Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
avrupa, haklari, insan, sözleşmesi

Avrupa İnsan Haklari Sözleşmesi

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Avrupa İnsan Haklari Sözleşmesi



AVRUPA BİRLİĞİ TEMEL KAVRAMLARI
Yakın bir geçmişe dek dava başvuruları, öncelikle Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na iletilmekteydi Komisyon başvuruyu inceleyerek kabul edilip edilemeyeceğine karar vermekte, başvurunun kabul edilmesi durumunda Komisyon tarafından hazırlanan rapor üzerine Mahkemede dava açılmaktaydı
Ancak 1 Kasım 1998 tarihinde yürürlüğe giren 11 Protokol, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ile Mahkemesini birleştiren tek bir yapı oluşturarak, bu sistemi önemli ölçüde değiştirmiştir
Günümüzde Mahkeme dört ayrı bölümden meydana gelmekte, her bölümün içerisinde ise üç yargıçtan oluşan Komiteler ile yedi yargıçtan oluşan Mahkemeler (Chambers) bulunmaktadır Yeni sistemde başvurular bölümlerden birine iletilmekte, burada bir raportör tarafından yapılan inceleme sonucu, bir Komite ya da doğrudan bir Mahkeme tarafından ele alınıp alınamayacaklarına karar verilmektedir Komiteler, daha önce Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nun üstlendiği başvuruları inceleme görevini gerçekleştirmektedir Komitelere iletilen başvurular, incelenmelerini takiben gerekli görüldüğü takdirde bir Mahkeme'ye iletilmektedir Mahkeme'de görülen dava sonucunda oyçokluğuyla karar alınmaktadır Üye ülke, alınan itiraz etmek için on yedi yargıçtan oluşan Yüksek Mahkeme'ye (Grand Chamber) üç ay içinde başvurma hakkına sahiptir Yüksek Mahkemenin aldığı karar nihaidir
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları üye ülkeler üzerinde bağlayıcıdır Dava sonucunda bir üye ülkenin insan haklarını ihlal ettiği kararı alınırsa, bu ülkeye ihlale son vermesi ve zararı telafi edici önlemler alması için uyarıda bulunulur, gerektiği takdirde zararın tazminine yönelik para cezası belirlenir
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ (AİHS)
4 Kasım 1950 tarihinde Roma'da imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, kişilere, haklarının korunması amacıyla mahkemelere başvurma hakkı tanımak suretiyle, ilk kez insan haklarının uluslararası düzeyde korunmasını öngören bir sistem oluşturmuştur Sözleşme çerçevesinde Strasbourg'da aşağıda sıralanan üç denetim organı kurulmuştur :
• Şahıslar ve üye devletlerin başvurularını incelemekle görevli bir Komisyon,
• Komisyon ya da Komisyonun hazırladığı bir rapor üzerine üye ülkelerin davalarını ilettikleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (yasal çözüm durumunda),
• AÎHS’nin koruyuculuğunu üstlenen ve bir olayın siyasi çözümü durumunda başvurulan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
1 Kasım 1998 tarihinde yürürlüğe giren 11 Protokol, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nu birleştirmiştir
Avrupa Birliği'nin AİHS’NE taraf olması konusu çok sık gündeme gelmektedir Ancak Adalet Divanı, 28 Mart 1996 tarihli görüşüyle bu olasılığın mümkün olmadığına karar vermiştir Gerekçe olarak ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Adalet Divanı'nın yasal yetkileri arasında uzlaşmazlıklar olabileceği gösterilmiştir

