalışmaları sonucu Wagner’le ile kadrocuların fikirlerinin birbiriyle örtüşmediğini görmüştür Wagnerin özel sektörün karar alma süreci ve mekanizmaları içinde yer alması gerektiğini öngörürken, Kadro daha öncede belirttiğim gibi böyle bir yaklaşıma kesinlikle karşı çıkmaktadır Ayarıca Wagnerin Almanya’da gelişmekte ticaret,sanayi ve mali sermaye sahiplerine karşı büyük torak sahipleri,bürokrasi ve işçi sınıfı arasında bir ittifak oluşturulması fikrine Kadro karşı çıkmıştır Bu düşünürler arasında Kadroyu en çok etkileyen kitapta da belirtildiği gibi şüphesiz ki Werner Sombarttır Sombart erken dönem çalışmalarında Marksizmden etkilenmiş,sonraki çalışmalarında anti-Marksist fakat Marksist görüşleri ciddi düzeyde eleştiren bir akademisyen olarak ortaya çıkmıştır Sombar’tın Kadrocular üzerinde yaptığı etkiyi daha çok iktisat tarihi analizlerinde görebiliriz Çünkü Tör, Sombart’ın derslerine katılmış ve iktisat tarihi alanlarında açıkça söylemeseler de Sombart’ın fikirlerine başvurmuşlardır Kadrocularla Sombart’ın fikirleri arasındaki benzerlik kapitalizm doğuşu ve yükselişine ilişkin yapılan betimlemelerinde kendini göstermektedir Sombarta kapitalizmi üç döneme ayırarak incelemiştir:erken kapitalizm,yüksek kapitalizm ve geç kapitalist dönem Ancak son dönem üzerine yapılan değerlendirmelerde fikir ayrılığına gidilmiştir Son dönemde Sombart emperyalizm üzerinde hiç durmazken, Kadrocular geç kapitalist dönemin temel özelliğinin emperyalist güçler arasındaki rekabet olduğunu ileri sürmüşlerdir
Kadro Üzerinde Etkili Olan Siyasi Akımlar
Kadro Ve Kapitalizm
Kapitalizm konusu kitapta da belirtildiği üzere Kadro siyasi yaşamını üzerinde büyük etki yaratmıştır Bu açıdan baktığımızda Marx ve Aydemir arasındaki kapitalizm tanımlaması önemlidir Aydemir göre Marx kapitalizmi ağırlıklı olarak emek ve sermaye arasındaki ilişkiye dayandırmaktadıremeğini satan işçiye sermayeyi elinde bulunduran kapitalist sınıf arasındaki ilişki kapitalizmin gelişmesine yol açmıştır Ancak benimde aklımda bir soru yaratan ve Aydemir’inde sorguladığı ilk sermaye birikiminin nerden geldiği konusudur Bu noktada kapitalizmin Avrupa’da başladığını ve ilk sermaye birikiminin sömürülerden elde edildiğini söyleyebiliriz Kadronun kapitalizm konusundaki görüşleri şu doğrultudadır Kadroya göre sanayi devriminin itici gücü ticaret burjuvazisidir Sanayi devriminin teknolojik ilerlemeyi hızlandırmasıyla,sanayi ürünlerinde bir artış gözlenmiş ve uzmanlaşma artmıştır Bu durum Avrupalı güçlerin ürettikleri sanayi ürünlerini sömürge ve yarı sömürge ülkelere ihraç etmelerine ve bu ülkelerdeki el zanaatlarının yok olmasına neden olmuştur Bu durum aynı zamanda Avrupa’da sanayi birikimine yol açmıştır Bu durum Avrupa da kapitalizmin gelişmesinin sömürge ve yarı sömürge ülkelerin geri kalma pahasına gerçekleştiğini bizlere göstermektedir
Kadro ,Sosyalizm Ve Faşizm
