Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
etrafında, kazanan, kimlik, kişi, semteyüp, sultan, tek

Tek Bir Kişi Etrafında Kimlik Kazanan Bir Semt....Eyüp Sultan

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tek Bir Kişi Etrafında Kimlik Kazanan Bir Semt....Eyüp Sultan



Hz Muhammed’in sahabelerinden Ebu Eyyub el-Ensari’nin türbesi etrafında gelişen semt, kurulduğu yıllardaki ruhaniyetini hâlâ koruyor

Tek bir kişi etrafında şekillenen, kimlik kazanan bir şehir veya semt duydunuz mu hiç? Ben öyle bir yer biliyorum: Eyüp İstanbul’un fethiyle Yeniçağ’ın kapılarını aralayan Fatih’in, Ebu Eyyub el-Ensari’ye duyduğu saygı ve heyecanla kurduğu ilk yerleşim yeri Mimarların, ondan aldıkları feyzle baştan aşağıya inşa ettikleri; insanların ‘hayatlarında’ hiç görmedikleri bu zatı, ‘hayatlarında’ bir kez olsun ziyaret etmek istedikleri mekân

HZ MUHAMMED’E EVİNİ AÇTI

Kuruluşundan günümüzdeki şeklini almasına kadar Eyüp’ün her evresinde büyük rol oynayan Halid bin Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari’nin adını duymayan yoktur İslam dünyasında Hz Muhammed, Mekke’den Medine’ye göç ettiğinde, tüm Müslümanlar onu kendi evinde misafir etmek ister Bunun üzerine Hz Muhammed, devesi Kusva’yı serbest bırakır; deve nerede çökerse orada kalacaktır Kusva da, Ebu Eyyub’un evinin önünde durur ve peygamber yedi ay boyunca bu eve konuk olur Hz Muhammed’le birlikte savaşlara da katılan Ebu Eyyub’un, adını taşıyan Eyüp ile bağlantısı ise 668 yılına rastlar İstanbul’u fethetmeye gelen Yezid komutasındaki Emevi ordusu ile şehre ayak basar Savaş sırasında şiddetli bir hastalığa yakalanınca vasiyetini dile getirir: “Beni, İslam ordularının ilerleyebileceği en son noktaya defnedin” Bir süre sonra hastalığına yenik düşer Emeviler de Bizans’a Geri çekilmeye karar veren ordu, onun burada kalmasını istemese de vasiyet ferman gibidir, yerine getirilir
İstanbul, yeni bir kuşatmaya daha sahne olur yüzyıllar sonra Bu kez teslim bayrağını çeker Bizans 1453’te kenti fetheden Fatih Sultan Mehmed’in kafasında ise, İstanbul’a girdiğinden beri bir soru işareti vardır: Acaba Ebu Eyyub’un kabri nerededir? Rivayete göre, Fatih’in hocası Akşemseddin, bu sorunun cevabını rüyasında görmüştür Hocaya malum olan yerde araştırma yapılınca, Ebu Eyyub’un kabri de bulunur Fatih de buraya, şehrin ilk külliyesini yaptırır İnşa edildiği tarihten itibaren Eyüp Sultan Türbesi, Müslümanlar için çok önemli bir mekân haline gelir Osmanlı sultanlarının tahta çıktıktan sonra buraya gelip, Hz Muhammed’e ve sahabesine ait kılıçlardan birini, ‘taklid-i seyf’ denilen merasimle kuşanmaları da, hem türbeye, hem de İslamiyet’e verilen değerin en önemli göstergesi olur
Burası, yüzyıllar önce olduğu gibi Müslüman halkın ziyaretgâhlarının başında hâlâ Eyüp Sultan, hemen her vesileyle yüzlerce ziyaretçiyle doluyor her gün Dualar ediliyor sessizce, adaklar adanıyor içten içe

‘ZAL’ MAHMUD’UN İLGİNÇ HİKÂYESİ

Eyüp, 15 yüzyıldan sonra, ulema sınıfından kişilerin, sanat ve düşünce adamlarının yaşadıkları, mimarlık ve kültür tarihinde önemli eserler bıraktıkları bir semt haline gelir Eyüp’ün ruhaniyetini göz önüne alan hayır kurumları ve nüfuzlu kişiler, semte yaraşır yapılar bırakmak için birbirleriyle yarışırlar adeta O eşsiz eserlerden biri de Zal Mahmud Paşa Külliyesi’dir Yapının öyküsü bir hayli ilginç Rivayete göre, paşa olmadan önce saraylarda hademelik yapan Mahmud, Kanuni’nin kızkardeşi Şah Sultan’a aşıktır Ama ne çare ki, bir hademedir ve Şah Sultan’la evlenmesi imkânsızdır Bu sırada Kanuni’nin oğlu Mustafa’nın tahta karşı ayaklanacağı söylentileri yayılır dört bir yana Bunu fırsat bilen Mahmud, Mustafa’yı yakalayıp elleriyle boğar Böylece sevdiği kadınla evlendiği gibi, ‘Zal’, yani ‘pehlivan’ unvanını alarak vezirliğe kadar yükselir Ancak içindeki vicdan azabını bir türlü dindiremez İçini Mimar Sinan’a döker ve adına bir külliye yaptırarak günahlarının bağışlamasını diler Mimar Sinan da, “Külliyeni Eyüp Sultan Hazretleri’nin yakınında yapalım ki, onun da merhametinden faydalan” der Sinan, Zal Mahmud ve eşi için külliye içinde bir de türbe inşa eder Şah Sultan 1580 yılında hayata gözlerini yumar; ertesi gün de Zal Mahmud



