Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
şanlıurfa

Şanlıurfa

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şanlıurfa



URFA TARİHİ

Urfa tarihinin Paleolotik çağa kadar (MÖ 500000 - 8000) uzandığı tespit olunmuştur Kazılarda neolitik çağ (MÖ 7250 - 5500), kalkolitik çağ (MÖ 5500 3200) ve ilk tunç çağına ait (MÖ 3200 - 1800) çok sayıda değerli eserler ele geçirilmiştir

Belgelere dayanmayan bazı iddialara göre Urfa, ilk defa şehirler kuran İdris Peygamber veya Tufan'dan sonra Nuh Peygamber zamanında kurulmuştur Ebul Faraç bu görüştedir
Urfa bölgesi; Sümer - Akat - Hitit, Babil - Kalde, Hurri - Mitanni, Aram - Asur, Med ve Pers hakimiyetlerini görmüştür MÖ II bin Hitit vesikalarında geçen Ursu'nun ve Asur vesikalarında geçen Ruhua veya Ru'ua'nın, bugünkü Urfa olduğu söylenmektedir Şehir; Ur, Kalde Ur'u, Harran Ur'u, Orhei, Orhay, Vurhai, Edessa, Diyar Mudar, (Bölge ile beraber) Ruha, Reha ve Urfa adlarını almış, en son Şanlıurfa olmuştur

Makedonya Kralı Büyük lskender doğu seferi sırasında Urfa' ya hakim olmuştur (MÖ 332) Bu devir, M Ö 132'de ASRAANE krallığı ile son bulmuştur M S 250 yıllarına kadar devam eden Osroane Krallığı dönemi Hıristiyanlık açısından büyük önem taşımaktadır O çağın Osroane Kralı Abgar Ukomo'nun (Kara Abgar) dünyada Hristiyanlığı resmi din olarak kabul eden ilk krallardan olduğu, Hz lsa ile mektuplaştığı ve Hz lsa'yı dinini yaymak üzere Urfa'ya davet ettiği bilinmektedir Bu davet üzerine Hz lsa yüzünü sildiği mendile çıkan mucizevi resmini ve Urfa'yı kutsadığına dair bir mektubunu Abgar Ukomo'ya göndermiştir Bu nedenle Urfa'ya Hıristiyanlarca bugün bile "Kutsal Şehir" denilmektedir Hıristiyanlık aleminde kutsal sayılan bu mendilin uzun süre Urfa'yı düşmanlardan koruduğuna inanılmış MS 944 yılında Bizans İmparatorunun doğudaki kuvvetlerinin komutanı Ioannes Kurkuas Urfa üzerine yürüyerek Hz İsa'nın bu mucizevi resmini almayı başarmış ve onu büyük bir törenle İstanbul'a götürmüştür

Hristiyanlığı ilk yıllarında kabul eden Urfa, Müslümanlığı da ilk yıllarında kabul etmiştir (MS 639) Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın 1071 yılında şehri kuşatmasına kadar birçok siyasi ve dini hareketlerin olduğu Urfa' da bağımsız bir Haçlı Kontluğu (MS 10981144) kurulmuştur 1144 yılında İmadeddin Zengi, 1 182'de Selahaddin Eyyübi Urfa'ya hakim olmuştur
1240 ve 1250 yıllarındaki iki Moğol yağmasından sonra 1260 yılında Hülagü Han bölgeyi yakıp yıkmıştır

Urfa 1404 tarihinde Akkoyunluların, 1514 yılında Safevilerin eline geçmiş ve 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğuna dahil olmuştur
24 Mart 1919'da İngiliz, 30 Ekim 1919'da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir Fransızlara karşı başlatılan direniş ve savaş 11 Nisan 1920'de şehir halkının zaferiyle sonuçlanmıştır

