Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kanın, yapısı, özellikleri

Kanın Yapısı Ve Özellikleri

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanın Yapısı Ve Özellikleri



Eritrositler - Alyuvarlar Lökositler - Akyuvarlar Trombositler

KANIN YAPISI

Kan, damarlar içerisinde sürekli hareket halinde olan canlı bir sıvıdır Bu sıvı , iki temel kısımdan oluşmaktadır : Plazma ve Hücreler Plazma kısmı büyük oranda sudan meydana gelir ve içerisinde, besin maddeleri, proteinler ve metabolitler gibi bir çok katı maddeyi barındırmakta ve bunların dokulara naklini sağlamaktadır Normal bir insanda 5000-6000 mL (5-6 litre) kadar kan bulunmaktadır Kanın % 50-60' sıvı kısım olan plazmadan ve %40-50'si ise hücrelerden meydana gelmektedir

Plazma :

Plazmanın % 90'ı sudur Kalan %10 ise katı maddeleri içerir Bunların % 8'i proteinler , % 2'si ise diğer çözünmüş maddelerdir Kanın temel protein içeriği şöyle özetlenebilir :

• Albumin % 60

• Globulinler % 36

• Fibrinojen% 4

Hücreler :

• Eritrositler

• Lökositler

• Parçalı Lökositler (Granulositler, PMNL)

• Nötrofiller

• Bazofiller

• Eozinofiller

• Parçalı Olmayan Lökositler (Agranulositler, MNL)

• Lenfositler

• Monositler

• Trombositler (Platelletler)

Hücre Hücre Özellikleri

Eritrositler

Eritrositler : Eritrositler , kanın en yoğun hücre grubudur Kandaki ertrositlerin hacminin, kan hacmine oranına Hematokrit denir Bu değer, kadınlarda %38-46 ; erkeklerde ise, % 40-54 arasında değişir Eritrositler içinde bulunan hemoglobin molekülü, eritrositin temel işlevi olan gaz transportunu sağlamaktadır Bu molekül, akciğerlerde oksijen bağlayarak, vücut hücrelerine taşımakta, oradan aldığı atık madde olan karbondioksiti de akciğerlere taşıyarak, vücuttan uzaklaştırılmasını temin etmektedir Normal hemoglobin düzeyi, 12-16,5 gr/dL arasındadır 12 gr altındaki hemoglobin düzeyleri, anemiyi (kansızlığı) işaret eder ve nedenlerinin araştırılması gerekir Normalde, kanın her mikrolitresinde 4 - 6,5 milyon eritrosit bulunmaktadır

Kan bankalarında, ağırlıklı olarak Eritrosit içeren kan komponentleri yani Eritrosit Süspansiyonları elde edilmektedir Böylece kanın plazma kısmı ayrıştırılmış olmakta ve hastaya gereksiz olarak plazma verilmesi engellenmiş olunmaktadır Bunun bir avantajı da, ayrıştırılmış olan plazma, dondurularak saklanabilmekte ve plazma ihtiyacı olan başka bir hastada kullanılabilmektedir Bir kısım plazmadan da, kan ürünleri elde edilebilmekte ve bu ürünlere ihtiyaç duyan hastalara verilmektedir

Lökositler Lökositler, çekirdeklerinin yapısına göre parçalı (Granülositler) ve Parçasız (Agranülositler) olarak ikiye ayrılırlar Lökositler, kanda 4000-10000 hücre/mikrolitre düzeyinde bulunurlar Bu sayının 10000 üzerine çıkmasına lökositoz denir Bunun nedeni genellikle enfeksiyon hastalıkları olmakla birlikte, daha pek çok sebebi olabilmektedirYine lökosit sayısının 4000'den düşük olmasına ise lökopeni denir Bu durumunda pek çok sebebi vardır Lökositlerin temel işlevi, vücudun savunmasıdır Her lökosit biçiminin farklı özellik ve görevleri bulunmaktadır

Granülositler

Nötrofiller : Bu hücrenin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve tahrip etmektir Bulduğu yabancı materyali, fagositoz denen bir yöntemle içine alır ve içindeki çeşitli enzimlerle tahrip eder

Bazofiller : Bazofillerin de fagositoz yeteneği vardır ama asıl fonksiyonunu, çeşitli maddeler salgılayarak gösterir

Eozinofilller : Eozinofiller de nötrofiller gibi yabancı materyali yok etmek görevi olan hücrelerdir Özellikle, parazitlere bağlı enfeksiyonlarda belirgin rol oynarlar

Agranulositler

Monositler ve Makrofajlar : Bu hücreler fagositoz yapma yeteneğindedir ve lenfositlerle direkt veya indirekt yoldan bağışıklık sisteminin regulasyonunda önemli rol oynarlar Monositlerin dokularda bulunan şekline makrofaj denir

Lenfositler : Bu hücreleri bağışıklık yanıtının humoral kısmını oluştururlar Çok çeşitli fonksyonlara sahip bu hücrelerin en temel işlevi, mikroorganizmaları tanıyıp, onlara karşı antikor yapımını gerçekleştirmektir

