Alanya Müzeleri Ve Örenyerleri |
10-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Alanya Müzeleri Ve ÖrenyerleriAlanya Müzeleri ve Örenyerleri Alanya Kalesi ve Anıt Eserleri Denizden ve karadan zor ulaşabilirliği nedeniyle tarih boyunca devamlı yerleşime uğramış olan Alanya Kalesi; Anadolu'yu süsleyen yüzlerce kaleden bugün ayakta kalabilmiş, en iyi korunmuş olanlarından birisidir Kale 6,5 km yi bulan sur uzunluğu, 140'ı bulan burçları, içindeki 400'e yakın sarnıcı, yazıtlı kapıları ile Selçuklu sanatını en iyi yansıtan, Selçuklunun görkemliliğini gözler önüne seren bir açık hava müzesi görünümündedir Surlar, Kızılkule'den başlayarak, planlı bir şekilde Ehmedek, İçkale, Adam Atacağı, Cilvarda Burnu üstü, Arap Evliyası Burcu ve Esat Burcu'na inerek Tophane ve Tersane'yi geçip başladığı yer olan Kızılkule'de son bulur Kalenin ilk iskân tarihi Hellenistik Döneme kadar inse de gerçek anlamda Selçuklular tarafından tüm görkemliği ile abidevi hale getirilmiştir Kalenin, içkale olarak adlandırılan ve yarımadanın batı köşesinin en yüksek yerinde kurulmuş olan bölümünün denizden yüksekliği 250 metreyi bulmaktadır İdari ve askeri örgütlenmenin merkezi olması nedeniyle dAlanya Müzeleri ve Örenyerleriört yönden dayanıklı surlarla çevrilmiştir İçkalenin orta kısmında yer alan tuğladan yapılmış iki adet Selçuklu Devri su sarnıcı bugün de işlevini sürdürmektedir İçkaledeki başlıca yapılar batı hariç diğer cephelerde kale duvarlarının içine dayandırılarak inşa edilmiştir Son yıllarda Türk bilim adamlarınca, güneydoğu köşeye doğru uzanan büyük yapı grubunda arkeolojik kazılar yapılmaktadır Son bulgular burasının sultan sarayı olabileceğini göstermektedir İçkalede bugün gezerken görebileceğiniz diğer yapı grubunun da, askerî amaçlı kışla, yatakhane ve depo olabileceği sanılmaktadır İçkalenin yaklaşık ortasına isabet eden yerde küçük bir Bizans Kilisesi göze çarpmaktadır ki, bu da kalenin inşa edildiği tarihten çok önceleri de kullanılmakta olduğunu kanıtlamaktadır Ayrıca kilisenin günümüze değin kalabilmesi, Selçukluların farklı dinden olanlara ve onların tapınma yerlerine gösterdikleri bir saygının da kanıtı olup bu bağlamda daha fazla korunması gereken yapılardandır Yonca yaprağı planlıdır Yuvarlak kemerli pencereler ve sağır nişlerden oluşan geniş kasnak merkezi kubbeyi çevrelemektedir Kilisenin fresklerle süslü olduğu bugün kalan izlerden belli olmaktadır Mimarî özelliklerden dolayı XIyüzyıla tarihlenmektedir Alaaddin Keykubat, kaleyle bütünleşen birçok anıtsal yapılar da yaptırmıştır Selçuklu sanatının eşsiz örneklerinden biri olan Kızılkule, kaleyle bütünlük saAlanya Müzeleri ve Örenyerleriğlayan, plan ve ihtişamı ile Alanya'nın simgesi durumundadır Limanı sürekli denetim altında tutmak amacıyla yapılmış olup çapı zeminde 29 metre, yüksekliği 33 metreyi bulmaktadır Sekizgen planlıdır 1226 yılında yapıldığı bilinen kulenin mimarî kuzey yönündeki yazıtta Halep'li Ebu Ali olarak geçmektedir Kulenin