Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyükbaş, hayvancılık

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Büyükbaş Hayvancılık

Türkiye, 11789000 baş sığır varlığı ile önemli bir potansiyele sahip olmakla birlikte hayvan başına verimin düşük olduğu da bilinen bir gerçektir Bunun pek çok ve genelde birbirine bağlı nedenleri vardır Başlıcaları sığır populasyonunun genelde düşük verimli yerli ırklardan oluşması, başta kaba yem olmak üzere yem üretiminin yetersizliği, yem fiyatları ile ürün fiyatları arasındaki dengesizlik, hastalık ve zararlılarla etkin bir mücadelenin yapılamaması, pazarlama zincirinin uzunluğu,üreticiler arasındaki örgütlenmenin yetersizliği, kredi ve teşviklerin yetersizliği şeklinde sıralanabilir
Türkiye sığır varlığı 1928 yılından 1984 yılına kadar sürekli bir artış göstermiş, fakat 1984 yılında yapılan ilk genel hayvan sayımı sonuçlarına göre ani bir azalma olmuştur Söz konusu yıldan günümüze kadar ise, önemli bir değişiklik olmamasına rağmen, az da olsa bir düşüş gözlenmektedir Bu durum Türkiye’de son yıllarda üretimi arttırmak için sığır sayısını arttırmak yerine, birim hayvan başına verimi arttırma çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır
Türkiye’de sığır ıslahı çalışmaları başlangıçta yerli ırkların seleksiyon yoluyla verimlerinin arttırılması şeklinde yürütülmüş; daha sonra bunun yetersiz olduğu anlaşılınca yurt dışından kültür ırkı sığır ithal edilmeye başlanmıştır Ciddi anlamda ithallere 1925 yılında başlanmıştır 1958 yılında ise Dünya Kliseler Birliği’nin hibesi ile Esmer, Siyah Alaca, Jersey, Aberdeen Angus ve Hereford sığırları ülkemize getirilmiştir Bundan sonra da sığır ithali çalışmaları hız kazanmıştır Sığır ithalleri 1987 yılına kadar az da olsa devam etmekle birlikte, bu yılda gerek devlet eliyle,gerekse özel sektör tarafından gebe düve ithalleri hız kazanmıştır Türkiye’de sığırcılığın geliştirilmesi için mevcut sığır populasyonu içerisinde yüksek verimli kültür ırklarının oranlarının arttırtılması ve yerli sığırlarımızın yüksek verimli kültür ırkı sığırlarla melezlenmesi hedeflenmiştir Ne var ki ithaller tüm hızıyla sürerken, ülkemizin coğrafi özellikleri ve hayvanların yetiştirilecekleri işletme şartları yeterince dikkate alınmadığından istenilen başarıya ulaşılamamıştır
Sığır ıslahı çalışmaları, kültür ırklarının ithali ile yeni bir boyut kazanmış ve yerli ırkların melezleme yolu ile ıslahı yanında, kültür ırklarının da saf olarak yetiştirilmesi amaçlanmıştır Melezlemelerde doğal aşımın yanında,1925 yılından itibaren uygulanmaya başlanan yapay tohumlamanın da etkisi olmuştur Ancak yapay tohumlamdan istenilen başarının elde edildiğini sölemek mümkün değildir
Genel hatlarıyla ele alınan ve mevcut durumu ortaya konulmaya çalışılan sığırcılığın ülke ihtiyaçlarına cevap verecek düzeye getirilmesi için belirtilen sorunların bir an önce ele alınıp çözüme kavuşturulması gereklidir
Bunun için;
1) Halen tahminen 1997 yılı itibariyle %45’i yerli ırklardan oluşan sığır populasyonumuzun bir an önce ciddi bir melezleme programıyla ele alınarak melez genotiplerin sayısının arttırılması gereklidir
2) Yapay tohumlama uygulaması ülkemizde uzun yıllardan beri yapılmasına rağmen,yeterli etkinlikte değildir Tarım ve Köyişleri Bakanlı’nın yeterli desteğinin sağlanması yanında, özel sektörün de bu konuya daha etkin katılımı sağlanmalıdır Bununla birlikte,daha önce uygulanmış olan köylere boğa barınakları kurmak suretiyle tabii tohumlamanın da etkinliği arttırılmalıdır
3) Damızlık boğaların seçiminde bilimsel yöntemlere başvurulmalı ve ülkemizde döl kontrolü çalışmaları başlatılmalıdır Bu konuda Tarım Bakanlığına bağlı üretim kuruluşlarının (TIGEM) potansiyelinden yararlanmak mümkündür
4) Damızlık dişi hayvan ithali durdurulmalı veya kontrollü şartlarda en az düzeyde yapılmalıdır Bunun yerine,yerli sığırlarımızın tohumlanmasında kullanılmak üzere döl kontrolü yapılmış boğalardan elde edilen sperma veya embriyo ithali yapılmalıdır
5) Yeni kurulacak işletmelerin ihtiyaç duydukları damızlıkları yurt içi kaynaklardan temin etmeleri konusunda teşvikler uygulanmalıdır
6) Ülkemiz,coğrafi yapı ve iklim açısından oldukça farklı bölgelere sahip olduğundan,kültür ırklarının adaptasyon yetenekleri de dikkate alınarak melezleme programlarının bölgesel bazda ele alınması gereklidir
7) Ülke genelinde özel sektör entansif sığır yetiştiriciliğine teşvik edilmelidir
8) Kaba yem açığını gidermek amacıyla yem bitkileri üretimi desteklenmeli, silaj yapımı ve kullanımı konusunda yetiştiriciler bilinçlendirilmelidir Kesif yeme,önce önceden olduğu gibi sübvansiyon uygulanmalıdır
9) Besiciliğe teşvik ve subvansiyon uygulanmalı, verilen kredilerin etkin denetimi yapılmalıdır
10) Yıllardır gündemde olan et ithalatına son verilmeli ve üreticiyi koruyacak tedbirler alınmalıdır Ancak,üretim-tüketim dengesi sonucu tüketiciye ucuz et temini gerçekleştirilemiyorsa ve bu nedenle mutlaka hayvansal ürünler ithal etmek gerekiyorsa; canlı hayvan ithal edilerek,daha sağlıklı ve imalat sanayinin hammaddesini de sağlayacak bir ithalat rejimi ele alınmalıdır
11) Gerek et,gerek süt üreticilerine uygulanacak subvansıyonlar üretimi artırıcı yönde olmalı ve bu teşvikler miktar esasına göre değil, satış fiyatının belli bir oranı şeklinde olmalıdır
12) Aracıların ortadan kaldırılması amacıyla; üreticilerin, birlik ve kooperatifler vasıtasıyla örgütlenmesi teşvik edilmelidir
13) Hastalık ve zararlılara karşı etkin bir mücadele yapılmalı, bu amaçla ülkesel bazda ciddi programlar uygulanmalıdır
14) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl ve İlçe örgütlerinin yetiştiricileri bilinçlendirmek amacıyla demonstrasyon çalışmalarına ağırlık vermesi gereklidir
15) Özellikle batı bölgelerimizde uygulanan ve bir özel ıslah ve üretim modeli olan ANAFI benzeri projelerin uygulamaya konulması gerekir

Konu başlıkları
  • Süt Sığırlarının Doğum, Buzağılama, Tohumlama ve Sürüden Ayrılma Kayıtları
  • Soykütüğü Belgesi
  • Islah Programı
  • Damızlık Süt Sığırlarında Soykütüğü Talimatı
  • Damızlık Olarak Kullanılan Boğa ve İneklerin Döl Verimi
  • Damızlık Değer Tahmini
  • Suni Tohumlama
  • Sığırların Süngerimsi Beyin Hastalığı

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK

İNEK
Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir Şeker pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı

MANDA
Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G Marmara bölümünde yetiştiriciliği yaygındır Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir
*** Büyükbaş hayvancılık Doğu Bölgelerimizde mera hayvancılığı şeklinde iken Batı Bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklindedir
Büyükbaş Hayvancılık Tarım Takvimi

OCAK

- Elde bulunan sığırların , yetiştirme ve hastalıkları yönünden , sağlık kontrolleri yaptırılarak, sığır kadrosu belirlenir Özellikle tüberküloz, paratüberküloz testleri ile , Brucellosis yönünden serolojik yoklamalar ve mastitis taraması yapılır
- Hayvanlar şimdiki durumları ve verimlerine göre gruplara ayrılarak , bakım ve yemleme programları saptanır
- Sağlıklı ve yüksek verimli yavru elde edebilmek için , ineklerin suni tohumlamasına başlanır Bu mümkün olmadığı takdirde , veteriner kontrolünden geçmiş iyi nitelikli ve sağlıklı bir boğa ile doğal tohumlama yapılır
- Şecere , verim ve sağlık kartları aylık olarak işlenir
- Buzağı bölmelerindeki iç ısının 10-12 C,sığırların bulunduğu bölümdeki sıcaklığın ise 16-18C arsında tutulmasına çalışılır Havalandırma kontrol altında tutulur
- Uygun hava koşullarında , hayvanlar ahır dışına çıkarılır Ahır içi temizlenip %3 lük sodalı sıcak su ile yıkanır
ŞUBAT

- Sert ve rüzgarlı olmayan yağışsız günlerde ,sığırlar tımar edildikten sonra ahır dışına çıkarılır Rutubetli ,temizlenmemiş taban ve toprak zeminlerin birçok mikroorganizmaların çoğalmalarına ortam hazırladığı ne bunların hayvanların sağlık durumlarının bozulmasına neden olduğu bilincine varılarak , diğer işler bittiğinde , derhal ahır temizlenip, zemine yataklık serilir(Sap,saman , talaş gibi yataklıklar aynı zamanda hayvanlarda ısı kaybını da önler )
- Kanatlı ve eklem bacaklı zararlılar, kış aylarında alçak basınçlı ve sıcak ahırlarda saklanırlar Pencere, kapı ve vantilasyon yolu ile hava değiştirilir ve bu yolla zararlıların ahırda yerleşmeleri engellenir
- Hayvanlar içeri alınırken ,ısı kontrolü yapılmalıdır(Hayvanların fizyolojik uyum sağlamaları için,iç ve dış ısı arasında fazla bir fark olmamalıdır)
- Sığırların yeşil yem ihtiyaçları , silaj yemler veya hayvan pancarı ile karşılanmaya başlanır
- 4-8 aylık dişi danalara S19 aşısı , doğumları yaklaşan sığırlara septisemi aşısı yapılırBütün sığırlara nokra için paraziter ilaçlama uygulanır
- Sığırlar haftada bir kere veteriner hekim kontrolünden geçirilirDoğum yapacak sığırlar ayrılır;hasta hayvan varsa ,derhal tedavisi yapılırDoğum yapacak inekler, doğumlarına iki ay kala sütten kesilerek kuruya alınır
MART

- Periyodik olarak sığırların tohumlanmasına devam edilir Gelişmesi iyi 18-22 aylık Holştayn düveler ile, 18-24 aylık Montofon düvelerde ilk defa tohumlamaya verilir(Tohumlamada yararlanılacak boğalar, 18 ayını doldurmadan, yetiştirme hastalıkları yönünden testleri ile verim kayıtları incelenmeden, tohumlamada kullanılmamalıdır Her fırsatta suni tohumlamadan yararlanma yoluna gidilmelidir)
- Bütün sığır materyaline şarbon, yanıkara, gerektiğinde sığır vebası aşıları yapılır
- Nokra mücadelesine devam edilmelidirDanaların septisemi serumu, numaralama ve boynuz köreltme işlemine devam edilirDoğan buzağıların göbek kordonu temiz bir makasla kesilir,günde iki defa tentürdiyot döküp gazlı bezle fazla sıkılmadan bağlanır
- Sığırların rasyonlarında enerji ihtiyaçları iyi dengelenmeli, geçici de olsa, noksan besleme yapılmamalıdır Gebeliğin ilk aylarında besleme kaba yemlere dayalı olabilir İki yaşına gelmiş dişi materyali de fazla beslememelidir Çünkü,fazla besleme nedeniyle, cinsel bezler yağlandığından, üreme gücü azalır
- Bu ayki çalışmalarda secere, verim ve sağlık kartları işlenir
NİSAN

- Sığırlar mevsim koşulları uygun olacağından , meradan dikkatli bir şekilde yararlandırılır Sığırların yem ihtiyaçları verim, mera ve gelişme durumları gözönüne alınarak hesaplanır
- Sığırlara şap aşısı uygulanır
- Yemlik ve su kaynaklarının temizliği ve ilaçlaması yapılır Gübrelikler kaldırılır
- Ahır koşullarının sağlıklı olması sağlanır
- Meme hastalıkları yönünden devamlı kontrol yapılır Sağım süresince , birbirini izleyen iki ay arasında %5-10 olan süt azalması miktarı, bundan daha fazla miktarda olduğunda, sağım hatası ve beslenme hatası yanında, bir hastalık olasılığı düşünülmeli;varsa iyileştirme yoluna gidilmelidir
- Nokra mücadelesi titizlikle sürdürülür
MAYIS

- Tohumlamaya devam edilir Doğuran inekler doğumlarından iki ay sonra , boğaya verilir
- Erkek danalar ve sürüye katılması istenmeyen dişi dana ve düvelerin vücut ağırlıkları en az 400-450 kg olduğunda, kasaba sevk edilirKilo almayanların besisine çalışılır
- Ahır yemlemesinden tamamen mera hayvancılığına geçilirMeraya , çiğ ve kırağı kalktıktan sonra çıkılmalı, sakin ve rahat bir otlatma sağlanmalı;parazit yumurtaları genellikle rutubetli çayır ve mera kısımlarında bulunduğundan, böyle yerlerde hayvan otlatılmamalıdır
- Hayvanlar iç parazitlere karşı ilaçlanırGübrelikte biriken gübre uzak bir yere götürülür veya satılır
- Aylık verim ve sağlık kontrolleri yapılır;kartlara işlenir
HAZİRAN

- Doğum sonrası sağım ve çiftleştirme işleri sürdürülür
- Parazit durumuna göre, dikkatli olarak iç paraziter ilaçlama yapılır Günlük tımar işleri aksatılmadan yürütülür
- 4-8 aylık dişi danalara S-9 aşısı uygulanır
- Doğan buzağıların boynuz köreltmesi ve kulak numaralama işlemleri yapılır
- Mera gıda ihtiyacını karşılayabilecek durumda olduğundan, mera otlatılmasına geçilir Yalnız, 10 kg’dan fazla süt veren sığırlara kesif yem ve nitelikleri bozulmamış kaba yem ile takviye yapılır Ocak ayında doğan buzağılar erkek ve dişi ayrı ayrı sürüler halinde meralandırılır Ot ve yem yemeğe alışan buzağılara verilen süt azaltılır ve su verilmeye başlanır
- Ahırlar temizlenerek badana ve dezenfeksiyonları yapılır
TEMMUZ

- Mera ihtiyacın tamamını karşılayacak durumda olduğunda; kısıtlı yemleme uygulanır
- Sağılan ineklerde meme hastalığına dikkat edilmelidir Meme, meme başları ve süt sekresyonu sık sık kontrol edilmeli; sağım saatlerinin aynı saatlerde ve eşit aralıklarla yapılmasına çaba gösterilmelidir
- Hayvanlar ahıra alındığında sabah- akşam iki defa tımar edilir Ahır temizliği ve dezenfeksiyonu yapılır 6-8 baş hayvana 20cm çaplı baca olacak şekilde ahırda havalandırma sağlanır
- Gebe ineklere septisemi aşısı uygulanır Gebeliğin son günlerinde olan ineklerin gıdaları sulu, hazmı kolay, yumuşak ve gaz yapmayacak yiyeceklerden düzenlenir
- Aylık verim ve sağlık kontrolleri yapılarak kartlarına işlenir
AĞUSTOS

- Ahır besisi yapılanların dışındaki diğer sığırlarda mera hayvancılığına devam edilir Gebe ineklerin gebelikleri ilerlediğinde, meralandırılmalarına özen gösterilir Gerektiği takdirde suni meralardan yararlanılır
- Theileriosis hastalığına karşı koruyucu aşılama yapılır
- Bir yaşına gelmiş erkek ve dişi hayvanlara tüberculin uygulanır
- Günde sekizer saatlik aralarla üç defa sağım yapmaya çalışılır (Bu yöntem fazla süt verimli sığırlarda kesinlikle uygulanmalıdır Böyle sığırlar ilave yemler ile beslenmelidir)
- Damızlık boğaların spermaları kontrol edilir
- 7-8 haftalık buzağılara erken sütten kesim düşünülebilir Normal olarak 12-16 haftalık oluncaya kadar süt verilir
EYLÜL

- Gebe ineklere iyi bir bakım gösterilmelidir Doğumlarına 1,5-2 ay kala sığırlar sütten kurutulmaya başlanılmıştır Doğum locaları ve buzağı bölmeleri yeniden gözden geçirilerek noksanlıklar tamamlanıp, dezenfeksiyonları yapılır
- Herhangi bir nedenle yavru atımı görüldüğünde, böyle hayvanlar derhal tecrit edilerek, gerekli araştırmalar yapılmalı; bulaşıcı bir hastalık durumunda, etkin önlemler alınmalıdır
- 4-8 aylık dişi danalara Br S 19 aşıları uygulanır
- Doğumu yaklaşan sığırlara, buzağı septisemi aşısı uygulanır
- Kış ayları için gerekli gıda ihtiyaçları sağlanır Silaj çukurları doldurulup, üzerleri tekniğine uygun bir şekilde kapatılıp, kış sezonuna hazır bir duruma getirilir
- Aylık kayıtlar tutulur
EKİM

- Şap ve yanıkara aşıları yapılır
- Tüberküloz, paratüberküloz testleri ve brucellosis yönünden serolojik yoklamalar yapılır
- Çevrede görülen salgın hastalıklara karşı gerekli tedbirler alınır
- Ay içinde nokra mücadelesi yapılır
- Genç hayvanlar ile yaşlılar ayrı meralarda otlatılır, ayrı ahırlarda barındırılır
- Aylık verim kontrolleri yapılarak, kayıtları tutulur
KASIM

- Tohumlama ve tohum hizmetlerine devam edilir
- Mevsim ve işletme koşullarına göre, yem değişikliğine-hayvan alıştırılarak geçilir
- Gebeliğin son üç ayında, ananın daha yoğun bir şekilde beslenmesine çalışılır(İlk aylarda 5 kg, son ayda 10kg süt veriminde verildiği kalite ve miktarında yem verilmeli, yalnız kesif yem miktarı titizlikle dengelenmelidir)
- Doğum sonrası görülebilecek meme iltihabı ve diğer hastalıklar için, bir önlem olmak üzere, gebe analara antibiyotik kürü uygulanmalı; yemlere mineral karması katılmalıdır
- Bu ayın ortalarına kadar nokra mücadelesi yapılır
ARALIK

- Değişen hava durumuna göre, ahır iç sıcaklığı en az 15-20C olacak şekilde, kapı ve pencereler kapatılır Yataklıklar sık sık değiştirilip, yerine kuru iki kat yataklık serilir
- Hasta hayvan olursa, tecrit bölmesine alınır Salgın hastalık görüldüğünde, gerektiği şekilde işlemler yapılır
- Hayvanların kışlık yem, ot ve yataklık muhafaza yerleri, kar ve yağmur suları girmeyecek şekilde, kapalı tutulur Bu konuda, gerektiğinde ahır tavanı çatı aralığından faydalanılabilir
- Damızlık kadronun %10’u kasaplık, %10’u da damızlık olarak satılacak şekilde ayarlanılarak, yeni yetiştirme yılına geçilir
- Hayvanların yaşama ve verim payları çok iyi hesap edilerek, içinde enerji ve mineral maddeleri içeren kaliteli yemlerle beslenmelidir
- Yıl sonunda mali hesaplar çıkarılır

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Sağım Ünitesi

Serbest duraklı ahır sisteminde, sağım yeri işletmenin hayvan kapasitesine göre, işletmenin iş akışını kolaylaştıracak bir bölümde inşa edilmeli ve hayvanların sağım yerine girip çıkmaları fazla müdahaleye gerek kalmadan sağlanmalıdır Bağlı duraklı ahır sisteminde genellikle hayvanların duraklarda sağılmasını sabit sağım sistemleri kullanılmaktadır

Doğum Locası

Bir inek için yemlik ve suluğa sahip olması şartıyla 12-14 m² lik aln gereklidir

Buzağı Bölmeleri, Barınakları

Süt sığırı yetiştiriciliğinde buzağıların sağlıklı büyütülmeleri önemlidir Buzağı ölümlerinin önemli bir kısmı doğumu takip eden ilk günlerde ve süt emme döneminde olmaktadır Bunun sebebi büyük oranda kötğü çevre şartlarıdır Süt emme döneminde sağlıklı büyüyen buzağılar, daha sonra sağlıklı ve verimli olurlar Buzağılar özellikle hayatının ilk haftalarında inek ahırlarında ve diğer buzağılardan ayrı, tek buzağıya yeterli büyüklükteki özel bölmelerde barındırılmalıdırlar Sütle besleme dönemi sonuna kadar buzağıların birbirinden ayrı bırakılıp beslenmesi; birbirlerini sindirim sistemlerinde kıl yumaklarının oluşmasını engellediği gibi, hastalıklarının yayılmasının da önüne geçebilir Bölmelerde bir kesif yem kabı, kuru ot için bir yemlik ve suluk koymak için de ayrı bir kısım olmalıdır Buzağı bölmeleri sabit ve hareketli olabilir Tabanda idrar asla biriktirilmemelidir Bunun için taban eğimli yapılmalıdır Buzağıların birbirini yalamamaları için bölmeler arası uygun bir malzemelerle kapatılmalıdır En önemlisi bölmeler aydınlık, havalandırılabilir olmalı ve buzağılar hava cereyanından mutlaka korunmalıdır

