Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
keçi, yetiştiriciliği

Keçi Yetiştiriciliği

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Keçi Yetiştiriciliği



1 TÜRKİYE' DE KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN GENEL DURUMU

Türkiye tarımında keçi yetiştirme, değişik ekolojik ve sosyo ekonomik koşullara bağlı olarak farklı sistemler halinde şekillenmiştir Bu nedenle, Ülkemizdeki keçi yetiştirme biçimlerini, değişik başlıklar altında yorumlamak ve buna ilişkin olarak, farklı önerilerde bulunulması gerekmektedir

Türkiye toplam et üretimi içerisinde, keçi etinin oransal payı % 183, toplam süt üretimindeki keçi sütünün oransal payı ise % 11,2 gibi küçümsenmeyecek düzeydeki değerlerdir Diğer taraftan 1980 yılında, keçi den elde edilen tiftik üretimi 5875 ton, kıl üretimi 9275 ton ve toplam deri üretimi ise 1379520 adettir Buna göre ürün bazında değerlendirildiğin de, hayvansal üretim içerisinde, keçinin önemine karşın, keçilerden birey başına elde edilen verim çok düşük düzeydedir Gerek genetik, gerek çevre iyileştirmelerin özellikle kapsam yönünden sınırlı kalması, günümüzde böyle bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmuştur

2 KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN ÖNEMİ

21 Türkiye Keçi Yetiştiriciliğinin Durumu

Keçi yetiştiriciliğinin ülke ekonomisi ve beslenmedeki yeri ve önemini belirtmek açısından bir ölçüt verilmek istendiğinde, nüfus başına keçi sayısı ile kişi başına düşen keçi eti ve sütü dikkate alınmaktadır Kişi başına keçi sayısının bir ve daha fazla veya kişi başına düşen keçi eti ve sütü toplamının 10 kg ve daha fazla olduğu ülkelerde keçi, ekonominin ve beslenmenin önemli öğelerinden biri olma özelliğine sahiptir

Keçi yetiştiriciliğinin yaygın olduğu bölgeler, doğa ve yaşam koşullarının güç, bitkisel üretim olanaklarının son derece sınırlı olduğu yerlerdir Keçi yetiştiriciliği, yetiştiricinin genellikle tek geçim kaynağıdır Keçi yetiştiriciliğinin tümüyle mera ve doğa koşullarına dayalı biçimde yürütüldüğü bu bölgelerde yetiştiriciler ve sürüler göçebe veya yarı göçebedir İnsanlar genellikle tüm yaşam, umut ve geleceklerini keçi sürülerine bağlamıştır ve çağdaş uygarlıktan uzak bir yaşam sürdürmektedirler Ektansif koşullarda yetiştirilen keçilerden elde edilen süt ve etin büyük bir bölümü, yetiştiricilerin kendi gereksinimlerini karşılamasında kullanılır Tüketim fazlası ürünler ise genellikle üretim bölgesinde pazarlanmaktadır Bu tip yetiştiricilik ve üretim tarzına Türkiye'de özellikle Toroslar ve Güney Ege'de sıklıkla rastlanmaktadır

Yaşam ve eğitim düzeyinin daha yüksek olduğu ülkelerde ise uzun yıllardır sürdürülen çalışmalar sonucu belirli verim yönlerinde ıslah edilmiş, erken gelişen, yemden yararlanmaları yüksek, yerli ırklara oranla daha az hareketli ırklar geliştirilmiştir Bu ülkelerde de keçi yetiştiriciliği büyük ölçüde meraya dayalı olarak yürütülmekle birlikte, bilgili bir ek yemleme ile desteklenmekte ve gerçek anlamda ekonomik bir çaba olarak sürdürülmektedir Bu tip keçi yetiştiriciliği, genellikle diğer çiftlik hayvanlarınca değerlendirilemeyen dağlık arazilerdeki meraların, küçük bağ-bahçe işletmelerinin artıklarının değerlendirilmesine yönelik olarak yapılmakta, ailenin veya işletmenin süt ve et gereksinimlerini karşılamaktadır Bunun yanında keçi peynir üretiminin yaygın olduğu bölgelerde ise çok sayıda süt keçisi barındıran ticari işletmelere de rastlanmaktadır

Süt keçisi yetiştiriciliğinin bir başka biçimi de büyük şehir kenarları ve yakınlarında yaşayan ailelerin süt ve kısmen de et gereksinmesini karşılamaya yönelik olarak yapılamaktadır Aile işletmeleri olarak adlandırılan bu yetiştiricilik tarzında işletmenin keçi mevcudu birkaç başı geçmemektedir

Kısaca keçi yetiştiriciliği özellikle çevre koşulları yetersiz bölgelerde yaşayan, sınırlı gelire sahip halk kitlelerinin esas gelir ve besin kaynağını oluşturması bakımından büyük öneme sahiptir Bunun yanında çeşitli ülkelerde ticari keçicilik işletmeleri de mevcuttur

Keçi yetiştiriciliğinin önemi ve avantajları kısaca şu şekilde özetlenebilir

a) Keçiler kötü çevre koşullarında kolaylıkla yetiştirilebilmektedir

b) Diğer çiftlik hayvanlarınca değerlendirilemeyen dağlık bölge meralarını değerlendirebilirler

c) Diğer çiftlik hayvanlarınca değerlendirilemeyen kaba yemleri değerlendirebilirler

d) Et, süt, kıl, tiftik, deri, post, bağırsak, gübre gibi çok çeşitli amaçlarla kullanılabilen çok sayıda ürüne sahiptirler

e) Bitkisel üretim yapılacak arazisi bulunmayan orman içi ve kenarı yerleşim birimlerinin en önemli veya tek geçim kaynağıdır

f) Büyük şehir kenarı veya yakınında yaşayan düşük gelirli yetiştiricilerin süt ve et gereksinmesini karşılanmasını sağlar,

g) Yetiştiricinin her an kolaylıkla para dönüştürebileceği hayvanlardır

h) Ucuz olmaları nedeni ile sürü kurma kolaylığı sağladıkları gibi çeşitli olumsuz faktörler nedeniyle daha az risklidir

i) Basit ve ucuz maliyetli barınaklarda yetiştirilebilirler

21 Türkiye Keçi Yetiştiriciliğinin Durumu

[Konu Başlığı]Türkiye'nin tüm bölgelerindeki çok yönlü tarım işletmelerinde hayvancılık önemli bir yer tutar Ancak genellikle küçük işletmelerin çoğunluğu oluşturduğu tarımsal yapılanma nedeniyle diğer üretim dallarında olduğu gibi hayvancılık da ektansif bir karakter göstermektedir

Ovalık alanlardan dağlık yörelere gidildikçe işletmelerin ekonomik güçleri daha da azalmakta, hayvancılık bakımından doğaya bağımlılık artmaktadır İşte özellikle bu bölgelerde keçi yetiştiriciliği önem kazanmaktadır Her türlü elverişsiz yaşam koşullarının egemen olduğu bu bölgelerde yaşayan insanların en önemli ve hatta çoğu kez tek geçim kaynağını keçi yetiştiriciliği oluşturmaktadır

Keçi; 10328000 başı Kıl ve 1614000 başı Tiftik keçisi olmak üzere Türkiye hayvan varlığı içerisinde önemli bir yere sahiptir Hemen tüm bölgelerde yetiştirilmekle birlikte keçi populasyonunun büyük bölümü Akdeniz, Ege, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunmaktadır Bu durum keçi yetiştiriciliğinin daha çok dağlık, ormanlık, bitkisel üretim yapabilecek alanların sınırlı, koşulların elverişsiz olduğu bölgelerde yoğunlaştığının açık bir kanıtıdır

Türkiye'nin çeşitli bölgelerine dağılmış olan keçi varlığı, bu bölgelerde yaşayan geniş halk yığınlarının aile ekonomisinde olduğu gibi yurt ekonomisinde de önemli bir yer tutmaktadır Türkiye keçi populasyonundan sağlanan et, süt, tiftik, kıl ve deri üretimi ile toplam üretim içerisindeki payları aşağıdaki çizelgede görülmektedir

Türkiye'nin Keçi Ürünleri Üretimi ve Toplam Üretim İçerisindeki Payları

ÜretimToplam Üretimdeki Payı

%Et ( t )24265446

Süt ( t )426850917

Tiftik ( t )326010000

Kıl ( t )643010000

Deri ( adet )16830001259*

* Koyun ve keçi derisi üretimindeki payı

Görüldüğü gibi keçilerden elde edilen ürünler toplam üretim içerisinde küçümsenemeyecek bir paya sahiptir Ancak, elde edilen ürünlerin nicelik ve nitelik bakımından istenilen düzeyde olduğu söylenemez Gerek keçilerin genetik yapıları, gerek bakım, besleme, yetiştirme ve pazarlama koşullarının yetersizliğinden kaynaklanan bu durum hayvan başına düşen gelirin çok az olmasına neden olmaktadır Ancak keçi yetiştiriciliğinin Türkiye'deki durumu ve yapısı göz önüne alındığında aile ve ülke ekonomisindeki önemli yerini daha uzun süre koruyacağı kolayca anlaşılır

Alıntı Yaparak Cevapla

Keçi Yetiştiriciliği

Eski 10-07-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Keçi Yetiştiriciliği



3 KEÇİ IRKLARI

31 Süt Keçisi Irkları

311 Saanen

312 Toggenburg

313 Alpin

314 Beyaz Alman Keçisi

315 Alaca Alman Keçisi

316 Nubya Keçisi

317 Malta Keçisi

32 Et Keçisi Irkları

321 Boer Keçisi

322 Keşmir ve Tiftik Irkları

33 Türkiye Yerli Keçi Irkları

331 Ankara Keçisi

332 Türkiye Yerli Kıl Keçisi

333 Kilis Keçisi

Geçmiş yıllarda keçi ırklarının sınıflandırılmasında ırkların boynuz ve kulak yapılarındaki farklılıklardan yararlanılmaya çalışılmıştır Fakat bu yolla yapılan sınıflandırmanın tüm keçi ırklarını tanımlamada yetersiz kaldığı görülmüştür Bugün, daha ayrıntılı bir sınıflandırma yapılması gerektiğinde, üzerinde durulan ırkların boynuz ve kulak yapıları yanında verim özellikleri ile, yetiştirildikleri bölgenin coğrafi koşulları da sınıflandırma kriteri olarak dikkate alınmaktadır

31 Süt Keçisi Irklrı

Keçi ırkları içerisinde en önemlilerini ve en büyük grubunu süt keçileri oluşturmaktadır Bu ırklar çeşitli dış yapı özellikleri bakımından benzerlik göstermektedirler Süt ırkı keçilerin vücutları ince, zayıf ve kuru yapılıdır Bu nedenle vücudun çeşitli bölümleri köşemsi görünümde olup, dokunulduğunda kemikler hissedilebilir Deri genellikle yumuşak, ince ve esnektir Tüm süt keçisi ırklarında meme iyi gelişmiştir ve bezel bir yapıya sahiptir Memeye kan sağlayan damarlar oldukça iyi gelişmiş ve dıştan bakıldığında kolayca fark edilebilecek bir durumdadır

Süt keçilerinin belirtilen ortak anatomik özellikleri yanında fizyolojik özellikleri bakımından da ortak yönleri vardır Örneğin süt keçi ırklarının süt verimleri yüksek, laktasyon süreleri uzundur Ayrıca bu ırakların hemen tamamında döl verimi ve gelişme hızı diğer keçi ırklarına göre yüksektir

Süt keçisi ırklarının büyük bölümünde ortak olan bu özelliklerin bazıları veya tümü bakımından ırklar arasında az ya da çok farklılık olabileceğini de unutmamak gerekir

311 Saanen

Saanen, İsviçre keçi ırklarından biridir Vücut rengi düz beyaz olan Saanen keçileri gelişme hızı, süt ve döl verimi yüksek bir ırktır Bu özelliklerinin yanında uyum yeteneklerinin de oldukça iyi olması nedeniyle pek çok ülkeye götürülen Saanen keçileri bu ülkenin yerli keçi ırklarının ıslahında yaygın olarak kullanıldığı gibi saf olarak da yetiştirilmektedir

Saanen keçileri, süt keçilerinin ortak yapısal özelliklerine sahiptir Canlı ağırlıkları ergin keçilerde 50, tekelerde 65-70 kg dolayındadır Mera ve yemleme koşullarının elverişli olduğu çok çeşitli çevre koşullarında yetiştirilebilen Saanen keçilerinin ortalama 280 gün olan laktasyonda süt verimleri 700 kg' ın üzerinde gerçekleşmektedir

312 Toggenburg

İsviçre keçi ırklarındandır Vücut rengi kahverengiden griye kadar değişen çeşitli tonlarda olabilmektedir Süt keçilerinin genel dış yapı özelliklerine sahiptir Ergin keçilerin ağırlığı 45, tekelerinki ise 65 kg dolayındadır

Toggenburg keçileri de çok çeşitli iklim ve çevre koşullarına kolaylıkla uyum sağlayabilmektedirler Ancak yüksek süt verimlerini iyi bakım ve yemleme koşullarında sürdürebilirler Uyum yeteneklerinin iyi olması bu ırkın da çeşitli ülkelere götürülerek yerli keçilerin ıslahında kullanılmasını sağlamıştır

Toggenburg keçileri ortalama 270 gün süren laktasyonda 650-700 kg süt vermektedirler Gelişme hızı ve döl verimi yüksek olan Toggenburg keçilerinde ikiz ve üçüz doğumlara sık rastlanır

313 Alpin

İsviçre ve Fransa'da yaygın olarak yetiştirilen Alpin keçilerinin bu iki ülkeden hangisinin gen kaynağı olduğu tartışmalıdır

Alpin keçilerinde vücut açık kahverengiden siyaha kadar değişen renklerde olabilmektedir İnce ve kemikli bir yapıya sahip olan Alpin keçileri dağlık bölgelerde kolaylıkla yetiştirilebilmektedir Ergin keçiler 45, tekeler 65 kg ağırlıktadır

Süt keçisi ırklarının tüm ortak özelliklerine sahip olan Alpin keçilerinin ortalama 270 gün süren laktasyonda süt verimleri 550 kg'nin üzerindedir Döl verimi de yüksek olan bu keçi ırkının gelişme hızı Saanen ve Toggenburg'a göre biraz daha yüksektir

314 Beyaz Alman Keçsi

Almanya yerli beyaz keçilerinin Saanen ile melezlenmesinden elde edilmişlerdir Dış yapı olarak Saanene benzeyen bu ırk, beyaz renkli ve sağlam yapılıdır Gelişme hızı ve döl verimi yüksek olan bir ırk olan Beyaz Alman Keçilerinin laktasyon süt verimleri 1100 kg'nin üzerindedir Uyum yeteneklerinin çok iyi olması nedeniyle çeşitli ülkelere götürülen Beyaz Alman Keçileri başarılı biçimde yetiştirilebilmektedir

315 Alaca Alman Keçisi

Bu keçi ırkı vücut rengi dışındaki yapı özellikleri bakımından Beyaz Alman Keçisine büyük benzerlik gösterir Süt verimi 900 kg'nin üzerinde olan Alaca Alman Keçilerinin dişileri 60, erkekleri 80 kg ağırlıktadır

316 Nubya Keçisi

Akdeniz keçi ırklarının önemlilerindendir Kuzey Afrika ülkelerinin tümünde yetiştirilmektedir Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yetiştirilen Kilis keçilerinin kökenli de Nubya keçileridir

Nubya keçilerinin vücutları çeşitli renklerde olabilmekle birlikte, kahverengi-siyah ve sarı alacalılara çok rastlanır Ergin keçiler 35, tekeler ise 55 kg ağırlıktadır Nubya ırkının dikkat çekici dış yapı özelliklerinden birisi çok geniş ve uzun sarkık kulaklı oluşudur

Nubya keçilerinin en önemli özellikleri döl verimlerinin yüksek olmasıdır Bu ırka ikiz ve üçüz doğumlara çok sık rastlanır Kızgınlıkların büyük ölçüde tüm yıla yayıldığı bu ırkta yılda iki kez doğum yapan keçilere sık rastlanır Doğumdan sonra 10 ay sağılabilen Nubya keçilerinin ortalama süt verimleri 850-900 kg dolayındadır Sürekli yağ oranı %7-8 dolayında yani diğer ırkların süt yağı oranının iki katına yakındır

Sıcak iklim koşullarına iyi uyum sağlamış olan Nubya keçisi soğuk iklim bölgelerinde ancak ağılda yetiştirilebilmektedir