güneyindeki yedi satırlık yazıtta ise Sultan A Keykubat övücü vasıflarla yüceltilmektedir İnşa sırasında Antik Çağa ait devşirme malzemeden yararlanılmıştır Her bir yüzdeki mazgallar, gözetleme pencereleri, düşmana zift ve kaynar su dökmeye yarayan önleri peçeli delikler yapıya ayrı bir güzellik verirler Selçukluların Akdeniz'le ilk tanışmalarını simgeleyen Tersane de Alanya Kalesi'nin bütünlüğü içerisinde tüm görkemliği ile sağlam bir şekilde durmaktadır Beş tonozlu bölmeden ibaret olan yapı yaklaşık 57 metre uzunluğunda, 40 metre derinliğindedir Giriş kapısındaki yazıt Sultan'ın armasını taşımakta olup rozetlerle süslüdür Kapının sağ tarafında küçük bir oda yer almakta olup bu oda kimi bilim adamlarına göre mescit olarak kullanılmış kimilerine göre depo olarak değerlendirilmiştir Kapının sonundaki odanın ise Tersane'e görevli memurlar için düzenlendiği sanılmaktadır Selçuklular Sinop'tan sonra ikinci deniz üssü niteliğindeki bu Tersane ile Akdeniz'e açılmışlar, hatta bu tersane ile Alaaddin Keykubat "İki Denizin Sultanı" ünvanını almıştır Yapım tarihi 1227'dir Tersaneyi güvence altına almak amacıyla yapılmış olduğu sanılan Tophane 14 x 12 metre ölçülerinde iki katlı dikdörtgen bir plan göstermektedir Bu yapı da Sultan A Keykubat'ın eseridir Alanya Müzeleri ve ÖrenyerleriArkeoloji Müzesi Arkeolojik ve etnografik eserlerin korunup ve sergilendiği iki seksiyon 1967 yılında ziyarete açılmıştır Bölgedeki antik kentlerde bulunan eserlerin artması ve depolanması, zaman içinde bir müze açma gerekliliğini doğurmuş ve bugünkü Arkeoloji Müzesi açılmıştır Müzenin ilk açılışında; bölgede henüz kalıntılarına rastlayamadığımız ancak, Anadolu kronolojisini tamamlaması bakımından gerekli olan Eski Tunç, Urartu, Frig ve Lidya Dönemine ait eserler, Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi'nden getirilerek arkeoloji seksiyonunda sergiye sunulmuştur Alanya çevresinde bulunan ve İÖ 625 yılına tarihlenen Fenike dilindeki yazıt da bölgede bulunan en eski eser olarak müzemizde sergilenmektedir Bunların yanı sıra Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemine ait bronz, mermer, pişmiş toprak, cam ve mozaik buluntular ile Karamanlıca dilindeki bir yazıt ve Arkaik, (İÖ7-5yy) Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait sikkeler de yine arkeoloji seksiyonunda ayrı bir bölüm halinde yer almaktadır İkinci bölüm olan etnografya seksiyonunda ise, Türk İslâm eserleri ve dönemin İlköğretim Müdürlüğü'nden devredilen eserler ile Alanya çevresinden derlenen ve bölgenin etnografik özelliklerini yansıtan, yörük kilimleri, alaçuvallar, heybeler, giysiler, işleme örnekleri, silahlar, günlük kullanım kapları, takılar, el yazmaları ve yazı takımları gibi objeler ile bir Alanya evine ait günlük oda bölümü oluşturularak sergilenmektedir Ayrıca, müze bahçesinde de Roma, Bizans ve İslâmî Dönemlere ait taş eserler ve mozaik sergisi vardır Kızılkule Etnografya Müzesi Askerî amaçla ve limanı kontrol