Açıkta Seyyar Buzağı Kulübeleri

Eskiden buzağılar ahırda anasının yanında havasız yerlerde büyütülmektedir Buralarda ahırın kirli havasını solumakta, birbirleriyle ve kirli şeylerle temas hainde olmaktadır Bu nedenle başta solunum sistemi ve ishal olmak üzere birçok hastalığa yakalanmaktadır

Açıkta seyyar kulübeler, sürekli temiz hava, temiz kulübe, Ferdi halde tutulduklarından yemleme ve gelişmenin iyi takip edilmesi, hastalıkların hemen belirlenmesi,istendiği yere taşınması, temizliğinin kolay olması, işçiliğin az olması gibi bir çok avantajı söylenebilir Bugün, Araştırma Enstitülerinde ve bazı Tarım İşletmelerinde buzağılar açıkta seyyar kulübelerde yetiştirilmektedir Seyyar kulübeler, Ahşap, metal, plastik vb malzemelerden basit ve ucuza yapılabilmektedir Dolayısıyla sabit yatırım masrafları da azaltılmış olur

Açıkta seyyar kulübelerde buzağılar dört mevsimde ve her türlü hava şartlarında dışar da yetiştirilebilir

- Buzağıların Kulübelerde Bakım Beslenmesi

Buzağılar doğduktan hemen sonra anasından ayrılır Gerekli müdahaleler yapıldıkta sonra hazır kulübelere konur Buzağı biberonları ile günlük bir iki sefer Ağız sütü verilir Böylece buzağılar kolayca suni emzirmeye alıştırılmış olduğu gibi, içip içmediği de kontrol edilmiş olur Herhangi bir problem erkenden tespit edilmiş olur

Daha sonra buzağılara canlı ağırlıklarını %10r17; u kadar süt sabah ve akşam verilmelidir Bazı buzağı besleme programları bulunmasına karşılık pratik olarak, sabah ve akşam ikişer litreden dört litre sütten kesime kadar verilmelidir Sütlerin ısısı vücut sıcaklığına yakın olmalıdır Aksi halde ishale yakalanabilirler Sütler emzikli kovalarla yada buzağılar hazırlanmış biberonlarla verilebilir Bir haftalıktan itibaren kuru ot yada yonca, buzağı büyütme yemi ve su önlerine konulmalıdır Günlük süt verilirken yem ve suları kontrol edilir Altlıkları değiştirilir

Sütten kesim için şu üç kurala göre karar verilebilir;

Canlı ağırlığa göre; hedeflenen canlı ağırlığa gelmiş buzağılar sütten kesilebilir

Yaşa göre ; istenen aylık (2-3 ay arası) Yaşa Ulaşanlar sütten kesilebilirler

Sütten kesildiğinde yeteri kadar yem yiyebileceklerine kanaat getirildiği zaman sütten kesilebilirler Bunu 4-5 gün yedikleri günlük yem takip edilir, yeteri kadar günlük yem yiyebiliyorsa sütten kesilir

Sütten kesilen hayvanlar kulübeden çıkarılıp, istenen şekilde yetiştirilip barındırılabilir Her mevsimde ayni şekilde yetiştirilebilir

- Açıkta Seyyar Kulübelerin Yapısı

Kulübeler 110 x 110 x 110 cm boyutlarında, kapalı yanları çitle çevrili gezinti alanına sahiptir Yemlik ve suluk açık kısımda bulunmaktadır Yağışlara karşı korunur durumda olmalıdır Tabanı, ahşaptan ızgaralı olup altlık serilmesinde yarar bulunmaktadır Kulübeler kuzey tarafı kapalı, rutubetsiz, drene edilmiş alanlara, yönleri güneye dönük yerleştirilmelidir

Genç Hayvan Büyütme Üniteleri

Her bir hayvana büyüklüğüne bağlı olarak 30-60-cm yemlik uzunluğu gereklidir

10-15 hayvanlık bir bölmeye bir adet otomatik suluk konmalıdır

Yemlik ön kısım yüksekliği 40-50 cm civarında olmalıdır

Hayvan başına 2,5 m² lik alan yeterlidir

Hayvanlar bölme içersinde serbest olmalıdır

Sığır Barınakları hakkında Genel Bilgiler

Bir hayvancılık işletmesinde, hayvanların barındırıldıkları alanlara barınak adı verilir Sığır barınakları ahır olarak isimlendirilir

İşletmeler büyüdükçe ve üretim entansifleştikçe barınak sistemi artar Bu nedenle bir işletmede uygulanacak sisteme karar vermede sadece hayvanların çevre istekleri yeterli olmaz Bunun yanında hem kuruluş, hem de işletme aşamasındaki maliyetleri dikkate almak gerekir

İster yeni yapılsın isterse mevcut bir yapının yeniden düzenlenmesiyle elde edilecek olsun sığır barınaklarında (ahırlarda) aranacak genel özellikler şunlardır

Barınaklar:

1) Hayvanları ve çalışanları kötü hava koşullarından korumalı,
2) Hayvanların yaralanmalarına yol açmamalı, aksine hareketlerini kolaylaştırmalı,
3) Hayvanlar yem ve su gereksinimlerini karşılayabilmeli
4) Sığırların yönetilmelerinde kolaylıklar sağlanmalı
5) Çeşitli yaş gruplarından hayvanların ihtiyaçlarına cevap verebilmeli
6) Sağımın düzgün, temiz ve kolay yapılabilmesine imkan vermeli
7) Yem depolama ve gübre biriktirme imkanlarına sahip olmalı
8) İşgücü gereksinimini en aza indirmeli,
9) Yörede bol ve ucuz bulunan malzemeleri kullanarak ve düşük maliyetle inşa edilebilmelidir

Bir süt sığırcılığı işletmesinin ihtiyaç duyduğu binalar ve bunların büyüklüklerini belirleme yanında önemli bir iş de bunların uygun yerleşimidir Binalar yerleştirilirken genel yerleşim planı ve iş akışı ile binaların çevreye uyumu da göz önünde tutulmalıdır Örneğin işletmenin zamanla büyütebileceği dikkate alınarak gelişim alanı başta düşünülmelidir Ayrıca ahır dikkate alınarak gelişim alanı baştan düşünülmelidir Ayrıca ahır ile gübrelik, yemlik ve sağım yeri gibi diğer bütünleyici ünitelerin konumları iş gücünü verimli kullanacak şekilde belirlenmelidir İşletme yapılarının tümü ile genel yerleşim alanı arasında bunların birbirlerine zarar vermeleri veya gelişmelerini önlemelerine yol açacak bir etkileşime izin verilmemelidir

a) Sığır barınaklarında yer seçimi:Yetiştirici büyükbaş hayvan yetiştiriciliği için barınak yapaksa ilk bilmesi gereken konu ahırın nereye yapılacağıdır Tesislerin kurulacağı arazinin hafif eğimli ve toprağın geçirgen olması oldukça önemlidir İmkan var ise eğim cephesi güneye bakmalıdır İşletme artıklarının yerleşim bölgelerinin yakınında olmamasına ve bölge hakim rüzgarlarının yönü dikkate alınarak tesislerdeki kokunun insanları rahatsıs etmemesine özen gösterilmelidir

b) Barınaklarda Temel: Sağlam toprağın üzerine taş veya diğer inşaat malzemeleri ile barınağın temeli atılır Temel derinliği sıcak yerlerde 30 cm, soğuk yerlerde 60 cm olmalıdır Temel rutubete karşı tecrit maddesi ile korunursa çok iyi olur

c) Barınaklarda Zemin: En iyi zemin tuğla ile yapılır Bu amaç için hazırlanmış tuğlalarla çok sağlam bir zemin yapılır Taş veya beton zemin oldukça iyidirTaş zeminler soğuk tutar temizliği zor olur Beton kullanılırsa önce taş döşemeli, arlarını çakıl ile doldurulup, üzerine kömür cürufu döküp iyice dövdükten sonra yüksek dozajlı betonu dökmelidir Beton zeminde hayvanlar kayıp düşmesin diye üzerine oluklar açmayı unutmayalım Ahırın uzunlamasına yani idrar kanalının gübre çukuruna doğru eğimi %1 olmalıdır Durakların gübrelik ve idrar kanalına doğru eğimi %1-2 arasında olmalıdır

d) Barınak duvarları: Duvar yapımı için tuğla, briket, betonarme, ker*** gibi inşaat malzemeleri uygundur Duvarların iç ve istenirse dış yüzü sıvanmalıdır Tesis kurulacak yer 1 ve 2 Derece deprem bölgesinde ise inşaatın sağlamlığı için ne yapılması gerektiği uzmanlardan öğrenilmelidir

e) Ahırın Yüksekliği-Çatı-Tavan: Ahırların tabandan saçaklara kadar yüksekliği tesisin bulunduğu bölgenin iklimi ve ahırdaki hayvan miktarına göre değişmekle birlikte 3-3,5 metre arasında olmalıdır Çatı için sıcağını dışarıya dışın soğuğunu içe geçirmemelidir Yağmur suları içeriye akmamalıdır Doğal havalandırmamayı sağlamak için 22-25 cm lik bir çatı eğimi olmalıdır Ahırın tavan veya çatısının naylon, ziftli bez gibi gaz geçirmeyen maddelerden kaplanması kiremit altına bu maddelerden döşenmesi havalandırma açısından çok sakıncalıdır

f) Ahırın Kapı, Pencere Ve Bacaları İle İlgili Bilgiler: Kapılar ahşap ve metal olabilirler Şayet kapılar büyük ise metal olması daha iyi olur Ahırın büyüklüğüne uygun olması gerekmektedir Kapıların kenarları keskin köşeli olmamalıdır

Pencereler hayvanlar için gerekli olan ışık ve havayı sağlamaktadırlar Ahırda pencere hesaplaması ahırın büyüklüğüne göre hesaplanmaktadır Ahırdaki pencere alanı ahırın taban alanının yirmide birinden az olmamalıdır Örnek verecek olursak 200 m²r17;lik bir ahırımız varsa ihtiyaç duyulan pencere alanı 10 m² hesaplanmalıdır Pencereler vasistaslı olmalıdır Yani çerçeve alttan menteşe ile kasaya bağlı, üstten içeriye doğru açılacak şekilde olmalıdır Pencereler ahşap ve metalden alabileceği gibi plastikten de olabilir Pencereler hayvanların omuz yüksekliğinden en az 40-50 cm yüksekliğinde olmalıdır Yani içeriye giren hava hayvanlar üzerinde cereyan oluşturmamalı ve dışarıya doğru olan hava akımını engellememelidir

Ahırda biriken kirli hava havalandırma bacalarından dışarıya çıkar Baca olmassa ahır havalanamaz İnşaat esnasında havalandırma bacaları konulmamışsa yaklaşık 5 m de bir ve mahya açıklığının sağ ve solunda olacak şekilde çatının en yüksek yerine boyutları 25 x 25 cm az olmayacak şekilde bacalar yapılmalıdır Bacaların üzerine yağan yağmur ve kar sularının akmaması için uygun malzemeden şapka yapılmalıdır Birden fazla bacanın gerektiği hallerde baca kesit ve yüksekliklerinin aynı olması gereklidir Baca etkili yüksekliğinin yeterli bir havalandırma için en az 4 metre olması gereklidir 100m² bina taban alanı için en az bir adet baca hesaplanmalıdır Bacanın iyi çalışabilmesi için izole malzemelerle kaplanması, çatı mahyasından itibaren baca yüksekliğinin en az 60 cm olması ve baca ucunun 15-2 cm kadar tavandan içeri girmesi gereklidir

g) Gübre Çukuru

Gübre çukurunun boyutları hesaplanırken 500 kg canlı ağırlığında bir hayvan ortalama yılda (500 x 0,08 x 365) 14,6 ton civarında gübre ürettiği ve gübre çukurunun yılda kaç kez boşaltılabileceği gibi unsurlar göz önünde bulundurulmalıdır

52 Üretim Yönlerine Göre Sığır Barınaklarını Planlarken
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

521 Süt Sığırı Barınakları
[Konu Başlığı] [Önceki Konu] [Sonraki Konu]

Süt sığırı barınaklarını planlarken;

Hayvanlar için en uygun çevre koşullarını sağlayabilmeli,
Maliyeti olabildiğince düşük olmalı,
Ahırımızı zamanla büyütebileceğimizi düşünerek yapmalıyız,
Ahırımızın çeşitli yaş gruplarından hayvanları barındırabilecek bölümleri olmalı,
Ahırda çalışanlar hem kolay ve zahmetsiz çalışabilmeli, hem de ahırımızın sağlık ve korunma koşulları iyi olmalıdır
Süt sığırları için yapılacak barınaklarda süt sığırlarının çevre istekleride göz önünde tutulmalıdır Genel olarak;

Sığırlar -18°C ile +24 °C arasındaki sıcaklığa adapte olabilirler İnekler için en uygun ortam sıcaklığı 10-15 °Cr17; dir

Ahırdaki nem oranının ise %60-80 arasında olması istenir

Barınaklarda havalandırmanın da öneminden daha önceki konularda bahsetmiştik Sağmal bir inek için saate 50 m³, bir buzağı için saate 10 m³ civarında havalandırma sağlanmalı, hayvan başına 20 m³ temiz hava ortamda bulundurulmalıdır

Çalışanların işlerini kolaylaştırmak ve hayvanları daha kolay kontrol etmek için ise geceleri aydınlatma yapmak gerekmektedir Aydınlatmada mümkünse floresan lambalar kullanılmalıdır Her bir m² zemin alanı için 2,5 watt varise sağım ünitesinde her bir m² zemin alanı için 10 wattr17; lık ışık kaynağı kullanılmalıdır

Hayvansal üretimin önemli bir kolunu oluşturan damızlık süt sığırları ve yavrularının bakımı ve beslenmesine gereken özen gösterilmelidir Böylece daha fazla ürün elde edilerek kârın arttırılması sağlanmış olur

SAĞMAL İNEKLERİN BAKIM VE BESLENMESİ

Günlük sağım sayısı işletmenin iş gücü ve ineklerin verim düzeyine bağlı olarak değişir Genel uygulama günde iki sağımdır Yüksek süt verimli ineklere sahip işletmelerde günde 3 kez sağım yapılır Günde iki sağım yapmak için en uygun zaman aralığı 12 saattir Eğer bu sağlanamıyorsa iki sağım arası en fazla 16 saat, en az ise 8 saat olarak düzenlenebilir

Süt ineği yetiştiriciliği günümüzde mera şartlarından ayrılarak, tamamen ahır şartlarında yapılmaktadır Bu nedenle ahırın fiziksel şartlarının tam anlamı ile yeterli olması gerekir Ahırlar yoğun gaz birikiminin kolayca tahliye edileceği şekilde inşa edilmelidir Ahırdaki zararlı gazları dışarı atmanın, hayvanlara ihtiyaçları kadar temiz hava sağlamanın ve ahır içindeki rutubeti azaltmanın en iyi yolu havalandırmadır Bu nedenle yetiştiricinin hayvanların üşüyeceği korkusunu kafasından atması gerekir

Normal olarak süt sığırlarının rasyonları % 60 kesif yem, %40 kaba yemdir Bir ineğin günde tüketeceği kaba yem miktarı canlı ağırlığının % 2,5-4,5 u kadardır Günlük silaj yemi tüketiminin 30-35 kg ı aşmamasına dikkat edilmelidir Günlük kesif yem miktarı ise vücut ağırlığının % 2-3 ü kadardır

İneklerin doğumdan sonra başlayan laktasyon dönemi 285-305 gün sürer Laktasyon döneminde ineklerin beslenmesine ayrı bir özen gösterilmesi gerekir Doğumdan sonra süt ineklerine özellikle kaliteli kaba yem yedirilmelidir Karlı bir işletmecilik için mümkünse kaliteli kaba yem, işletmede üretilmelidir Eksik kalan yem ise işletme dışından temin edilebilir

GEBE İNEKLERİN BAKIM VE BESLENMESİ

Sığırlarda gebelik yaklaşık 280 gün devam eder Gebeliğin bilinmesi özellikle kuruya çıkarma ve doğurma zamanının tespiti ve sürüde uygulanacak bakım ve beslemenin kararlaştırılması açısından önemlidir Doğumu yaklaşan inekler sakinleşir ve hareketleri yavaşlar Meme, özellikle düvelerde çok büyür ve gerginleşir Doğumuna bir hafta kaldığı tahmin edilen inekler işletme içinde bu amaçla kullanılabilecek doğum bölmesine alınmalıdır Doğum bölmesi 12-16 m 2 lik, aydınlık ve göz önünde bulundurulabilecek bir alan olmalıdır Bölme temiz ve dezenfekte edilmiş olmalıdır İnek doğum yapana kadar bağlanmamalıdır

Gebeliğin ilk aylarında, yem rasyonlarının yüksek değerlerde besin maddeleri kapsaması gerekmez Yaşama payının biraz üzerindeki besin değerleri yeterli olur Gebelik ilerledikçe rasyonların besin maddesi kapsamı artış göstermelidir Gebeliğin 5 ayında ortalama 5 kg süt verimine eşit, 7 ve 9 ayında ise 7-10 kg süt verimine eşit değerlerde beslenmelidir

Bunun için örnek bir besleme programı şu şekilde olabilir

İnek gebeliğinin ilk üç ayında;

Merada doyasıya ve günlük 1-1,5 kg kesif yem veya 4 kg kuru yonca, 10-15 kg silaj yemi, 1 kg ise kesif yem şeklinde beslenebilir

Gebeliğin 5 ayında ise;

5 kg yoncalı kuru ot, 15 kg mısır silajı, 2 kg karma yem şeklinde bir besleme uygulanabilir

KURUDAKİ İNEKLERİN BAKIM VE BESLENMESİ

Kuruya çıkarılan inekler mümkünse ayrı olarak barındırılmalıdır Mastitis problemi olan ineklerin tedavilerine ağırlık verilmeli, sağmal ineklerden ayrılarak temiz bir bölmeye alınmalıdır Eğer böyle bir imkan yok ise temizliklerine daha fazla özen gösterilmelidir

İnekler doğumdan 2 ay önce mutlaka kuruya çıkarılmalıdır Gebeliğin 7 ayından itibaren kurudaki inekler günde 8-10 kg süt verecek düzeyde beslenmelidir

Böylece inek sonraki laktasyonda en iyi süt verimine hazırlanırken, sağlıklı bir buzağı da doğurmuş olacaktır

Doğuma bir hafta zaman kala yedirilecek yemin miktarı hacimce azaltılmalı, gaz yapıcı yemler yedirilmemelidir Kaliteli kuru ot, hasıl mısır, iyi kalite çayır otu gibi kolay hazmedilen yemlerden yararlanılmalıdır İneklere, kuruya alındıktan sonra 2-3 hafta kesif yem verilmemeli, besleme sadece kaliteli kaba yemlerle yapılmalıdır Doğuma 1 ay kala hayvanın yağlanmasını önlemek için, günde 3,5-4 kg geçmeyecek şekilde kesif yem verilmeye başlanmalıdır Gebe ineklerin, vitamin ihtiyacını karşılamak üzere kuru dönemin başında ve sonunda olmak üzere özellikle A vitamini takviyesi yararlı olur

Buzağıların Bakım ve Beslenmesi

Gebe inek, doğuma yakın steril bir bölmeye alınır

Yeni doğan buzağı dış çevreyle, bu ortamda tanışır Buzağı doğumdan 15-30 dakika sonra ayağa kalkar ve meme aramaya başlar Memeler temizlenip kontrol edildikten sonra buzağının emmesine yardımcı olunmalıdır Buzağıların büyük bir kısmı doğumdan 1 saat sonra yardım olmaksızın analarını emebilirler Buzağıların beslenmesinde çok önemli bir yeri olan ağız sütü yani Kolostrum, ineğin doğumdan itibaren ilk 4 gün süresince verdiği süttür

Buzağıların doğumu izleyen en kısa sürede ağız sütü içmeleri gerekir Ağız sütü içinde taşıdığı bağışıklık maddeleri nedeni ile buzağının bakteriyel hastalıklara dirençli olmasını sağlar Yalnız bu yararın sağlanması buzağının ilk 24 saat özellikle de ilk 6 saat içerinde yeterince ağız sütü içmesine bağlıdır Ağız sütünün sindirimi kolaydır ve normalden % 40 daha besleyicidir Ayrıca ishal yapıcı etkisi olan ağız sütü, ana karnında iken buzağının sindirim sisteminde biriken kalıntının atılmasını kolaylaştırır

Doğumdan sonra buzağının siyaha yakın renkte jelimsi bir dışkı çıkarması ağız sütü içtiğinin göstergesidir Anaya iyi ve kaliteli yeşil yem sağlanmışsa ağız sütü A vitamini bakımından zengindir Buna rağmen buzağıya ilk 12-24 saat içinde enjeksiyonla A,D,E vitaminleri verilmelidir Buzağıya içirilecek ağız sütü miktarı toplam ağırlığının % 6 sı civarında olmalıdır

Buzağının sütten kesildikten sonra günlük 450-600 gr canlı ağırlık artışı kazanması için günlük 0,5 - 1 kg kuru yonca otu ve 1-1,5 kg buzağı yemi tüketmesi gerekir Süt kesiminde arzu edilen bu düzeye ulaşılabilmesi için buzağının önüne ikinci haftadan itibaren serbest olarak iyi kaliteli yonca otu, buzağı başlangıç yemi ve içme suyu mutlaka taze olarak verilmelidir Buzağı başlangıç yemi; 1 haftadan itibaren 12 hafta sonuna kadar, buzağının önüne konulması gereken sindirilebilirliği yüksek kesif yemdir Eğer yemler işletmede üretilecek ise yemin kalınlığı pratik olarak bulgur inceliğinde olmalıdır Ayrıca lezzetini artırmak ve tozumayı önlemek için % 5 kadar melas katılmalıdır Eğer yem piyasadan temin ediliyor ise pelet yem tercih edilmelidir