Kadroya göre sınıf savaşını yaratan kapitalizmdir Sosyalizm ve faşizm kapitalist sistemden kaynaklanmaktadır Ancak kadro sosyalizmi daha önce de belirttiğim gibi benimsememiştir Bunun nedenin şöyle açıklamaktadırlar Asya’daki işçi sınıfı henüz sanayileşmemiştir Daha da önemlisi sosyalizmin sınıflar arsında eşitlik kuracağını ve dünya işçi sınıfların bitireceğini ileri sürmüşler ve sosyalist düşünürlerin Avrupa’da ki işçi sınıfları ile sanayileşememiş işçi sınıfları arasındaki niteliksel farkı görmediklerini savunmuşlardır Dünya sosyalist devrimi gerçekleşse dahi sosyalizmin bu farkı ortadan kaldıramayacağını söylemişlerdir Ayrıca sanayileşmiş Avrupa işçi sınıfının sömürgelerden elde edilen artı değerden vazgeçemeyeceklerini ve bu yüzden Asya işçi sınıfı ile bir tutulamayacağını belirtmişlerdir
Bazı çalışmalarda Kadronun faşizmi açıkça savunduğu söylenmese de Kemalizm,Kadro ve İtalyan faşizmi arasında benzerlikler olduğu belirtilmektedir Örneğin Kadro İtalya diye devam ediyordu ve Dünya savaşından sonra sömürgeciliğin zayıflamasına rağmen sömürge hayalleri kuruyordu Üçünün de otoriter eğilimli olduğu için Kadronun faşizm kategorisi içinde incelenmesi gerektiği düşünülmüştür Giacomo Carretto Kadronun faşizm içinde değerlendirilemeyeceğini söylemiş; fakat İtalyan faşistlerin yayınları ile Kadro arasında benzerlikler olduğunu söylemiştir İkisinin de demokrasiye karşı otoriter eğilimi savunduğu, ikisinde de ulusal liderliğin önemli olduğu Carretto tarafından belirtilmiştir Kadronun faşizm ve sosyalizmden etkilendiğini söylememiz imkansızdır Kadronun faşizmin yayılmacı emperyalist özelliklerini ve ırkçılık boyutlarını reddettiğini söyleyebiliriz ancak ortak özelliklerin de var olduğunu söyleyebiliriz Faşizm gibi Kadroda otoriteryen bir yaklaşımı benimsemiş ve milleti organik anlamda birlik olmaya davet etmiştir Ancak Aydemir ve Tökin faşizmin organik millet yaratma hedefi ile kendileri arasında farklılık olduğunu belirtmiş ve faşizmin organik millet yaratmadaki hedefinin burjuvazinin çıkarlarını koruma olduğunu söylemiş kendilerinin böyle bir hedefleri olmadığını amaçlarının burjuvaziye karşı bütün halk çıkarlarını korumak olduğunu ileri sürmüşlerdir
Kadro ve Tarihsel Materyalizm
Kadrocular baştan itibaren tarihsel materyalizmi yöntem olarak benimsemişlerdir Aydemir sosyo-ekonomik gelişmelerin temel ilkelerini tarihsel materyalizme göre açıklamakta ve üretim araçlarındaki ilerleme ile üretici güçler arasındaki ilişkinin bir toplumsal yapıdan diğerine geçişi ifade ettiğini vurgulamaktadır Aydemir Marx’ın diyalektik materyalizmi kapitalizmin açıklamasında kullandığını ve bu konuda olduğunu belirtmekte fakat tarihsel materyalizmin çok eskiye dayandığını belirtmektedir Tarihsel materyalizmin durağan olmadığını ,bir yöntem olduğunu ve bununla toplumsal değişimlerin analiz edilebileceğini ileri sürmektedir Kadronun tezleri ,tarihi materyalizm ve ilmi sosyalizm arasında yapılan ayırıma dayanmaktadır Ancak bu ayrım keyfidir ve Marksizme aykırıdır Çünkü ütopik sosyalizm,ancak tarihi materyalizm yönteminin ve artı değer teorisinin ortaya konması ile ilmi sosyalizm haline gelmiştir Kadrocuların böyle bir ayrım yapmalarının nedeni devrin özel koşulları içinde ve bu özel koşulları zorlamak amacıyla bir fikri manevra yapmak gereğini duymuşlardır Böylece hem tarihi materyalizmi savunmak hem de Türk Devriminin tezatsız toplum ilkesiyle çelişmemek olanağını elde etmişlerdir