MEHTERANEDEN OYUNCAKÇIYA

Bugün, Defterdar Caddesi ile Zal Paşa Caddesi arasında bulunan Zal Mahmud Külliyesi’nde ‘Eyüp Mehteranesi’ faaliyet gösteriyor Osmanlı’nın ‘askeri orkestra’sı diyebileceğimiz Mehter takımı, padişah sefere çıktığında, savaşta askerlere moral vermek için müzik icra eden gruptu Külliyenin bahçesinde, bugünkü nostaljik Mehter takımının ‘çorbacıbaşı’sına, yani komutanı Sıtkı Kızıltunç’a rastlıyoruz Çorbacıbaşı, gönüllülerle oluşturdukları Mehter’in her cuma günü, öğle namazından bir buçuk saat önce Eyüp Sultan Camii önünde ‘nevbet’ vurduklarını söylüyor Bu sırada gözümüze bir tabela ilişiyor: ‘Eyüp Oyuncakçılığı Projesi Eğitim Yeri ve Atölyesi’ Öğrendiğimize göre, Tarih Vakfı ve İş-Kur işbirliğiyle Avrupa Birliği destekli bir kurs açılmış külliyenin içinde Amaç, 17 yüzyıldan itibaren oyuncaklarıyla ünlü Eyüp’ü bu alanda canlandırmak Tahta, deri, teneke ve çamurdan yapılan araba, topaç, dümbelek, davul, kaynana zırıltısı ve hacıyatmaz gibi tarihi Eyüp oyuncakları, günümüzde ne yazık ki üretilmiyor İşte kursta, el emeği göz nuru bu oyuncakların yapımı aktarılıyor gönüllü herkese

TELEFERİK KEYFİ

Eyüp’ün zenginliğini bir yazıya sığdırmak zor Her adımda tarihle karşılaşıyorsunuz Ensar Konağı, Siyavuş Paşa Çeşmesi, Sokullu Mehmed Paşa Türbesi, Kanuni Çeşmesi, Sıbyan Mektebi ve dahası Eğer Eyüp’e bir aydan fazla zamandır gitmiyorsanız, ‘yeni’ bir şey de çıkacak karşınıza: Teleferik Eyüp Sultan Külliyesi’nin hemen arkasından kalkan teleferik, manzarası ve havasıyla dillere destan Pierre Loti Tepesi’ne mekik dokuyor 25 dakikada bir Kısa, ama bir o kadar da nefes kesici bir yolculuk bu ‘Altın Boynuz’ ayaklarınızın altında; karşıda güneşin turuncu ışıklarıyla aydınlanan Topkapı Sarayı; Yeni Camii Haliç’in öbür yakasında Galata Kulesi, Asya topraklarında Çamlıca Tepesi Pierre Loti’ye giden yamacın büyük bir kısmı Eyüp Mezarlığı Buranın üstünden süzülürken, 19 yüzyılda İstanbul’u ziyarete gelmiş İtalyan edebiyatçı Edmondo de Amicis’in sözleri çalınıyor zihnime: “Bu şehrin başka hiçbir yerinde ölüm tasvirini güzelleştiren ve korkmadan seyrettiren Müslüman sanatı bu kadar zarafetle gözler önüne serilemez” Evet, burası kalabalığına rağmen, yokluğun belki de en güzel hissedildiği yer Ama korkusuzca Teleferikten inenlerin büyük kısmı, İstanbul aşığı Fransız yazar Pierre Loti’nin çok sevdiği, onun adını taşıyan kahvehanede alıyor soluğu Burada, bakır cezvede ağır ağır pişirilen Türk kahvesinin ve manzaranın tadını çıkarmak bambaşka bir keyif Kahve; öğrenciler, sevgililer, belli ki eski günleri yad etmeye gelmiş yaşlı teyzeler, amcalar ve şaşkın bakışlarıyla Haliç fotoğrafına bakan turistlerle dolu İnsanlar sanki, çevreye hakim huzuru ve dinginliği bozmamak için sessizce konuşuyorlar








Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.