Süt kesiminden sonra da buzağıların bakımına özen gösterilmelidir Süt kesiminden sonra 2-3 hafta daha buzağı büyütme yemine devam edilmesi süt kesim stresini biraz daha azaltmaktadır 3-6 aylık yaş grubunda bulunan buzağılarda 550-650 gr canlı ağırlık artışı sağlayabilmek için günde 2 kg kaliteli kuru yonca otu ve 1,5 kg buzağı büyütme yemi beslemede kullanılmalıdır

Tüm hayvanların özellikle de genç hayvanların barınakları temiz, havadar ve güneş görecek şekilde olmalıdır Hayvanların vücut gelişiminin normal olması için mutlaka meraya çıkarılmalıdır

DANALARIN BAKIM VE BESLENMELERİ

Sütten kesilen erkek hayvanlar gruplar halinde barındırılmalıdır Bu hayvanların barındırılacağı bölmeler yeterli yemlik ve suluğa sahip olacak şekilde oldukça basit yapılmalıdır Bunun için en uygun barınaklar yarı kapalı sundurmalı ahırlardır Bu tip ahırların hem inşaat maliyeti hem de işçilik ihtiyacı düşüktür Bu barınaklar için;

Her bir hayvan için büyüklüğüne de bağlı olarak 30-60 cm lik yemlik uzunluğu yeterlidir

10-15 hayvan konulan bir bölme için bir adet suluk yeterlidir

Yemliklerin hayvanlar tarafında kalan kısmına 1,5-2 metre genişliğinde beton bir zemin yapılması faydalıdır

Genç hayvanlar bağlanmamalı serbest olarak büyütme sistemi üzerinde durulmalıdır

Bu dönemdeki danalara canlı ağırlıklarına göre yemleme yapılmalıdır Yemlemede mümkünse Mısır Silajı, kesif yem ve Yonca, Çayır ve fiğ gibi kaliteli kaba yem kullanılmalıdır

DÜVELERİN BAKIM VE BESLENMESİ

Kültür ırkı erkek ve dişileri için ergenlik çağı 6-8 aydır Bu dönemde erkek ve dişi buzağıları birbirinden ayırmak gerekir Düvelerin çok erken yaşta doğum yapmaları istenmez Hayvanın hem kendisine hem de buzağısına zarar vermeyecek dönemde doğum yapması arzu edilir

Bu dönem belirli bir yaşın yanında yeterli canlı ağırlığa ulaşması gereklidir Düveler normalde en az 15 aylık ve yaklaşık 375 kg canlı ağırlığa ulaştığında damızlık olarak kullanılabilirler Damızlık adayı dişilere aşırı veya yetersiz besleme yapılmamalıdır Düvelerin canlı ağırlık artışı günde 650-700 gramı geçmemelidir Düvelere verilecek kesif yem miktarı, hayvanın yaşı ve kullanılan kaba yemin kalitesine göre belirlenmelidir Kaliteli kaba yem kullanılması halinde 1,5-2,5 kg kesif yem yeterli iken; kalitesiz kaba yem ile beslemede bu miktar 3-3,5 kg a kadar artırılmalıdır

Düvelerin beslenmesine örnek bir rasyon şöyle olabilir

3 kg yonca, çayır, fiğ gibi Kuru ot

8 kg mısır silajı

1,5-2 kg kesif düve yemi

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Büyükbaş Hayvancılık : Sığırlar

Sığırlarda Besleme Hataları Ve Besleme İle İlgili Hastalıklar

1- GENETİK ÖZELLİKLER VE ÇEVRE KOŞULLARI:
İneklerin verimleri ırkına göre değişir Yerli kara ırkı, boz ırk, kırmızı ırk gibi ırklar süt verimi az ırklardır Besleme ve çevre koşulları ne kadar iyi olursa olsun ırk özelliklerinin sınırlarını aşamazlar Keza erkekleri de çok iyi seviyede besi tutmazlar Holstein, esmer ırk, simmental gibi ırklardan gelen hayvanlara ise � kültür ırkı� adını veriyoruz Bu ırklar çok verimli olup, verimleri bakım ve besleme koşullarıyla ortaya çıkar Tek başına ırkın iyi olmasından sonuç beklemek doğru olmaz Kültür ırklarını iyi, kaliteli, dengeli ve yeterli yemlerle beslemek gerekir

2- AHIR VE BARINAKLAR:
Sığırlar için kötü havalandırmalı ya da az havalandırmalı barınaklar yaşamı aksatacak derecede olumsuzluklar yaratır Ahırda biriken gazlar sığırların solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmasına zemin hazırladığı gibi, iştahsızlığa, yemden yararlanmanın azalmasına sebep olur İdrar kokulu, havası pis ahırlardaki hayvanlar az yem tüketirler, yediklerinden yararlanamazlar ve verimleri düşer Sağlıklı, verimli sığırlar için iyi havalandırılmış veya yarı açık ahır sistemleri tercih edilmelidir Bu konuda ülkemizde yanlış olan soğuktan korkmaktır Ancak soğuktan değil sıcaktan korkmak yerinde olur

3- SU TÜKETİMİ:
Sığırların önünde daima temiz su bulundurulmalıdır Böylece su tüketimi artar Bu konuda yapılan en büyük hata sabah-akşam su vermektir Önünde her zaman içebileceği su bulunan sığırlar daha çok su içerler, iştahları daha iyi olur Verimleri artar Su ihtiyacı çevre ısısına, süt verimine ve yeme bağlı olarak değişebilir Bir ineğin su tüketimi 35-75 litre ve hatta bunun da üstündedir İdrar, dışkı, terleme, soluma yoluyla su kayıpları olduğunu düşünürsek 30 litre süt veren bir ineğin en az 60-70 litre günlük su ihtiyacı vardır

4- KABA YEM:
Kuru ot, yonca, mısır silajı, yeşil otlar kaba yem grubuna girer En önemli sorun ülkemizde samanın kaba yem olarak kabul edilmesidir Süt inekçiliğinde samanı kaba yem olarak kabul etmemek gerekir Kaba yemsiz sığırcılık olmaz Kaba yem az, kesif yemi çok olan rasyonlar sığırları mide ekşimesi = yem vurması; ya da asidoz dediğimiz hastalıkla karşı karşıya getirir İştahsızlık, süt veriminde düşme gibi problemlerin yanı sıra ölüme kadar giden daha ağır problemler de yaratan bu hastalık kaba-kesif yem dengesinin sağlanmasıyla önlenmiş olur Yem vurması aynı zamanda tırnak çürüğü, topallık gibi hastalıklara da zemin hazırlar Kaba yemin kalitesi kesif yemden yararlanmayı da arttırır Günlük ihtiyaçların tümünün kesif yemlerle karşılanması mümkün değildir Kaba yemi saman olan sığırların enerji, protein, mineral ve vitamin ihtiyaçlarının tümünü kesif yemlerle karşılamaya çalışmak yanlış olacağından, kaba yemin silaj, yonca, kaliteli ot olması tercih edilmelidir

5- GÜNLÜK TOPLAM YEM:
Sığırlar günlük olarak canlı ağırlıklarına, verimlerine orantılı bir miktarda yem almalıdırlar Bu yemlerin bir kısmını kaba yem olarak, bir kısmını kesif yem olarak alsalar da miktarının canlı ağırlığa orantılı olması gerekir Daha az yem verilen bir sığır, daha az verim verecektir Bu doğaldır Ancak olay bununla bitmez Sığırlarda bir takım hastalıklar ortaya çıkar Örneğin, hipokalsemi ( süt humması), ketosis, kızgınlık göstermeme, döl tutmama, iyi gelişmemiş yavru ve benzeri bir çok problemle karşı karşıya gelmek mümkündür

6- DENGELİ YEM:
Yemler kaba ve kesif yem olarak dengeli olmakla beraber, diğer yandan protein, enerji, vitamin, mineral dengesinin de kurulmuş olması gerekir Enerjisi düşük yemler özellikle doğumdan sonra geç kızgınlık gösterme, hiç kızgınlık göstermeme problemiyle karşımıza çıkmaktadır Ülkemizde, özellikle ithal sığırlarda sık sık karşılaşılan bir sorundur Diğer büyük sorunlardan biri de ketosis�dir Vitamin ve mineral noksanlıkları da kemik gelişimi bozukluğundan, kızgınlık göstermemeye, kansızlıktan, ayak hastalıklarına, körlükten, deri problemlerine, süt hummasından, verim düşüklüğüne kadar bir çok hastalık ve bozukluğa sebep olur Vitamin ve minerallerin tümünün bir arada ve dengeli olması gerekir

Dengeli hazırlanmış yemlere sonradan yapılan ilaveler yemin dengesini bozar Bundan özellikle kaçınmak gerekir Doğum yaptıktan sonra kültür ırkları hızla süt vermeye yönlenirler Bu durumda enerjisi yetersiz yemle beslenen ineklerde aşırı zayıflama görülür Bunun sonucu doğumdan sonraki ilk kızgınlık ya gecikir, ya da hiç görülmez Süt verimi günden güne artış göstereceği yerde azalır Yeni doğum yapmış inekleri yüksek enerjili yemle beslemek gerekir Böylece ketosis, abomasumun (şirdenin) yer değiştirmesi, karaciğer koması gibi hastalıklar da önlenmiş olur Bu problemler kalsiyum-fosfor metabolizmasını da etkileyeceğinden süt humması ve kemik erimesi gibi olaylarda da artış olabilir Bütün bunlardan çıkan sonuca göre yeni doğum yapmış kültür ırkı sığırlara özenli bir besleme rejimi uygulanması gerektiği kanaatine varılır Bir başka çıkarılacak sonuç şudur; iyi besleme koşullarına sahip olmadıkça çok üstün verimli ineklere sahip olmanın bir anlamı yoktur

7- KURU DÖNEM:
İneklere sağlanması gereken bir hazırlık dönemi olup, sağım doğuma 45-60 gün kala durdurulur Bunu takiben 2-3 hafta iyi kaliteli kaba yemler verilir Kesif yem verilmez Ancak doğuma en az 2-3 hafta kala tekrar bir miktar kesif yem verilmeye başlanmalıdır Gebe ineklere bu dönemde septisemi aşıları, Se ve E vitamini enjeksiyonları ile A, D, E vitamini enjeksiyonları yapılmalıdır Kuru dönemin ikinci yarısında kesif yeme geçilmezse ve kaba yem sadece saman ise doğumdan sonra ketosis, hipokalsemi, hızlı zayıflama ve kızgınlığın gecikmesi gibi problemlerden biri veya birkaçıyla karşılaşmak adeta kaçınılmaz hale gelir

8- YEMLERİN HAZIRLANMASI:
Yemler sığırların önüne konulmadan önce melas, silaj veya posalarla karıştırılırlarsa hem iştah arttırıcı etki yapar, hem de tozlanma önlenmiş olur Ancak yemleri ayrıca ıslatmak, geceden suya koymak sakıncalıdır Tükrük salgısını önleyen, yemin mayalanmasına veya bozulmasına sebep olan, işkembenin işleyişine engel olan bu uygulamalar yanlıştır

Böyle uygulamalar yemden yararlanmayı azaltır Diğer yandan istenirse toz yemler yerine pelet yemler tercih edilebilir Isı ve basınç altında yapılan peletleme işleminde yemin sindirilme oranı ve besin değeri artar Tozlanma azalır Bütün vitamin ve mineraller peletle birlikte yapışık ve homojen duruma geçtiğinden ziyankarlık önlenmiş olur Toz halindeki yemler dışkının yumuşamasına, işkembe ekşimelerine, karın şişkinliklerine neden olurlar Bağırsaklardan hızla geçtiklerinden yemden yararlanma azalır Arpa, mısır, buğday, yulaf gibi tane yemlerin kaba kırılmış olarak kullanılması yerinde olur Sığır yemleri hazırlanırken un haline getirilmiş hammaddelerden uzak durulmalıdır Sığırların alışık olmadıkları hiçbir yem birdenbire verilmemelidir Mutlaka 1 veya 2 hafta alıştırma dönemi geçirilmelidir

Çok taze kesilmiş yeşil bitkiler güneşte kurutulmadan sığırlara verilmemelidir Küflenmiş yemlerden mutlaka kaçınılmalıdır Kısa vadede olmasa bile uzun vadede problemler ortaya çıkabilir Yemden yararlanma azalır

Kaynak : egevet

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Süt Sığırlarında Doğum, Buzağılama, Tohumlama ve Sürüden Ayrılma Kayıtları

1 Amaç: Soykütüğü sisteminin yürütülebilmesi için gerekli olan kayıtların, düzenli ve bir örnek tutulabilmesinin sağlanması bu talimatın amacıdır

2 Tutulması Gereken Asgari Kayıtlar:

a) Soykütüğü sistemi içerisindeki bir inekten doğan hayvanların, sistemin gerektirdiği aşağıdaki bilgilerinin toplanması ve buzağının bilgi işlem merkezi tarafından Ek 1’deki gibi doğum bildirim formu ile belgelendirilmesi gerekir

Soykütüğü numarası

Doğum tarihi

Doğum tipi (normal, zor)

Doğum şekli (tekiz, ikiz vb)

Ana ve baba no

b) Her inek için laktasyonunun başlamasını sağlayan ve süt verim denetlemesi sonuçlarının girilebilmesini sağlayacak buzağılama olayının aşağıdaki bilgileri içerecek şekilde tespiti yapılmalıdır

Buzağılama tarihi

Buzağılama tipi (normal, zor)

Buzağılama şekli (tekiz, ikiz vb)

c) Soykütüğü sistemi içerisindeki her hayvanın tohumlanması ile ilgili aşağıdaki bilgilerin tespitini içerecek bilgi edinme sisteminin oluşturulması gerekir

Tohumlanan hayvanın numarası

Tohumlayan boğanın adı

Tohumlayan boğanın numarası

Tohumlama tarihi

Tohumlama sayısı

Tohumlayıcının adı soyadı veya kodu

d) Soykütüğü sistemi içerisindeki bir işletmede bulunan hayvanların sürüden çıkışları durumunda aşağıdaki bilgilerin tespitini içerecek bilgi edinme sisteminin oluşturulması gerekir

Hayvanın numarası

Sürüden çıkış tarihi

Sürüden çıkış sebebi: Damızlık satış, kasaplık satış, ölüm, diğer vb

3 Yetki:

Temel esasları içeren faaliyetleri yürütme ve bu bilgileri edinme yetkisi, soykütüğü sistemini yürütmeye yetkili kuruluşa aittir

Soykütüğü sistemini yürütmeye yetki almak üzere Bakanlığa müracaat eden kuruluş bu faaliyette yararlanacakları imkanları ve bilgi edinme sistemini açıkça tanımlamak ve çalışmalarını tarafsızlık ve objektiflik ilkelerine uygun olarak gerçekleştireceklerini taahhüt etmek zorundadırlar

4 Çalışma Kuralları:

Bu faaliyetlerde yer alan bilgilerin toplanması en fazla 1 aylık aralıklarla gerçekleştirilecektir

Elde edilen bilgilerin güvenilirliği sağlanmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Soykütüğü Belgesi

1 Amaç:

Soykütüğüne kayıtlı sığırlara, kayıt niteliklerine bağlı olarak belge verilmesi işlemlerinin düzenlenerek birörnek hale getirilmesi bu talimatın amacıdır

2 Yetki:

Soykütüğü belgesi düzenleme yetkisi, Bakanlık ve Bakanlığın yetki verdiği kuruluşa aittir

Soykütüğü belgesi düzenlenmesi, Türkiye’de tek bir merkezde yapılır Düzenlenen belgeler belge talep eden ve soykütüğü sistemini yürütmeye yetkili kuruluşa verilir

Belgelerde, düzenleyen ve soykütüğü sistemini yürüten kuruluşun imzası ve mühürü olmalıdır Aksi halde belgenin hiçbir geçerliliği yoktur

3 Temel Esaslar:

Bir sığırın belge alabilmesi için mutlaka kendisinin, annesinin ve babasının soykütüğüne kayıtlı olması gerekir

Belge alacak sığırın soykütüğünde bulunması gereken asgari bilgileri de şunlardır:

Soykütüğü numarası

Doğum tarihi

Cinsiyeti

Irkı

Baba numarası ve doğum tarihi

Ana numarası ve doğum tarihi

4 Soykütüğü Belgeleri:

a) Safırk Sertifikası:

Hem kendi hemde soylarının süt verim bilgileri olmayıp, sadece temel esaslarda belirtilen bilgilere sahip hayvanlara talep edilmesi halinde “Safırk Sertifikası” adı altında ve Ek 1’de bulunan belgeye benzer bir belge düzenlenir

b) Damızlık Belgesi:

Temel esaslarda belirtilen bilgilerle birlikte süt verim ve/veya damızlık değerine sahip olan sığırlara “Damızlık Belgesi” adı altında Ek 2’de bulunan belge düzenlenir

5 Damızlık Belgesinde Bulunacak Asgari Veriler:

Sığırın soykütüğü numarası,

Doğum tarihi,

Cinsiyeti,

Irkı,

Baba numarası ve doğum tarihi,

Ana numarası ve doğum tarihi,

Ananın ve/veya anneannenin süt verimleri,

Hayvanın doğduğu ve son bulunduğu işletme sahibinin adı ve adresi,

Belgeyi düzenleyen ve onaylayan kurumların mührü ve onaylayan şahsın adı, imzası

6 Damızlık Belgesi Düzenlemede Aranan Koşullar:

a) İneklerde ve Genç Sığırlarda Aranan Koşullar:

Soykütüğüne kayıtlı inek ve genç sığırlara damızlık belgesi verilebilmesi için asgari şu bilgilere sahip olması gerekir:

Hayvanın kendisi veya annesi veya anneannesine ait en az bir laktasyon süt verimi biliniyor olmalı,

Hayvanın kendisi veya annesi veya anneannesine ait süte göre damızlık değeri biliniyor olmalı,

Hayvanın babası, suni tohumlama boğası veya annesinin (babaanne) en az bir laktasyon süt verimi bilinen tabii tohumlama boğası olmalıdır

b) Tosun ve Boğalarda Aranan Koşullar:

Soykütüğüne kayıtlı tosun ve boğalarda damızlık belgesi verilebilmesi için asgari şu bilgilere sahip olması gerekir:

Boğaların damızlık değeri tahmin edilmiş olmalı,

Tosunlar, ineklerde aranan şartlara sahip olmalı

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Islah Programı

1 Amaç:

Türkiye’de ihtiyaç duyulan denenmiş (yavru verimlerine göre değerlendirilmiş) kaliteli boğa yetiştirmek amacıyla uygulanacak döl kontrolü (yavru testi veya progeny test) çalışmalarını düzenlemek ve yönlendirmek bu talimatın amacıdır

2 Yetki ve Sorumluluk:

Damızlık boğa yetiştirme, test etme, seçme, bu boğalardan sperma üretme ve pazarlama, test edilmekte olan ve denenmiş boğa spermalarının kullanılmasını düzenleme yetki ve sorumluluğu, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Bakanlıktan yetki alan kuruluşlara aittir

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetki verdiği kuruluşlarca hazırlanacak ıslah programını onaylama ve denetleme yetkisine sahiptir

3 Islah Amacı:

Gelecekte ulaşılması gerekn verim seviyesi belirlenerek bunu en optimal bir şekilde sağlayacak genotip tanımlanır Bu genotipi elde etme ve populasyonda yaygınlaştırma yapılacak ıslah çalışmalarının (ıslah programının) amacıdır

Islah çalışmaları başlatılırken, öncelikle ıslahı yapılacak her ırk ile ilgili ıslah amacı belirlenir Bunun için populasyon analizi ve ekonomik analizlerin yapılması gerekir Yapılan analizler sonucunda bugün ve gelecekte hangi verim özelliklerinin veya özellik gruplarının (örneğin süt verimi, döl verimi, sınıflandırma vb) ekonomik açıdan ne kadar önemli oldukları belirlenir; belirlemelere bağlı olarak ekonomik ağırlık katsayıları hesaplanır Islahta kullanılacak ölçüt, yapılan hesaplamalar sonucunda bir formül halinde dökümanlaştırılır

Örnek: Holstein Friesian Yetiştiriciliğinde ıslah amacı:

Laktasyonda (305 günde) % 4 yağlı 7000 kg süt verimi verebilen ergin yaşta 750 kg canlı ağırlığa ve 145 cm sağrı yüksekliğine ulaşan; sağlam yapılı ve sağlıklı; beklenen yüksek verimi verebilecek beden kapasiteli; hayvana rahat hareket yeteneği sağlayacak ayak ve tırnak yapılı; makinayla sağıma elverişli ve kolay sağılabilen, kapasiteli bir memeye sahip genotip elde etmek ve populasyonda yaygınlaştırmak

Damızlık Değeri (süt) = süt verimi x ekokatsayı + yağ verimi x ekokatsayı

Damızlık Değeri(sınıf)= sağrı yük x ekokatsayı +……+ tırnak x ekokatsayı

TopDamDeğ= DDsüt x AğKatsayısı + DDsın x AğKatsayısı

4 Islah Modeli:

Planlanacak ıslah programları, suni tohumlamaya dayalı yürütülen denenmiş boğa elde etme ve bunlardan etkin yararlanmayı hedefleyen programlardır

Bu programlarda, aday boğa ana ve babaları damızlık değerlerine göre seçilir; bunlardan elde edilen erkek buzağılar döllerine göre değerlendirilmek üzere teste tabi (döl kontrolü) tutulur; döl kontrolünde başarılı olanlar denenmiş boğa olarak suni tohumlamada kullanılır

Bu nitelikteki programların temel özelliği populasyonda beklenen genetik ilerlemenin ağırlıkla babaların seçimiyle gerçekleştirilmesidir

Damızlık değeri yüksek ineklerden yararlanma oranını yükseltmek amacıyla çoklu yumurtlatma (süper ovulasyon) ve embriyo transferi gibi biyoteknolojileri kullanan modeller koşulların uygun olması halinde gelecekte dikkate alınabilirler