İNSAN HAKLARI KAVRAMI
İnsan Hakları; Bütün insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı sahip olmaları gereken HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİ ifade eder Kişiler kanun karşısında cins, ırk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı gözetmeksizin eşit ve insan olmak sıfatıyla vazgeçilmez ve devredilmez bir takım doğal haklara sahiptir Bu hukuksal eşitliğe ve sahip olunan doğal haklara "İNSAN HAKLARI" denilmektedir İnsan Hakları, insanın içinde bulunduğu somut tehlikelerden kaynaklanan bir özgürlük arayışı ve onurlu bir şekilde özgür yaşama İstemidir İnsanın özgürlüğü ve ona ait hakların varlığı ancak bir devlet düzeni içerisinde söz konusu olabilir Toplum yaşamında İnsan davranışlarını etkileyen ve belirleyen kurallar ve değerler yetersiz ise insan bu ortamda gelişimini tamamlayamaz Bugünlere gelinceye kadar insanlık hak ve özgürlükleri konusunda çok zorlu ve sıkıntılı dönemler geçirmiştir
Emniyet teşkilatı olarak halkımızın ve diğer insanların hak ve özgürlüklerini korumak ve güvence altına almak en önemli görevimizdir
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ VE TÜRKİYE'YE ETKİLERİ
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, insan haklarının korunmasının ulusal düzeyden uluslararası düzeye geçmesini sağlamış bireyi uluslararası hukukta söz sahibi yapmıştır Sözleşme, Türkiye tarafından onaylanma tarihi olan 18 Mayıs 1954 tarihinden beri iç hukukumuzun bir parçasıdır Türkiye için insan haklarına saygı gösterme ,hem anayasanın bir emri hem de uluslar arası bir yükümlülüğün gereğidir Kişi veya kişiler haklarının çiğnendiği gerekçesiyle bir devlet aleyhine Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna başvuruda bulunabilirler Bireylerin komisyona başvuruda bulunabilmeleri için her şeyden önce kendi ülkelerinde yasal başvuru yollarını ve haklarını kullanmış bu konuda gidilebilecek tüm hukuki yolları tüketmiş olmaları gerekir Türkiye kendi vatandaşları için kişisel başvuru hakkını 28 Ocak 1987 yılında tanımıştır Yani isteyen her vatandaşımız yukarıdaki koşullara uygun olarak hakkının ihlal edildiği iddiasıyla devletimiz aleyhine Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna başvurma hakkına sahiptir Devletimiz, aleyhine neticelenen bir kısım davalarda milyarlarca lira tazminat ödenmek zorunda kalmıştır Devletimizin uluslararası alanda zor durumda kalmaması için;Emniyet Teşkilatı olarak görevimizin gereğini en iyi şekilde ve yasalar çerçevesinde yerine getirmek ve İnsan hakları ihlaline sebebiyet verecek olayların meydana gelmesini önleyici her türlü tedbiri almak zorundayız

İHM`NE YAPILAN BAŞVURULARA AİT SAYISAL VERİLER
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye aleyhine bu güne kadar (4000) civarında başvuru yapılmıştır Dosyası açılan başvuru sayısı ise (2400) adettir Bu başvuruların çoğu kişisel başvurular olup (2250) adedi Güney Kıbrıs Rum kesimi vatandaşlarına aittir Bireysel başvurular dışında ülkemiz aleyhine Danimarka`nın bir devlet başvurusu ile Güney Kıbrıs Rum yönetiminin 4 defa yaptığı bir devlet başvurusu olmak üzere (2) adet devlet başvurusu mevcut bulunmaktadır Söz konusu başvurular sonucunda AİHM tarafından (49) karar verilmiş olup bunların (4)'ü Türkiye lehine (45)'i ise Türkiye aleyhinedir Ayrıca toplam (7) başvuru dostane çözüm ile sonuçlanmıştır Türkiye lehine sonuçlanan (4) başvurunun konuları ; Yaşam hakkı mülkiyet ,din ve vicdan özgürlüğü ile gözaltı süresinin uzunluğu ve kötü muameledir Türkiye aleyhine sonuçlanan (45) başvurunun ise (6)'sı işkence ve kötü muamele (7)'si yaşam hakkı (6)'sı adil yargılama (3)'ü ev ve köy yakma (2)'si gözaltı süresinin uzunluğu (2)'si kamulaştırma (2)'si parti kapatma (14)'ü ifade özgürlüğü (2)'si DGM`lerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı(1)'i mülkiyet hakkı ile ilgilidir Türkiye AİHM tarafından verilen ihlal kararları gereğince (3594913 Fransız Frangı, 620731 İngiliz Sterlini, 886972 ABD doları olmak üzere ) 2611916-ABD doları tazminata mahkum edilmiş olup ,bunun 2101881-ABD doları ödenmiştir Dostane çözüm ile sonuçlanan başvuruların (4) `ü işkence (2) `si yaşam hakkı ve (1) ev yakma ile ilgili olup ödenen tazminat tutarı (728570-)ABD dolarıdır
İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ İLE KİŞİLERE TANINAN GÜVENCELER