317 Malta Keçisi

Akdeniz keçi ırklarından birisi olan Malta, Nubya ve Mursiye keçilerinin melezlenmesinden elde edilmiştir Akdeniz iklimine çok iyi uyum sağlamış olan bu ırk Akdeniz ülkelerinin hemen tamamında yetiştirilmektedir

Malta keçilerinde renk büyük bir varyasyon göstermekte, beyazdan siyaha kadar değişen tek renklilere çeşitli renklerde alacalarına rastlanmaktadır Vücut narin ve kuru yapılışlıdır Yürüme yeteneği pek iyi olmadığından 3-5 başlık küçük birimler halinde ağıl, avlu ve bahçelerde yetiştirilmektedir Sütçü ırk özelliklerine sahip Malta keçilerinin 6 ay süren laktasyon boyunca günlük 2-4 kg süt verdikleri bildirilmektedir Döl verimi çok yüksek olan Malta keçileri bir doğumda 2-3, hatta bazı zaman 4-5 oğlak vermektedirler

32 Et Keçisi Irkları

Geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde ve esas olarak süt veya hayvansal lif üretmek amacıyla yetiştirilmeyen keçi ırklarının tümü bu gruba dahil edilebilirler Bu ırklar herhangi bir verim yönünde ıslah edilmemişlerdir Genellikle, deri ve bazen de lif ve sütünden de yararlanılan bu ırklar renk, cüsse ve yapısal özellikler bakımından geniş bir varyasyon gösterirler Genellikle dışa kapalı bir ekonomik yapıya sahip işletmeler tarafından yetiştirilen bu hayvanlardan elde edilen ürünler işletme içerisinde tüketilmektedir

321 Boer Keçisi

Yukarıda sözü edilen ırklar dışında ve et keçisi ırkı olarak nitelendirilebilecek en önemli keçi ırkıdır Güney Afrika'da yetiştirilen Boer keçileri et verimi yönünden seleksiyon yolu ile elde edilmiştir Boer keçilerinin vücut rengi beyaz, baş ve boyunları kızıl renklidir But gelişmesi oldukça iyi olan Boer keçilerinin kastre erkeklerinin ağırlığı 100 kg'ye ulaşabilir

Boer keçilerinde yılın tüm mevsimlerinde kızgınlık görülmektedir Bu nedenle yılda iki veya iki yılda üç kez doğum yapabilmektedirler Böylece bir keçiden yılda 360 oğlak mümkün olmaktadır Beside oldukça hızlı gelişen oğlaklarında günlük ağırlık artışı 227-270 g arasında değişmektedir Bir kg ağırlık artışı sağlamak için tükettiği yem miktarı oldukça düşük olan Boer keçilerinin karkas ve et kalitesi yüksektir

322 Keşmir ve Tiftik Irkları

Keşmir ve Tiftik keçileri, tekstil sanayiinin önemli bir hammaddesi olan Keşmir ve Tiftik üretimi amacı ile üretilmektedirler Orta Asya'nın 3000-5000 m yükseklikteki dağlık bölgelerinde yetiştirilen Keşmir keçileri, "Orta Asya Tüy Keçisi" veya yünlü anlamına gelen " Paşmina" olarak da adlandırılırlar Dişileri 30-40, erkekleri 60 kg ağırlıktadır Vücut kalın ve çok örtülüdür Üst kıllar genellikle beyaz olmakla birlikte sarı, kahverengi, gri, siyah ve alacalı olabilir Keçi başına Keşmir üretimi 100-200 g arasında değişir Çok ince kıllardan oluşan Keşmir yüksek fiyatlarla satılmaktadır

İran, Irak, Afganistan, BDT, Pakistan, Hindistan ve Nepal'de 20'ye yakın Keşmir ırkı yetiştirilmektedir

33 Türkiye Yerli Keçi Irkları

Keçi varlığı bakımından yapılan sıralamada dünya ülkeleri arasında ön sıralarda yer alan Türkiye'de; Ankara, Kıl ve Kilis olmak üzere başlıca üç keçi ırkı yetiştirilmektedir Bunların dışında özellikle İzmir ve İstanbul dolaylarında da az sayıda Malta keçisi yetiştiriciliği yapılamaktadır

331 Ankara Keçisi

Ankara keçisinin anavatanı Orta Asya'dır Türkler tarafından Anadolu'ya getirilen bu keçiler özellikle Orta Anadolu'nun iklim ve çevre koşullarına çok iyi uyum sağlamış ve bugünkü özelliklerine sahip olmuştur Bütün dünyada Ankara Keçisi olarak tanınan bu ırk 1838 yılına kadar sadece Anadolu'da yetiştirilmiş, bu tarihten sonra öncelikle Güney Afrika olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde yetiştirilmeye başlanmıştır

Türkiye'nin Ankara keçisi yetiştiriciliği özellikle Orta Anadolu'da yoğunlaşmıştır Bunun dışında, Siirt, Mardin, Bitlis, Sivas, Burdur, Isparta illerinde de yetiştiriciliği yapılmaktadır

Ankara keçisi küçük ve zayıf yapılışlı bir ırktır Keçiler 28-35, tekeler 35-45 kg canlı ağırlıktadır Esas vücut rengi beyaz olan Ankara keçilerinin, krem, sarı, gri, kahverengi, siyah ve alacalı renklerine de rastlanmaktadır Koyu ve alaca renkliler daha çok Kıl ve Ankara keçisi yetiştirme bölgelerinin birbirine karıştığı sınır bölgelerde görülür

Ankara keçileri genellikle boynuzludur Kulaklar geniş, uzun ve sarkıktır Baş, boyun, karın altı ve tüm vücut parlak, uzun ve tekstil sanayiince aranan bir hayvansal lif olan tiftik ile örtülüdür Kas ve kemik gelişimi pek iyi olmamakla birlikte yürüme yeteneği çok iyidir Yetiştiriciliği tamamen merada otlatmaya dayalı olan Ankara keçileri yaşam ve verimleri için gerekli besin maddelerini sağlayabilmek için zayıf meralarda çok uzun mesafeleri yürümek zorunda olduklarından bu özellikleri son derece önemlidir

Ankara keçilerinde esas verim tiftiktir Tiftik verimi yaş, cinsiyet, beslenme ve bireyin özelliklerine bağlı olarak değişmek üzere dişilerde 15-3 erkeklerde 3-6 kg arasında değişmektedir Türkiye genelinde ise hayvan başına ortalama tiftik verimi 16-18 kg arasında değişmektedir

Yüzyıllar boyunca sadece ülkemizde üretilen tiftik bu süreçte dünya piyasasında yeterli talebi bulmuş, gerek ülkenin, gerek Ankara keçisi yetiştiricilerinin bu üretimden yeterli gelir elde etmesini sağlamıştır Tiftik üretiminin Türkiye'nin tekelinden çıkması dünya piyasasında rekabet ortamı yaratmış ve Türkiye'nin ve Ankara keçisi yetiştiricilerinin gelirlerinde önemli düşüşler olmuştur Bunun sonucu olarak Ankara keçisi yetiştiriciliği albenisini büyük ölçüde yitirmiş, zaman zaman 5-6 milyon başa çıkmış olan Ankara keçisi varlığı hızla azalarak bugün 16 milyon başa düşmüştür

Ankara keçisi yetiştiriciliğinin bu durumu yetiştiricilerin gelirlerinin arttırılması için tiftik dışındaki verimlerinin, üzerinde de önemle durulması gerektiğini göstermiştir Ankara keçilerinin ıslahında tiftik verim ve özellileri yanında süt ve et verim özelliklerinin de üzerinde durularak daha üretken bir tipin oluşturulmasına çalışılmalıdır Ankara keçisi etinin kokusuz oluşu sevilerek tüketilmesi ve tüketiminin yaygınlaşması bakımından avantaj olarak kabul edilmektedir Uluslar arası piyasanın keçi eti talebi ve keçi etinin bu piyasada kuzu eti fiyatına satılabildiği göz önüne alınırsa Ankara keçilerinin et verim özelliklerinin iyileştirilmesinin önemi daha iyi anlaşılır

332 Türkiye Yerli Kıl Keçisi

Türkiye yerli kıl keçileri uzun sürüden beri yetiştirildiği Anadolu'nun iklim; çevre ve yetiştirme koşullarına dayanıklı, zayıf meralardan yararlanabilen kanaatkar hayvanlardırYetiştirildikleri bölge ve uygulanan bakım ve beslemenin farklı tipleri vardır

Kıl keçilerinde vücut rengi beyazdan siyaha kadar değişebilmekle birlikte en çok rastlanan renk siyahtır Kıl örtüsünü oluşturan üst kıllar çok kaba, alt kıllar ise çok incedir Genellikle boynuzlu olmakla birlikte boynuzsuzlarına da rastlanmaktadır, zayıf fakat güçlü bir vücut yapısına sahip olan kıl keçilerinin yürüme ve tırmanma yetenekleri çok iyidir Bu nedenle, yetersiz mera koşulları ve sarp arazilerde besin maddeleri ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılayabilirler Canlı ağırlık ergin keçilerle 45, tekelerde 55 kg dolayındadır

Kıl keçileri 180-200 gün süren laktasyonları boyunca 70-100 kg dolayında süt verirler Kıl verimleri ise 350 g ile 1000 g arasında değişmektedir Kıl keçi eti yetiştirildikleri bölgelerde sevilerek tüketilir

Son yıllarda yapılan besi denemelerinde elde edilen sonuçlar kıl keçilerinin et verimlerinin düşünüldüğü kadar geri olmadığını, hatta gelişme hızının oldukça yüksek olduğunu göstermiştir Dünya piyasalarındaki keçi eti talebi ve fiyatı göz önünde bulundurulduğunda önemli bir ihraç ürünü ve gelir kaynağı olabileceği anlaşılan keçi eti ve et verimi üzerinde önemle durulması gerektiği görülür Kıl keçilerinin ikizlik oranı oldukça düşüktür Yılda 100 keçiden 105-108 oğlak alınabilmektedir Et üretiminde döl veriminin önemi göz önüne alınarak bu özelliğin ıslahı üzerinde de önemle durulmalıdır

333 Kilis Keçisi

Güneydoğu Anadolu bölgesinde özellikle Hatay, Gaziantep ve Urfa dolaylarında yetiştirilen bu ırk Damascus ( Şam ) keçileri ile kıl keçilerinin melezlenmesi ile ortaya çıkmıştır Sayıları 100 bin dolayında olan Kilis keçileri Türkiye yerli keçileri içerisinde süt verimi en yüksek olan ırktır

Kilis keçilerinde vücut, çok uzun ve genellikle siyah renkli kıllarla kaplıdır Kulaklar çok uzun, geniş ve sarkıktır Vücut, uzun yol yürümeye uygun bir yapıya sahiptir Ergin keçilerde canlı ağırlık 45-50, tekelerde 60-90 kg arasındadır

Kilis keçilerinin süt verimi 200-350 kg, sütte yağ oranı %47, kıl verimi 500 g, dolayındadır Doğuran 100 keçiden 120-160 oğlak alınabilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Keçi Yetiştiriciliği

Eski 10-07-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Keçi Yetiştiriciliği



4 KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SELEKSİYON VE YETİŞTİRME METODLARI

41 Giriş

Bir bölgede veya işletmede yetiştirilen hayvanların verim kapasiteleri ekonomik seviyenin altında ise, bu seviyenin yükseltilmesi için iki yol önerilebilir:

1 Tespit edilen ekonomik verim seviyesini sağlayacak kabiliyette hayvanlar satın alınıp yetiştirmek,

2 Mevcut sürüyü ekonomik verim seviyesini geliştirmek üzere ıslah etmek

Birinci yol ülkemiz süt keçiciliği açısından ilk bakışta basit görülmekle birlikte yurt içinde bu tip hayvanları yeteri miktarda bulmak mümkün olmadığından yurt dışından getirtmek gerekmektedir Bu durum ise normal tarım işletmelerinin, özellikle gelişmekte olan ve döviz sıkıntısı çeken ülkemizde karşılayamayacakları kadar büyük masraflara neden olabilmektedir Öte yandan istenen seviyede verim kabiliyetli hayvanların yeterli miktarda bulunması da kolay değildir Kaldı ki bu hayvanların, başka şartlarda elde edilen verim seviyelerini, ülkemizde getirilecekleri şartlarda beklemek de güçtür

İkinci yol ise uzundur, ancak birinci yolun izlenmesi çok güç olduğuna göre bu yolun tercih edilme zorunluluğu vardır

Süt keçiciliği açısından mevcut populasyonunun genetik ıslahı için önce populasyonda yeterli genetik varyasyonun mevcut olup olmadığını araştırmak gerekir

Ülkemizde süt verimi kıl keçilere göre daha yüksek ancak miktarları çok az olan Kilis ve Malta Keçilerinden de yararlanmak mümkündür Ancak, bunlar sayısal olarak çok az olduğun dan ülkesel düzeyde süt keçiciliği ıslahı projeleri için bu hayvanlardan yeterli düzeyde damızlık ana materyal bulma güçlüğü daima mevcuttur

Malta keçileri Ege ve Marmara bölgelerinde rastlanan, rengi siyaha kadar değişen, çoğunlukla düz kahverengi veya kahverengi - alaca olan hayvanlardır Günde 2 -3 kg süt veren 6 - 7 ay kadar sağılabilen Malta keçilerinden laktasyonda 400 kg hatta bakım ve beslemenin iyi olduğu şartlarda 600 kg’a kadar süt elde edilebilmektedir En önemli özelliklerinden biri döl veriminin yüksek olmasıdır

Kilis keçileri, Gaziantep ve Hatay illeri çevrelerinde ve özellikle de Kilis ilçesinde yaygındır Yerli Kıl keçileri ile Halep keçilerinin melezlenmesi sonucu meydana gelmiş ve uzun yıllar boyunca kapalı bir populasyon olarak yetiştirilmiş hayvanlardır Bu nedenle ayrı bir yerli ırk olarak değerlendirilmektedirler Renkleri genellikle siyah, kulakları uzun ve sarkık olan bu keçiler laktasyonda 210 -300 kg iyi bakım ve besleme şartlarında 400 - 500 kg kadar süt verebilmektedir Laktasyon süreleri 7 - 8 ay civarındadır

Görüldüğü üzere ülkesel düzeyde yerli keçi populasyonların kendi aralarında ıslahı yolu ile yeterli miktarda süt verimi yüksek damızlık hayvan elde edilmesi genetik varyasyonun yetersizliği nedeni ile çok güç olduğu gibi uzun zaman da gerektirmektedir

Bu nedenle, en uygun çözüm yolu yerli ırklarımızın süt verimi çok yüksek kültür ırkı tekelerle melezlenmesi suretiyle süt verimi yönünden genetik varyasyon hudutlarını genişleterek bu varyasyondan yararlanıp istenen verim düzeyinde melez genotiplerin seçimi yapılmalı, bunlara döl verme şansı tanınmalı, uygun çiftleşme yöntemleri ile miktarlarını arttırmalıdır

Şu halde ülkemizde süt keçiciliğinin geliştirilmesi için uygulanacak genetik ıslah programları esas itibariyle melezlemeye dayanmaktadır Ancak melezleme yapabilmek için de ana ve baba ırkların seçimi (seleksiyon) gerekir Melezleme ile arttırılan genetik varyasyon saptanan amaca uygun sıkı bir seleksiyon ve damızlığa ayrılan hayvanların çeşitli kombinasyonlar halinde çiftleştirilmeleri ile değerlendirilir

Ancak çevre faktörlerinin yapıyı iyileştirme gayretlerinin sınırlayıcı etkilerini dikkatten uzak tutmamak gerekir Örneğin Çukurova’nın entansif tarım işletmeleri ile dağlık bölgelerdeki mevcut çevre faktörleri süt verimi bakımından üstün genetik yapıya sahip keçilerin geliştirilip üretilmesinde teknik olarak farklılıklar meydana getirir Dağlık yörelerdeki kısıtlı çevre şartları ova’ ya nazaran daha az süt içeren keçilerin ekonomik olarak geliştirilmesine olanak verir, zira ekonomik verim seviyesi çevre faktörlerinin iyileştirilmeleri için yapılabilecek masrafları karşılayabilecek verim miktarı olduğundan, bu seviye tabii, kültürel ve ekonomik şartlara bağlı olarak işletmeden işletmeye, aynı işletmede seneden seneye değişebildiğinden farklı yörelerde de büyük değişiklikler gösterir Bu durum, çevre faktörlerinin hayvanlarda verimi arttırıcı etkisinin bütün şartlarda aynı olmaması kadar, arttırılacak verimlerden sağlanacak gelirin, her zaman ve her yerde değişebilmesinin de bir sonucudur