5 Islah Programlarında Öngörülen Faaliyetler:

a) Populasyon ve Çalışma Alanını Tanımlama

Islah amacı tanımlandıktan sonra, ıslah programına doğrudan ve dolaylı katılacak olan populasyonun ve bu populasyonun yaygın olduğu bölgeler tanımlanır

Populasyon tanımında, toplam inek sayısı, işletme sayısı, tohumlama oranı gibi parametrelerin yanısıra populasyon analizi sonucunda elde edilebilen (ekonomik öneme sahip özellikler bakımından) verim seviyesi, kayıtlı ve kayıtsız inek sayısı gibi bilgiler açık bir biçimde yer alırlar

Programın uygulanacağı alanı tanımlarken, öncelikle ulaşım ve üretim imkanları üzerinde durulur Faaliyetleri etkiliyebilecek organizasyonlar da bu tanım içerisinde yer almalıdırlar

b) Islah Populasyonu

Soykütüğüne kayıtlı, verimleri kontrol edilen ve denenmiş ya da aday boğa spermalarıyla tohumlanan ineklerin oluşturduğu grup, ıslah populasyonu olarak adlandırılır Islah çalışmaları bu populasyonda yapılır ve burada elde edilen genetik ilerleme populasyonu oluşturan diğer hayvanlara suni tohumlama yoluyla aktarılır

Islah populasyonunun büyük olması damızlık çalışmalarının başarısını doğrudan etkiler Asgari sayı 10000 baş inek olarak kabul edilebilir Bunun yanında ıslah populasyonunun ana populasyon içindeki payı en az % 10 olmalıdır Bu oran, populasyonu temsil etmek ve ona etkin ve ekonomik hizmet etmek ile ilgilidir

Islah populasyonunda yapılan soykütüğü, verim kontrolleri ve tohumlama faaliyetlerinin ilgili talimatlara uygun bir şekilde yapılması zorunludur

c) Damızlık Değer Tahminleri

Damızlık değer tahmini talimatı gereğince her 6 ayda bir damızlık değer tahminleri yapılır ve yayınlanır

d) Boğa Analarının Seçimi

Damızlık değer sonuçlarına bağlı olarak en başarılı inekler boğa anası adayı olarak seçilirler Bu inekler görevli bir ıslah komisyonu tarafından yerinde incelenerek uygun görülenlerin sahipleri ile sözleşme yapılır Sözleşme ineklerin komisyon tarafından önerilecek bir boğanın spermasıyla tohumlanmasını ve erkek buzağı doğması halinde, doğumu izleyen ilk 6-16 hafta içerisinde ıslah programını yürüten kuruluşa, önceden belirlenen bir bedel karşılığında satışını kapsamalıdır

Her yıl aday boğa anası olarak seçilen inek sayısı, ıslah populasyonundaki inek sayısının % 5’ini aşmamalıdır

e) Boğa Babalarının Seçimi

Programın başarısının temelini oluşturan boğa babası seçimi, damızlık değer tahminleri sonuçlarına bakılarak düzenli bir şekilde en az 6 aylık aralıklarla yapılır Gelecek kuşakta damızlık olarak kullanılacak boğaların elde edilmesi amacıyla boğa analarını tohumlayacak olan bu boğalar, boğa anası sayısına bağlı olarak en az 2 baş/yıl şeklinde seçilir

Başka ıslah programlarından ve sürülerinden elde edilmiş seçkin boğalar da boğa babası olarak kullanılabilir

Kuşaklararası süreyi kısaltmak ve tohumlamaları planlı uygulayabilmek amacıyla boğa babaları en fazla 1 yıllık bir süre için boğa analarını tohumlamada kullanılırlar Daha sonra bu boğaların spermaları damızlık sürüyü oluşturan diğer ineklerin tohumlanmasında kullanılmak amacıyla satışa sunulur

f) Döl Kontrolü (Progeny Test)

Boğa babaları ve yapay tohumlamada kullanılacak diğer boğaları belirlemek amacıyla, çiftleştirme programından elde edilen erkek buzağılar bir program dahilinde düzenli olarak izlenir Belirlenen verim özellikleri dikkate alınarak en başarılı olanlar seçilir Başarısız olanlar kesime gönderilir ve spermaları imha edilir veya ıslah programı dışındaki üretim sürülerinde kullanılır

Döl Kontrolünde aşağıdaki özellikler dikkate alınmalıdır

- Tohumlanan ineklerde geri dönmeme oranı (Non-Return) oranı

- Tohumlanan ineklerde ölü ve zor doğum olayları

- Deneme altındaki boğanın 1 laktasyonda bulunan ve tesadüfen seçilmiş en az 20 kızının sınıflandırma sonuçları

- Deneme altındaki boğanın en az 30 kızının 305 gün süt verimi (yağ ve protein verimleri gelecekte dikkate alınmalıdır)

6 Islah Programının Onayı ve Takibi:

- Islah programı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından onaylandıktan sonra uygulamaya konulabilir

- Programda yapılan her türlü değişiklikler Tarım ve Köyişleri Bakanlığının onayına sunulmak zorundadır

- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı uygulamadaki gelişmeleri izlemek ve sapma olması halinde onayını geri çekmek yetki ve sorumluluğundadır

- Bir bölgede birden fazla kuruluş ıslah programı çalışması yürütemez

- Islah programını uygulayacak kuruluş, bölgede soykütüğü sistemi veri toplamadan sorumlu kuruluştan kayıtları alabileceğine

dair taahhütname almalı veya işbirliği protokolü yapmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Damızlık Süt Sığırlarında Soykütüğü Talimatı
Amaç:
Hayvancılıkta verimliliğin temelini teşkil eden bir soykütüğü sisteminin yürütülmesi amaçlanmıştır
Tanım:
Soykütüğü; dünyaca tanınmış ve/veya Türkiye’de mahalli olarak geliştirilmiş ırkların özelliklerini gösteren sığırların ırk özelliklerinin ve verim seviyelerinin iyileştirilmesi amacıyla, teknik açıdan genetik özelliklerini tespit ederek ırk ile ilgili üretim ve seleksiyon aktivitelerini yönlendirmek ve bu sayede ekonomik değerlendirmeyi yapabilmek için oluşturulan bir sistemdir
Soykütüğü yalnızca damızlık hayvanların soy bilgilerini değil, ekonomik açıdan önemli verim özellikleri ile ilgili bilgileri ve bunlara ilişkin değerlendirme sonuçlarını da içermekte olup soykütüğü sistemi aşağıdaki konu ve faaliyetleri içerir
1- Tanımlama
2- Süt Verim Denetlemeleri
3- Sınıflandırma
4- Doğum, Buzağılama, Tohumlama ve Sürüden Ayrılma Kayıtları
5- Soykütüğü Belgesi
6- Islah Programı
7- Döl Verimi
8- Damızlık Değer Tahmini
Uygulama Şekli:
Soykütüğü sistemi 2 temel faaliyeti içerir:
a) Veri toplanması : Tanımlama, süt verim denetlemeleri, sınıflandırma ve doğum, buzağılama, tohumlama, sürüden ayrılma kayıtları konularınının yürütülmesi
b) Toplanan verilerin : Soykütüğü belgesi, ıslah programı, döl verimi, damızlık değer değerlendirilmesi tahmini konularının yürütülmesi
- Soykütüğü sisteminin konuları ve sisteme hizmet eden faaliyetlerle ilgili talimatlar ekler halinde verilmiştir
- Soykütüğü sisteminin veri toplama ile ilgili unsurları, bir ilde bir ırk için Bakanlık veya yetki verdiği bir kuruluş tarafından Bakanlık talimatları doğrultusunda yürütülür
- Soykütüğü sistemini yürütmek üzere Bakanlığa müracaat eden kuruluş; bu faaliyette yararlanacağı imkanlarını (personel, araç, donanım, laboratuar vb) tanımlamak, en az bir yıllık çalışma programı hazırlamak ve çalışmalarını tarafsızlık ilkelerine uygun olarak gerçekleştireceklerini taahhüt etmek zorundadırlar
Yetki verilen kuruluşun çalışmaları her yıl denetlenir ve kurallara uymayanlardan yetki geri alınır
TALİMAT NO: 1

Süt Sığırlarında Tanımlama

1 Amaç:
Sığırlarla ilgili faaliyetlerde sığırların tek tek tanınması ve herhangi bir karışıklığa meydan vermeden kayıt edilmelerini sağlamak bu talimatın amacıdır
2 Tanımlama:
Bir işletmedeki tüm sığırlar tanımlanmak zorundadır
Soykütüğü sistemine giren sığırların tanımlanmasında 2 unsur vardır
A) İsim : Sığırlara aşağıdaki hususlar dikkate alınarak isim verilir
- İsim, en fazla 30 harf ve aralıktan oluşmalı, toplumun din ve ahlak kurallarına aykırı olmamalıdır
- Dişilerde ananın, erkeklerde babanın isminin baş harfi ile başlayan isimler tercih edilir
- İsimlerde rakam kullanılmaz Ör: Ayşe-2 vb
- Aynı işletmede bir isim, 15 yıl geçmeden aynı cinsiyette bir başka hayvan için kullanılamaz
- İsim seçimi kurallar dahilinde olmak kaydıyla, yetiştirici tarafından yapılır
B) Numara:
1- Numaralama Sistemi: Numaralamada aşağıdaki sistem uygulanır
- Bir hayvana verilecek numara 14 haneden oluşur
- İlk iki hane ülke kodudur ve “TR” olarak işaretlenir
- 3 ve 4 haneler (2 hane) il kodunu ( trafik il kodu )gösterir
- 5 - 9 haneler ( 5 hane ) il içi işletme numarasıdır Numara yeterli olduğu sürece rakamlarla, daha sonra son hanesi harf olacak şekilde belirtilir
- 10-14 haneler ( 5 hane ) il içi hayvan numarasıdır Numara yeterli olduğu sürece rakamlarla, daha sonra son hanesi harf olacak şekilde belirtilir
ÖRNEK: TR060001500028 - Türkiye’de, Ankara’da, 15 numaralı işletmede, 28 numaralı hayvan

ÖRNEK: TR060001A0005C- Türkiye’de, Ankara’da, 1A numaralı işletmede, 5C numaralı hayvan

- Bir sığıra verilmiş olan soykütüğü numarası; hayvanın yaşamı boyunca taşıyacağı ve hiçbir şekilde değiştirilmeyecek (satış sonucu il, işletme ve ülke değiştirme gibi gerekçeler dahil) bir numaradır ve 15 yıl içinde herhangi bir şekilde bir başka sığıra verilemez
2- Numaralama Küpesinin Özellikleri:
- Hayvanların numaralanması, TKB-TÜGEM tarafından önerilen kaliteli, 2 parçalı ve baskılı plastik numaralama küpeleri ile yapılır
- Plastik küpenin rengi sarıdır
- Soykütüğü numarası, aşağıdaki örnekte görüldüğü şekilde basılır Numaralama küpesinde işletme numarasının yazılması şart değildir; Çünkü sığırın numarası, işletme içi değil, il içi seri numarasıdır İstendiğinde boşluk kısmına silinmeyen kalemle yazılabilir

- Küpenin üst kısmında soykütüğü konusunda Bakanlıktan yetki alan ve küpeyi takan kuruluşun simgesi veya kısaltılmış adı bir daire içinde basılır Bu simgenin çapı en az 15 cm dir - Orta kısmında ülke ve il (trafik) kodu yazılır Bu bölümde yer alan harf ve numaraların büyüklüğü 08 -100 cm dir
- En alt kısmında hayvanın il içi numarası yazılır Buradaki rakamlar 15 –20 cm arasında değişebilir
- Rakam ve harf gruplarının birbirinden uzaklığı en az 05 cm dir
- Plastik küpenin arka parçasına yalnızca hayvanın il içi seri numarası yazılır ve rakam büyüklükleri en az 1 cm dir
3 Numaralama Küpesinin Takılması:
- Bir ilde numaralama küpesi düzenleme ve takma TKB-TÜGEM veya yetki verdiği kuruluş tarafından yapılır
- Bir işletmede doğan buzağılar 6 hafta içerisinde numaralanır Yetiştirici numaralamanın zamanında yapılmasından sorumludur
- Küpe, hayvanın sol kulağına takılır; fakat istenirse 2 kulağa da aynı numara takılabilir
- Bir hayvana verilen soykütüğü numarası, Türkiye’nin her yerinde geçerli olup hiçbir şekilde değiştirilemez
- Takılan bir küpenin herhangi bir şekilde düşmesi halinde gerekli saptamadan sonra boş bir plastik küpeye silinmeyen (permanent) bir kalemle numaranın tamamı veya en azından il içi hayvan numarası (son 5 hane) yazılarak yeniden hayvanın kulağına takılır
4 Soykütüğüne Yeni Kayıt:
- Sistemin dışında olup da soykütüğüne girecek sığırların herbiri için EK 1’deki “Soykütüğüne Kayıt Formu” doldurulur ve ildeki soykütüğü bilgi işlem merkezinde dosyalanır
- Sığırların soykütüğüne ilk kez kayıt edilebilmeleri için Tarım İl Müdürlüğü veya yetki verilen kuruluşun uzmanları tarafından sığırın ilgili ırkın özelliklerini gösterdiğine dair onayı aranır “Soykütüğüne Kayıt Formu”nun ilgili uzman tarafından imzalanmış olması, sözkonusu onayın alınmış olduğu anlamını taşır Form uzman ve yetiştirici tarafından imzalanmak zorundadır
- İthal edilen damızlık sığırlar orjinal kulak numaraları değiştirilmeksizin ulusal soykütüğüne kayıt edilirler Bu hayvanlara yeni soykütüğü numarası verilmez ve yeni küpe takılmaz Ancak; metal kulak küpesi taşıyan sığırların tanınmasını kolaylaştırmak amacıyla, bu sığırlara, orjinal numaralarının eksiksiz bir şekilde yazıldığı plastik kulak küpesi takılabilir Kulak numarasında (küpesinde) ülke kodu olmayan sığırlar, geldiği ülkeye göre aşağıdaki ülke kodu başa getirilerek kayıt edilirler

ÜLKE

KOD

ÜLKE

KOD

Almanya
DE
Hollanda
NL
Fransa
FR
Danimarka
DK
Belçika
BE
İrlanda
EI
Yunanistan
GR
İspanya
ES
Portekiz
PT
İsrail
IL
Kanada
CD
Luksemburg
LU
ABD
US
İsviçre
CH
İtalya
IT
İngiltere
GB
Avusturya
AU

5 Spermaların Kaydı:
a) Yerli Üretim: Soykütüğüne kayıtlı olmayan yerli üretim spermaların kaydında, boğanın üretici kuruluş veya firma tarafından hazırlanan katalogu veya belgesi olmak zorundadır Bilgi ve belgesi olmayan boğalar soykütüğüne kayıt edilemez Belgedeki bilgiler soykütüğüne kayıt edilir ve belge dosyalanır
b) İthal Sperma: Soykütüğüne kayıtlı olmayan ve ithal edilmiş spermalar, damızlık belgesindeki bilgilere göre soykütüğüne kayıt edilir İlgili damızlık belgesi, ithalatçı firma veya Bakanlıktan temin edilir
EK: 1

TALİMAT NO: 2

Süt Sığırlarında Süt Verim Denetlemeleri

1 Amaç:
Türkiye damızlık sığır yetiştiriciliğinde verim kontrolleri çalışmalarını uluslararası standartlara uygun bir şekilde düzenlemek ve birörnekliliği sağlamak amaçlanmıştır
2 Temel Esaslar:
a) Verimleri denetlenecek her bir ineğin kontrol gününde verdiği süt miktarı, sütündeki yağ ve imkanlar ölçüsünde protein oranları belirlenir
b) Verimleri denetlenecek ineklerin “Tanımlama” talimatnamesi uyarınca numaralanmış ve soykütüğüne kayıt edilmiş olması zorunludur
c) Bir işletmede bulunan aynı ırktan tüm ineklerin verimleri denetlenir
3 Yetki:
Bir ilde süt verim denetlemelerini yapma yetkisi, Bakanlıkça soykütüğü sistemini yürütmeye yetkili kılınan kuruluşa aittir
Süt verim denetlemelerini yapma yetkisi almak üzere Bakanlığa müracaat eden kuruluş, bu faaliyette yararlanacakları imkanlarını (personel, araç, donanım, laboratuar vb) açık bir şekilde tanımlamak ve çalışmalarını tarafsızlık ve objektiflik ilkelerine uygun olarak doğru biçimde gerçekleştireceklerini taahhüt etmek zorundadırlar
Sütte yağ, protein vb analizleri yapmak üzere, gerektiğinde başvuran kuruluşa ait olmayan bir laboratuardan da yararlanılabilir
4 Denetleme Yılı:

Denetleme yılı 365 gün, artık yıllarda 366 gün olup her yıl 1 Ocak’ta başlar

5 Personel:

Süt verim denetlemeleri ile ilgili görevlendirilecek personel (uzman, denetmen veya kontrolör) ile yetiştiriciler, Bakanlığın tespit edeceği aralıklarla Bakanlık veya yetki verilen kuruluş tarafından düzenlenen veya düzenlettirilen eğitim çalışmalarına katılırlar

Denetmenlere, yetkilendirilen kuruluş tarafından görevlerine dair bir belge verilir
6 Yöntem:
Süt verim denetlemelerinde aşağıdaki iki yöntemden birisi kullanılır
a) A-Yöntemi (Memur): Denetlemeler görevlendirilen ve yetki verilen kişilerce yapılır
b) B-Yöntemi (Beyan): Denetlemeler yetiştirici tarafından yapılır veya yaptırılır
7 Çalışma Kuralları:
- Günde 2 sağım yapılan işletmelerde denetleme akşam sağımıyla başlar, sabah sağımıyla bitirilir Günde 3 sağım yapılan işletmelerde ise denetlemeye öğle sağımıyla başlanır ve sabah sağımıyla tamamlanır
- Denetleme tarihi akşam sağımının yapıldığı tarihdir
- Laktasyona yeni başlayan bir ineğin süt verimi en erken buzağılamayı izleyen 5 günün akşamı kontrol edilir
- Denetlemeler, denetleme yılı içerisinde yağ ve protein oranı için 3 ayı geçmeyen aralıklarla en az 4 defa yapılmalıdır
- Denetmen önemli bir gerekçe olmaması halinde, yıl boyunca geçerli olan bir denetleme programını (süt ölçüm tarihleri) yetiştiricinin de onayını alarak hazırlar
- Yetiştirici veya verim kontrolörü hazırlanan program uyarınca her ayın belirli bir gününde süt verimini ölçmek ve bilgi işlemden kendisine verilen formlara kayıt etmekle yükümlüdür
- Denetmen, denetleme programında öngörülen kontrol tarihini izleyen gün dolu formları almak ve bir sonraki ay için boş formları iletmek üzere işletmeyi ziyaret eder
- Denetmen, bu talimatnameye uygun olarak süt verim denetlemeleri yapma koşullarının işletmede olup olmadığına karar verir ve bu koşullara sahip olmadığını belirlediği işletmeleri, koşulları sağlayıncaya kadar süt verim denetlemelerinden çıkarır Bu süre 6 ayı geçerse, işletme soykütüğü sisteminden de çıkartılır
- B-Yönteminde (beyan), verilerin doğru olmadığını tespit eden denetmen birinci uyarıdan sonra tekrar yanlış bilgi veren işletmenin soykütüğünden çıkarılması için tutanak tutar, yetiştiriciye uyarı yazısı yazılır ve yanlış bilgi vermenin tekrarı durumunda işletme soykütüğünden çıkarılır
8 Süt Miktarı, Sütte Yağ ve Protein Oranının Belirlenmesi, Süt Örneklerinin Alınması

- Verim tespiti amacıyla yapılan denetleme sağımları sırasında her bir ineğin süt verimi, soykütüğü sistemini yürüten kurumca sağlanan, asgari 250 gr duyarlı ölçekli süt ölçüm kovası veya süt ölçüm aletleriyle belirlenir
- Yetkili kuruluş tarafından verilmeyen veya uygun görülmeyen aletler süt verimini belirlemede kullanılamaz Ölçümde kullanılan aletler yılda en az bir kez mutlaka denetmen tarafından incelenir ve kullanımına izin verilen aletler kullanılabilir
- Kullanılan aletlerin güvenilirliklerinden yetiştirici sorumlu olup, herhangi bir şüphe halinde süt verim denetlemeleri yinelenir veya daha önceki kontrol sağımları dikkate alınarak o dönem verimi tahmin edilir; bunlar mümkün olmaz ise işletmeden alınan veriler iptal edilir
- Denetleme dönemi, yani iki verim kontrolü aralığı 25 günden kısa, 35 günden uzun olamaz
- İşletme sahibi veya verim kontrolörü, her ay sağılan her bir ineğin ne kadar süt verdiğini ölçmek, elde ettiği değerleri süt kontrol formlarına işlemek ve bu formları bilgi işlem merkezine iletmekle yükümlüdür
- İşletme sahibi, süt kontrollerini yapacağı günleri denetmenle birlikte planlamak ve hazırlanacak bu plana uymak zorundadır
- Bilgi işlem, işletmeden gelen verileri en kısa sürede bilgisayara kaydetmek ve en geç 35 gün içerisinde ilgili formları ve işletmeye gidecek bilgileri işletmeye göndermek zorundadır
- Yetkili kuruluş tarafından yetiştiricinin kullanımına sunulacak olan sütte yağ ve protein oranı tespitinde kullanılacak süt örneği şişeleri birörnek olmalıdır
- Sütte yağ ve protein tespiti amaçlı çalışmalar işletmede en az yılda 4 defa (eşit aralıklarla ve en fazla 3 ay aralıklarla) yapılacaktır Bir bireyin bu bilgilerinin değerlendirmeye alınabilmesi için her laktasyon için en az 3 kontrol sonucu bulunmalıdır
- Süreç içerisinde hedef, yağ ve protein oranları tespitinin aylık aralıklarla yapılmasıdır
- Süt örnekleri denetleme günü boyunca (24 saat) yapılan sağımlarda elde edilen sütü temsil edecek şekilde alınır Numune memeden değil sağım bitiminde toplam sütten alınır Süt numuneleri alımında aşağıdaki iki yöntemden birisi kullanılır:
a) Önce akşam sağımında elde edilen süt karıştırılarak süt örnek şişesinin yarısı kadar şişeye doldurulur ve şişenin ağzı derhal sıkıca kapatılır Daha sonra sabah sağımından alınan eşit miktardaki süt şişeye doldurulup sıkıca kapatıldıktan sonra taşıma kabına konur
b) Süt örnekleri, almaşıklı yöntemle birincide sabah sağımından elde edilen sütten, takip eden ikincide akşam sağımından elde edilen sütten alınıp, şişeye doldurulup sıkıca kapatıldıktan sonra taşıma kabına konur
- Süt numunesi alındıktan sonra şişenin üzerine ineğin numarası yazılır ve ilgili forma kayıt edilir
- Süt numuneleri analiz için en kısa sürede ve uygun koşullarda yetkili kuruluşa ait veya anlaşmalı bir laboratuara gönderilir
9 Süt Verim Denetlemelerinde Güvenilirlik

