Bin Yılın Kenti....Kazan (Tataristan) |
10-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bin Yılın Kenti....Kazan (Tataristan)İdil (Volga) Nehri’nin yorgun akan sularına arkamızı dönüp, önümüzde göz yaylımı uzanan Kazan Kremlini’ne bakıyoruz İdil’de tembel tembel akıp giden derme çatma salları görür gibiyiz Aklımızda Kul Ali’ler, Puşkin’ler, Abdullah Tukay’lar, Tolstoy’lar Gözlerimiz, eni konu Barok, ama bir o kadar da yerel çizgili binaları aşıyor ve ovalara takılıyor Ufuk çizgisinin nerede başlayıp, nerede bittiği belli olmayan ovada, kalın bir yalnızlık her şeyin hakimi Bir de bakıyoruz, Cengiz Sülalesi’nden Batu Han, Moğol çerilerini peşine takmış rüzgâr gibi geliyor Derken ovanın öteki ucundan bu kez, Altın Orda Hanı boy gösteriyor Bulgar Hanlığı’na göz diken Han, beyaz atının üzerinde pek ihtişamlı Hayalimizdeki ovalarda koşturan koşturana Önümüzdeki Kazan şehrinin ak minareli mahallelerinden güzelim Tatar ağzıyla söylenen yanık türküler yükseliyor Tarihe karışıp gidiyoruz Kulaklarımızda Çuvaşça, Karakalpakça, Başkurtça, Kazan Tatarcası, Rusça, Fince konuşmaların muhteşem korosu Bu dillerin hepsi bir zamanlar burada, Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da konuşulmuş ve bir kısmı da halen konuşuluyor Kazan, Büyük İdil Yolu üzerinde peyda olan kadim bir şehir 300 yılı aşkın bir süre İdil Bulgar devleti adına Rus prenslikleriyle ticari ve kültürel bir bağ kuran Kazan, sonraki bir yüz yıl boyunca da Altın Orda’da Rus ‘knyaz’lıklarıyla (prenslik) ilişkilerini devam ettiren bir Beyliğin merkezi 1428-1552 yılları arasında Kazan Hanlığı’nın başkenti; 150 yıl boyunca Rus devletinin doğu kapısı, İslam ve Hıristiyan kültürlerinin buluştuğu yer; 1708 yılından itibaren 200 yıl boyunca Kazan ‘Gubernya’sının (eyaletinin) merkezi; son yüz yıldır ise Tataristan’ın başkenti olmuş Kazan KAZAN MELİKESİ SÜYÜMBİKE Ovalardaki uzak nal seslerini, Batu Han’ın ‘yarlığ’ını, Bulgar ve Altın Orda devletlerini tarihteki yerlerine bırakıp, günümüze dönüyoruz Tam önümüzde Kazan Kremlini var Kazan şehrinin incisi sayılan bu mekân, Haziran 2001’de UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası’nın bir parçası ilan edilmiş Elimizdeki tanıtım broşüründe ortadaki sivri kule için ‘Süyümbike Kulesi’ denilmiş Bir anda, biraz önce terk ettiğimiz tarihe yeniden gömülüyoruz Son Kazan hanlarından Safa Giray’ın ölmesi üzerine, oğlu Ötemiş henüz üç yaşında olduğu için mecburen tahta geçen annesi Süyümbike’yi, bu güzeller güzeli Tatar kadınını düşünüyoruz 1552’de yapılan savaşta Kazan’ın ele geçirilişini, surlarda erkeklerle birlikte çatır çatır savaşan Süyümbike’nin esir düşmesini ve uzak yerlere sürgüne gönderileceği gemiye binerken, “Kazan Kaygılı, kanlı şehir Başından tacın düştü Eski günlerini, bayramlarını hatırlayıp, benim gibi ağla artık” diye konuşmasını hatırlıyoruz Kazan Melikesi Süyümbike’nin anısı ile birlikte Kazan’dayız Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Kazan’ı, özlem, acı, sevinç gibi karmakarışık duygularla dolaşıyoruz Kazan’ı Bulgar Türkleri bir ticaret merkezi olarak kurmuşlar Önce parlak bir dönem geçiren Kazan, daha sonra savaşların hakim olduğu acıklı bir tarih koridoruna girmiş Batu Han’ın Moğolları, Bulgar Türklerini yenmiş, Altın Ordalılar şehri ele geçirmiş, Tatarlar kendi içlerinde savaşlar yapmışlar, Kazan’dan çok uzak bölgelere sürgün edilmişler Sürgündeyken kuşaklar boyunca birbirlerine “döneceğim bekle beni” diye seslenmişler Karlar tozarken, hiç kimse beklemezken beklemişler ve sonunda ‘vatan’a dönmüşler İSTANBUL’UN KARDEŞ ŞEHRİ Kazan şehrinin içinde bulunduğu coğrafi bölge, 3 yüzyıldan itibaren İdil