1 YAŞAM HAKKININ KORUNMASI Her ferdin yaşama hakkı kanunun himayesi altındadır Kanunun ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infazı dışında hiç kimse kasten öldürülemez(Madde 2)
2 İŞKENCE YAPMA YASAĞI : Hiç kimse işkenceye ,gayri meşru yahut haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tabii tutulamaz (Madde 3)
3 KÖLELİK VE ZORLA ÇALIŞTIRMA YASAĞI: Hiç kimse köle ve kul halinde tutulamaz, zorla çalıştırılamaz veya mecburi çalışmaya tabii tutulamaz (Madde 4)
4 HÜRRİYET VE GÜVENLİK HAKKI : Her ferdin hürriyete ve güvenliğe hakkı vardır mezkur haller ve kanuni usuller dışında hiç kimse hürriyetinden mahrum edilemez Yakalanan veya tevkif olunan bir ferde ,yakalanmasını ve tevkifini gerektiren sebepler ve kendisine karşı yapılan bütün isnatlar en kısa zamanda ve anladığı bir dil ile bildirilir(Madde 5) ANAYASAMIZIN İLGİLİ MADDELERİ Madde -2 : Türkiye Cumhuriyeti ,toplumun huzuru ,Milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde ,insan haklarına saygılı Atatürk Milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir Madde -5 : Devletin temel amaç ve görevleri,Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü,ülkenin bölünmezliğini ,Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah,huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini ,sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak suretle sınırlayan siyasal,ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya ,insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır Madde -10 :Herkes dil ,ırk , renk,cinsiyet,siyasi düşünce felsefi inanç ,din ,mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz Devlet organları ve idari makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar Madde-12- Herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez,vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma , ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder Madde-17- Herkes yaşama ,maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya ve muameleye tabii tutulamaz(Madde 17) Madde-20- Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz Adli soruşturma ve kovuşturmanın gerektirdiği istisnalar saklıdır Konut dokunulmazlığı (Madde -21) Haberleşme hürriyeti (Madde -22) Yerleşme,seyahat hürriyeti (Madde -23) Din ve vicdan hürriyeti (Madde -24) Düşünce ve kanaat hürriyeti (Madde -25) Düşünceyi açıklama yayma hürriyeti (Madde -26) Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes ,yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararlarda kanuna göre devletçe tazmin edilir Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır (TC Anayasası: Md -40)