Buraya kadar anlatılanlar özetlenecek olursa;

1 Önce üzerinde durulacak keçi populasyonları (ana ve baba tarafı olarak tespit edilir

2 Seçilen ana populasyonda üzerinde durulan süt verimi bakımın dan varyasyon tespit edilir, populasyonda istenen düzeyde süt veren hayvanların mevcudiyetleri, varsa miktarları, bunlarla diğerleri arasındaki farkın ne derecede kalıtsal olduğu saptanır

3 Elde edilen bu bilgilere dayalı populasyona uygun çiftleştirme metodları uygulanır

4 Meydana gelen yeni kombinasyonlardan süt verimi dikkate alınarak sıkı bir seleksiyon yapılır

411 Fenotipik Varyasyon ve Kaynakları

Süt verimi, kantitatif tabiatta bir fenotiptir Bilindiği gibi canlıların herhangi bir şekilde tespit ve ifade edilen özelliğine fenotip denmektedir Fenotipler (karakterler) kalitatif ve kantitatif olmak üzere tespit ve ifade edilirler

Birde var-yok şeklinde ifade edilen fenotipler vardır Bu yıl döl veren bir keçi ile kısır kalan keçinin farklılığı var-yok deyimi ile belirlenir Birinin oğlağı var, diğerinin yoktur Bu gibi fenotiplere Eşikli de (threshold) denmektedir Ancak belirlenme şekli itibariyle kalitatif nitelikte olan bu fenotiplerin tezahürü kantitatif bir olaya bağlanmakta, böylece kantitatif fenotipler gibi incelenmesi sağlanmaktadır

4111 Kalitatif Fenotipler

Bu fenotipler birbirlerinden kesin olarak ayrılabilmekte ve populasyon içindeki hayvanlar bu fenotipik farklılıklar yönünden birbirlerinden kesin sınırlarla ayrılan sınıflar oluşturmaktadırlar Kalitatif fenotipler bakımından meydana gelen farklılık iki nedene dayanmaktadır

1 Bir genin tek başına veya 2-3 genin birlikte etkileri kalitatif fenotipin oluşmasını sağlamaktadır

2 Çevre faktörleri kalitatif fenotiplerin genler tarafından determine edilen şeklini değiştirmemektedir

4112 Kantitatif Fenotipler:

Bu tür fenotipler sürekli bir varyasyon gösterirler Hayvanlar bu fenotipler bakımından birbirlerinden kesin sınırlarla ayrılan fenotip sınıfları teşkil etmezler

Kantitatif fenotiplerin gösterdikleri sürekli varyasyon iki nedene dayanır:

1) Böyle bir fenotip münferit veya karşılıklı etkileri küçük çok sayıda genlerden oluşan bir genotipten gelişir

2) Söz konusu genlerin ve bunlardan oluşan genotiplerin etkileri çevre faktörlerine göre değişir

Kantitatif karakterlerdeki sürekli fenotipik varyasyon, çokluk normal dağılım gösterir Fertlerin çoğu ortalamaya yakın fenotiplerdir Ortalama dan uzaklaşanların sayıları gittikçe azalır

Şekil l’de görüldüğü üzere P populasyonun ele alınan kantitatif fenotip (karakteri) bakımından ortalaması, Pij ise i genotipli fertlerden (Gi) herhangi birinin fenotipik değeridir Bu genotipteki fertlerin fenotipik değerleri çevre faktörlerinin etkisi ile Gi etrafında yine normal bir dağılım gösterirler Şekilde öteki genotiplerdeki fertlere ait fenotipik dağılımlar da gösterilmişlerdir

Gi genotipli fertlerin fenotipik değerleri ortalaması (Pi), bu genotipin değerini verir Zira farklı çevre etkileri olması idi, bu genotipli bütün fertler aynı fenotipe sahip olacaklardır Diğer bir ifade ile Pi değerinde çevre faktörlerinin etkisi yoktur

(Pij—Pi) = 0

yani fertlerin aritmetik ortalamadan sapmalarının toplamı sıfırdır O halde;

Pi=Gi dir

j ferdinin bu değerden sapması tamamen çevre faktörlerinden ileri geldiğine göre

Pij — Gi = Eij

yazılabilir Eij ise i genotipli ferdin çevre faktörlerinin etkisi ile gösterdiği sapmadır Bunlardan

Pij = Gi + Eij

elde edilir Populasyondaki bütün fenotipler için yazılabilecek olan bu denklem ıslah kitaplarında genel olarak

P=G+E

şeklinde yer almaktadır Bu eşitlik fenotipik varyasyonun genotip ve çevre olmak üzere iki ana amili olduğunu göstermektedir

Şekil 1 — Her genotip sınıfındaki fenotiplerin, frekansları ile birlikte dağılımı ve gene variyasyonun oluşumu Pi — Gi; Pij —Gi = Eij P fenotlplnln 4,5,6 veya 1 genotip sınıflarından hangisine ait olduğu bilinmez

4113 Çevre Faktörleri

Kantitatif karakterler dikkate alındığında populasyon içinde varyasyon meydana getirme bakımından,

a) Mikro çevre : Belirlenemeyen veya hangi hayvanlara hangi yönlerde etki yaptıkları bilinemeyen çevre faktörlerine Mikro Çevre veya Tesadüfi Çevre Faktörleri denmektedir Fenotipin tespitinde ve rakamla ifadesinde yapılan hatalar da tesadüfi çevre faktörleri kategorisine girmektedir

b) Makro çevre : Belirli hayvan gruplarına belirli yönlerde etki yaptığı bilinen çevre faktörlerine Makro Çevre denir Doğum mevsimi, ana yaşı, doğum tipi (tek - ikiz) ve cinsiyet bu gruptandır Hayvan ıslahı uygulamalarında genellikle Makro Çevre etkilerin istatistik metotlarla gidermek, böylece fenotipik varyasyonun çevre faktörlerinden ileri gelen kısmını azaltmak yoluna gidilmektedir

c) Sabit çevre : Bir hayvanın bütün dönemlerindeki verimlerini (fenotiplerini) aynı ölçüde, sabit olarak etkileyen, böylece dönemler ortalamasını öteki hayvanların ortalamalarından farklılaştırmaya yardım eden çevre faktörlerine Sabit Çevre faktörleri denir Sabit çevre faktörlerinin etkisi aynı istikamette çalışan genotipin etkisinden ayrı olarak hesaplanamaz

d) C-Faktörü : Familyalardan oluşan bir populasyonda bir familyaya mensup şahıs ların bazı karakterler bakımından öteki familyalara mensup şahıslardan fenotipik farklılığına sebep olan faktörlere C - Faktörü denir Bir ananın yavrularına rahim içi ve doğum sonrası sağladığı müşterek çevre, anaların birbirlerine daha yakın fenotipler geliştirmelerine neden olur Bu misaldeki gibi C - Faktörüne özel olarak analık etkisi (ma ternal Effects) denmektedir

4114 Çevre Faktörleri ve Genotip İlişkileri

Fenotipik varyasyonun kaynakları olarak çevre faktörleri ve genotip hayvan ıslahı çalışmalarında

P=G+E

denkleminde de belirtildiği gibi daima bir arada düşünülmelidir Bu denklem populasyondaki her fert (genotip) için yazılabileceğinden P, G ve E değişken durumdadırlar Buna göre P’ye ait varyasyonun ölçüsü olan varyans için

V(P) = V + V(E) + 2rGE karekök (V V(E))

eşitliği yazılabilir

Burada rGE her ferdin genotipik değeri ile çevre faktörlerinden ileri gelen fenotipik sapması arasındaki korelasyon katsayısıdır

Genotip x Çevre İnteraksiyonları

Bir populasyonun içinde bulunduğu çevrede birbirlerinden farklı makro - çevre faktörleri rol oynamakta iseler, populasyon içindeki genotipler ile makro - çevre faktörleri arasında interaksiyondarı söz edilebilir Bu, genotipik değerler arası farkın çevreden çevreye değişmesi veya çevre faktörlerinin etkileri arasındaki farkın her genotip için aynı olmaması demektir (3)

x Çevresinde A — 8 = K

Y Çevresinde A — 8 = L

ve K = L ise Genotip x Çevre interaksiyonu var, K = L ise yoktur

Genlerin tezahür şekil ve dereceleri çevre şartlarına bağlı olduğundan bir genotipin her türlü çevre şartlarında aynı fenotipik değerleri göstermesi beklenemez Bu nedenle aşağıdaki gibi hallerde genotip x çevre interaksiyonları yetiştiricilik yönünden önem kazanır

a) Bir işletme içinde bazı genotipler (hayvanlar) kışın diğerlerinden daha üstün fenotipik değerler gösterdikleri halde, yazın bunun tersi olursa,

b) Bir işletmedeki bakım ve besleme şartlarında yüksek genotipik değerler gösteren genotipler (hayvanlar), diğer işletme şartlarında diğer hayvanlardan daha geri ise,

c) Muhtelif ırklardan oluşan bir populasyonda, bunların yetiştirildikleri çeşitli çevre şartlarında daima aynı üstünlük derecelerini göstermeleri beklenemez Bu durum özellikle bölge veya işletmede yetiştirilecek ırk saptanırken önemlidir Zira dünyada hiçbir ırk her şartta diğer ırklar dan daha üstün fenotipik değerler gösteremez (2)

Islahına çalışılan populasyonda istatistik olarak bir genotip x çevre interaksiyonu sezilirse yukarda verilen eşitliğin sağ tarafına f (GE) terimi ilave edilir Bu terim genotip ile çevre faktörleri arasındaki düz olma yan tüm ilişkileri ifade eder

Eğer ıslahına çalışılan populasyonda çevre faktörleri yüksek genotipik değerli fertlerle düşük değerli fertlerde belirli yönde farklı etki meydana getirmiyorlarsa (ki genellikle durum böyledir) genotip ile çevre arasındaki düz ilişkiler sıfır kabul edilir (GE = 0)

Görüldüğü üzere hayvan yetiştiriciliğinde teknik bilgi ve ekonomik koşulların elverdiği ölçüde, hayvanların tümüne uygulanan çevre faktörlerine karşı yeterli reaksiyon göstermeyenler için özel çevre faktörleri düzenlemek yerine, bunları elden çıkarıp gelecek generasyon yeterli reaksiyon gösterenlerden sağlamak, yani ıslah yolu tercih edilmektedir Bu takdirde yukarda verilen formüldeki üçüncü terim sıfır değeri alır

Böylece elde edilen:

V(P) = V + V(E)

denkleminin her iki tarafı V(P) ye bölündüğünde,

1= V / V(P) + V(E) / V(P)

Bulunur

V / V(P) = h² ve V(E) / V(P) = e²

olduğundan denklemimiz 1 = h² + e² şeklini alır

Bu eşitlik fenotipin genotip ile çevre faktörleri tarafından de termine edildiklerini, çevre faktörlerinin etkisi arttıkça genotipin etkisinin azaldığını gösterir Hayvan yetiştiriciliğinde ekonomik değeri olan karakterlerde kalıtım derecesi (h O5’den daha düşük bulunmuştur Bu nedenle O5’den daha büyük kalıtım derecesi elde edildiği zaman bu, yüksek derecede kalıtsallığı gösterir

415 Kalıtım Derecesi:

Hayvan ıslahının genetik esaslara göre planlanıp uygulanmasında en önemli

unsur kalıtım derecesidir Bu, esas itibariyle kalıtım derecesinin populasyonda ele alınan karakter bakımından genotipik varyasyonun bir ölçüsü ve fenotipik farklılığın genotipik farklılığa tekabül etme derecesi olmasındandır

Gelecek generasyonda arzu edilen ilerlemenin elde edilmesi, mevcut populasyondaki genotipik farklılığın derecesine bağlıdır Zira ancak genotipik farklılık döllere geçer Eğer mevcut populasyonda genotipik varyasyon mevcut değilse veya az ise, en üstün fenotipik değerli hayvanların damızlığa ayrılmaları halinde dahi gelecek generasyonda bir ilerleme sağlanamaz Bu durumda hayvan yetiştiricisi ele alınan karakterin seviyesini yeterli görüyorsa, damızlık seçiminde artık bu karakter üzerinde durmaz, aksine bu karakterin daha fazla yükseltilmesini istiyorsa o zaman önce populasyonda genotipik varyasyon yaratmaya çalışır

Bu amaçla ya aynı ırktan daha yüksek verimli sürülerden sağlayacağı damızlıklarla kan tazeler, ya da başka ırklarla melezleme yapar Melezlerin açılmaları ile çeşitli genotiplerde şahıslar elde edilir ki, bu genotipik varyasyonun sağlanması ve artması demektir

Bu amaçla uygulanacak diğer bir yöntem de akrabalı yetiştirme yolu ile çeşitli akraba hatlar tesis etmektir Akraba hatlar arasındaki farklılıklar çokluk genotipiktir Bu hatları daha sonra birbirleri ile çiftleştirip genotipik varyansı, melezlemede olduğu gibi, arttırmak mümkündür Görülüyor ki kalıtım derecelerini bilmekle yetiştirici hangi çiftleştirme metodunu uygulayacağını tespit etme imkanına sahip olmaktadır

Öte yandan kalıtım derecelerinden seleksiyonda takip edilecek yön temin tespitinde de faydalanılır

Her generasyonda elde edilecek ilerlemenin hesaplanması da kalıtım derecesinin bilinmesi ile mümkün olmaktadır

Genotipin ıslahı için hayvan yetiştiricisi iki imkana sahiptir Bunlar:

1 Seleksiyon - Damızlık Seçimi,

2 Çiftleştirme - Yetiştirme Metotları,

Yukarda da belirtildiği üzere bu iki imkanın verimli bir şekilde kullanılması, üzerinde çalışılan karakterin kalıtım derecesini bilmeye bağlı olduğuna göre, kalıtım derecesi hayvan ıslahı faaliyetlerinin temelini teşkil eder Kalıtım derecesi bilinmeden uygulanacak seleksiyon ve çiftleştirme metotlarının sağlayacağı yararlar, kadar zararları da hesaba katmak gerekir

42 Seleksiyon :

İlmi anlamda seleksiyon, ele alınan populasyonda bazı şahıslara diğerlerine nazaran daha fazla çoğalma, döl verme imkanı sağlamaktır Bu iş tabiat tarafından yapıldığı takdirde tabii, insan tarafından yapıldığı takdirde de suni seleksiyondan söz edilir

Gerek tabiat ve gerekse insan kendileri için en uygun fertlerin mümkün olduğu kadar fazla döl vererek çoğalmalarına, uygun olmayanların ise döl vermeden ortadan kalkmalarına çalışırlar

Hayvan ıslahı yönünden seleksiyon, populasyon (veya sürü) içindeki hayvanlardan ıslahta ele alınan karakter bakımından üstün genotipik değerlere sahip olanların ayrılmasına ve gelecek generasyonun bunlardan elde edilmesine denir

Ancak üstün genotipik değerli hayvanların diğerlerinden ayrılması zordur Zira hayvanların ekonomik değeri yüksek karakterlerinin hemen hepsi kantitatif tabiattadır Bu karakterler bakımından hayvanlar arasında tespit edilen farklar (fenotipik), sadece onların genotipik farklılıklarından ileri gelmemekte, çevre faktörlerinin de bunda büyük etkileri olmaktadır Seleksiyonun fenotipik farklılıklara göre yapılması halinde, bu nedenle, üstün genotiplerin tayininde yanılmalardan kaçınılmaz Böylece seleksi yondan beklenen fayda azalır

Poulasyonda genotiple çevre faktörleri arasında düz olan ve olma yan ilişkiler varsa gelecek generasyonun genotipik değerini arzulanan yönde değiştireceği ümit edilerek seçilen hayvanların, gerçekte düşük genotipik değerlere sahip olabilecekleri, özellikle bunlardan elde edilecek döllerin daha başka şartlarda yetiştirilmeleri halinde yanılmaların çok daha büyük olabileceği bilinmelidir

421 Seleksiyonun Genetik Etkileri:

1 Seleksiyon, arzu edilen genlerin nispi miktarlarını arttırır,

2 Seleksiyon, arzu edilen genlerin yeni kombinasyonlar meydana germelerine ve bu kombinasyonları taşıyan gametlerin nispi miktarlarının artmasına tesir eder

422 Seleksiyonun Uygulanması:

Bir populasyonda seleksiyonun uygulanabilmesi için;

1 Önce hangi karakter veya karakterler bakımından genotipik ilerleme istendiği saptanmalı,

2 İkinci olarak bu karakterleri belirtecek kayıtlar toplanmalıdır

Ülkemizde devlet kurumlarının büyük bir çoğunluğunda kayıt tutul maktadır Ancak bu kayıtlara dayalı bir seleksiyon programı uygulandığı ise söylenemez