altında tutmak için 1226 yılında yapılmış olan bu anıtsal yapı, Selçuklu sanatının eşsiz örneklerinden olup; Alanya'nın simgesi durumundadır 1951-1953 yıllarında onarıldıktan sonra 1979'da yapının giriş katında Alanya yöresine özgü, halı, kilim, giysi, mutfak gereçleri, silahlar, tartı aletleri, aydınlatma aletleri, dokuma tezgâhı ve yörük kültürünü yansıtan çadır gibi etnografik nitelikte eserler sergilenerek, yapıya etnografya müzesi işlevi kazandırılmıştır Atatürk Evi Müzesi 18 Şubat 1935 yılında Alanya'ya gelen Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Ulu Önder Atatürk'ün Alanya'yı ziyareti sırasında bir süre kalıp dinlendiği ev, sahibi Tevfik Azakoğlu tarafından Kültür Bakanlığı'na hibe edilmiş ve 1987 yılında da restore edilip döşenerek "Atatürk Evi ve Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır Müzenin birinci kat odalarında Atatürk'ün kişisel eşyaları, fotoğraflar, Atatürk'ün Alanyalılara yazmış olduğu bir telgraf ve diğer tarihli belgeler sergilenmekte, ikinci kattaki diğer odalarda ise tipik bir Alanya evi tüm elemanları ile canlandırılmakta, çevreye özgü etnografik eşyalardan örnekler sergilenmektedir Alanya Çevre Örenyerleri Dağlık Gazipaşa İlçesi'ne 18 km uzaklığındaki Güneyköyü sınırları içerisindedir Antik Çağda Dağlık Kilikya olarak bilinen bölge sınırları içinde kalmaktadır Kentin adı Kommagene kralı 4 Antiochus'tan gelmektedir Kalıntılar üç yükselti üzerinde toplanmıştır Birinci bölüm sütunlu cadde, agora, hamam, zafer takı ve kilisenin bulunduğu kesimdir İkinci bölüm Kilikya Bölgesine özgü mezar yapılarının bulunduğu nekropol alanı; üçüncü bölüm ise batıda denize uzanan, sarp kayalıklar üzerine yapılmış kale kalıntılarıdır Kentin kuzeyinde, halen mimarî elemanları görülebilen bir tapınak kalıntısı mevcuttur Kentin merkezine trikonkhos adı verilen üç duvarı apsis şeklinde dini işlevi olan bir yapı yer alır Kalıntılar Roma, Bizans ve Ortaçağ Dönemine tarihlendirilmektedir Selinus Alanya'ya yaklaşık 45 km uzaklıkta bulunan Gazipaşa İlçesi'nin 3 km güneyindedir Kent, denize dirsek şeklinde uzanan bir tepenin yamacında kurulmuştur Tepe üzerinde kentin akropolü yer alır Selinus (Hacımusa) Çayı'nın denize döküldüğü yerde beşik tonozlu iki odalı hamama ait kalıntıları görmek mümkündür Deniz kenarındaki agoranın sütunları kaybolmuşsa da stylobat izleri görülebilir Agoradan doğuya doğru gidildiğinde apsisli bir yapıya (kilise) rastlanır Bu yapının eski bir mabet üzerine kurulmuş olması olasılığı büyüktür Kilisenin doğusunda anıtsal bir yapı vardır Kentin tek İslamî yapısı olup giriş kapısının çevresi Selçuklu Dönemi kırmızı renkte zikzak motiflerle süslüdür Bu kalıntı bir köşke ait olmalıdır Kentin nekropolündeki mezar yapıları arkasollü, beşik tonozlu, anıt mezarlar olup Kilikya Bölgesi'nin ölü gömme adetlerini en güzel biçimde ortaya koyarlar Kente ait su kemerlerinin bir bölümü günümüze ulaşabilmiştir Roma İmparatoru Traianus Part seferinden dönerken bu