AİHS'NİN NİTELİĞİ ;
Avrupa’nın birleşmesi yolundaki düşünceler üzerine bir araya gelen devletler, daha yakın birliğe kavuşturacak örgüt kurma amacıyla Avrupa Konseyi Statüsünü 1949 yılında imzalamışlardır Aynı yıl içinde sözleşme hazırlanmasını kararlaştırmışlar ve Türkiye dahil on iki üye ülke, AÎHS'ni imzalamışlardır
Sözleşme 1953 yılında yürürlüğe girmiş, TBMM'si 1954 yılında 6366 sayılı kanunla sözleşmeyi onaylamıştır
Sözleşmenin girişinde; Konseyin amacının üyeler arasında daha sıkı birlik kurmak olduğu, bu amaca ulaşmak içinde İnsan Hakları Evrensel Bildirisindeki hakların her yerde etkin olarak uygulanması, insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi bunun içinde hakların güvenceye kavuşturulmak istenildiği açıklanmıştır» Sözleşmenin 1maddesi, hakların üye devletlerin sınırları içindeki herkese tanınacağına amirdir
Sözleşmenin 52maddesi, üye devletlere sözleşme hükümlerinin kendi iç hukuklarında fiilen nasıl uygulanmasını sağladıkları konusunda açıklama yapma yükümlülüğü getirmiştir
Sözleşmenin 55maddesi, sözleşmenin yorum ve uygulamaları hakkındaki uyuşmazlıklarda, üye devletlerin kendi aralarında ikili anlaşma yapabilmelerini sınırlamaktadır
Bu sözleşme, Konsey üyesi ülkelerin imzalarına isteğe bağlı olarak açık bırakılmış, keza önceden haber vermek şartıyla sözleşmeye taraf olmaktan vazgeçme imkanı da vermiştir(söz58, 59)
Zaman içinde sözleşmede değişiklik yapan veya maddi kurallar, haklar tanıyan, ek protokoller üye devletlerin imzasına açılmıştır Protokollerin maddi ve usul kurallarının, sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, sözleşmenin bütün hükümlerine tabi olduğu belirtilmektedir, (l ek protokol m5 vd)
Türkiye, yargı yetkisini tanıyan beyanında, bazı çekincelerini bildirmiştir Buna göre, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, askeri personelin hukuki statüsü ve disiplin sistemiyle ilgili konularda, demokratik toplum kavramının TC Anayasasında ki ilkelere uygun yorumlanması gibi çekinceler sunmuştur Bakanlar Kurulunun 1992 yılındaki kararıyla, söz konusu çekincelerini kaldırdığını Konseye bildirmiştir (l )