Trombositler

Trombositler : Trombositler kanın en küçük hücreleridir ve eritrositler gibi çekirdeksizdirler Normalde kanın bir mikrolitresinde 100000-400000 kadar trombosit vardır Esas özellikleri, pıhtılaşmada oynadıkları önemli roldür Kan bankalarında, tam kandan ayrıştırılmak suretiyle Trombosit Süspansiyonları elde edilmekte ve sadece bu hücreye gereksinimi olan hastalarda kullanılabilmektedir Trombosit süspansiyonları, aferez yoluyla da elde edilebilmektedir

HÜCRE Yoğunluk (g/mL) Hacim (femtolitre)

Trombositler 1,058 16

Monositler 1,062 740

Lenfositler 1,070 230

Nötrofiller 1,082 270

Eritrositler 1,100 87

KAN KOMPONENTLERİ

Kan komponentleri, tam kandan değişik yöntemlerle hazırlanan farklı özelliklerdeki konsantrelerdir

Antikoagülan Solüsyonlar:

Torba içine alınan kanın pıhtılaşmasını engellemek ve içindeki hücrelerin yaşam sürelerini uzatmak için kullanılan solüsyonlardır En yaygın olarak kullanılanları:

• CPDA-1 : Citrate-Phosphate-Dextrose-Adenin

• CPD : Citrate-Phosphate-Dextrose

• ACD : Acid-Citrate-Dextrose

• SAGM : Saline(NaCl)- Adenin-Glucose-Mannitol (SAGM bir antikoagülan değil, ek solüsyondur)

Yukarıda bahsedilen solüsyonlarda bulunan kimyasalların temel özellikleri:

• Citrate : Sitrat, kalsiyum ile birleşerek koagülasyon sisteminin aktivasyonunu engeller

• Phosphate : 2,3 dPG düzeyini normal seviyede tutarak, eritrositlerin oksijen afinitesinin normal kalmasına yardımcı olur

• Adenin : ATP sentezinde etkilidir ve azalan ATP’nin yerine konması için kullanılır

Kullanılan antikoagülan solüsyonun kana oranı 1:7 olmalıdır Bu oran büyüdüğünde sitrat toksisitesi; küçüldüğünde ise, agregatlar oluşabilmektedir

A Eritrosit Süspansiyonları

1 Eritrosit Süspansiyonu (Red Cells)

2 Buffy-coat’u ayrılmış ES (Red Cells-BCR)

3 Ek solüsyonda ES (Red Cells in AS)

4 Buffy-coat’u ayrılmış ek solüsyonda ES (Red Cells in AS-BCR)

5 Yıkanmış ES (Washed Red Cells)

6 Lökositten arındırılmış ES (Red Cells, leucocyte depleted)

7 Dondurulmuş ES (Cryopreserved Red Cells)

I Eritrosit Süspansiyonlarının Hacim, EVF, Hb, lökosit ve platellet miktarlarına ait kriterler

Komponent Volume EVF* Hb Lökosit Platellet

ES 280 ± 50 mL 0,65-0,75 > 45 g/unit < 3x10^9 / unit

RC-BCR 250 ± 50 mL 0,65-0,75 > 43 g/unit < 1,2x10^9 / unit < 10^10 / unit

RC-AS Yönteme bağlı 0,50-0,70 > 45 g/unit < 3x10^9 / unit

RC-AS-BCR Yönteme bağlı 0,50-0,70 > 43 g/unit < 1,2x10^9 / unit < 10^10 / unit

WRC 280 ± 60 mL 0,65-0,75 > 40 g/unit < 5x10^8 / unit

RC-LD 280 ± 50 mL 0,65-0,75 > 40 g/unit < 1x10^6 / unit

CRC > 185 mL 0,65-0,75 > 36 g/unit < 0,1x10^9 / unit

* EVF : Eritrosit Hacim Fraksiyonu

II Temel Özellikler:

1 Eritrosit Süspansiyonu (RC):

Santrifügasyonu takiben, plazmanın ikinci bir torbaya aktarılması ile elde edilen bir komponenttir Tam kanda olduğu gibi, +2 ile +6 C° arasında saklanır Saklama süresi CPDA-1 içinde 35 gün , ACD içinde ise 21 gündür

2 Buffy-Coat’u Ayrılmış ES (RC-BCR)

Tam kandan plasma ve buffy-coat tabakasının ayrıştırılması ile elde edilen bir komponenttir Santrifügasyondan sonra plazma extraksiyonu yapılır Ardından ikinci bir torbaya 40-60 mL kadar extraksiyona devam edilerek, buffy-coat’un tamamen uzaklaştırılması sağlanır Son aşamada ise, istenen EVF değerini yakalamak için, plazmadan yeterli miktarda hacim, süspansiyon üzerine geri aktarılır Tam kanda olduğu gibi, +2 ile +6 C° arasında saklanır Saklama süresi CPDA-1 içinde 35 gün , ACD içinde ise 21 gündür

3 Ek Solüsyonda ES (RC-AS)

Santrifügasyonu takiben, plazma ikinci bir torbaya aktarılır, ardından üçüncü torbadaki ek solüsyon (SAGM gibi), eritrosit kitlesi üzerine ilave edilir Tam kanda olduğu gibi, +2 ile +6 C° arasında saklanır Saklama süresi (SAGM için) 42 gündür

