Prof. Dr. Sinsi
|
Ruh Nedir ?
Bazı insanlar peygamber efendimize ruhu sordular Cevap vermeyip, vahyi bekledi Gelen ayet gayet netti: ?o, rabbimin emrindendir, de ? Ruhun varlığı tasdik ediliyor, fakat mahiyeti açıklanmıyordu Çünkü, muhatapların söyleneni anlamasına imkan yoktu Akıl, ?emir aleminden? olan bir varlığı kavrayacak kapasitede değildi
?emir alemi? ölçüden, tartıdan, şekilden, renkten uzak varlıkların dünyasıdır Maddeler için söylenen uzun, kısa, mavi, sarı, yuvarlak, düz, ağır, hafif gibi kelimelerin o alemde karşılığı yoktur Ölçülere mahkum akıllar, ölçülemeyeni nasıl anlasın?
Ancak o, mantık ölçüsüyle her eserin bir ustaya delalet ettiğini bilir Böylece kainat denilen o muhteşem eserden hareketle yaratanı tanır Yine o, öznesiz fiil olamayacağını kabul eder Bu yolla, bedeni harika bir tarzda idare eden, fakat göz ile görülemeyen bir özün, yani ruhun varlığını tasdik eder Zaten kendinden beklenen de budur
Hadiste ?kendini bilen rabbini bilir? buyruluyor Bir büyük mütefekkirimiz de, ?ey kendini insan bilen insan! Kendini oku  ? Diyor Şu halde, insanın kendini tanımaya çalışması şart Kendimizden giderek ona ulaşacağız!
Ruh hakkında neler biliyoruz?
Ruhun kendisini bilemiyoruz Ancak bazı özelliklerinden söz edebiliriz Beden, anne karnında belli bir olgunluğa erişince, ruh verilir
Bedenin sultanı olan ruh, nurani, şuurlu, diri ve harici vücut sahibi bir varlıktır Sonradan yaratılmıştır, ama ebedidir Birdir, bölünmez, parçalara ayrılmaz Tesirleriyle bedenin her yerinde bulunur, fakat mekanı yoktur Bedenin içinde olmadığı gibi, dışında da değildir Ona ne uzaktır, ne de yakın Bütün işleri aynı anda idare eder, bir iş diğerine mani olmaz O, tabiattaki kanunlara benzer Eğer kanun şuurlu olsaydı ve harici vücut giyseydi ruh özelliği kazanırdı Ruh, kendisinin ve diğer varlıkların farkındadır
Ruh, sahip olduğu maddi ve manevi cihazlarıyla işler yapar Şuuruyla fark eder, aklıyla anlar, vicdanıyla tartar, karar verir, hayaliyle planlar yapar, hafızasıyla bilgi depolar, kalbiyle sever Onun sayılamayacak kadar çok kabiliyeti vardır Bunların bir kısmı da maddi uzuvlarla ortaya çıkar Ruh, eliyle tutar, gözüyle görür, kulağıyla işitir, ayağıyla yürür  Bedende bulunduğu sürece bedene muhtaçtır Faaliyetleri bedenle sınırlıdır Ölüm, onun beden zindanından kurtulup, hürriyetine kavuşmasıdır O zaman bedene ihtiyacı kalmaz Gözsüz görür, kulaksız işitir, beyinsiz düşünür Mahşere kadar bedensiz bekler Ahirette yeniden ve yeni bir bedene kavuşur
Dostlarımız soruyorlar, ?ruh nasıl bir şey?? Diye ?bilmiyorum?, diyor ve devam ediyorum: böyle demekle sorunuzun gerçek cevabını vermiş oluyorum
Mahiyeti bilinmezler hakkında en ileri ilim, ?bilmiyorum,? kelimesinde ifadesini bulur Böyle demeyip de, onun hakkında bir takım tahminlerde bulunsam, ?uzundur veya kısadır?, desem, ?bedenin şurasında veya burasındadır?, ?şu veya bu renktedir?, gibi lâflar etsem aldanmış ve aldatmış olurum Çünkü ruh, beden cinsinden değil Biri hane ise diğeri misafir, biri tezgâh ise beriki usta
Ne bir evin bölmeleri, insanın organlarına benzer, ne de tezgâhın aksamı ustanın azalarına
Beden ve kâinat  Her ikisi de kesif ve maddî Ruh ise lâtif ve nurânî O halde ne beden, ne de şu âlem bize ruhun mahiyeti hakkında bir bilgi verir Onlara dayanarak yapacağımız bütün tahminler yanıltıcı olmaya mahkûm  Toprağa bakıp yerçekimi hakkında tahminler yürütmek gibi bir şey
Nur külliyatında, ruhun bekası ifade edilirken şöyle buyrulur:
?ruh ise tahrib ve inhilâle maruz değil Çünki: basittir, vahdeti var ?
Buradaki ?basit? kelimesi, terkip olmama demektir Gerçekten de, insanın ruh dünyası ayrı bir âlem Terkip değil, fakat nelere sahip değil ki! Ama, bu çokluk onun vahdetini, birliğini bozmuyor Ondaki akıl, hafıza, duygular ve his dünyası ne bedenin organlarına benziyor, ne de kimyevî bir bileşimin unsurlarına  Bunların müstakil bir şahsiyetleri yok Tek başına bir akıl, yalnız kalmış bir irade, sahipsiz bir hafıza düşünebiliyor muyuz?
Ruhun bu harika yaratılışı insan için büyük bir irşat kapısı  İnsan bu sayede, cenâb-ı hakk?ın kudsî sıfatlarının, zâtından ayrı düşünülemeyeceği hakikatine bir derece bakabilir
|