- Güvenilirlik tespiti, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı veya Soykütüğü Sistemini yürütmekle yetkili kuruluş tarafından yapılır Güvenilirlik tespiti için görevlendirilecek kişiler tarafsız olup, halen süt verim kontrolü yapmakta olan kişiler (verim kontrolörü) güvenilirlik tespiti görevini üstlenemezler
- Güvenilirlik tespiti, beyan yöntemiyle yapılan süt verim kontrollerinde her ay işletmelerin en az % 5’inde yapılır Memur yönteminde ise en az %1’inde güvenilirlik tespiti yapılır
- Güvenilirlik tespiti, verim kontrolü yapılan günün hemen ertesinde 1-3 gün içerisinde yapılır İnekler normal sağım saatlerinde sağılır
- Güvenilirlik tespitinde elde edilen sonuçlar, süt verim denetlemelerinde alınan sonuçlarla karşılaştırılır ve aşağıdaki sapmalar belirlenir Bu bilgilere dayalı olarak güvenilirlik hakkında karar verilir
a) İnek başına bireysel sapmalar ve bunların ortalaması
b) Güvenilirlik tespiti ile süt verim kontrolü değerleri arasındaki sapmaların standart sapması test edilip (eş yapma ile mukayese veya T testi ile) doğruluğu belirlenir
- Beyan yönteminde, yetiştirici tarafından bildirilen sonuçların doğruluğundan şüphelenildiğinde kontrol gününden sonra en geç 1 hafta içinde denetim sağımı denetmenlerce yapılır Aynı zamanda yetiştiricinin süt alıcılarına sattığı günlük süt miktarları ile ilgili kayıtlar alınır ve bildirilen sonuçlar ile karşılaştırılır
- Herhangi bir şekilde hile olduğu saptanan veriler değerlendirme dışı bırakılır ve bu durum ilgili yerlere (bilgi işlem, yönetim vb) bildirilir
- Süt verimini yükseltmek amacıyla hormon kullanımı yasaktır
10 Süt Verimini Hesaplama Yöntemi

A- Denetleme döneminde mutlak süt veriminin hesaplanması

Kontrol sağımları sırasında belirlenen süt verimleri, kullanılan aletlerin sağlıklı olması halinde herhangi bir düzeltme yapılmaksızın mutlak süt verimi olarak kabul edilirler; ancak hasta olan veya yavru atan ineklerin durumu mutlaka kontrol formunda belirtilir ve bu bilgiler soykütüğüne (bilgisayar programına) kayıt edilir
Hesaplamalarda TRAPEZ veya INTERPOLASYON YÖNTEMİ olarak tanınan yöntem kullanılır Buna göre, denetleme dönemi, bir önceki denetleme günü ile bir sonraki denetleme günü arasında kalan süredir Bu süre 25 günden kısa, 35 günden uzun olamaz
- Dönem başında ve sonunda belirlenen süt verimlerinin ortalaması, denetleme döneminin ortalama günlük süt verimi olarak kabul edilir Bu ortalama verim ile denetleme dönemindeki gün sayısı çarpıldığında aylık süt verimi elde edilir
- Buzağılamadan sonra yapılan ilk kontrolde elde edilen süt verimi, buzağılamadan ilk kontrol tarihine kadar geçen sürede ortalama günlük süt verimi olarak kabul edilir
- Kuruya çıkmadan önce yapılan kontrolde belirlenen süt verimi, kuruya çıkıncaya kadarki süre için ortalama günlük süt verimi olarak kabul edilir
- Kuruya çıkma tarihi belirsiz ise, ortalama dönem süresinin yarısı kadar süreyle ineğin sağıldığı kabul edilerek son dönem için hesaplama yapılır
- Kuruya çıkmadan buzağılayan ineklerin tamamladığı laktasyonun son dönem süresi, buzağılamadan bir gün öncesine kadar sürdüğü kabul edilir
- Kontrol döneminde sürüden çıkarılmış olan ineklerin aylık süt verimi, sürüden çıktığı tarihe kadar hesaplanır
B- Eksik verilerin tahmin edilerek tamamlanması
- Eksik veri tahmini sadece bir dönem için yapılır
- Denetleme yapılmayan bir dönem için, yani iki bilinen kontrol arası süre 35 günden uzun 70 günden kısa ise önceki ve/veya sonraki dönemde elde edilen veriler kullanılarak ölçüm yapılmayan o dönem için hesaplanır
- Eksik olan dönem öncesi ve sonrasındaki denetleme sonuçları belirlenmiş ise bunların ortalaması eksik dönemin değeri olarak kabul edilir
- Buzağılama tarihi ile ilk kontrol tarihi arasındaki süre 70 günden fazla ise laktasyon verim hesabı yapılmaz 70 günden az ise belirlenmiş olan süt verimi (yağ ve protein oranları dahil) tüm dönem için geçerli kabul edilir
- Kontrol yapılmayan dönemden bir sonraki dönemde inek kuruya çıkmış ise bir önceki dönemin süt verimi değerinin yarısı, protein ve yağ oranlarının aynısı eksik dönemin verimi olarak kabul edilir
- Kontrol yapılmayan bir dönemden bir sonraki dönemde inek sürüden çıkmış ise ve eksik kontrolden önceki iki döneme ait süt verimleri biliniyorsa (a ve b), bunların ortalamasından farkları çıkarılarak eksik dönem hesaplanır ( (a+b)/2 - (a-b) ) Aksi halde, eksik dönem için hesaplama yapılmaz
C- Yağ ve protein verimlerinin hesaplanması
- Yağ ve protein verimlerinin hesaplanmasında önceden süt verimi için tanıtılan yöntem kullanılır
- Oran olarak belirlenen yağ ve protein değerleri, sözkonusu dönemin süt verimi ile çarpılarak yağ ve protein verimi bulunur
D- Hesaplanacak verimler
Yapılan verim denetlemelerinden elde edilen veriler kullanılarak her bir inek için aşağıdaki değerler hesaplanır
- 305 gün laktasyon süt verimi 305 günden az süren laktasyonların uzunluğu, kendi süreleri kadar kabul edilir, süt verimi için 305 güne kadar süt veriyormuşcasına işlem yapılmaz
- Ortalama 305 gün laktasyon süt verimi
- Yağ ve/veya protein oranı
- Yağ ve/veya protein verimi
- Yıllık süt verimi
- Ortalama yıllık süt verimi
- Ömür boyu süt verimi
Ayrıca, Ortalama işletme (sürü) verimi de hesaplanır
E- Verilerin güvenilirlikleri
- Herhangi bir şekilde hile olduğu saptanan veriler değerlendirme dışı bırakılır
- Bilimsel sınırlar dışında kalan veriler değerlendirmeye tabii tutulmaz
11 Verilerin Korunması ve Muhafazası

Her işletme için her bir denetleme dönemi ve yılı ile ilgili verim kontrol sonuçları kaybolmayacak ve karıştırılmayacak bir şekilde kayıt edilir
Laktasyon veya yıllık süt verimi hesaplamalarında kullanılan kontrol verilerinin en az 2 yıl süreyle yararlanılabilir halde korunması gereklidir
12 Yıllık Süt Verimlerinin Hesaplanması

- Yıl boyunca (Ocak-Aralık) yapılan tüm kontrollerde işletmede olduğu belirlenen inekler, yılın ilk 2 ayında buzağılamış olan düveler ve yılın son 2 ayında sürüden çıkarılmış olan ineklerin süt verimleri 365 (veya 366) gün üzerinden hesaplanır ve “A” ile işaretlenirler Bu gruba girmeyen inekler ise “B” ile işaretlenirler ve bunlar için kısmi yıllık verimler hesaplanır
- Yıllık süt verimi hesaplamasında A grubu inekler için 365 gün esas alınırken, B grubu inekler için sağılmaya başladıkları günden itibaren veya sürüden çıkarıldıkları güne kadar geçen süre dikkate alınır İşletmedeki inek sayısı da buna göre hesaplanır Burada her bir A ineği 1 olarak kabul edilirken, B inekleri işletmede göründükleri gün sayısının 365 güne oranı kadar dikkate alınırlar (örneğin 183 gün görünen inek 05 baş olarak kabul edilir)
- Süt verimi hesaplanmasında TRAPEZ yöntemi kullanılır
13 Kısmi Verimlerin Tahmin Edilmesi

- Damızlık değer tahminlerinde kullanılan laktasyon sayısının artırılması, laktasyonunu tamamlamamış ineklerin de değerlendirilmeye alınarak erken yaşta damızlık değerlerinin hesaplanabilmesi amacıyla, en az bir verim kontrolü bilinen laktasyon süt verimleri, kısmi verim katsayıları kullanılarak tahmin edilir
- Kısmi verim katsayıları her yıl sonunda mevcut veriler kullanılarak yeniden tahmin edilir
14 Rapor

Soykütüğü sistemini yürütmekle yetkili kuruluş, her yılın sonunda yetkili makamlara ayrıntılı bir rapor hazırlayıp sunmakla yükümlüdür Raporda yıl içinde yapılan çalışmalar, mevcut durum, sonuçlar, karşılaşılan sorunlar ve izleyecek yıl için planlanan çalışmalar hakkında aydınlatıcı bilgiler bulunur
TALİMAT NO: 3

Damızlık Sığırlarda Dış Görünüşe Göre Sınıflandırma

1 Amaç
Daha yüksek süt, et ve döl verimli, daha dayanıklı ve uzun ömürlü hayvanların elde edilmesine yardımcı olacak dış görünüş özelliklerden yararlanarak damızlık sığırların sınıflandırılmalarında birörnekliği sağlamak bu talimatın amacıdır
2 Tanım

Bir hayvanın damızlık için uygunluğunu belirlemek amacı ile süt, et ve döl verimleri gibi ölçülebilen özellikleri yanında ekonomik açıdan önemli olmalarına rağmen ancak görsel olarak belirlenebilen özelliklerine de bakılmalıdır Bu amaçla hayvanın dış görünüş özelliklerinin belirlenmesine “Dış Görünüşe Göre Sınıflandırma” denilir
3 Yetki
- Sınıflandırma faaliyeti, soykütüğü sistemini yürütmekle yetkili kuruluşlarca yapılır
- Dileyen her kişi sınıflandırma yapamaz
- Sınıflandırma uzmanları, Bakanlığın veya yetkili kuruluşların düzenleyeceği merkezi bir yerde toplu eğitimden geçmiş olmak zorundadır
- Sınıflandırma, kişisel bir değerlendirme olup, ölçü ve tartıya değil sınıflandırmayı yapan kişinin değer yargısına dayanır Bunun için sınıflandırmacıda olması gereken özellikler şunlardır:
- Sınıflandırması yapılan ırkı çok iyi tanımalıdır
- Sınıflandırmacı hayalinde ırkın ideal tipini şekillendirmeli ve bu idealden ayrılan noktaları kolayca görebilmelidir
- Sınıflandırmacı bu konularda eğitim görmüş olmalıdır
- Diğer sınıflandırmacılarla aralarında fark olmaması için toplu eğitimlere katılmış olmalıdır
- Yeterli tecrübeye sahip olmalıdır
4 Sınıflandırma Zamanı
- Her inek 1 buzağılamasından sonra 2 - 5 aylar (30 - 150 gün) arasında mutlaka sınıflandırılır
- İleriki laktasyonlarda sınıflandırma istenirse tekrarlanabilir
- Her hayvan hayatında en az bir kere buzağılamasından sonraki 2 - 5 aylar (30 - 150 gün) arasında mutlaka sınıflandırılır
5 Sınıflandırma Yöntemi
Dış görünüş özelliklerine göre sınıflandırmada farklı amaçlara hizmet eden 2 yöntem vardır Sınıflandırma yaparken her iki yöntem birden kullanılacaktır
A) 100 puan üzerinden sınıflandırma:
- İnekler 100 puan üzerinden değerlendirilir ve aldıkları puana göre aşağıdaki şekilde sınıflandırılır
> 90 Mükemmel : Bir inek ancak 3 buzağısından sonra bu puana ulaşabilir
85 -89 Çok iyi : 1 ve 2 laktasyondaki ineklerde maksimum puan 88 dir Bunlar içinden boğa anaları seçilir
80 - 84 İyi : Damızlık kullanım
75 - 79 orta : Damızlık Kullanım
70 - 74 Yeterli : Damızlık Kullanımda dikkat !
65 – 69 Zayıf : Sürüden çıkarılması faydalı

- Damızlık sığırlar 100 puan üzerinden sınıflandırılırken vücut 4 bölüme ayrılarak değerlendirilir Her bir bölümün toplam puandaki ağırlığı da farklıdır
a) Süt Tipi : % 15
b) Beden : % 20
c) Ayak ve Bacaklar : % 25
d) Meme : % 40
- Her bölüm 100 puan üzerinden değerlendirmeye tabii tutulur Daha sonra 100 üzerinden bulunan bu 4 değer her bölüme verilen ağırlık oranı ile çarpılarak toplanır ve 100 üzerinden sınıflandırma puanı bulunur
Örnek:

Bölüm

Puanı

Ağırlık

( % )

Sınıflandırma Puanı

Süt Tipi

82

15

123

Beden

80

20

160

Ayak ve Bacaklar

75

25

186

Meme

84

40

336

TOPLAM PUAN

805 = 81

B- Doğrusal (Linear) tanımlama:
- Bu yöntemde inekler iyi ya da kötü olarak sınıflandırılmaz, dış görünüş bakımından mevcut durum ortaya konur Amaç, değerlendirme değil tanımlamaktır
- Doğrusal tanımlama yöntemi, boğaların kızlarının dış görünüşüne bakarak o boğanın döllerinin dış görünüş özelliklerinin tesbitinde kullanılır
- Yöntemin bir diğer önemli kullanım alanı, amaçlı çiftleştirmedir Islah amaçlı çiftleştirme yapabilmek için boğaların ve çiftleştirilecek hayvanın dış görünüş özelliklerinin bilinmesi gerekir Aksi halde dış görünüş ihmal edilecek ve sadece verimlerine göre rastgele çiftleştirme yapılacaktır ki, bu da gelecek nesilin amaç doğrultusunda değiştirilmesini imkansız kılacak, gelecek nesil şansa bırakılmış olacaktır
- Doğrusal tanımlamada uluslararası kabul görmüş 14 standart özellik olup Türkiye’de de bu özellikler ile hayvanları daha iyi tanımlamamızı sağlayacak 3 özellik daha olmak üzere toplam 17 özellik kullanılacaktır Bu özellikler Ek 1 ve Ek 2’de verilmiştir
- Her bir özellik için (1 özellik olan vücut yüksekliği hariç) 1-9 arası puanlama yapılır Bu puanlama Ek 2’deki şemalarda olduğu gibi yapılır
C- Boğaların kendi özelliklerinden yararlanarak sınıflandırma
- Damızlık adayı boğalarda sınıflandırma 1 yaş dolayındayken yapılır Sınıflandırmanın başarılı olabilmesi amacıyla aday boğalar toplu olarak ve halka açık bir ortamda değerlendirilir
- Kalıtsal hastalık ve deformasyonlar değerlendirmede dikkate alınır
6 Sınıflandırma Kapsamındaki Özellikler
Sınıflandırmada kullanılan özellikler, hayvanların verim potansiyellerini tahmin etmede yararlanılabilecek özellikler olmalıdır Damızlıkta kullanmayı önleyen özellikler de sınıflandırma kapsamında değerlendirilir Sözkonusu özellikler Ek 1, Ek 2 ve Ek 3’de belirtilmiştir
7 Toplanacak ve Değerlendirilecek Asgari Veriler
Sınıflandırılan sığırlar ile ilgili en azından şu bilgilerin toplanması ve bilgi işlem merkezine bildirilmesi gerekir Bilgi işlemde olan bilgilerin tekrar bildirilmesine gerek yoktur
- İneklerde: Kulak numarası, buzağılama ve sınıflandırma tarihleri, laktasyon sayısı, sınıflandıran uzmanın kodu (veya adı,soyadı)
- Boğalarda: Kulak numarası, doğum ve sınıflandırma tarihleri, sınıflandıran uzmanın kodu (veya adı,soyadı)
8 Sınıflandırmada Kayıt İşlemi

- Sınıflandırmacı, sınıflandırma yapılacak işletmeye giderken iki suret olarak hazırlanacak formu yanına alacak ve ilgili bilgileri ve değerlendirme sonuçlarını bu forma kaydedecektir
- Sınıflandırma formu bir işletmedeki 5 hayvan için kullanılabilir Beşden fazla hayvan değerlendirilecekse ikinci bir form kullanılır
- Bu formun bir sureti işletmeciye bırakılacak ve boğa seçiminde kullanımı için bilgi verilecek, diğer nüshadaki bilgiler bilgisayara kaydedildikten sonra dosyalanacaktır
Form (Ek 3) 5 ana bölümden oluşmaktadır
1Bölüm:
- İşletme No: İşletmenin soykütüğü numarası yazılır
- İşletme Sahibi: işletmenin sahibinin adı ve soyadı yazılır
- Adres: İşletmenin bulunduğu köy, ilçe ve ili yazılır
- Tarih: Sınıflandırmanın yapıldığı günün tarihi yazılır
- Sınıflandırmacı: Sınıflandırmayı yapan uzmanın adı soyadı yazılır
2 Bölüm:
- İnek No: Değerlendirilecek ineğin kulak numarası yazılır
- Laktasyon No: Değerlendirilecek ineğin kaçıncı laktasyonu olduğu yazılır
- Son Buzağılama Tarihi: Değerlendirilecek ineğin son buzağılama tarihi yazılır
3 Bölüm: 100 puan üzerinden sınıflandırma
- Süt Tipi : 100 puan üzerinden sınıflandırma puanı yazılır
- Beden : 100 puan üzerinden sınıflandırma puanı yazılır
- Ayak ve Bacaklar : 100 puan üzerinden sınıflandırma puanı yazılır
- Meme : 100 puan üzerinden sınıflandırma puanı yazılır
4 Bölüm: Doğrusal Tanımlama
Buradaki 17 özellik için 1 - 9 arası puanlama yapılır ve yazılır
1 özellik ( vücut yüksekliği) cm olarak ölçülür ve yazılır
5 Bölüm: Eksiklikler / İzlenimler
Hayvanda görülen eksiklikler / izlenimler (X) işareti ile tespit edilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Döl Verimi