4 Buffy-Coat’u Ayrılmış-Ek Solüsyonda ES (RC-AS-BCR)

Santrifügasyonu takiben, plazma ikinci bir torbaya aktarılır, ardından üçüncü torbaya Buffy-coat extrakte edilir ve dördüncü torbadaki ek solüsyon (SAGM gibi), eritrosit kitlesi üzerine ilave edilir Tam kanda olduğu gibi, +2 ile +6 C° arasında saklanır Saklama süresi (SAGM için) 42 gündür

5 Yıkanmış ES (WRC)

Santrifügasyonu takiben, plazma ikinci bir torbaya aktarılır, ardından üçüncü torbadaki isotonik solüsyon eritrosit kitlesi üzerine boşaltılır ve tekrar santrifüge edilerek, solüsyon extrakte edilir Gerektiğinde dörtlü-beşli torbalar kullanılarak aynı işlemler tekrarlanabilir Bu işlemler +4 °C ısıda yapılmalıdır Süspansiyon oda ısısında yapıldıysa 6 saat; +4 °C ısıda hazırlandıysa 24 saat içinde kullanılmalıdır

6 Lökositten Arındırılmış ES (RC-LD)

Buffy coat’un ayrıştırılması ve filtrasyon gibi değişik yöntemler uygulanır, ancak en iyi sonuçlar her iki yöntemin birlikte kullanıldığı çalışmalarda alınmıştır Lökositlerin filtreye adhezyonu prensibiyle çalışan veya daha gelişmiş üçüncü jenerasyon filtrelerin kullanılması ile lökositlerin %99-99,9’u ortamdan uzaklaştırılabilmektedir Depolama öncesi filtrasyon tavsiye edilmektedir Bu işlem kan bağışını takiben 48 saat içinde yapılmalıdır

7 Dondurulmuş ES (FRC)

Kandan, eritrosit izolasyonu sağlandıktan sonra, kryoprotektant (Hücrenin donması sırasında içindeki kristalleşmeyi önler ve genel olarak gliserol kullanılır) bir madde kullanılarak –80 C°’de, eritrositlerin dondurulması ile elde edilen bir komponenttir Kullanmak üzere çözdürüldüğünde yıkanmalı ve isotonik bir solüsyonla süspanse edilmelidir ve 24 saat içinde kullanılmalıdır

Eritrositleri dondurmak için 2 teknik kullanılmaktadır: Yüksek gliserol (%40 w/v) ve düşük gliserol (%17 w/v) teknikleri Her iki metod da yıkama ve degliserolizasyon prosedürlerini içerir

Yüksek gliserol tekniği ile hazırlanmış komponent –60 C° ile –80 C° arasında saklanır Düşük gliserol tekniği ile hazırlanmış olan komponent ise, buhar fazlı sıvı nitrojen içinde –140 C° ile –150 C° arasında saklanır Bu koşullarda 10 yıl muhafaza edilebilir

III Endikasyon ve Kontrendikasyonlar:

Komponent Endikasyonlar Kontrendikasyonlar

RC Kan kaybı, anemi tedavisi Değişik tiplerde plazma intoleransı, HLA alloimmünizasyonu, demir yüklenmesi riski olan durumlar, plazma desteği olmadan yapılan exchange transfüzyonlar

RC-BCR* Kan kaybı, anemi tedavisi Değişik tiplerde plazma intoleransı , demir yüklenmesi riski olan durumlar, plazma desteği olmadan yapılan exchange transfüzyonlar

RC-AS Kan kaybı, anemi tedavisi Değişik tiplerde plazma intoleransı (Özellikle IgA) , HLA alloimmünizasyonu, prematüre infantlar ve demir yüklenmesi riski olan durumlar, plazma desteği olmadan yapılan exchange transfüzyonlar (Bağıştan sonraki 7 gün içinde kullanılmalıdır)

RC-AS-BCR* Kan kaybı, anemi tedavisi Değişik tiplerde plazma intoleransı (Özellikle IgA),prematüre infantlar ve demir yüklenmesi riski olan durumlar, plazma desteği olmadan yapılan exchange transfüzyonlar (Bağıştan sonraki 7 gün içinde kullanılmalıdır)

WRC Tek endikasyonu ,Ig’lere karşı, özellikle IgA’ya karşı ciddi allerjik reaksiyonlardır Uygunluk testleri yapılmış olmalıdır

RC-LD* Lökosit antikorlarına (HLA) karşı alloimmünizasyonu olduğu bilinen kişilerde ve CMV bulaşının önemli düzeyde risk taşıdığı durumlarda endikedir Değişik tiplerde plazma intoleransı (Özellikle IgA), prematüre infantlar ve demir yüklenmesi riski olan durumlar, plazma desteği olmadan yapılan exchange transfüzyonlar (Bağıştan sonraki 5 gün içinde kullanılmalıdır)

CRC Özellikle otolog transfüzyonlar için hazırlanır Şart olmamakla birlikte RC-LD endikasyonları için de kullanılabilir/ Uygunluk testleri yapılmış olmalıdır Açık sistemde yapıldıysa, bakteriyal kontaminasyon açısından dikkatli olunmalıdır

* lökositten fakir / arındırılmış süspansiyonların kullanım endikasyonlarından aşağıda ayrıca bahsedilmiştir