kentte ölmüş ve külleri Roma'ya götürülmüştür Kalıntılar Roma, Bizans ve Ortaçağ Dönemine tarihlenir İotape Alanya-Gazipaşa karayolunun 33kmsinde yer alır Antik kent adını, Kommagane kralı 4 Antiochus'un (İS38-72) karısı İotape'den almıştır İmparator Traianus'tan Valerianus'a kadar kent kendi adına sikke bastırmıştır Kalıntılar Roma ve Bizans Dönemi özelliklerini taşımaktadır Denize doğru uzanan yüksekçe bir burun, kentin akropolü durumundadır Surlar bu bölüme kale görünümü vermektedir Yapılar oldukça tahrip olmuştur Akropolün karaya bağlandığı vadide, doğu-batı yönünde uzanan Liman caddesi yer almaktadır Caddenin her iki yanında üç basamaktan oluşan krepis bulunduğu ve yer yer bunların arasında heykellerin durduğu kaidelerinden anlaşılmaktadır Heykellere ait yazılı kaideler kentin başarılı atlet ve hayırsever vatandaşları hakkında bilgiler içermektedir Akropolün doğusunda bulunan koyda, üç nefli, dikdörtgen planlı bir bazilika yer alır Kentteki, tek nefli küçük bir kilisenin nişi içerisinde oldukça tahrip olmuş fresko izlerini görmek mümkündür Freskoda HG stratelates betimlenmiştir Kentin günümüze kadar gelebilmiş yapılarından birisi de hamamdır Hamama ait kanalizasyon sistemi halen görülebilir Antik kentin ortasından geçen modern yolun güneyinde 8 x 125 m ölçüsünde bir tapınak kalıntısı bulunmaktadır İotape antik kentine ait nekropol kuzey ve doğudaki tepeler üzerindedir Nekropolde anıt mezarların yanı sıra tonoz örtülü küçük mezar yapıları da yer almaktadır Syedra Alanya-Gazipaşa karayolunun yaklaşık 20kmsinde Seki Köyü sınırları içerisindedir Kente, batıda halen ayakta olan anıtsal kapı ile girilir Kentte, Antik Çağdan günümüze değin kullanılan, içleri sıvalı doğal kaynaktan beslenen sarnıçlar vardır Kentin su gereksinimi çok sayıdaki diğer sarnıçlarla da karşılanmaktadır Kent içindeki bir mağarada, doğal kayaya oyulmuş nişin çevresi freskolarla süslenmiştir Mağara dinsel amaçlı kullanılmıştır ve vaftiz mağarası olarak bilinmektedir Kentin doğusunda, çok görkemli bir yapı kalıntısı olan hamam ile karşılaşıyoruz Zemininde yer yer mozaik kalıntıları görülmektedir Hamamın hemen batısında kuzey-güney doğrultusunda kentin sütunlu caddesi uzanmaktadır Caddenin kuzeyindeki duvarda nişler yapılmıştır1994 yılından bu yana Alanya Müze Müdürlüğü'nce yapılan kazılar sonucunda, sütunlu caddenin, 250 x 10 metre boyutlarında ve kuzeyi sütunların taşıdığı ahşap çatı ile kapalı, güneyi taş döşemeli açık yol şeklinde olduğu ortaya çıkmıştır Oyun ve yarışlarla ilgili bilgiler içeren birçok yazıtın varlığı kente önem kazandırmıştır Kentdeki diğer önemli yapılar tapınak, tiyatro, dükkanlar, evler ve kent surlardır Kazılar sonucunda kentin İÖ7yüzyıldan İS13yüzyıla kadar ki tarihine ilişkin kalıntılar ortaya çıkarılmıştır Laertes Toros Dağları üzerinde, Dim Vadisi ağzında yükselen Cebel-i Reis dağının eteğine kurulmuştur Alanya'dan yaklaşık 25 km uzaklıktadır En yakın köy Gözüküçüklü'dür Antik Çağda Dağlık