Kadro ve Sınıf Analizi
Kadro üzerine yazdıkları makalelere Gülalp ve Ayşe Trak Kadrocuların Türkiye’de sınıf ayırımını görmezlikten geldiklerini söylemektedirler Ayrıca Kadro yazarlarının Türkiye’de kapitalizm öncesi sınıf analizi etmediklerini ileri sürmüşlerdir Ancak bu iki yazar bence yanılmaktadırlar Belki de yanılmalarına yol açan neden Kemalist söylemdeki sınıfsız toplumla Karocuların fikirlerinin özdeşleştirilmesidir Kadro yazarları arasında Türkiye’nin sınıflı bir toplum olduğunu en açık şekilde ifade eden Tökin’dir Tökin kentsel sınıfların aile bireylerinin çalıştığı orta ve küçük ölçekli dükkan ,işletme sahipleri ,ve tüccarların oluşturduğu tespitini yapmaktadır Kırsal alana ilişkin sınıfları ayrıntılandıran Tökin kırsal alanda altı sınıfsal kategori benimsemektedir: beyler ve toprak ağaları,köylü müteşebbisler,küçük mülkiyet sahipleri,ortakçılar ve marabacılar,köy amelesi,topraksız köylüler ve toprak köleleri Tökin kapitalizm öncesi sınıfların bulunduğunu söylemekte ama asıl sorunun kapitalist sınıfların ortaya çıkıp güçlenmesinin devlet içine sızarak devleti endi çıkarları doğrultusunda yönlendirilmesinin önlenmesi olduğunu söylemektedir Kadrocular,devletçi iktisat politikalarının yeni bir üretim ilişkisi tarzı oluşturacağını ve bu süreçte devletin kapitalist sınıfın ortaya çıkmasını engelleyecek önlemler alması gerektiğini vurgulamaktadırlar Kapitalist sınıfın ortaya çıkmasının engellenmesi Kadroya göre sınıfsız topluma ulaşmanın ön şartlarından birisidir Aksi halde Türkiye’de Avrupa gibi sınıf mücadelesi içinde bocalayıp duracaktır
Kadro , Ulusçuluk ve Sosyal Ulusçuluk
Kadro yazarları ulusculuğu bir ideoloji olarak analiz etmekten daha ziyade ,Marksizmin ulusçuluğu reddedişine yönelik eleştirilerden hareket etmektedirler Aydemir Marksizmin ulus gerçeğini görmezlikten geldiğini ve ulusçuluğu sınıf savaşını kamufle eden burjuva bir ideoloji olarak sunduğu ölçüde ulus gerçeğini iyi irdelemediğini ileri sürmektedir Kadrocular ulusçuluğun ırkçı ve yayılmacı boyutunu reddedip anti-emperyalist boyutunu ön plana çıkararak ulusçuluk ile kendi görüşleri ararsında bir uzlaşma yaratmaya çalışmışlardır Kadrocuların tartışmaları ideolojik olarak iki noktaya işaret etmektedir Ulusçu ve solcu söylemler Kadrocular sol söylemlerle ulusçuluğu uzlaştırmaya çalışmışlardır Bunu yaparken de şu kriterleri dikkate almışlardır Yirminci yüzyıl ulusal kurtuluş mücadeleri çağıdırbu çağda bütün sömürgeler ve yarı sömürge uluslar bağımsızlıklarını kazanacaklar ve bu süreç kapitalist emperyalist sistemi çökertecektir Kapitalist emperyalist sistemin dağılış süreci sanayileşmiş ve sanayileşmemiş bölgeler arasında niteliksel farklılıkları ortadan kaldırmaya yetmeyecektir Bu durumda ulusal kurtuluş savaşı sonucu bağımsızlığını elde eden ulusal birimlerde siyasi bağımsızlığın kazanılmasını takiben öncelikli sorun bağımsızlığını gerçekleştirmektir Ancak bana göre Kadronun burada gözden kaçırdığı konu bu iktisadi bağımsızlık için kaynağın nereden bulunacağını ve üretim araçlarının nasıl temin edileceğidir Bunun için yabancı sermayeye ihitiyaç olduğu gözden kaçmamalıdır