IV Lökositten Fakir / Arındırılmış ES Kullanım Endikasyonları

Lökositlerin risk yaratacağı durumlarda kullanılırlar Bu durumlar şöyle özetlenebilir:

1 Gebeler (Bebek için) ve intrauterin transfüzyon

2 Yenidoğan bebekler ve exchange transfüzyon

3 Konjenital veya akkiz immün yetmezlik veya immünsupresyon

4 Lösemi ve talasemi gibi sık transfüzyon gerektiren hastalar

5 Kemik iliği transplantasyonu olacak / olmuş hastalar

6 Tüm transplant hastaları

V Yan Etkiler

Yan Etki RC RC-BCR RC-AS RC-AS-BCR WRC RC-LD CRC

Dolaşım Yüklenmesi + + + + + + +

Hemolitik Reaksiyonlar + + + + + + 0

Non-hem Reaksiyonlar + + + + 0 Nadiren 0

HLA Alloimmünizasyonu + + + + + Nadiren 0

Viral Bulaş + + + + + Nadiren +

Protozoal Bulaş + + + + + + +

Sepsis (Kontaminasyon) + + + + + + +

Posttransfüzyon Purpurası + + + + + + 0

Sifiliz Bulaşı + + + + + + 0

Posttransfüzyonal AC Hasarı + + 0 0 0 + 0

Elektrolit İmbalansı + + + + 0 + 0

Yan etkiler, hemen hemen her ES türevinde görülmekle birlikte, görülme sıklıkları farklıdır Riskler her komponent için farklı oranlar taşımakta ve % 0’a indirilememektedir Ancak özellikle, lökositten fakir ve arındırılmış süspansiyonlarla yıkanmış süspansiyonlarda istenmeyen etki olasılığı, diğerlerine göre daha azdır

VI Kalite Esasları

Tam Kanın Kalite Esasları

Kontrol Parametreleri Kalite Gereksinimleri Kontrol Sıklığı Laboratuar

ABO , Rh(D) Gruplama Tamamı Grup Lab

Anti-HIV 1/2 abs Negatif Tamamı Tarama lab

HBsAg Negatif Tamamı Tarama lab

ALT (İstenirse) Negatif Tamamı Tarama lab

HBc-ab (İstenirse) Negatif Tamamı Tarama lab

HCV - Ab Negatif Tamamı Tarama lab

Syphilis Negatif Tamamı Tarama lab

CMV - Ab (İstenirse) Negatif Tamamı Tarama lab

HTLV - Abs (İstenirse) Negatif Tamamı Tarama lab

Hacim 450 mL (-/+ %10) Ürünlerin %1'inde İşlem lab

Eritrosit Süspansiyonunun (RC) Kalite Esasları

Tam kanın kalite esaslarına ek olarak aşağıdaki kriterler (Diğer eritrosit süspansiyonları için sayfanın başında "A" kısmına bakınız) :

Kontrol Parametreleri Kalite Gereksinimleri Kontrol Sıklığı Laboratuar

Hacim - Volume 280 mL (-/+ 50 mL) Ürünlerin %1'inde İşlem lab

EVF 0,65 - 0,75 Ayda 4 ünite Kalite kontrol lab

Haemoglobin > 45g / unit Ayda 4 ünite Kalite kontrol lab

Stok sonu hemoliz < eritrosit kitlesinin %0,8'i Ayda 4 ünite Kalite kontrol lab

B TROMBOSİT SÜSPANSİYONLARI

1 Trombosit Süspansiyonu

Tam kandan santrifügasyon yolu ile elde edilirler Her bir ünite ortalama 50 mL (40-70 mL) hacmindedir ve herbiri en az 5,5x10^10 kadar trombosit içerir Komponent, platellet saklama dolabında 20-24 C° ısı aralığında 5 gün saklanabilir ancak fatal seyirli transfüzyona bağlı bakteriyal sepsislerin büyük çoğunluğu trombosit süspansiyonlarından kaynaklanmaktadır Bu sebeple uzun süre saklanmadan kullanılması daha uygun bir yaklaşım olacaktır

Platellet saklama olmadığı durumlarda, manual olarak veya herhangi bir ajitatörle sürekli ajite edilmeli ve kan alımını takiben 4-6 saat içerisinde ise, transfüze edilmelidir

Kullanım Endikasyonları :

Özellikle kanamayı durdurmaya veya önlemeye yetmeyecek sayıda trombosit bulunduğu veya sayıca yeterli olduğu halde fonksiyonel açıdan yetersiz platelletlerin söz konusu olduğu durumlarda kullanılmalıdır

Platellet sayısı 100000/mm3 olan stabil hastalarda trombosit süspansiyonu kullanmanın gereği yoktur Kullanılacak miktar, altta yatan hastalığa ve eğer varsa, kanamanın hızına bağlıdır Bu nedenle kanamanın durdurulması ve hemostazın sağlanması için başlangıç dozu olarak, 1 ü/10 kg önerilmektedir Bu da yaklaşık bir standart olarak 5-6 ünite demektir

2 Trombositten Zengin Plazma

Trombosit süspansiyonu ile içerdiği plazma hacmi dışında aynı özelliklere sahiptir Platelletten zengin plazmanın her bir ünitesi, yaklaşık 200 mL kadar plazma içerir Bu sebeple hastaya hacim yüklenmesi istenmiyorsa, trombosit süspansiyonu tercih edilmelidir