Bulgar Hanlığı, Altın Orda ve Kazan Hanlığı gibi devletlerin hakimiyet sahası; daha sonra da Rusya için büyük bir öneme sahip olmuş Tatarların İdil, Rusların Volga dedikleri nehir, Çanakkale ve İstanbul boğazlarının bazı yerlerinden daha geniş ve Hazar Denizi’ne kadar ulaşıyor Bunun sonucu olarak bugün gemilerle Kazan’dan, ‘Kardeş Şehri’ İstanbul’a gelmek mümkün Kazan şehri, ünlü Altın Orda devletiyle birlikte tarih sahnesine çıkmış Bugün eski Kazan olarak anılan şehir, Kazan’ı ikiye bölen Kazansu (Kazanka) Irmağı’nın çok daha yukarısında yer alıyormuş Daha sonraki yıllarda şehir Kazansu’nun İdil Nehri’ne karıştığı şimdiki yere taşınmış Kendilerine ‘Konukçu’ ya da ‘Mihmandar’ diyen Tatar dostlar, Kazan’da görülmesi gereken en önemli yerlerden birinin, Kazan Hanlığı’nı hatırlatan Süyümbike Kulesi olduğunu söylüyorlar Hikâyesini özetlediğimiz Süyümbike’nin adının verildiği yedi katlı kule, kırmızı tuğladan yapılmış ve 58 metre yüksekliğinde Kazan Üniversitesi’nin ana binası, Devlet Müzesi, Tatarların en meşhur şairi Tukay adına kurulan müze, Milli Kütüphane, Musa Celil’in adını taşıyan opera binası, kültür merkezi, Tatar tiyatrosu, sirk, kentin en eski camilerinden Mercani, Apanay Camii, Ecim Camii, Burnay Camii, Saint Paul ve Saint Peter katedralleri, Gorki Parkı, Kazan’da görülmesi ve ziyaret edilmesi gereken yerler arasında Ayrıca şehir merkezindeki bazı sokaklar 19 yüzyıldaki halleriyle korunan evlerle dolu Kazan’ın kenar mahallelerindeki ahşaptan yapılmış süslü Tatar evleri de mutlaka görülmesi gereken yerlerden Kazan’daki en önemli yapılardan biri de Kremlin Sarayı Yüksek duvarların çevrelediği sarayın ana kapılarına eskiden ‘kurtarıcı’ denirmiş Sarayın sınırları içinde benzersiz mimari örnekleri, kiliseler ile camileri bir arada görmek mümkün Kazan’ın yeni simgesi ise bir Türk inşaat firması tarafından yaptırılan ve kısa bir süre önce ibadete açılan Kul Şerif Camii Cami, Kazan Kremlin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın hemen yanı başında bir anıt gibi yükseliyor Kazan şehri, İdil-Ural bölgesinin en önemli kültür merkezi 1804 yılında kurulan ve Rusya’nın sayılı üniversitelerinden olan, Tolstoy, Lobachevskiy ve Lenin gibi ünlü isimlerin de eğitim gördüğü Kazan Üniversitesi, şehre Rusya Federasyonu’nun içinden ve dışından çok sayıda öğrenci çekiyor Kazan’da sanata büyük önem veriliyor Kentteki yedi profesyonel tiyatro, dört devlet orkestrası, dans ve müzik toplulukları, 13 müze, St Petersburg’taki ünlü Hermitage’ın tek şubesi olan Hermitage-Kazan, beş sergi salonu, sanat okulları ve Rusya’nın en büyük ikinci konser salonu bunun bir göstergesi Ayrıca üç eğlence merkezi, 330 kütüphane, yedi sinema salonu ve pek çok kültür kurumu da kentte faaliyet gösteriyor ‘MUNÇA’YA GİRMEDEN OLMAZ Kazan’ın dışındaki mahallelerde ve köylerde hemen her Tatar’ın evinde bir ‘munça’ var Bildiğimiz saunaların aynısı olan bu munçalar, taş kömürü ile ısıtılıyor ve böylece 80 dereceye kadar ulaşan bir sıcaklık elde ediliyor Munçalar, eski Roma İmparatorluğu’ndaki hamamlar gibi, Tatarların sosyal hayatında önemli bir yer tutuyor Tatarlar mutfaklarıyla haklı olarak övünüyorlar Beliş, peremeç, üç puçmak, gübediye ve kıstıbıy gibi yemekleri hakikaten çok güzel Yemeğin üstüne de mutlaka çay içiliyor ve çayın yanında verilen ‘çek çek’ tatlısı da bir harika Japonların ünlü çay törenlerini aratmayan Tatar çay saatlerinde, çayın yanında mutlaka çeşitli reçeller, ballar, kuruyemişler, çikolatalar ve undan yapılmış tatlılar sunuluyor Seyahat bitiyor Kulaklarımızda Tatar ezgileri İdil boylarında atlılar koşturuyor İdil Nehri, usul usul Kazan’a doğru akıyor |
|