Kadro Hareketinin Gelişme Stratejisi Önerisi
Kadro ve Kemalist yönetimin uyguladığı gelişme stratejisi arasında önemli farklılıklar mevcuttur İlk olarak ,İnönü’nün önerdiği ,devlet önderliğindeki kalkınma stratejisi pratik nedenlerden hareket etmekte ve ideolojik unsurlar içermezken ,Kadronun önerisinde ideolojik boyut ön plandadır Kemalist yönetim özel sektörü Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı’nın dışında tutmayıp,kömür,bakır ,şeker,ve cam sanayiinde devlet ile özel sektör arasında önemli ortaklıkların kurulmasına imkan sağlarken Kadro özel sektörü karar alma mekanizmalarının dışında tutma taraftarıdır İktisadi gücün zamanla siyasi güce dönüşeceğinin farkındadır ancak bu Kemalist yönetim için önemli bir sorun değildir Bu yüzden Kemalizm ile kadro arasında bir ideolojik farklılık baştan itibaren mevcuttur Ayrıca Kemalist yönetim toprak reformu hazırlamamış ,bu durum Kadro dergisi tarafından ayrıntılı olarak ele alınmıştır Kadro Kemalist yönetim tarafından uygulana devletçiliği fiskal devletçilik olarak tanımlamıştır Buna karşılık Kadro kendi uyguladığı devletçiliği devrim olarak nitelendirmiştir Örtük biçimde Kadro CHP’nin devletçiliğin eleştirmişlerdir Yukarıda saydığım faktörler Kemalist ideoloji ile Kadro arsındaki temel farklardır
Kadro dergisinde dünya iktisadi buhranı,dış ticaret politikası,sermaye birikim süreçleri, ,tarımsal alanda kalkınma ve toprak reformu , devletin iktisadi ve siyasi rolü gibi konular Kadro dergisinde işlenmiştir Bu kitap incelemesinde bu konuların işlenmesini önemlidir
Kadro ve Dünya İktisadi Buhranı
Kadronun Dünya İktisadi Buhranı hakkındaki yorumu bu dönem Türk aydınları ve dünya ölçeğinde oldukça radikal farklılıklar sunmaktadır Buhrandan sonra buhranın Türkiye’ye etkileri konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştır ;fakat Kadroyu diğer aydınların fikirlerinden ayıran nokta bu krizden yola çıkarak çeşitli çıkarımlar yapmalarıdır Kadroya göre buhran ay nı zamanda siyasi ve iktisadi anlamda olumlu sonuçlar doğuracak niteliktedir Öncelikle sanayi ürünleri Batının kontrolünde olmaktan çıkacaktır;ikinci olarak bu buhran,Dünya Savaşı sonrasında gözlemlenen yeni finansal merkezlerin oluşması sürecini hızlandıracaktır ABD ve Japonya gibi yeni finansal merkezlerin ortaya çıkması ve Sovyetler Birliğinin siyasi ve iktisadi anlamda bir güç olarak ortaya çıkması kadroyu doğrular niteliktedir;üçüncü olarak bu iktisadi değişim ileriye dönük oldukça ciddi problemler doğuracaktır Kadro dördüncü olarak , Dünya Savaşı’ndan sonra iktisadi buhranla birlikte üç tür ülke grubunun ortaya çıkacağını bunlarında kapitalist-emperyalist,sosyalist ve Milli Kurtuluş hareketi içinde olan ülkeler olacağını söylemiştir Beşinci olarak Kadro dünya buhranının Avrupa ülkelerini sanayi üretim araçlarını da satmaya sevk ettiğini ve bunun ciddi etkiler yaratacağını iddia etmektedir Altınsı olara kadro buhranın uzun süreceğini ve bu yüzden Türk Hükümetin uzun vadeli çözümler bulması gerektiğini söylemişlerdir