NEDEN PEYGAMBERLER ŞEHRİ? Hz İBRAHİM

Rüyasında hükümdarlığının elinden gittiğini gören Kral Nemrut'un bu rüyası kahinler tarafından: " Bu yıl bir çocuk doğacak, senin putperest dinini ortadan kaldıracak ve Krallığına son verecek" şeklinde yorumlanır Bunun üzerine Nemrut o yıl doğan ve doğacak olan bütün çocukları öldürtmeye karar verir Hz İbrahim' e hamile olan Nuna, hamileliğini herkesten gizleyerek Hz İbrahim'i bir mağarada gizlice doğurur
Hz İbrahim bu mağarada 7 yaşına kadar herkesten gizlice yaşadı 7 yaşından sonra mağaradan çıkarılıp baba evine getirilen İbrahim büyüyünce Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye başladı Gerçek tanrının putlar değil bütün kiiinatı yaratan tek Allah olduğunu anlatmaya çalıştı Bunun üzerine Nemmt, Hz İbrahim'i yakalatarak Urfa kalesinin bulunduğu tepeden ateşe attırdı O anda Allah tarafından ateşe "Eyateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verildi Ateş su, odunlar balık oldu Hz İbrahim sağ salim olarak bir gül bf1hçesinin içerisine düştü
Onun düştüğü yerde oluşan Halil-ür Rahman ve Aynzeliha gölleri ile içerisindeki balıklar bugün dünyanın her tarafından gelen insanlarca ziyaret edilmektedir Ayrıca Hz İbrahim'in doğduğu mağara, bu göllerin yakınındaki Mevl~d-i Halil Camii içerisinde olup ziyarete açık tutulmaktadır

Hz EYYUB
Allah, Urfa' da yaşayan Eyyüb peygamberin kendisine bağlılığını göstermek için önce mallarını ve çocuk1arını elinden aldı ve daha sonra kendisine ağır bir hastalık verdi Hasta yattığı mağarada bütün vücudunu kurtlar kapladı Eyyüb peygamber bütün bunlara rağmen Allah'a isyan etmedi Allah'a ibadetten geri kalmadı, sabır ve şükür gösterdi Allah onun bu sabrına karşılık olarak sıhhatini ve malını geri verdi Hz Eyyüb bu nedenle sabır örneği olarak kabul edilir
Hz Eyyüb'un hastalık çektiği mağara ve kutsal suyu ile yıkanarak şifa bulduğu kuyu bugün Urfa'nın Eyyüb Peygamber semtinde ziyaret edilmektedir
Hz Eyyüb'ün mezarı, Urfa'nın Viranşehir ilçesine 20 km uzaklıktaki Eyyüb Nebi köyündedir Bu köy, bir peygamberler köyü gibidir Eyyüb Peygamberin Türbesi, Hanımı Hz Rahme'nin Türbesi ve Elyasa' Peygamberin vefat ettiği yer buradadır:

Hz ELYASA
Elyasa' peygamber Eyyüb peygamberi ziyaret etmek ister Uzun yıllar arar, sonunda bulunduğu yere yaklaştığını bilmemektedir Karşısına şeytan çıkar Daha çok uzakta olduğunu söyler Elyasa peygamber yaşlanmıştır Dua eder Allah ruhunu alır 1 Km kala O'na ulaşamadan vefat etmiş olduğu yer bu köydedir

Hz ŞUAYB

Şuayb Peygamber'in Urfa'nın 85 km doğusundaki tarihi Şuayb şehrinde yaşadığına inanılmaktadır Bu tarihi kent kalıntıları arasındaki bir mağara ev O'nun makamı olarak ziyaret edilmektedir (Bakınız Şuayb şehri)

Hz NUH
Halk Tufandan sonra, Hz Nuh'un gemisinin Urfa ile Ceylanpınar (Re'sulayn) arasındaki Cudi dağına indiğine inanılmaktadır Bu dağ deniz dalgalarını andıran çok değişik bir yüzey şekline sahiptir Yöre halkı bu konuda çok kesin kanaate sahiptirler Bu yer Soğmatar ve Şuayb şehir ile aynı mevkidedir
Ancak bir Cudi dağı da Urfa' nın güneyinde Nemrud'un tahtına 20-25 km mesafededir (Bakınız Cudi şehri)

Hz MUSA
Günümüzde Yağmurlu Köyü olarak adlandırılan tarihi Soğmatar kenti içerisinde, Hz Musa'nın Kuyusu ve Asa' sının izi diye ziyaret edilen iki makamı vardır