1 Amaç:
Bu talimatname, damızlık olarak kullanılan boğa ve ineklerin döl veriminin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır
2 Yetki:
Damızlık boğa ve ineklerin döl verimleri ile ilgili kayıtların tutulmasına ve elde edilen verilerin değerlendirilmesine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve/veya soykütüğü sistemini yürütme yetkisini alan kuruluş yetkilidir
3 Temel Esaslar:
- Tohumlamada kullanılan boğa ve diğer hayvanlar ilgili talimata göre numaralanmış ve kayıt altına alınmış olmalıdır
- Gerek duyulan tohumlama kayıtları ilgili talimat uyarınca ve güvenilir olmalı, bununla ilgili önlemler alınmalı
- Buzağılama kayıtları ilgili talimatlar uyarınca doğru ve güvenilir olmalı
4 Döl Verimi Ölçütleri:
a) Boğanın Aşma Davranımı:
Tohumlamada kullanılan boğalarla ilgili libido, suni vajeni kabul etme ve sperma sağım sayısı özellikleri bu kriter için sperma üretme merkezlerinde kayıt edilirler
b) Sperma Kalitesi:
Sperma miktarı (mililitre olarak ejekulat) payette çözülmeden sonra sperma yoğunluğu ve hareketi
c) Geri Dönmeme Oranı (Non-Return-Rate):
Geri dönmeme oranı (GDO), boğaların tohumladığı inekler ve kızları dikkate alınarak iki şekilde hesaplanır Boğalar için yapılan hesaplamalarda boğanın kendisine ait veriler kullanılırken, dişiler için boğa kızlarına ait verilerden yararlanılır
Boğalar için GDO, tohumlamadan sonra 56 güne kadar tekrar kızgınlık göstermeyen ineklerin oranı olarak hesaplanır (Tohumlama günü hesaplama dışıdır) Kızlara dayalı GDO ise bir boğanın kızlarının 90 güne kadar yeniden kızgınlık göstermeyenlerin oranı anlamına gelir
d) Tohumlama indeksi:
Gebelik başına ortalama tohumlama sayısı anlamını taşır Bu Süre en fazla 1 tohumlamadan sonraki 120 günlük dönemi kapsar Bu dönem içinde sürüden çıkarılan ve bir daha verileri kayıt edilemeyen inekler de (gebe kalmış kabul edilerek) tohumlama indeksi hesaplamasına dahil edilir
Aynı günde yapılan birden fazla doz sperma ile tohumlama değerlendirme dışı bırakılır
e) Buzağılama - İlk Tohumlama Arası Süre:
Buzağılama tarihi ile 1 tohumlama arasında kalan süredir Buzağılama günü değerlendirme dışı bırakılır
f) Servis Periyodu ( Buzağılama - Gebe Kalma Arası Süre):
Buzağılama tarihi ile en son tohumlama tarihi (gebe kaldığı tarih) arasında geçen süredir Buzağılama günü değerlendirme dışı bırakılır
g)Buzağılama Aralığı:
İki buzağılama arasında geçen süredir
h) Doğan Buzağı Sayısı ve İkizlik Oranı:
i) Doğum Tipi:
Doğum tipi üçe ayrılır ve şu şekilde kayıt edilir
- Normal doğum: Bir kişinin yardımıyla mekanik yardım malzemesi kullanılmadan gerçekleşen doğumlar,
- Zor doğum: Çok sayıda kişi ve mekanik yardım malzemesi kullanılarak veya Veteriner Hekim müdahalesi ile gerçekleşen doğumlar,
- Ölü Doğum: Doğumda buzağının ölü olarak doğması
j) Sürüden Çıkarılma Nedenleri:
Sürüden çıkarılma nedenleri aşağıdaki şekilde gruplanabilir ve kodlanarak soykütüğüne kayıt edilir:
- Damızlık veya üretim amaçlı satış,
- Kasaplık satış,
- Ölüm
- Yaşlılık,
- Verim düşüklüğü,
- Döl tutmama,
- Hastalık,
- Dış görünüş (sınıflandırma) yetersizliği,
- Meme yangısı,
- Ayak Bozuklukları,
- Diğer (isteğe bağlı sebepler)
5 Değerlendirme:
En azından aşağıdaki değerlerin hesaplanması ve kullanıma sunulması zorunludur:
a) Boğalar için:
- GDO, 56 güne göre (tohumladığı ineklerden erkeklere ait döl verimi)
- GDO, 90 güne göre (dişi döllerinden)
- Doğum tipi grupları oranı: Aday boğalarla çiftleştirilen tüm dişilerin buzağılamaları dikkate alınır Ölü, ikiz ve çoğuz doğumlar hesaplama dışı tutulur
b) İnekler için:
- Doğan buzağı sayısı,
- Ortalama buzağılama aralığı
6 Yayınlama:
- Boğalara ait GDO değerleri 56 gün esasına göre en az 300 tohumlamasından, 90 gün esasına göre ise en az 50 kızından veriler elde edildiğinde hesaplanır ve yayınlanır
- Doğum tipi ve buzağı kayıpları ile ilgili sonuçlar, en az 50 ilkine buzağılamış inekten veya 150 inekten elde edilmiş ise yayınlanır
- Boğa ve ineklerle ilgili döl verim sonuçları yılda en az bir kez yayınlanır (Bülten veya konu ile ilgili bir yayında)

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Damızlık Değer Tahmini

1 Amaç:
Türkiye’de Sığır yetiştiriciliğinde damızlık değer tahminlerinin yapılmasında birörnekliği sağlamak ve uluslararası çalışmalarda geçerliliğini sağlamak bu talimatın amacıdır
2 Yetki:
Damızlık değer tahminlerinin yapılması, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı veya Bakanlığın yetki verdiği kuruluş tarafından yapılır veya yaptırılır
3 Genel Kurallar:
a) Tahmin Yöntem ve Modeli:
Damızlık sığırların verim ve akrabalık ile ilgili verilerinden en iyi şekilde yararlanarak damızlık değerlerini tahmin edebilmek için BLUP-Animal Model (Best Linear Unbiased Prediction – Animal Model) kullanılır
Burada amaç, her bir damızlık sığır için süt verimi (305 günlük süt miktarı ve gelecekte de yağ ve protein verimi) ile sınıflandırma özelliklerinin damızlık değerlerini tahmin etmektir Tahminlerde 1, 2, 3 laktasyon süt verimleri kullanılır
b) Damızlık Değerlendirmede Başlangıç Yılı:
Damızlık değer tahmini, belirli bir buzağılama yılından (başlangıç yılı) itibaren kendi verimleri olan inekler ve bunların en az 1 kuşaktan anne ve babaları için yapılır
Başlangıç yılı, tahminin yapıldığı tarihden en az 10 yıl öncesi alınır Bu süre uzmanlarca yeniden belirlenebilir
c) Damızlık Sığır Populasyonu:
Birbirleri arasında kan bağı (soy bağı) olan aynı ırktan, damızlık faaliyetler (verim kontrolleri, soykütüğü ve suni tohumlama) kapsamında bulunan damızlık sığırların oluşturduğu sığır varlığına “Damızlık Sığır Populasyonu” adı verilir
Populasyondaki tüm sığırların damızlık değer tahminleri çalışmalarına dahil edilmesi hedeflenmelidir

4Damızlık Değer Tahmini Verileri:
a) Süt Verimleri
- Damızlık değer tahminlerinde, soykütüğüne kayıtlı 305-gün süt ve yapılabilirse yağ ve protein verimleri kullanılır
- Tahminlerde 1, 2, 3 laktasyonlara ait veriler kullanılır
- Laktasyon süresi 220 günün altında olan laktasyonlar değerlendirme dışıdır
- Süt verimi 2000 kg’ın altında olan laktasyonlar değerlendirmeye alınmaz
- Buzağılama aralığı 270 günden az 650 günden fazla olan veriler düzeltilir veya değerlendirme dışı tutulur
- Tahminlerde, henüz devam etmekte olan laktasyonlar da, o populasyon için hesaplanan katsayılar yardımıyla 305-güne tamamlanarak kullanılabilirler

b)Soykütüğü Verileri:
- Hayvana ve cedlerine ait soy bilgileri olmalıdır
- Soy bilgileri olmayan hayvanlar ve cedler için genetik gruplar oluşturulur
c) Sınıflandırma verileri:
- İlgili talimatlar gereği yapılan sınıflandırma verileri kullanılır
- Sınıflandırma değerlendirmenin yapıldığı tüm populasyonu kapsarsa değerlendirmeye alınır
5 Yöntem:
- Damızlık değer tahmininde BLUP-Animal Model kullanılır
- Bu modelde genetik ve çevre faktörleri birarada dikkate alınır
- Populasyona ait kalıtım derecesi ile fenotipik ve genetik korrelasyonlar ve varyanslar tahmin edilmek zorundadır

Bir sığıra ait damızlık değer iki kısıma ayrılabilir
1) Ebeveynlerinin damızlık değerine bağlı olarak “ Beklenen Damızlık Değeri”
2) Kendine ve yavrularına ait verimlere bağlı olarak “Hesaplanan Damızlık Değeri”
Ebeveyleri bilinmeyen sığırlar için beklenen damızlık değer yerine, oluşturulan genetik gruplara ait değerler kullanılır
6 Standartlaştırma (Kıyaslama Kuşağı):
Damızlık değerlerinin anlaşılabilirliğini yükseltmek amacıyla belirli bir dönem taban (baz) olarak kabul edilir, bu dönem “o” a eşitlenir ve diğer dönemler buna göre düzeltilerek standartlaştırılır
Taban dönem boğalar ve inekler için ayrı ayrı belirlenir
- Boğalarda: değerlendirmenin yapıldığı yıldan 9,10,11 yıl önce doğmuş boğaların damızlık değerlerinin ortalaması taban olarak alınır Her yıl Temmuz ayında taban 1 yıl ileri kaydırılır
- İneklerde: 5 yıl önce doğan ineklerin damızlık değerlerinin ortalaması taban kabul edilir Ancak bu her 5 yılda bir kez değiştirilir
Standartlaştırılmış Damızlık Değeri (SDD):
SDD = 100 + [(DD-Taban DD) / SS] x 12
Eşitlikteki;
DD : her hayvana ait damızlık değerini
Taban DD : Taban dönemin ortalama damızlık değerini
SS : Damızlık değerlerinin standart sapmasını
12: Sabit bir çarpım faktörü (bir st sapma birimi karşılığı)
100 : Sabit toplama faktörünü
ifade eder
7 İsabet Derecesi:
Damızlık değerlerin isabet derecesidir Kız ve laktasyon sayısına göre değişir

8Yayınlama:
a) Yayınlanma şekli:
Damızlık değerlendirme sonuçları yazılı olarak yayınlanır
b) Yayınlamada aranan ön koşullar:
Damızlık değerleri yalnızca yeterli bilgilere sahip olan sığırlar için yayınlanır
- İnekler; kendi verimleri belli olmalı,
- Boğalar; en az 5 işletmede en az 10 kızı dikkate alınarak tahmin edilen damızlık değerine ve en az % 50 isabet derecesine sahip olmak
- Genç sığırlar; ana, baba ve annenin babasına ait damızlık değerlerinden hesaplanmış damızlık değerine sahip olmak
c) Yayınlarda yer alacak asgari veriler:
Boğalarda:
- 1 laktasyonunu tamamlamış kızlarının sayısı,
- Bu kızlarının yetiştirildiği işletme sayısı,
- Süt ile mümkün olduğunda yağ ve protein verimlerine ait damızlık değeri,
- Standartlaştırılmış damızlık değeri,
- Damızlık değerlerinin isabet derecesi
İneklerde:
- Değerlendirilen laktasyon sayısı
-Süt ile mümkün olduğunda yağ ve protein verimlerine ait damızlık değeri,
- Standartlaştırılmış damızlık değeri,
- Damızlık değerlerinin isabet derecesi
9 Çalışmaların Denetlenmesi Dökümanlaştırılması ve Gelişmelere Uyumu:
a) Denetleme:
- Damızlık değerlendirmede kullanılan model ve programların karmaşık yapılarından dolayı en geç 3 yılda bir test edilmesi gerekir
- Modelle ilgili yapılması gereken değişiklik bu konuda uzman en az 2 üniversite öğretim üyesinin görüş desteğini almış olmalıdır
b) Dökümanlaştırma:
Kullanılan damızlık değer tahmini yöntemi, modeli ve kıstaslarla ilgili yapılan çalışmalar dökümanlaştırılmak zorundadır
- Yöntem ve modelin içeriği,
- Damızlık değerlendirmede hangi verilerin kullanıldığı,
- İsabet derecesinin hesaplanması,
- Standartlaştırma verileri,
- Taban dönem (Kıyaslama kuşağı) ve verileri,
- Kullanılan doğum ve buzağılama yılları,
- Kullanılan genetik ve fenotipik parametreler,
- İlgili ağırlık katsayıları,
- Kısmi verimlerden tahminde kullanılan katsayılar,
- Değerlendirme dışı bırakma kriterleri
- Gerek duyulabilecek bilgiler
c) Gelişmelere uyum:
Damızlık değerlendirmede kullanılacak program ve modeller bilimsel ve teknik gelişmelere uyarlanabilecek ve geliştirilebilecek durumda olmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



SUNİ TOHUMLAMA
Hayvansal üretimin artırılmasının bugün için geçerli iki yolu vardır Bunlar birim başına düşen verimi artırmak ve yüksek verimli ırkların devamlılığını sağlamaktır Bunun için en ekonomik ve etkili yolda suni tohumlamadır Bu amaçla 1980 yılında 226000 baş sığır suni tohumlama yolu ile tohumlanmışken 1997 yılında bu rakam 728120 , 1998 yılında 723218, 1999 yılında da 692153 baş olmuştur Ancak, 1999 yılında yurt içinde üretilen 1570325 doz ve yurt dışından ithal edilen 357987 doz, toplam 1928312 doz, sperma miktarına bakıldığında yurt içinde yapılan suni tohumlama rakamının 1 Milyon başa ulaştığı görülecektir

·· Ülkemizde yapılan suni tohumlamada kullanılan spermanın büyük bir kısmı Bakanlığımıza bağlı olarak çalışan Halkalı, Lalahan, Karaköy suni tohumlama laboratuarlarında üretilmektedir Bunun yanı sıra yurt dışından da ithal sperma özel sektör tarafından yurdumuza getirilmektedir 1998 yılında 505213 doz, 1999 yılında da 357987 doz yurt dışından sperma ithal edilmiştir İzmir İlinde bulunan Menemen suni tohumlama laboratuarı Türkiye Damızlık Sığır Yetiştirici Birlikleri Merkez Birliği ile Bakanlığımız arasında varılan anlaşma gereği ortaklaşa kullanılacaktır Menemen Suni Tohumlama Laboratuarında “Döl Kontrolü Projesi “ yürütülecektir İstanbul-Halkalı suni tohumlama laboratuarının ise özel sektörle ortaklaşa kullanımını sağlamak için çalışmalarımız sürdürülmekte olup bu konuda gerekli teknik şartnameler hazırlanmıştır Bu laboratuarların dışında özel sektörün bu sahaya eğilebilmesi ve teşvik edilebilmesi için çıkarılan kanunlarla İzmir’ de iki, İstanbul ve Adana illerinde de birer adet olmak üzere özel sektör tarafından toplam dört adet suni tohumlama laboratuarının kurulması sağlanmıştır Bakanlığımıza bağlı olarak çalışan Lalahan Suni Tohumlama Laboratuarında 46, İstanbul- Halkalı’ da 10, Samsun-Karaköy’ de 62 baş, Özel laboratuarlardan Genotek Firmasında 10, İstanbul Veteriner Fakültesi’nde 14, Sadek’ te 11, Ege-Vet’ te 13 baş , toplam 166 baş suni tohumlama boğası mevcuttur·· Suni tohumlama konusunda yılda ortalama olarak 20-25 arasında suni tohumlama kursu düzenlenmekte ve bu kurslarda ortalama 350-500 arasında eleman eğitime tabi tutularak başarılı olanlara sertifika verilmektedir Bilahare 30 Ocak 1985 tarih ve 18651 Sayılı Resmi Gazete’ de yer alan “ Sığır Suni Tohumlaması Yapacak Özel ve Tüzel Kişilerin Uyacakları Esaslar Hakkındaki Yönetmelik “ hükümlerine göre suni tohumlama faaliyetinde bulunabilmek için Bakanlığımızdan izin alan 1994 yılından 1999 yılına kadar toplam 402 Veteriner Hekiminin ve yıllara göre eğitime tabi tutulan elemanların tablosu aşağıda verilmiştir

Suni tohumlama hizmetlerinin yurt sathında yaygınlaştırılması amacıyla suni tohumlama özel sektör kuruluşlarına da açılmıştır Bu uygulamayı teşvik amacıyla özel sektörce tohumlanarak gebe bırakılan inek başına: kalkınmada 1 Derecede öncelikli illerde 10000 TL , 2 Derece de öncelikli illerde 8000 TL , diğer illerde 6000 TL , teşvik primi ödenmektedir

Kamu sektöründeki elemanlar için ise 1998 yılında döl tutan inek başına kalkınmada öncelikli illerde 200000 TL, diğer illerde 100000 TL prim ödenmektedir Ayrıca başarı durumlarına göre 1 veya 2 maaş ikramiye ödemesi yapılmaktadır
Ayrıca koyun ve keçi suni tohumlaması yapan Veteriner Hekim ve Veteriner Sağlık Teknisyenlerine % 60 gebelik sağlamak koşuluyla beher baş koyun ve keçi suni tohumlamasına 50000 TL/ baş prim ödenmektedir
Halen suni tohumlama saha çalışmaları 80 ilde , 631 ilçe ve 11834köyde 520 seyyar 250 sabit tohumlama ekibi ile sürdürülmektedir 47 Milyon tohumlanabilir inek sayısı göz önüne alındığında ekip sayıları yetersiz kalmaktadır Ekip sayıları 1996 yılından itibaren düşüş göstermektedir Ancak 904 Sayılı Islahı Hayvanat Kanununa ek olarak çıkarılan 4084 Sayılı kanunla suni ve tabii tohumlama ücretli hale getirilmiş ve özel sektörde bu saha içine çekilmiştir Halen mesleklerini serbest olarak icra eden veteriner hekimler muhtelif şehirlerde suni tohumlama faaliyetlerini sürdürmektedir

Ülkemizdeki hayvan populasyonunun verim kabiliyetlerini yükseltmek ve yüksek verim kabiliyetlerine sahip hayvan ırklarımızın devamlılığını sağlamak için bilhassa suni tohumlama büyük önem arz etmektedir Ülkemizde 1998 yılı DİE’ nin verilerine göre 1733000 baş kültür ırkı, 4695000 baş melez , 4603000 baş yerli ırk mevcuttur Bu mevcut içinde sağılan hayvan sayısı 879841 kültür, 2346093 melez, 2263109 baş yerli ırktır Bu mevcudun ancak % 15- 20’isi suni tohumlama metodu ile tohumlanabilmektedir Yukarda belirtilen sağmal inek sayısının % 50’sinin suni tohumlama metodu ile tohumlanabilmesi için bir ekibin 1000 baş tohumladığı düşünüldüğünde 2387 ekibe ihtiyaç duyulduğu görülecektir 2000 yılında 710 ekibimizin olduğu ve buna ilaveten 460 serbest veteriner hekimin özellikle batı illerinde suni tohumlama yaptığı göz önüne alındığında bu rakamın 1217 ekip olarak ortaya çıkacağı görülecektir

·· Bakanlığımızın özverili çalışmaları sonucu yapılan ıslah çalışmaları ile 1998 yılı DİE ’nin verilerine göre ortalama süt verimi hayvan başına (sığır) 1609 kg’ a, ortalama karkas ağırlığı da 163 kg’ a yükseltilmiştir Ancak bu rakamlar hayvancılığı gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında hem tohumlanan hayvan adedi olarak hem de verim özellikleri bakımından oldukça yetersiz kalmaktadır Bu nedenle 2000’li yıllarda oluşması muhtemel et ve süt açığının kapatılabilmesi için en etkili ve ucuz yöntem olan suni tohumlama faaliyetlerine gereken önem verilmelidir

·· Suni tohumlama faaliyetlerinin yurt çapında benimsetilerek yaygınlaştırılabilmesi için suni tohumlama sonucu doğan yavru bazında ve özel teşebbüsün suni tohumlama ekibi kurması ile ilgili bir destekleme projesi üzerinde hazırlıklar yapılarak bitirilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



SIĞIRLARIN SÜNGERİMSİ BEYİN HASTALIĞI

(Bovine Spongiform Encephalopathy)

Bovine spongiform encephalopathy (BSE), sığırların merkezi sinir sistemini etkiliyen, yavaş ilerleyen, dejeneratif ve ölümle sonuçlanan bir hastalığıdır Hastalık yaygın olarak “Deli inek hastalığı” (mad cow disease) olarakta isimlendirilmektedir

BSE nakledilebilir spongiform encephalopathy (Transmissible spongiform encephalopathy-TSE) grubunda yer alan bir hastalık olarak sınıflandırılmaktadır

Hastalık ilk defa Kasım 1986’da İngiltere’de teşhis edilmiştir Daha sonra Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, İrlanda, İtalya, Liechtenstein, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsviçre’de ki hayvanlarda da görülmüştür Kanada, Falkland Adaları, Kuveyt ve Umman’da ise hastalığın ithal edilen hayvanlarda görüldüğü bildirilmiştir

Epidemiyoloji:
Epidemiyolojik veriler, BSE’nin asıl kaynağının kontamine yemlerin tüketilmesi olduğunu göstermiştir Fakat yemlerdeki BSE’nin asıl kaynağı henüz tam açıklık kazanmamıştır Bu konuda başlıca 4 görüş bulunmaktadır
Bu görüşlerden epidemiyolojik verilerle en çok destekleneni; hastalığın kaynağının koyunlardaki scrapie hastalığı olduğudur Scrapie en az iki yüzyıldır İngiltere’deki koyunlarda görülmektedir 1980’lere doğru İngiltere’deki koyun popoulasyonunda önemli bir artış olmuş ve muhtemelen koyunlardaki scrapie hastalığıda artmıştır
Diğer bir görüş; İngiltere’deki sığırlarda BSE’nin nadirende olsa mevcut olduğu ve rendering işlemleri sırasında etkenin imha olmayarak sığır yemleri ile hastalığa neden olduğudur

Scrapie’nin sığırlar için enfeksiyöz olan yeni bir suşunun ortaya çıktığı, et-kemik unu ile sığır yemlerine karıştığı ve ithal edilen Afrika kemik unlarından kaynaklandığı yönünde görüşlerde bulunmaktadır
Görüşlerin ortak noktası 1970/1980’lerdeki rendering işletmelerindeki işlem değişikliğine dayanmaktadır İngiltere’de yem sanayiinde yapılan teknolojik değişiklik, özelliklede ısı seviyelerindeki düşüklük neticesinde etken et kemik unlarında yaşamını sürdürerek sığırlara verilen yemler ile hastalığa neden olmuştur
BSE erkek ve dişi yetişkin sığırlarda ve genellikle de 4-5 yaşındaki hayvanlarda görülmektedir
Yapılan deneysel çalışmalar hastalıklı beyin dokusunun, ağız yolu ile veya beyin içine enjekte edilerek buzağı, koyun, keçi, domuz, maymun, fare ve kobaylara verildiğinde hastalığın oluştuğunu göstermiştir
Etken BSE ile doğal olarak enfekte hayvanların beyin dokusunda, omuriliğinde ve retinasında (gözde) tespit edilmiştir Bu nedenle bu kısımlar riskli organlar olarak tanımlanmış ve Avrupa Birliği ülkelerinde insan tüketiminde kullanılması yasaklanmıştır Son olarak, Avrupa Birliği 12 ayın üzerindeki yaştaki sığırların omurilikleri, tonsilleri, gözleri ve beyinlerini içeren kafası ile her yaştaki sığırların doudenumdan rektuma kadar ki bağırsaklarını Nakledilebilir spongiform encephalopathy (Transmissible spongiform encephalopathy-TSE) grubu hastalıklar için spesifik risk materyali olarak belirlemiştir