C PLAZMA KOMPONENTLERİ

1 Plazma

Kan alımından sonra santrifügasyonla ayrıştırma ile elde edilir Kullanım süresi, kullanılan antikoagülan solüsyona bağlı olarak 25-40 gün arasında değişmektedir ve 2-6 C° ısı aralığında muhafaza edilir

Kullanım Endikasyonları :

Faktör V ve VIII dışındaki koagülasyon faktörlerinin replasmanında ve warfarin etkisinin geri döndürülmesinde kullanılır

2 Taze Donmuş Plazma

Kan alımın takiben 6-8 saat içerisinde plazmanın ayrıştırılıp dondurulması ile elde edilen bir kan komponentidir Koagülasyon faktörleri açısında oldukça zengin bir üründür Özellikle, plazmadan farklı olarak Faktör VIII ve V içeriği açısından zengindir Bunlara ilaveten, faktör II, VII, IX, X, XI ve antitrombin III de içermektedir Kullanım öncesi plazma çözücülerde 37 C°’de çözülür ve 4-6 saat içerisinde kullanılır Taze donmuş plazma’nın saklanma koşulları aşağıdaki tablo’da verilmiştir

Isı Aralığı Saklama Süresi

-18 C° ile –25 C° 3 ay

-25 C° ile –30 C° 6 ay

< -30 24 ay

Kullanım Endikasyonları :

İzole Koagülasyon Faktör yetersizliğinin tedavisi, Warfarin etkisinin geri döndürülmesi, Masif Kan Transfüzyonu, Antitrombin III yetersizliği, İmmün yetersizlikler ve Trombotik trombositopenik purpura olarak sayılabilir

Kullanım dozu altta yatan hastalığa bağlı olarak değişmektedir Ancak standart doz olarak, 12-15 mL/kg olarak verilebilir 70 kg’lık bir erişkin için bu doz, 4-5 ünite olarak hesaplanabilir

3 Cryopresipitat

TDP’den elde edilen ve özellikle fibrinojen açısından çok zengin bir kan komponentidir Her bir ünite 10-15 mL hacimdedir ve her ünite, en az 80 ünite Faktör VIIIc ve 150 mg Fibrinojen içerir Bununla birlikte, orjinalinin %50’si kadar vWF ve %25’i kadar da Faktör XIII ihtiva etmektedir Saklama koşulları, Taze Donmuş Plazma ile aynıdır

Kullanım Endikasyonları :

Fibrinojen replasmanı, Hemofili A hastalarında Faktör VIII replasmanı, Von Willebrand Hastalığı ve Faktör XIII replasmanı olarak sayılabilir

Tedavi dozu, 70 kg için 10 ünitedir

4 Supernatant Plazma

Cryopresipitatı ayrıldıktan sonra geriye kalan plazmadır Sadece, trombotik trombositopenik purpuralarda kullanılır

Kan Doku

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara

Kanın mikroskoptan görünüşü

Kan, atardamar, toplardamar ve kılcaldamarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar,akyuvar ve plaket) meydana gelmiş kırmızı renkli hayati bir sıvıdır Kan ile ilgili tıbbi terimler genellikle hemo ve hemoto sözcükleri ile başlar Bu sözcükler eski Yunancada kan sözcüğünü karşılayan haimadan türetilmiştir

Kanın ana işlevi besin maddelerinin (oksijen, glikoz) ve yapısal elemanların sağlanması ve atık maddelerin (karbondioksit, laktik asit vs) atılmasının sağlanmasıdır

Her bedende 5 ila 6 litre arası kan bulunur Bu miktar ortalama vücut ağırlığının %7-8'ini oluşturur Kanın yarısı, sıvı olan bölümden yani plazmadan meydana gelir Diğer yarısı ise kanın içinde çeşitli görevler üstlenmiş olan hücreler veya moleküllerdir Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktarının yarısını oluşturmalarına rağmen, yan yana dizildikleri takdirde 96500 km'lik bir çizgi oluşturabilecek kadar fazladırlar Bu, dünyanın çevresini iki kez dolaşmaya yeterli bir uzunluktur

Eğer kanın pıhtılaşmasına izin verilirse, tüpün üstünde kalan sıvıya serum denir Serumda fibrinojen ve pıhtılaşma ile ilgili diğer proteinler, pıhtılaşmada kullanıldığı için yoktur Diger bir deyişle plazma, fibrinojen ve serumdan oluşur

Kanın en önemli görevi akciğerlerden dokulara metabolik hadiseler için gerekli oksijeni taşımaktır Bazı ufak ve basit yapılı canlılarda kanın yapısı deniz suyuna çok benzer Bu canlıların vücut parçalarının gerek duyduğu oksijen bu sıvıda çözünmüş olarak taşınır Daha karmaşık yapılı canlılarda dokuların oksijen ihtiyacı çok fazla olup, çözünmüş halde taşınan oksijen yeterli olamaz Bunlarda “solunum pigmentleri” denilen renkli maddeler oksijeni bağlayarak dokulara taşırlar Bu pigmentlerin (boya maddelerinin) kanda yaygın halde bulunmaları kanı kıvamlı ve akışkanlığı az bir hale getireceğinden insan ve diğer memelilerde pigment taşıyıcı özel hücreler vardır