Hz LUT
Hz İbrahim'in kardeşi Harran'ın oğludur Lut Hz İbrahim ile birlikte göç etmiş ve peygamberlik ile görevlendirileceği Sodom'a gitmiştir Urfa' da doğmuş ve ilk çocukluğu Hz İbrahim ile beraber geçmiştir
Onunla beraber Harran'da da yaşamıştır

Hz YAKUP
Urfa' nın güney batısında Deyr Yakup - Nemrud'un Tahtı denilen yapıda misafir kalmıştır Bu yer şehre 1O km mesafededir (Bakınız Nemrud'un Tahtı)

HZ İBRAHİM'İN DOGDUGU MAGARA- MEVLİD-İ HALİL CAMİİ

Hz İbrahim Peygamber'in doğduğu mağara, Halil-ür Rahman ve Aynzeliha göllerinin doğusunda yer almaktadır; Mevlid-i Halil camii avlusu içerisine alınmıştır Hz İbrahim bu mağarada yedi yaşına kadar kalmıştır Mağaranın içerisinde bulunan şifalı suyun bir çok hastalığı iyileştirdiğine inanılmaktadır
Bu mağaranın yanına Osmanlı Döneminde Hz İbrahim'in hatırasına Mevlid-i Halil adı verilen küçük bir cami yaptırmıştır İbrahim peygamberin makamını ziyaret etmeye gelen binlerce kişiye bu camii küçük gelmeye başlamıştır Bu caminin yanına ı 986 yılında çevreyle uyumsuz, makamları gölgeleyen, doğal görünüme engel olan yeni bir cami yapılmıştır Çifte minaresi, oransız kubbesi ve genel görünümü ile estetik olmayan bu cami bulunduğu alanın doğal yapısına da uyumlu değildir

HALİL-ÜR RAHMAN VE AYNZELİHA GÖLLERİ
Şehir merkezinde yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa' nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir
Halil-ür Rahman Gölünün kuzey kenarındaki Rızvaniye Camii ile güney-batı köşesindeki Halil-ür Rahman Camii ve Medresesi göl ile bir bütünlük oluşturur Burası Urfa'nın da sembolü haline gelmiştir

İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, onları kırıp parçalamaya ve Allah'ın Bir'liğini savunmaya başlayınca Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verilir Bu emir üzerine halkın inanışına göre ateş suya, odunlar balığa dönüşür Hz İbrahim bir gül bahçesinin içerisine sağ olarak düşer Hz İbrahim 'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim' e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha gölü oluşmuştur
Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır

URFA KALESİ

Bugün kentin ortasında kalan Halil-ür Rahman ve Aynzeliha göllerinin güneyindeki tepe üzerindedir Doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır Hz İbrahim Nemrut tarafından bu tepeden ateşe atılmıştır
Şehir surlarının 812-814 yıllarında yeniden inşa edilmesi sırasında kalenin de onarıldığı tahmin edilmektedir Güneydeki kayadan oyma hendeğin MS III yüzyıla ait kaya mezarlarının üzerine yapıldığı kesilmiş kaya mezarlarından anlaşılmaktadır Kale üzerindeki iki sütundan doğuda olanının kente bakan kuzey cephesindeki kitabede; "Ben Eftuha'yım, güneşin oğluyum, bu sütunlar ile üzerindeki heykeli Kral Mano nun kızı kraliçe Şalmet için yaptırdım" yazıldır Kral Mano MS 240-242 yıllarında hüküm sürmüştür
Bir görüşe göre de mancınıkları sembolize etmek için yapılmış iki sütundur
Kale üzerinde Bizans ve İslami devirlere ait çok sayıda yapı kalıntısı bulunmaktadır Selçuklular, Eyyübiler, Memlükler, Akkoyunlular ve Osmanlılar dönemlerinde çeşitli onarımlar geçiren kalenin kuzey, güney ve doğu cephelerindeki duvarlarda çeşitli onarım kitabeleri bulunmaktadır