BSE etkeni hayvanda saptanabilir bir immun yanıt veya yangısal bir reaksiyon oluşturmamaktır Hastalığın tedavisi olmadığı gibi koruyucu aşısıda bulunmamaktadır

Hastalığın Etkeni:
BSE’ye neden olan etkenin insanlar ve hayvanlardaki benzer hastalıkların etkenleri ile çok fazla yakınlığı bulunmaktadır
İnsan ve hayvanlarda görülen Nakledilebilir Spongiform Encephalopathy’ler aşağıda belirtilmektedir

Hayvanlarda Görülenler
Bovine Spongiform Encephalopathy : Sığırlarda
Scrapie : Koyun ve keçilerde
Transmissible Mink Encephalopathy : Minklerde
Feline Spongiform Encephalopathy : Kedilerde
Kronik Wasting Disease : Geyiklerde
Exotic Ruminantlardaki BSE : Nyala, kudu vb

İnsanlarda Görülenler:
Kuru
Creutzfeldt-Jakob disease (CJD)
The new variant Creutzfeldt-Jakob disease (vCJD)
Gerstmann-Straüussler-Scheinker syndrome (GSSS)
Familial fatal insomnia (FFI)
BSE ve diğer TSE’lere sebep olan etken hakkındaki bilgiler bilimsel olarak henüz tam kesinleşmemiştir Bu konudaki tartışmalar halen devam etmektedir
Etkenin bu güne kadar bilinen özelliklerin dışında özelliklere sahip bir virus, bir prion veya bir virino olduğu konusunda 3 temel teori bulunmaktır Günümüzde BSE’ye neden olan etkenin prion (nükleik asit içermeyen) olarak adlandırılan bir protein partikülü (PrP) olduğu yönündeki görüş yaygın olarak kabul görmektedir
Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda insanlarda görülen yeni variant Creutzfeldt-Jakob (vCJD) hastalığı etkeni ile BSE etkeninin birbiri ile özdeş, aynı özelliklere sahip olduğu bildirilmektedir
Etken pek çok fiziksel ve kimyasal işlemlere oldukça dayanıklıdır Tavsiye edilen fiziksel inaktivasyon derecesi otoklavda 134-138 °C’de 18 dakikadır Ancak bu ısı aralığınında tamamen inaktivasyonu sağlayamayabileceği belirtilmektedir Etken alkol, formol, ultra viyole gibi işlemlere oldukça dayanıklıdır

Hastalığın Geçişi:
BSE enfekte et kemik unlarını içeren yemlerin alınması sonucunda ortaya çıkmaktadır
İatrojenik (hatalı uygulama, hatalı enjeksiyon vb) yolla bulaşmaya bağlı bir BSE vakası bildirilmemiş olmakla birlikte bu yolun potansiyel bir vasıta olabileceği belirtilmektedir
BSE’nin normal şartlarda sığırdan-sığıra veya sığırdan diğer hayvan türlerine geçtiğine dair bir bulgu bulunmamaktadır
Sınırlı sayıdaki araştırmada, çok düşük seviyede maternal veya vertikal geçişin meydana gelebileceği ileri sürülmüştür ve bu konudaki çalışmalar devam etmektedir
Creutzfeldt-Jakob hastalığının yeni bir varyantının ortaya çıkışı oral (ağız) yolla geçiş ihtimalini de ortaya koymaktadır

Klinik Bulgular:
BSE’den etkilenen sığırların sinir sisteminde ilerleyen (şiddeti artan) bir dejenerasyon şekillenir ve hastalık ölümle sonuçlanır
Hastalığın inkubasyon periyodu (bir hayvanın enfekte hale geldiğinden ilk hastalık belirtilerini gösterdiği ana kadar geçen zaman) 2-8 yıl arasında değişebilir
BSE’nin klinik belirtileri çok değişiklik gösterir BSE’li sığırların pek çoğunda belirtilerin gelişimi birkaç hafta hatta ay ( 2 hafta-6 ay) alır iken nadiren çok kısa da sürebilir
Şüpheli hayvanların büyük bir kısmı dikkatli takip edildiğinde aşağıda belirtilen semptomların çoğunu gösterirler
  • Korku, endişe
  • Sinirlilik, asabiyet
  • Beton zeminlerde yürümeye, köşeleri dönmeye, kapalı alanlara girmeye, kapılardan geçmeye ve süt sağdırmaya karşı isteksizlik
  • İnsanlara ve diğer sığırlara karşı saldırganlık
  • Sağımda tekme atma
  • Başı aşağıda tutma, baş ve boyun kısmına dokunmaya aşırı tepki
  • Ses ve ışığa aşırı hassasiyet
  • Özellikle arka ayaklarla, yüksek adımlarla yürüme
  • Kalkma zorlukları
  • Deri titremeleri
  • Kondüsyon, ağırlık ve süt veriminde düşüşler
  • Şiddetli burun kaşıntısı
Hastalığın Teşhisi:
Günümüzde, canlı hayvanlarda hastalığı saptayabilecek bir test bulunmamaktadır Canlı hayvanlarda klinik belirtiler kısmında yer yer alan semptomlar izlenerek şüpheli hayvanlar tesbit edilebilmektedir
Ancak BSE’li hayvanlarda görülen belirtilerin bir kısmı aşağıda belirtilen hastalıklarda da görülebilmektedir
  • Hypomagnesaemia
  • Nervous ketosis
  • Encephalic listeriosis ve diğer encephalitides
  • Polioencephalomalacia-cerebro-cortical necrosis
  • Intra-cranial tumours
Bu hastalıklara özgü diğer belirtileri göstermeyen sadece sinir sinir sistemi hastalıklarına ilişkin belirtileri gösteren 20 ayın üzerindeki bir hayvan BSE şüpheli olarak değerlendirilmelidir
Hastalığın teşhisi, histopatolojik inceleme (hayvanın ölümü sonrasında beyin dokusunun ve omuriliğin mikroskopik muayenesinde karekteristik bulguların tesbiti), immunohistolojik boyamalarda etkenin tesbiti, elektron mikroskopik muayenelerde BSE fibrillerinin görülmesi ile yapılabilmektedir
Hastalığın varlığının tesbitine yönelik geniş kapsamlı taramalarda kullanılan halen Avrupa Birliği tarafından onaylanmış 3 hızlı test (Biorad, Prionic check, Enfer test sistem) bulunmaktadır 5 adet hızlı test ise inceleme safhasındadır

Bakanlığımızca Alınan Önlemler:
BSE hastalığının ortaya çıkışından itibaren konu Bakanlığımızca dikkatle izlenmektedir Ülkemiz insan ve hayvan sağlığının korunması amacıyla hastalık görülen ülkelerden çift tırnaklı canlı hayvan, hayvan maddeleri, hayvansal orijinli yem katkı maddeleri ve bu maddeleri ihtiva eden yemlerin ithal edilmesi 25051990 tarihinde yasaklanmıştır Halen Avrupa Birliği ülkelerinden canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin ülkemize ithalatı yapılmamaktadır
Ülkemizde Bakanlığımıza bağlı Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüleri bünyesindeki laboratuvarlarda, sığırlarda sinirsel bulgularla seyreden çeşitli hastalıkların teshisi maksadıyla incelenen merkezi sinir sistemi dokularında BSE’nin tanıtıcı bulguları tespit edilmemiştir Mevcut diğer bilimsel kurumlarda da hastalığın tespit edildiğine dair bir kayıt bulunmamaktadır
Bakanlığımız devam etmekte olan teşhis çalışmalarına ek olarak, mezbahalarda kesime alınan hayvanlarda hastalık taramasına yönelik çalışmalar başlamıştır Ayrıca konu ile ilgili eğitici çalışmalara gereken ağırlığı vermektedir
Korunma ve Önlemler:
Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi (OIE)’nce sağlığın korunması amacı ile alınması gereken önlemlere yönelik tavsiyeleri aşağıda belirtilmektedir

Hastalıktan ari ülkelerde;
Sinirsel hastalıkların belirtisini gösteren hayvanların patolojik teşhisinin yapılması,
İthalatta canlı ruminantlar ve onların ürünlerine karşı önlem alınması,
Embriyo ithalatı için strateji ve politika belirlenmesi önerilmektedir

Hastalığın görüldüğü ülkelerde;
Belirlenen vakalarda hayvanların kesimi ve tazminat ödenmesi,
Memeli hayvanların işlemden geçirerek yeniden kullanıma sunulacak proteinlerinin kontrolü,
Sığırların takibi ve tanımlanmasının etkin bir şekilde sağlanması önerilmektedir

Alınması Gereken Tıbbi Önlemler:
BSE’den şüpheli hayvan dokuları ile temas halindeki laboratuvar çalışanları uygun koruyucu giysiler giymeli ve fiziksel ve kimyasal muamelelerin büyük bir kısmına karşı oldukça dirençli olan etkene maruz kalmamak için çok titiz çalışmalıdır

Creutzfeldt-Jakob hastalığının yeni bir varyantının son zamanlarda ortaya çıkışı, BSE etkeninin insanlar için enfektif olabileceğini göstermiştir Bu nedenle laboratuvarda alınması gerekli tedbirler kaza ile meydana gelebilecek iatrojenik, gözle veya ağız burun yolu ile maruz kalmaları önleyecek niteliktedir
Ülkemizde Deli İnek Hastalığı bulunmadığı gibi, şüpheli bir vakaya da rastlanmamıştır Ancak bu durumun sürdürülebilmesi için, bulaşmaya vesile olabilecek her türlü risk materyalinin, hayvan beslenmesinde kullanımından kesinlikle sakınılmalıdır

BSE (DELİ İNEK HASTALIĞI) HASTALIĞININ ÜLKEMİZDE GÖRÜLMESİNİ ENGELLEMEK İÇİN ALINAN VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER VE SEKTÖRLER ARASI İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ hakkında Koruma Kontrol Genel Müdürlüğünde Genel Müdür Dr Hüseyin SUNGUR başkanlığında sektör temsilcilerinin (Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği, Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği, Veteriner İlaç Sanayi İthalatçı ve İhracatçılar Birliği, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği) ve ilgili Dairelerin katılımı ile Hayvan Sağlığı Hizmetleri Dairesi Başkanlığı organizatörlüğünde 20 Şubat 2001 tarihinde toplantı gerçekleştirildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Sığır vebası

Hastalığın Tanımı

Sığır vebası tipik olarak ani ateş yükselmesi, oküler ve nazal akıntı, eroziv stomatit, gastroenterit, dehidrasyon ve ölümle karakterize yabani ve evcil sığır ve domuzların akut bulaşıcı bir hastalığıdır Tüm duyarlı sığır populasyonunda morbidite ve mortalite oranları %100’e yaklaşabilir

Önceleri Avrupa, Asya ve Afrika boyunca yayılmış olan sığır vebası şimdi Güney Afrika, Yakın Doğu ve Doğu Afrika’da oldukça iyi tanımlanan hastalık merkezleriyle sınırlıdır Doğu Afrika’da bugün, hastalık daha çok yabani hayata ve yerleşik sığır populasyonlarına hastalığı yayan, yarı kurak arazilerdeki evcil sürülerde görülmektedir

Etiyoloji

Sığır vebası Virusu, Morbillivirus Virusları genusundaki bir paramixovirus olarak sınıflandırılmıştır İnsanlarda kızamık, köpeklerde distemper, Koyun-keçilerde koyun-keçi vebası (PPR) ve geçen on yıllık sürede kuzey yarımküredeki deniz memelilerinde (fok balıkları ve diğer memeli deniz hayvanları) veba yapan hastalığın etkenleri ile aynı genusda yer almaktadır

Sığır vebası virusunun sadece bir serotipi vardır ama türler patojeniteleri bakımından farklılık gösterirler

Duyarlı Türler

Her ne kadar tüm çift tırnaklı hayvanlar enfeksiyona büyük olasılıkla duyarlıysa da, açıkca görülen hastalık daha çok sığırlarda, evcilleştirilmiş mandalarda ve Cape mandası, Afrika antilobu, küçük koodoo, zürafa, Afrika yaban domuzu ve çalı domuzunun en duyarlı grubunu oluşturduğu bazı vahşi türlerde ortaya çıkmaktadır

Hindistan’dan birçok, koyun ve keçide sığır vebası vakası rapor edilmiş fakat her ne kadar seyrek vakalar şüphesiz görülmüşse de şimdi bu vakaların muhtemelen PPR (küçük ruminant vebası) olduğu düşünülmektedir Afrika’da sığır vebasının sürmesinde vaya bulaşmasında küçük ruminantların rolünün olduğuna dair bir kanıt yoktur
Develer belirsiz bir şekilde enfekte olurlar ve sığır vebasının bulaşması ve sürmesinde bir rol oynamazlar

Sığır vebası, Afrika çöllerindeki duyarlı vahşi türlere çevredeki sığır populasyonlarından bulaştığında yüksek morbidite ve mortaliteye sebep olur Vahşi yaşam populasyonlarının, sığırlarla eşzamanlı hastalık olmadığında hastalığı süresiz olarak taşıdığını (sürdürdüğünü) gösteren bir kanıt yoktur

Sığır ırkları sığır vebası virusuna gösterdikleri klinik tepki açısından değişirler Bazı ırklar hastalıkla uzun süre temaslarından dolayı seleksiyon sonucu yüksek bir genetik (doğal) direnç geliştirdiler Bu Afrika’da Asya’dan daha az belirlendi ama hala bir belirtidir Zebu sığırı genellikle taurus sığırı ve melezlerden daha dirençlidir

Sığır vebası insanları enfekte etmez

Bulaşma

Sığır vebası hemen hemen sürekli olarak enfekte hayvanların hareketleriyle sürüler arasında ve yeni alanlara yayılır Enfekte sığır virusu 3 haftayı aşmayacak şekilde barındırır ve bilinen taşıyıcı hali yoktur Enfekte sığır virusu saçar ve klinik belirtilerin ortaya çıkmasından 1 - 2 gün öncesinden diğer sığırlar için enfeksiyözdür Bundan dolayı sığırlar virusu pazarlar aracılığıyla yayabilirler ve hastalığın klinik belirtileri gözlenmeden önce uzak mesafeye taşıyabilirler Enfeksiyon genellikle başta inhalasyon olmak üzere enfekte hayvanların sekresyon ve ekskresyonlarıyla bulaştırılır Virus nefesin verildiği havada, nazal sekresyonlarda, nazal ve oküler akıntılarda, salyada, dışkıda, sütte, spermada ve idrarda bulunur Bulaşma kısa mesafelerde başlıca aerosolledir fakat 100 m veya daha uzak mesafelere bulaşma geceleri çok yüksek veya çok düşük rutubet koşullarında mümkündür Böceklerin önemli bir vektör olduğuna inanılmamaktadır

Virus solar radyasyon ve kurutmayla çevre ısısında hızla inaktive olur Çayırlar maksimum 24 saat enfektiftir, kontamine açık çitler sığırlar için 48 saatten sonra enfektif değillerdir ve binalar da maksimum 96 saat için enfektiftir

Sığır vebası virusu otoliz ve putrifikasyonla hızla inaktive olur yani hastalıktan ölen bir hayvanın karkasında 24 saatten fazla yaşayamaz Buna rağmen +4 °C’de depolanan enfekte et, en az 7 gün enfektif kalabilir

Virusun uzak mesafelere cansız vektörlerle nakledilmesi, giysi veya kontamine ekipmanla indirek bulaşmanın ortaya çıkması virusun çevre şartlarındaki zayıflığı nedeniyle muhtemel değildir

Klinik belirtiler

Sığır vebasının birçok açıklaması, 1960’lar ve 1980’lerdeki Arfika pandemisi gibi bakir (yeni keşfedilmiş, hiç ekilmemiş) alanlardaki salgınlar sırasında yapılmış gözlemlere dayandırıldığından dramatik şekilde yanlış yönlendiriyorlardı Bununla beraber sığır vebası belirli durumlarda, her ne kadar endemik alanlarda ve sürü bağışıklığının, bulaşmayı ve morbidite oranlarını düşüren aktif aşılamadan veya nekahat dönemi bağışıklığı veya pasif meternal bağışıktan dolayı kısmen immun populasyonlarda daha düşük bir profil çizmeye meyilli olsa da, sığır sürülerini mahvedebilir

Hafif olanları tanımlanmıştır fakat bu tanımlama bu, sabit bir özelliği olmadığından ve sığırlarda sadece çok hafif hastalığa sebep olan türleri, Doğu Afrika’daki vahşi yaşamda şiddetli seyreden hastalık formuyla sıklıkla ilişkili olmakla birlikte, sığırlarda bulaşmadan sonra bir süre için tam virülense sahip olduğu geçmişte görüldüğünden yanlış bir yönlendirme olur

Nadir perakut sığır vebası tepkilerinde ani bir ateş yükselmesi, iştahsızlık; depresyon, yüksek ateş ve görünen mukoz membranların konjesyonu oral erozyonların gelişmesinden önceki 2 veya 3 gün içinde ölümle sonuçlanır

Akut sığır vebasında tipik olarak enfekte sığırlar hastalığın ortaya çıkışından 15 gün içinde hastalığın klinik belirtilerini gösterirler ve hastalık 4 farklı ama aynı zamana rastlayan fazda ilerler: ön ateşlenme dönmi, mukozal erozyon dönemi, diyare dönemi ve yaşayan hayvanlarda nekahat dönemi Ön ateşlenme, süt verimi düşen laktasyondaki inekler dışında çoğunlukla diğer klinik belirtiler minimum olduğundan gözden kaçar Bariz hastalık 1 ile 2 gün sonrasında hayvanda huzursuzluk başladığında ve sürüden ayrı ve deprese durduğunda açıkca görülür Respirasyonlar yüzeysel ve hızlıdır, göz ve burunda seröz akıntı artmıştır İştah azalmıştır ve konstipasyon mevcuttur Mukozal erozyon fazının ilk belirtileri ateşin başlamasından sonraki 2 ile 5 günde, bukkal (yanak) mukoz membranlarda nekrotik epitelyumun küçük yığın alanlarının görülmesiyle ortaya çıkar Bu sığır vebasını akla getiren ilk belirtidir Lezyonlar genişler ve birleşir ve nekrotik epitelyum sıyrıldığında bazal hücrelerden oluşan kırmızı bir katmandan yüzeysel erozyonlar meydana çıkar Salivasyon uyarılır ve çok artar; nefes pis kokar Eroziv lezyonlar tüm oral kavite, burun ve vulvanın mukoz membranlarında bulunabilir Nekrotik hücrelerin kalın sarı parçaları aşınmış epitelyumu çoğunlukla örterler Nazal ve oküler akıntılar mukopurulent karakter kazanır Aşırı susama görülür Dışkı yumuşar ve hayvan ateşi düşünce diyare dönemini geçer Dışkı sulu kıvamda ve koyu kahverenkli,mukus epitelyal döküntüler ve kan pıhtısı lekeleri içerir Sulu kıvamdaki dışkı kan kaybından dolayı kırmızı bile olabilir Etkilenmiş hayvanlar sıklıkla kanlanmış ve aşınmış rektal mukozalarını çıkararak sırtlarını kamburlaştırırlar ve gerilirler Solunum sıkıntılı ve ağrılıdır ve ekspirasyonda duyulabilen bir hırıltı olabilir Ölümcül vakalarda diyare, hızlı dehidrasyona ve görünür kilo kaybına neden olarak kötüleşmeye devam eder Bunu sternal yatış takip eder ve ateşin ortaya çıkışından 6 ile 12 gün sonra ölüm meydana gelir Eğer hayvanlar yaşarsa, erozyonlar iyileşir, diyare durur ve uzun bir nekahat dönemini epey zaman alan tam sağlığa doğru iyileşme izler Gebe inekler çoğunlukla nekahat döneminde yavru atarlar

Sığır vebasının gelişimi ve seyri klasik sendromunkine benzerdir fakat daha az belirgindir, bir veya daha çok başlıca belirti çoğunlukla görülmez Bu özellikle, gözden kaçacak kadar zayıf ve sadece çabuk geçen şekillerde bulunabilen oral erozyonlardadır Çoğu etkilenen sığır iyileşir ve nekahat dönemi kısadır Subakut enfeksiyonların sık rastlanan bir neticesi ön ateş fazının başından 4 ile 6 gün sonrasında çıkan latent patojenlerin özellikle protozoonların aktivasyonudur Aktive olmuş enfeksiyonun belirtileri sığır vebasının görünümünü maskeleyebilir ve üstün gelebilir

Afrika yaban tırnaklı hayvanlar, sığır vebası enfeksiyonunun görünümünde belirgin değişiklik gösterirler Afrika mandaları aslında sığırlardakine benzer bir klinik sendromla tepki verirken Küçük Koodolar dehidrasyon ve açlıktan ölüme dek varan aşırı gözyaşı iltihabi akıntısı ve korneal opasite sergilerler Yaban, tırnaklı hayvanlarda herhangi bir açıklanmamış morbidite ve mortalite insidensi (oranı) şüphe ile araştırılmalı ve sığır vebası açısından dikkatlice incelenmelidir Genellikle, sığırlarda düşük bir profil gösteren sığır vebası türleri bile duyarlı vahşi yaşam türlerinde şiddetli hastalığa neden olabilirler Bu nedenle bu hayvanlar, sığırlarda böyle türlerin varlığının hassas göstergeleridir

