Prof. Dr. Sinsi
|
Epistemolojiye Giriş
“Bütün gün bisikletiyle sokaklarda geziyor  Ya da varlık üzerine temel sorunlarla ilgileniyor Bugün, mesela, banyodayken kapıyı açıp babasına bağırdı: “Nasıl oluyor da banyonun koca kapısı benim ufacık gözlerimden geçebiliyor?”
“Aman tanrım! Sonra ne oldu?” diye sordum
“Babası ona kesin bir açıklama yaptı; banyo kapısı, göz, ışınların geçmesi, optik sinirlerden beyindeki görme merkezine giden yol ve beynin, gözlemciye, bellekte küçük bir kapı imgesini sağlaması  ”
“Peki bu onu tatmin etti mi?”
Onu tanıyorsun Ne dediğini tahmin et: “Beynin kapının gerçek büyüklüğünü bana verdiğini nasıl bilebilirim ki?”
“Şey  ”, bir an duraksadım, “Sen ne düşünüyorsun, nasıl bilebiliriz?”
“Yapma anne!” dedi kızım, “Sen de mi?” Çocukluk Felsefesi / Gareth B Matthews
Yukarıdaki alıntıda 6-7 yaşlarında bir çocuğun, bilgi felsefesinin temel sorunlarından birini dile getirişini görmekteyiz (Çocuk işte!) Aynı sorun üstüne- biraz daha açıp, biraz daha geliştirerek- biz de düşünebiliriz
-----------------------------------------------------------------------------------
“  Şöyle bir senaryo düşünün diyor kuşkucu:
Siz dün gece uyurken günümüzdekinden çok daha ileri bir bilim ve teknolojiye hakim durumdaki bilim adamları evinize girip sizi bayıltmış, sonra da labaratuvara götürüp beyninizi kafatasınızdan çıkartmış ve onu sıvıyla dolu bir fanus içine yerleştirdikten sonra, belli duyum merkezlerine birtakım kablolar takıp, bunları deneysel uyarılar veren makinalara bağlamış olsunlar Bu makinelerin sıradan günlük bir yaşamın bütün algılarını tamamen tutarlı bir biçimde verebilen çok ileri aygıtlar olduğunu varsayalım
Şimdi siz uyandığınızda her şeyiyle sıradan, yeni bir güne başladığınıza inanıyorsunuz ama, şimdi oturmuş elinizdeki bu yazıyı okuyor değilsiniz Gerçekte karşınızda yazı filan da yok Aslında bu kağıdı tutabilecek elleriniz bile yok, çünkü sizin bir gövdeniz yok Siz fanus içinde bir beyin olarak tüm bu “normal yaşam” hayallerini, beyninizin uygun yerlerine yerleştirilmiş kablolar aracılığıyla makineye daha önce kaydedilmiş çok ayrıntılı ve tutarlı bir yaşamöyküsü CD’sinden alıyorsunuz Sizin hiçbir algınız doğru değil, ama böyle olduğunu bilmediğiniz için, görüp duyumladığınız her şeyi doğru zannedip aldanıyorsunuz Bu öyküye konu olan olayın dün gece gerçekleşmiş olması nasıl mantıksal bir olanaklılıksa, siz bebekken, hatta doğmadan gerçekleşmiş olması da o ölçüde olanaklı Yani sizin tüm yaşamınız bir düşten, bir aldanmadan ibaret olabilir Kaldı ki toptan hepimizinki de böyle olabilir ve tüm bir insan ırkı olarak fanus içinde düş gören beyinlerden ibaret olabiliriz   ”
Arda Denkel / Bilim, Bilgi ve Kuşku / Cogito Sayı 11
sorular sorular 
-Epistemolojinin ortaya çıkmasında ‘kuşku’nun rolü nedir?
-Epistemolojiyi kuşkuculuğa karşı bir ‘savunma’, ‘bilgiyi savunma’ olarak düşünebilir miyiz?
-Epistemolojinin temel sorunları nelerdir?
BİLGİ FELSEFESİNİN (EPİSTEMOLOJİ) TEMEL SORULARI
Bilgi elde edilebilir mi? Ya da bilgi mümkün müdür? Diye de ifade edebileceğimiz bu sorun bilgi felsefesinin en temel sorusudur Çünkü ancak bu soruya olumlu yanıt verilmesi durumunda bilgi felsefesi olabilir
Genel olarak bilgi felsefesinde , bilginin mümkün olduğu görüşünde olan filozoflara dogmatikler, bilginin mümkün olmadığını söyleyen filozoflara ise şüpheciler (kuşkucular) denir Epistemolojinin ikinci temel sorusu, bilginin kaynağı ve aracının ne olduğu sorusudur Bu soru bizi bilginin kaynağı olarak önceliği neye vereceğimiz konusu üzerinde düşünmeye götürür Duyu ve deney mi, akıl mı, sezgi mi? - Bilginin alanı, kapsamı ve sınırları sorunu
Neyi bilebiliriz? İnsan bilgisinin sınırları var mıdır? Duyularımızla algıladıklarımız dışında bir şey bilebilir miyiz? Bu ve benzeri sorulara birbirinden farklı yanıtlar verebiliriz Kimi filozoflar bilgilerimizi deney alanıyla sınırlarken, kimi filozoflar bilgi etkinliğini akılsal bir etkinlik olarak görüp sınır koymaktan kaçınmışlardır - Doğru bilginin ölçütü nedir?