Gerçi kayıt tutulmadan da seleksiyon yapılabilir Ülkemizde genellikle durum böyledir Bu sistemde ele alınan verimle ilgili olduğuna inanılan özelliklere göre subjektif olarak hangi hayvanların damızlık olarak sürüde bırakılacaklarına karar verilir Ancak yapılan pek çok araştırma hayvanların bu şekilde subjektif olarak sıralanmaları ile gerçek verimlerine göre sıralanmaları arasında önemli farkların bulunduğunu göstermiştir Fenotipik değerler olduklarından gerçek verim kayıtlarının bile genotipik değerlere tam olarak tekabül etmedikleri bilindiğine göre, hayvanlara verilecek subjektif değerlere göre yapılacak seleksiyonla başarı sağlamanın ne kadar güç olacağı kolayca anlaşılabilir

Elde başka bir olanak yoksa uygulanabilecek olan bu sistemin başarı şansını biraz daha arttırmak için hayvanların puanlanması önerilir Puanlamanın birkaç kişi tarafından müstakil olarak yapılarak ortalamasının alınması şansı biraz daha arttırır

423 Seleksiyonda Verimlilik:

Kantitatif bir karakter bakımından populasyonun genotipik değerinde seleksiyonla meydana getirilecek değişme önce seleksiyonda kriter olarak kullanılan fenotipik değerin kalıtım derecesine, sonra da seleksiyon üstünlüğüne bağlıdır

Bu: ? G = ih² formülü ile ifade edilir

Burada h = kalıtım derecesi, i = bir generasyon dölleri arasından damızlığa ayrılanların ortalaması ile generasyon ortalaması arasındaki fark olup seleksiyon üstünlüğü olarak ifade edilir

Seleksiyon üstünlüğü, selekte edilen hayvanların populasyona nazaran nispi miktarına bağlıdır Selekte edilen hayvanların nispi miktarı azaldıkça seleksiyon üstünlüğü, dolayısıyla bir generasyonda elde edilecek genetik ilerleme (? G) artar (Şekil 3) Ancak damızlığa ayrılacak hayvanların mensup oldukları generasyonun ortalamasına nazaran üstünlükleri (i değeri) istendiği kadar arttırılamaz Sürü mevcudunun muhafaza edilme zorunluluğu, ıslahta ele alınan karakterlerin sayısı, gen sayısı, tabii seleksiyon ve fizyolojik sınırlamalar gibi faktörler bu bakımdan önemli rol oynarlar (1)

Şekil 3 — X- verimi bakımından bır generasyondaki fertlerin dağılımı Po = generasyonun fenotipik ortalaması olup genotipik değeri (Go) belirtir; Xs — selekte edilenlerin başlangıç sınırı; B — selekte edilenlerin kapladığı alan (Seleksiyon entansitesi) fz = Xs noktasının ordinatı (frekansı); Ps — selekte edilenlerin ortalaması; i = seleksiyon üstünlüğü

Seleksiyon üstünlüğünü arttırma bakımından suni tohumlama büyük olanaklar sağlamaktadır

Fenotipin genotip tarafından determine edilme derecesi veya fenotipik farklılıkta genotipik farklılığın nispi payı olarak ifade edilen kalıtım derecesi (h²) hayvan ıslahının genetik esaslara göre planlanıp yürütülmesinde en önemli unsurdur

Kalıtım derecesini bilmekle;

1 Damızlık seçiminde (seleksiyon) takip edilecek usul,

2 Poulasyonda uygulanacak yetiştirme (çiftleştirme) metodu tayin ve tesbit edilir

424 Seleksiyon Usulleri:

Ele alınan populasyonun (veya sürünün) genotipik değerini yetiştiricilerin yararı istikametinde değiştirmede ıslahçının kullanabileceği en etkili imkan seleksiyondur Seleksiyon fenotipik değerlere göre yapıldığından bundaki başarı, populasyonu teşkil eden hayvanların fenotipik değerleri arasındaki farkların genotipik farklara tekabül etme derecesine, diğer bir ifade ile seleksiyonda isabet derecesine bağlıdır Bununda ölçüsü kalıtım derecesidir

4241 Kalıtım Derecesine Bağlı Olarak Seleksiyonu

1 Kitle Seleksiyonu (masş-Selection) veya fertlerin kendi fenotipik değerlerine göre seleksiyon

2 Akrabaların Fenotipik Değerlerine Göre Seleksiyon olmak üzere başlıca iki gruba ayırmak mümkündür

a) Kitle Seleksiyonu:

Kalıtım derecesi yüksek olan karakterler bakımından seleksiyonun, fertlerin kendi fenotipik değerlerine göre yapılması ile tatmin edici bir genetik ilerleme sağlanabilmektedir Bu usulde populasyondaki (sürüdeki) hayvanlar fenotipik değerlerine göre sıralanmakta, üstten başlayarak önceden tespit edilen sayıda damızlık ayrılmakta, geri kalanlar elden çıkarılmaktadır Genellikle kalıtım derecesinin O40’dan daha yüksek olduğu karakterler için bu basit seleksiyon metodu tercih edilir

b) Akrabaların Fenotipik Değerlerine Göre Seleksiyon:

Ancak ıslahına çalışılan verimlerin büyük çoğunluğu O40’dan daha düşük kalıtım derecelidir Diğer taraftan bazı verimler de tek cinsiyette tezahür ederler Böyle verimler bakımından kitle seleksiyonu uygulanamaz Bu takdirde akrabaların fenotipik değerlerine göre üç seçim şekli bahis konusu olabilir

Familya seleksiyonu :

Kitle seleksiyonunun tatmin edici ilerleme sağlamayacağı özellikler için düşünülmüş metodlardan biridir Islahına çalışılan populasyonun familyalardan, teşekkül etmesi halinde uygulanabilen bu yöntemde en yüksek ortalamaya sahip familyalardan yeteri kadarı bütün fertleri ile damızlığa ayrılır Burada belirtilen familya birbirleri ile aynı derecede akraba olan fertlerden oluşan topluluk anlamındadır

Familya Seleksiyonunun Verimliliği:

1 Kalıtım derecesi düşük verimlerde

2 Familyalardaki kardeş sayısı arttıkça

3 Familyalar içindeki kardeşlerin birbirleri ile akrabalık dereceleri arttıkça, artış gösterir

Familya seleksiyonunu da kendi arasında ikiye ayırarak incelemek mümkündür:

1 Üstün familyaların seçimi

2 Üstün familyalardan üstün şahısların seçimi, kombine seleksiyon

Üstün familyaların seçiminde familyalar bütün fertleri ile birlikte seçilmekte iken ikinci tipte arzu edilen verim yönünde üstün olduğu saptanan familyalardaki fertlerin yalnız belli seviyeleri aşan üstün fertleri damızlığa ayrılırlar Görüldüğü gibi bu seçimde populasyon içindeki fertlerin hem mensup bulundukları familyaların ortalamaları, hem de kendi fenotipik değerleri göz önünde bulundurulmaktadır

Pedigriye göre seleksiyon

Bir hayvanın geçmiş generasyonlardaki akrabalarını verim özellikleri ile birlikte tanıtan belgelere hayvancılıkta “Pedigri” denir Pedigri hem erkek ve hem de dişi hayvanlar için tutulduğundan bunlardan yararlanarak kendi verimleri tespit edilmeyen erkek damızlıkları seçmek mümkün olmaktadır (3)

Pedigri kayıtları dişi damızlıkların seçiminde de önemli bir vasıtadır Bu suretle çok erken çağda hayvanların damızlık olup olamayacağına karar verilebileceğinden generasyonlar arası süre kısaltılmış, öte yandan işletme de damızlık olmayacak hayvanları en kısa zamanda elden çıkartarak masraftan kurtulmuş olur

Süt verimi, hayvan doğurduktan sonra başlar Doğuran hayvan gelecek generasyona bir katkıda bulunmuş olmaktadır Ancak sürüde döl vermesi ne müsaade edilen hayvan damızlığa ayrılmış demektir Şu halde sürüde alı konacak bu dişinin seçimi de pedigri kayıtlarından yararlanmak gerekir

Keza seleksiyonda dikkate alınması gerekebilecek döl verimi ve konstitüsyon gibi karakterler yaşama dönemleri ilerledikçe daha belirgin bir seviyeye ulaşacağından geçmiş generasyonlardaki akrabalara ait bilgilerden yararlanmak zorunludur

Pedigriye göre seleksiyonda dişi ebeveynin fenotipik değerleri kadar, hatta bunlardan daha önemli olarak, erkek ebeveynin çeşitli metotlarla tahmin edilmiş damızlık değerleri de göz önünde bulundurulur

Bir hayvanın genotipi yarı yarıya ana ve baba genotipleri tarafından tayin edildiğine göre ebeveyne ait bilgilerin seleksiyonda büyük ölçüde yararlı olacağı düşünülürse de bunun genetik dayanakları maalesef görüldüğü kadar sağlam değildir Şöyleki;

1 Seleksiyona tabi tutulacak hayvanların ebeveynlerine ait genotipik değerler bilinmemektedir Bilinen sadece fenotipik değerlerdir Fenotipik değerce üstün olan bir ananın dölü fenotipik değerce daha düşük bir ananın dölüne tercih edildiğinde birinci dölün ikincisinden genotipik olarak da üstün olma ihtimali kalıtım derecesinden de azdır (3) Zira kantitatif tabiattaki fenotiplerin birbirlerinden farklılığında, çevrenin genotipten daha büyük rolü vardır

2 Bir ebeveyn her dölüne kendi genotipinin yarısından oluşan bir tesadüf numunesini geçirir (Şekil 4) Bu numunede anada mevcut süt verimine müsbet yönde etki eden genlerin ne kadarının bulunacağı tamamen tesadüfe bağlı olduğu gibi, kardeşlerin bu genlerden ne kadarını müşterek olarak taşıyacakları da yine tamamen tesadüfe bağlıdır Eğer anaların sonsuz sayıda dölü olursa, bu döner ortalama olarak ananın genlerinin yarısını müşterek olarak bulundururlar Herhangi iki kardeşin analarından aldıkları müşterek genler ve dolayısıyla süt verimini müsbet yönde etkileyen genler çok geniş bir varyasyon gösterirler

Bu nedenlerle pedigriye göre damızlık seçimine ancak belirli şartlar da başvurulur Bunlar;

1 Bahis konusu karaktere ait kalıtım derecesinin düşük olması,

2 Pedigride kayıtlı cetlerin yavru ortalamalarına göre seçilmiş bulunmaları

3 Bahis konusu karakterin ileri yaşlarda tezahür etmesi

Döllere ve Kardeşlere Göre Seleksiyon

Bu ıslah programında kendi fenotipik değerleri henüz belli olmayan genç hayvanlarda pedigri kayıtlarına göre yapılacak ön seçimden sonra bu hayvanların kendi damızlık kabiliyetlerinin tespit edilmesine çalışılır

Hem erkek, hem de dişide tezahür eden verimler (canlı ağırlık, yapağı verimi, gelişme gibi) bakımından hayvanların ileri yaşlarda belli olacak kendi fenotipik değerleri ve familya ortalamaları ayrı ayrı veya kombine edilerek bu amaç için kullanılabileceği gibi, çeşitli dönemlerde tekrarlanan verimlerinden damızlık değerlerinin hesaplanması da mümkündür

Yalnız dişide görünen verimler (süt gibi) bakımından dişi damızlıkların değerleri de aynı şekilde bulunabilir Ancak erkek damızlıklar muhakkak ya kız kardeşlerine veya dişi döllerine ait verimlere göre değerlendirilirler

Şekil : 4 — Bir ebeveynin meydana getirebileceği gametlerin muhtemel genotipleri + laryüksek, — ler düşük etkili genleri temsil etmektedir

a) Öz Kardeşlere Göre Seleksiyon (Full-Sib-Testing)

Her erkeğin yalnız bir tek dişi ile çiftleştirilmesi ve bu dişiden bir defada birden fazla döl alınması halinde elde edilecek generasyon ana - baba - bir öz kardeş familyalarından oluşur Her familyada erkek ve dişi öz kardeşler bulunacağından, erkekler (yalnız dişide görünen karakterler bakımından) dişi kardeşlerinin ortalamalarına göre değerlendirilirler

Ancak hayvancılık pratiğinde, hiçbir işletme dişi hayvan sayısı kadar erkek bulundurmadığından bu metot uygulanamaz

b) Üvey Kardeşlere Göre Seleksiyon (Haif Sib - Testing)1

Tek doğuran hayvan türlerinde bir generasyonda yalnız baba-bir üvey kardeş familyaları teşekkül eder Her familyada erkek ve dişi kardeşler bulunur Erkeklerden pedigrilerine göre uygun görülenler alıkonup kız kardeşlerinin verimleri belli olunca bunların ortalamalarına göre ikinci bir seleksiyona tabi tutulurlar

Öz kardeşlerle mukayese edildiğinde üvey kardeşlerin fenotipik ortalamasının damızlık namzedinin genotipik değerini belirtmede etkisi takriben yarı yarıya azdır Bu sebeple üvey kardeşlere göre seleksiyon metodu ancak döl kontrolüne tabi tutulacak erkek damızlık namzetlerinin (pedigriden sonra) ikinci bir defa daha değerlendirilmeleri için kullanılabilir

c) Döllere Göre Seleksiyon (Progeny Testing)

Döl veya kardeş ortalamalarına göre seleksiyonda isabet,

1 Değerlendirilecek hayvanlarla dölleri veya kardeşleri arasındaki genetik ilişki derecesine (rG),

2 Kardeş veya döl familyalarının büyüklüğüne (n),

3 Islahına çalışılan verimin münferit şahıslardaki değerlerine ait kalıtım derecesine (h

4 Familyalar içindeki şahısların birbirleriyle akrabalık derecesine, bağlıdır

Üvey kardeşlere göre seleksiyonda isabet, döllere göre seleksiyondakinden yarı yarıya düşük olmaktadır Bu nedenle ıslah, programlarında bu metot ancak, pedigriye göre seleksiyonla döllere göre seleksiyon dönemleri arasında bir kademe olarak söz konusu olabilir Böylece aynı zamanda babanın ilk döl kontrolünde isabetli seçilip seçilmediği de bir daha kontrol edilmiş olur (3)

Hayvanlarda döllere göre seleksiyon daha uzun süreye ihtiyaç göstermesine rağmen öz kardeşlere göre seleksiyondan daha isabetlidir ve daha fazla tercih edilmektedir

Birden Fazla Karakter Bakımından Seleksiyon

Çiftlik hayvanlarının hemen hepsinde birden fazla karakter üzerinde durma zorunluluğu vardır Sığırlarda süt verimi yanında besi alma kabiliyeti, koyunlarda yapağı miktarı ve kalitesi, vücut büyüklüğü, besi alma kabiliyeti, süt ve döl verimleri, tavşanlarda kürk kalitesi ve gelişme hızı, yük sek döl verimi, tavuklarda yumurta verimi, kalitesi, yemden faydalanma oranı, yaşama gücü, süt keçilerinde süt verimi yanında yüksek döl verimi gibi Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli husus ele alınacak karakterleri tayin ederken çok iyi düşünmeli, işletmeye ekonomik yarar sağlanamayacak karakterlere önem vererek faydalı olanlara uygulanması mümkün seleksiyon üstünlüğünü boş yere azaltmamalıdır Zira seleksiyonda birden fazla karakter dikkate alındığında bunlardan her birisi için uygulanacak seleksiyon üstünlüğü düşer Karakterlerin birbirlerinden bağımsız olmaları oranında bu düşüş fazlalaşır Birden fazla karakter bakımından seleksiyonun uygulanmasında genellikle üç metot kullanılmaktadır Bunlar:

1 Teksel Seleksiyon (Tandem Selection)

2 Bağımsız ayıklama metodu (Independent Culling Method)

3 İndeks metodu (Selection İndex)

Teksel Seleksiyon: Bu usulde ele alınan verimde arzu edilen ilerleme temin edilene kadar yalnız bu verim üzerinde durulur ve ancak arzu edilen seviyeye ulaşıldıktan sonra diğer bir verime geçilir Bu usul sarfedilen emek ve zamana göre sağlanan genetik ilerleme bakımından üç metotdan en verimsizidir

Bağımsız Ayıklama Sınırları : Her generasyon ıslahına çalışılan verimlerin tümü birden ele alınır Her verim için tespit edilen seviyeleri aşan hayvanlar damızlığa ayrılırlar