Anayasa ve AİHS ilişkisi ;
Anayasamız açıkça AÎHS' ne kanun gücü vermiş olmakla beraber, anayasaya aykırılığının ileri sürülememesi özelliği vererek, kanundan daha güçlü hale getirmek istemiştir» Bu durumda anayasaya aykırı AÎHS' si hükümlerinin yürürlükte kalacağı kabul edilmiştir Sözleşme hükümleri anayasaya aykırı olsa dahi geçerli mevzuat olarak yürürlükte kalmasının yanında, Türk kanunlarında değişiklik getirdiğinde sonraki kanun olma özelliği nedeniylede, kanun hükmünü zımnen ilga etmiş olacaktır TBMM'si bir kanunu değiştirme yetkisine sahip olmasına karşın, sözleşmeyi değiştirme yetkisine sahip değildir Yine Anayasa hükümlerini değiştirebilen TBMM1si, sözleşmede değişiklik yapabilme yetkisine sahip değildir Ayrıca, Türkiye sözleşmeyi onaylayarak, Anayasada dahil iç hukukunun sözleşmeye uygun olması taahhüdünde bulunmuştur Anayasadan kaynaklanan bir hak ihlali halinde dahi, AÎHM' si sözleşmeye aykırılık tespiti yaparak Türkiye yi mahkum edebilmektedir Türkiye Anayasası da dahil bütün mevzuatının sözleşmeye uygun olacağı taahhüdünde bulunmuş, ihlal halinde de yargılanmayı kabul etmiştir Dolayısıyla Anayasanın temel hak ve özgürlükleri ve protokoldeki maddi hükümler ve sözleşmenin hükümlerine uygun olmak zorundadır
Buradan şu sonuç açıkça çıkmaktadır ki, sözleşme hükümleri anayasanın hükümlerinden yukarıda korunmaktadır Bu nedenle AÎHS' sinin etkisi, değeri, sonucu itibariyle Anayasadan üstün norm niteliğindedir Yani normlar basamağında en üst sırada AÎHS' i bulunmaktadır Bu yorum Avrupa Konseyi statüsünün amacı ve sözleşme ile sağlanmak istenilen «hukuk birliği' amacına da uygundur 800 milyon Avrupa’nın insan hakları kapsamlı ortak hukuku nitelemesi de böyle olmayı gerektirir Ayrıca devletlerin birbiri aleyhine sözleşme hükümlerini: ihlal halinde AÎHM' ne başvurmaları da bu yorumu doğrulamaktadır
Anayasa Mahkememiz, hukuk devleti tanımını yaparken "anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere uygun olması gerektiğini belirtmiştir(4) Bu yorum sözleşmelerin anayasadan önceliği bulunduğunu dolayısıyla anayasadan üstün norm kabulünü doğrulamaktadır Türkiye de başlayan bu tartışmada, değişik görüşler savunulmakta değişik ülkelerdeki gibi farklı eğilimler zamanla değişmektedirİsviçre de, uluslararası hukukun iç hukuka önceliği temel ilkesinden hareket edilmektedir (6) İsviçre ceza yargılaması,açısından sözleşmeler anayasaya eşdeğer görülmektedir( 7)
İspanyada AİHS’ nin anayasadan üstün olduğu ağırlıklı olarak kabul edilmiştir,( 8) İspanyada anayasanın da sözleşmeye uygun yorumlanması görüşü geçerlidir( 9)
Avusturya Hükümeti bir dava nedeniyle Bakanlar Komitesine yaptığı açıklamada, AİH Sözleşmesinin maddi hükümlerinin Avusturya anayasa hukukunun bir parçası olduğundan, ulusal mahkemelerce doğrudan uygulanacağını bildirmiştir(1O) Sözleşmeyi anayasasına eşdeğer gören Avusturya, yasalarında sözleşmeye uygun olması gerektiği yolunda düzenleme yapmıştır (09)
Hollanda anayasasına göre sözleşmelerin anayasanın üzerinde olduğu yalnızca nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi, gerekmektedir (09) Bir dava nedeniyle
Hollanda Hükümetinin Bakanlar Komitesine yaptığı açıklamada, Sözleşmenin iç hukukta doğrudan uygulanabilir olduğunu ve mahkemelerce de böyle uygulandığını bildirmiştir (10) Sözleşmelerin anayasa karşısındaki yeri, tartışmayla sonuçlanabilecek kapsam, ve nitelikte değildir Bir anlamda bir tercih yapılarak konunun anayasa düzeyinde açık düzenlemeye kavuşturulması ihtiyacı gözükmektedir
Ancak, 41 üye ülkenin anayasalarının da, sözleşmeye uygun olma yükümlülüğü ve uyulmadığın dada mahkemece yargılanarak mahkum olabilmesi ayrıca anayasada dahil sözleşmeye uygunluk denetimi sistemi sözleşmelerin anayasadan üstün olmasını zorunlu kılmaktadır kanısındayım Nitekim Türkiye anayasası da, sözleşmeden esinlenmekten öteye tıpkı alıntılar yaparak sözleşmeyi anayasal hüküm haline getirmeye çalışmıştır Diğer üye ülkelerde de bu yöndeki gelişmeler görülmekte ve hukuk birliği sağlanarak Avrupa Konseyinin asıl amacına yaklaşılmaktadır Sözleşme kısaca 41 üye ülkenin insan hakları anayasası olarak görülmelidir„

AİHM
Üye devletin, hâkim statüsündeki bir üyesinden oluşan AIHM 'sı, sözleşmede kabul edilen yükümlülüklere uygunluğu denetlemek için kurulmuştur Komisyon ve Divan' dan oluşan ikili yargılama yerine 11 nolu protokolle l kasım 1998 tarihinden itibaren AİHM' si ismiyle tanımlanmaktadır(sözm19)
Mahkemenin görevi, sözleşmenin yorumu ve uygulanmasına dair tüm konuları kapsamakta, yargı yetkisinin olup olmadığı hakkındaki uyuşmazlıklarda da yetkili kılınmıştır(sözm32)
Mahkemenin kesinleşmiş kararlarına, davada taraf olan üye devlet uyma taahhüdünde bulunmuştur(sözm46) Mahkemeye bireyler başvurduğu gibi, üye devletlerde birbirleri aleyhine başvurabilmektedir(sözm33, 34) Mahkeme, kararının uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine kesinleşmiş kararını göndererek görevini tamamlamaktadır(m46) Ayrıca Mahkeme, Bakanlar Komitesinin talebi üzerine, sözleşmenin yorumlanmasıyla ilgili sorunlarda görüş bildirebilmektedir (söz47, 48, 49 m, ayrıca içtüzük m69-77)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.