Elde ettiğimiz bir bilginin doğruluğunu nasıl test edebiliriz? Doğru nedir? Bu problem bizi bütün bilgilerimiz için vazgeçilmez bir soruna götürür Doğru bilgi, bilginin konusuyla uyuşması mıdır? Doğru bilgi, bu bilginin zihinde var olan önceki tasarımımızla uyuşması mıdır?
BİLGİ ELDE EDİLEBİLİR Mİ?
Epistemolojinin bu en temel sorununa girerken öncelikle şunu belirtmekte yrar var, bu soruya olumlu yanıt veren dogmatikler üzerinde ayrıca durmayacağız Felsefe tarihinde filozoflar -kuşkucular dışında - bu soruya genel olarak olumlu yanıt vermektedirler Bu nedenle biz sadece kuşkuculuğu ele alacağız
KUŞKU KAVRAMININ FARKLI GÖRÜNÜMLERİ
Kuşkuculuğu, bilginin imkanını reddeden bir görüş olarak ele almadan önce felsefede kuşku kavramına değişik görünümlerde yaklaşılabileceğini belirtelim Nedir bu yaklaşımlar? Birer birer ele alalım: - Bir tavır olarak kuşkuculuk
Felsefi bilgi herşeyden önce eleştirel bir bilgi türüdür Felsefenin bu özelliği onu, içinde, doğasında kuşkuyu taşıyan bir bilgi türü yapar Bu bilgiyi reddetme anlamını taşımaz ama her filozof hatta her bilim adamı içinde kuşku taşıyan kişidir diyebiliriz Kuşkunun bir amaç değil, kendisinden kuşku duyulamayacak kesin bilgilere ulaşmak için bir araç olarak kullanılması anlamına gelir Kuşku kavramının bu görünümü için iki filozofu örnekleyebiliriz Descartes ve Gazali
Descartes, matematikte olduğu gibi kendisinden hiçbir şekilde kuşku duyulamayan kesin bilgilere ulaşmayı amaçlar Filozof bu amaçla her türlü bilgisini silip, her şeye yeniden başlar Bütün bilgilerinden kuşku duyar Fakat daha bu noktada O’nun için kesin bir bilgi vardır: Kuşku duyuyor olduğu Descartes ”kuşku duyduğumdan kuşku duyamam” der Kuşku duymak için düşünmek, düşünmek için de var olmak gerekir “Düşünüyorum o halde varım” görüldüğü gibi Descartes kuşkuyu, kuşku duyulamayacak kesinlikte bilgilere ulaşmak için bir yöntem olarak kullandı
Gazali de benzer şekilde kesin bilgilere ulaşmak için, tanrının ve kendisinin varlığı da dahil olmak üzere her şeyden kuşku duyar Gazali bu kuşkularından içine atıldığını söylediği “tanrısal bir ışık”la kurtulur
- Deney dışı bilgiye yönelik kuşku
Deneyimlerimizin bilgi elde etme sürecinde vazgeçilmez bir unsur olduğunu söyleyen bu görüş deneyden kaynaklanmayan, deneyden hareket etmeyen bütün bilgilerin kuşkuyla karşılanması gerektiğini söyler Bu görüş için Kant’ı örnek verebiliriz
Kant’a göre bilgi adına sahip olduğumuz her şey akıl ve deneyin birlikte etkinliğinden doğar Bu nedenle ne sadece akıl, ne deb sadece deney bizei tek başına bilgiye götürebilir
Deneyden kaynaklanmayan bütün bilgiler boştur
AŞIRI KUŞKUCULUK (SEPTİSİZM)
Aşırı kuşkucular adıyla andığımız filozofların ortak yanları çeşitli gerekçelerle bilginin genel olarak elde edilemez olduğunu düşünmeleridir
Bu gerekçeleri şu noktalarda toplayabiliriz: - Duyularımız zaman zaman bizi aldatırlar ve biz her zaman aldatılmadığımızı garanti edemeyiz
Gerçeklikle olan tek bağlantımız duyularımız olduğuna göre, duyularımıza güvenebilir miyiz?