Patolojisi

Tipik akut sığır vebasında karkas dehidre, çok zayıf, kirli ve pis kokuludur Klasik olarak yaygın erozyonlar çoğunlukla oral ve nazal kavitelerde mevcuttur ve farinks ve özefagusun içine yayılırlar fakat ön midelerdeki lezyonlar seyrektir Abomasal kıvrımlar konjestedir ve sınırları erozyonların çizgileriyle ödematözdür Abomasumun pylorik kısmı hemorajik ülserasyonlar gösterebilir İnce barsaklarda konjesyon ve ödem daha az yoğundur fakat Peyer plakları şişmiş ve rengi koyu kırmızıdan siyaha değişen bir çıkıntı yapmıştır Sekumun mukozal yüzeyi ülserlidir ve çoğunlukla “zebra çizgileri” denen ve taze karkaslarda kırmızı eski karkaslarda siyah çizgilenme lekeleri görünür Zebra çizgileri kolon boyunca yayılır ve rektuma kadar uzanır Ek olarak kolonun mukozal yüzeyi ülserlidir ve epitelyal döküntü ve hemoraji mevcut olabilir Üst trakea longitudinal hemorajilerle conjeste haldedir Erken ölümlerde akciğerler normaldir fakat geç ölümlerde ve kontrol için öldürülmüş eski karkaslarda, kuşkusuz karkasta görülen en dikkat çekici lezyonlar olan belirgin interlobuler ve alveoler amfizem bulunur Erken ölümlerde lenf nodülleri şişkin ve ödematöztür fakat geç şekillenen ölümlerde kortekslerinde radial tarzda çizgilerle gri ve büzüşmüşlerdir Dalak genellikle normaldir fakat bazen kenarı boyunca subserozal hemorajiler görülür

Ayrıcı Tanı (Diferansiyel Diagnoz)

Sığır vebasının klinik ve patolojik belirtileri gayet açıktır ve aksi ıspatlanana kadar da riski fazla olan alanlar sığır vebası olarak ele alınmalıdır Bununla birlikte, bovin viral diyare hastalığı kompleksinin öldürücü mukozal sendromundan ayrıt edilememesi ve malignant kataral feverın bazı formlarına çok benzer olmasıyla patognomonik değildir Bu hastalıkları birbirinden ayırt etmede epidemiyolojik özellikleri ve laboratuvar tanıları önemlidir

Birçok ateşli hastalık, sığır vebasının klinik belirtilerinin bazılarını gösterir Şap hastalığı, bovin viral diyare/mukozal hastalık, enfeksiyöz bovin rhinotracheitis, kontagiyöz bovin pleurapnömoni ve East Coast Fever (ECF-Theileria parva’nın sebep olduğu bir hastalık) hastalıklarının hepsi sığır vebası ile karışıtırılabilmektedir Özellikle bovin viral diyarenin, her ne kadar laboratuvar testleriyle kolayca ayırt edilse de, genç buzağılarda sığır vebasının lifli bir profil çizen türlerinden ayırt edilmesi çok zordur

Sığır vebası şüpheli olgularda kesin ve doğru teşhise varabilmek için üç yoldan inceleme yapılması gereklidir

1-EPİDEMİYOLOJİK İNCELEME

Epidemiyolojik incelemeyi yapan veteriner hekim hastalığın görüldüğü sürü ile ilgilenen kişi/kişilerle ayrı ayrı görüşmeli hastalığın çıkışı ile ilgili bilgileri bütün detayları ile almaya çalışmalıdır Bu incelemede aşağıdaki 8 soruya cevap aranmalıdır

a- Belirtileri nelerdir?

b- İlk defa hastalık belirtilerini ne zaman gözlediniz?

c- Sığırlardan başka hayvanlarda aynı hastalık belirtileri var mı?

d- Sürüye yeni sığır katıldı mı? veya diğer sürülerle yakın bir zamanda temas ettirildi mi? Ettiyse nerede ve nasıl oldu?

e- Hayvana veya hayvanlara yakın tarihte hangi aşılar yapıldı?

f- Aynı yaş grubundan kaç hayvan hastalandı? (Hasta hayvanların ırk, cinsiyet ve yaşları ayrı gruplar halinde 0-12 aylık, 1 -2 yaşında, 2 yaştan büyük gibi) kayıt edilmelidir

g- Mahalle ve köydeki diğer hayvanlarda da hastalık var mı?

2- KLİNİK MUAYENE SONUÇLARINA GÖRE AYRICI TEŞHİS

Doğru teşhis için mümkün olduğu kadar fazla sayıda hayvan muayene edilmelidir

Sığır Vebasının Klinik Teşhisinde Göz Önünde Bulundurulması Gerekli Diğer Hastalıklar

Sığır vebası salgınlarında görülen klinik bulgular diğer bazı sığır hastalıklarında da gözlenebilir Laboratuvar incelemeleri zaman aldığı için çabuk müdahalenin yapılması ve itlaf kararının verilmesi gerekli olduğundan hastalığın tefriki, teşhisi titizlikle yapılmalıdır Klinik bulgular yönünden aşağıdaki hastalıklar sığır vebası ile karıştırılabilir

a- Şap: Bütün yaştaki sığırlar hassastır Aşılı veya hastalığı geçirmiş ergin hayvanlar bağışıklık gösterirler Erginlerde mortalite düşük, buzağılarda yüksektir Hızlı yayılma gösterir, indirekt temasla da bulaşabilir Topallık, süt veriminde azalma, yüksek oranda buzağı ölümleri şap için karakteristiktir

b- Bovine papüller stomatitis: Kuluçka süresi çok kısadır, (1 -2 gün) buzağılar arasında çok çabuk yayılır

c- Bovine viral diyare (BVD)/Mukozal disease: Bu hastalık sığır vebası ile çok karıştırılır Ayrıcı teşhis klinik bulgulara göre zordur BVD'ye özgü en belirgin özellik hastalığın çoğunlukla danalarda görülmesidir Bakım beslenme şartlarının iyi olduğu işletmelerde ölüm oranı düşüktür Mukoza hastalığı; BVD virüsünün 12-18 aylık sığırlarda meydana getirdiği enfeksiyondur Morbidite oranı düşük Mortalite oranı yüksektir

d- Infectious bovine rhinotracheitis (IBR): Etkeni Bovine herpesvirus 1 dir Her yaştaki sığır hastalığa yakalanır Sürüdeki morbidite oranı % 10'nu geçmez Mortalite oranı % 50'ye kadar çıkabilir Gebe hayvanlarda yavru atma görülür

e- Paratüberkulozis (Johne's disease): Hastalık etkeni Mycobacterium paratüberculosis'tir Kronik, belirli aralıklarla gözüken ishal ve zayıflama hastalık için karakteristiktir

f- Sığır Pastörellozu: Sığırlarda akut, subakut karakterde seyreden bir hastalıktır Her yaştaki sığır hastalığa duyarlıdır Yüksek ateş, baş, boyun ve göğüs bölgesinde yaygın ödemler, pnömoni, ishal, akut konjuktivitis, burun akıntısı ve yutkunmaktan dolayı ağızdan salya akın­tısı hastalığın belli başlı semptomlarıdır Hastalık danalarda genel septisemi şeklinde seyreder Sığır pastörellozu genellikle ilk ve sonbahar aylarında bilhassa yüksek rutubet ve gündüz ile gece arasındaki ısı farkının çok fazla olduğu bölgelerde görülür Pastörelloz'lu hayvanlara sığır vebası aşısı uygulanırsa, aşı sonrası komplikasyonlara çok sık rastlanır

g- Nematodiasis: Danalarda görülür Mortalite bakım ve beslenme şartlarının iyi olmadığı işletmelerde yüksek olabilir Çoğunlukla yağmurlu mevsimlerde görülür

BELİRTİLER
SV
ŞAP
BVD/MD
IBR

Sürüde hasta hayvan oranı (%)
0-100
20-100
10
10
Ölen hayvan oranı (%)
0-100
1-20
0-50
1-10
Kuluçka Süresi (gün)
3-11
3-5
2-7
15
Klinik seyir süresi (gün)
3-15
2-10
2-25
2-25

Ateş
+
+
++
++
Lenf Yumrularında şişme
-
-
-
-
Göz Akıntısı
+ -
-
-
+ -

Burun akıntısı
+
++
++
+

Ağızda erozyonlar
+
-
+
+
Ağızda ve ayaklarda ;
Vesikül ve ülserler
-
+
-
-
Salya akıntısı
+
+
+ -
++

Öksürük
+ -
-
++
++

İshal
+
+ -
+
+ -

Topallık
-
+
-
-
Yavru atma
+ -
+
++
+

(-)
Görülmez

(+ -)
Ara sıra görülür

(+)
Görülür

(++)
Çoklukla görülür

3- Post Mortem Muayene

Post mortem muayeneler mümkünse ölümden hemen sonra yapılmalıdırÇünkü ölümle otopsi arasında zaman süreci uzadıkça sığır vebası için karakteristik olan bazı bulgular kaybolur Perakut veya hastalığın ileri durumlarında da tipik semptomlar görülmeyeceği için otopsi için ideal zaman yüksek ateşin görüldüğü andan 5-7 gün sonraki periyottur Sığır vebası için karakteristik olan klinik bulguların hepsini bir hayvanda görmek her zaman mümkün olmadığı için birden fazla hayvana otopsi yapılması yararlıdır Sığır vebasının kesin teşhisi muhakkak suretle laboratuvar analizlerine (serolojik, virolojik) dayandırılmalıdır,

Sığır vebasından Ölen hayvanların Postmortem muayenelerinde aşağıdaki özellikler dikkatlice incelenmelidir

1 Karkas
Dehidre durumda, aşırı kilo kaybı

2 Ağız
Dudaklarda, damakta, diş etlerinde, farenkste erozyonlar

3Rumen-Abamasum
Konjestiyon, nekrozis ve perferasyon

4 İnce Barsak
Payer plakları şişmiş, koyu renkte ve kolayca ezilebilir yapıda

5 Kalın Barsak
Zebra derisi şeklinde çizgiler, taze karkaslarda kırmızı,ölüm üzerinden uzun bir sürenin geçtiği karkaslarda yeşil-siyah kan birikimi

6 Burun Boşluğu
Konjestiyon, doku erozyonu, muko-purulent eksudatla kaplı

7 Nefes Borusu
konjestiyon

8 Akciğer
Amfizem ve konjestion

9 Lenfoid Doku
Bütün lenf yumruları ve bilhassa mesenterik ve barsak dokusunda yer alanlar büyümüş, yumuşak, ödemli İleri hallerde büzüşmüş ve gri renkte

Tanı kriterleri

Ne zaman oküler ve nazal akıntı, diyare ve ölümle ilişkili olağandışı bir morbidite görülürse sığır vebasından şüphelenilmelidir Yüksek ateş ve oral erozyonlarla seyreden kontagiyöz bir hastalık çoğunlukla akla sığır vebasını getirmektedir Epidemilerde çok duyarlı sığır populasyonlarında, her yaştan hayvanın hastalanıp öldüğü hayvandan hayvana ve sürüden sürüye çok hızlı bir bulaşma olabilir Bu özelliklerin herhangi birini veya hepsini gösteren herhangi bir hastalık patlak verdiğinde sığır vebası akla gelmeli ve aksi ispatlanana kadar bu şekilde muamele edilmelidir Sığır vebasının “hafif” veya “düşük profilli” formu en çok zorluk yaratandır çünkü gözlenen sendromlardan 5 karakteristik özellikten bir veya daha fazlası görülmeyebilir Etkilenen buzağıların küçük bir kısmında oral lezyonlarla sınırlı sadece kısa süreli bir görünümle birlikte bir oküler akıntıyla sınırlı olabilir lezyonlar Sadece genç yaş grupları etkilenebilir, onlarda bile morbidite oranı düşük olabilir ve bu yaş gruplarında beklenen mortaliteden ayırt edilemeyecek şekilde mortalite oranları da çok düşük olabilir Düşük profil türleri sürülerde göreceli olarak daha yavaş yayılırlar ve geniş bir şekilde idare edilen populasyonlara girip yayılmaları uzun bir süre alabilir özellikle de semi-immun (yarı bağışık) populasyonlarda Bununla beraber, bu uzun bir süre için gözden kaçırılmaması gereken karakteristik bir sendromdur, özellikle de duyarlı bir populasyonda Virülente dönebilme yeteneğiyle, tam patlayan klasik sığır vebası kadar ciddi muamele edilmelidir

Immunoloji

Sığır vebasının sadece bir immunojenik tipi var ve bir türle temas diğer bilinen tüm türlere karşı bir bağışıklık oluşturur Böylelikle, bir aşı tüm saha türlerine karşı korur Canlı bir aşıyla aşılamadan bir hafta sonra çoğu sığır yeterli bir immunite geliştirir

Buzağılar immun analarından kolostrumu alarak pasif bağışıklık sağlarlar ve antikorlar, aşı virusunun bir bağışıklık oluşturmasını önleyerek, dokuz ay kadar bağışıklık sağlarlar Bu endemik bölgelerde ve kısmi bağışıklığın söz konusu olduğu alanlarda hastalığın epidemiyolojisini anlamak bakımından göz önüne alınması gereken önemli bir faktördür

Klasik sığır vebası türlerinde, serum antikorları enfeksiyonun ilk haftası içinde ilk kez belirlenebilirdirler Bununla birlikte, düşük profilli türlerle enfekte ve Sığır Vebası Doku Kültürü Aşısı (TCRV) ile aşılanmış hayvanların serumundaki değişim 10 gün veya daha fazla sürebilir Serum antikorları enfeksiyona karşı aktif bağışıklığın önemli bir komponentidir ve iyileşmede önemli bir rol oynarlar

Sığır Vebasının Laboratuvar Tanısı

Sığır vebasının laboratuvar tesleriyle teyit edilmesinde üç ana yaklaşım mevcuttur Bunlar:

Virusun hücre kültürlerinde izolasyonu: çok değerli, pahalı bir prosedür ama sadece uzmanlaşmış laboratuvarlar için uygundur

Viral antijenlerin gösterilmesi: Yaygın olarak iki yöntem kullanılır, çok spesifik, ekonomik ve hızlı ama daha az hassas olan agar jel immunodifüzyon testi; çok hassas, spesifik ve hızlı ama uzmanlık ve ekipman gerektiren ELISA Sahada kullanılması için de bir kalem-uçlu test geliştirilmektedir

Ters kopyalamalı polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) ve nukleotid sıralanması yoluyla viral ribonükleik asitin (RNA) belirlenmesi ve moleküler karakterizasyonu: Bu çok hassas ve spesifiktir fakat uzmanlık ve ekipman gerektirir

Sığır vebası enfeksiyonundan sonra üretilen serum antikorlarının belirlenmesi: Monoklonal antikora dayalı rekabetçi ELISA çoğunlukla virus nötralizasyon tahlillerinin kullanımının yerine geçmiştir Tek serum numuneleri sığır vebasının sero-biyolojik izlenmesinde, sığır vebası aşılamasının sero-monitörlenmesinde ve sığır vebası aşısı uygulanmayan sığır vebasından ari ülkelerde tanıda çok değerlidirler Bununla birlikte, TCRV’ye cevap olarak üretilen antikorlar saha enfeksiyonundan sonra üretilenlerden ayırt edilemezler Bu nedenle, süren aşılamalarda serolojik izleme sonuçlarının değerlendirilmesi çok zor olabilir ve diyagnostik teyit, eşleştirilmiş numuneler paralel olarak test edilmediği müddetçe sorunludur

Alıntı Yaparak Cevapla

Büyükbaş Hayvancılık

Eski 10-07-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyükbaş Hayvancılık



Sığır Tüberkülozu

Tüberkülozis; insan ve hayvanlarda, akciğer, çeşitli organ ve dokularda, kazeöz ve kazekalseröz tüberküllerin oluşmasıyla karakterize kronik, bulaşıcı, zoonotik bir hastalıktır
Tüberküloz etkeni olarak 3 mycobacterium türü önemlidir Bunlar; M tuberculosis (insan tipi), M bovis (sığır tipi), M avium (kuş tipi) Bu üç mycobacterium türü insan ve hayvanları enfekte edebilmektedir
Etiyoloji:
Aside dirençli uzun ve kısa çomaklar halinde, hareketsiz, sporsuz, aerobik, kapsülsüz bir mikroorganizmadır Etken, fiziksel ve kimyasal maddelere karşı oldukça dirençlidir Fenol (%2), kreosol (%1), formalin (%3) ve NaOH (%5) solusyonlarında 4 saatte ölür Mera, toprak ve gübrede 2-6 ay canlı kalır Kurumaya karşı dayanıklı, pastörizasyon ısısında genellikle ölmelerine karşın bazıları 75-80 oC’ ye 5-10 dakika dayanır Absolut alkol (%70-90)’e 5-10 dakika dayanır
Bulaşma:
Etkenin bulaşması 5 yoldan meydana gelmektedir
1 Kongenital: Anneden yavruya göbek kordonu ile
2 Alimenter: Buzağıların, sütleriyle mikrop çıkaran annelerinden süt emmeleriyle, ya da bulaşık su, yem, ve otların alınmasıyla olabildiği gibi bronşlardan dışarı çıkan mikroplu kraşeyi yutmakla olur
3 Solunum: Damlacık enfeksiyonu ile
4 Genital: Testisleri tüberkülozlu boğaların aşımıyla, tüberkülozun uterusa yerleştiği durumlarda sonda ve katater uygulanmasıyla
5 Deri yolu ile: Oldukça nadir bir bulaşma şeklidir
Tüberküloz etkenleri fiziksel ve kimyasal maddeler karşı oldukça dirençlidir %2’lik fenol, %l’lik kreozol, %3’lük formol içerisinde 4 saat canlı kalabilirler Kraşede 3 ay, toprakta ve gübrede 2-6 ay canlı kalabilirler Pastörizasyon ısısında genellikle ölmelerine karşı bazıları 75-80 oC’ye 5-10 dakika dayanabilmektedir
Semptomlar:
Tüberküloz etkeninin yerleştiği yere göre çeşitli semptomlar ve lezyonlar görülmektedir Sığırlarda daha fazla akciğer enfeksiyonlarına rastlanır Öksürük, iştaha rağmen zayıflama, yorgunluk, burundan mukoprulent bir akıntının gelmesi, bronşiyal ve mediastinal lenf yumrularının büyümesi ve bunların yaptığı basınçtan dolayı dispne en çok görülen semptomlardır Bunun dışında alimenter kanalda, epididimiste, uterusta, memede kendine has semptomlar görülür
Tüberküloz lezyonları tüm visseral organlarda, özellikle plörada olmak üzere serozal yüzeylerde, kemiklerde ve eklemlerde gelişir İlk gelişen lezyonlar retrofarangial, mediastinal, bronşiyal lenf nodüllerinde ve nadirde olsa mesenterik lenf yumrularında olup küçük kazeöz ve kalsifiye granülomlar halindedir Daha sonra ise çeşitli kıvamlarda gri-beyaz renkte nodüller oluşur Sarımsı gri renkte ve toplu iğne başı büyüklüğünde milier tüberküloz lezyonları ise akciğer, karaciğer, dalak ve bazende diğer organlarda görülebilirler
Teşhis:
Klinik ve otopsi bulguları tüberkülozdan şüphelendirse bile kesin teşhis laboratuvar muayeneleri ile olur Laboratuvar muayeneleri için hayvan hasta iken süt, sperma, idrar, kraşe, ponksiyon sıvıları gönderilebilir Öldükten sonra ise lezyonlu doku ve organlar ve lenf yumruları steril bir şekilde alınıp labortuvara gönderilebilir
Laboratuvarda sırasıyla; Bakteriyoskopi (Ziehl Nelson boyama), kültür, hayvan deneyi muayene yöntemleri uygulanarak tanı konur
Serolojik testlerin teşhiste bir önemi olmayıp, allerjik testler önemlidir
Alerjik testler:Tüberküloz etkenlerinin sıvı ortamda üretilip konsantre edilmesiyle elde edilen tüberkülin allerjeni canlı hayvanlarda tüberkülozun teşhisinde en önemli kriterdir Daha önce hastalık etkenine maruz kalan hayvanların derisinde allerjenin uygulanmasıyla gecikmiş tip aşırı duyarlılığı bağlı olarak bir reaksiyon meydan gelmektedir Uygulama; intradermal, subkutan, oftalmo, intradermo palpebral ve skarifikasyon şeklinde yapılabilmekle beraber yurdumuzda intradermal olarak yapılmaktadır Avian ve mamalian PPD (Purufiye Protein Derivate) tip allerjen aynı zamanda kullanılmakta mamalian tip insan ve sığır tip infeksiyonlarını, avian tip ise kuş tipi enfeksiyonlarını ortaya koymaktadır
Testin uygulanışı ve değerlendirilmesi tüberküloz talimatnamesine göre yapılmaktadır
Tüberküloz, HSZK’na göre ihbarı mecburi ve tazminatlı bir hastalıktır
Korunma:
Özellikle sütleriyle tüberküloz etkenlerini dışarıya çıkaran sığırlar hem kendi buzağıları hemde insanlar için çok önemli bir bulaşma kaynağı durumundadır Tüberkülozla mücadele, bir korunma stratejisi ve eğitimle mümkün olabilmektedir Bu hastalık yönünden hayvan yetiştiricilerinin ve bakıcılarının eğitimi şarttır Hastalığın yayılmasında ahır ve barınakların hijyenik durumu, tek yönlü beslenme, uygun olmayan bakım şartları, portörlerin zamanında tespit edilip ayrılmaması, dışarıdan sürüye kontrolsüz hayvan katılması, infekte hayvanların sütleriyle buzağıların beslenmemesi, tüberkülozlu bakıcılar, etkenle bulaşık meralar büyük önem taşımaktadır İnsan tüberkülozu bir çok gelişmekte olan ülke için hala büyük bir problemdir Akdeniz ülkeleri zoonoz kontrolu merkezinin bildirdiğine göre önümüzdeki on yıl içinde dünya’da yaklaşık 88,2 milyon yeni tüberküloz vakasının oluşacağı ve bu vakalardan 30 milyon kadarının ölümle son bulacağı tahmin edilmektedir
M bovis’den ileri gelen insan tüberküloz vakalarının hala bir çok ülkede görülmesi; hastalığın epidemiyolojisinin, zoonotik yapısının ve dağılımının bu bölgelerde henüz tam olarak açıklığı kavuşmamasına bağlanmaktadır
Tüberkülozla ilgili biyoteknolojik çalışmalar mikobakteri’nin çeşitli antijenlerinin teşhis ve korunma amacıyla kullanılması üzerinde yoğunlaşmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.