Kadro ve Dış Ticaret Politikası
Dünya Buhranı sonucu serbest ticaret politikasının arttık hiçbir ülke tarafından uygulanmadığını vurgulayan kadro,korumacı dış ticaret politikasının artık yalnızca küçük çaplı ülkeler tarafından değil eskiden serbest ticaret politikasını özenle savuna Britanya ve Birleşik Devletler gibi ülkelerce uygulandığına dikkat çekmektedirler Bu yüzden Kadrocular serbest dış ticaret politikasının savunulacak hiçbir tarafının olmadığını ileri sürmüşlerdir Hükümetin uyguladığı dış ticaret politikasını olumlu bulmakla birlikte, Kadro dış ticaretin 1932 yılında Sovyetler Birliği ile yapılan anlaşma olması gerektiğini ,yani dış ticaretin mal değişimi temeline oturtulması ve alına kredilerin de mal karşılığı olması gerektiğini vurgulamışlardır Ayrıca Kadro ithal malları üzerinde bir kontrol mekanizması kurulması gerektiğini ,yoksa özel sektörün yüksek kar getiren günlük tüketim mallarını ithal edebileceğini ,bu nedenle hükümetin hangi malları üretip hangi malların üretileceğine kara vermesi gerektiğin söylemişlerdir
Kadro ve Sermaye Birikimi
Kadro bu konu üzerinde Türkiye’de özel sektörün zayıflığını vurgulayarak bu şartlar altında sermaye birikiminin özel sektör tarafından sağlanmasının zor olduğunu ,zaten Avrupa’daki sermaye birikimi sürecinde de asıl sömürgelerden gelen artı değerin kapitalist sermaye birikiminin ana unsuru olduğunu,halbuki Türkiye’nin böyle bir birikim olmadığını vurgulamıştır Kadrocular kapitalist sermaye birikimine sınıflar arası eşitsizlikleri meydana çıkaracağı için karşı çıkmışlardır Türk Devriminin öncelikli hedefinin kapitalizme özgün sınıf çatışmalarının ortaya çıkmasını önleyici kapitalist olmayan bir gelişme stratejisinin üretmek olmalıdır Kadroya göre ,öncelikle devlet, mümkün olan bütün kaynakları harekete geçirmeli ,devlet yatırımlardan doğan artı değeri elinde tutmalı ,krediyi başkası değil kendisi kullanmalı,özel sektörün elde ettiği karların önemli bir kısmını vergi yoluyla devlete aktararak devlet yatırımlarını finanse etmek için kullanmalıdır Kadro ayrıca Türkiye’nin ihtiyacı olan para miktarını para basarak karşılanacağını ve bu basılan paranın doğrudan sanayi yatırımına dönüştürülürse enflasyonu arttırmayacağını düşünmektedir Par ve bütçe konularında olduğu gibi vergilendirme konusunda da Kadro radikal bir öneri sunmuştur Bu öneri şöyledir: Kadro ,devlet bütün kaynakları harekete geçirirse ve devlet iktisadi teşekküllerden elde ettiği artı değeri ve özel sektörden transfer ettiği karları devlet yatırımlarını finanse etmekte kullanırsa ,vergileri yükseltmeye gerek kalmayacağını ve vergi toplamaya gerek kalmayacağını iddia etmektedirancak burada dikkat etmemiz gereken nokta kadronun önerdiği ,özel sektörün elde ettiği karları devletin doğrudan ele geçirmesi bir çeşit gelir vergisidir Devlet işletmelerinden elde edilen gelirlerde ,üretilen artı değerin aracı olmaksızın doğrudan devlet elinde toplanmasından başka bir şey değildir Devlet işletmeleri ve özellikle devlet tekellerinden elde edilen gelir ,hem işçilerin artı değerini hem de fiyatlandırma bakımından tüketim vergisin içermektedir Bu nedenle Kadronun önerileri,kapitalizme alternatif değil ,kapitalizm içinde değerlendirilmesi gereken bir strateji sunmaktadır