İnsanlarda kan, birçok canlı hücrenin bulunduğu karmaşık bir ortamdır Her vücut kilosunda 70 mililitre kan bulunduğu kabul edilir Bu hesaba göre 70 kg'lık normal bir erişkinde yaklaşık 5000 ml (5 litre) kan bulunur

Kan, kalbin pompa vazifesi yaptığı bir kapalı sistemde dolaşır Bu sistem kalp ile dokular arasında ve kalp ile akciğer arasında olmak üzere iki bölümdür Bunlardan birincisine “büyük dolaşım sistemi”, ikincisine de “küçük dolaşım sistemi” denilir Toplardamarlardan gelen kan kalbin sağ kulakçığına dökülür Buradan sağ karıncığa geçen kan, kalbin kasılmasıyla akciğere yollanır Akciğerde temizlenen kan, kalbin sol kulakçığına gelir, buradan da karıncığa geçtikten sonra vücuda pompalanır Kan kılcal damarlardan geçerken oksijenini bırakır ve karbondioksit alır

Dokuların oksijen ihtiyacını karşılamak ve artıkları almaktan başka kanın birçok önemli görevi daha vardır Besin maddelerini taşır Vitaminler, enzimler ve hormonların gitmeleri gereken yerlere ulaşmalarını sağlar Kan aynı zamanda, enfeksiyonlara karşı vücudun savunmasında önemli bir role sahiptir Bir iltihabi olaya karşı savaşırken, bir takım kan hücereleri direkt mikrobu tahribe çalışır, diğer bazıları antikor yaparak mikrobu tesirsizleştirir

Kanın bir diğer önemli vazifesi de, iç dengeyi sağlamaktır “Hemeostazis” adı verilen bu dengedeki en ufak değişiklik vücut için tehlikeli durumlar ortaya çıkarır Vücut sıcaklığını ayarlamada önemli rol oynayan kan, metabolizması hızlı organlardan aldığı ısıyı, yüzeydeki damarlardan geçerken verir Ayrıca kan ihtiva ettiği maddelerle vücudun sıvı-elektrolit dengesini de sağlar

İnsan kanının bileşimi [değiştir]

Bir sıvı topluluğu gibi göründüğü halde, kan aynı zamanda bir vücut dokusudur Bu vücut dokusunun ara maddesini diğer dokulardan farklı olarak bir sıvı meydana getirir Plazma kanın % 55'ini teşkil eder Kalan kısmı ise alyuvarlar, akyuvarlar ve pıhtılaşmada rol oynayan trombositlerden meydana gelmiştir

Kan hücreleri kolaylıkla plazmadan ayrılabilir Santrifüj denilen cihazlarla yüksek süratle döndürme sağlanarak, kan hücreleri dibe çöktürülüp, plazmadan ayrılır Kanın vizkozitesi (kıvamı) sudan 5-8 defa daha fazladır

Her gün kanın belli kısmı yenilenir Yaklaşık % 1 kadar kırmızı kan hücresi ölürken, yerlerine aynı miktar genç hücre kemik iliğinden kana verilir Plazma miktarı da en ufak bir değişiklikte hemen dengelenir Bir kan kaybı durumunda vücut denge mekanizmaları ile hemen hacmi sabit tutmaya çalışır Önce dokulardan kana sıvı geçişi olur Daha sonra hızla genç alyuvarlar kana verilmeye başlanır Büyük miktarlarda kanın kaybedildiği durumlarda şok ortaya çıkar Kaybolan kan yerine konmazsa şok durumu atlatılamaz

Plazma: Kan plazması, % 91 su, % 8 organik maddeler ve % 1 inorganik maddelerden müteşekkildir Organik bileşenlerin tamamına yakını, proteindir ve plazma için proteinlerin suda çözünmesiyle meydana gelir denir Plazmanın üç temel proteini albumin, globulin ve fibrinojendir 100 mililitre plazmada 4,5 gr albumin, 2,5 gr globulin ve 0,3 gr fibrinojen bulunur

Albumin: Proteinlerin en küçük moleküllü olanlarından biridir Kanın osmotik basıncının dörtte üçünü albumin sağlar Osmotik basınç sayesinde kan-plazma oranı korunur Albumin karaciğerde yapılır Karaciğer bozukluğu olanlarda hipoalbuminemi denilen plazma albumin seviyesi düşüklüğü ortaya çıkar

Globulin: Plazma globulinleri birçok değişik türdedir Elektroforez metoduyla globulinler alfa, beta ve gamma parçalarına ayrılabilir Alfa ve beta globulinler çeşitli proteinleri bağlayarak, çeşitli yerlere taşırlar Gama globulinlerden ise hastalıklarda bağışıklık sağlayan savunma maddeleri yapılır

Fibrinojen: Kan pıhtılaşma mekanizmasının en son basamağını yapan proteindir Fibrinojen molekülleri fibrin liflerine dönerek katılaşırlar ve pıhtılaşma hasıl olur

Proteinlerden başka plazmada alınan gıdaların metabolizma ürünleri olan ürik asit, kreatinin, amino asitler gibi bir takım organik moleküller de bulunur Diğer organik maddeler ise glikoz, yağlar ve kolesteroldür