İndeks Metodu : Bu usulde populasyona dahil tüm hayvanlara ele alınan verimlerin hepsini birden kapsayan bu toplam puan vermek ve seleksiyonda kriter olarak bu toplam puanı kullanarak popuasyonunun ele alınan karakterler bakımından genetik seviyesini yükseltmektir (3)

43 Yetiştirme Metotları :

Damızlığa ayrılan erkek ve dişi hayvanlar aşağıda belirtilen esaslara göre çiftleştirilerek kombine edilirler

431 Rastgele Çiftleştirme (Panmixia) :

Populasyona dahil bütün şahısların döl verme bakımından aynı şansa sahip olduğu ve herhangi bir yumurtanın herhangi bir erkeğin sperması ile döllenme şansının eşit olduğu çiftleştirme sistemidir Ancak seleksiyon yapıldığı takdirde birinci şart uygulanmaz Panmixia’nın teorik şekline seleksiyonsuz rastgele çiftleştirme adı verilir (4) Genel olarak bu çiftleştirme sistemi ile generasyona ne gen frekansı ve genetik varyasyon ve nede öz kardeşlerin akrabalık dereceleri değişir Ancak seleksiyon uygulanmaya başlayınca birinci husus değişmeye başlar

432 Genetik Benzeyenlerin Çiftleştirilmesi :

Bu çiftleştirme şekline genellikle akrabalı yetiştirme denir Akrabalı yetiştirme ilerledikçe şahıslar arasında müşterek genlerin nispi miktarı, bunun sonucu olarak da genetik benzerlik artar Genetik benzeyenlerin çiftleşmelerinde esas özellik bunun allelleri ve dolayısıyla, kalıtıma bağlılık dereceleri ile mütenasip olarak fenotipleri sabitleştirmesindedir

433 Genetik Benzemeyenlerin Çiftleştirilmesi :

Bu çiftleştirme şekli ırklar arası veya aynı ırktan akraba hatlar arası melezlemeyi içerir

Melezleme: Genetik yapı ve fenotipik görüntü bakımından birbirlerine benzemeyen şahısların çiftleştirilmesine melezleme denir Melezleme yalnız başına gelecek generasyonda heterozigotluğu arttırır ve böylece genetik varyasyon için kaynak ve vasıta olarak kullanılır Melezleme çeşitleri şunlardır

a) Islah Melezlemesi : Populasyonun belirli bir verimini geliştirmek amacıyla, o verim bakımından üstün genotipli başka bir populasyondan (ırktan) damızlıklar kullanmaya ıslah melezlemesi adı verilir Bu melezleme şeklinde ilk melez generasyon elde edildikten sonra bunlar arasından istenen verim seviyesini gösteren hayvanlar kendi aralarında yetiştirilirken bu seviyeye ulaşamayan melezler tekrar ıslah edici ırktan damızlıklarla çiftleştirilirler Elde edilen geriye melezler arzu edilen verim seviyesine ulaşırlarsa melezleme bu seviyede durdurularak sürü kapatılır, döller arasında yapılacak seleksiyonla amaçlanan hedefe varılmaya çalışılır Böylece bir taraftan populasyonda genetik varyasyon arttırılırken bir yandan da ıslah edilmekte olan populasyona yüksek ortalama etkili genlerin katılması sağlanır

b) Kombinasyon Melezlemesi : Mevcut ırklardan hiç birinde bulunmayan bir karakter kombinasyonunu taşıyan yeni bir tip veya ırk geliştirebilmek amacıyla yapılan melezlemeye kombinasyon melezlemesi denir Yetiştirme amacında yer alan özellikleri taşıyan iki veya üç ırk literatür bilgilerine göre seçilir ve melezlenir Melez döllerden yetiştirme amacına uyan kombinasyonu taşıyanlar damızlığa ayrılıp kendi aralarında (akraba olanların birbirleri ile çiftleştirilmelerine özen gösterilerek) yetiştirilir Melezleme işlemine istenen kombinasyonu gösteren yeter genişlikte bir sürü elde edilinceye kadar devam edilir Daha sonra sürü kapatılarak seleksiyonla amaca ulaşılmaya çalışılır Böylece bu melezleme şekli yeni bir tip veya ırk geliştirme amacını güder

Malya koyununun elde edilmesi buna güzel bir örnektir Bu koyun Akkaraman ırkının bölgeye uyma kabiliyeti ile yağlı kuyruğunu, Alman Merinoslarının sık ve ince yapağısı ile etçilik vasıflarını belirli düzeyde bir araya toplamıştır

c) Kullanma Melezlemesi :

Elde edilen melez döllerin saf ebeveynlere nazaran daha üstün performans göstermelerinden (heterosis) yararlanılmak amacıyla mevcut ırklar ve hatlardan kullanma hayvanı elde etmeğe müsait olanların seçilmesi suretiyle yapılan melezlemeye kullanma melezlemesi denir

Kullanma Melezlemesi Metodları:

Irklar Arası Melezleme

Kullanma melezlemesinin iki ayrı ırktan yararlanılarak yapılan şeklidir Süt sığırlarından et üretiminde yararlanmak amacı ile yapılan melezleme buna bir örnektir Halen Avrupa ülkelerinde süt ve mamullerindeki talep fazlası aşırı stokları eritmek ve et talebine cevap vermek amacıyla geniş ölçüde uygulanmaktadır Bu sistemde her yıl süt ineklerinin belirli bir miktarı etçi ırktan boğalarla astırılarak elde edilen erkek ve dişi döller kasaplık olarak değerlendirilmektedir

Koyunlarda bir batında çok yavru doğuran ırkların dişileri ile erken gelişen ve yüksek kaliteli karkas veren ırkların erkeklerini çiftleştirerek çok sayıda kasaplık melez döller elde edilmektedir

Rotasyon Melezlemesi

Bu melezleme şekli, kullanma melezlemesinde kullanılacak ebeveyn ırkların, yeter miktar melez döl elde edilebilmesi için, geniş sürüler halin de saf olarak bulundurulmalarının getirdiği ağır masrafları hafifletmektedir Bu usulde dişi ebeveyn olarak melezler kullanılmakta, ebeveyn ırklardan yalnız erkek damızlıkları sağlayacak miktarda bulundurulmaktadır Her generasyonun melez dişileri rotasyonla ebeveyn ırklardan birinin erkekleri ile çiftleştirilmektedir

Akraba Hatlar Arası Melezleme

Üçlü ve Dörtlü Melezlemeler

Üçlü melezlemede kullanma melezlerinin anaları her generasyon sürekli olarak iki hattın melezlenmesinden elde edilmekte ve bunlar mevcut hatlardan birine ait erkeklerle çiftleştirilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Keçi Yetiştiriciliği

Eski 10-07-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Keçi Yetiştiriciliği



5 Süt Keçilerinde Teke Seçimi

51Damızlık Değeri

Süt keçilerinde süt veriminin işletme ve bölge düzeyinde ıslahı için kullanılacak tekelerin seçiminde döl kontrolü (Progeny Testing) en güvenilir metotdur

Bir süt keçisi populasyonunda bir generasyonda elde edilen erkek döllerden hangilerinin damızlığa ayrılacağını tespit etmek için, hepsini elde tutmağa maddeden olanak yoktur Bu sebeple önce bir ön seçim yapılır Ön seçimde analara ait damızlık değerlerle babalara ait damızlık değerlerden yararlanılır

Ana ve babalarına ait damızlık değerleri yüksek olduğu için seçilen genç hayvanlara Namzet Teke denir Bu hayvanlar mümkün olduğu kadar erken yaşta (generasyonlar arası süreyi uzatmamak için) populasyondan rastgele seçilmiş 50 - 100 keçi ile çiftleştirilirler Bu çiftleşmelerden mey dana gelecek dişi döllerin ilk laktasyon verimleri saptanır Namzet tekelere verilecek keçilerin ilk defa aştırılacaklardan seçilmesi daha uygundur

Dişi döller ilk laktasyona başlayabilmeleri için normal tekelerle çiftleştirilirler

51Damızlık Değeri

[Konu Başlığı]Bir hayvanın damızlık değeri , döllerinin populasyon ortalamasından gösterdikleri ortalama fenotipik sapmanın iki katına eşittir Populasyona nazaran nispi olan bu değere populasyon ortalaması eklenince hayvanın mutlak damızlık değeri elde edilir

___ ___ ___

G=2 ( Y - P ) + P

Burada dikkat edilecek husus, damızlık değerleri hesaplanacak hayvanların tamamen populasyonu temsil eden dişilerle çiftleştirilmeleridir Zira aksi halde döllerin gösterecekleri fenotipik sapmada analarının özel olarak seçilmiş olmalarının da payı bulunur Bu şartın gerçekleşmesi A = P olması demektir Burada A analara ait ortalamadır Buradan

___ ___

G=2 Y - A

formülü elde edilir Damızlık değeri hesaplamasında hatayı azaltmak için her namzet erkeğin aşacağı dişileri ve dolayısıyla döllerini mümkün olduğu kadar arttırmak gerekir Her namzet erkek için gerekli döl sayısı, ıslahına çalışılan karakterin populasyondaki kalıtım derecesine bağlı olarak değişir Kalıtım derecesi düştükçe erkeklerin daha fazla sayıda dölle kontrol edilmeleri gerekir

Döllerinin ilk verimlerine göre damızlık değerleri hesaplanan namzet erkeklerin döllerinin müteakip verimlerinden de faydalanarak seçimdeki isabeti kontrol etmek yararlıdır Zira ilk verimi etkileyen faktörler ve özellikle genler müteakip dönemlerdeki verimleri etkileyenlerle %100 aynı değildir

Döl Kontrolü Metodunun iki sakıncası vardır Bunlar:

Kontrol sonuçları alınana kadar namzet erkeklerin hepsini birden elde tutma zorunluluğu (bakım masrafını arttırmakta),

Generasyonlar arası süreyi uzatmaktadır

Sonuç olarak (tekrarlanan verimler için) birden fazla dönem elde edilen yerime göre hesaplanan damızlık değerlerinden en üstününe sahip dişilerin, döl kontrolüne göre hesaplanan damızlık değerlerinden en üstününü gösteren erkeklerle çiftleştirilmeleri ve bu çiftleştirilmelerden doğacak erkek döllerin namzet olarak kullanılmaları gerekir

Alıntı Yaparak Cevapla

Keçi Yetiştiriciliği

Eski 10-07-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Keçi Yetiştiriciliği



6 SÜT KEÇİLERİNİN BESLENMESİ, BAKIM VE YÖNETİMİ

61 Süt Keçilerinin Beslenmesi

Keçi, çiftlik hayvanları içerisinde kaba yemleri en iyi biçimde değerlendiren türdür Bu nedenle ergin keçilerin beslenmesi konusunda seyrek olarak sorunlarla karşılaşılmaktadır Bununla birlikte büyütme döneminde oğlakların, çiftleştirme öncesinde, çiftleştirme mevsimi boyunca ve gebeliğin son iki ayında ise ergin keçilerin beslenmelerine özen gösterilmelidir Çiftleştirme dönemi öncesi ve bu dönem boyunca uygulanacak zengin besleme yumurtalık aktivitesini arttırır ve fazla sayıda yumurta üretilmesini sağlar Böylece keçilerden daha fazla sayıda oğlak almak mümkün olur Gebeliğin son iki aylık döneminde beslemeye özen gösterilmesi ise oğlakların iyi gelişmelerini ve sağlıklı doğmalarını sağladığı gibi, doğumdan sonra ananın daha fazla süt vermesine de katkıda bulunarak oğlakların iyi beslenmelerini sağlamaktadır

Keçilerin beslenmelerinde önemle durulması gereken bir konu da uygulanmakta olan besleme düzeninde ani değişikliklerden kaçınılmasıdır Kaba yeme dayalı bir besleme düzeninden kesif yeme geçilmesi veya bunun tersi durumda kesinlikle bir alıştırma dönemi beslemesinin gerektiği, aksi halde çeşitli sindirim sorunlarının ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır

Keçiler yeterli miktarda kaba ve kesif yem sağlanması durumunda yem tüketiminde seçici davranan hayvanlardır Özellikle kaba yemlerin daha taze ve gevrek kısımlarını tüketip sert kısımlarını bırakırlar Bu nedenle kaba yemin kıyılarak verilmesi tavsiye edilir

611 Besin Madde Gereksinimleri

6111 Enerji Gereksinimleri

Tüm yaşam enerji gerektirmektedir Hayvanın hareket etmesi, vücut sıcaklığını belli bir düzeyde tutması, yavrularını beslemesi ve kendi organizmasına gerekli materyali sağlaması enerji gerektirmektedir Bu enerjinin kaynağı yiyecekler ve havadır Yiyeceklerin ısı ve enerjiye dönüşmesi için gerekli oksijen hava ile sağlanır Yiyeceklerin sahip oldukları potan siyel enerjinin bir kısmı sindirim prosessüslerinde tüketilir; bir kısmı organizma tarafından kullanılır ve alınan fazla enerji ileride kullanılmak üze re değişik fosfat bileşikleri biçiminde depolanır

Biz keçilerimizi yalnız onların yaşamını sürdürmek için değil, üretim için de besliyoruz Keçiler yaşama yapı rasyonlarına ek olarak, üretimin kalitesine ve türüne uygun olarak bir rasyon almalıdırlar

Keçilerin yaşama payı enerji gereksinmelerini bir çok etmen etkilemektedir Çevre koşulları yaşama payı enerji gereksinmelerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır Öte yandan, keçiler diğer hayvanlardan daha aktiftirler Sıçramayı ve koşup oynamayı severler Sonuç ola rak yaşama payı enerji gereksinmeleri bu yüksek aktiviteye yansıtılmalıdır Buna ek olarak, keçiler diğer türlerden çok daha uzun süre yürürler Sığırlar ve koyunlar günde 53 - 61 km’de dolaşırken, keçiler günde orta lama olarak 9-10 km gezinirler İşte gerek yaşamın devamı ve gerekse verimin sağlanması için günlük gerekli enerjinin hayvana sağlanması gerekir Aksi durumda enerji yetersizliğine bağlı arazlar ortaya çıkmaktadır

Keçi rasyonlarında enerji yetersizliği en önemli ortak eksikliktir Böyle bir yetersizlik var olduğu zaman, büyümede gerileme, ağırlık artışında aksama, verimlilikte düşme, süt veriminde gerileme, laktasyon periodun da kısalma, tiftik veya kıl miktar ve kalitesinde düşme ve parazitlere ve hastalıklara karşı direnç azalması gözlenmektedir

Vücudun gerekli enerjisinin hemen hemen tümü, karbonhidratlardan ve yağlardan sağlanmaktadır Ancak küçük bir bölümü protein kataboliz masından gelmektedir

Keçilerin rumenlerinde bulunan değişik tipteki mikroorganizmalar, kompleks karbonhidratların çoğunun sindiriminde esas rol oynarlar Yiyeceklerden gelen total enerjinin % 60 - 70’i karbonhidratlardan ve yağlar dan gelmektedir Karbonhidratların rumende yıkılması sonucu oluşan uçucu yağ asitleri (asetik asit, propionik asit ve bütirik asit) rumenden emilmekte ve enerji amacıyla kullanılmaktadır Bu asitler enerji gereksinmelerinin % 40’ını kapatabilirler Uçucu yağ asitleri rumen düzeyinde büyük miktarda emilirler ve hemen ara metabolizmada kullanılırlar

Yağlar, yağda eriyen vitaminlerin ve diğer yağda eriyen maddelerin taşıyıcısı olarak hizmet görürlersede, konsantre enerji kaynağı olarak ta kullanılırlar Genel olarak, yağlardan gelen enerji karbonhidratların enerjisinin 225 katı daha fazladır Bununla beraber, rasyonlarda yağın aşırı miktarı lezzetliliği düşürmekte, rasyon oksidasyona karşı daha duyarlı olmakta ve hayvanlarda ise sindirim bozukluklarına neden olmaktadır

Öte yandan, keçiler yemlerini ineklerden daha etkin bir biçimde süte dönüştürürler Genellikle keçiler aynı miktar besin maddesinden, ineklere nazaran daha fazla, süt oluştururlar

Keçiler yaşama payı için ineklerden daha az ve sindirim ve metabolizma için daha fazla yem tüketirler Bu olgular doğrudur 45 -46 kg canlı ağırlıktaki bir keçinin küçük bir gayretle 22 - 23 litre süt oluşturduğu ve 450-460 kg canlı ağırlıktaki bir ineğin yaklaşık günde 9-10 litre süt mey dana getirdiği bilinmektedir Sütteki besin maddeleri verilen yemlerdeki besin maddelerinden kaynaklanmaktadır Her 100 kg canlı ağırlık için keçi, aynı canlı ağırlık için bir inekten günde iki kattan daha çok yem tüketir, çiğner, sindirir ve metabolize eder Tüm bu prosessüsler enerji gerektirmektedir