Kadro,Tarımsal Gelişme ve Toprak Reformu
Kadrocular Türkiye’de tarımsal alan ilişkin sorunları üç ana başlık altında toplamışlardır:toprak mülkiyetine ilişkin sorunlar,bu yapıdan kaynaklana sosyo-ekonomik ve siyasi problemler ve bir toprak reformu yapılma ihtiyacı Kadroya göre Doğu bölgelerinde bulunan derebeylik bölgenin gelişmesini engellemiştir Derebeylerin parlamentoda temsil edilip edilmediğine değinmemişlerdir Bunu nedeni CHP ile ters düşmekten korkmaları olabilir Ancak bu dönem ile yapılan çalışmalarda CHP ile toprak ağaları arasında sıkı ilişkilerin olduğunu görebiliriz Kadroya göre bu yapıda derebeylerin elde ettikleri gelirin ne sanayide ne de tarımda yatırıma dönüşmediğini söylemektedirler Kadrocular Batı Anadolu’daki ortakçılık ve marabacılığın yaygın olduğunu ,bu sistemde toprağın kiralama sistemine göre ekildiğini kırsal kesimdeki ailelerin bu zengin ailelerden borç alıp ödeyemediklerinde mağdur duruma düştüğünü söylemektedir Kadro ortakçılık ve marabacılık nedeniyle,toprakların parçalandığına ,kira olarak elde edilen gelirin tarımsal alanda yatırıma dönüşmediğine dikkat çekmektedirler Bu sistemin tarımsal alanda gelişmenin önünde duran en ciddi engellerden birisi olduğunu belirtmektedirler Kadroya göre tarımsal alandaki gelişmenin önündeki tek engel toprak mülkiyeti değildir Karayolu ve demiryolunun yetersiz olması kırsal alandaki ürünlerin şehirlerdeki pazarlara ulaşmasını zorlaştırmaktadır Ancak hükümetin bu konuda önlemler aldığını da belirtmişlerdir Kadrocular bu dönemde toprak reformu içinde şu görüşleri belirtmişlerdir Öncelikle toprak reformu derebeylerin yerel siyasi ve dinsel gücünün kırılmasını sağlayarak devletin bu bölgelere nüfuz etmesini sağlayacaktır İkincisi toprak reformu topraksız köylünün büyük toprak ağalarının boyunduruğundan kurtarılmasını sağlayacaktır Üçüncüsü toprak reformu siyasal anlamda derebeylerine karşı köylünün devletin yanında yer almasını sağlayacaktır Ayrıca toprak reformu sayesinde Kürt probleminin de çözüleceğini ve ulusal bütünlüğün sağlanmasına katkıda bulunacağını belirtmişlerdir
Kadro ve Devlet
İktisadi ve toplumsal dönüşümün gerçekleşmesi için kadrocular ,merkezileşmiş bir devlet yapısına ihtiyaç olduğu görüşünden hareket etmişlerdir İktisadi ve toplumsal dönüşümü gerçekleştirmek için siyasi ve iktisadi gücün devletin elinde toplanması gerektiğini vurgulamışlardır Kadroya göre devlet gelir ve kaynak dağılımını düzenleyebilecek yetkiye sahip olmalıdır Burjuvaziye devlet içinde karar alma mekanizmaların da fazla yer verilmemesi gerektiğine inanmışlardır İktisadi güçle desteklenmemiş bir devletin siyasi gücü kullanabilmesinin mümkün olmadığını, zaman içinde burjuvazinin güçlenerek devletin siyasi yetki ve gücünü doğrudan etkileyebileceğini ve bu nedene hem siyasi hem de iktisadi gücün devletin elinde toplanması gerektiğini savunan Kadroya göre devlet sanayinin büyük çoğunluğunu kendi elinde tutmalı ve özel sektörün yatırımlarını kontrol etmelidir