- Bazen doğru olduğunu kabul ettiğimiz bir görüşümüzü değiştiririz hatta tam tersini kabul ederiz
Her konuda birbirinden çok farklı görüşler öne sürülebilir
- Felsefe tarihine baktığımızda filozofların birbirinden çok farklı gerçeklik anlayışları ortaya koyduklarını görürüz
- İçinde yaşadığımız dünyada Herakleitos’un dediği gibi “her şey akmaktadır” bu amansız akışta bilgi adına her hangi kalıcı bir şeye sahip olmak olanaklı mıdır?
Kuşkucu görüşün ilk ve tipik görünümüne Sofistler’de rastlarız
SOFİSTLER
“Sofistlik, İ Ö 5 yy da eski yunan toplumunun geçirdiği bir siyasal dönüşümün yarattığı gereksinimlerden doğmuş, daha sonra felsefi bir boyut da kazanmıştır Ortaya çıktığı yıllarda büyük ilgi görmüş ancak daha sonra Sokrates ve öğrencilerinin eleştirileriyle gözden düşmüştür Bugün Sofist dendiğinde, gösterişli sözler, dil oyunları, safsata ve mantık hileleriyle başkalarını etkilemeye çalışan bir demagog akla gelir Atinanın aristokrasiden demokrasiye geçiş sürecinde, insanlar üzerinde etkili olabilmek için topluluk önünde söz söyleme ve mantıksal beceriler sergilemek gerekiyordu Bu gereksinimleri karşılayan kimi filozoflar “bilgelik öğretmenleri”, “bilgi satıcıları” olarak ortaya çıkmışlardı Sofistler parayla bilgi satıyorlardı adeta Sofistler bu ilk yıllarındaki etkinlikleriyle felsefenin gelişimini sürekli kamçılamış, eleştirel bir tutumun oluşmasında önemli katkılar sağlamışlardır ” (Arda Denkel /Sofistler)
Sofistlerin Katkıları
- İ
Ö 6 ve 5 yy’ların doğa felsefesini vardığı sonuçların çeşitliliği ve birbiriyle tutarsızlığı açısından eleştirmek
- İnsanı ve öznelliği felsefe sahnesine sokarak, bilgi ve ahlak değerlerinin bu yönünü vurgulamak
- Doğruluk ve erdemin göreceli olduğunu savunarak, Sokrates’in bunları saltık ve değişmez olduğu yönündeki tepkisini hazırlamak
Protogoras’a göre bizim sadece sanılarımız vardır Sanılar, doğru olduğunu sandığımız bilgilerdir “İnsan herşeyin ölçüsüdür ” “Birbirine zıt olan iki görüş de aynı ölçüde doğrudur ”
Başka bir Sofist olan Gorgias’ta, Protogoras’ın savları daha ileri noktalara gider Gorgias, hiçbir şeyin var olmadığını, eğer varsa bile bilinemeyeceğini, bilinebilir olsa bile başkalarına anlatılamaz
SEPTİKLER
M Ö 3 yy da ortaya çıkan ve kendilerine Septikler adı verilen bir grup filozof, kuşkuculuğu daha sistemli bir şekilde sürdürmüşlerdir Septikler bilginin imkanına yönelik eleştirilerinde özellikle duyularımızın duruma ve şartlara göre bize farklı bilgiler verdiği üzerinde durmuşlardır Septikler ayrıca insan aklının kapsamlı bir analizini ve aklımızın dayandığı ilkelerin kapsamlı bir eleştirisini de yapmışlardır
Pyrhon, Arkesilaos, Sextus Empirikus bu filozoflara tipik örneklerdir
Septikler, “yargıda bulunmama”, “yargıları askıya alma” tutumunu sergilerler Hiçbir şeyin doğru bilgisi elde edilemeyeceğine göre, hiçbir şey hakkında yargıda bulunmamayı ilke olarak benimserler
Pyrhon’un öğrencisi Timon, hocasının öğretisini üç soruda toplamıştır: - Nesnelerin gerçek yapısı nedir?
- Nesneler karşısındaki duruşumuz ne olmalıdır?
- Nesneler karşısında doğru bir duruştan ne kazanırız?
Timon bu üç soruya üç kısa yanıt verir: - Kavranamaz (akatalepsia)
- Yargıdan kaçınmak (epokhe)
- Sarsılmazlık (ataraxia)
İ S 3 yy’a kadar varlığını kesintisiz sürdüren septik düşünce, Hırıstiyanlığın felsefi temellerini oluşturan Augustinus’un açık tavrıyla silindiğini görüyoruz Skolastik dönem boyunca 12 yy Kuşkucu düşünceye izin verilmemiştir Bizansın Türkler tarafından ele geçirilişi sırasında batıya kaçırılan kitaplar arasında yer alan son dönem septiklerinden Sekstos’un kitabı Rönasansın başkaldırı ortamında kuşkuculuğun yeniden canlanmasında etkili olmuştur Bu düşünsel açılım da Yeniçağ yaklaşımını hazırlayan dinamiklerden biri olmuştur
|