6112 Protein Gereksinmesi

Genel olarak ruminantlarda sindirim aygıtının özelliği nedeniyle, protein kalitesi sorunu yoktur Keçiler de ruminantlar ailesindendir Rumenlerindeki mikroorganizmalar yiyeceklerin proteinlerini dezamine ederler Oluşan nitrojen fragmanlarını kendi vücut proteinlerinin sentezi için kullanırlar Ayrıca kalan karbon iskeleti de ya protein veya enerji üretimi için kullanabilirler Rumende yoğun protein yıkımı nedeniyle keçilerde yem protein kalitesi az önemlidir Protein veya protein prekürsörü miktarı, keçilerin son ürünleri olan tiftik, et ve süt yüksek düzeyde protein içerdiğinden, keçilerin beslenmesinde önemli bir faktördür

Keçilerin ve diğer ruminantların sindirim aygıtı, ayrıca amonyak ve üre gibi azotlu basit bileşikleri kullanabilen bakteri içermekte ve anılan bileşikleri gerçek proteinlere dönüştürmektedir Bu gibi mikrobial proteinler yüksek düzeyde sindirilebilirler

Tiftik ve kıl üretimi için protein gereksinmeleri kesin olarak saptanmamıştır Öte yandan, kıl veya tiftik yaklaşık olarak tamamen proteindir ve özellikle kükürt içeren aminoasitlerden oluşmuştur Rasyonun bileşiminden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenebilmektedir Rasyondaki mevcut proteinden yalnız yapağı ağırlığı değil, onun kalitesi de etkilenmektedir Rasyonun, protein düzeyi oğlaklarda % 16-20, bir yaşındaki erkek oğlaklarda % 15- 18 ve ergin dişilerde % 65 - 105 olduğu zaman, tiftik büyümesi önemli ölçüde artmaktadır Bununla beraber, rasyonda protein düzeyi arttığı zaman, yapağı ağırlığı artmakta, kıllar daha kaba olmakta ve bu ise arzu edilmemektedir Protein miktarları sınırlı tutulan periyodlarda, tiftik ve kıl üretiminde bir düşme meydana gelmekte, fakat lifler daha ince ve daha yüksek kaliteli olmaktadır

Süt keçilerinin protein gereksinmeleri süt ineklerininkilere benzerdir Laktasyon, fazla enerji ve protein istediğinden rasyon, maksimum üre tim meydana getirecek şekilde formüllendirilmelidir

Keçilerde protein beslenmesine ilişkin çok az araştırma vardır Koyunlarda yapılan denemeler metionin amino asidinin büyüme ve yem üretimi için sınırlayıcı bir amino asid olduğunu ortaya koymuştur Bundan sonra, sınırlayıcı amino asidler lizin ve treonindir Sistin amino asidi belli sınırlar içinde metionin yerine kullanılabilmektedir Metionin ve sistin kükürt içerdiklerinden, bu gibi amino asidlerin rumende sentezi için yeterli prekürsör oluşturulması amacıyla yem kükürt gereksinmeleri yaşamsal önem arzetmektedir Teorik olarak, protein kaynakları parçalanır ve incebağırsakta absorbe edilirler Bu durum yüksek kaliteli protein kaynaklarının amino asid kompozisyonunun bütünlüğünü korumağa eğilim göstermektedir Sıcaklıkla muamele veya besinsel proteinlere bazı aldehidler veya asid tonik gibi maddelerin eklenmesi protein beslenmesi alanında bazı umutlar vermektedir

Rumendeki mikroorganizmalar mevcut çevrede bulunan uygun prekürsörlerden itibaren protein sentezlerler Bu maddeler arasında en önemlileri protein tabiatında olmayan azotlu NPN dediğimiz bileşiklerdir Bu bileşikler mikrobial protein sentezleyecek kükürt ve yeterli enerji ile birlikte keçi rasyonlarında kullanılabilmektedir NPN bileşikleri verilirken, ortamda daha önce enerjinin bulunması gerekir Bunu sağlamak için hayvanlara enerji kaynaklarından kolayca parçalanabilen karbonhidrat vermelidir Bununla beraber, NPN bileşikleri süt veren süt keçilerinin rasyonlarına eklenmemelidir

Üre süt veren dişilere verileceği zaman, üre zehirlenmesine ilişkin pek çok olay rapor edilmiştir Öte yandan, üre Ankara keçileri için başarı ile kullanılmaktadır Üre Ankara keçilerinin kuru yemlerine ekleneceği zaman, ek proteinin 1/3’ünden fazla yer almamalıdır Kükürt, genellikle rasyon azotunun 1 : 10’u kadar olacak düzeyde üreli rasyorılara katılmalıdır

Öte yandan, selüloz parçalayan bakterilerin büyümesi ve çoğalması için, rasyonda minimum % 5 ham protein bulunmalıdır; şayet proteinlerin oranı daha yüksekse, selülozun yıkım hızı artabilmekte, fakat protein yüzdesi çok yüksek olduğu zaman, bu sindirim randımanı fazla NH üretimi nedeniyle düşmektedir

Genç ot, yaşlı ottan daha fazla NH oluşturmaktadır zira hücre zarları daha hızlı bir biçimde parçalanırlar ve böylece içeriklerini serbestleştirirler İçeriklerinin serbest amino asid içeriği önemli ölçüde yüksektir NPN bileşiklerinden olan ürenin rumende hidrolizi özellikle hızlıdır Şayet rumende aynı zamanda kolay sindirilebilen karbonhidratlar yoksa, serbestleşen NH miktarları çok önemlidirler Proteinlerin yıkımı yavaş yavaş yapıldığı zaman, amonyağın büyük bir kısmı amino asid sentezi için bakteriler tarafından kullanılabilmektedir

Çoğunlukla kullanılan en iyi ek protein kaynakları keten tohumu küspesi, soya küspesi, kuru bira mayası ve pamuk tohumu küspesidir En iyi ekonomik protein kaynaklarından biri iyi kaliteli yonca kuruotu, kuruot, küb veya pelet haline getirilmiş yemlerdir Bu, ya ayrı ayrı olarak verilir veya rasyonun kasi yem miktarına uygun miktarda karıştırılır Kurutulmuş yonca çok mükemmel bir protein kaynağıdır

Sabahları keçi ağıllarındaki ağır amonyak kokusu, rasyondaki proteinleri bozukluğunu veya çok fazla olduğunu ve bunun doğal sonucu olarak aşırı azot ekskresyonunu gösteren yararlı bir belirtidir Salık verilen miktarda yem alan bir keçinin büyümesi veya süt miktarı beklenenden aşağı düşerse, en etkini rasyondaki proteinin biçimini değiştirmektir

Sonuç olarak keçilere orta miktarlarda ve değişik biçimlerde protein verilirse, daha ekonomik olarak değerlendirilirler Pratikte aşağıdaki miktarlar salık verilmektedir

Büyüme için 1 kısım sindirilir ham protein + 7 kısım NB

Yaşama payı için 1 kısım sindirilir ham protein + 10 kısım NB

Süt üretimi için : 227 gr sindirilir ham protein + 1476 NB 450 litre süt için yeterlidir

Bu miktarlar, şayet taze ot veya kuru ot ve yahut hububatça zengin bir karışım halinde verilirse, çok uygun bir yemleme oluşturacaktır Şayet küspe olarak verilirse, çok düşük miktarı gereksinmeyi karşılayacaktır

Keçilerde protein yetersizliğine ilişkin semptomlar iştahsızlık, ağırlık kaybı, büyümede gerileme, süt veriminde düşme ve tek yavru oluşturma biçiminde ortaya çıkarlar Ciddi yokluklar, sindirim yetersizliğine, anemi ye veya ödemlere neden olmaktadır

6113 Mineraller

Çiftlik hayvanlarının mineral madde gereksinmeleri genellikle değişiktir Bir sürünün her tipinin göreceli gereksinmesi küçük ölçüde onların vücut büyüklüklerine, büyük ölçüde sindirim organlarının nispi önemine ve ürettikleri ürünlerin doğasına bağlıdır Büyük sindirim sistemine sahip hayvanlar, vücutlarına, oranla büyük miktarlarda mineral madde gereksinmesine sahiptirler Yumurtalar ve süt büyük miktarda mineral madde gereksinmesini gerektiren ürünlerdir

Keçiler seçkin bir mineral madde gereksinmesine sahiptirler Keçiler yüksek metabolik aktiviteye sahiptirler Keçiler, yüksek metabolik nispete sahip küçük beden, vücudunun en az 1/3’ünu işgal eden sindirim sistemi ve minerallerce ineklerden daha zengin süt üreten ve hacımca koyunlarınkinden daha büyük hayvanlardır

Keçiler uygun şekilde verimli olan toprakta yetişen iyi kaliteli kuru otla beraber iyi kesif yemle beslenirlerse de, yine de mineral maddelerin yokluğundan kaynaklanan bir çok sorun ortaya çıkar Keçilerin mineral madde gereksinmeleri koyunlarınkine benzerdir

61131 Makro Mineraller

Hayvanların fizyolojik olarak gereksinmelerinin karşılanmasında yararlanılan makro minerallerden keçilerin beslenmesinde sadece tuz (Na ve d), Ca, P ve kükürt dikkatle üzerinde durulması gereken minerallerdir

611311 NaCI

Keçiler tarafından gereksinme duyulduğu gösterilen değişik makro minerallerden tuz (NaCl), muhtemelen keçilerin rasyonlarında yetersiz olmakta ve sağlanması en kolay olan minerallerden biridir Keçiler ister merada ister ağılda olsunlar, her zaman tuz, karışımlar biçiminde verilmelidir Keçiler blok tuzlar gereksinmelerini karşılayacak durumda değildirler Tuz, mineral karışım halinde serbestçe verilmelidir veya serbestçe sunulan konsantre karışımlarda rasyon miktarına göre sağlanmalıdır

NaCl hücrelerde osmotik basıncın muhafazasına yardım etmektedir Bu basınç sayesinde hücrelere besin maddelerinin transferi sağlanmaktadır Na aynı zamanda yağların ve karbonhidratların sindirimine yardım eden safranın yapımı için de önemlidir; ve klor, protein sindirimi için büyük bir öneme sahip olan mide özsuyundaki hidroklorik asidin oluşması için de gereklidir

NaCl yokluğunda ortaya çıkan semptomlar:

İştahın azalması, zayıflama, süt üretiminde düşme, gözlerde donukluk, gözlenir Akut yokluk semptomları ise; titreme, zafiyet, kalp rahatsızlığı ve sonunda ölüm vukua gelmektedirYemlere % 05 tuz eklenmesi salık verilmektedir

611312 Kalsiyum ve Fosfor

Kalsiyum ve fosfor keçilerin iskeletlerinin esas kemponentleridirler ve yaşamsal prosessüslerinin oluşmasında esansiyeldirler Örneğin kalsiyum kan pıhtılaşmasını ve metabolik mekanizmanın kontrolünü ve sihirsel kontrolü ilgilendirmektedir

Fosfor, kaslara ilişkin enerjinin açığa çıkması, yağların sindirimi, yeni hücrelerin yapılması, yerine koyma veya üreme için gereklidir

Kalsiyum ve fosfor birlikte kemiklerde depolanır Vücudun gereksinmesi rasyonla sağlanmadığı durumlarda bu iki mineralden biri istenirse, her iki mineral birlikte kemiklerden serbestleşmektedir Bu iki mineral her zaman biribirine bağlıdır Kalsiyum yokluğu fosfor yokluğuna karşı bir etki meydana getirmektedir Kanda kalsiyum yetersizliği olduğu zaman keçiler aşırı yorulmağa eğilim gösterirler Yüksek derecede uyarılırlar ve bu nedenle yıpranırlar ve çökerler

Fosfor yetersizliğinde hayvanlar bir çok biçimler almakta, fakat ekseriya oldukça sıkıntılı ve yaşama, duygusuz tavır gösterirler Pek çok ot, iyi kalsiyum kaynaklarıdırlar, fakat fosfor miktarı çok daha düşüktür Çayır otları ve silajlar esasında kalsiyum içeriği bakımından düşük olduğu halde, baklagiller mükemmel kalsiyum kaynaklarıdırlar Hububat daneleri, küspeler, genç çayır otları veya genç yeşil hububatlar fosfor kaynaklarıdırlar Öte yandan, keçilenin rasyonlarında Ca : P oranı önemlidir, ideal olarak, keçilerin rasyonu 14 : 1 - 4 : 1 şeklinde bir Ca : P oranına sahip olmalıdır Bunun yanında ruminantların 7 : 1 den daha büyük oranlara tolerans gösterdikleri gözlenmiştir Üretim kalsiyum ve fosfor talebini arttırmaktadır Büyüme (kemik gelişmesi ve laktasyon bu mineral maddelerden özellikle kalsiyumdan önemli miktarda gerektirmektedir Gebelik ve laktasyon başında bu minerallerin şiddetli bir dengesizliği varsa, süt humması meydana gelmektedir Erkeklerde, kalsiyumun fosfora oranında bir dengesizlik varsa, ekseriya üriner taşların oluşumu görülür

Tüm doğal kaba yemlerde, keçiler için fosforu dengelemek için yeterli kalsiyum vardır Fakat fosfor kronik olarak doğada yetersizdir Kalsiyum yetersizliği samptomları doğal değildir, çok şiddetli ve sıkça görülür Fosfor yetersizliği doğada kronik ve semptomları da ılımlıdır

Öte yandan, ek mineral karmanın miktar ve kaynağı, total rasyonun mineral kompozisyonuna bağlıdır Kalsiyum gerektiği yer ve zamanda genellikle kireç taşı, istenen mineraldir Fosfor gerektiğinde, genellikle monosodyum fosfat, disodyum fosfat, sodyum tripolifosfat veya fosforik asit biçiminde sağlanmalıdır Kalsiyum ve fosfor gerektiği yerde, en çok kullanılan dikalsiyum fosfat, flüoru alınmış fosfattır Ek mineraller rasyona katılmak veya serbest biçimde verilmelidir Ekseriye dikalsiyum fosfat eşit miktarlarda tuzla karıştırılmalıdır ve serbestçe keçilere uygulanmalıdır

611313 Kükürt

Kükürt, önemli iki amino asidin (metionin ve sistin) anahtar yapıcısı olduğundan NPN kaynakları kullanıldığı zaman keçilerin rasyonlarına katılmalıdır Bu kükürt eklenmesi rumen mikroorganizmaları tarafından amino asidlere dahil edilmektedir Elementel kükürt veya sülfat biçimindeki kükürt, etkin bir biçimde kullanılabilmektedir Üre veya diğer NPN kaynakları kullanılacağı zaman, besinsel azotun kükürde oranı yaklaşık olarak daha önce söylendiği gibi 10:1 dir

61132 İz Elementler = Mikro Mineraller

Keçi rasyonları iz elementlerce nadiren yoksundurlar Ağır laktasyon devresinde keçileri veya kıraç meralarda otlayan keçileri yokluk olasılığına karşı korumak için, iz mineral karışımını esas alan karışımdan sınırlı miktarda eklemek salık verilmektedir Absorpsiyon için onların var lığını etkileyen mineraller arasında pek çok ilişki olduğundan bir iz mineral karışımı kullanılacağı zaman, çok dikkat edilmelidir

6114 Vitaminler

Keçilerin vitamin gereksinmeleri üzerinde çok az araştırma yapılmıştır Vitamin A keçilerin rasyonlarına koşulların gereklerine göre katılan vitamindir Bazen vitamin D ve E, yoklukların engellenmesi için vitamin A ile birlikte enjekte edilmektedir

61141 Vitamin A

Vitamin A yoklukları, düşük kaliteli otlarla besleme yapıldığı zaman ortaya çıkmaktadır Kötü hava koşullarında veya genel olarak uzun süre depolarda kalan otlar karotenlerinin çoğunu kaybederler Bu nedenle, vitamin A rasyonlara eklenmelidir

Vitamin A yokluğunda keçilerde gece körlüğü, düşük üreme performansı, vücuttaki epitel hücrelerin keratinizasyonu ve kemik deformasyonları görülür

Ek vitamin A iki yolla verilir:

- Rasyonlara eklenerek,

- intramüsküler yolla enjekte edilerek

61142 Vitamin D

Vitamin D güneşte kurutulan yiyeceklerde bol olduğundan ve güneş ışınlarına maruz kalan vücutta sentezlenebildiğinden rasyonlara eklemeye gerek yoktur Bununla beraber, Vitamin D’nin fizyolojik gereksinmeleri kalsiyum ve fosfor dengesizliği olduğu zaman, artmaktadır Güneşe maruz kalmayan genç oğlaklara ek vitamin D verilmelidir