Plazmanın başlıca inorganik bileşenleri elektrolitlerdir Bunlar sodyum (Na+), klor (Cl-), kalsiyum (Ca++), fosfat (PO4)-3, sulfat (SO4)-2 ve mağnezyum (Mg++)dur

Alyuvarlar: Kırmızı kan hücreleri kanın hücre kısmının tamamına yakınını meydana getirirler Kanın her milimetre kübünde yaklaşık beş milyon alyuvar bulunur Mikroskopta bakıldığında alyuvarlar, ortası çökük tavla pulu şeklinde görülür Ortalama çapları 7,5 mikron olup, merkezdeki kalınlıkları bir mikrondur (Bkz Alyuvarlar)

Hemoglobin: Her kırmızı kan hücresinde oksijen bağlama yeteneğindeki bir proteinli boya (pigment) olan hemoglobin bulunur Oksijenle dolu olan hemoglobine “oksihemoglobin” denir Bu, kana parlak kırmızı rengini verir Dokulara oksijen getirdikten sonra bir miktar karbondioksiti alarak akciğerlere getirir Buna da “karbaminohemoglobin” denir (Bkz Hemoglobin)

Akyuvarlar: Alyuvarlardan ayrı olarak tam hücre özelliği gösterirler Bir çekirdekleri ve diğer hücre organelleri vardır 10-20 mikron çaplarıyla da alyuvarlardan daha büyüktür Hareketleri amipsi şekildedir Bir milimetreküp kanda yaklaşık 7000 kadar akyuvar bulunur Beyaz hücreler ailesinin en önemli fertleri “granülositler” (parçalı nüveliler), “lenfositler” ve “monositler”dir Akyuvarların % 60-70'ini granülositler, % 30-45'ini lenfositler % 10'dan az kısmını da monositler teşkil eder Granülositler de aralarında “nötrofil”, “bazofil” ve “eozinofil” olmak üzere üç çeşide ayrılırlar Bunların büyük çoğunluğunu nötrofiller teşkil eder

Beyaz kan hücreleri iki yolla vücudun infeksiyonlara karşı savunmasını üstlenirler Granülositler ve monositler mikroorganizmayı yutarak (fagositozla) yok ederken lenfositler antikor meydana gelmesine sebeb olarak mikroorganizmaya karşı çalışırlar Akyuvarların en büyükleri olan monositler de bakteri ve ölü hücre kırıntılarını yerler Ömürleri çok kısadır İnsanda 4 gündürMikrobik khastalıklarda sayıları artar (Bkz Akyuvar, Antikor, Bağışıklık)

Trombositler: Çapları sadece 1-2 mikron olan kanın en küçük hücreleri olan trombositler, pıhtılaşmada önemli rol oynarlar Kırmızı kemik iliğindeki dev hücrelerin (megakaryosit) parçalanmasıyla meydana gelen oval veya yuvarlak, renksiz ve çekirdeksiz parçacıklardır Kan pulcukları olarak da bilinirler Her milimetreküp kanda yaklaşık 150-400 bin trombosit bulunur Kanda 9 gün sağ kalırlar Yağ, protein ve karbonhidratlardan gayri bir takım enzimleri de vardır Damar yaralanmalarında, damarın iç yüzüne yapışarak tıkarlarSalgıladıkları trombokinaz enzimiyle pıhtılaşmada rol oynarlarPıhtı meydana geldiğinde katılaşarak yaranın ağzını büzerler ve kanamayı durdururlar Trombositlerin pıhtılaşmadaki çok önemli görevlerinin dışında serotonin, adrenalin, noradrenalin ve histamin maddelerini taşıma vazifeleri de vardır

Kan yapıcı organlar: Kan yapan organlar olarak, kemik iliği, lenf nodülleri (bezeleri) ve dalak sayılabilir Ana karnında karaciğer, dalak ve kemik iliği tarafından yapılan akyuvar yapımını doğumdan bir süre sonra tamamiyle kemik iliği üstlenir Dalak ve lenf bezleri “Lenfatik doku”nun en önemli kısımları olup lenfosit ve monositleri imal ederler (Bkz İlik)

Lenfatik doku: Bademcikler, timus, barsak mukozasında da bulunmasına rağmen, lenfatik dokunun iki büyük merkezi lenf bezleri ve dalaktır Bu doku, lenfositleri meydana getiren lenfoblastlar ve monositleri yapan histiositlerden husule gelmiştir Blenfositlerinden meydana gelen “plazma hücreleri” antikor yapımında görev alırlar

Pıhtılaşma: Damar yaralanmalarında dışarı çıkan kanın, birtakım kimyasal reaksiyonlar sonucu sıvı halden pelte koyuluğuna veya katı hale geçmesine kanın pıhtılaşması denirPıhtılaşma sayesinde kan kaybı önlenirPıhtılaşma mekanizması, çok kompleks olmakla beraber olayın son kademesini ve esasını kanda çözünen plazma proteini fibrinojen'in çözünmeyen ipliksi yapıdaki Fibrin'e dönüşmesi teşkil eder

Kanın pıhtılaşması [değiştir]

Herhangi bir darbe sonucu hasar gören doku, yırtılan kan damarlarının çeperleri ve kan pulcukları (trombositler) tarafından pıhtılaşma mekanizmasını başlatacak olan trombokinaz (tromboplastin) enzimi salgılanır