HASAN PADİŞAH CAMİİ
Akkoyunlu devleti hükümdar Sultan Uzun Hasan tarafından yaptırılmıştır Uzun Hasan bir müddet Urfa'da kalmıştır Hatta Urfa'da iken doğan oğluna HALİL adını vermiştir Hasan Padişah camiini de 1470'lerde Urfa'da iken Toktemur Camiine bitişik olarak yaptırmıştır
Çok kubbeli camiler grubuna giren Hasan Padişah Camii, kıble duvarı boyunca sıralanmış tromplu üç büyük kubbe ile örtülü dikdörtgen bir plana sahiptir Son cemaat yeri önde payeler üzerinde oturan çapraz tonozlarla örtülü sekiz gözlüdür Doğu baştaki göz Toktemur Mescidi önüne rastlamaktadır Avlunun kuzeyinde yer alan minareA859 tarihinde Halil Bey tarafından tamir ettirilmiştir 1 960'larda avlu kemerli ihata duvarı ile çevrilmiştir

ULU CAMİ
Ulu Camideki mevcut kitabeler onarım devirlerine ait olup inşa tarihi hakkında fikir vermemektedir Nurettin Zengi tarafından tamir ettirilerek bugünkü şeklini alan Halep Ulu Camii İle benzer bir plan gösteren Urfa Ulu Caminin Zengiler zamanında arasında yaptırılmış olabileceği tahmin edilmektedir Urfa şehir merkezindeki en eski camilerdendir

EYYÜBİ MEDRESESİ
Ulu Caminin doğusuna bitişik olan Eyyübi Medresesinden günümüze sadece Miladi 1191 tarihli kitabesi kalmıştır Bu kitabe 800 yıllık olup Urfa' da günümüze kalan çok önemli eserlerden biridir Aynı yerde bugün görülen tek eyvanlı medrese, Eyyübiler devri medresesinin üzerine1781 tarihinde Nakibzade Hacı İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır
Medresenin güney duvarında 1781 tarihinde Firuz Bey tarafından yaptırılan çeşme bulunmaktadır

EYYÜB PEYGAMBER MAĞARASI VE KUYUSU
Sabır Peygamberi Hz Eyyüb'un hastalık çektiği mağara ve kutsal suyunda yıkanarak şifa bulduğu kuyu, Urfa şehir merkezinin Eyyüb Peygamber semtinde yer almaktadır Eyyüb Peygamber bu mağarada 7 yıl şiddetli bir hastalık çekmiştir

MS 460 yılında Piskopos Nona tarafından Eyyüb Peygamber kuyusunun cüzzamlı hastaları iyileştirdiğinin keşfedilmesinin üzerine hastalar bu kuyunun suyu ile yıkatılarak sağlıklarına kavuşmuşlardır
Bu kuyunun batısında kayalardan oyulmuş ve Hamam diye anılan mekandan da burada bir tedavi merkezi olduğu anlaşılmaktadır
Hz İsa'nın Urfa Kralına gönderdiği mucizevi mendili bir hırsız tarafından çalınarak Eyyüb Peygamber kuyusuna atılmıştır Bu olay, 1145 yılında Urfa'yı alan İslam komutanı İmadeddin Zengi'ye Süryani kilisesinin reisi Basil Bar Şumana tarafından şu şekilde anlatılmıştır "Urfa'yı ziyarete gelenlerden birisi Hz İsa'nın mendilini çalar ve cebine koyar Kosmas manastırında geceleyen ziyaretçinin cebindeki bu mendil karanlıkta ışık ve nur saçmaya başlar Yanmaktan korkan mendil hırsızı, mendili Eyyüb Peygamber kuyusuna atar Kuyudan güneş misali bir ışık çıkar, kuyunun içini dışını aydınlatır Böylece mendil bulunarak kuyudan çıkarılır ve manastırdaki yerine iade edilir" Halk arasında bu olay Ulu Camideki kuyular için de anlatılmaktadır

KARAKOYUN DERESİ
Urfa'nın kuzey batısından doğan, şehir içerisinden geçerek Harran ovasında Cüllap Irmağıyla birleşen Karakoyun deresi, günümüzde kurumuş bir durumdadır