61143 Vitamin E

Normal olarak vitamin E büyük miktarlarda keçi rasyonlarında bulunurlar ve eklemek zorunlu değildir Üreticiler vitamin E ile selenyum arasındaki ilişkiyi, şayet bölgede selenyum yokluğu varsa, bilmelidirler

61144 Diğer Vitaminler

Ruminant olmayan değişik hayvanlardan farklı olarak, keçiler rumenlerinin mikroflorasının aksiyonuna bağlı olarak pek çok vitamini sentezleme yeteneğine sahiptirler Ergin keçilerde, faal durumdaki rumenin mikroorganizmaları B kompleksi vitaminleri ve vitamin K’yı sentezlerler Vitamin C dokularda sentezlenir Bununla beraber, yeni doğan oğlaklarda rumen iyi gelişmemiştir ve rumenin mikroflorası B vitaminlerinden uygun miktarlarda sentezlemeğe yeterli miktarlarda değildirler; B vitamin kompleksi süte veya süt ikame yemine eklenir

612 Keçi Yemleri

Keçiler, doğal olarak otlayıcıdırlar Sürekli olarak yiyecek aramak için dolaşırlar ve normal olarak diğer çiftlik hayvanları tarafından reddedilen yemleri etkin bir biçimde kullanabilirler

6121 Mera ve Otlaklar

Islah edilmemiş meradan yararlanmada keçiler emsalsizler Keçiler iyi otlayıcı olduklarından, çalılıkları ve ağaç altındaki çalıları kontrol etmede etkin bir biçimde kullanılabilirler Pek çok funda tipleri ve odunsu bitkiler keçiler için başarı derecesine göre yem olarak kullanılabilirler Keçiler diğer çiftlik hayvanlarının reddettiği pek çok bitki tiplerini kullanabildikleri halde zehirli bitkilerden sakınırlar

Yemler, yaşama payı gereksinmelerinin büyük bir kısmını sağlarlar İyi kaliteli mer’a ve mineral madde sağlama, yaşama payı düzeylerinde keçileri beslemek için gereklidir Süt veren keçilerin rasyonlarındaki kesif yemin yarısını mera karşılamalıdır Çayırlar kısa olduğu zaman veya kışın taze ot veya çayırlar kullanılamadığı zaman, ek yem sağlanmalıdır

Bakımlı çayırlar ergin dişi ve bir yaşındaki oğlaklar için gereklidir Aşırı otlatmaya engel olmak için, hayvanları otlatmaya bırakmadan önce, çayırları 8- 10 cm yüksekliğinde telle çevirmek lazımdır Hayvanları her 10-12 gün değişik parsellerde otlatmak gerekir Bir elektrofens, çayır parsellerini ayırmada kolay bir yol sağlar Bu uygulama aşırı otlatmaya engel olduğu gibi üretimi düşürecek sağlık sorunlarını meydana getirebilen iç parazitlerin yaşam sıklusunu bozmaya da yardım etmektedir

Keçiler için çayır rnanajmentinde etkin bir biçimde kullanılabilen çayır otlarının ve baklagillerin bazıları, yonca, brom-yonca karışımı, tırfıl, tırfıl - çayırotu, sudanotu ve akdarıdır

Çavdar, buğday ve arpa erken ortaya çıktığı için mükemmel yemlerdir Kolza veya yulaf - kolza kombinezonu başarı ile kullanılmaktadır

Meteorolojik etkenlerin etkileri olarak stresler minimuma indirildiği zaman, üretim daha etkin olmaktadır Şayet keçiler çayıra veya mer’aya bırakılırsa, her zaman yeterli gölge ve su sağlanmalıdır Keçiler ruminant olduklarından, taze ve sulu baklagil otları kullanılacağı zaman dikkat etmelidir Zira şişkinlik sorunları ortaya çıkar

İyi kaliteli çayırlar yüksek verimli hayvanlar için esastır

6122 Kuruot ve Diğer Kaba Yemler

Çayır ve mera yemleri yanında kuruot ve diğer kaba yemler keçiler için çok ekonomiktir İyi kaliteli baklagil kuru otları veya baklagil-çayır kuru otu karışımı yüksek derecede sindirilebilir besin maddeleri içeren mükemmel bir kaynak sağlarlar Şayet kuru ot ilk biçimden sağlanmışsa, karışım en az % 50 baklagil içermelidir Çayır kuru otları kesif yemlerle birlikte gereksinmeyi karşılarsa da, genellikle kesif yemlerin maliyeti yüksek olduğundan, bu tür besleme laktasyondaki süt keçileri dışındaki keçilere uygulanmamalıdır

Yüksek besleme değerine sahip kuru otlar körpe ve yapraklı bitkilerden oluşurlar Bu nedenle ikinci biçimde elde edilen kuru otlar genellikle ilk biçimden elde edilen kuru otlara nazaran daha besleyicidirler Otları biçme devresi onların besleme değerini doğrudan etkilemektedir Vejetasyon devresi ilerledikçe çayır otlarında veya baklagil otlarında ham protein içeriği düşmekte, buna karşın ham selüloz içeriği yükselmektedir

Yonca, melez üçgül, çayır üçgülü, aküçgül, soya kuruotu, fiğ, gazal boynuzu ve baklagil çayır kuruotu karışımı çoğunlukla keçilerin beslenmesinde kullanılmaktadır

6123 Silaj, Kök ve Yumrular

Silaj % 30 - 35 kuru madde içerdiklerinden sulu yemlerden sayılırlar Normal olarak, silaj otun 1/3’ü yerine kullanılabilmektedir Ergin bir keçinin günlük silaj gereksinmesi yaklaşık 3 -4 kg kadardır Oğlaklar rumenleri işlevsel oluncaya kadar silajla beslenmemelidirler; aksi halde sindirim bozuklukları ortaya çıkar Silaj verilirken azdan başlayarak giderek artırılmalıdır

Silaj usulüne uygun yapılmışsa, özel süt asiti kokusuna sahiptir Hayvanlar alıştıktan sonra severek yerler Silajlar günlük olarak taze verilmeli ve yemlemeden sonra 3 -4 saat içinde tüketilecek miktarda çıkarılmalıdır Silajın koku ve tadının süte geçmesini önlemek için sağımdan hemen sonra verilmelidir Silajların yemliklerde birikmemesine özen gösterilmelidir

Yaklaşık olarak 500 g Kuru ot yerine 1000 g silaj kullanılabilir

Keçiler kök ürünlerini ve bahçe ürünlerini çok severler Havuç, pancar, şalgam ve lahana keçiler tarafından sevilerek yenirler Bu tip yemler yüksek düzeyde su içermekte ve silaj gibi aynı biçimde tüketilirler Şalgam gibi yemlerden bir kaçı, şayet sağım sırasında veya sağımdan önce kapalı yerde verilirlerse, koku süte geçer Genel olarak bu gibi yemlerin kokusunun süte geçmemesi için sağımdan hemen sonra verilmelidir

6124 Kesif Yemler

Keçi rasyonlarında kullanılan kesif yemler enrji yemleri ve proteinli ek yemler olmak üzere ikiye ayrılır

61241 Enerji Yemleri

Hububat daneleri mükemmel enerji kaynaklarıdırlar Mısır, yulaf, arpa ve buğday keçi rasyonlarında sık kullanılmaktadır Rasyondaki hububat miktarı üretim talebine göre belirlenmektedir Laktasyonun doruğundaki bir keçi önemli miktarda enerjiye gereksinme duyduğu halde, kurudaki bir keçinin gereksinmesi düşüktür

Mükemmel bir enerji kaynağı olan melas çoğunlukla öğütülmüş yemlerin tozmasına engel olmak ve yemlerin lezzetliliğini artırmak için kullanılmaktadır Şayet rasyona melas fazla sokulursa, yemler yapışkan ve topaklaşacaklarından karışımlara ancak % 5- 1O’la sınırlı olarak katılmalıdır

61242 Proteinli Yemler

Geniş bir ek protein variyetesi keçilerin rasyonlarında kullanılabilirler Diğer çiftlik hayvanlarının beslenmesinde olduğu gibi, yağlı tohum küspesi sık kullanılmaktadır Pamuk tohumu küspesi muhtemelen keçiler için en çok kullanılan bir protein kaynağıdır, fakat diğer protein kaynakları soya küspesi, yer fıstığı küspesi, ayçiçeği tohumu küspesi, aspir küspesi, mısır glüteni ve biracılık artıklarıdır

Üre ve diğer NPN kaynakları bazı önlemler almak koşuluyla rasyonlara sokulabilmektedir Üre total kesif yem karışımı ağırlığının % l’ini veya rasyondaki total proteinin 1/3’ünü oluşturabilir NPN bileşikleri rasyonlara azdan başlamak suretiyle sokulmalıdır Zira belli bir adaptasyon periodu rumen mikroorganizmaları için gereklidir Üreye ek olarak diğer NPN kaynakları, amonyaklaştırılmış pamuk tohumu küspesi unu, amonyaklaştırılmış pirinç kapçığı, amonyaklaştırılmış turunçgil posası ve amonyaklaştırılmış pancar posasıdır NPN bileşikleri toksisite sorunları nedeniyle süt veren süt keçilerinin rasyonlarına sokulmamalıdır

61243 Süt ve Süt lkame Yemleri

Sütte veya süt ikame yemlerinde bulunmayan, oğlağın korunması, laksatif etkisi ve gerekli antikorları içermesi nedeniyle kolostrum, oğlağın yaşamının ilk birkaç gününde, hatta ilk 48 saatinde yavruya verilmesi gerekir Bu nedenle yeni doğan oğlağı anasından ayırmamalıdır Şayet yeni doğan yavru anasından kolostrumu alamayacak durumda ise, önce den frijiderde depolanan kolostrumu kullanmak olasıdır Kolostrum, bu durumda, vücut sıcaklığına kadar ısıtılır ve bir emzikle bir kap içinde verilir

Bu devreden sonra, oğlaklar analarından ayrılarak büyütülür, süt ve ya süt ikame yemleri kullanılmalıdır Bu ikame yemleri ek olarak vitaminler, mineraller ve antibiotikler içeren dehidrate ürünlerdir

6125 Yem Karışımı Hazırlama

Daneler belirli ölçüde ezme ve kırma gibi bir işleme tabi tutulursa, keçiler tarafından en iyi bir biçimde değerlendirilirler Kırma, ezme veya kabaca kırma, daneleri daha iyi sindirilebilir duruma getirir İnce pudra haline sokulması arzu edilmez

Danelerin karıştırılması söz konusu olduğu durumlarda, en iyisi bunları yukarıda anılan işlemlerden sonra pelet haline getirmelidir Bu şekliyle, otlak alanlarındaki hayvanlara verilmede de kolaylık sağlar

Otlak alanlarındaki hayvanlara verilecek ek yemlere katılacak tuz oranı hayvanların durumuna göre değişmektedir Karışımdaki tuz oranını değiştirerek ek yem tüketimini de arzu edilen düzeyde tutmak olasıdır Tuz miktarı keçilerin su bulmak için yürüyebildiği mesafeye göre değişmektedir Örneğin, şayet yemlikle su kaynağından 15-20 km uzaksa kesif yem karışımlarına katılacak tuz oranı yaklaşık 1 : 7 olmalıdır

Kullanılan karışım çoğunlukla

1 kısım tuz

1 kısım pamuk tohumu küspesi unu

3 kısım dane yem olmalıdır

Kaba yemler ve daneler birlikte kullanılacağı zaman ince kırılıp veya öğütülüp peletleme yapılmalıdır Bu yemler peletlenmezse, karışıma giren yemler geniş ölçüde ayrı ayrı katırlar Otlar bazen doğranarak verilebilir Örneğin mısırın bu biçimde verilmesi her zaman arzu edilmektedir

Üre veya diğer NPN bileşikleri rasyona katılacakları zaman karışıma giren her bir yem tamamen karıştırılmalıdır Üre, karışımın her tarafında üniform olması için, karışıma giren her bir yem ile ön karışıma tabi tutulmalıdır Bir üre-melas karışımı hazırlarken, karışımın üniformitesini sağlamak için elle çalışan karıştırıcılarla kontrolünü yapmak lazımdır

6126 Süt Keçileri İçin Rasyon Hazırlama

İyi bir süt keçisi 10 aylık bir laktasyon periyodunda günde ortalama olarak 23 litreden fazla süt vermektedir Halbuki daha üstün hayvanlar bunun iki katı veya daha fazla süt verirler Amerika Birleşik Devletlerinde 305 günlük bir laktasyon periyodunda Toggenburg keçiler günde ortalama olarak 26 litre süt vermektedir

Keçi sütü sindirim sırasında ince ve yumuşak pıhtı oluşturduğundan daha kolay bir biçimde sindirilmektedir

Süt keçisinin süt üretimi, süt ineğininkine küçük bir ölçüde paraleldir Böylece süt ineğinin genel besin maddeleri gereksinmeleri, süt keçilerine uygulanabilmektedir

613 Oğlakların Beslenmesi yayçep

62 Keçi Yetiştiriciliğinde Bakım Ve Yönetim

621 Çiftleştirme

Keçiler de koyunlar gibi mevsime bağlı polöstrik, hayvanlar olup sonbaharda günün ışıklı sürülerinin, ışık yoğunluğunun ve hava sıcaklığının düşmesi ile çiftleşme arzusu yani, kızgınlık gösterirler Kızgınlıkların görüldüğü ve çiftleştirme mevsimi olarak adlandırılan bu dönem batı bölgelerinde Temmuz-Ağustos aylarında görülürken doğuya gidildikçe Eylül-Ekim aylarına sarkmaktadır

Keçilerin üretimi ile ilgili bazı özellikleri aşağıdaki çizelgede görülmektedir

Çizelge: Keçilerde üreme ile ilgili bazı özellikler

Keçi sürülerinde teke katımı zamanı, keçilerin kızgınlık göstermesi, iklim, yem, mera ve pazarlama koşulları dikkate alınarak belirlenmektedir Teke katım zamanının belirlenmesinde en önemli faktör doğum ile meralanma dönemi arasında oğlakların yeterince büyümelerine ve meradan yararlanabilecek hale gelmelerine yetebilecek bir süre bulunmasıdır Yani teke karımı meraların otlamaya elverişli hale geldiği dönemden 3-35 ay önce doğumların gerçekleşeceği şekilde ayarlanmalıdır

Türkiye’de tekeler genellikle serbest olarak sürüye katılmakta, 15-2 ay süre ile sürü içerisinde kalmakta veya tüm yıl boyunca sürü içerisinde kalmakta veya tüm yıl boyunca sürü içerisinde tutulmaktadırlar Kızgınlık gösteren keçiler, teke tarafından tesadüfi olarak tohumlanmaktadırlar Serbest aşım adı verilen bu sistemde teke başına 30-35 dişi hesaplanır Doğacak oğlakların babalarının belirlenememesi ve çok sayıda teke gerektirmesi serbest aşımın en önemli sakıncalarıdır Fazla sayıda üstün nitelikli teke bulunmaması nedeniyle bu sistemde genotipik ilerleme sınırlı olmaktadır Ayrıca üstün nitelikli döller veren tekelerin tanınması ve sürüde öncelikle bunların kullanılması olanaksızdır Söz konusu sakıncaları ortadan kaldırmak için elden aşım uygulanabilir Bu yöntemde, kızgın oldukları belirlenen keçiler belirli tekelerle çiftleştirilirler Böylece doğan oğlakların babaları belirlenebilir ve tekeler herhangi bir dişi ile yalnız bir kez çiftleşeceğinden daha fazla keçiyi döllemeleri mümkün olur Böylece üstün niteliklere sahip az sayıda teke kullanılmak suretiyle daha fazla genotipik ilerleme sağlanır Elden aşımda teke başına 80-90 keçi hesap edilir Yapay tohumlama uygulaması halinde ise tekenin bir ejekülasyonu ile 5-6 keçi tohumlanabilmektedir Böylece tek bir teke ile 250-300 baş keçinin tohumlanması mümkün olabilir

Keçilere, çiftleştirme mevsiminden önce başlayıp, bu mevsim boyunca sürdürülecek ek yemlemenin flushing etkisi yapacağı ve döl verimini artıracağı unutulmamalıdır