Karaciğer tarafından salgınan ve üretimi için K vitaminine ihtiyaç duyulan aktif olmayan plazma proteini protrombin, trombokinaz enzimi tarafından trombin'e çevrilir Trombin, kan pulcuklarını da yapışkan yapar Böylece trombositler, yırtılan damarı tıkamak için damarın iç çeperine yapışmaya başlar

Trombin, kalsiyum tuzları'nın varlığında bir enzim gibi görev yaparak karaciğerin bir salgısı olan plazma proteini fibrinojen'i, ince uzun iplikçikler şeklinde teşekkül eden fibrin'e dönüştürür

Fibrin iplikçikleri, kırmızı kan hücrelerini, kan pulcuklarını ve proteinlerini bir ağ gibi sararak çökeltir Yaranın içini dolduran bu çökeltiye pıhtı denir Pıhtı, yavaşça büzülerek küçülür ve temiz sarı bir sıvı açığa bırakır Bu sıvıya serum adı verilir

Pıhtı bir süre sonra kurur Yara, fibroblast hücreleri ve deriye ait dış tabaka hücreleri tarafından onarılır

Damarların iç yüzeyleri kaygan olduğundan, kan buralara yapışıp pıhtılaşamaz Ayrıca normal kan dolaşımı esnasında çeşitli maddeler pıhtılaşmayı önler Bunlardan biri karaciğer tarafından üretilen heparin'dir Heparinin çokluğu, K vitamini eksikliği, karaciğer hastalıkları pıhtılaşmayı geciktirir Bu gibi durumlarda, bedende nokta halinde kanamalar görülür K vitamini, hava teması, sıcaklık, asitler, kalsiyum tuzlarının çokluğu da pıhtılaşmayı hızlandırır

Damarda yaralanma, kireç toplanması veya kolesterin birikmesi gibi hallerde kan damarın içinde pıhtılaşabilir Damarda meydana gelen bu pıhtıya emboli (tıkaç) denir Bu pıhtının kalbi besleyen ince damarları (karonerleri) tıkamasından kalp enfarktüsü ortaya çıkar Çok tehlikeli olan bu hastalıkta kalp kasları beslenemediğinden zaman içinde bozulur Bu gibi hastalar kalp yetmezliğinden ölebilirTıkanma akciğer veya böbreklerde olursa akciğer ve böbrek enfarktüsü adını alır

Hemofili denen irsi bir hastalıkta kan pıhtılaşması olmaz veya pek yavaş olur Bu tip hastalar, bir diş çekiminden veya sünnet olmaktan ileri gelen kanamaların durmaması yüzünden hayatını kaybedebilirler Bunlara kan vermek ve pıhtılaştırıcı ilaçlar şırınga etmek suretiyle yardım edilmeye çalışılır Bu hastalık daha çok erkeklerde görülür (Bkz Hemofili)

Kan grubu

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara

Kan Grubu, insan kanındaki antikorlara bakılarak, kanın özelliğini belirtmek için oluşturulmuş sınıflandırma sistemidir A, B, AB ve 0 türleri mevcuttur Bundan bağımsız olarak, Rh değeri + veya - değerinde olabilir Bu iki sistemin kombinasyonundan 8'li kan grubu tablosu oluşmuştur Türkiye'de iki sistem yan yana yazılarak belirtilir Örneğin; A türü kanda Rh değeri negatif ise, o kan için A Rh- grubu denir Türkiye'de Kızılay'ın verilerine göre en fazla bulunan grup A Rh+'dir

A, B, O ve Rhesus (Rh) sıklığı [değiştir]

Grup Sıklık

Avrupa Türkiye¹

O Rh+ 38% 29%

A Rh+ 34% 39%

B Rh+ 9% 14%

O Rh- 7% 4%

A Rh- 6% 6%

AB Rh+ 3% 5%

B Rh- 2% 2%

AB Rh- 1% 1%

¹ Kaynak

Kan grupları insanlar arasında eşit dağılmamıştır O Rh+ en sık ve AB Rh- en ender görülen gruplardır Değisik toplumlarda kan gruplarının degisik oranlarda bulunabilinmektedir Tablodaki değerler Avrupa kökenli ve Türk insanlar içindir

Genotip sıklığına göre değişik toplumlarda tahmin edilen Rh faktörü sıklığı:

Toplum Rh(D)- Rh(D)+

Avrupa kökenliler 16% 84%

Afrika kökenliler 09% 991%

Diğer 01% 999%

Kan grubu uyumu [değiştir]

Her ne kadar aşagıdaki tablo genel olarak doğru ise de uzun dönem kan tranfüzyonu gerektiren kişilere kendi kan gruplarının aynısının verilmesi zorunludur

Kan uyum tablosu

Alıcı Kan Grubu Verilebilen kan grupları

AB Rh+ Tüm kan grupları

AB Rh- O Rh- A Rh- B Rh- AB Rh-

A Rh+ O Rh- O Rh+ A Rh- A Rh+

A Rh- O Rh- A Rh-

B Rh+ O Rh- O Rh+ B Rh- B Rh+

B Rh- O Rh- B Rh-

O Rh+ O Rh- O Rh+

O Rh- O Rh-


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.