KARAKOYUN DERESİ KÖPRÜLERİ
Karakoyun Deresi üzerinde batıdan başlamak üzere doğuya doğru Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Su Kemeri,Samsat Köprüsü (Eski Köprü), Hacı Kamil Köprüsü, Beg Kapısı Köprüsü ve Demir Köprü bulunmaktadır Son iki köprü] 996' da dere ıslahı sırasında DSİ tarafından yıktırılmıştır

HIZMALI KÖPRÜ
Urfa' daki köprülerin en güzellerindendir Halk arasında anlatıldığına Karakoyunlu Türk Beyliği Hükümdarlarından birinin kızı Sakine Sultan tarafından Hac yolculuğu sırasında yaptırılmıştır Köprünün orta ayağının doğu cephesinde Kitabede 1843 tarihinde tamir ettirildiği yazılıdır Sakine Sultan'ın ve çocuklarının mezarı dere üzerindeki su kemerinin kuzeyindedir

KARAKOYUN SU KEMERİ
Millet Köprüsü ile Samsat Köprüsü arasındadır Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından 525 senesinde yaptırıldığı tahmin edilmektedir

ŞEHİR SURLARI VE KAPILAR
Urfa'nın etrafını çevreleyen surların günümüzden 50 yıl öncesine kadar tamamı ayakta idi Uıfa şehir surlarından Harran Kapısı ve Bey Kapısı yer yer duvar ve burç kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir MS 6 yüzyıla ait kaynaklarda geçen Uıfa Surlarının esas inşa tarihi bilinmemektedir
Çeşitli kaynaklardan şehir surlarının batıda; Su Kapısı, Batı Kapısı, Kuzey batıda; Samsat Kapısı, Saray Kapısı, doğuda; Beg Kapısı ve güneyde; Harran Kapısı olmak üzere yedi büyük kapısını bulunduğu anlaşılmaktadır

YOL GÖSTEREN ÇEŞMESİ
Şehir Merkezinde ipekyolu ile Diyarbakır yolu kavşağındaki park içerisindedir I Dünya Savaş'ında Çanakkale'de savaşan Urfalı askerlerin hatırasına 1917 yılında yaptırılmıştır
Abidenin Üzerinde Kafkas yolu, Ankara yolu, Bağdat demiryolu ve şehir merkezine giden Mustafa Kemal Paşa caddesini gösteren kelimeler bulunmaktadır Abidenin alt kısmı dört cepheden çeşme olarak kullanılmaktadır

HARB-I UMUMİ ŞEHİTLERİ ABİDESİ
Şehir merkezinde, Hükümet konağı önündeki kavşaktadır l Dünya Savaşının bütün cephelerinde savaşa katılan Urfa'lı şehit ve gazilerin hatıralarına 1917 yılında yaptırılmıştır

URFA EVLERI
Urfa evlerinin gelişiminde ikliminin, kalker taşının, İslami inanışların, Uıfa aile hayatının, yaşamının tamamını evinde geçiren kadına onun sıkılmayacağı geniş ve ferah bir ortam yaratma düşüncesinin ve sosyal geleneklerin büyük ölçüde etkisi vardır

Urfa'nın sıcak iklime sahip olması evlerin avlulu, kışlıklı ve yazlıklı, eyvanlı, odaların kalın duvarlı ve tonoz örtülü toprak damlı yapıhna,sında etken olmuştur Çevredeki dağlardan kesilen taşların işlemeye elverişli olması, mimaride hakim malzeme olarak taşın kullanılmasına neden olmuştur Yüzlerce yıldan beri işletilen antik taş ocakları bulunmaktadır
Müslümanlığın topluma getirdiği aile mahremiyetinin gereği olarak Urfa evleri haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümlü inşa edilmişlerdir Selamlık bölümünde küçük bir avlu, bir veya iki oda, eyvan, konukların hayvanlarının barınacağı büyük bir ahır "Develik" ve tuvalet bulunur
Haremlik bölümü ise oldukça zengin planlanmıştır Genellikle haremlik avlusunun kuzey tarafında, cephesi güneye bakan ve kış aylarında güneş alan kışlık eyvan ve iki yanında "Kışlık" denilen birer oda, avlunun güney tarafında ise bunun simetrisi durumunda cephesi kuzeye bakan ve yaz aylarında güneş almayan yazlık eyvan ve iki yanında "Yazlık" odalar bulunur
Avluyu çevreleyen mekanlar arasında "Zerzembe" (Kiler), "tandırIık" (mutfak) ve hamam gibi bölümler bulunur Hamamları kumalı, kubbeli, şadırvanı olan sıcaklık ve soğukluk bölümlü, külhanlı olanları da vardır
~
Eyvanlara verilen önem, Urfa evlerinde odalar dahil hiçbir köşeye verilmemiştir Bazı eyvanlara şadırvanlar yapılmıştır Eyvanların cephe duvarlarında havalandırma bacası açılmış, bu bacalar dam üzerinde rüzgarlıkla da nihayetleşmiştir Bu taşlara çarpan kuzey ve batı rüzgarlarının bacadan eyvana inerek serinlik vermesi sağlanmıştır