Kilikya olarak bilinen bölgenin sınırları içerisindedir Strabon kentten, limanı olan ve göğüs biçiminde bir tepe üzerine kurulmuştur diye söz eder Kentin günümüze kadar gelebilen önemli kalıntıları olarak gözetleme kulelerini, Caracalla eksedrasını, odeon veya tiyatroyu, Zeus Megistos tapınağını, Apollon tapınağını, Caesar tapınağını, agora, hamam ve nekropolünü sayabiliriz Kentte Hellenistik Döneme ait kalıntıların olmayışı, bu sırada bölgenin korsanların elinde oluşuna ve dolayısıyla imar faaliyetlerinin yeterince yapılamayışına bağlanmaktadır Kentin tarihini daha erkene götüren ve bu kentte bulunmuş İÖ 6 yüzyıla tarihlenen, üç yüzü Fenike dilli yazıt Alanya Müzesi'nde sergilenmektedir Laertes'te bulunan diğer bir eser, Alanya Müzesinde sergilenen "Romalı bir askere ait olan diploma", kentin askeri yönüne ışık tutacak özelliktedir Kalıntılar Roma Dönemine tarihlenmektedir Hamaxia Alanya'nın 6 km kuzey batısındaki Elikesik Köyü'nde, kent; antik Pamphylia Bölgesi sınırları içerisindedir Halk arasında Sinekkalesi olarak bilinmektedir Antik Çağın meşhur coğrafyacısı Strabon kentten, gemi yapımında kullanılan kerestenin elde edildiği, özellikle sedir ağaçlarının bol olduğu bir yer olarak söz etmektedir Kentin Roma öncesi iskân edildiği sanılıyor En üst noktada yer alan rektogonal taşlarla yapılmış kule olması olası yapıda Hellenistik Dönem özellikleri görülmektedir Kentteki en önemli kalıntılar olarak; antik bir çeşme ile önündeki havuzu, yarım daire planlı, oturma sıraları halen görülebilen yazıtlarla donatılmış geniş bir eksedrayı, dini yapı komleksini ve nekropolü sayabiliriz Kentte bulunan bazı yazıtlarda Hermes'in amblemi Kaduceus'un işlenmiş olması, burada Hermes'e ait bir tapınağın varlığını göstermektedir Alanya Müzesi'nde sergilenmekte olan kabartmalı bir mezar steli ostoteklerin önemli bir bölümü Hamaxia'da bulunmuştur Kentin İS100-200 yılları arasında zengin olmayan küçük, Coracesium'a bağlı bir topluluk olarak yaşamını sürdürdüğü biliniyor Kalıntıların önemli bir bölümü Roma ve Bizans Dönemine aittir Colybrassus (Ayasofya) Gündoğmuş İlçesi Güzelbağ Kasabası Bayırkozağacı Köyü sınırları içindedir Alanya'ya yaklaşık 30 km uzaklıktadır Günümüze kadar gelebilen önemli kalıntılar arasında, oldukça iyi işlenmiş İon köşe başlıklı tapınağıyla nekropolündeki lahitleri ve doğal kaya mezarını sayabiliriz Kaya mezarının cephesi anıtsal nitelikte olup buraya 18 basamaklı merdiven ile ulaşılmaktadır Mezar odası tek mekândan oluşmakta ve girişin üstü basık kemer şeklinde yontulmuş içi Medusa başı ile süslenmiş kemerin iki yanı ise kartal motifleri ile bezenmiştir Çevreye dağılmış durumda olan çok sayıdaki yazıt; kentin tarihine ışık tutacak önemli bilgiler içermektedir Kalıntılar Roma ve Bizans Dönemi özellikleri göstermektedir Saray Mahallesi Hilmi Bağcı Caddesi, Alanya Tel : (0242) 513 12 28 Faks : (0242) 513 71 16 Pazartesi dışında her gün 0800-1200 / 1330-1730 saatlerinde ziyarete açıktır |
|