10-09-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yersizyurtsuzluk
Yersizyurtsuzluk , kavram olarak postmodernizmle birlikte öne çıkmış ve Postmodern felsefe'ler tarafından kuramsal alanda kavramsal statüye kavuşturulmuştur
En genel kullanımı köksüzlük anlamındadır, ve düşünce tarihindeki temelci, otantik, merkezci düşünce geleneğine karşı bir düşünce tarzının ifadesidir Yersizyurtsuzluk bu anlamda göçebelik ve göçebe düşünce kavramlarıyla birlikte değerlendirilir Belirgin olarak Gilles Deleuze ve Fellix Guatari'nin çalışmalarında bu kavramların kullanıldığı ve değerlendirildiği görülür Onlara göre kapitalizm, yeni bir toplumsal düzenleme yoluyla mevcut yapıyı dağıtmakta, yurtsuzlaştırmaktadır Kendi varlığını sürdürebilmek içinse yeniden yeryurt sahibi yapmaktadır; bütün kültürler bir yandan köksüzleştirilmekte ve öte yandan kapitalizmin varoluşu için yeniden yerleştirilmektedir
Ancak yersizyurtsuzluk kavramının bundan öte felsefe-içi anlam katmanları, düşüncenin kendisine dair anlamları vardır Buna göre düşünmek bir kendini yerinde hissetmemek hali olarak gerçekleşir Buna göre hiçbir teorinin nihai ve vazgeçilmez olması sözkonusu olamaz Düşüncelere, fikirlere, öğretilere yurt edinmek anlamında bağlanılmamak gerekir Yersizyurtsuzluk artık bir yer ve yurt sahibi olamamak değil düşünmenin daha en başından itibaren zaten köksüz olması, yersiz ve yurtsuz olaması anlamındadır Dahası, yersizyurtsuz düşünme yönelimi, belirli bir hakim düşüncenin kapanımına karşı direnir; cünkü o merkezsizdir ve gövdesizdir, belirli bir paradigma taraffından doğrudan kodlanıp merkezlenemez Kök halinde bulunmakla birlikte hiçbir zaman köksalıp dalanıp budaklanmayı hedeflemez, yatay düzlemde yayılımıyla iktidar konumlarından sakınır
Yersizyurtsuzluk kavramının Friedrich Nietzsche, Theodor Adorno, Heidegger gibi düşünürlerde öncülleri; Foucault, Jacques Derrida, Deleuze ve Guattari gibi düşünürlerde kullanımı ve geliştirilmesi sözkonusudur
|
|
|