Yılın büyük bir bölümünün sıcak geçtiği Urfa' da, ev halkı tarafından kullanılan gün boyunca serin bir mekan olarak kullanılan eyvanlar, aynı zamanda ev planının asıl belirleyici öğesi durumundadır Eyvanın sayısı ve yeri dikkate alınarak Urfa evleri; eyvansız, tek eyvanlı, iki eyvanlı, üç eyvanlı, dört eyvanlı plan tiplerine ayrılmaktadır
Geleneksel Urfa evlerinde "hayat" denilen avlunun nemli bir yeri vardır Düzgün kesme taş döşeli yat'ın ortasında mermer bir havuz, kuyu, "curun" de yalak, içerisinde incir, dut, nar, portakal, kebbat (bir çeşit turunçgil), annep, zakkum, asma gibi ağaçlardan biri veya birkaçının yer aldığı çiçeklik bulunur ÇiçekIik aynı zamanda çöpe atılması günah olan sofradaki ekmek kırıntılarının silkelendiği yerdir Avluyu çevreleyen duvarların dama yakın kısımlarında dikdörtgen nişler şeklinde yapılan kuş evlerinde yaşayan kuşlak çiçeklikteki bu ekmek kırıntılarıyla beslenirler
Bu evlerden görülebilecekler şunlardır:

DEVLET GÜZEL SANATLAR GALERİSİ
Kara meydan semtindedir Postahanenin güneyine bitişik olup geleneksel Urfa evlerinin birçok özelliğini üzerinde toplamaktadır 1888 yılında inşa edilen bu tarihi ev Kültür Bakanlığınca restore edilerek "Devlet Güzel Sanatlar Galerisi" haline getirilmiştir

ŞANLIURFA VALİLİGİ KONUK EVİ
Hacı Mustafa Hacı Hacıkamil Evi
Ôzel idare tarafından restore edilen bu Urfa Evi halen yataklı bir tesis olarak ziyaretçilere hizmet vermektedir Valilik Konukevi diye meşhurdur

ŞURKA VALİLİĞİ KÜLTÜR EVİ
Üç adet Urfa Evi'nin birleştirilmesi ve restore edilmesi ile gençlere yönelik bir kültür ve sanat merkezi haline getirilmiştir Her zaman görülebilir

SAKIB'IN KÖŞKÜ VE HALEPLİ BAHÇESİ
Halil-ür Rahman Gölünün batısındaki HalepIi Bahçesi içerisindedir Bu tarihi köşk 1845 yılında yaptırılmıştır Şehir imar planında Fuar Alanı olarak belirtilen bahçeyle beraber Belediye tarafından satın alınmıştır
Bu kitabın yazarının gayretleriyle Urfa Belediyesi tarafından 1985 yılında restore edilmiştir Bu köşk "11 Nisan Fuar Müdürlüğü" olarak kullanılmaktadır Köşkün soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiş hamamı ilgi çekicidir Hacı Mustafa Hacıkamil Konağı olarak da bilinmektedir

GÜMRÜK HANI
Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1562 yılında Behram Paşa, tarafından yaptınImiştIr Avlusun dan Halil-ür Rahman suyu geçmektedir İki katlı bu hanın üst katındaki odalarda terziler çalışmakta, avlusunda çayhaneIer bulunmaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.