622 Gebelik ve Doğum

Çiftleşen keçiler gebe kalmadıkları takdirde ortalama olarak 20 günde bir kızgınlık gösterirler Gebe kalanlar ise kızgınlık göstermeyip 5 aylık gebelik süresi sonunda doğururlar Keçi sürülerinde % 5 dolayında kısırlık normal sayılmaktadır Kısırlık oranının yükselmesi için keçilerin çiftleştirme döneminde uygun kondüsyonda olmalarını sağlayacak bir besleme uygulanmalı, sürüde yeterli sayıda teke bulundurulmalı, gebeliğin erken döneminde keçilerde şok etkisi yaratacak davranışlardan kaçınılmalı ve gebeliğin son iki ayında keçilerin beslenmesine özen gösterilmelidir Bu dönemde keçilere şişmeye neden olacak yemler verilmemeli, hızlı hareket ettirilmemeli, soğuk ve nemden korunmaları sağlanmalıdır

Gebeliğin son dönemi kış mevsiminin sonlarına rastlamaktadır Bu dönemde işletmenin yem stokları ya çok azalmış ya da tükenmiş olacağından besleme koşulları son derecede kötüdür Bunun sonucu olarak keçiler zayıf düşer, yavrular iyi gelişemez, zayıf ve dayanıksız doğar, bunlara ek olarak yetersiz besleme sonucu ananın süt verimi de düşük olacağından oğlak ölümleri artar Bu durumu önlemek için yetiştiricinin kışlık yem stoğunu çok iyi ayarlaması gerekir Bu dönemde uygulanacak iyi bir besleme düzeni oğlak ölümlerini azaltacağı gibi, süt veriminde artış sağlamak suretiyle yapılan masrafları da karşılayabilmektedir

Doğum döneminde havalar uygun olup keçiler otlatılmaya götürülüyorlarsa yakın meralar tercih edilmeli, doğumun çok yaklaştığı anlaşılan keçiler ağılda bırakılmalı ve doğum merada gerçekleşirse en kısa zamanda oğlağı ile birlikte ağıla getirilmelidir

Doğan oğlaklar kurulanmalı, varsa anası ile birlikte ayrı bir bölmeye alınmalıdır Doğumdan sonra atılan yavru zarlarını keçinin yememesi için hemen ortamdan uzaklaştırılması ve en iyisi gömülmesi gerekir

Doğum genellikle yardımsız gerçekleşir Ancak oğlağın anormal gelişi halinde yardım gerekebilir Bu durumda eller antisptiklendikten sonra müdahale edilmeli, mümkünse veterinere baş vurulmalıdır

623 Oğlak Büyütme

Doğan oğlaklar kurulanıp ağız ve burunları iyice temizlendikten sonra göbek bağları tendürdiyotlanarak mikrobik bulaşmalar önlenmelidir Oğlakların doğumdan sonra en kısa süre içerisinde analarını emerek yeterli miktarda kolstrumu almaları sağlanmalıdır Kolstum hafif bir ishale neden olarak oğlağın sindirim sisteminin temizlenmesini, içerdiği zengin besin maddeleri sayesinde çok iyi beslenmesini ve globülinleri aracılığı ile de ananın bağışıklığını oğlağa geçmesini sağlamaktadır Oğlak tarafından kolostrumun alınması için en uygun zaman doğumdan sonraki ilk 13 saattir

Emzirme döneminde doğal ve yapay emzirme olmak üzere iki yöntem uygulanabilir Süt keçisi yetiştiriciliğinde yapay emzirme uygulaması önerilir Bu yöntemde keçiler sağılmakta, oğlaklara ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda süt biberon veya benzer düzenekler aracılığı ile önceden belirlenmiş bir reçete uyarınca içirilmektedir Böylece oğlakların ihtiyaçlarından fazla süt tüketmeleri önlenmiş olmaktadır Doğal emzirmede ise oğlakların analarını emmelerine izin verilmektedir

Büyüme döneminde oğlak tarafından tüketilen süt miktarı ile süt emme döneminin uzunluğu büyük önem taşımaktadır Bu dönemde içilecek süt miktarı ve emzirme döneminin uzunluğu ırka, süt veya süt ürünlerinin pazarlama koşullarına ve büyütmenin yönelik olduğu amaca bağlı olarak değişmektedir Emzirme süresi genellikle 2-25 ay sürmekte ve 4-5 haftadan kısa olmamalıdır Çünkü bir aylık yaştan daha küçük olan olanakların sindirim sistemi süt dışındaki besin maddelerinden tam olarak yararlanmaya elverişli değildir Emzirme döneminin başlangıcında süt miktarı az, öğün sayısı fazla iken ilerleyen yaş ile birlikte süt miktarı az, öğün sayısı fazla iken ilerleyen yaş ile birlikte süt miktarı artar/arttırılır iken öğün sayısı azalır/azaltılır Başlangıçta 400-500 g dolayında olan süt tüketimi daha sonra 25 kg’ye kadar artmaktadır Bütün yüksek fiyatla pazarlanabildiği yerlerde 40-45 gün süren süt emme döneminde oğlak başına içirilecek toplam süt miktarının herhangi bir gelişme geriliğine neden olmaksızın 40 kg’ye kadar düşürülmesi mümkündür Fakat bu takdirde oğlakların 2 haftadan itibaren kaliteli kuru et ve yoğun yeme alıştırmaları gerekir Süt emme döneminde oğlaklara sürekli olarak temiz içme suyu sağlaması gerektiği de unutulmamalıdır

Sütten kesim çağına kadar süt ve diğer besin maddeleri ile sağlıklı olarak büyütülen oğlakların damızlık çağına kadar beslenmelerinde özel bir uygulamaya gerek yoktur Koşulların uygun olması halinde yaşama payı ihtiyaçlarının meradan sağlanması mümkündür Fakat emzirme döneminin kısa tutulması halinde oğlakların meradan yararlanabilecek çağa kadar elden yemlenmelerine devam edilir Bu durumda oğlaklara meraya çıkarılıncaya kadar günlük 400-500 g dolayında nitelikli kesif yem verilmelidir

624 Keçilerde Numaralama

Bugün tüm hayvancılık kollarında numaralama ön koşuldur Bir sürüde hayvanları teker teker tanıyabilmek, söz konusu hayvanların soy (pedigri), gelişme, verim ve sağlık kayıtlarını tutabilmek ve bu kayıtlara göre ayıklama ve seleksiyon yapabilmek yalnızca numaralama ile olasıdır

Numaralama esas itibari ile iki şekilde olur:

— Grup işaretlenmesi (grupları birbirinden ayırtedebilmek amacıyla yapılır)

— Bireysel numaralama (bir grup içinde bireyleri birbirinden ayıretmek için yapılır)

Bireysel numaralama üç yöntemle yapılır

a) Tetovir (döğme) yöntemi

Bu yöntem tüm numaralama yöntemleri arasında en pratik ve güvenli olanıdır Bir kez yapıldığında hayvanın yaşamı boyunca kulağında kalır Bu yöntemi uygulamak için özel tetovir numaralama pensi, numaraları ve boyası gereklidir Bu yöntem her ne kadar açık renk kulaklı hayvanlara uygulanırsa da, son zamanlarda koyu renk kulaklı hayvanlar için beyaz, yeşil ve kırmızı gibi değişik renkte boyalar piyasaya sürülmüştür Tetovir pensine hayvana vurulmak istenen numara yerleştirilir ve kulak içine bir defada vurulur Çivi numaraların deldiği yere ise tetovir boya sürülerek iyice oğuşturulur Boya deliklere girerek burada kalır ve bir hafta sonra okunabilir Bu yöntemi uygularken numaranın kulağın tam ortasına olabildiğince kılsız olan yerine vurulması daha sonraki okuma güçlüklerini en aza indirecektir Tetovir boyası bulunmadığı hallerde iyice dövülmüş kurum ile karıştırılarak bir macun oluşturulur ve bu kullanılabilir Yine boya bulunmadığı hallerde çıra isi + sade yağ + keçi sütü macun haline getirilerek kullanılabilir Söz konusu karışımın yerini bazı hallerde soba kurumu ve teksir mürekkebi de rahatlıkla alabilir

Şekil Var

b) Kertik Atma

Bu yöntemde kulağın (sağ ve sol) ön ve arka kenarı, ortası ve ucuna özel penslerle kertik açılır ve her kertik bir sayıya tekabül eder Kullanılan anahtara bağlı olarak kulağın değişik kenarlarındaki çentikler birler, onlar, yüzler ve binler gibi sayıları gösterir ve bunlar toplandığında hayvanın numarası çıkar Bu yöntem artık pek kullanılmamaktadır Bunun nedenleri arasında numara vurmanın zorluğu, kulağı atılan çok sayıda kertiğin hayvanda yarattığı stres ve okuma güçlüğü yer almaktadır

Bu yöntem birer veya ikişer kertiği geçmemek kaydıyla grup işaretlemesinde çok yararlı olmaktadır

Şekil Var

c) Kulağa Küpe Takma

Özel penslerle plastik ve metal küpe numaralar kulağa takılır Bu yöntemde numaranın kulağın iyice kenarına ve damar üstüne gelecek şekilde takılmaması ve numara taşıyan yüzeyin kulağın iç kısmına gelmesine dikkat edilmelidir Kulağa çok sıkı takılan küpeler kulak büyüme payı bırakmadığı için kısa sürede düşebilmektedir Numaraların küpelerini çeşitli nedenlerle düşmesi bu yöntemin en olumsuz yönüdür Çok hassas araştırmalarda bu yöntemin yalnız başına kullanılması büyük hatalara neden olabilir

Şekil Var

625 Keçilerde Yaş Tayini

Yaş tayini özellikle hayvan alım - satımında, besicilikle ve hayvan ıslahında çok büyük öneme sahiptir Çünkü hayvanın yaşı ile verimleri (süt, et ve elyaf) arasında bir ilişki mevcuttur

Genel olarak kayıtlardan, boynuzdan, dişten ve dış görünüşten olmak üzere 4 yaş belirleme yöntemi vardır Bunlardan en doğru olanı bilgili ve düzenli entansif işletmelerde uygulanan kayıtlardan yaş tayinidir Daha sonra en güvenli yaş tayini dişten yapılır Bu yöntemde yalnızca kesici dişlere bakılarak yaş belirlenir Bilindiği gibi keçilerde 12 tanesi üst çenede ve 20 tanesi de alt çenede olmak üzere toplam 32 diş vardır

Esas itibari ile yalnızca ön kesici dişlerin süt diş iken daimi dişe değişmesi ve daha sonra bunların yıpranması, aşınması, aralarının açılması ve dökülmesine bakarak yaş tayini yapılır Ön kesici dişler toplam 4 çifttir ve bunlar şöyle adlandırılır

Önler : En ortadaki bir çift ön kesici

Birinci ortalar: Önlerin sağında ve solunda yer

ikinci ortalar: Birinci ortalarla sonlar arasındaki

Sonlar: En sonda yer alan ön kesici dişler

Yeni doğan oğlağın ağzında 3 çift süt ön kesici (önler, birinci ve ikinci ortalar) vardır Yaklaşık 3 - 4 haftalık olduğunda sonlar da çıkar ve süt ön kesicilerini tamamlar Keçilerin erken ve geç gelişme özelliklerine bağlı olarak ön üst dişlerin (önler) 15- 18 ay arasında düşer ve yerine daimi dişler çıkar ikinci yaşına doğru birinci ortalar düşer yerine 2 çift daimi dişler çıkar 24 aylık olunca ikinci süt ortalar düşer ve yerini daimi dişler alır Hayvanlar 36 aylık olduklarında son süt dişleri de dökerek daimi kesici dişlerini tamamlar Diğer bir deyişle hayvanın 3 yaşına kadar yaşı oldukça doğru olarak tahmin edilebilir Bundan sonraki yaşlarda ise büyük hatalar yapılabilir, çünkü diş etlerinin çekilmesi, dişlerin aşın ması, aralanmasına göre yaş tahmini yapılmaktadır

Boynuzdan yaş tayini özellikle boynuzlu ırklarda kullanılmaktadır Boynuz üzerinde oluşan belirgin halkaların bu yöntemi savunan yetiştiricilerce bir yaşa tekabül ettiği söylenmektedir Ancak keçilerde boynuza göre yaş tayini oldukça hatalı olduğu yapılan incelemelere göre saptanmıştır (ŞENGONCA, 1974)

Dış görünüşe göre yaş tayini ancak çağların (oğlak, çebiç, teke ve keçi gibi) belirlenmesi ile olmaktadır Bu yaş tayininden daha çok dış görünüşe bakarak çağların belirlenmesidir

626 Kastrasyon

Damızlık dışı veya damızlık fazlası erkeklerin (teke ve oğlakların) eşeysel işlevlerinin durdurulmasına kastrasyon, eneme, burma denir Bunun başlıca amacı ve yararı karkas kalitesini arttırmak, ete sinen teke kokusunu yok etmek, hayvanda sakinleşme yaratarak alet ekipmana ve bakıcıya zararı önlemektir

Eneme kanlı ve kansız olmak üzere iki yöntemle yapılır Kanlı yöntemde testis torbası (scrotum) aşağı kısma doğru kesilir ve testisler dışarı çıkarılarak yerine tentürdiyot sürülür Bu yöntem hayvanda büyük stres yaratabileceği gibi enfeksiyonada neden olabilir Koyun ve keçi-

cilikte kullanılması pratik ve geçerli değildir

Kansız yöntem ise Burdizzo pensi, etastratör, emaskiatör gibi kastrasyon gereçlerini kullanarak sperma kanalı, kan damarları ve sinirleri içeren spermatik bağın ezilmesidir

Burdizzo pensi ile eneme yaparken her iki testisinde scrotum torbasında olmasına dikkat etmek gerekir Bu aletle kastrasyon en pratik yöntem olup her yaş hayvana uygulanabilir Elastratör ile eneme ise scrotumun vücuda yakın olan kısmına lastik halka takarak yapılır Bu yöntem son derece pratik olmasına karşın gerek lastik halka temininin güçlüğü, gerekse her yaş hayvana uygulanamaması bakımından büyük dezavantaja sahiptir

Şekil Var

627 Doğum Öncesi ve Sonrası Yapılacak İşler

Aşım işlemleri bittikten sonraki 2 ay hayvanların en az besin maddesine gereksinme duydukları zamandır Sütten kesilmiş ve gebeliğin başındaki keçilerin beslenmesi yaşam payının biraz üzerinde yemle karşılanabilir Ancak gebeliğin son 4 - 6 haftasında embryonik gelişme çok hızlanır ve bu devrede anaya iyi bakım besleme uygulanmadığı takdirde yavru atma, ölü doğum olabileceği gibi ananın da hayatı söz konusu olabilir Ayrıca bu devrede iyi bakım besleme uygulanması oğlakların gelişmesini de olumlu yönde etkiler

Bilindiği gibi keçilerin gebelik süresi 145 - 155 gün arasında değişmekle birlikte ortalama 5 ay veya 150 gündür Doğumu yaklaşan keçiler için özel bir doğum bölmesi hazırlamak gereklidir Bu bölme havadar, rüzgardan uzak ve ağılın en sıcak yeri olmalıdır Ayrıca bol altlık atılarak her gün değiştirilmelidir Doğumu yaklaşmış hayvanın memeleri şişmiş, meme pembe bir görünüm almıştır Vulva kızarıktır ve yapışkan bir akıntı vardır Genellikle doğumda fazla yardıma gerek duymazlar Ancak çoğuz doğumlarda ana ikinci ve üçüncüyü doğurmak için sancı çekerken doğan oğlağı unutabilir ve kurutulmayan yavru ölebilir Bu gibi doğumlarda oğlağın kurutulması ve emzirilmesine yardım gereklidir Öncelikle doğan oğlağın yüzündeki mukus sıvı temizlenir ve oğlağın nefes alması sağlanır daha sonra kurutularak, meme ucundaki ilk damlalar yere sağılır ve sonra kuzu emdirilir Bilindiği üzere ananın ilk üç günkü sütüne “ağız sütü” veya

colostrum denir Ağızın besin değeri çok yüksek olup mutlaka oğlaklara içirilmelidir Ağız sütünün bir diğer görevi de içerdiği maddeler nedeniyle bir süre yavruda hastalıklara karşı direnç yaratır

628 Verim Kontrolü ve Kayıt Tutma

Süt keçilerinde önem sırasına göre kontrolü yapılan verimler şunlardır

- Süt verimi

- Döl verimi

- Gelişme (besi gücü)

- Kıl verimi

Söz konusu verimlere ilişkin kontroller ve kayıt tutma, amaçlı olarak yapılmalıdır Doğal olarak amaç sürüde ele alınan verimleri artırmanın yanında damızlık seçimi ve ayıklamayı isabetli yapabilmektir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.