Kadro Dergisinin Kapanışı
Kadro dergisi Ekim 1934 yılın sayısında yayına bir süre ara vereceğini,son sayısında da derginin yayınına şimdilik ara verileceğini söylemekteydiler Gerekçe olarak ta Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yurt dışına diplomat olarak atanması gösterilmektedir Çünkü 1931 yılında çıkartılan bir yasayla devlet memurları gazete ve dergilerin imtiyaz sahibi olamamaktadırlar Ancak Karaosmanoğlu’nun yurt dışına gönderilmesi derginin kapatılması için bir gerekçeydi Kadro yazarlarının sonradan verdiği bilgilere bakıldığında derginin kapatılmasının iki nedeni vardı Bunlardan birincisinin İş Bankası grubunun Kadro dergisine yönelik olumsuz propagandası ,ikincisi de CHP Genel Sekreteri Recep Peker’in Kadro dergisine karşı takındığı olumsuz tavırdır Bu iki neden Kadronun kapatılması için yeterli değildir ancak bu iki düşüncenin Atatürk’ü etkilediği düşünülürse önemli bir anlam ifade etmektedir Atatürk Kadroyu ayakta tutan desteğini çekmiş buda derginin kapatılmasına yol açmıştır Peki nedir iş bankasını bu kadar rahatsız eden? Daha önceki bölümlerde açıkladığım gibi ,Kadro özel sektörün karar alma mekanizmalarının içinde yer almasının engellenmesi ve özel sektörün Türkiye ekonomisi içinde asgari düzeyde tutulması gerektiğini savunmaktaydı ki bu özel sektörün ve özellikle İş Bankası grubunun çıkarlarıyla çatışmaktaydıKemalist yönetim ile Kadro arasındaki sürtüşmenin temel nedenlerini Kadro ve Kemalist ideoloji arasındaki farklar bölümünde açıklamıştım Bütün bu gelişmeler dergini kapatılmasında baş rolü oynamıştır Çünkü Kadro bir yandan Kemalist ideolojiye karşı bağlılığını dile getirirken ,bir yandan da onun uyguladığı iktisat politikalarının yetersizliğini vurgulamaya başlamıştır Bu da kadronun sonunun getirmiştir
Sonuç
Sonuç olarak diyebiliriz ki ,Kadrocular,Türk Devriminden özellikle iktisadi siyaset ve ve siyasi rejim konularında ayrılmışlardır Özel teşebbüse karşı ve yaygın devletçilik anlayışları kendilerinin Marksisit oldukları kanısını uyandırmıştır Bu kanının temelsiz olduğunu bu kitapta görebiliyoruz; çünkü kadrocular Marksizmin temel kategorisini,sınıf kavgasını reddetmektedirler Devrimci rejimin doktriner bir nitelik taşımayan otoriter sistemini,”milli rehbehlik formu ile bir nevi ideolojik temele oturtma gayretleri ise,faşist bir eğlim olarak görülmüştür Bu görüşte yanlıştır; çünkü Kadrocular özel kapitalizm yerine, devlet kapitalizmini savunarak devleti burjuvazinin aracı olmaktan kurtarmayı düşünmüşlerdir Kısacası kadrocular devlet müdahaleciliğin ve devlet kapitalizminiekonomiye egemen kılmak ümidiyle Atatürk’e hizmetlerini sunan ,orta sınıf kökenli bir grup aydının oluşturduğu kadrodur Sorunları idealist düzeyde ve sınıf kavgasının dışında ele aldıkları için küçümsedikleri sınıf kavgası sonucunda tasfiye olmuşlardır İş Bankası çevresi (iş adamları diyebileceğimiz bir grup) ve Kemalist rejim arsındaki farklar derginin kapatılmasın neden olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.